Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
durumu, günümüzdeki, işkence, yasal

İşkence Günümüzdeki Yasal Durumu

Eski 08-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İşkence Günümüzdeki Yasal Durumu




Günümüzdeki yasal durumu

10 Aralık 1948'de Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'ni kabul etti Bu bildirgenin beşinci maddesi şöyle der: "Hiç kimse işkenceye maruz bırakılmamalı, kimseye zalimce, insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele edilmemelidir"

O günden beri işkence kullanımının hukuk durumu, en önemli ikisi İşkenceye Karşı BM Konvansiyonu ve Cenevre Sözleşmeleri olan birkaç uluslararası anlaşma tarafından düzenlenmektedir

Birleşmiş Milletler: İşkenceye Karşı Komite

Birleşmiş Milletler'in İşkenceye Karşı Komite'si (İşkenceye ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi, The United Nations Convention against Torture and Other Cruel, Inhuman or Degrading Treatment or Punishment, kısaca UNCAT) Haziran 1987 yılında göreve başladı Konu ile en alakalıları ilk üç madde ile on altıncı maddenin ilk paragrafıdır:


Madde 1: İşkencenin Tanımı

1 Bu sözleşmenin amacı bakımından işkence, bir kimseye karşı, kendisinden itiraf almak veya üçüncü kişi hakkında bilgi edinmek, kendisinin veya üçüncü kişinin yaptığı veya yaptığından kuşkulanılan bir eylem nedeniyle cezalandırmak veya kendisini veya üçüncü kişiyi korkutmak veya zorlamak amacıyla veya ayrımcılığa dayanan herhangi bir sebeple, bir kamu görevlisi veya resm sıfatla hareket eden bir başka kişi tarafından veya bu görevlinin veya kişinin teşviki veya rızası veya muvafakatiyle işlenen ve işlendiği kimseye fiziksel veya ruhsal olarak ağır acı veya ıstırap veren herhangi bir edimdir Kanun yaptırımlardan kaynaklanan veya yaptırımın doğasında bulunan veya bu yaptırımlarla rastlaşan acı veya ıstırap, işkence sayılmaz

2 Bu madde, uygulama alanı daha geniş olan hükümlerin bulunduğu veya bulunabileceği uluslararası belge veya ulusal mevzuat hükümlerinin uygulanmasını önlemez



Madde 2: İşkenceyi Önleme Yükümlülüğü ve İşkenceyi Haklı Gösterme Yasağı

1 Her bir Taraf Devlet, kendi egemenliği altındaki topraklarda işkence edimlerini önlemek için etkili yasal, idar, yargısal veya diğer tedbirleri alır

2 Her ne olursa olsun, savaş durumu, savaş tehdidi, iç siyasal huzursuzluk veya diğer olağanüstü hal gibi herhangi bir istisna durum, işkenceyi haklı göstermek için ileri sürülemez

3 Bir amirin veya bir kamu makamının verdiği bir emir, işkenceyi haklı göstermek için ileri sürülemez



Madde 3: İade Yasağı

1 Hiçbir Taraf Devlet, bir kimsenin diğer bir Devlette işkence tehlikesine maruz kalacağına inanmak için esaslı sebeplerin bulunması halinde, bu kimseyi sınır dışı edemez, geri gönderemez veya iade edemez

2 Yetkili makamlar bu tür bir sebebin bulunup bulunmadığına karar vermek amacıyla, söz konusu Devlette insan haklarının ağır, açık veya kitlesel bir tarzda ihlalinin bulunup bulunmadığı da dahil, mümkün olduğu kadar her türlü hal ve şartı dikkate alırlar



Madde 16: İşkenceye Varmayan Eylemler

1 Her bir Taraf Devlet, kendi egemenliği altındaki bir ülkede, birinci maddede tanımlanan işkenceye varmayan diğer zalimane, insanlık dışı veya onur kırıcı muamele veya ceza edimlerinin bir kamu görevlisi ve resm sıfatla hareket eden bir diğer kimse tarafından veya bu kimsenin teşvki veya rızası veya muvafakati ile işlenmesini önlemeyi taahhüt eder Sözleşmenin özellikle 10, 11, 12 ve 13 maddelerinde yer alan yükümlülükler, işkence sözcüğü yerine diğer zalimane, insanlık dışı veya onur kırıcı bir muamele veya ceza terimleri konarak uygulanır


Burada üzerinde durulması gereken birkaç nokta bulunuyor:


Madde 1: İşkence "ağır acı veya ıstırap veren her hangi bir fiil" olarak tanımlanmıştır, yani acı ve ıstırabın dereceleri vardır ve belli bir seviyenin altında uygulandığında eylem işkence olarak tanımlanmaz Uluslararası hukukta bu konu ile ilgili tartışmalar özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından etkilenmiştir AİHM ve konu ile daha ayrıntılı bilgi için Diğer Sözleşmeler bölümüne bakınız



Madde 2: Eğer bir devlet anlaşmayı hiç kuşku duymadan imzalamışsa, o zaman sözleşmeden doğan sorumluluklarını bozmadan işkenceyi kullanmasını makul kılacak "herhangi bir istisna durum" da yok demektir Bununla birlikte, güçlü bir ülkeye uygulanabilecek en güçlü yaptırım, sözleşmeden doğan sorumluluklarını yerine getirmediğini ilan eden açık bir kayıttır Bazı belirli istisna durumlarda bu ülkelerin yönetimleri, kamuya yansıması durumunda makul bir mazeretle reddedebileceklerini düşündüklerinden, bunu kabullenilebilir bir risk olarak değerlendirebilirler; sonuçta "ağır" kelimesinin tanımı yoruma açıktır



Madde 16: "zalimce, insanlık dışı veya aşağılayıcı edimler"in önlenmesi zorunluluğunu içerir; ancak yalnızca "yönetimi altında bulunan tüm topraklarda" Yani bir devletin, kendi yönetiminde olmayan bölgelerde işkence harici zorlayıcı yöntemlerin kullanılmasına göz yumması yasaklanmamıştır


Şu an bu sözleşme dünyadaki ülkelerin yarısınca imzalanmış durumdadır

Cenevre Sözleşmeleri

Dört Cenevre Sözleşmesi, düşman eline düşen kişilere koruma bahşeder Bu sözleşmeler savaşı geleneksel haliyle, üniformalı insanların yine üniformalı ve kimliği açıkça belirgin düşmanlarla, sınırları açıkça belirli alanlarda çatıştıkları haliyle tasavvur eder Bu nedenle insanları iki farklı gruba ayırırlar: savaşçılar, ve olmayanlar (siviller) Varlıkları hukuk söylemde ima edilen, ancak kendilerine karşı takınılacak tavır sözleşmelerde işlenmeyen bir üçüncü grup daha vardır Bunlar yasadışı savaşçılardır; mesela casuslar, paralı askerler ve savaş kanunlarını -örneğin beyaz bayrak sallamasına rağmen düşmana ateş açarak- çiğneyen diğer savaşçılar Savaşçılara ve sivillere sağlam bir koruma bahşedilirken, yasadışı savaşçılara daha düşük seviyeli bir koruma sağlanır

Üçüncü (CSIII) ve Dördüncü (CSIV) Cenevre Sözleşmeleri, çatışma kurbanlarına yönelik muamele ile en ilgili olanlardır Benzer şekilde ifadelendirilmiş 3 maddelerinde iki sözleşme de belirtir ki, "uluslararası olmayan *****lı çatışmalar"da "*****larını bırakan *****lı kuvvetler mensupları da dahil olmak üzere, husumette etkin bir şekilde rol almayan kişilerebütün hallerde insanca muamele edilecektir" ve hiçbir şekilde "kişiye ve yaşama karşı şiddet, özellikle de her tür cinayet, sakatlama, zalimane muamele ve işkence" veya "kişisel onura karşı *******, özellikle de aşağılayıcı ve küçümseyici davranış" olmamalıdır

CSIV bir uluslararası *****lı çatışma içinde bulunan çoğu sivili kapsar ve bunlara genellikle "Korunmuş Kişiler" der (böyle kabul edilmeyenler için hemen bundan sonraki muafiyetler bölümüne bakınız) Madde 32'de korunmuş kişiler, "cinayet, işkence, fiziksel cezalandırma, sakatlama, tıbb ve bilimsel deneylereayrıca ister sivillerce ister asker yetkililerce uygulansın, diğer herhangi bir zulüm aracına" karşı korunma hakkına sahiptirler

CSIII bir uluslararası *****lı çatışmada esir düşenlere yönelik muameleleri kapsar Bilhassa madde 17 şunu belirtir: "Savaş esirleri üzerinde, hangi türde olursa olsun onlardan bilgi alabilmek adına ne fiziksel ya da ruhsal işkence, ne de başka herhangi bir baskı aracı kullanılabilir Konuşmayı reddeden savaş esirleri tehdit, ******* veya herhangi türden bir sakıncalı muameleye maruz bırakılmamalıdır" CSIII'teki Savaş Esirlerinin durumu hakkında, CSIV'teki "Korunmuş Kişiler"inkinden çok daha az muafiyet durumu vardır Kişi, bir uluslararası *****lı çatışmada düşman savaşçısı ise otomatikman CSIII'ün korumasına sahip olur ve yasadışı savaşçı olmadığı sürece bir Savaş Esiri olarak kabul edilir

Belirtildiği gibi, yasadışı savaşçılar CS altında daha az korumaya sahiptirler Yasadışı savaşçı olup olmadıklarına dair bir şüphe durumunda "bir ehil mahkemece durumlarına karar verilene kadar" bir Savaş Esiri olarak muamele görürler (CSIII madde 5) Dikkat edilmelidir ki ehil mahkeme kavramı tanımlanmamıştır ve tarafsızlığa dair bir gereklilik de şart koşulmamıştır Eğer mahkeme yasadışı savaşçı olduklarına hükmederse, CSIV hükmü altındaki bir "Korunmuş Kişi" olarak kabul edilmezler Yine de buna rağmen CSIV tarafından bahşedilen belli bir korunmaya sahiptirler ve "kendilerine insanca davranılmalı ve bir savaş suçları davası durumunda, mevcut Sözleşmede belirtilen adil ve düzenli bir muhakeme hakkından yoksun bırakılmamalıdırlar" (CSIV madde 5)

Dördüncü Cenevre Sözleşmesi Muafiyetleri

Dördüncü Cenevre Sözleşmesi (CSIV) çok önemli bir muafiyet getirmektedir:


"Şayet ihtilafa dahil bir Taraf kendi toprağında işbu Sözleşme ile himaye gören bir şahsın ferd olarak devlet emniyetine zarar verecek faaliyette bulunduğundan haklı olarak şüphe etmek için cidd sebeplere sahip olursa veya bu faaliyette bulunduğu sabit olursa bu şahıs, tatbik edildiği takdirde devletin emniyetine zarar getireceğinden işbu Sözleşme'nin bahşettiği hak ve imtiyazlar üzerinde hiçbir iddiada bulunamazMamafih, bu hallerin her birinde, yukarki bentlerde zikredilen şahıslara insan muamele yapılacak[tır]" (4 CS madde 5)


4 CS ile korunmayan başka iki grup daha vardır:


Sözleşmeye bağlı olmayan bir Devletin vatandaşları Sözleşme tarafından korunmazlar

Savaşan bir devletin topraklarında bulunan, tarafsız bir devletin vatandaşları ile savaş-ortağı bir devletin vatandaşları, eline düştükleri devlet nezdinde kendi devletlerinin normal bir siyas temsilciliği bulunduğu müddetçe, himaye görecek şahıslar olarak telakki edilmezler (madde 4) Neredeyse hemen her devletin diğer devletler nezdinde diplomatik bir tanınmışlığı bulunduğundan, çoğu tarafsız devletin vatandaşları, bir savaş bölgesinde iseler 4 Cenevre Sözleşmesi'nden hiçbir koruma bekleme hakkına sahip değillerdir


ABD'nin *****e Karşı Savaş 'ı gibi bir çatışmada birçok yasadışı savaşçı, ya uyruklarından dolayı bu onlara esirgendiğinden (aşağı bölümlere bakınız), ya çok tehlikeli bulunmaları nedeniyle Madde 5 uygulamaya sokulabildiğinden ya da yasal savaşçı teriminin sözlük anlamına uymadıklarından (bir Taraf'ın *****lı kuvvetlerine mensup değillerdir, üniformaları yoktur, "uzak mesafeden ayırt edilebilecek sabit bir işaret" taşımazlar), Cenevre Sözleşmelerince bahşedilen korumadan yoksun bırakılmıştır

Diğer sözleşmeler

Soğuk Savaş sırasında, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi olarak adlandırılan bir sözleşme imzalandı Sözleşme'nin temeli İHEB'dir Sözleşme'yi yorumlamak üzere bir mahkeme de oluşturulmuştur ve ""İşkence yasağı"" başlıklı 3 maddesi ""Hiçkimse işkenceye, insanlıkdışı veya onur kırıcı muamele veya cezaya maruz bırakılamaz" hükmünü içermektedir

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 1978 tarihinde "duyusal yoksunluk" içeren beş tekniğin işkence değil ama "insanlıkdışı ya da onur kırıcı muamele" olduğuna hükmetmiştir (Irland v UK) Ayrıntılar için bkz Accusations of use of torture by United Kingdom Bu dava Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Sözleşme'nin yürürlüğe girmesinden 9 yıl önceydi ve o tarihten bu yana Devletleri neyin işkenceyi oluşturduğu hakkında düşünmeye sevk etmiştir

Uluslararası Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi de işkence ve "zalimane, insanlıkdışı ve onur kırıcı muamele ve cezayı" açıkça yasaklamıştır

Birleşmiş Milletler Mahpusların Islahı İçin Asgari Standart Kurallar "disiplin cezası olarak, bedensel ceza, karanlık bir hücrede bırakarak cezalandırma ve bütün zalimane, insanlıkdışı ya da onur kırıcı cezaların bütünüyle yasaklandığını" belirtmektedir

İşkence Karşıtı Sözleşmelerin Gözetimi


Dosya:Iron Maiden of Nurembergjpg

Nuremberg 'in Demir Bakire 'si çok ünlü ve nadiren kullanılan bir işkence aracıdır



Bir Cenevre sözleşmesi imzacısı ile başka bir taraf arasındaki *****lı çatışma zamanlarında, Uluslararası Kızıl Haç Komitesi (International Committee of the Red Cross, ICRC) delegeleri imzacı tarafın, işkence kullanımı da dahil olmak üzere, Cenevre Sözleşmelerine uyup uymadığını gözlemler

Resm bir BM belgesi olan İstanbul Protokolü, işkencenin ve sonuçlarının belgelenmesine dair uluslararası ilk yönergeleri barındırır Protokolün resm bir Birleşmiş Milletler belgesi olarak kabulü 1999'da gerçekleşmiştir

İşkencenin ve İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Davranışların veya Cezalandırmaların Önlenmesine yönelik Avrupa Sözleşmesinin 1 nolu Maddesinde şart koşulduğu gibi, İşkencenin ve İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Davranışların veya Cezalandırmaların Önlenmesi için Avrupa Komitesi (European Committee for the Prevention of Torture and Inhuman or Degrading Treatment or Punishment, EPT), "özgürlüğünden mahrum edilmiş kişilere karşı muameleleri inceleyecek ve, gerektirdiği takdirde, bu gibi kimselerin işkence ya da aşağılayıcı davranış veya cezalandırılmalardan korunması amacını gözeterek, ziyaretlerde bulunacaktır"

Uluslararası Af Örgütü ve İşkencenin Önlenmesi Organizasyonu (the Association for the Prevention of Torture, APT) gibi insan hakları kuruluşları, tüm dünyada işkence kullanımını durdurmak amacıyla yapılan çalışmalarda etkindirler ve işkence olaarak kabul ettikleri eylemler üzerine raporlar yayımlamaktadırlar

Geçmişte işkence





Katolik Kilisesi işkenceyi yaygın olarak kullanmıştır



İşkence pek çok ülke ve devlet tarafından uygulanmıştır Örneğin Roma İmparatorluğu'nda bir kölenin ifadesi yalnızca işkence altında alınırsa kabul edilirdi, kölelerin kendi istekleri ile gerçeği söyleyebileceklerine güvenilemeyeceği varsayımına dayanılıyordu

İlk ve orta çağ filozofları (örneğin Aristoteles ve Francis Bacon) adalet sisteminde dikkatli bir şekilde gözlemlenen işkence uygulamasının güvenilir destekçileri oldular

Avrupa'nın hemen her yerinde orta ve yeni çağ mahkemeleri davalının suçuna ve sosyal statüsüne göre işkence yaptırmıştır İşkence adalet sisteminde meşru görülürdü ve itiraf ettirmek, suç ortaklarının isimlerini almak gibi amaçlarla kullanılırdı Sıklıkla idama mahküm edilen davalılar suç ortaklarının kimliklerini açıklamaları için infazdan önce son bir kez işkenceye alınırlardı Engizisyon mahkemelerinde işkence kullanımı 1252 yılından itibaren başlanmış ve 1816'da Katolik kilisesi tarafından yasaklanmıştır Bu zaman aralığında güçlü kimseler kendi işkence odalarını kurmuşlar, toplumun aşağı kesiminden insanları sokaklardan kaçırarak icad ettikleri prosedürleri üzerlerinde uygulamışlar, hangi tekniklerin daha etkili ve vücudun hangi bölgelerinin daha duyarlı olduğunu dikkatli bir şekilde araştırarak uygulamalarını geliştirmişlerdir (Anlatılanlar tam olarak kastedilmiştir)

Orta çağdan 18 yüzyıla değin işkence yasal soruşturmalar ve mahkemelerde itiraf ve ifade almada meşru olarak kullanılıyordu Bazı seküler mahkemelerin dini olanlardan daha vahşi uygulamalarda bulunduğu görüldüyse de, Will ve Ariel Durant'ın "İnanç Çağı"nda belirttikleri gibi çoğunlukla en acımasız ve canice işkenceler hükümetler tarafından dikbaşlı mahkumlar üzerinde değil, dindar rahipler tarafından "kafirler" üzerinde uygulanmıştır

Örneğin İspanya'da Dominikan tarikatına mensup rahipler dehşetli bir şekilde yaratıcı işkenceciler olarak ün salmışlardı İspanyol engizisyon mahkemesinin kurbanlarından pekçoğu


Kaynak : Wikipedia

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.