|  | Adam Smith Ulusların Zenginliği |  | 
|  08-20-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Adam Smith Ulusların ZenginliğiUlusların Zenginliği Bu kitabın ana konusu ekonomik büyümedir  Ölümünden kısa bir süre önce Smith, neredeyse bütün yayımlanmamış yazılarını yoketmişti  Sanıldığı kadarıyla, son yıllarında iki büyük tez üzerinde çalışıyordu; bir tanesi hukuk teorisi ve tarihi, diğeri de bilim ve sanat hakkında  Ölümünden sonra, 1975'te yayımlanan Essays on Philosophical Subjects muhtemelen ikinci tezinin bir kısmını kapsamaktadır  Ulusların Zenginliği, ekonomi disiplinin ortaya çıkmasını ve aynı zamanda özerk ve sistematik hala gelmesini sağladığı için döneminde etkili bir eserdi  Batı dünyasında, konusundaki yayımlanan en nüfuzlu kitap olduğu söylenebilir  1776'da piyasa çıktığında, İngiltere ve Amerika'da serbest ticaret anlayışı yaygınlaşmaktaydı; ve kitap ekonomik başarı için büyük külçe rezervlerinin önemli olduğunu savunduğu teori ile merkantilizme karşı klasik bir bildirge haline geldi  Bu dönemde Amerika'nın içinde bulunduğu, kurtuluş savaşı sonrasında ortaya çıkan fakirlik ve sıkıntılı koşullar, bu anlayışı doğurmuştur  Yine de kitap piyasa çıktığı dönemde, serbest ticaretin yararları konusunda herkes ikna olmamıştı: İngiltere halkı ve parlementosu merkantilizme uzun süre bağlı kalmıştır  Ulusların Zenginliği, aynı zamanda, fizyokratik anlayışın toprağın önemini vurgulayışına karşı çıkıyordu  Smith bunun yerine işgücünün üstünlüğüne inanmaktaydı, ve işçi sınıfının (en:division of labor) üretimin artmasında etkili olacağını savunuyordu  Uluslar o kadar başarılı oldular ki, bu başarı eski ekonomik ekollerin terk edilmesine yol açtı  Thomas Malthus ve David Ricardo gibi ekonomistler Smith'in bugün klasik ekonomi olarak bilinen teorisini rafine etmeye yöneldiler ve bu zamanla modern ekonominin gelişmesini sağladı  Malthus, Smith'in nüfus fazlalığı konusundaki düşüncelerini geliştirdi  Ricardo "ücretlerin demir kanunu"na (en:iron law of wages), yani nüfus fazlalığının asgari geçim düzeyinin önününe geçeceğine inanıyordu  Smith, bugün daha doğru olduğuna inanılan, artan üretimle artan ücretler varsayımını önermişti  Ulusların Zenginliği 'nin ana konularından bir tanesi, serbest piyasanın her ne kadar karmaşık ve denetsiz gözükse de aslında sözde bir "görünmez el" tarafından doğru miktarda ve çeşitlilikte üretim yapmak için yönlendirildiğidir  Smith bu simgeyi The Theory of Moral Sentiments adlı kitabında daha önce kullanmış olsa da fikri ilk olarak Astronomi Tarihi adlı denemesinde kaleme almıştır  Örneğin, bir üründe üretim eksikliği olduğunda fiyatı artar ve bu durum ortaya bir kar marjının çıkmasını sağlayarak başkalarını bu ürünü üretmeye teşvik eder ve nihayet kıtlığa son verir  Eğer pazara çok fazla üretici girerse, üreticiler arasındaki artan rekabet ve artan stok, yani arz, fiyatların üretim maliyetine düşmesini sağlayarak, ürünün "doğal fiyat"ına (ortalama piyasa fiyatı) ulaşmasına yol açar  Kar oranı bu ortalama piyasa fiyatında sıfırlansa da mal ve hizmet üretimi için teşvikler ortadan kalkmaz çünkü bütün üretim masrafları, mal sahibinin işgücü de dahil, üretilenin fiyatına yansımaktadır  Eğer fiyatlar sıfır kar oranının altına düşerse, üreticiler piyasadan çekilmeye başlarlar  Kar oranları sıfırın üzerinde olduğu sürece üreticiler piyasaya girmeye devam edecektir  Smith, insanların harekete geçmelerini sağlayan nedenlerin, bencil ve açgözlü olmalarından kaynaklandığına inanıyordu  Bunun olumlu sonucu olarak da serbest piyasadaki rekabetin, fiyatların aşağıda kalmasını sağlayarak halkin tamamına faydalı olmasını gösteriyordu  Ona göre bu rekabet aynı zamanda çok çeşitli mal ve hizmet üretilmesini teşvik etmekteydi  Yine de, işadamlarına karşı dikkatli olunması gerektiğini ve tekelleşmenin yanlış olduğunu savunuyordu  Smith, tüm gücüyle sanayi gelişimini engelleyen modası geçmiş devlet kısıtlamalarına saldırıyordu  Nitekim, ekonomik sürece olan çoğu hükümet müdahalesinin, gümrük vergileri (en:Tariff) de dahil, verimsizliğe ve uzun dönemde yüksek fiyatlara yol açtığını savunuyordu  Her şeyin oluruna bırakılmasını savunan bu "laissez-faire" teorisi, ileriki yıllarda, özellikle 19  yüzyılda, hükümetin koyduğu kanunları etkilemiştir  (Buna rağmen Smith hükümetin varlığına muhalefet değildi; ekonomi sektörünün dışındaki konularda faaliyet göstermesini savunuyordu  Örneğin, fakir yetişkinler için kamu eğitimi verilmesinin, özel fabrikalar için karlı olmayan kurumsal sistemlerin, adli sistemin ve daimi bir ordunun taraftarıydı  ) Tam Rekabet Smith yaşadığı dönemin bilimsel gelişimininde etkisiyle ekonomiyi doğa kanunlarının varlığıyla açıklamaya çalışmıştır  Görünmez el bu araştırmaların en önemlilerindendir  Smith'e göre iktisadi hayat bireycidir ve bu bireycilik insanların doğal yapısından kaynaklanmaktadır  Kişisel menfaat iktisadi hayat için itici bir güçtür  Kişi en az zahmetle en çok tatmine ulaşmaya çalışacaktır, doğası gereği  Bu amaçla, Smith, arz ve talep eşitliğini otomatik olarak gerçekleştiren fiyat mekanizması üzerinde duracaktır  Smith'e göre fiyatlar denge unsurudur  Smith'in denge fiyat unsurunu piyasa örneği ile açıklayalım: Üretim azalırsa fiyatlar yükselir, ekmek arzının azaldığını düşünün ihtiyacınız olan birim ekmeğe ulaşmak için daha çok çaba harcayacaksınız, bu artan çaba da ister istemez fiyatları arttıracaktır  Fiyatların yükselmesi firmaları daha fazla kar edeceklerini düşündüklerinden daha fazla üretim yapmalarına teşvik edecek ve arz talebe yaklaştığı sırada bir dengeye geleceklerdir, arz talebi aştığı sırada fiyatlar düşecektir bu da firmaların üretimlerini kısmasına sebep olacaktır, böylece hiçbir müdahale olmadan her şey bir dengeye gelecektir  Tam rekabette kişiler ve firmalar kendi çıkarlarını en çoklaştırırlarken aynı zamanda toplumunda çıkarına hizmet ederler  Örnek olarak, tam rekabet ortamında fiyatlar düşer ve fiyatlar düşünce bundan tüketiciler yararlanır  Tam rekabet ortamında üreticiler ve tüketiciler arasında bir çıkar çatışması yoktur  Tam rekabet ortamında üreticiler ile tüketiciler üretim ve tüketim artıklarını eşit şekilde paylaşırlar  Ancak, aşağıdaki etkenler tam rekabet ortamında kurulan dengeyi bozabilir: 1 Devletin vergilerini arttırması  2 Üretim faktörleri'nin optimum bileşimlerinin bozulması, bazı mallarda nadirlik rantı yaratır(nadirlik rantı bir malın piyasada az olması ve mala olan talebin çok olmasından dolayı fiyatının maliyetinden yüksek olmasından dolayı elde dilen kardır)  3 Üreticilerin üretim kararlarında yanılma ve üretim kararsızlıkları  4 Uluslararası ilişkilerin kısılması veya kopması  5 Siyasal istikrarsızlığın artması  Sermaye Smith sermayeyi emeği arttıran her şey ve emeğin daha verimli çalışmasını sağlayan bir etken olarak tanımlar  Alet, makina, toprak, gübre    birer sermayedir  Smith'e göre sermayeye konacak bir vergi üretimi azaltacak böylece hem devletin hem de toplumun faydasını azaltacaktır  A  Smith ilk defa sermayeyi ikiye ayırır: Sabit sermaye, değişen sermaye  a- Sabit sermaye binalar, gayri menkuller, sabit makinalar ve aletler gibi  Bu sermaye elden ele dolaşmadan sahibine bir kar getirir  ( sabit sermaye,hic bir sekilde kar getirmez,sadece degerini parca parca üretilen metalara aktarir,bu metalarin dolasima girmesiylede degisim degerleri gerceklesir ve böylece sabit sermayenin kullanilan kismi tekrar sermaye sahibine kar getirmeden geri döner  b- Değişken sermaye ise, hammadde, satılıcak mallar gibi sahibine eldeğiştirmeden dolayı kar getirir  Nasıl ki para bir mal ile mübadele edilmedikçe bir fayda sağlamaz, mallarda el değiştirmedikçe fayda sağlamaz  (Degisen sermaye bölümüne sadece ücretler girer,hammaddeler vb  degismeyen sermayenin döner kismina aittir  ) Bir ülkenin yıllık brüt geliri, yıllık toplam hasılasına eşittir  Emek ülkelerin zenginliğini yaratan temel sermayedir  Üretim sermayeye(tasarrufa) bağlıdır  Sermaye oluşturmanın ilk aşaması para elde etmektir ve bu sermayenin oluşmasıda tasarrufla mümkün olur  A  Smith'e göre tasarruf geciktirilmiş bir tüketimdir  Bu günün tüketimini yarına bırakmaktır  Smith'e göre bir ülkenin sermaye birikimi arttıkça zenginliği de artar  Görünmez El Adam Smith, bireyin ve toplumun iyiliği arasında nedensellik kurduğu Ulusların Zenginliği kitabında şöyle yazıyordu: "(Her birey) kendi çıkarı peşinde koşarken, sıklıkla, katkıda bulunmaya niyetleneceğinden çok daha etkin olarak topluma katkıda bulunur  " Buna göre, herkesin bencil olduğu bir toplumda da uyum, bilinçli bir müdahale olmasa da, kendiliğinden oluşacaktır  Bu kendiliğindenliği sağlayan görünmez el, piyasa ilişkileridir  Gürünmez el ve piyasayı düzenleyen fiyatlar seviyesi, kaynakların en verimli şekilde kullanılmasına imkan sağlar  Smith, doğal kanunların varlığını kabul etmekte ve iktisat konusunun bu kanunları keşfetmek olduğunu söylemektedir  Yani Smith, doğal düzenin kişisel çıkara göre oluşacağı inancındadır  bu bakımdan Smith'in doktirini fırsatçı (oportünist) ve gerçekçidir (realist)  Emek Fizyokratların tersine toprak yerine insan emeğini servetin kaynağı olarak görür ve işbölümünün sağladığı teknik olanaklarla emeğin üretiminin ve dolayısıyla da milli gelirin artacağını savunmuştur  Smith'in teoriye en önemli katkısı tam rekabet altında kaynakların optimal(en verimli düzeyde) etkin dağılımı hakkında ilk analizi geliştirmiş ve artı değer kavramını Ricardo ile (kar ile özdeş olduğu düşüncesiyle de olsa) birlikte kullanmış olmasıdır  İş bölümüne toplu iğne fabrikasını örnek gösterir  Bu örnekte, günde onlarla ifade edilecek sayıda üretim yapan bir fabrikanın iş bölümü sayesinde üretim sayısını nasıl binlere çıkardığını gösterir  Ülkelerin serveti topraktan çok insan emeğine bağlıdır  Emek ülkelerin zenginliğini arttıran temel etkendir  Emek özellikle iş bölümünde aktif rol oynar  Gelişmiş ülkelerde emeğin sermaye birikimini sağlamada önemli bir katkısı olmuştur  Smith servetin kaynağının emek olarak savunduğuna göre,bir ülkenin yıllık emeği,bütün malları yaratan emek toplamıdır  Diğer anlamda,emek üç kesim için de geçerlidir  Ücret Smith'e göre her şey fiyata bağlıdır  Üretim miktarı,maliyetler her şey fiyatla ilgilidir  Faktörlerin dağılımı fiyatlara göre olur  Ücret bir fiyattır; emeğin bir fiyatıdır  Ücretler, işverenler ile işçiler arasında yapılan sözleşmelerle belirlenir  Ancak Smith, bu sözleşmelerde işverenlerin işçilerden daha baskın olduğuna dikkat çeker  İşverenler ücretleri düşürmek, işçiler ise yükseltmek ister  Smith'e göre ücretler işçinin ve ailesinin geçimini sağlayacak düzeydedir  Yüksek ücret işçi sayısını arttırır,düşük ücret azaltır  Her şeye rağmen tam rekabet koşullarında ücret asgari ücretin altına inmez  Emek talebi arttığında,kısa dönemde emek nadir olduğundan ücretler artacaktır  Fakat ücretler ona ayrılan fonlara bağlıdır  Emek talebinin artması,milli gelirin gittikçe artmasına,bu da kişi başına düşen milli gelirin yani büyümenin olduğuna işarettir  Milli gelir arttıkça yükselen ücretler, ülkenin gittikçe zenginleştiğini gösteren bir göstergedir  Bununla birlikte Smith'e göre ücret artışı doğumların ve nüfusun artışına sebep olacaktır, bu da bir yandan karları azaltacaktır  Ayrıca ücretlerin yükselmesi fiyatları arttırır  Smith bu konuda yanılmamıştır  Çünkü yayımladığı zaman göre nufus azdı ve şuanda belirttiği gibi zamanında ücretlerin artışı ile nufus patlaması yaşanmıştır ve artık insanlar ücretlere göre üremekten yavaş yavaş vazgeçmektedirler  İş Bölümü (Division of Labor) A  Smith'in Ulusların Zenginliği adlı kitabında en ünlü bölüm iş bölümüyle ilgili olan ilk bölümdür  18  yüzyılda yazılmış olmasına rağmen bugün için bile çok doğru gelmektedir  Smith bu bölümde iş bölümünün üretimi nasıl arttırdığını toplu iğne üretimiyle ilgili bir örnekle açıklar  Tek bir kişi,yapılması için on aşaması olan bir iğneden günde sadece on tane yapabilmektedir;fakat her aşamayı yazlızca bir kişi yapsa yani on kişi çalıştırsak bir günde üretilen iğne sayısı 4800'e çıkıyor;ama her biri her aşamayı yapsaydı sadece 100 iğne üretilecekti  Bu demek oluyor ki,iş bölümü iğne üretimini 48 kat arttırmış  Ayrıca işçinin belli bir aşamada uzmanlaşması o teknolojiyi kullanmanın yeni yolları bulunarak arttırılabilir,bu da daha hızlı üretime sebep olur  Uluslararası bakımdan iş bölümü,dünyayı çok geniş bir atölye haline getirmiştir  Bu atölyede emek en elverişli yere gidecek,en az zamanı gerektiren faaliyetleri arayacaktır  İş bölümü üretimi arttıracağından dolayı piyasaların genişlemesini ve büyük piyasaları zorunlu kılacaktır  A  Smith'in iş bölümünü kullanarak uluslararası iktisada en büyük katkısı Mutlak Üstünlük (absulute advantage) teorisi olmuştur  Bu teoriye göre bir ülke hangi malı daha ucuza üretiyorsa kaynaklarını o mala tahsis etmelidir;böylece üstün olduğu malda daha etkin üretim yapabilmektedir  Bu yolla tüm ülkeler birbirlerine muhtaç olmaktadır ama bu sayede üretim çok fazla artmaktadır  Smith [[laissez-faire, laissez-passer]] (bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler) ilkesini benimsemiştir  Üretim faktörlerinin bir kesimden diğerine serbestçe geçebilmesi gerekmektedir, bu geçişi sağlayan en önemli etken de fiyattır  Devlet ekonomik hayata müdahale etmemelidir  Devletin müdahalesi özel sektörün üretemediği veya yapamadığı konularda olmalıdır;savunma, güvenlik, adalet gibi  Eğer devlet çok vergi alırsa, vergiler üretimi kısacağından dolayı ülke durgunlukla karşı karşıya kalabilir  Bu müdahale hem iç hem de dış ekonomi için geçerlidir  Eğer devlet vergilerle bir malın ithalatını azaltırsa bu, içerde o malın üretiminin tekelleşmesini arttırmaktadır  Uluslararası iş bölümünden yararlanmak için ürünlerin ülkeler arasında serbestçe mübadele edilmesi gerekir  Ekonomik hayat mal ve hizmet üretimi olduğu için,Smith üretime önem vermiştir  Üretimin artırılması emeğin verimine bağlıdır  Verimlilik artışı iş bölümü,tam rekabet, iktisadi hürriyet,tasarruf ve sermaye birikimi ile mümkündür  Para A  Smith'e göre para bir mü<script type="text/javascript" src="http://en  wikipedia  org/w/index  php?title=MediaWiki:Gadget-popups  js&action=raw&ctype=text/javascript&dontcountme=s"></script>badele aracıdır  Üretim arttıkça mübadele edilecek daha fazla mal olacağından daha fazla paraya ihtiyaç duyulacaktır  Bir ülkenin fazla parasının olması servet artışı olduğunu göstermez;fazla para oluşu fiyatlar genel düzeyini arttırır  (?) Piyasada fazla para bulunması,servet artışını simgelemez  Aksine ülkedeki fazla para insanların ellerindeki parayı arttıracağından ötürü, genel olarak fiyatlarda bir artış olacak, bir ailenin geçimi için daha çok para gerekecek ancak fiyatların ve ödenen ücretlerin artmasından ötürü ülkenin servet varlığında herhangi bir etkiye yol açmayacaktır  Smith'e göre paranın değeri de öbür malların değeri gibi ölçülür  Değer emeğe bağlıdır  Malın da paranın da değeri ona harcanan emeğe bağlıdır  Bu sebeplerden dolayı emek mübadele değerinin gerçek ölçütüdür  Yani sonuç olarak malların mübadele edilmesi aynı zamanda emeğin mübadele edilmesi anlamına gelmektedir  Emek değeri kendine eşit emek değeri ile değiştir(il?)ecektir  Bu bakımdan bakıldığında gerçekten mübadele edilen altın,gümüş,para,döviz değil emektir  Güçlükle elde edilen mallar pahalı,az emek harcanarak üretilen mallar ise daha ucuz olur  Kaynak : Wikipedia | 
|   | 
|  | 
|  |