Prof. Dr. Sinsi
|
Mani Dini Gnosis
Gnosis
Hıristiyanlığın ilk yüz yıllarında, Kilise Babaları çoğu zaman pek dikkatli ve titiz olmalarına karşın, temel teolojik konularda kararsız duruma düşmüşlerdi Çabalarını "Günahtan Arınma" konusuna yöneltmişler, ancak Günahın asıl nedeni konusunda yetersiz kalmışlardı
Oysa, o çağlarda Hıristiyanlar için en önemli sorun günahtı İçinde yaşadıkları, Roma İmparatorluğu'nun acımasız, sefih ve belirsiz dünyası, hiç kuşkusuz günah dolu bir dünyaydı Öyleyse, herşeye kadir olan, iyi Tanrı tüm bu kötülüklere ve günahlara nasıl oluyor da izin veriyordu?
Gnostisizm'in temelinde bu kötülük ve günah sorununu çözme arzusu yatar Kilise bu konuda tatmin edici yanıtlar üretemeyince, düşünürler kendi öz çözümlerini aramak zorunda kaldılar ve bu arayışın sonunda Hıristiyan Düalizmi oluştu II Yüz yılın ortalarında, Gnostik düşünce, birbirinden alabildiğine farklı ancak özde birleşen Marcion, Valentinus ve Basilides gibi düşünürlerin önderliğinde Roma dünyasını sarstı
Gnostiklerin çözümü, görünen ve bilinen, zalim ve günah dolu evreni yaratmış olma sorumluluğunu Tanrı'dan almak biçiminde ortaya çıktı Marcion'a göre evreni yaratan Ahd-i Atik'teki merhametsiz Jehova (Demiurgos) idi Gerçek Tanrı bir başka boyutta, iyilik dolu ve koruyucu olarak daima mevcuttu ve Jehova'nın zalim öğretisine, yani Ahd-i Atik'e karşı çıkmak için, İsa'yı İncil ile birlikte yeryüzüne göndermişti Bu nedenle, Ahd-i Atik ve Ahd-i Cedid öğretileri kesin bir karşıtlık içindeydi
Platon, Timaeus isimli diyalogunda evreni Demiurgos'un yarattığını söyler Bu Yunanca sözcük "zanaatkar" anlamını taşımaktadır Gnostikler, Demiurgos'u evreni tüm kusurları ile yaratan, kötü, cahil ve kıskanç, ikincil bir tanrı olarak değerlendirmişlerdir Gnostizmin ilkelerine göre, sıradan insanlar, yalnızca Gnostiklerin kavrayıp taptığı gerçek Tanrı'ya değil, bilinçsizce Demiurgos'a tapmaktadırlar
Çeşitli Gnostik tarkatlerin birbirinden ne ölçüde farklı olduklarını bugün tam olarak bilemiyoruz Ancak, bunların tümünde bir inisiyasyon töreninin, bir "gizeme ulaşma" ritüelinin uygulandığı biliniyor Tüm bu tarkatler, insanları içlerinde bulunan "Tanrısal Öz"ün ölçüsüne göre üç sınıfa ayırmışlar Valentinus'a göre bu sınıflar şu biçimde sıralanıyor: önce "Pneumatikoi" (Ruhanler) geliyor; bu kişiler Tanrı ateşi ile dolu olup kurtuluşları için yalnızca gnosis'in açıklanmasına gereksinim duyarlar İkinci kategoride "Psikhikoi" (Psişikler) bulunur; bu kişilerin ruhlarında Tanrısal öz az da olsa bulunur ama kurtuluşları kesin değildir; kurtulmak için iyilikler yapmaları gereklidir Sonuncu kategoriyi "Glikoi" (Maddler) oluşturur; bunlar içlerinde hiç Tanrı kıvılcımı olmayan kişilerdir ve kaçınılmaz olarak geldikleri toza geri dönecekler
Gnostik düşünce böylesine kesin çizgilerle belirlenmiş bir Düalizmi içerdiği için, yalnızca iyilik ile kötülüğü değil, tüm erdemlerin karşıtını da içeriyordu Madem ki, yaratılmış evren günah doluydu, o zaman ondan kaçınmak gerekliydi Öncelikle, herşeyden elini eteğini çekmek gerekliydi Dünya zevk ve nimetlerinde aşırıya kaçmak acınacak bir durumdu, evlenmek ve çocuk yapmaktan uzak durulmalıydı
Ancak, Gnostik Düalizm giderek daha keskinleşecek, Işık ve Karanlık, İyi Tanrı ile Demiurgos arasındaki karşıtlık daha sertleşecekti Demiurgos artık açıkça şeytanın ta kendisi olarak düşünülüyor ve evreni yaratanın doğrudan şeytan olduğu kabul ediliyordu
Marcion'un temellerini attığı bu inanç zamanla ilk büyük Hıristiyan Düalist kilisesini oluşturdu Marcion'un düşünceleri o denli etkili olmuştu ki, daha sonraları ortodoks Hıristiyanlık, karşısında bulduğu her türlü sapkın inanca "Marcionist" ya da "Manihaeist" sıfatını yapıştırdı
Ancak, Marcion'un temelde Hıristiyan olmasına karşın, Mani Hıristiyanlık sınırlarının dışında kabul ediliyordu Mani, bilinen yaşam öyküsüne göre, bir sapkın Hıristiyandan çok, bir Zerdüşt olmalıdır Mani'nin kendi yazdıklarına göre, tüm din önderleri; Hermes, Buddha, Zerdüşt, İsa ve hatta Platon onun öncülleridir, ancak İsa'nın yeri hepsinin üzerindedir ve panteistik bir konuma ulaşmıştır Mani'nin inancına göre, İsa bedenleşmiş bir tanrısal varlıktır, yalnızca yayılan bir ışık değildir, o her yerde vardır; İsa, insanlık için acı çekerek insanların kurtuluşunu sağlamıştır
Kaynak : Wikipedia
|