Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kültür-Sanat > Şiir Cenneti

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hayır, savaşa

Savaşa Hayır De!

Eski 07-01-2008   #1
cansel
Varsayılan

Savaşa Hayır De!





SONRA YAPILACAK TEK ŞEY VAR!
Sen Makine başındaki adam ve atölyedeki

Sana yarın su boruları ve vanalar yerine çelik miğferler ve makineli tüfekler yapmanı emrederlerse,

yapılacak bir tek şey var: HAYIR de!

Sen Tezgahı ardındaki kız ve bürodaki kız

Sana yarın bomba doldurmanı ve keskin nişancı tüfekler için hedef dürbünleri monte etmeni emrederlerse,

yapacağın bir tek şey var: HAYIR de!

Sen Fabrika sahibi

Sana yarın pudra ve kakao yerine barut satmanı emrederlerse,

yapacağın bir tek şey var: HAYIR de!

Sen Laboratuardaki araştırmacı

Sana yarın eski yaşama karşı yeni bir ölüm icat etmeni emrederlerse,

yapacağın bir tek şey var: HAYIR de!

Sen Odasındaki ozan

Sana yarın aşk şarkıları yerine nefret şarkıları söylemeni emrederlerse,

yapacağın bir tek şey var: HAYIR de!

Sen Hastası başındaki doktor

Sana yarın savaşa adam yazmanı emrederlerse,

yapacağın bir tek şey var: HAYIR de!

Sen Kürsüdeki din adamı

Sana yarın savaşa dair kutsal sözler söylemeni emrederlerse,

yapacağın bir tek şey var: HAYIR de!

Sen Vapurdaki kaptan

Sana yarın buğday yerine top ve tank taşımanı emrederlerse,

yapacağın bir tek şey var: HAYIR de!

Sen Havaalanındaki pilot

Sana yarın kentler üzerine bomba ve fosfor yağdırmanı emrederlerse,

yapacağın bir tek şey var: HAYIR de!

Sen Dikiş masası başındaki terzi

Sana yarın üniformalar dikmeni emrederlerse,

yapacağın bir tek şey var: HAYIR de!

Sen Cübbesi içindeki yargıç

Sana yarın savaş mahkemesine gitmeni emrederlerse,

yapacağın bir tek şey var: HAYIR de!

Sen İstasyondaki adam

Sana yarın cephane treni ve kıt'a nakli için kalkış sinyali vermeni emrederlerse,

yapacağın bir tek şey var: HAYIR de!

Sen Kentin varoşlarındaki adam

Sana yarın gelir de siper kazmanı emrederlerse,

yapacağın bir tek şey var: HAYIR de!

Sen Normandiya'daki ana ve Ukranya'daki, sen Frisko ve Londra'daki ana

Sen Hoangho ve Missisippi' deki ve Hamburg ve Kore ve Oslo'daki ana,

bütün toprak parçaları üzerindeki analar, dünyadaki analar,

sizden yarın yeni kırgınlar için hemşireler ve çocuklar doğurmanızı isterlerse,

dünyadaki analar, yapacağınız bir tek şey var:

HAYIR deyin! Analar, HAYIR deyin!


Çünkü eğer hayır demezseniz, eğer hayır demezseniz analar, sonra, sonra:

Gürültülü vapur dumanlarıyla yüklü liman kentlerinde büyük gemiler inildiye inildiye sessizleşecek,

dev mamut kadavraları gibi su üstünde ölgün ve hantal, su yosunu,

deniz bitkileri ve midye kabuklarıyla kaplı,

önceleri öyle ipildeyip çınlayan gövdesi mezarlık ve çürümüş balık kokusuyla yüklü,

yıpranmış, hasta ve ölü gövdesi rıhtım duvarlarına karşı,

ölü ve yalnız rıhtım duvarlarına karşı yalpalanacak

Tramvaylar beyinsiz, ışıltısız, cam gözlü kafesler gibi

yamru yumru olacak Çürümüş hangarların arkasında,

büyük çukurlar açılmış yitik caddelerde raylar öylece duracak

Çamur grisi, pelteleşmiş, kurşuni bir sessizlik dönenecek ortalığı,

her şeyi unutarak, büyüyecek okullarda ve üniversitelerde

ve tiyatro salonlarında büyüyecek, stadyumlarda ve çocuk parklarında,

korkunç ve hırslı kesintisiz bir sessizlik büyüyecek

Güneşli taze bağlar yıkık yamaçlarda çürüyecek, kuraklaşan toprakta kuruyacak,

pirinç ve patates ekilmeyen tarlalarda donacak ve sığırlar katılaşmış bacaklarını

devrilmiş iskemleler gibi dikecek gökyüzüne

Enstitülerde büyük doktorların dahi buluşları asitlenecek, çürüyüp, mantarsı küfle kaplanacak

Mutfaklarda, hücre odalarda ve kilerlerde,

soğuk hava depolarında ve ambarlarda son torba un,

son kase çilek, kabak ve diğerleri bozulup gidecek,

ekmek ters çevrilmiş masaların altında,

parça parça olmuş tabakların üstünde yemyeşil kesilecek,

ortalığa yayılan yağ arap sabunu gibi kokacak,

tarlalarda buğday paslanmış karasabanların yanına düşüp kalacak,

yok edilmiş bir ordu gibi ve tüten tuğla bacalar, demirci ocakları

ve yıkık fabrika bacaları sonsuz çimle kaplanarak ufalanacak,

ufalanacak, ufalanacak, ufalanacak

Sonra son insan dökülüp parçalanmış barsaklarıyla

ve kirlenmiş ciğerleriyle zehir gibi kızaran güneşin altında

yalnız ve yanıtsız ve yalpalayan yıldızların altında bir yanılgı gibi ordan oraya dolaşacak,

o kocaman beton yığınları, tenha kentlerin soğuk putları

ve gözden kaçması olanaksız toplu mezarlar arasında yalnız, son insan,

kupkuru, delirmiş, allaha küfrederek, yakınarak o korkunç soruyu soracak :

NEDEN?

Bu ses bozkır derinliğinde yiterek duyulmaz bir hale gelecek,

yıkıntılar üzerinde esecek,

çatlaklar arasından akacak, bu ses,

ibadethane enkazları içinde ve sığınaklara çarparak şaklayacak,

kan birikintileri üzerine düşecek, duyulmayacak, yanıtlanmayacak,

son insan-hayvanın son hayvanca bağırışı

Tüm bunlar olacak,

yarın, yarın belki, belki hemen bu gece,

belki bu gece, eğer-eğer-eğer siz HAYIR demezseniz!


wolfgang borchert - Çeviri : Rahman Haydar

__________________




worapsow
adige

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.