Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
birliğine, dair, ekümeniklik, hıristiyan, yaklaşımlar

Ekümeniklik Hıristiyan Birliğine Dair Yaklaşımlar

Eski 08-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ekümeniklik Hıristiyan Birliğine Dair Yaklaşımlar




Hıristiyan birliğine dair yaklaşımlar
Hıristiyan aleminin önemli bir kısmı için en önemli gayelerden birisi, Hıristiyanlığın çeşitli mezheplerinin tarihsel ayrılıklarının üstesinden gelinerek yeni bir birliğin sağlanmasıdır Bununla birlikte, ekümeniklik kavramı için farklı yorumlamalar yapılmıştır, Protestanlar ekümenikliği, temel itikad konulardaki öğretilere dair bir uzlaşma, çeşitli gruplar arasında karşılıklı güvene dayalı bir örgütsel birlik olarak görürken, Katolikler ve Ortodokslar , Hıristiyan aleminin birliği hususunda, İsa'nın Bedeni mecazında olduğu gibi çok daha somut bir yaklaşım içerisindedirler Bu kilise meselesi, bazı ilahiyat konularıyla alakalıdır (Örn; Evharistya) tek cemaatten önce tam dogmatik uyuşma aranmaktadır Ekümenikliğin niha hedefi tek Kilise kurumunda birleşmektir ancak Kilise nedir? sorusuna dahi Hıristiyanlar farklı cevaplar vermektedir Sorunlara rağmen, Hıristiyan toplumunu oluşturan mezheplerce birlik arzusu dile getirilmektedir
Katolik ve Hıristiyan kiliseleri için yakınlaşma girişimi iki resmi dönemi kapsar; sevgi diyaloğu ve hakikat diyaloğu Birinci dönem, 1054 yılındaki karşılıklı aforoz'un 1965 yılındaki karşılıklı ilgasını, aynı yıl -ortak bir aziz olan- Kutsanmış Sabbas'ın kutsal emanetlerinin Mar Saba'ya geri getirilişini ve ikinci binyılda ilk kez bir papanın bir Ortodoks ülkesini ziyaret edişini kapsar (Papa II Jean Paul'ün 1999'da Romanya Ortodoks Kilisesi patriği Teoctist'i ziyareti) İkinci dönem ise dogma konusunda fiil ilahiyat toplantılarını kapsıyor ve halen devam etmektedir
Hıristiyan ekümenikliği, Hıristiyan alemini oluşturan üç büyük topluma göre tanımlanabilir: Katoliklik, Ortodoksluk ve Protestanlık Bu üç ana akımın karmaşık yanlarını anlaşılır kıldığı ölçüde bu ayrım işe yarar bir model olarak görülebilir
Katoliklerin yaklaşımı
Katolik Kilisesi, iki husus saklı kalmak kaydıyla birbirinden uzaklaşmış çeşitli Hıristiyanların birliği için çabalamayı daima üstün bir amaç olarak görmüştür: Kutsal metinleri ve kutsal geleneklerin öğretimini yanlış yorumlamamak ve onlara olan imanı zedeleyecek yanlış bir birleşmeye yol açmamak
İkinci Vatikan Konseyi'nden önce, ana gerginlik yukarıda belirtilen ikinci görüş üzerineydi, Katolik Kilisesi'nin bu konudaki görüşü 1917 Kilise Hukuku Kanunu'nun 1258 nolu kuralında geçmektedir 1983 Kilise Hukuku Kanunu, hiçbir uyum kuralı içermez Bu kanun, Katolik rahiplerinin Katolik Kilisesi'ne tam bağlı olmayan herhangi bir Hıristiyanla Ekmek ve Şarap Ayini'ni kutlamasını yasaklamıştır (kural 908), mecburi şartlarda ve zorunlu durumlarda, diğer ayinlere iştiraki ise caiz görmüştür Ekümeniklikle İlgili Normların ve Kuralların Uygulanmasına Dair Dini Hükümler'in 102 nolu kuralına göre: "Hıristiyanlar, şu anki ayrılıklarından kaynaklanan farklılıkları belli bir noktaya kadar hoşgörülmek üzere, ortak manev mirasın bir sonucu olarak sahip oldukları ortak değerleri paylaşmak ve ortak etkinlikler düzenlemek ve ortak kaynak paylaşımında bulunmak hususunda teşvik edilebilir" 1983'teki bu değişikliğin sebebi olarak gördüğü Konsey'i toplantıya çağıran Papa XXIII Jean, Konsey'in gayesinin, Papalıktan ayrılan gruplara, "İsa'nın yüce Baba'sına yaptığı coşkulu duasında dilediği birliği" arayıp gerçekleştirme amacına matuf nezaketli bir davet olarak Kilise kurumunun bizatihi kendisini yenilemesi için uğraşmak olduğunu belirtmiştir Ekümenikliğe dair Katolikliğin bakış açısı, Konsey'in 21 Kasım 1964 tarihli kararnamesi, Unitatis Redintegratio'dan ve Papa II Jean Paul'ün 25 Mayıs 1995 tarihli genelgesi Ut Unum Sint'ten alıntılanmış aşağıdaki metinlerde belirtilmektedir



Kilise'nin her kendini yenileyiş faaliyeti, esasen, yaptığı çağrıya yönelik artan sadakatten cesaret almaktadır Şüphesiz bu birliğe gitmenin belkemiğidir Kalplerde değişiklik olmadan ekümeniklik bir kavramdan öteye geçmez Ruhlarımızın iç dünyasının yenilenişinden, özveri ve sınırsız sevgiden kaynaklandığı sürece, birlik olmaya dair arzular artacak ve daha olgun bir şekilde gelişecek Bu sebeple, bizi diğerlerine hizmet etme ve onlara karşı kardeşçesine cömert bir tutum içinde olma hususunda hakik anlamda özverili, mütevazı ve nezaketli olma lütfunu bahşetmesi için Kutsal Ruh'a dua etmeliyiz Aziz John'un birlik olmak aleyhine işlenen günahlarla ilgili sözleri yerindedir: "Günah işlemediğimizi söylersek, onu yalancı yapmış oluruz ve sözleri artık bizimle değildir" Bu sebeple, alçakgönüllü bir şekilde Tanrı'dan ve ayrı düştüğümüz kardeşlerimizden af dilemeli ve onları da bizim hukukumuzu çiğnedikleri için affetmeliyiz

-
Hıristiyanlar, karşılıklı yanlı anlamaların ve peşin hükümlerin ve tarihten miras kalan bitmez tükenmez yanlış anlamaların yükü altında olmayı hafife alamazlar Halinden memnun olma, ilgisizlik ve diğerleri hakkında yetersiz bilgi ise bu durumu daha da kötüleştirmektedir Bu nedenle, ekümeniklik taahhütleri kalplerin değişmesi esasınave duaya dayanmalıdır ki bu durum geçmişin hatıralarının zihinlerden mecburen silinmesi sonucunu getirecektir Kutsal Ruh'un lutfu ile, sevgiden, gerçeğin gücünden ve karşılıklı affetme ve tekrar birlik olma arzusundan ilham alan Tanrı'nın talebeleri, günümüz Hıristiyanlarını üzücü bir şekilde halen birbirine düşürmekte olan geçmişin yarasını ve acı hatıraları beraberce masaya yatırmak için tekrar toplanacaktır

-
Ekümeniklik görüşmelerinde, Kilise öğretilerine karşı ve ayrı düştükleri kardeşleriyle ilah gizemleri araştırma hususunda çok katı davranan Katolik din bilginleri, hakikat aşkı, yardımlaşma ve tevazu içinde davranmalıdırlar Katolik din bilginleri öğretileri birbirleri ile karşılaştırırken şunu gözardı etmemelidir ki -her ne kadar temel Hıristiyan inaçlarıyla türlü yönlerden bağları olsa da- Katolik doktrinindeki hakikatlerin bir hiyerarşisi vardır Bu yolda ilerlendiği takdirde, İsa'nın kuşatılamaz zenginliklerini daha derinden anlamak ve daha anlaşılır bir şekilde insanlığa sunmak için kardeşçesine bir rekabetle çalışmanın yolu açılmış olacak

-
Tanrı tarafından emredilen birliğe ancak, vahyedilmiş olan iman esaslarının tamamına herkesin uyması ile ulaşılabilir İman meselelerinde ödün vermek, hakikatin ta kendisi olan Tanrı ile ters düşmek demektir İsa'nın Bedeni'nde, "yol ve hakikat ve hayat" (Yuhanna 14:6)'ta, hakikatin yayılması maksadıyla gerçekleşecek bir uzlaşmanın meşruiyetini belirlemek kimin elindedir? Yine de öğretinin, Tanrı'nın kendileri için birliğin gerçekleşmesini diledikleri için daha anlaşılır bir hale getirilmesi gerekiyor

-
Kilisenin tam birliğinin sağlanmasının önündeki engeller zamanla aşıldığında, bütün Hıristiyanlar sonunda, Ekmek ve Şarap Ayini'ni hep birlikte kutlamak için, İsa'nın Kilise'ye başlangıçta bahşettiği gibi, tek Kilise kurumunda toplanacak Biz inanıyoruz ki bu birlik, Katolik Kilisesi'nin şahsında -asla kaybetmeyeceği bir şey olarak- halen mevcuttur, ve ümidimiz odur ki bu durum kıyamete kadar sürecektir

-[10]


Bazı Ortodoks kiliseleri Katolik Kilisesi'nden kendilerine dönenleri genellikle vaftiz ederken, zaten daha önce vaftiz edilmiş olanların tekrar vaftiz edilmesini gerekli görmemektedir, Katolik Kilisesi daima Ortodoks Kiliseleri ve Oriental Ortodoks Kiliseleri tarafından yönetilen ayinlerin meşruiyetini kabul etmiştir
Aynı şekilde, Katolik Kilisesi hiçbir zaman Ortodoks Kilisesi veya bu kiliseye mensup olanlar için "heterodoks" veya "kafir" terimlerini kullanmamıştır Hatta, "hizip" terimi bile Katolik Kilisesi'nin görüşüne göre-Kilise Hukuku Kanunu'nun 751 nolu kuralında tanımlandığı ("Yüce Papalık kurumuna itaatten veya Papa'ya bağlı Kilise'nin mensuplarından oluşan cemaatten çıkma") anlamıyla, bugünkü Ortodoks Kilisesi'ne bağlı bireylerin durumunu tanımlamak için kullanılmaz
Ortodoksların yaklaşımı
Oriental Ortodoksluk ve Ortodoksluk aynı tek cemaatin yerel kiliselerden oluşan iki ayrı grubudur Her ikisi de kendisini -sırasıyla 5 yy'da ve 11 yy'da (3 ve 7 ekümenik konseylerden sonra) Batı'dan ayrılan- özgün Ortodoksluk olarak kabul eder Bu yerel kiliselerden bazıları son zamanlarda birbirleriyle ve bazı Batı kiliseleriyle -tek cemaat olmamakla birlikte - ilahiyat görüşmeleri yapmaktadır Ortodoks Kilisesi, 19 yy'ın sonlarında Dünya Hristiyan Öğrenciler Federasyonu'nda Ortodoks öğrencilerin yer almasından bugüne dinlerarası diyalogda yer almaktadır ve bazı Ortodoks patrikler, cemaatlerini Dünya Kiliseler Konseyi'nin kurucu üyesi olarak tescil ettirmiştir Yine de Ortodokslar, Hristiyanlık inancını dogmatiklik karşıtı, geleneksellik karşıtı, kırpılmış, indirgenmiş bir Hristiyanlığa dönüştürecek herhangi bir Hristiyanlık reformu içinde yer almaya istekli değillerdir Ortodoks Kilisesi'ne göre Hristiyanlık demek Kilise kurumu demektir ve Kilise kurumu da Ortodoksluktur, ne eksik ne fazla Bu yüzden, Ortodoks ekümenikliği kendisini "Şeytan'la bile diyaloğa açık" kabul etmişse de, Ortodokslar ekümenik faaliyetlerdeki konumlarını "hakikate şahitlik etmek" olarak, ideallerini ise heterodoksları (Ortodoks olmayanları) tekrar Ortodoksluğa döndürmek olarak belirlemişlerdir
Ortodoks Kilisesi'nin Ortodoks olmayanlara karşı tutumunu gözlemlemenin bir yolu, diğer inançlara mensup kişileri kendi dinlerine kabul ederken hangi usulle aldıklarını izlemektir -Budistler veya ateistler gibi- Hıristiyan olmayanlardan Ortodoks Hıristiyan olmak isteyenleri kabul ederken vaftiz ve krismasyon törenlerinden geçirirler Protestanlar ve Katolikler kimi zaman sadece krismasyon töreni ile kabul edilirler, bu durumda daha önceden teslisli vaftiz olmuş olmaları aranır Protestanlar ve Katolikler -"diğer inanan" anlamında- "heterodoks" olarak adlandırılırlar, bu kavram "kafir"den farklıdır, Kilise kurumunu kasten reddetmedikleri anlamını ima eder Bununla birlikte, bu tür politikalar her bir kilise tarafından ayrı ayrı belirlenebiliyor ve daha gelenekçi Ortodoks cemaatler Ortodoksluğa dönen her kişiyi vaftiz ve krismasyon töreninden geçiriyor
Ekümenikliğe ve dinlerarası diyalog konusuna nasıl yaklaşılması gerektiğine dair varolan onca anlaşmazlığa karşın, Ortodoks Hıristiyanların içinde her türlü dinlerarası diyaloğa -ister Hıristiyan mezhepleri arasında olsun ister Hıristiyanlık dışındaki dinlerle olsun- öfkeli bir şekilde karşı çıkan çok geniş bir kitle vardır Onlara göre ekümeniklik ve dinlerarası diyalog Ortodoks Kilisesi geleneği için zararlıdır, Ortodoksluğun bir çeşit zayıflaması demektir
Anglikanların yaklaşımı
Anglikan Cemaati'nin mensupları çoğunlukla ekümenik faaliyetleri benimsemiştir ve Dünya Kiliseler Konseyi ve NCCC gibi kuruluşlarda etkin görev almaktadır Anglikanlardan oluşan birçok yerleşim yerinde ekümeniklik ilişkileri için tahsis edilmiş resmi daireler vardır, bununla birlikte Liberal Hıristiyanlığın son zamanlardaki yayılışı cemaat içinde gerilimin artmasına yol açmıştır ve cemaatin kimi üyelerinde ekümenikliğin onları nereye götürmekte olduğu kuşkusuna yol açmıştır
Anglikan Cemaati'nin üyesi olan her bir kilise, cemaatler arası ilişkilerde kendi kararını vermektedir 1958 Lambet Konferansı'nda, aynı mezhepten olmayan iki Kilise arasında -karşılıklı tanıma ve hizmet kabulünü de içeren- communio in sacrisin serbest olması önerilmiştir Tek cemaat teriminin kapsamı dışında kalan bazı ilişki şekillerinin iki kilise arasında anlaşma yoluyla kurulabildiği bu ilişki türü için cemaatler arası ilişki terimi daha uygun görülür
Anglikan Cemaati'nin provinsleri ile aşağıda belirtilen kiliseler arasında tek cemaat ilişkisi kurulmuştur:

Avrupa Eski Katolik Kiliseleri
Filipin Bağımsız Kilisesi
Malabar Mar Toma Süryani Kilisesi
Amerika Evanjelist Luteryan Kilisesi

ABD Piskoposlar Kilisesi, son zamanlarda şu dini topluluklarla diyalog kurmaktadır:

İsa'da Birleşen Kiliseler (CUIC)
Ortodoks Kilisesi
Katolik Kilisesi
Moravya Kilisesi
ABD Presbiteryen Kilisesi
Birleşik Metodist Kilisesi
Protestan Piskoposlar Kilisesi
Amerika Anglikan Provinsi

Protestanların tutumu
18 yy'da Unitas Fratrum'u (" Moravya Kilisesi"'ni) yeniden düzenleyen Zinzendorf kontu Nikolaus Ludvig (1700-1760), "ekümenik" kelimesini bugünkü anlamıyla kullanan ilk kişidir -Mezhepsel yaftaları bir kenara iterek- tüm Hıristiyanları -Pensilvanya'da yaşayan Alman asıllı göçmenler arasında yaygın olarak bilinen- "Kutsal Ruhtaki Tanrı Kilisesi" çatısı altında birleştirme çabaları -zamanımızdan 200 sene önce yaşamış olan- çağdaşları tarafından yanlış anlaşılmıştır Protestanların yakın zamanlardaki ekümeniklik faaliyetlerine girişlerinin miladı olarak 1910 Edinburg Misyonerlik Konferansı kabul edilir Bununla birlikte, öncül Hıristiyan gençlik hareketleri olmadan bu konferansın gerçekleşmesinin zor olduğu kabul ediliyor Bu öncü hareketler şunlardır: 1844'te kurulan Genç Hıristiyan Erkekler Derneği, 1855'de kurulan Genç Hıristiyan Kadınlar Derneği, 1895'de kurulan Dünya Hıristiyan Öğrenciler Federasyonu ve 1908'de kurulan -ileride kurulacak olan ABD Ulusal Kiliseler Konseyi'ne de öncülük edecek olan- Federal Kiliseler Konseyi Eski GHED üyesi ve DHÖF'nin 1910'da genel sekreterliğini yapmış olan Metodist John R Mott öncülüğünde toplanan İnsanlık Misyonu konferansı, İnsanlık misyonu uğruna mezhepsel sınırların bir kenara bırakılması için çaba sarfedilen, o güne kadar ki en geniş katılımlı Protestan toplantısıdır Charles Henry Brent'in öncülük ettiği "İnanç ve Görev" hareketi ve Nathan Soderblom'un öncülüğündeki "Hayat ve Görev" hareketi Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra yaşanan gelişmelerdir Neticede, 1948'de Dünya Kiliseler Konseyi, 1950'de ABD'de Ulusal Kiliseler Konseyi ve 2002'de İsa'da Birleşen Kiliseler kuruldu Bu topluluklar -ilahiyat açısından Anglikanlara, Ortodokslara ve Katoliklere göre Protestanlar genellikle daha liberal ve daha az gelenekçi olduğu için- ilahiyat açısından liberale yakın olarak kabul edilir Protestanlar bugün çeşitli ekümenik topluluklarda yer alıyorlar, kimi zaman organik anlamda mezhepsel birlik için faaliyet yürütülürken kimi zaman sadece işbirliği ile sınırlı faaliyet yürütüyorlar Protestan mezheplerin ve bakış açılarının çeşitliliğinden ötürü Protestanların kendi içlerinde tam bir işbirliği yapmaları zorlaşıyor Edmund Şlink'in Ökumenische Dogmatiki bu sorunların çözülmesi, karşılıklı tanıma ve yenilenmiş bir kilise birliğini sağlamak için bir yol haritası öneriyor 1999'da Luteryan Dünya Federasyonu ve Katolik Kilisesi tarafından Protestan Reformu'nun temelini teşkil eden Günahtan Arınma'nın özüne dair ortaya çıkmış olan çatışmayı bitiren Günahtan Arınma Öğretisinde Birleşme Bildirisi -her ne kadar bazı muhafazakar Luteryanlar ikna olmasa da- imzalandı 18 Temmuz 2006'da Dünya Metodist Konferansı'nın delegeleri Birleşme Bildirisi'ni oybirliğiyle kabul etti

Kaynak : Wikipedia

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.