|  | Kabusname |  | 
|  08-20-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   KabusnameKabusname, 1082 yılında Kuhistan sultanı İskender bin Kavuş tarafından Farsça olarak kaleme alınan eser  Vikikaynak'ta bu konuyla ilgili metin bulabilirsiniz  Kabusname Kabusname, ahlak sahadaki eğitim ve yapılanmayı temin eden eserleden biridir  Tarih boyunca pek çok padişah, sultan ve devlet başkanı tarafından birçok dünya diline çevrilmiş, birçok edeb, tarih ve ahlak eserlere kaynak teşkil etmiştir  Kabusname [Çok kıymetli nasihatler] Kabusname, 1082 yılında Kuhistan sultanı İskender bin Kabus'un, oğlu Gilan Şah'a nasihatleridir  Tarih boyunca pek çok padişah, sultan ve devlet adamı tarafından birçok dillere çevrilir, birçok edeb, tarih ve ahlak eserlere kaynak teşkil eder  K a b u s n a m e ---------------- Ey oğul, artık ben kocadım  Zayıf ve azıksız olarak yol ağzına kadar geldim  Ölüm mektubunu elime verdiler  O mektup, sakalın ağarmasıdır  Şimdi ey oğul, tecrübelerle elde ettiğim birkaç öğüt sana yadigar olsun  Bu öğütlere uyarak hareket edersen, her muradına erersin, zamanın elinden sille yemezsin  Çünkü baba şefkati, oğlunun azarlanmasını bile istemez  Öyleyse sen de kulağını bu öğütler için açık tut, sonra pişman olmayasın  Gençler kendi bilgilerini yaşlıların bilgisinden üstün görürler  Bunu bildiğim halde, sana yol göstermek için susarsam doğru olmaz  Bütün tecrübelerimi az ve öz olarak yazdım  Her şeyin azı ve özü faydalıdır  Değerli mal, değerli insana vermek için saklanır  Benim de en değerli şeyim bu öğütlerdir ve en değerli kimsem de sensin  Bu öğütleri hor görme, bu sözlerden hem hikmet, hem saltanat kokusu gelir  Çünkü bu sözler hem padişahların sözüdür, hem de hukemanın sözüdür  Öyleyse yaşlılığında başına bir iş gelirse sıkıntı çekmemek için, bu sözleri gençlik çağında öğren  Çünkü yaşlılar çok yaşadıkları için çok tecrübe elde ederler, sıkıntılı anlarda bunların faydası olur  Akıllı ol ve kendi soyunun itibarını iyi gözet, ta ki, ********lerden olmayasın  Akıllı ve kabiliyetlisin, ama öğüt de aklın süsüdür, benim vereceğim şeyle aklını süsle  Süslemezsen yine sen kaybedersin  Benim ölümüm yakındır, senin de yerime gelmen yakındır  Öyle çalış ki bu dünyada bir azık hazırlayasın, o yolda sana yardımcı olsun  Çünkü, (Dünya ahiretin tarlasıdır) buyurulmuştur  Kendini öyle ver ki, senin yerine başka biri ekmesin  Ölümsüz diyarı, bu ölümlü diyar ile değiştirmeye kalkma  İyiler aslana, kötüler ite benzer  Çünkü it bulursa bulduğu yerde yer; aslan ise kendi inine götürür, sonra yer  Bu şu demektir: İt nefsinin esiridir, bulduğunu burada yer, aslan zekidir, ne bulursa, ne avlarsa o öteki diyara götürür  Gayret et, senin de avın iyilik olsun, öteki diyarda lazım olur  İyilikten murat, ibadettir  Kul için ibadetten daha iyi av yoktur  Çünkü ibadet eden ateşe benzer  Ateş ne kadar alçak yerde yansa da, alevi yükselir  İbadet etmeyenler de, suya benzer, su ne kadar yukarı akıtılsa da, aşağı düşer, göklere yükselmez  Boynumuzun borcu olan ibadet ateşini öyle kuvvetli yak ki, alevi göklere yükselsin  Allahü tealanın emrine uygun şükredersen, azı çok yerine geçer  Allahü teala da çok değil, sadece beş türlü ibadet emretti  Çok olsa idi yapmaktan aciz kalırdık  Bunlardan biri Allah'ın birliğini ve Muhammed aleyhisselamın peygamberliğini dil ile söylemek ve kalb ile tasdik etmektir  Diğeri namaz ve oruçtur  Zenginlere farz olan hac ve zekat da vardır  Kelime-i şehadet, batıllardan Allahü tealaya sığınmaktır  Namaz o kabullenişin hakikatini kulluğunda uygulamaktır  Oruç, o kabullenişin ve kulluğun hakikatini Allah'a bildirmektir  Madem ki Allah'ın kuluyuz, öyleyse o kullukta sağlam durmak gerektir  Namaz ve oruç Allahü tealanın has nimetidir, onları has kullarına nasip kılmıştır  Kötü kimseler bu nimetlerden uzak kalır  Eğer bu iki nimette kusur edersen seçkinlerden olamazsın, ayak takımından olursun  Zekatını severek ver  Zekat malın kiridir  Kirli malla iş yaparsan temiz işlerin de kirlenir  Ömürde bir kere hac yap  Hac, günahları temizler  Bir farz hac, yirmi kez Allah yolunda savaşmaktan daha sevaptır  Namazda maddi faydalar da vardır  Her şeyden önce, namaz kılanın bedeni ve elbisesi devamlı temizdir  Namaz kılan kişide büyüklenme olmaz, çünkü namazın aslı tevazudur  Kendini tevazuya alıştırırsan, bedenin de sana uyar, tevazu kazanır  Sen tevazuyu gözetince, Allahü teala makamını yüceltir  Oruç tutmak yılda bir aydır  Yılda bir ay olan kulluğu dahi eksiklikle geçiren namert olur, aklı olan namertliği kendine reva görmez  Oruç tutmakta fitneci olma  Kadı gibi şehrin ileri gelenleri ne zaman oruç tutarlarsa, sen de o zaman tut; onlar ne zaman yerse sen de ye, cahillerin sözüne uyarak bir gün önce tutma  Oruçla kulun ağzı mühürlenir  Sen bu mührü bütün bedenine, diline, gözüne, ayağına, eteğine de vurmalısın ki oruç senden razı olsun  Şahsiyetini ana babanın verdiği adla değil de, kendi gayretinle kazanmaya çalış  Çünkü anan ve baban sana Ahmet, Mehmet gibi bir ad verdi  Oysa senin kazandığın ad, ya alim, ya hakim, ya doktor, ya öğretmen veya sanatkar olacaktır  Bu adlar halk arasında makbul olduğunu gösterir  Tatlı dille konuşmayı alışkanlık haline getir  (Dili tatlı olanın dostları çok olur) demişlerdir  Ne kadar tatlı söylersen söyle, sözün yerini bilmedikçe söyleme  Çünkü yerinde söylenmeyen söz, tatlı ve güzel de olsa acı ve çirkin görünür  Kendini sıkıntıya sokacak sözü söyleme  Bu durumda susmak daha iyidir  Güzel söz söyleyen güzel cevap işitir  İstediğini söyleyen istemediğini işitir  (Kötü söz insanı dinden, tatlı dil yılanı ininden çıkarır) derler  Birine gelen belaya sevinmezsen, sana gelen belaya da kimse sevinmez  Senden zayıf olana zulmetme, böylece sen de, senden kuvvetli olanlardan zulüm görmezsin  Çorak yere tohum eken ürün alamaz  Nanköre iyilik eden, çorak toprağa tohum eken gibidir, fayda görmediği gibi zarar da görebilir  Fakat iyiliği, layık olandan esirgeme  Elinden iyilik etmek gelmezse, bari halkı iyiliğe yönelt  Çünkü (Eddallü alel-hayri kefailih), yani (Hayra yönlendiren, o hayrı işlemiş gibi olur) buyurmuşlardır  Yaptığın iyilikten dolayı pişman olma ve kötülükten çok sakın  Çünkü iyiliğin ve kötülüğün karşılığı ölmeden sana erişir  İyilik ettiğin kişinin gönlü ne kadar rahat olursa, senin de gönlüne o kadar rahat erer  Kötülük ettiğin kişinin gönlüne ne kadar sıkıntı gelirse, senin de gönlüne o kadar sıkıntı gelir, belki de sen daha çok sıkıntı çekersin  İki yüzlü olma, buğday gösterip arpa satma, halka kendini iyi gösterip gizlice kötü işler yapma, bu riya nişanıdır  Riyakarlıktan çok sakın  İnsan iki hal üzeredir: Sevinç ve keder  İster kederli, ister sevinçli ol, kederini ve sevincini öyle birisine söyle ki, üzüldüğün zaman o da seninle birlikte üzülsün, sevindiğin zaman o da seninle birlikte sevinsin  İyiliğe ve kötülüğe çabuk sevinme ve üzülme, bu çocukların işidir  Olmayacak şey için kendinden geçme, yani olur olmaz şey için kendi durumunu değiştirme  Çünkü akıllı kişiler, olur olmaz şey için kendilerinden geçmezler ve değme yel ile deprenmezler  Sevinçli iken bir musibet gelince kederlenme, refaha kavuşunca da hemen sevinme  Akıllı kişiler bunları hoş görmezler  Her yokuşun bir inişi, her zorluğun bir ferahlığı vardır  Sevinmenin sonunda bir üzüntü, üzülmenin sonunda bir sevinç vardır  Ummadığın bir yerden ümidini temelli kesme ve bir şey umduğun yerden de sakın çok ümitli olma  Çünkü genelde nasip, umduğu yerden değil, ummadığı yerden gelir  İyiye iyi, kötüye kötü de, hakkı inkar etme  Yani sevmediğin bir kişi bile, bir şeye iyi diyorsa, o şey gerçekten de iyi ise, ona sakın kötü deme  Kötü derlerse, sen de kötü olduğunu biliyorsan; ona iyi deme  Hakkı kabul etmenin, hakkı inkar etmekten iyi olduğunu unutma  Öfkelenme  Biri sana öfkelenip sert söylerse sen ona yumuşaklıkla cevap ver  Ama ahmaklara susmaktan başka çare yoktur  Nitekim (Ve ma cevab-ül ahmak-ı illes-sükut), yani (Ahmağa verilecek en güzel cevap ancak susmaktır) demişlerdir  Senin üzerinde emeği olanın emeğini boşa çıkarma  Eğer o emeğin karşılığını ödemiyorsan bari nankör olma  Senin için emek çeken düşmanın ise, ona da elinden gelen her iyiliği, ihsanı yap  Çünkü insan ihsanın kuludur  Bazı iyi işler vardır, onları adet edinen hem halk katında, hem de Hak katında itibar görür  Bunlar, ilim, edeb, tevazu, zühd, doğruluk, iffet, kimseyi incitmemek ve halka kolaylık göstermektir  Bunların hepsinin sermayesi hayadır  Nitekim Peygamber efendimiz (El hayaü minel iman) yani (Haya, imandandır) buyuruyor  Haya varsa iman da var  İman varsa, o iyi işlerin hepsi de hasıl olur  Cahili, beceriksizi, insan yerine sayma, bunlarla beraber oturma, hele kendini alim sayan cahilden, aslandan kaçar gibi kaç  Cahille sohbet etme, iyilerle sohbet et  Çünkü, iyilerin sohbeti yüzünden senin adın da iyi olur  Şırlağan susam yağıdır, ne zaman gülle sohbet eder, hemhal olur, artık ona susam yağı demezler, gül yağı derler, menekşeyle hemhal olursa menekşe yağıdır derler  Gül ve menekşe gibi güzel çiçeklerin hassaları, rayihaları yüzünden, onlarla kırk gün düşüp kalkınca, susamın adı unutuldu, gül ve menekşe ile anılır oldu  Hatta bu durumu hiç bilmeyen onu gül yağı menekşe yağı sandı  Onun için Peygamber efendimiz, (Bir kavimle kırk gün düşüp kalkan, onlardan olur) ve (Kişinin dini, arkadaşının dini gibidir) buyurdu  Demek ki iyilerle veya kötülerle beraber olan onlar gibi olur  Sana yapılan iyilikleri asla unutma  Senden bir şey bekleyene, sitemle "Benden bir şeyler umuyorsun galiba" diyerek başına kakma; çünkü senden bir şey bekleyene sitem etmek "ben de bir menfaat bekliyorum" demek olur ki, bu da himmetsizliktir  İyi huyu ve iyi kişiliği meslek edin, kötü huylardan uzak ol  Kimseye zararın, azarın ve nazarın değmesin  Zarar verici olmak iyi değildir; çünkü zarardan eksiklik doğar, eksiklikten ise ********lik  Öyleyse halk içinde ******** olmak iyi değildir  Seni akıllı kişiler övsün, cahil kişiler övmesin  Çünkü akıllılar ileri gelenlerdir, cahiller ayak takımıdır  Bu iki grup birbirinin zıddıdır  Akıllının bilgilice işini cahil beğenmez, cahilin bilgisizce işini akıllı zaten beğenmez  Çünkü akıllı olan kendi mizacına uygun olarak bilgilice iş görür, seni onun için beğenir; cahil de kendi mizacına uygun olarak iş görür, seni onun için över  Cahilin övdüğü işten sakınmak gerek, ta ki akıllıların eğlencesi olmayasın; çünkü sıradan kişilerin katında övülen insan, ileri gelenlere maskara olur  Kimseyi incitme  Birisi seni incitse de, sen onu incitme ki, büyüklüğün nişanı budur  Tecrübeli, şefkatli dostların sana öğüt verirlerse, öğütlerine kulak ver  Öğüt veren böylesi dostların yanına yalnız olarak git ve öğütlerinden nasibini al  Çünkü faydalı öğüt yalnızken verilir, halk arasında verilen öğüt kulağa girmez olur, hem de sitem gibi olur  Bir konuda bilgin tam olsa da bilginle gururlanma  Ne zaman sana bir iş düşse, iyice bilsen ki sen o işi başarabilirsin, buna güvenme, bir akıllı kişiye danışmadıkça o işe başlama  Kendi görüşünü beğenenlerden olma  Bir bilene akıl danışmayı ayıp sanma, "Doğru görüş benim görüşümdür, başkası bana elverişli olanı ne bilir" deme, kendi bildiğine gitme  Çünkü kendi görüşüyle iş tutan kişi, pişman olur  Akıllı yaşlılarla ve şefkatli insanlarla yani o işin ehli ile istişare et, sonra o işe el at  Nasıl bir gözle görmek, iki gözle görmek gibi olmazsa, iki kişinin görüşü de bir kişinin görüşü gibi değildir  Ehli olan çok kişi ile istişare daha iyidir  Bir doktor hastalansa kendi kendini ameliyat edebilir mi? İhtiyaç sahibi birisi senin yanına gelecek olsa, onun için çalış, çabala; emeğini ondan esirgeme  Bu, düşmanın veya seni çekemeyen biri olsa da, farklı davranma  Ola ki o düşmanlık dostluğa dönüşe  Sözden anlayan kişiler sana gelecek olsalar, onlara hürmet et ve iyi davran  Çünkü onların sana gelmeleri seni ağırladıkları yani sana kıymet verdikleri içindir  Sen de onları ağırlarsan yani onlara kıymet verirsen, bu kez sana gelmeye daha istekli olurlar  Şahsiyetsiz kişinin yanına, kimse gelmek istemez  Doğru konuş, sakın yalan söyleme ve yalana benzeyen gerçeği de söyleme  Çünkü bir gerçek ki yalana benzer, o da yalan olmuş olur  Hep sözünün doğruluğuyla tanınmış biri olarak bilinmeye çalış  Sözü yerine uygun olarak söyle, uygunsuz söz söyleme  Çünkü beğenilen sözün hem söyleyene yararı var, hem de işitene  Uygunsuz sözün zararı ise, söyleyene de, işitene de olur  Sözünün başına ve sonuna dikkat et  Birisine bir şey söyleyecek olursan yüzüne karşı söyle, arkasından konuşma  Böylece sözü bilerek söyleyenlerden olursun  Çünkü lafını bilmeden konuşan kişi, açık ve anlaşılır konuşan papağana benzer  Papağan sarf ettiği sözden habersizdir  Papağan gibi olanlara, "konuşur ama konuşmasını bilir" demezler  Öyleyse konuşan ve konuşmasını bilen odur ki, konuştuğu zaman kim olursa olsun ondan bir şey anlayabilmeli  Böyle olmayana insan demezler, çünkü böyleleri insan suretinde hayvandır  Söz yüce bir şeydir, sen de sözü yüce bil  Çünkü söz en yüksek yerden gelmiştir, onun için azizdir  Bu aziz sözün yerini bulunca bildiğinden sakınma  Ve yeri değilse sözü harcama, ta ki sözün zayıf olmasın, aklına ve bilgine zarar gelmesin  Yok yere, anlamsız iddiada bulunma  Bir ilimden habersizsen, o ilimle ilgili iddiayı bırak  Dilediğini, o bilmediğin ilimle elde edemezsin, ama bildiğin ilimle ne gerekirse elde edersin  Sana faydası veya zararı olmayan sırrı öğrenmeye heveslenme ve sırrını kimseye söyleme  Birkaç kişi bir yere toplanıp otursa, orada biriyle fısıldaşma  İyi dahi konuşsan halk kötüye yorar: "Kim bilir ne uygunsuz söz ki, fısıltıyla söylüyor" der  Çünkü halkın birbirine olan şüphesi kötüdür, öyleyse sözü açık söyle, ama ne söylersen kendi değerince söyle, kendinden büyük söyleme  Birisinden işittiğin sözü dinle, fakat o sözle çabuk hareket etme  Ne söylesen, önce düşün, sonra söyle, ta ki sonra o sözünden pişman olmayasın; çünkü derhal söylemenin bir şekli var: Ya yarar, ya zarar  Ama düşünüp söylemek iki şekildir: 1- O sözün zararlıysa düşünmekle anlarsın, o zararlı işten sakınırsın  2- Yararlısını doğru bilirsin, çekinmeden o yararlı şeyi elde etmeye gayret edersin  Nerede olursan çok bilgili ve az sözlü ol  Susmak ikinci sağlıktır  Çünkü çok kişi sağlıklı iken, sözü yüzünden hasta olur  Az söylemek ve öz söylemek akıl nişanıdır  Çok söylemek bilgisizlik nişanıdır  Çünkü bir kişi ne kadar akıllı ve kamil olsa da, ne zaman çok sözlü olursa -sözleri hep yerinde olsa bile- ayak takımı arasında adı beyinsiz olur  Eğer cahil ve sıradan biri de olsa, ne zaman susmuştur ve konuşmaz, sıradan kişiler onu akıllı ve hünerli kişilerden sayarlar  Ne kadar temiz gönüllü, ne kadar iyi kalbli olsan da, kendini övücü olma  Kişi kendine iyiyim diye şahitlik ederse şahitliği geçmez  Çünkü şahitliği kendin için yaparsan onu dinlemezler  Çalış ki, seni başkaları övsün  Kendi kendini övme  Gücün yettikçe söz dinlemekten ürkme  Çünkü insan söz dinlemekle söz ehli olur  Buna delil şudur: Bir çocuk doğunca yer altında bir kubbede besleseler, süt emzirseler ve anasıyla dadısı yanında hiç konuşmasalar, o çocuk büyüdüğü zaman dilsiz olur  Ama orada iki çocuk olsa ve hiçbir söz işitmeseler, ikisi birbiriyle konuşmakla bir dil oluştururlar ve o dili de ancak ikisi bilir, başkaları bilmez  Öyleyse halkın sözünü işit ve kabul et  Özellikle geçmiş beylerin ve alimlerin sözlerini can kulağıyla dinlemek ve itimat etmek gerek  Adil hükümdar Nuşirvan'dan altın öğütler Gece ve gündüzün birbiri ardınca gelip gittiğini gören insan, halden hale dönmesine üzülmesin  Yani sevinç gidip üzüntü gelirse, üzüntü gidip sevinç gelirse, önem vermesin  Beceriksizle dost olma, beceriksiz ne dostluğa yarar, ne düşmanlığa  Bir işi yapıp pişman olan, bir daha o işi yapmasın  Dostlarına düşman olan birisine dost denmez  Kendini bilgili sanan cahilden sakın  Düşmanının sırrını bilmesini istemiyorsan, dostuna da sırrını söyleme  Büyüklere küçük gözüyle bakma, çünkü büyükleri küçük görmek büyük ziyan getirir  Yakın arkadaşlarından bir şey ummaktansa, ölümü yeğ gör  Himmetsiz kişinin ekmeğini yemektense, aç öl  Şüphenin yolunu yüz yerden bağlayacak olsan da, tecrübe etmediğin kişiye güvenme  Kendinden aşağı akrabalarına muhtaç olmaktan büyük dert yoktur  Bilmediği şeyi iddia edip, iddiasını başaramayarak yalancı çıkmaktan büyük ayıp yoktur  Elinden geldiği halde, kendisinden istenen bir işi bitirmeyen kişiden daha cimri kimse yoktur  Bir kişi senin aleyhinde bir söz söylese ve birisi de dostum diye o sözü sana yetiştirse, sen bunu ötekinden beter düşman bil  Çünkü o düşman, arkandan konuşur, dostun ise yüzüne karşı söyler  Lüzumsuz yerlere göz dikmekten ve kulak vermekten daha büyük dert olmaz  İnsan her şeyi cahillerin şerrinden saklayabilir, ama bilgisini kendi şerrinden saklayamaz  Halkın, senin iyiliğini söylemesini istiyorsan, kimsenin kötülüğünü söyleme  Dostlarının az olmasını istemiyorsan kindar olma  Zahmet çekmeden kolaylıkla ömür sürmek istersen, kendi işine bak, başkasının işine karışma  Deli denmesini istemiyorsan, ele geçmeyecek bir şeyi isteme  Daima alnın ak, yüzün pak olmayı istersen, utanmayı iş edin  Aldanmamak istiyorsan, tecrübe edilmiş işleri bırakıp tecrübe edilmemiş olanlara yapışma  Mahcup olmak istemiyorsan, katkın olmayan yerden bir şey götürme  Perdem yırtılmasın diyorsan, kimsenin perdesini yırtma  Arkamdan gülünmesin diyorsan, elinin altındakileri iyi besle  Pişman olmak istemiyorsan, nefsin arzusuna uyma  Zeki kimse kendini başkasının aynasında görür  Yani bir kişinin yaşayışına bak, işleri iyi mi, kötü mü? Eğer ondaki kötü bir iş sende de varsa, bu işlediğin iş kötüdür ve ondaki iyi bir iş sende de varsa, bu işlediğin iş iyidir  Böylece işinin iyisini kötüsünü göstermek için o kişi sana ayna olmuş olur  Korkusuz olmak istersen, halkla kavga etme, onları inciticilerden olma  Kendine hürmet edilmesini istersen, başkalarına hürmeti gözet  Sözüm dinlensin dersen, önce kendin o sözü uygula  Yani yapmadığın iyi işleri başkasına emretme, sakınmadığın kötü işleri de başkasına yasaklama  Herkesin iltifatını kazanmak istiyorsan, elin açık olsun, nimetini herkese saç  (Tuzunun, ekmeğinin hakkı var) diyenleri çoğalt  Eğer bütün gönüllerde yer etmek istersen, sözünü herkese hoş gelecek şekilde söyle  Kamil insan olmak istersen, kendine layık görmediğin bir işi başkasına da layık görme  Eğer yüreğine iyileşmesi mümkün olmayan bir yara açmak istemiyorsan, cahillerle tartışma  Halkın iyisi olmayı istersen, varını halktan esirgeme  Gerçi gençsin, ama yaşlılar gibi akıllı ve temkinli ol  Birdenbire gençliği bırak demiyorum  Tembel gençlerden olma, neşeli ol  Çünkü gençler neşeli olursa hoş olur  Delilik çeşitlidir  Bir çeşidi de gençliktir  Ama cahil gençlerden olma  Bela cahillerden kopar  Ömrünün faydalı lezzetini gençlik çağında al, yaşlılıkta bu lezzeti bulamazsın, bulsan da faydası olmaz  Ne olursa olsun gençlikte Allahü tealayı unutma ve ölümden emin olma; çünkü ölüm gelince genç yaşlı demez  Öyleyse bilmiş ol ki, doğan ölür ve dünyaya gelen gider  Yaşlılara çok hürmet et ve onlarla rast gele konuşma ve onların sözüne hemen cevap verme  O meseleyi bilsen bile, (Cevabını yine siz buyurun) diyesin ve susasın  Çünkü en güzel cevap, onları dinleyip susmaktır  Yoksa onların vereceği cevaptan utanılacak bir duruma düşersin  Yaşlıların bilgi ve tecrübesi gençlerinkinden fazladır  Ama bu dediğim yaşlılar, saçını başını büyüklerin sohbetinde ağartmış olanlardır  Din gayreti olan, büyükleri seven, onların kitaplarını okuyan yaşlılardır, diğer yaşlı kimseler değildir  Çünkü gelişigüzel büyümüş yaşlıdan, büyüklerin sohbetini dinlemiş toy gençlerin sözleri daha iyidir  Gençliğini rast gele geçirme, ta ki yaşlılıkta bilgisiz kalmayasın  Yaşlılar gibi olmaya, onların yanında bulunmaya dikkat et  Atalarımız, (Öküz olacak tosun, öküzlerin yanında yatar) demişlerdir  Ne zaman ki gençlik çağı geçip ihtiyarlık çağı gelse, artık gençlikteki dinçliği bekleme  Gençler gibi giyinme, gençler gibi yaşamaya özenme  Çünkü yaşlı, genç gibi zevk ve şehvet peşinde olursa, halk arasında rezil olur  Öyleyse insan yerini yurdunu iyi bilsin  Gençlikte genç olsun, kocalıkta gençlik evinden ihtiyarlık evine göçsün, yoksa, su üstüne yazı yazmaya kalkan ve deniz üstüne saray yapmaya kalkışan kimseye benzer  Yaşlandığında bir yerde yerleşmeye çalış, çünkü yaşlılıkta yolculuk yapmak akıl karı değildir  Hele yoksul ise daha zordur  Çünkü yaşlılık bir düşman, yoksulluk başka bir düşman; bu iki düşmanla, mecbur kalmadıkça, yola çıkmak akıllıca bir iş değildir  Eğer Allahü teala, o yolculukta sana yardım ederse ve nimete kavuşursan, evine dönmeyi arzu etme ki, bir evden ötürü yine yolculuk zahmetini çekmeyesin  Çünkü kişinin geçimi nerede iyiyse evinin orada olması uygundur  (Doğduğum yerde yaşlanmam ve hep orada kalmam gerekir) demek yanlış olur  Onun için atalarımız, (Doğduğun yerde değil, doyduğun yerde kal) demişlerdir  Vatan ikinci anadır; çünkü anayı sevmek imandan olduğu gibi, vatanını sevmek de imandandır  İçinde aç, müflis oturmak imandan olmaz  O halde işin nerede gelişmişse orayı vatan edin  Çünkü, (Kazancı nerede ise o yerde olmak saadet belirtisidir) demişlerdir  Bahtsızlık alameti şudur ki, aç ve dinç otursun, kıtlık çeksin, bu vatanımdır, terk etmem desin  Bu ahmaklıktır  Görmez misin, Resulullah efendimiz Mekke'de doğdu, Mekke'yi fethetmesine rağmen, tebliğ görevini Medine'de daha rahat yaptığı için artık Medine'den ayrılmadı  Sen de yararlı bir yer bulunca oradan ayrılmamaya çalış, orada ayak direyesin  Sakın filan yerde fayda daha çoktur, diyerek başıboş varmayasın, burada olan zararı orada kötü kılarsın ve orada daha zararlı olursun  Çünkü (İyi bir yeri bırakıp daha iyisini bulayım deme, bu hayal ile onu bulamazsın ve olanı da elden çıkarırsın) demişlerdir  [Dimyata pirince giderken, evdeki bulgurdan da olursun] Eğer dosta ve düşmana iyi görünmek istersen ömrünü düzensiz geçirme, boş yere harcama  Ömrü boşa geçen, avamdan sayılır  Öyleyse kendi işinin düzenini iyi koru  Çok şakalaşma  (Şaka şerrin kılavuzudur, savaş şakadan kopar) derler  Ama iyi şakalar yapabilirsen yap, iyi şaka yapmak ayıp ve günah değildir  Şaka iyidir, ama saçma sapan şaka yapma  Şakayı senden aşağı kişilerle yapma, ta ki itibarın eksilmesin  Çok şaka yapan hafife alınır, şakanın fazlası, insanın değerlerini giderir ve kötüleri, aleyhine cesaretlendirir  Şakalaşmayı o derece ayarla ki, yemeğe atılan tuz gibi olsun  Yemeğe atılan tuz, çok olunca yemeğin lezzetini nasıl giderirse, şaka da öyledir  Azı karar, çoğu zarar  Çok az olursa gönlümüzün neşesi yerine gelmez  Şaka, gönüldeki donukluğu ve o işe karşı doğan bıkkınlığı giderecek kadar olmalı  Eğer şakayı terk edemiyorsan bari kendi akranınla yap, ta ki onların sözü sana ağır gelmesin  Çok şaka insanın bütün hünerini hor eyler, kişi ne kadar ağır başlı ve hünerli olursa olsun, adi mizahla uğraşırsa, hafif ve itibarsız olur  Çünkü sen ne söylersen, ister istemez cevabını işitirsin  Sen başkasına ne yüklersen, sana da o kadar yük gelir  Ne kazanırsan doğru ve uygun yerden kazanmaya çalış, ta ki oradan kazandığın içine sinsin  Kazancını telef etme, dağıtma; yani olur olmaz yere harcama  Malı saklamak kazanmaktan daha güçtür  Çünkü parayı çok kişi kazanır, ancak saklamasını, harcamasını bilmediği için yine de cimrilikten kurtulamaz  Çalış, dünyalık biriktir  Eğer bir gün ihtiyacın olursa, toplayıp biriktirdiğinle istediğini satın alırsın  Sonra çalış ki, o harcadığın kadarını yerine koyasın  Eğer hep keseden yersen, aldığınca yerine koymazsan, Karun kadar malın olsa da çabucak yok olur  Gönlünü bir şeye sımsıkı bağlama  Eğer o şey ansızın elinden giderse üzülmezsin  Yani zenginliğe büsbütün "Bana kalsın" diye gönül bağlama  Eğer başına yoksulluk gelirse, üzülüp gönlün daralmasın  Eğer malın çok olursa, bir gün yoksul olacağını düşün, o malı ihtiyatla, ölçülü harca  Çünkü ölçülü harcayınca mal ne kadar az olsa da sonunda bir şey kalır, ama ölçüsüz harcayınca mal ne kadar çok olursa olsun sonunda hiçbir şey kalmaz  (Zahmetle saklamak, zahmetle istemekten iyidir) demişlerdir  Eline değeri az olan bir şey geçerse, bundan ne olur deme, onu saklamaya çalış  Çünkü değeri az olan şeyi saklayamayan değeri çok olanı hiç saklayamaz  Hangi işi yaparsan yap, tembel davranma  Tembellikten utan, tembellik bahtsızlığın başıdır  Her işe emek ver  Emek verilen işin sonu, tembellikten iyi olur  Çünkü emek vermekle elde edilen, ne kadar çok olursa, tembellikte de o kadar eksilir  Yazık değil mi, bir anlık emek yüzünden elde edilecek şeyi tembellik yüzünden yitiresin  Öyleyse geri durmak akıllıca bir iş değildir; yoksa muhtaç olarak yaşarsın  Bilmiş ol ki, muhtaç olduktan sonra, (Ah n'olaydı emek çekseydim, tembellik etmeseydim, şimdi lazım olan şeyi elde etseydim) demenin, pişman olmanın faydası olmaz  Çalış ki emeğinin neticesini yine sen yiyesin, ta ki emeğin boşa gitmesin  Sende değerli bir şey varsa ve birisi o sevdiğin şeyi senden isterse, eğer layıksa ondan esirgeme  Çünkü ne olursa olsun, kişi mezarına bir şey götüremez  Harcamanı gelirine göre yap, ta ki yoksulluk ateşi sana yol bulamasın  Elinde olanla yetin, çünkü kanaat ikinci zenginliktir  Sakın açgözlü olma  Çünkü sana yük olacak şey nerede olsa yetişir  İsraf etme  İsrafı hoş görme, kötü bil  Çünkü israf Allahü tealanın sevmediği şeydir  Onun sevmediği şey kullar için uğursuzdur  Allahü teala (İsraf etmeyin, Allah israf edenleri sevmez) buyuruyor  Madem ki Allahü teala müsrifi sevmiyor, sen de israfı sevme  Her felaket bir sebepten dolayı gelir  Yoksulluk da bir felakettir ve onun sebebi israftır  İsrafın fakirlikten başka sonucu yoktur  İnsanın kendi ihtiyacı için harcadığı şey israf değildir  İsraf, gereksiz yerlere harcanan şeydir; ne dünyasına, ne de ahiretine yaramayan şeydir  Sözde, sohbette, yemekte, içmekte ve her bir işte israf iyi değildir  Çünkü israf, teni eritir, nefsi incitir, canı daraltır ve diri insanı öldürür  Devamlı israf ederek rızkının kapısını üstüne kapama  Gücün yettiğince kendini hoş tut, kendi işin için gerekli harcamadan kaçınma  Bir şey senin için ne kadar aziz olsa da, kendi canından daha aziz olmasın  Kısacası, elde ettiğini ölçüyle harcamaya çalış  Dünyada iki şey vardır: Halk birinden kaçar, öbürünü sever  Biri zahmet, diğeri rahatlıktır  Ama ikisi de insana gereklidir  Çünkü zahmet çeken rahata erer, rahat yaşayan zahmete ermedikçe olmaz  Bugünkü zahmet yarının rahatıdır, yarınki rahatlık da önceki günün zahmetidir  Ne elde edersen, ikisini harca, ikisini sakla  Ne kadar ihtiyacın olursa olsun bundan fazlasını harcama, zamanla birikir, bir zaruret anında ihtiyaç olur  İşte o her gün artanı biriktir ve küçük bir ihtiyaç için ona dokunma, onu unut  Biriktirince böyle biriktirmek gerekir  Eğer yaşlanmadan ölürsen "Hayırlı kişiydi, mirasçısına bu kadar miras bıraktı" derler  Yaşlanırsan zaten işten güçten kalırsın, o zaman bu biriktirdiğin sana destek olur  Borç edinme, bir şeyini rehine koyma  Buna benzer işlerden dolayı halk içinde hor ve itibarsız görülürsün  Öyleyse bu işleri kendine büyük günah bilmelisin  Bir dostuna ödünç vermişsen, artık ona malımdır deme, o parayı o dosta bağışladın farz et  O dostun kendiliğinden vermedikçe isteme, ta ki gecikmesi sebebiyle dostluk bozulup kesilmesin  Çünkü borcun gecikmesi, dostu çabuk düşman eder, ama düşmanı dost etmek güçtür  Düşmanı ve dostu bilmemek çocukların işidir  Dostu düşmandan ayırmak ve akıllıca davranmak gün görmüş yaşlıların işidir  Elinde olandan ihtiyaç sahiplerine vermeyi esirgeme  Kimsenin malına da tamah etme ki, halkın gözünde büyüyesin  Kendi malını kendinin, elin malını da elin bil  Doğru için de olsa, yemin edici olma, çok yemin edici olarak tanınma, ta ki mecbur kalıp da yemin edersen yeminine inansınlar  Her ne kadar zengin olsan da güvenilir, doğru sözlü ve iyi isim yapmış olmazsan kendini yoksul bil  Çünkü yalan söyleyenlerin ve kötü isim yapmış olanların sonu yoksulluktur  Kimseyi aldatmamaya çalış ve sakın aldanma, hele alış ve verişte  Çünkü insan alış verişte çabuk aldanır  Bütün işlerde sabırlı ol, aceleci olma  (Sabretmek ikinci akıllılıktır) demişler  Yani bir kişinin ne kadar aklı olursa ve bir işini sabırla işlerse, aklı o kadar çok olur  Her işte kendi işinden habersiz olma, gafillik ikinci ahmaklıktır  Yani gafil olan kişi ne kadar akılsızsa, ahmaklığı ve akılsızlığı bir o kadar daha artar  Sonra her işte bezgin olma, bezginlik ikinci cahilliktir  Eğer sana iş ve güç kapansa, tezce işini açmaya çalış, işin düzelmeye yüz tutuncaya kadar sabret, çünkü hiç bir iş aceleyle iyi olmaz  Eğer ev almak istersen öyle bir yerden satın al ki, o mahallenin halkı iyi kişiler olsun  Önce komşularına bak evini al, (Önce komşu, sonra ev) demişlerdir  Evi alınca komşuna çok hürmet et  Mahalle halkıyla iyi geçin, hastalarını sor, ölüsü olana başsağlığı dile, cenaze merasimine katıl  Komşunun sevinilecek bir işi olursa sen de birlikte sevin, eğer üzülecek bir işi varsa sen de birlikte üzül  İmkanın ölçüsünde komşuna hediye ver, yiyecek giyecek gibi    Çünkü sen komşularınla iyi geçinecek olursan, o mahallenin ileri gelenlerinden olursun  Komşunun çocuğunu görünce sev, okşa, mahallenin yaşlılarını ağırla ve hürmet et  Dostsuz olma  Kim dostlarının işiyle ilgilenirse, dostları da onun işiyle ilgilenirler  Eğer o ilgilenmezse dostlar da ilgilenmezler  Öyleyse dostunun işini düşünüp ilgilenmeyen kişiye hiç kimse dost olmaz  Her an bir dost edinmeyi adet haline getir, ta ki dostların çok olsun  Çünkü çok dost arasında kişinin birçok ayıpları örtülür ve çok hüneri açılır  Bundan dolayı kişinin dostunun çok olması gerekir  Ama yeni dost tutunca eski dostlarından da yüzünü çevirme  Dostlarının dostlarını da düşün, onlar da senin dostlarındır  Düşmanlarınla dost olan dosttan da çekin  Ayrıca dostuna düşman olan dosttan da sakın  Önüne kim gelirse sebepsiz yere seni şikayet eden dostlardan uzak dur  Böyle kişiden dostluk bekleme ve dünyada hiç kimseyi ayıpsız sanma  İyilerle kötüleri birbirinden ayırt et  İyilerle gönülden dost ol, kötülerle dil ucuyla dostluğun olsun  Çünkü kişinin daima iyilere işi düşmez  Eğer bir kötü kişiye işin düşerse dostluğun sebebiyle elde edersin  Öyleyse kötülerle de düşmanlık etme  Kimseye düşman olmamaya çalış  Eğer bir kimse sana düşman olursa korkma ve önem verme  Çünkü, (Düşmanı olmayan kişi, düşmanın eğlencesi olur) demişlerdir  Gizli ve açık, düşmanın işinden habersiz olma  Çünkü o daima kötü planlarla seni aldatma hesapları peşindedir  Sen de bir an bile onun kötü oyunlarından kendini güvende sanmayasın  Düşmanının tasarladığı oyunları her an sora dur, ta ki düşmanın belasına uğramayasın  Sonra, fırsat düşmedikçe düşmanlığını belli etme ve düşmanına karşı ne kadar büyüklük taslarsan tasla, kendini düşmana büyük göster  Ne kadar düşmüş olsan da ona durumunu alçak gösterme  Düşmanının güler yüz göstermesine, tatlı sözüne aldanıp gönül bağlama ve inanma  Eğer düşman sana şeker gösterse, sen onu acı bir şey san  Düşmanın ne kadar küçük olsa da, onu hor görme  Bir düşmanın senden aman dilerse, ne kadar düşmanın olsa da ve sana ne kadar eziyet etmişse de sen ona aman ver ve düşmanın aman dilemesini çok büyük bir nimet yerine say  Çünkü düşmanın yenilmesi, kaçması ve ölmesi nasılsa, aman dilemesi de öyledir  Düşmanını güçsüz gördüğünde birden emin olup oturma, onu arada sırada gözetleyedur  Önce işi yapmaya; sonra yaptığını söylemeye gayret et  Başkasının sana dil uzatmasını istemiyorsan, sen de kimseye dil uzatma  Asla ikiyüzlülük etme ve ikiyüzlülerden uzak ol  Yedi başlı ejderhadan korkma, ama "evet" deyiciden kork  Çünkü onun söz götürüp getirmekten bir anda yırttığını sen bir yılda dikemezsin  Birisi senin bir ayıbını yakalasa, o ayıbı hemen kendinden uzaklaştır  Çok itibarlı bir yere geçme, ta ki o yerden aşağı düşmeyesin  Yüksekten düşmenin acısı fazla olur  Olur olmaz her suç için kimseyi cezalandırmayı düşünme  Eğer birisi bir suç işlerse, büyüklük göster ve ondan özür dilemesini iste  Çünkü o suçlu da insandır  Küçük bir suç için kimseyi suçlama, ta ki seni de başkaları yok yere suçlamasınlar  Yani "keşke böyle yapmasaydı" diye suçlamasınlar  Yok yere öfkelenme, kızgınlığını yutmayı alışkanlık haline getir  Birisi senin yanında hata yapsa, sonra da dönüp af dilese, o hatayı bağışlamayı boynunun borcu bil  Çok büyük bir suç olsa da affetmek güzeldir  Her işlenen hataya ceza verecek olsan büyüklüğün nerede kalır? Sonra özür dilememek için hata yapmamaya çalış  Birisine karşı aniden hata işlersen özür dilemekten utanma  Senden de suçlular af isterse sen de bağışla, dileklerini kabul et  Eğer birisinden bir şey istemeyi düşünürsen, önce onu dene, gör; o kişi cömert mi, yoksa cimri mi? Cömertse ihtiyacını dile getir, ama dilek vaktini de gözet  Yani o kişinin gönlü dar veya aç olduğu vakit dileğini dileme ki umduğundan mahrum kalmayasın  Sonra dilersen mümkün olanı dile, ele geçmesi mümkün olmayan şeyi dileme, ta ki elde edebilesin  Bir istekte bulunmaya gittiğin vakit önce iyi sözler tasarla ve hoş bir edep ve usulle ortaya uygun bir söz at, sonra buna uygun bir davranışla sözü maksadına getir ve hacetini dile  Söylediğin sözlerle ona lütuf göster, (Hacet vaktinde lütuf göstermek ikinci aracıdır) demişler, yani lütuf, sözü geçen kişi gibidir  Lütuf göstermenin, ona en yakınının söylemesi kadar yardımı vardır  Öyleyse bir dilekte bulunduğun kimsenin katında kendini bir aciz kul yerinde görmelisin, (insan iyiliğe kuldur)  Bir şey istedin ve isteğin kabul edildi mi, o kişiye teşekkürünü yerine getir, onu hoşnut et  Böylece dileğin artarak devam eder  Nitekim Allahü teala, (Şükür, nimetin çoğalmasına sebep olur) buyurur  Hem, önceki istek kabul olunca teşekkür etmek, ikinci isteğin kabul olunmasının da umududur  Birisinden bir istekte bulundun, fakat isteğin kabul edilmedi; bunu da kendi talihinden bil  Varıp o kişiyi halka şikayet etme, "Hacetimi bitirmedi" deme  Çünkü o senin halka şikayet etmene önem verseydi, hacetini bitirirdi  Bütün ilimlerin içinde din ilminden büyük ilim yoktur  Bütün faydalı ilimler dinin bir koludur  Din, kökü birlik olan bir ağaçtır, dalları dinin hükümleridir ve bunları birbirinden ayıran dünya menfaatidir  Gücün yettiği kadar din ilmine çalış, din ilmini bilenlerin etrafında dolaş, ta ki hem dünyayı elde edesin, hem de ahireti ele geçiresin  Allah nasip ederse önce din ilmine yapış, çünkü o gövdedir, kalanı daldır  Gövdesiz dal istemek sapıklık nişanıdır  Eğer bu dediğim işlerden ilmi istersen kanaatkar ol, yani helali ve haramı seçici ol, açgözlü olma  Gönlünde ilim sevgisini sağlamlaştır, dünya sevgisini gider  Şöyle ki: İlme dost olmalısın, dünyaya düşman  Cefaya ve zahmete dayanıklı ol  Gece uyumayı ve erken uyanmayı huy edin  Yazmaya ve okumaya karşı çok hırslı ol, yani yazmaktan ve okumaktan başka hiçbir şeye isteğin olmasın  Gayet alçakgönüllü ol, burnu büyük olma  Okumaktan üşenme, faydalı ne okursan ezberle ve ezberini tekrarla  Alimleri sev ve daima ilim ehline yakınlaş, onların katında saygılı ol, edepsiz olma  İlim öğrenmekte hırslı ol, unutkan olma  Ama hocana ve her iyilik gördüğüne karşı haktanır ol  Yanından kitap, kalem eksik olmasın, gönlün bunlardan başka şeylerle dolmasın  Ne işitirsen aklında tutmaya çalış  Sözü az söyle, ileri görüşlü ve ince fikirli ve kusursuz ol, kusurluluğa razı olma  Çünkü bir ilim talibi bu dediğim gibi olursa, çok süre geçmeden benzeri bulunmayan bir alim olur  Eğer çalışıp alim olursan, gayet dindar olmalısın  İbadette, namaz, oruç ve taat bucağına komşu ol, elbiseni daima temiz tut ve hazır cevap ol  Sana sorulan her türlü meselede düşünmeden cevap verme  Uygunsuz hareketlerin hoşuna gitmesin  Başkasının uygunsuz sözüyle hareket etme  Kendi görüşünü başkasının görüşünden üstün tutmamaya çalış  Zayıf bir mesele için, (Bu meselenin iki yüzü ve iki söylenişi vardır) gibi uygunsuz şeyler söyleme Konuşma sırasında kaskatı kesilip durma  Karşına, sağına soluna bakarak konuş ve hararetli hararetli konuşurken, sözü çevirip gevşek konuşma  Toplulukta seni dinleyen halkı her an kontrol et  İnce görüşlülükle iyiden iyiye bak, eğer ağır nükteler hoşlarına gidiyorsa güzel nükteler yap  Yok, eğer amiyane nükteler istiyorlarsa sen de amiyane konuş  Toplulukta söylediğin her sözü unutma, çünkü başka bir zaman aynı toplulukta onu tekrar etmeyesin  Her an açık yüzlü ol, asık yüzlü olma  Üstünü başını daima temiz tut, dinimizin yasakladığı her kötülükten kaç, emrettiği her ibadeti de yapmaya çalış  kaynak: http://www  dinimizislam  com/detay  asp?Aid=3072 Kaynak : Wikipedia | 
|   | 
|  | 
|  |