Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Edebiyat / Dil Bilgisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
başlayan, deyimler, harfiyle

"H" Harfiyle Başlayan Deyimler

Eski 06-05-2008   #1
[KAPLAN]
Icon47

"H" Harfiyle Başlayan Deyimler



"H" Harfiyle Başlayan Deyimler


Ha Hoca Ali, ha Ali Hoca: Farklı gibi gösterilen iki şeyin, gerçekte hiçbir değişikliği yoktur, "ikisi de birdir" anlamında kullanılır

Ha babam (ha): 1 Devamlı olarak, hiç durmadan 2 Karşısındakinin çabasını, gayretini artırmak için kullanılır"Ha babam ha, az kaldı, bitireceğiz işi"

Habbeyi kubbe yapmak: Önemsiz, küçük bir şeyi büyütüp mesele çıkarmak"Söyle ona, habbeyi kubbe yapıp durmasın, ne olmuş çocuk biraz geç kalmış da!"

Haber uçurmak: Çabucak, gizlice haber göndermek"Hemen haber uçurun köye, kaymakam bu gece misafir olacakmış!"

Ha bire: Durmadan, arka arkaya, sürekli olarak, ara vermeden"Tarlada bir adam ha bire çalışıyordu"

Hacet kalmamak: Gereği olmamak, lüzumu kalmamak"Seni çağırmaya hacet kalmadı"

Hacı ağa: Özellikle büyük kentlerde gereksiz yere çok para harcayan, taşralı bilgisiz zengin"Ne bu israf! Hacı ağa mısın sen?"

Haddine mi düşmüş!: "Onun bunu yapmaya yetkisi yoktur; böyle bir işe nasıl, hangi yetenekle girişir? Bu işi yapması imkânsızdır" anlamında kullanılır"Haddine mi düşmüş ki ona söz söyleyebilsin"

Haddini bildirmek: Yetkisi dışındaki işlere karıştığı için sert bir karşılık vererek onu cezalandırmak, yola getirmek, uslandırmak, yetki sınırını bildirmek"Haddini bildirin şu serseme de bir daha onun bunun malına el uzatmasın"

Haddini bilmek: Kendi değer ve yeteneğini bilmek, üstün görmemek, kendi yapabileceği şeylerin ötesine geçmemek"Merak etme sen, o haddini bilen bir çocuktur"

Haddi zatında: Aslında"Haddi zatında sen ona hakkını vermemiştin ki!"

Hafife almak: Küçümsemek, önem vermemek,"Beni hafife alıyorlar ama yanılıyorlar"

Hak getire: "Yoktur, bulunmaz, Allah vermemiştir" anlamında kullanılır"Öyle bir diyardayız ki su ve yiyecek Hak getire"

Hak kazanmak: Davasında haklı olduğu meydan çıkmak, emeğinin karşılığını alabilecek duruma gelmek"Emekliliğe yedi yıl sonra hak kazanacağım"

Hakkı geçmek: 1 Birisinin payından bir başkası almış olmak 2 Bir şeyde veya bir kimsede emeği bulunmak"Komşumun çok hakkı geçmiştir bana, onunla mutlaka helâlleşmeliyim"

Hakkından gelmek: 1 Güç bir işi başarı ile sonuçlandırmak 2 Öç almak, yenmek veya cezasını vermek"Siz onu bana bırakın, hakkından gelmesini bilirim"

Hakkını helâl etmek: Geçen hakkını, emeğini bağışlamak"Annem inşallah hakkını helâl eder bana"

Hakkını vermek: 1 Bir şeyin lâyıkıyla yapılması için ne gerekiyorsa ondan kaçınmamak 2 Birinin çalışmasını gereğince değerlendirmek, hakkı olan şeyi vermek"Çalıştırdığın kişinin hakkını vermek zorundasın"

Hakkını yemek: Birinin hakkı olan şeyi vermemek, onu kendisine maletmek"Dürüst ol, milletin hakkını yeme, yoksa boğazında kalır"

Hakk-ı sükût (sus payı): Bir konu üzerinde konuşmaması, bildiği şeyi söylememesi karşılığında bir kimseye sağlanan yarar

Hak yolu: Cenab-ı Allah`ın insanlara kitapları ve peygamberleri ile bildirdiği, dünya hayatında tutmaları gereken yol, yaşama düzeni, doğru ve haklı yol

Hâlden anlamak: Bir kimsenin içinde bulunduğu zor durumu kavrayarak, anlayıp sezerek hoşgörülü olmak, anlayış göstermek"Dedem hâlden anlayan birisidir, bize iyi davranacağına eminim"

Hâle yola koymak: Düzenlemek, tertiplemek, iyi işler bir duruma getirmek"Hele şu işleri bir hâle yola koyalım, o zaman tatilini de düşünürüz"
BilgicikCom, Türkçe, Edebiyat, Roman Özetleri, Duvar Yazıları, Atasözleri, Hızlı Okuma, Özlü Sözler, Türk
Hâli vakti yerinde: Zengin, oldukça varlıklı, para durumu iyi"Hasan efendiler mi? Hâli vakti yerinde insanlardır onlar"

Halis muhlis: Saf, katışıksız, temiz, eksiksiz, içinde yabancı madde bulunmayan"Halis muhlis bir zeytin yağı satarız biz"

Halka verir talkını kendi yutar salkımı: Kendi verdiği öğütlere kendisi uymaz

Hallaç pamuğu gibi atmak: Bir arada, toplu bulunan şeyleri ya da kimseleri dağıtmak, parçalamak; bu yolla sağa sola, her birini bir yana atmak"Sizin takımı hallaç pamuğu gibi atacağız sahadan"

Halt etmek: Yakışıksız davranmak, uygunsuz bir söz söylemek veya kötü bir şey yapmak"Halt etmişsin, bir de utanmadan anlatıyorsun"

Ham ervah: Çiğ adam; yersiz ve yakışıksız sözleri, davranışları olan kaba kimse

Hangi dağda kurt öldü?: Kendisinden hiç umulmayan, beklenilmeyen bir kimsenin olumlu davranışı görüldüğünde; "Nasıl oldu da böyle güzel bir iş, bir iyilik yaptı?" anlamında söylenir

Hangi rüzgâr attı?: "Nasıl oldu da gelebildin? Hiç görünmüyordun, sen de gelir miydin?" anlamında, uzun süre bir yerde görünmeyen kimse için kullanılır

Hangi taşı kaldırsan altından çıkar: 1 Hemen her işte parmağı vardır 2 Her işten anlar, her işe karışır ya da her işten anladığı izlenimi verir

Hanım evlâdı: Nazlı büyütülmüş, zora gelmeyen, çıtkırıldım kimse"Amma hanım evlâdıymışsın, çekil şuradan ben yaparım"

Hapı yutmak: Kötü bir duruma düşmek, zarar ve ziyana uğramak"Hapı yuttuk desene!"

Haram olmak: Bir şeyden gerektiği gibi yararlanamaz olmak"Senin yüzünü görmek bana haram oldu"

Haram para: Dinî bakımdan yasaklanmış yollardan elde edilen para"Haram parayla ekmek alınmaz"

Haram yemek: Dinî inançlara aykırı olarak kazanç sağlamak, haksız olarak bir şeye el atmak"İnsan ol, haram yemek insana kâr getirmez"

Harfi harfine: Tastamam, uygun, tıpatıp, gerçekte olduğu gibi"Söylediklerimi harfi harfine yerine getirdin mi?"

Har vurup harman savurmak: Hesapsızca, düşüncesizce harcamak; malını, parasını ölçüsüzce, bol bol harcayıp tüketmek

Hasret çekmek: Özlem duymak, epeydir ayrı kaldığı yere ya da kimseye kavuşma isteği içinde olmak"Yıllardır yurdumun hasretini çekiyorum"

Hasret gitmek: Özlediği, sevdiği bir yere ya da kimseye kavuşamadan ölmek

Hasret kalmak: Özlemini duyduğu şeye uzun zaman kavuşamamak"Hasret kaldım deresine, tepesine"

Hastası olmak: Bir şeye çok düşkün olmak"Bizim oğlan köpek hastası, hiç kapıdan eksik etmiyor"

Haşir neşir olmak: Aralarında bulunduğu kimselerle kaynaşmak, bir arada bulunup uğraşmak; kimi işlerle ilgilenip durmak"İnsanlarla haşir neşir olmayı sevdiğim söylenemez"

Hatır belâsı: Sayılan ve sevilen kimse için katlanılan sıkıntı"İnan bu işi hatır belâsına yapıyorum"

Hatır gönül tanımamak (bilmemek): 1 İsterse en sevdiği ve saydığı olsun, gücenmesini göze alarak doğru bildiğini yapmak 2 Kırıcı davranışlarda bulunmak

Hatırı kalmak: Gücenmek, kırılmak"Eğlenceye onu da çağıralım ki hatırı kalmasın"

Hatırından çıkmamak: Sevdiği, saygı duyduğu birinin istediği bir şeyi yapmayı reddedememek, gönlünü kırmaktan çekinmek

Hatırı sayılır: 1 Önemli, saygı değer, saygın (kimse) 2 Oldukça çok"Babam, hatırı sayılır bir kimsedir"

Hava almak: 1 Temiz havalı bir yere çıkarak dolaşmak, dinlenmek, ciğerlere temiz hava çekmek 2 Eline bir şey geçmemek, umduğunu bulamamak 3 İçine hava girmek"Haydi, kıra çıkıp da biraz hava alalım"

Hava basmak: 1 Büyüklenmek, kibirlenmek, olduğundan fazla görünmeye çalışmak 2 Bir şeyin içine hava doldurmak"Amma da hava basıyorsun, onları korkutacağını mı sandın?"

Havada kalmak: 1 Yüksek bir yerde durmak 2 Sonuca bağlanamamak 3 Bir iddia, dayanaksız olduğundan ispat edilememek"Yaptığımız bütün iş havada kaldı"

Havadan sudan konuşmak: Öylesine, gelişigüzel, rastgele konuşmak

Hava hoş: Şu ya da bu şekilde olması arasında bir fark olmamak

Havanda su dövmek: Bir işle boşuna uğraşmak"Senin yaptığına havanda su dövmek derler,bırak artık şu işle uğraşmayı"

Hava parası: Bir yeri tutmak, kiralamak ya da bir şeyi elde etmek için değeri dışında açıktan verilen para"Yeri bize verecekler ama bir milyon lira hava parası istiyorlar"

Havsalası almamak: Aklı kabul etmemek"Nasıl yaparsın bana bunu, hâlâ havsalam almıyor"


Hayal kırıklığı: Gerçekleşmesi istenilen veya umulan bir şeyin gerçekleşmemesinden duyulan üzüntü, düş kırıklığı

Hayal meyal: Belli belirsiz, açık seçik belli olmayan, bulanık (bir şekilde hatırlanan)"O olayı hayal meyal hatırlıyorum"

Hayatını kazanmak: Çalışıp elde ettiği para ile geçimini sağlamak"Ben iyi ya da kötü hayatımı kazanıyorum, sen kendi işine bak"

Hayatını yaşamak: Canının istediği gibi hayatını sürdürmek"Bana karışmaya hakkınız yok, bırakın beni, artık hayatımı yaşamak istiyorum"

Hayat memat meselesi: Sonucu çok tehlikeli olan, ölüm kokan bir durum"Artık burada kalamam, iş hayat memat meselesine döndü"

Hayat pahalılığı: Yiyecek, içecek ve giyecek gibi geçim için gerekli olan maddelerin pahalı olması"Hayat pahalılığından herkes şikâyetçi olmaya başladı"

Hayırdır inşallah!: 1 Anlatılan bir rüyayı iyiye yormak için söylenir 2 Şaşma, heyecan ve merak uyandıran durumlar karşısında söylenir

Hayır işlemek: Dine ve insanlığa uygun, iyi davranışlarda bulunmak"Hayır işle ki öbür dünyada kurtuluşa eresin"

Hayır kalmamak: İşe yarar, beğenilecek bir yanı ve tarafı kalmamak"Bu arabalarda hayır kalmamış, yenilerini almamız gerekecek"

Hayır sahibi: İyiliksever, yardımsever kimse"Şu yoksullara uzanacak bir hayır sahibi kalmadı mı acaba?"

Hayra yormak: Bir rüya ya da olayı iyi ve yararlı bir durumun işareti görmek

Hazıra konmak: Hiçbir emek sarf etmeden, çaba göstermeden başkasının emeği ile ortaya çıkmış olan şeyden yararlanmak"Hazıra konarak yaşamayı kural edinmiş bu adam"

Hazır bulunmak: 1 Bir yerde kendisi bulunmak, var olmak 2 Bir yere hemen gidecek, bir şeyi anında yapacak durumda olmak"Yarınki toplantıda sen de hazır bulunmalısın"

Hazırdan yemek: Yenisini kazanmadan elindekini harcamak"Hemen her gün bir bahane buluyor, çalışmıyor ve hazırdan yiyiyordu"

Helâl süt emmiş olmak: İyi huylu, doğru yoldan sapmayan, temiz bir kişi"İnanmıyorum onun yaptığına, o helâl süt emmiş birisidir"

Helâl olsun (Helâl ü hoş olsun): 1 Bunu sana gönül hoşluğu ile veriyorum, hiç pişman değilim, Allah bunu sana bağışladığıma şahit olsun 2 "Aferin, takdire değer iş yapıyorsun" anlamında kullanılır

Hele şükür!: Allah`a hamdolsun, beklediğimiz sonuç gerçekleşti

Hem kel hem fodul: "Bu kadar kusuruna, bu yeteneksizliğine rağmen bir de övünüyor, üstünlük taslıyor" anlamında kullanılır

Hem nalına hem mıhına (vurmak): Birbirine zıt olan iki yanı da desteklemek"Ben hem nalına hem de mıhına vuran adamlardan korkarım"

Hem suçlu hem güçlü: Gerçekte kendisi suçlu olduğu hâlde suç işlememiş gibi davranan ve karşısındakini suçlamaya çalışan kimse

Hem ziyaret hem ticaret: Bir yeri veya kimseyi ziyarete giden kimsenin, bu görüşmeden yararlanarak başka bir işi de yapması durumunu anlatmak için kullanılır

Her kafadan bir ses (çıkmak): Bir konu üzerinde herkesin istediği gibi, rastgele konuşması ve bu konuşmalardan bir sonuç alınamaması"Ortalık kızıştı, her kafadan bir ses çıkmaya başladı, kimin ne dediği anlaşılmaz oldu"

Her telden çalmak: Pek çok konuda bilgi sahibi olmak, içinde bulunduğu ortamın şartlarına göre her çeşit iş yapabilir olmak

Hesaba çekmek: Bir kişiyi, bir makamı yaptığı işler üzerine açıklama ve savunma yapmaya çağırmak"Sakın oraya gitme, seni hesaba çekecekler"

Hesaba dökmek: Bir konu ile ilgili işlemlerin hesabını kâğıt üzerinde yapmak

Hesaba katmak (almak): Bir işi yaparken ya da yürüTürken bir başka şeyi de göz önünde bulundurmak"Hasan`ı da hesaba katalım, az zorluk çıkarmayacaktır bize"

Hesaba (kitaba) gelmez: 1 Beklenmedik, umulmadık 2 Sayılmayacak kadar çok, pek fazla, sayısız

Hesabı kesmek: Alış verişi ya da ilgiyi kesmek"Dükkân sahibi, uzun zamandır borcunu ödemeyen müşterisinin hesabını kesti"

Hesabını bilmek: Boş yere para harcamamak, tutumlu davranmak"Her ev kadını hesabını bilmek zorundadır"

Hesabını görmek: 1 Alacağını ödeyip ilişkisini kesmek 2 Cezalandırmak, vücudunu ortadan kaldırmak ya da öldürmek"Çabuk şu adamın hesabını görün!"

Hesap açmak: 1 Hesap defterinde, bir kişiye alış veriş için alacağını borcunu kaydetmek üzere bir yer ayırmak 2 Bankada, gereğinde çekilmek üzere yatırılan para için işlem yapmak 3 Birine kredi açmak, birine borçlanma imkânı tanımak

Hesap etmek: 1 Kazançla gideri karşılaştırıp bir sonuca ulaşmak 2 Düşünmek, tasarlamak, ayrıntıları gözden geçirip ihtimalleri değerlendirmek"Hesap etmeden sakın işe girişmeyin!"

Hesap görmek: Taraflarca alacakla vereceği karşılaştırıp ödeşmek"Çok uzadı, hesap görmek için ne zaman bir araya geleceğiz?"

Hesap kitap: Düşünüp taşındıktan sonra, hesap sonunda"Hesap kitap, baktım işler kötüye gidiyor; hemen sizi çağırdım"

Hesapsız kitapsız: 1 Sorumsuz, ölçüsüz, tutumsuz 2 Deftere geçirilmeden, herhangi bir belgeye dayanmadan"Ne hesapsız kitapsız işlerin içine girmişiz de haberimiz yokmuş"

Hesap sormak: Bir kimseyi kanunsuz, kural dışı, ahlâka aykırı, usulsüz davranış ve sözlerinden ötürü sorgulamak, o kişiden savunma istemek"Size hesap sormak için mutlaka geri döneceğim"

Hesaptan düşmek: Borçtan, alacaktan, hesaptan çıkarıp yok saymak"Elli bin lirayı hesaptan düşmeyi unutmadın inşallah"

Hesap tutmak: Alış verişle ilgili alacağı ve vereceği bir kâğıda ya da deftere yazmak

Hesap vermek: 1 Herhangi bir davranışının ya da sözünün sebebini açıklamak 2 Bir işin sorumluluğunu üstlenmek"Rahat olun, bu konuda hesap vermek bana düşer"

Hevesi kursağında kalmak: Çok istediği, imrendiği, kavuşmak dilediği şeyi elde edememek"Pikniğe gitmek istiyorduk, yağmur yağınca hevesimiz kursağımızda kaldı"

Hevesini almak: İmrendiği, çok istediği şeye kavuşup ona doymak

Heyheyleri tutmak (üstünde): Çok kızıp sinirlenmek

Hık mık etmek: Bir işi yapmamak için bahaneler ileri sürmeye çalışmak, bir soruyu cevaplandırırken net şeyler söylememek"Hık mık edip durma, bu işi eninde sonunda yapacaksın!"

Hık demiş burnundan düşmüş: "Her durumuyla ona çok benziyor" anlamında kullanılır

Hır çıkarmak: Kavga, gürültü, patırtı ve olaya sebep olmak"Orada hır çıkarmaya kalkışmayacaksın değil mi?"
BilgicikCom, Türkçe, Edebiyat, Roman Özetleri, Duvar Yazıları, Atasözleri, Hızlı Okuma, Özlü Sözler, Türk
Hızır gibi yetişmek: Dara düştüğü, çok sıkıştığı, çaresiz kaldığı bir zaman da, beklemediği bir kişi yardımına yetişmek

Hiçe saymak: Hiç önem ve değer vermemek

Hiç yoktan: Sebepsiz, ortada hiçbir neden yokken"Hiç yoktan adamı dövemezsiniz ya!"

Hizaya gelmek: 1 Düz çizgi durumunda dizilmek 2 Aykırı, yanlış davranışlardan vazgeçmek; doğru yola gelmek, düzelmek

Hodri meydan: "Kendine güvenen ortaya çıksın" anlamında kullanılır

Hop oturup hop kalkmak: Ya heyecanından ya da öfkesinden yerinde duramaz olmak

Hora tepmek: 1 Ayaklarını yere vurarak oynamak 2 Gürültü çıkarmak"Yandaki sınıfta hora tepiyor, ortalığı birbirine katıyorduk ki"

Hor görmek (veya bakmak): Önem vermemek, değersiz saymak, adam yerine koymamak, küçümsemek"Beni, yoksul diye hep hor gördüler"

Hor kullanmak: Özen göstermeden, kabaca, dikkat etmeyerek, hırpalayarak kullanmak"Çok hor kullanmışsınız bu dolabı"

Hoş beş etmek: Şundan bundan konuşarak sohbet etmek"O iki ihtiyar kadın hoş beş etmek için yaratılmışlar sanki"

Hurdası çıkmak: İşe yaramayacak, kullanılamayacak hâle gelmek

Huyuna suyuna gitmek: İsteklerine, alışkanlıklarına, yapısına göre onu kızdırıp ürkütmeyecek davranışlarda bulunmak

Huyunu suyunu almak: Onun özelliklerini, davranışlarını ve karakterini yapısına geçirmek

Huzur vermek: Gönül rahatlığı, iç dirliği vermek; dinlendirmek

Huzurunu kaçırmak: Huzurunu bozmak, tedirgin ve rahatsız etmek

Hüküm giymek: Mahkemece ya da birileri tarafından kendisine ceza verilmek

Hüküm sürmek: 1 İş başında olmak 2 Yaygın olmak 3 Bir şeyin güçlü varlığı sürüp gitmek"Beşinci Kral beş yıl hüküm sürdü"

Hükümet kapısı: Devlet dairesi"Hükümet kapıları halka açık kılınmalıdır"

Hür düşünüş: İstediğini, düşündüğünü baskı altında kalmadan söyleme

Hüsn-ü kuruntu: İhtimalî bulunmadığı hâlde güzel bir şeyin olacağını sanma, hayal etme, buna kendini inandırma

Hüd dağı gibi şişmek: Bir hastalık sebebi ile bir tarafı, özellikle de karın tarafı şişmek Icığını cıcığını çıkarmak: 1 Her yanını ellemek, didiklemek 2 Bir meseleyi en ince ayrıntılarına kadar soruşturmak, incelemek"İyice ıcığını cıcığını çıkardınız meselenin"

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.