|  | Yazarlık Ağacı |  | 
|  08-16-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Yazarlık AğacıYAZA YAZA YAZAR OLUNUR MU? Said Türkoğlu’nun Sütun Yayınlarından çıkan yeni kitabı yazarlığa giden yolda bir uğranılacak bir medrese vazifesi görüyor diyebiliriz  Gerek kuramsal gerek uygulamaya dayalı “yazarlık” kitaplarının çoğunda kuru ve gereksiz bilgi vardır  Bu bilgi yığını okuyucunun, dahası yazar olma ya da yazabilme isteği ile yola çıkan taleplilerin bir müddet sonra bu çabalamanın boşuna olduğu izlenimini verebilmektedir   Yazar olmayı bir takım hazır formüllere dayalı bir süreç olarak görmek bu tür kitapların en büyük handikabı olsa gerek  Bu tür kitaplarda daha çok okuyucunun istemiş olduğu şey, yazarın kendisine yol gösterici olmasıdır  Evet, yazar yolu gösterir  Yazar olma isteklisi “öğrenci” de yoluna, aklına, dimağına düşen ışığın miktarınca yol alacaktır  İşte bu noktada sözü Said Türkoğlu’nun kitabına getirmekte fayda vardır  Kendisi daha önce çeşitli dergilerde öykü ve denemeleri ile yer almıştı edebiyat dünyasında  Uzun bir sessizliğin ardından genç bir yayınevi olan Sütun’dan çıkardığı üç kitap ile yeniden merhaba dedi okurlarına  Bu kitaptaki yazıların büyük çoğunluğu Yitik Düşler dergisindeki verimleridir  Yazar kitabını dört bölümden oluşturmuştur  Birinci bölüm Altyapı ve Beslenme… Bu bölümü bir binanın temeli olarak düşünebiliriz  Kitabımızın ismi Yazarlık Ağacı olduğuna göre bu bölümü toprağa tohum atmak olarak da adlandırmamız mümkün  Bölümün ilk yazasında zaten yazar bunu dile getirmektedir  Bölümde genel olarak üzerinde durulan mevzu “bilinç” ve “beslenme”dir  Öncelikle yazar olmanın bir amacı olmalı  Talebe, bu amacı kendince belirledikten sonra kendisini adım adım bu hedefe götürecek okuma kaynaklarını seçmelidir  İkinci bölüm, Yazma Denemeleri… Yaza yaza yazar olunur mu? Aslında salt yaza yaza yazar olunamayacağı gibi ilk yazdığı birkaç yazının çok iyi olduğu düşüncesine kapılarak bu bakımdan “övgü” bekleyen ve beklediği bu övgüyü de bulamayınca yazma işine tamamen paydos diyen “talebeler” de olmuştur  İşte yazar burada bize yazarlık yolunda bıkmadan usanmadan yazmanın gerekliliği üzerinde duruyor  Yazar, “çarpıcı bir örnek olması bakımından” Gustave Flaubert’in Madam Bovary adlı klasik romanında nasıl tasarrufta bulunduğunu anlatır  “Madam Bovary ölmek üzeredir  Rahip, son duasını okumak ve mukaddes yağla onun vücudunu ovmak için madamın başucundadır  Gustave Flaubert, bu parçayı beş defa yazmıştır  Her birinde hangi unsurları eksik bıraktığı veya fazla bulduğu aşağıdaki deneyişlerde görülür: … “ Flaubert, bu bölümde yazdığı yaklaşık sekiz on cümlelik kısmı tam beş defa değiştirmiştir  Buna yaza yaza “olgunlaştırma” diyebiliriz   Üçüncü bölüm; Üslup Üslup Dedikleri… “Seçici üslup, bir kişilik duruşu ve yetenek gerektirir  ” Üçüncü bölümü yazar bu cümle ile bitirir  Bu aslında bütün bir kitaba yayılmış özet niteliğinde bir cümledir, denilebilir  Sonuç itibarı ile eserinde ya da her hangi bir çalışmasında kendi kültür varlığını yansıtmayan, başka dünyaların ses ve soluğunu terennüm eden çalışmalar tabiî ki kalıcı olamaz  Dördüncü ve son bölüm; Gönül Sarnıcından Damıtılmış Yazılar… Bu son bölümde Said Türkoğlu dokuz özgün yazısı ile selamlıyor okuyucusunu  Son olarak yazarın şu güzel cümleleri ile bitirelim yazımızı: “Yazar olmak aklı başında bir okuma sürecine katlanmayı, durup uzun uzun kendi iç sesini dinlemeyi, bir fikir olgunluğu sergilemeyi, sabırlı olmayı, dünyanın gürültü patırtısından, eğlencesinden, her türlü bayağılından, ayaküstü ilgilerinden uzak durmayı ve bütün varlıklara karşı daha duyarlı davranmayı gerekli kılıyor  ” Yılmaz ÇORUM | 
|   | 
|  | 
|  |