Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kürt, tarihi

Kürt Tarihi.

Eski 08-16-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kürt Tarihi.





KÜRT TARİHİ (Kurdish History)


Contents
Etimoloji (Etymology)
Coğrafya (Kurdish lands)
Dil (Kurdish language)
Tarih (Kurdish History)

Antik Çağda Kürtler (Kurds in ancient times)
Mezopotamya & Kürtler (Mesopotamia and Kurds)
Subaru Krallığı (Subaru Kingdom)
Guti Krallığı (Guti Kingdom)
Mitanni İmparatorluğu (Mitanni empire)
Komagene Krallığı (Komagene Kingdom)
Korduene Krallığı (Corduene Kingdom)
Sophene Krallığı (Sophene Kingdom)
Adiabene Krallığı (Adiabene Kingdom)
Dicle & Fırat (Tigris and Euphrates)
Anadolu-Mezopotamya Kaynakları (Anatolia and Mesopotamian Sources)

Greko-Roma Kaynakları (Greco-Rome sources who mentions about Kurds)
Herodotus
Ksenefon
Polybius
Strabo
Diodorus Siculus
Titus Livius
Pliny
Plutarch
Ptolemy
Dio Cassius
Ammianus Marcellinus
Eutropius

İran Kaynakları (Iranian Sources)
Behistun Yazıtları (Behistun Inscriptions)
Kârnâmag î Ardaşir î Babagân

II Orta Çağda Kürtler (Kurds in Mediaval times)
Moses Khorenatsi (Armenian Historian)
Tabari (Islamic historian)
Baladhuri (Islamic historian)
Firdausi (Persian poet)
Thomas Artsruni (Armenian Historian)
Kaşgarlı Mahmut (Turkic Historian)
Yakut İbn Hamavi (Arab Historian)
Marco Polo (Venetian Traveller)
Hamdullah Al-Mustaufi Al-Qazwini (Persian Geographer)
Kanûnî Sultan Süleyman (Ottoman sultan)
İdrisi Bitlisi (Kurdish religious Leader, Ottoman Historian)
Nicolas de Nicolay (French Traveller)
Şeref Han (Kurdish Historian)
Evliya Çelebi (Ottoman traveller)


Kürt Tarihine Giriş (Entry to Kurdish History)

Kürtler, Ortadoğu’nun en eski halklarından olup Toros dağlarından Zagros dağlarına kadar uzanan coğrafyada yaşayan ve Hint-avrupa dil grubuna ait bir dil konuşan halkdır Yaşadıkları coğrafyanın adı tarihsel olarak Kürdistandır, başka bir tanımla ise kuzey Mezopotamya da denilebilir Tarihi kaynaklar Kürtlerin tarihini 5000 yıl geriye götürmektedir

Etimoloji

“Kürt” isminin kaynağı tarihsel olarak çok eskilere dayanmaktadır Bazı araştırmacılara göre Kürt teriminin temelinde KUR kelimesi yatmakta olup Sümer kökenlidir Sümerce'de KUR, dağ demektir Tİ eki aidiyeti ifade eder Böylelikle KURTİ kelimesi dağın halkı anlamına gelmektedir Bu ismin geçmişi MÖ 3000'lere kadar dayanmaktadır Kürdistan coğrafyası bilindiği gibi dağlık bir bölgedir O çağlarda insanlara coğrafyalarıyla veya yaşam tarzlarıyla bağlantılı adlar verilirdi Kürtlerinde işte bu dağlık coğrafyada binlerce yıldır yaşamasından dolayı bu adı almış oldukları ileri sürülmektedir Sümercedeki KURTİ adı, Greklerede 2200 yıl önce Kurdienne (Kürt memleketi) diye geçmiştir

The Name Kurd And İts Philological Connections adlı yazısında Driver, listesini yazıtlardan çıkardığı Kurti, Karda, Karduk, Gord, Kord, Cardakes, Cyrtii, vd gibi sonekleri farklı dillere göre değişse de hepsi ortak bir krd/krt öğesi içeren tüm bu adların aynı kökten geldikleri ve etnik olarak ilişkili oldukları sonucuna varmıştır

Dr Asad Khailany’nin yaptığı araştırmalarda binlerce yıllık tarihi kaynaklar Kürtleri şöyle kaydetmiştir:
Dr Asad Khailany's researches based on thousands of historical resources

What the ancients referried to Kurds as:

Sümerler (Sumerians) - Karda, Kurti ve Guti,
Babiller (Babylonians) - Garda ve Karda,
Asuriler (Assyrians) - Qurti ve Guti,
Grekler (Greks) - Kardukh ve Gordukh,
Ermeniler (Armenians) - Kortukh ve Gortai-kh,
Persler (Persians) - Gurd veya Kurd,
Süryaniler - (Syrians) Kardu ve Kurdaye,
İbraniler ve Keldaniler (Hebrews and Chaldeans)- Kurdaye,
Aramaik ve Nesturiler (Armamic and Nestorians)- Kadu,
Erken islamik dönemlerin Arap yazarları (Arabs) - Kurd (çoğul Akrad),
Avrupalılar ise MS 7 yüzyıldan itibaren (Europeans) - Kurd demişlerdir

Milattan önceki tarihlerde Mezopotamya’da tarih sahnesine çıkmış birçok kavimlerin Kürt asıllı olduğu yapılan araştırmalarda ortaya çıkmaktadır Mesela isimleri tarihlerde anılan; Subaru, Kurti, Guti, Lulu, Kusi, Kassit, Mitanni, Med, Mannai, Urartu, Karduk, Cyrtii, Gord, Kord, Kardakes vs gibi kavimlerin çoğunun Kürd olması yüksek olasılıktır Etimolojik olarak incelendiğinde bugünkü Kürtlerin atalarından bahsedildiği anlaşılmaktadır

Coğrafya

Kurdish Lands which is divided by countries


1896, Map of Middle East and Kurdistan

1896, Ortadoğu Haritası ve Kürdistan


Kürtler, aslen Türkiye, İran, Irak, Suriye, Ermenistan devletlerinin sınırları içinde ve tarihsel olarakda Kürdistan diye adlandırılan coğrafyada yaşayan, Aryan kökenli etnik gruba mensup kişilerdir Kürt halkı`nın kesin olarak nüfusu belli değildir; bu sayı, kaynağa göre 20 milyon ile 50 milyon arasında değişmektedir Kürtlerin çoğunluğu Sünni Müslümandır İran'da yaşayan Kürtlerinin çoğunluğu Sünni, diğerleri Ahli-Hak ve Şii'dir Ayrıca Alevi, Yezidi, Yahudi, Zerdüşt ve Hıristiyan Kürtlerde vardır Avrupada ise 15 milyondan fazla Kürt yaşamaktadır

Dil
Kürt dili Hint-Avrupa dil ailesi içinde yer almaktadır Bu ailede yer alan İran dil grubu, Kürtçeyi de içermektedir Daha açıkcası Kürtçe İrani diller ailesinin kuzeybatı grubu içindedir ve Farsça’dan bağımsızdır

Kürtçe, bugün Türkiye, İran, Irak, Suriye, Ermenistan diye bilinen değişik devletlerin sınırları içinde yaşamakta olan ve tarih boyunca Kürdistan olarak bilinen coğrafyada konuşulur Dünyada tahminen 20-25 milyon insan tarafından konuşulmaktadır Kürtçe, Irak ve Kürdistan Özerk Bölgesinde resmi dil olarak tanınmışdır
Filolog (Dilbilimci) Abdülmelik Fırat’e göre Kürtçede 100 binin üzerinde kelime vardır

Kürt edebiyatı, halk edebiyatı ve yazılı edebiyat olarak ikiye ayrılır Sözlü edebiyat, yani halk edebiyatının tarihi binlerce yıl öncesine kadar dayanıyor Yazılı edebiyat ise bin yıl öncesine kadar dayanıyor Hemadani Baba Tahir (935-1010), Kürt edebiyatının ilk yazılı örneğini, bin 100 yıl önce İran'da Arap alfabesiyle Kürtçe yazmıştır

Kürtçe’nin eski ve güçlü edebi ürünlere sahip diğer bir lehçesi de Kurmanci lehçesidir Kurmanci lehçesiyle bu güne kadar ulaşmıştır şiirler yazan Kürt şairleri arasında ilk akla gelenler Elîyê Herîrî (1425-1495), Feqîyê Teyran (1590-1660), Melayê Cizîrî (1570-1640) ve Ehmedê Xanî (1650-1707)'dir Ehmedê Xanî'nin Mem û Zîn adlı ünlü eseri ilk kez 1730'da çevrilip yayınlanmıştır

Tarih
Kürtlerin Anadolu'nun en eski halklarından biri olduğu yapılan genetik, etnografik, linguistik, etimolojik ve arkeolojik araştırmalarla gün ışına çıkmaktadır Dünyanın her köşesinde halklar yaşadı Ama Mezopotamya'nın, Zagros'un ayrıcalığı var Yazının keşfedildiği yer burası Atın ilk ehlileştirildiği, ilk tekerleğin döndüğü, ilk aritmetik, tıp, ilk teleskopun yapıldığı, ilk destanın söylendiği, ilk şiirin yazıldığı, ticaret, dış ilişkiler, diplomasi, barış antlaşmaları, ilk türküler, ilk yontular, ilk tapınak, ilk mutfak, ilk şarabın keşfi ve ilk tiyatronun yaratıldığı insanlığa kucağını açmış bir yöre İşte bunların hepsinde Kürt halkının alın teri vardır Mezopotamya bölgesini Mezopotamya yapan Dicle ve Fırat nehir isimleride Kürtlerden kaynaklanmaktadır


I Antik Çağda Kürtler
Medeniyetin beşiği olan Mezopotamya yöresinin antik halklarından biri olan Kürtler hakkında bir çok eski tarihçi ve coğrafyacı binlerce yıl evvel yazdıkları kitaplarda bahsetmektedir Bu kitaplarda ve eserlerde Kürtlerin antik çağlardan bu yana yer aldığı, kurduğu birçok beylik, krallık ve devletlerden bahsedilmektedir Özellikle Yunanlı ve Romalı tarihçiler Kürt tarihinin aydınlanmasına ışık tutmaktadır Anadolu, Mezopotamya ve İran kaynakları Kürtlerden bahsetmektedir

Mezopotamya & Kürtler

Subaru Krallığı

Subarular’ın yazılı tarihi hakkında ilk bilgileri Hitit tabletlerinden almaktayız Buna göre yörenin ilk sakinleri Mitanni adında bir devler kuran Hurriler olmuştur MÖ 3000 ve 4000 yıllarında bölgede Subarular'ın yaşadıkları ve Fırat isminin bu halk tarafından verildiği ileri sürülmüştür Subarular'ın Hurriler'le aynı kökten geldikleri ve yeryüzünde madeni ilk işleyen kavim oldukları bilinmektedir Hatta işlenen madenlerin Mezopotamya'ya da ihraç edildiği anlaşılmaktadır Mezopotamya'da gelişen kültürlerin kökenini burada aramanın daha doğru olacağı kanaatindedirler MÖ 17 yüzyıl içindede Subarular Mitanni Krallığı’nı kurdu

Subaruların Kürt olduğuna dair tezler vardır “Subar”ların diğer adı “Suvar”dır Subaru kelimesi Kürtçedeki Şivan kelimesinin bozulmuş hali olduğu iddia edilmektedir Kürtçede “Şivan” Çoban demektir Kürtlerin önemli bir bölümü bugünde çoban hayatı sürdürmektedir Erbil’de Subaruların bir bölümünün yaşadığı yerde tarihi Kürt aşiret konfederasyonu olan Zubari konfederasyonu Subari/Subaru adını halen taşımaktadır Irak’da dışişleri bakanlığı yapmış Hoşyar Zebari adında bir Kürt bakan dahi vardır

Guti Krallığı
Zagros dağları ve Aşağı Zap nehrinin kıyılarında yaşayan ve bu günkü Kürtlerin atalarından biri olan Gutiler veya Kutiler, MÖ 2700 yıllarında bağımsız bir devlet kurar, Gutiler/Kutiler Mezopotamyanın en eski halklarındandı Gutilerin bilinen 21 tane kralı olmuştur Guti/Kuti iktidarı 2 asıra kadar sürmüştür Guti hanedanlığı daha sonra ise Ur hanedanlığı tarafından sona erdirilmiştir

Gutiler, Mezopotamya kuzeyindeki Akad memleketlerini MÖ 2649 yıllarında işgal edip tam iki asra yakın, Sümer ve Akadları idare ettiler
Akadlar döneminde Zagrosda yaşayan Gutiler Akad kralı Naram-Sin’in ölümünden sonra kral adayları arasında yaşanan kavgadan faydalanarak Akadları süpüren Gutiler, demoralize olmuş Akad ordusunu yendi Fırat nehri kenarında bulunan Agade şehrini alarak imparatorluğuda ele geçirdiler

Kürtler ortadoğunun en eski tarihlerinden birini oluşturmaktadır Tarih, antropoloji, etnografi, ve linguistik gibi değişik bilim dallarında uzman olan araştırmacıların büyük çoğunluğu Gutileri Kürtlerin ataları olarak saymaktadır
Eric Jensen kitabında: Ortadoğunun Kürtleri Kürdistanda modern tarih daha muhafaza edilmemişken Kürdistanda yaşıyorlardı diye yazmaktadır Mezopotamya tarihi uzmanı Pennsylvania Üniversitesi Doğu bilimleri Başkanı Prof Ephraim Avigdor Speiser göre tarihte ilk Kürt halkından bahsedilmesi MÖ 3000 yıllarında Gutium adı altında gerçekleşmiştir Gutiumlular (Kürdistan) Hint-Avrupa dili konuşmaktaydılar (Morris) Gutium Kürdistanın ta kendisi olması bir tarafa etimologlara göre Guti kelimesi dahi Kürt kelimesin değişime uğramış şeklidir Prof Howorth’a göre Kurdistan adı Gutium kelimesinden türemiştir Ve Babilonyaların kullandığı Khuradi veya Quradu kelimesini Guti adıyla bağdaştırmaktadır Guti ülkesi modern Kürdistanın adıdır
Sayce’ye göre Kürt adı Babiloncadaki quradu kelimesinden gelmektedir ve savaşçı anlamını taşımaktadır ve bu kelime Van cıvarındaki halkın adından kaynaklanmaktadır

Ortadoğu uzmanı eğitimci Dr Honigman’a göre Guti kelimesi Kürt kelimesiyle aynıdır Guti, Kurti adının iranize şekliyle telaffuz edilişidir G>K dönüşümü olmuş Örneğin: Kardeş kelimesinin Gardaş kelimesine dönüşü gibi Etimolojik olarak R harfinin zamanla yutulmuş olması ise etimolojide doğal bir olgudur, dolayısıyla, ortaya Guti çıkmış: Guti-Gurti-Kurti Gutilerin yaşadığı Güney Kürdistan yöresinde halen Judikan adlı Kürt aşireti mevcuttur

Araştırmacı Rawlinson’a göre ise Gut ilkel Keldani dilinde sığır anlamına gelmektedir Başka bir iddiaya göre ise “Guti” kelimesi Sümer kökenlidir ve yine (Gud=öküz, sığır) bugünkü Kürtçe’de yer alan “öküz, sığır sahibi halk” anlamına gelmektedir Gutiler bugünkü Soran Kürtlerin yakın durmaktadır

Guti Kralları:

• İnkişuş
• Zarlagab
• Şulme
• Silulumeş
• Inimabakeş
• Igeşauş
• Yarl-agab
• İbate
• Yarl-angab
• Kurum
• Apil-kin
• La-erabum
• İrarum
• İbranum
• Hablum
• Puzur-Suen
• Yarlaganda
• Tirigan

En son Guti kralının adı Tirigandır Tir Kürtçede “Ok”, Tirigan ise “Okçu” demektir

MÖ 2000, Kürtlerin Ataları: Churriter (Hurri), Guti ve Subarular


Mitanni İmparatorluğu

Mitannilerin, Habur çayının (Şırnak) doğduğu yerde Vaşşuganni (Vaşukani) adlı bir kent merkezine sahip olduğu, buradan çıkan tabletlerden anlaşılmaktadır California Üniversitesi Arkeologu ProfYoteshilani, Mitannili Kürtlerin Habur yakınlarında yaşamış olduğunu, imparatorluklarının adının ise Şenak olduğunu yaptığı kazılarda keşfetmiştir Hurri dil grubu konuşulmakta, ağırlıklı olarak orta Mezopotamya da, bugünkü Urfa, Mardin ve Şırnak bölgelerinde hüküm sürüp; MÖ 1500-1250 yılları arasında yaşamıştır Demiri kendi tekelinde tutmuştur At yetiştiriciliğinde meşhurdur Asur ve Hititlerle sürekli ve şiddetli bir çatışma ortamını yaşamıştır Mitanni kralı Sauşşatar, Assur üzerine yürür ve kenti ele geçirir Assur prensliğinde Assurrabi ve II Assurnirarinin bulunduğu bu zamanda Assur, Kas krallarının etkisinden kurtulur, ancak bu kez de Mitannilere tabi olmak zorunda kalır Sauşşatar, feth ettiği Assur kentinden birçok kıymetli eşyalarla birlikte bir altın kapıyı da ganimet olarak Şırnakdaki başkenti Vaşşukanniye götürür Sauşşatarın bu başarılı faaliyetinden sonra, Mitannilerin doğu sınırları Zağros Dağlarına kadar genişler Kuzey Suriyedeki eski denetim alanları olan Halep ve Kadeş bölgeleri de tekrar Mitanni hâkimiyetine girer Mitanniler, Suriye, Amuriye, Asur memleketiyle Kürdistanin Kerkük bölgesine kadar olan topraklara hüketmişlerdir En son Asur İmparatoru Salmanassar tarafından varlığına geçici olarak son verilmiştir

Mitannilerin başkentinin adı Vaşukanidir Bu ismin araştırmacılar tarafından Kürtçeden kaynaklandığı ileri sürülmektedir Kürtçede başikani veya hoşkani “güzel pınar” demektir V-B-H harfleri etimolojik olarak en kolay dönüşümü olan harflerdir Zamanla fonetik değişime uğramış olması yüksek olasılıktır

Mitannilerin Aryan (Arı) kökenli, (özelliklede Mitani kralları) oldukları biliniyor Büyük olasılıkla Mitanniler Kürdlerin atalarıdır

Tarihçi Speiser göre Mitaniler Arı ırkına mensup ve Kürtlerin ecdatlarından, Zagros topluluğunun bir bölümünü teşkil eden Subaruların bir koludur
Mitannilerin yaşadığı aynı coğrafik bölgelerde yaşayan Kürt aşiretleri halen Mitanni adını Mattini, Motikan/Moti gibi şekillerde yaşatmaktadır

Mitani kralları:

• Kirta (MÖ 1500 – 1490)
• Şuttarna I (MÖ 1490 – 1470)
• Baratarna (MÖ 1470 - 1450)
• Parşatatar (MÖ 1450 - 1440)
• Sauşşattar (MÖ 1440 - 1410)
• Artatama I (MÖ 1410 - 1400)
• Şuttarna II (MÖ 1400 - 1385)
• Artaşumara (MÖ 1385 - 1380)
• Tuşratta (MÖ 1380 - 1350)
• Şuttarna III (MÖ 1350)
• Mattivaza (MÖ 1350 - 1320)
• Sattuara I (MÖ 1320 - 1300)
• Vasaşatta (MÖ 1300 - 1280)
• Şattuara II (MÖ 1280 - 1270)

Birçok Mitanni Krallarının adlarında Şat kelimesi bulunmaktadır Şatır eski Kürtçede site yada şehir yöneticisi anlamına gelmektedir Şehir anlamına gelen Şat sözcüğünden türetilmiştir Şat sözcüğünün İranî dillerde 'Şar', 'Şahar', 'Şehr' gibi versiyonları da vardır Şat şeklinde söyleneni en eskisidir Şah (Kral) sıfatı dahi bu Şat kelimesinden türetilmiştir Dolayısıyla Mitanni Krallarının adlarında Şat kelimesinin bulunması kralllıklarıyla ve şehir yöneticilikleriyle ilgilidir
“Arta” sözcüğü ise hem Kürtçe hem de eski İranî dillerde soylu, doğru, adil, hak, yasa anlamlarına gelmektedir

Komagene Krallığı
Kommagene (Komajen) krallığı MÖ 162 – MS 72 yılları arasında Anadoluda bugünkü Adıyaman ili cıvarlarında büyük Zilan aşiretine mensup Kürtler tarafından kurulmuştur Nemrud Dağı Kürt krallığının en önemli merkezi, başkenti, idi Kral Nemrud Kürd olup adıda Kürtçedir Nemrud kelimesi Kürtçedeki “Nemir” veya “Nemird” kelimesinin Türkçeleşmiş şeklidir ve “ÖLÜMSÜZ” demektir Komagenes, Helen kökenli bir adlandırmadır Nemrut Dağına, öteki adıyla Kürt Dağı diyorlar Kom sözcüğü Kürtçede topluluk anlamına geliyor Gene ise soy, kabile, aşiret anlamına gelmektedir Komagene yan yana geldiğinde herkesin evi anlamını ortaya çıkarıyor veya göçebe aşiretler diyarı anlamına gelmektedir Kürtlüğün tüm kriterlerini üzerinde taşıyan yuvarlak tepe, örnek inşa planları ve karmaşık renkli duvarlarıyla dizayn edilmişti Kürtler'in tüm tarih, gelenek, görenek ve kültür mirasları Kürtçe'nin derinliklerinde gizlidir Kürtlerin ataları olan Kommageneler döneminde bölgede barış ve huzur hüküm sürmüştür Yazılı belgelerde MÖ 850 yılında görülen krallığın ismi o dönemlerde “Kummu” veya “Kummuhu” olarak geçer Yüzyıllardır ışık Anadoluya Tanrılar dağı Nemruddan doğar ve tüm dünya uygarlığa uyanır

Kommagen Kralı bir keresinde Asurlulara başkaldırır Asur kralı Sargon Kommagenleri yener ve yenilen asi kralı: “Tanrılardan korkusu olmayan tanrısız bir adam bu Sadece kötü planlar yapan bir hilekar,” diyerek suçlar Kral Sargon’un nitelemesi fazlasıyla öznel görünebilir Ancak Sargon sözlerine söyle devam eder: “karısını, oğullarını ve kızlarını, malını ve hazinelerini aldım ve son olarak halkını aldım ve onları Mezopotamya’nın güneyine (bugün Irak) sürdüm” Anlaşılan, yerleşik halkları yurtlarından topraklarından sürmek o zamanlarda da uygulanan bir yöntemdi

Yunanlı tarihçi ve coğrafyacı Strabo, MS 7-18 yılları arasında yazdığı "Coğrafya" (Geographika) adlı ünlü eserinde Komagene’den bahseder Komagene’nin küçük bir ülke olduğunu, Samosata (Samsat) adındaki, doğayla kaplanmış başkentte kraliyet ailesinin ikamet ettiğini, ama şimdi Roma eyaleti olduğunu anlatmış Şehrin fazlasıyla bereketli topraklarla kaplı ve Fırat nehrinin kenarında olduğunu yazmış

Kommagene Valileri, MÖ 290-163

• Sames I (MÖ 290-260)
• Arsames I (MÖ 260-228)
• Xerxes (MÖ 228-201)
• Ptolemaeus (MÖ 201-163)

Komagene Kralları, MÖ 163-MS 72

• Ptolemaeus (MÖ 163-130)
• Sames II Theosebes Dikaios (MÖ 130-109)
• Mithridates I Callinicos (MÖ 109-86)
• Antiochus I Theos Dikaios Epiphanes Philorhomaios Philhellen (MÖ 86-38)
• Mithridates II Philhellen (MÖ 38-20)
• Antiochus II (MÖ 29)
• Mithridates III (MÖ 20 -12)
• Antiochus III (MÖ 12 - MS 17)
• Roma’ya İmparatorluğuna geçti (MS 17-38)
• Antiochus IV Epiphanes (MS 38-72)

Komagenenin Tarihi Eserleri
Adıyaman şehrinde bulunan Nemrud 2150 metre yüksekliğinde ve bütün bölgeye hükmedercesine durmaktadır Toros sıradağlarına aittir Gündoğumu ve günbatımının tüm ihtişamıyla izlenebildiği bu tepede, Kommagene (Komajen) Kralı 1 Antiochos kendisi için görkemli bir anıt mezar, mezar odasının üzerine kırma taşlardan oluşan kutsal alanlar inşa ettirmiştir Kral 1Antiokhos'un (Tanrılar Dağı) Nemrud dağına yaptırdığı görkemli kutsal alan, kendi heykeli ve herbiri 9 m yüksekliğindedir
Doğu ve batı teraslarda; sıra halinde dizilmiş blok halinde 8 yontma taşın üst üste oturtulmasıyla oluşturulan 8-10 metre yüksekliğinde muhteşem heykeller, kabartmalar ve yazıtlar bulunmaktadır Heykeller, bir aslan ve bir kartal heykeliyle başlar ve aynı düzende son bulur Hayvanların kralı olan aslan yeryüzündeki gücü, tanrıların habercisi olan kartal ise göksel gücü sembolize eder

Korduene Krallığı
Ünlü Atinalı filozof ve tarihçi Ksenefon (MÖ430-355), Anabasis (sefer) adlı eserinde “Kardukhi” dediği Kürdler tarafından Korduene Krallığı adında kurulmuş bir krallık vardı Bu krallık Hakkari ve Diyarbakır arasında kurulmuştu Korduene krallığı Kürt kralları ve prensleri tarafından yönetiliyordu Ksenefonun dediğine göre bağımsız yaşayan bir halkdı ve Akamenid kralına bağlı değildiler MÖ 1 yüzyılda ise Ermeni olduğu ileri sürülen Kral II Tigranes tarafından Korduene (Kürdistan) feth edilmiştir Kral Tigranes, Korduene kralı Zarbienus’u da suikast düzenleterek öldürtmüştür

Yunanlı tarihçi Plutarch MS 1 yüzyılda, Kürdistan kralı Zarbienus’un Ermenistan kralı Tigranes’in baskısına karşı ittifak için Roma konsolosu Appius Claudius yoluyla Roma generali Lucullusla gizlice irtibata geçtiğini aktarmış Fakat bu durumdan haberdar olan Tigranes, Kürt Kral Zarbienusu, karısını ve çocuklarını Romalılar Ermenistana girmeden önce suikast düzenleterek öldürtmüş

MÖ 74’de Roma generalliği ve konsolosluğu yapan Lucullus düşüncesiz olmadığı için Kürdistana girdiğinde Zarbienus onuruna cenaze törenleri düzenletmiş Zarbienus için düzenlenen töreninde kral’ın cenazesi altın, kraliyet elbiseleri ve Tigranes’den alınan kalıntılarla süslenmiş Lucullus kendi elleriyle süslenmiş cenazeyi kralın akrabalarıda yanındayken ateşe vermiş Arkadaşlarına katılarak Zarbienus’un adına içerek; Zarbienusu arkadaş; ve Romalıların iyi bir müttefiki olarak anlatır Lucullus, Kürt Kral Zarbienus anısına da masraflı büyük bir anıt yapılmasını emreder Kürt Kral Zarbienus’un sarayında çok fazla altın, gümüş ve üç milyon ölçek mısırdan oluşan büyük hazine bulunmuş Böylece Romalı askerlere bolca mısır temin edilmişti Lucullus kamu hazinesinden tek kuruş almadığı için de takdir edilmişti Böylece savaşın masrafı kendiliğden de karşılanmıştı (Plutarch/Hayatlar/Lucullus, Bölüm 36)

İngilizce metni - Chapter 36: Zarbienus, the king of the Gordyeni, as has been said, secretly stipulated with Lucullus, through Appius, for an alliance, being oppressed by the tyranny of Tigranes He was informed against, however, and put to death, and his wife and children perished with him, before the Romans entered Armenia Lucullus was not unmindful of all this, but on entering the country of the Gordyeni, appointed funeral rites in honour of Zarbienus, and after adorning a pyre with royal raiment and gold and with the spoils taken from Tigranes, set fire to it with his own hand, and joined the friends and kindred of the man in pouring libations upon it, calling him a comrade of his and an ally of the Romans He also ordered that a monument be erected to his memory at great cost; for many treasures were found in the palace of Zarbienus, including gold and silver, and three million bushels of grain were stored up there, so that the soldiers were plentifully supplied, and Lucullus was admired for not taking a single drachma from the public treasury, but making the war pay for itself

MÖ 200 yıllarında Anadolu ve Kürt Krallıkları: Sophene, Gordyene, Mardia, Cortea, Komagene


Ermenistan kralı Tigranes yeni kurduğu “Tigranocerta” (Diyarbakır, Silvan) adındaki şehre Adiabene, Asur, Gordyeni ve Kapadokyalıları yerleştirmiş Bu şehirde Grekler ve Kilikyadan getirilip yerleştirilmişlerde varmış Tigranes bu insanların yerleşim yerlerini darmadağan ederek sakinlerini zorla Tigranocertada yaşamaya mecbur etmiş

İngilizce metni - Chapter 36: Thus successful in his campaign, Lucullus struck camp and proceeded to Tigranocerta, which city he invested and began to besiege There were in the city many Greeks who had been transplanted, like others, from Cilicia, and many Barbarians who had suffered the same fate as the Greeks,— Adiabeni, Assyrians, Gordyeni and Cappadocians, whose native cities Tigranes had demolished, and brought their inhabitants to dwell there under compulsion

Modern Ermeni tarihçilerinden Nicholas Adontz (Armenia In The Period Of Justinian, 1970) ve Cyril Toumanoff (Studies In Christian Caucasian History, 1963)’un görüşlerini de kısaca not etmek gerek Toumanoff, lokal “Kardukhi hanedanlıkları”ndan, bir “Gordyene Krallığı”ndan ve “Korduene prensleri”nden, 298 yılından sonra onbeş kalesi bulunan Korduene prensliğinde/devletinde Roma kontrolünden sözeder (age, s 181-182)
Adontz, Tigranes’ın ordusundaki etnik gruplar arasında “Gordyen’ler”i de sayar (s 318), modern Kürtler’in atalarının “Kurti”ler olduğunu söyler Kürtler Kral Tigranesin ordusunda yer alıp birçok yerleşim yerini o dönemlerde hakimiyeti altına almıştır Bunlar Mezopotamya, Azerbaycan, Suriye, Kapadokyadır Kürtlerin orduda yer alması sayesinde Ermenistan Kralı İmparatorluğunu genişletebilmiştir Kral Tigranesin Kürt olduğuna dair iddialarda vardır Daha sonra ise Korduene Krallığı MÖ 55 yılında Roma imparatorluğunun bir eyaleti oldu ve 384 yılına kadar 4 asır Roma hakimiyetinde kaldı

Korduene Kralları:

• Zarbienus (MÖ 74)
• Maniasurus (MS 115)

MÖ 63 Kürdistan - Sophene & Corduene Kürt Krallıkları

Sophene Krallığı
Sophene Krallığı Dicle ve Fırat nehirlerinin arasından kurulmuş bir krallıktır Ermenistan krallığının güneybatısında olan Sophene Krallığı bir çok kere Ermenilerin, Perslerin ve Romalıların hakimiyetine girmiştir

Roma imparatoru Diocletian tarafından feth edilen Sophene Krallığı, Zaza Kürtlerinin coğrafık yerleşim yeriyle kesişmektedir Bu Sophene Krallığının Zaza Kürtleri tarafından kurulmuş olduğu tarihçiler tarafından söylenmektedir

Sophene (Şupan, Supani) krallığı, MÖ 95’te Büyük Ermenistan (Doğu Ermenistan) kralı olan II Tigran tarafından devrildi MÖ 95 yılında tahta çıkan ve ‘Büyük’ ünvanı taşıyan Tigran’ın ilk işi küçük Sophene krallığını fethetmek oldu O tarihe dek bağımsız olan Sophene de ilhak edildi ve Ermenistana bağlandı Ermenice’de Tsophk adıyla bilinen Sophene Krallığı bugünkü Elazığ-Dersim bölgesine tekabül ediyordu O dönemde Sophene kralı olan Artanesi tahttan indirdi Artanes, Zariadres’in soyundandı (Plutarch, Lucullus, Bölüm XXI), (Strabo XI 532)

Zariadres I Sophene Kralıydı MÖ 201 yılında Büyük Antiochus büyük Ermenistan ve Sopheneyi Ermeni olduğu iddia edilen generaller Artaxias ve Zariadresle beraber feth eder Antiochus, Zariadresi Sophene valise olarak atar Antiochus’un Romalılara karşı MÖ 201 yılında yenildigi Magnesia (Manisa) savaşında, Artaxias ve Zariadres ayaklanır Roma fethiyle Artaxias büyük Ermenistanı, Zariadres de Sophene Krallığını bağımsız olarak yönetmeye başlarlar Kral Zariadres’in yaptıklarına bakıldığında Zaza Kürdü olduğu izlenimi vermektedir Zariadres (Zareh) kelimeside Kürtçeden kaynaklanabilir Zar kelimeside Kürtçe ve Zazaca’da “Sarı” demektir

Bazı kaynaklara göre Urartu kralı Menua’nin bölgedeki fetihlerini anlatan Bagin’deki yazıtta Dersim ve Elazığ yörelerine Supani denmektedir Bu adın sonraları Sofene (Sophene) şekli altında yaşadıgını görmekteyiz

Zaza Kürtlerinden Pers Kralı Darius da bahsetmektedir

Pers İmparatorluğunun hükümdarlığını yapan Pers Kralı IDarius (Dara)’un (MÖ 522-486) yaşamış olup Ortadoğunun birçok ülkesini egemenliği altına almıştır Darius, MÖ 515 yıllarında Behistun yazıtları olarak ün kazanmış çivi yazısını hazırlatmıştır Darius, yerden 100 metre yükseklikteki kayalıklara yazdığı Behistun kitabesinde Pers tarihinden bahsetmektedir Behistun kitabesi üç dilde ayrı olarak yazılmıştır: Eski Farsça, Elamice ve Babilce

Birinci sütunda Darius MÖ 515 yıllarında Fırat nehrinin kenarında Zazana adında bir kasaba olduğunu yazmış Bu kitabede, Dersim (Tunceli) ve Elazığ havalisi “Zazana” adı ile anılmaktadır

Sütununun ingilizce metni:

[119] Says Darius the king: Afterwards I went to Babylon; when I had not reached Babylon - there (is) a town Zazana by name along the Euphrates

Urartu Kralı IArgistis (MÖ 780-755), Zaza Kürtlerinden bahseder Bazı yazılarında (kitabelerinde) ise, Zazalar’ı “Zavaidi” diye göstermiştirBu kralın “Saski” hanedanı ile “Zuaen”lere olan düşmanlığı ve aralarındaki mücadeleler de anılmaya değer

Yunanlı Ksenofon’da bu bölgede (MÖ 401 yılında), “SuSa” adında bir şehirden bahsedilmektedir Ki bu şehir, Zazalar tarafından kurulduğu izlenimini veren “Sophene” krallığının merkezi olarak kabul edilmektedir

Ünlü Yunanlı tarihçi, felsefeci ve coğrafyacı Strabon (Strabo) MÖ 65-MS 25 yılları arasında yaşamıştır Strabo’nun yazdığına göre, Roma imparatoru Pompey, Sophene’yi
Tigran’dan aldı ve Nero (MS 54-68) onu ayrı bir krallık olarak Sohaemus’a verdi Sophene, daha sonra ise ayrı bir krallık olarak tarihi kaynaklarda gösterilmeye başlanmıştır

Tarihçi büyük Pliny, MS 2 yüzyılda Anadolu ve Mezopotamya cıvarlarındaki ülkeler ve eyaletlerden bahsederken birçok kere Sophene adını kullanmaktadır (Pliny, Adiabene, 616, 610)

Tarihçi Prof Dr Mehrdad İzadi, Sophene’yi (Şupani) Elazığ’in büyük Subhan aşiretinden saymaktadır Bu aşiret halen mevcuttur

Ünlü Suriyeli Arap tarihçi, etnografist ve coğrafyacı Yakut İbn Hamavi 1179-1229 yılları arasında yaşamıştır Hamavi’nin “Mücem ül-Buldan” adlı eseri coğrafya sözlüğü olup, tarihsel, biyografik ve kültürel bilgiler içermektedir
Yakut El Hamavi 12 yüzyılda Sophene’nin başkenti Arsamosata kentinin %25’inin Ermeniler tarafından meskun tutulmuş olduğunu yazmış Buradan yola çıkarak geriye kalan %70-75’ininde Zaza Kürtleri tarafından mesken tutulmuş olduğu anlaşılmaktadır Bunun yanısıra Ermeni krallarının Ermeni asimilasyonuda hesaba katıldığında; ilk kurulduğu yıllarda Kürt kenti olduğu da söylenebilir

Sophene’nin Başkenti
Sophene Kralı Arsames (260-228): Fırat’ın ana kollarından Aratsani Nehri havzasında kendi adını verdiği Arsamosata (Arşamaşat) kentinin kurucusudur Batı kaynaklarında Sophene Krallığı olarak anılan devletin kendi sakinlerinin dilindeki adı 'Şupani'dir Batılı kaynaklarda ismi Arsamosata (Arşamaşat) olarak geçen Sophenenin başkenti Bizans çağında Asmosata olarak anılmıştır Aynı isim Ermenice'de Aşmuşat'a dönüşmüş, Süryaniler kente Arşemşat, Araplar ise Sumaysat yada Sumeisgat demişlerdir

Sophenenin başkent adının Kürtçe olduğuna dair görüşler:

Kürd dilindeki adı Şemşat'tır Şatır eski dilde site yada şehir yöneticisi anlamına gelmektedir Şehir anlamına gelen Şat sözcüğünden türetilmiştir Şat sözcüğünün İranî dillerde 'Şar', 'Şahar', 'Şehr' gibi versiyonları da vardır Şat şeklinde söyleneni en eskisidir Şah sıfatı dahi bu Şat kelimesinden türetilmiştir Şemşat adının Kürd dilinde Şem (Güneş) ve Şat (Şehir)'den hareketle Güneş-Şehir, Baş-şehir anlamına geldiği Kürt dilbilimcileri tarafından söylenmektedir

Şemşat, Elazığ’ın Palu sınırları içerisinde, Murat ırmağının Güney kıyısındadır Palu merkez bucağa bağlı Xaraba Köyü'nün Şupani krallığının tarihi başkenti olduğunu aynı yerdeki Şemşat Kalesinin varlığından biliyoruz Günümüzde ismi 'Örencik' olarak değiştirilmiştir

Yunanlı coğrafyacı Strabo Sophene’nin başkentini Karkathiokerta (Carcathiocerta) olarak göstermektedir Bu şehirin Elazığ (Harput) şehrine yakın olduğu anlaşılmaktadır (XI142) Carcathiocerta şehrinin adı da Harput adıyla benzerlik taşımaktadır

20 yüzyılın büyük uzmanlarından biri olan Marquart’a göre Carcathiocerta kenti aslında Argatiokerta kenti olarak düzeltilmesi gerekir Argatiokerta kentini Sophene kralı Zariadres’in oğlu Argatias kurmuştur Marquart’e göre bu kentin kalıntıları Dicle nehrinin kaynağı Eğil veya Arghana Suyu yakınlarındadır

Sophene Kralları:

• Sames (Kurucu-MÖ 290-260),
• Arsames I (MÖ 240),
• Charaspes (MÖ 235),
• Arsames II (MÖ 230),
• Xerxes (Kserks) (MÖ 220),
• Abdissares (MÖ 210),
• Zariadres (Bağımsız MÖ 190),
• Morphilig (MÖ 190),
• Mithrobuzanes (MÖ 170),
• Artanes (MÖ 110),
• Arsaces (MÖ 70),
• Roma İmparatorluğuna bağlandı (MÖ 63)

Strabo’daki Artanes, C Toumanoff’a göre, Sophene kralı Zariadris (Zareh)’in oğlu Mithrobuzanes I olup, doğru adı Me(h)ruzan’dır MÖ 95 yılında Büyük Tigranes II (95-55) tarafından devrilmiştir O’na göre Armog adının daha doğru şekli de Artok (Artanes)’tur Zariadres (Zareh) ise bağımsız Sophenenin krallığını yapmıştır ve mühtemelen Zaza Kürdlerindendir Mehruzan ile Zareh adları Kürtçedeki Mihrican, Mîrzeban, Zara ve Zarê adlarıyla etimolojik olarak çok yakınlık göstermektedir

Adiabene Krallığı
Adiabene krallığı, Mezopotamyada museviliğe MÖ 1 yüzyılda ihtida etmiş Kürtler tarafından Erbil merkezli olarak 2000 yıl önce kuruldu Bu krallığın vatandaşlarının çoğunluğunun Kürt olduğu görünmektedir Kraliyet evinde, Kürt Kral Monobazes, kraliçe Helena, vârisi ve oğlu İzates’in (Yazata kelimesinden türemiş ve Kürtçede “Melek” demektir) adları halen ilk din değiştirenler olarak muhafaza edimiştir

Romalıların, İsrail kentleri Judea and Samaria’ya zaptı sırasında (68-67), oraya asker yollayan sadece Kürt Adiabeneydi
Galilee şehrinin kuşatılması sırasında buraya yardım için birlikler yollayan Adiabene Krallığı eğer Musevi olmasaydı bu hareketin izah edilebilir bir gerekçesi olamazdı

Ünlü Yunanlı tarihçi, felsefeci ve coğrafyacı Strabon (Latince: Strabo) MS 1 yüzyılda Geographika adlı eserinde Adiabene Krallığından bahseder Strabo, Adiabene’nin çoğunlukla düzlükler ve ovalardan oluştuğunu, halen Babilonya’nın parçası olduğunu; ama Adiabenin kendi hükümdarları olduğunu yazmıştır
Tarihçi Pliny, MS 1 yüzyılda Naturalis Historia (Natural History) adlı kitabında Adiabene’den bahseder ve şöyle der: “Eskiden Carduchi halkı (Kardukhi) olarak bilinen şimdi ise Cordueni, Adiabene’yle birleşir ve önlerinden Dicle nehri akar” (Kitap VI 17{14}) Pliny, Adiabene adlı bölümde Adiabene’nin başkenti Erbil’i Pers Kralı Darius’un ordusunun Büyük İskender tarafından yenilgiye uğratıldığı şehir olarak tanımlar

Yunanlı tarihçi Plutarch MS 2 yüzyılda Lucullus adlı eserinde Adiabene kralından bahseder ve Tigranes’le Romalılara karşı ittifak oluşturduklarını anlatır

Ünlü Hardvard Üniversitesinin tarih profesörü Dr Mehrdad Izadi, Adiabene adının antik Kürt Hadebani (Hadhabâni) aşiretinden kaynaklandığı söylemektedir Bu aşiret halen sentral Kürdistan olarak tanımlanan bölgede mevcuttur Bu aşiret sürgüne maruz kaldığı için Horasan şehrindede mevcuttur

Adiabene Hükümdarları:

• İzates I (MS 15),
• Bazeus Monobazus I (MS 20?-30?),
• Heleni (MS 30-58),
• İzates II bar Monobazus (MS 34-58),
• Vologases (İzates II karşıtı Partiyalı isyancı - MS 50),
• Monobazus II bar Izates (58-75),
• Meharaspes (MS?-116),
• Roma İmparatorluğuna geçti (MS 116-117),
• Narsai (MS 170-200),
• Bilinmiyor (MS 200-310),
• Aphraates (MS 310),
• Sasani İmparatorluğuna geçti (MS 226-649),


MS 100 yılları ve Kürt Krallıkları: Komagene, Korduene, Sophene ve Adiabene
http://uploadwikimediaorg/wikipedi00_Anadolujpg

Dicle & Fırat
Fırat ve Dicle Sularının arasındaki verimli yere tarihten günümüze Mezopotamya (nehirler arası, Dicle ve Fırat arası) denilir Yunanca kaynaklı bir isimdir Mezopotamya'da ilk tapınak, ilk yazı, ilk aritmetik, tıp, ticaret, dış ilişkiler, diplomasi, barış antlaşması, ilk türkü, ilk yontu, ilk mutfak, ilk tiyatro, ilk astroloji gibi ilklere sahne olmuş bir yöredir

Dicle ve Fırat nehirlerinin Kürtçe olduğuna dair etimolojik tezler:

*Dicle isminin etimolojisi:

Kürtçede Tij kelimesi sivri ve keskin demektir Tir kelimesi ise ok demektir Dicle nehride keskin ve sivri bir nehir ve ok gibi giderek vurduğunu devirir Tij-Dij-Dijle-Dicle kelimelerinden türemiş T>D dönüşümü olmuş

Dünyada Diclenin bilinen adı Tigrisdir Dünya dillerinede Yunancadan geçmiştir Yunancada kelimelerin sonuna gelen –is eki gelir ve Tigrisden çıkarılınca geriye kök kelime Tigr kalıyor

Yunanca’da J harfi yoktur Kürtçe’deki J, Yunanca’ya G olarak geçer

Tij-Tir-Tig-Tigr-Tigris

Tij-Dij-Dijle-Dicle

Her ikiside Kürtçedeki Tij/Tir kelimelerinden türemiştir Dicle ismi binlerce yıllık Kürtçe bir isimdir, belkide on bin yıllık

Kürtçe iki isim: Dicle & Fırat



*Fırat isminin etimolojisi

Batı dillerinde Fırat nehri, Euphrates olarak geçer Euphrates adı Yunanca'dan gelen bir sözcük olup, asıl kaynak Kürtçedeki “Fere” “Re” ve “Hat” kelimeleridir

Kürtçede: Fere “Geniş”, Re “Akan su”, Hat “Akan/gelen”

Fere Re Hat = geniş akan su İki tane “Re” olduğu için teki kullanılmıyor Ferehat “Geniş akan su” demektir Yunancada –s eki kelimelerin sonu gelir bunu çıkarınca Euphrate kalır

Ferehat = Euphrate = Fırat

Fırat nehride geniş akan bir nehirdir Bu nehir’e neden Kürtler tarafından Fırat adının verildiği nehrin bu özelliği çok iyi göstermektedir Fırat ismi Hint-Avrupa kökenli Proto-Kürtçe bir isimdir Medeniyetin ilk kurulduğu Mezopotamyadaki Dicle ve Fırat nehirlerinin adlarını Kürtler vermiş olması yüksek olasılık olarak görülmektedir

Anadolu-Mezopotamya Kaynakları
Bir Sümer tabletinde Kurtie adı altında yer alan halkın veya Kardakalar'ın eski tabletlerde adı geçen Proto-Kürt kavimler olduklarına bilim adamlarının inançları var GR Driver göre bu yöre Van gölünün güneyidir Fakat bunlar Kürt boylarının sadece bazılarını teşkil eder

Lagaş kralı MÖ 2400 yıllarında Karda kabilesinden söz eder ve MÖ 2200 yıllarında Ur padişahı Kmil Sin (Kemil Sin), Kurde toprağını prens Verdenner'e bırakmıştır 1370'te Hitit Padişahı Subilkubme, Gurde adında bir topluluğun adını anar Daha sonraları Asur Kitabelerinde Karadaka Yaylasından ve kurtie, kurti topluluğundan söz edilir (Kürtler ve Kürtlerin Tarihi, sayfa 15)

Asurlulardan kalan bir tablette bugün “Kurti” veya “Qurtie” diye okunan bir kavim adına rastlanmıştır GR Driver bu bölgenin Bitlis yöresini kapsayan güneydoğu Anadolu olabileceğini düşünmüştür Asur tabletleri Kurtiler için “Dağların Cini/Efendisi” diye yazıyor

Tarihçi Speiser, Mesopatamian Origins adlı eserinde Kürtleri Gutiler’le ilişkilendirir
Bu tezine kanıt olarak Asur kralı Tukulti-Ninurta (Enurta) I (1244-1208 MÖ)‘in kayıtlarından başlayarak Quti (Guti)‘lerle bağlantılı olarak sık sık Qurti/Kurti adıyla karşılaşıldığını, Quti ve Qurti denenlerin Uqumani (Kummuhi) adlı aşiretlerin komşuları olarak sık sık birlikte anıldıklarını ve yazıtlardaki bu referanslarda Quti (Guti) denenler ile Qurtiler’i birbirinden ayırmanın pratik olarak imkansızlığını öne sürüyor

Asur kralı Tiglath-pileser’in (MÖ 1114-1076) zafer silindiri Kürt adının geçtiği en eski kayıtlardandır Kurti veya Qurtie adındaki yerin kral tarafından feth edildiğini ve bu bölgenin Van gölünün cıvarları olduğu anlatılmaktadır Kurti adı verilen yerin adının günümüzdeki adı ise şaşırtıcı bir şekilde halen aynıdır Fakat son 60 yılda değiştirilmiştir

Asur kralı Tiglath-Pileser II (MÖ 745-727) Kur-ti-e diye adlandırılan bir kabileyle savaş yapdığı görülmektedir

Salmaneser I’in yazıtında Kirkhular, Kurkhiler gibi adlar, “Tiglat-Pileser I’in bir yazıtında onun zapettiği yerler arasında “Mekhri (Mikhri)” ve “Bisri” bölge adları, Tukulti-Ninib I’in fetihleri arasında “Kurti” (Kur-ti-i), Tiglat-Pileser II’nin yazıtlarında “Quru” halkı gibi adlar geçer Şerefname Kürdistan’da Mekri adında bir vilayet ve Şehrizor’da bu adda bir aşiret sayar (Seyfi Cengiz, Kürtler’in orijini)

Greko-Roma Kaynakları

Herodot

MÖ 5'ci yüzyılda yaşamış olan ve “Tarihin Babası” olarak tanınan Yunanlı Herodot, Halikarnas şehrinde doğdu Kendi anlatımına göre Mısır, Mezopotamya , Pontus ve Pers hükümdarlığını gezdi Güney İtalyanın Thurioi şehirini kurdu ve orada yaşadı MÖ 447 Atinaya yerleştı Genç yaşta Roma’da yazarlığa başlayan Herodot Yunan-Pers Savaşları, Yunanlılarla Barbarlar, Genel Tarih gibi üç kitap bıraktı Yaklaşık 64 yıl yaşayan Herodot tarihin ilk büyük gezgini ve ilk tarihçisiydi Historia adının alan yapıtı tarihin ilk tarih kitabı oldu

Heredot kitabında Paktilerden bahsetmektedir ve Ksenefon’un anlattığı Karduklar (Kürtler) olabilir Heredot’ta Darius’un 13‘üncü satraplığında Ermenistan’la birlikte Pactyic Ülkesi anılır Pactyic sözcüğünü Bohti (Bohtan, Botan) olarak yorumlayanlar var Ksenefon Karduklardan bahsederken Ermenistan ve Kürdistan sınırının Botan sınırı olduğuna işaret etmektedir dolayısıyla Botan ve Kardukların arasında yakın ilişki vardır Bazı tarihçilerin görüşlerine göre Heredot’ta Kürtler Pacty (Bohti) adı altında anılmış olmalıdırlar

Ksenefon
Grillos’un oğlu, Diodoradan doğma tarihçi ve filozof Xenophon veya Ksenefon Milattan önce 431 yılı civarında Atina yakınlarındaki Erxieon’da doğdu Yunanca Sokrates olarak telaffuz edilen filozof Sokrates’in öğrencisi idi
Yunancada, Ksene = yabancı, fon = ses Ksenefon= yabancı ses, yabancılarla konuşan demektir

Ünlü filozof ve tarihçi olan Atinalı Ksenefon (MÖ430-355) Anabasis (sefer) adlı eserinde yaşanan olayların yanı sıra geçtiği bölgelerde yaşayan halklar konusunda birçok bilgiler verir
Pers Kralı Darius

Pers İmparatorluğunun Batı Anadolu valisi olan Kiros/Keyhüsrev’in babası Pers kralı Darius (Kürdçe DARA) ölmüş Büyük oğlu Artakserksis tahta geçmiş ama Kiros (Cyrus) adlı küçük kardeş tahta çıkan kardeşi II Artakserksise (MÖ 404-358) karşı isyan etmiş ve tahtı ele geçirmek için ordu toplamaya başlamıştı Kiros, babasının ölümünden sonra büyük Pers kralı olan Artakserksis'e karşı sefere hazırlanıyordu Bu orduda onbinlerce Yunanlı paralı asker vardı ve ordusundaki asker sayısı yaklaşık 300 bin kişi kadardı

10 bini aşkın Yunanlı bir orduyuda toplayıp katıldığı İran seferini başlatmıştı Ksenefon, Milattan önce 401 tarihinde Pers kralının oğlu Kiros’un komutanlığında, Kral ikinci Artakserksis’e karşı sefere katıldı Ksenefon bu olayı baştan sona kaydetmek üzere bir savaş muhabiri olarak bu askeri sefere katılmıştır
Ksenefon’un Ellinika adlı kitabı, III kitap, I bölüm)

Savaşta, Ksenefon, kral adayı ve dostu Kiros’u kaybetti Yunanlılar savaşı kazanan taraf olmasına rağmen, destekledikleri kral adayı Kiros öldürülmüştü Kiros muharebede öldürülünce abisi Artakserkis mutlak kral olarak kalır Bir yandan savaşı kazandıkları için galip sayılırlarken, öte yandan da, destekledikleri Kiros öldürüldüğü için mağlup sayılıyorlardı Kunaksa (Cunaxa) yenilgisinden sonra memleketlerine dönmek üzere yola çıkan Helen askerlerinin kumandanı da öldürüldüğü için 10 bini aşkın Yunanlı asker başsız ve komutansız kalmıştı Bunun üzerine Ksenefon yeteneği ile kendisini komutan seçtirmişti Ve Yunanlılar Ksenefon komutasında Yunanistan’a geri dönmeye başladılar İşte bu dönüş tarihte “Onbinlerin Dönüşü olarak” adlandırıldı (Yunancası “Kiru Anavasi”)
Ksenefon

Onbinler, dönüşlerinde Kürdistandan ve Ermenistan da geçtiler Komutan Ksenefon da başından geçenleri yazdı Kiru Anavasi kitabı ortaya çıktı Kiru Anavasi’nin 4 kitap olarak adlandırılan bölümü, Onbinlerin Kürdistandan geçişini anlatır

Yunanistana geri dönen ordunun Kürdistana giriş tarihi: Milattan Önce 14 Kasım 401 idi 20 Kasım’a kadar Kürdistan içerisinde yol alan ordu, 21 Kasımda Kendriti Nehri denilen bugünkü Botan çayına ulaştı Ermenistana girdi

22 Kasım da Botan çayını aştılar Ermenistana girdiler Kürdistanda geçişleri toplam bir hafta, yani 7 gün sürdü

Botan çayı o zamanlar Pers kralının desteğinden dolayı güçlü olan Ermenilerle, bağımsız yaşayan, yani Pers kralının bile hükmedemediği Karduklar arasında sınır teşkil ediyordu Kürdler o zaman Persler ile müttefikleri Ermeniler arasında bir hayli sıkıştırılmış durumdaydılar

8 Aralık 401 tarihinde Fırat nehrine kavuştular

Taox’lar ülkesine vardıklarında tarih 31 Ocak 400 idi

1 Şubat 400 de Makronların ülkesine vardılar

10 Şubat 400 de Trabzona 15 Martta ise Giresuna kavuştular

4 nisanda o zamanki adı ile Kotiora, olan bugünkü Türkçeleşmiş telaffuzu ile Ordu şehrine vardılar

28 Mayıs’ta Yunanlıların iraklia dedikleri bugünkü Karadaniz Ereğlisinde idiler (Arap harfleriyle iraklia yazılınca EREĞLi okunduğu için Türkler? yanlış okuma sonucu EREĞLi demiş)

Ekim 400 tarihinin başlarıda bugünkü İstanbul boğazı geçilmiş

Mart 399 da ise Komutan Ksenefon ordusunu Ispartalı komutan Thivronaya teslim etmiş ve sefer sona ermiş

Ksenefon ve Kürdistandan Geçişi

Tarihçi ve komutan Ksenefon (Xenophon) Milattan önce 401 yılında yazdığı Anabasis (onbinlerin dönüşü) adlı eserinin üçüncü kitabındada Karduklardan sözeder

Yunanlı Ksenefon 10 bini aşkın ordusuyla Pers ordusunu yendikten sonra başladığı yolculuktan geri dönerken Kardukların ülkesinden geçer ve Kardukların saldırısına uğradığını anlatır

Mesela:

* Kürdlerin kimsenin hakimiyetini kabul etmeden özgür yaşadıklarını yazmış Onun tarifine göre Karduklar dağlar arasında yaşayan savaşçı bir halktı Akamenid (Pers) kralına bağlı değildiler Onların ülkesinden sonra Ermenistan gelmekteydi

Komutan Ksenefon, üçüncü kitabının sonunda değinmeye başladığı Karduklardan bahseder:

*Karduklar çok savaşçı ve pek çevik insanlardı, İran şahı Artakserksise (Artaxerxes) düşmanı olup; ona tabi değillerdir O kadardı ki Karduklar bir defasında 120 bin kişilik İran kraliyet ordusu bunların ülkesini işgal etmiş, bir teki bile geriye dönemeden yok olmuştur, sebebide Kürdistanın karmakarışık oluşu
Ksenefon, Kardukhların, İranlılardan bambaşka soydan ve onlara çok düşman olduklarını, bir tanık olarak anlatmıştır

Ksenefon dördüncü kitabında tekrar döner ve şunlardan bahseder:

*Kardukların ülkesine girdiklerinde düşmanın geçiş yollarını kapamamaları için sessiz ve hızlı bir şekilde ilerleme düşünceleri olduğunu yazmış

*Kardukların toplanarak öndeki askerlere saldırdığını bazılarını öldürdüğünü ve diğerlerinide yaraladıklarını ve bu saldırının kendilerini sürpriz bir şekilde yakaladığını yazmış Eğer Kardukhlar daha büyük bir rakamla bu saldırıyı yapsalardı ordusunun büyük bir bölümünün yokedilmiş olacağını anlatmış

*Kardukların çok iyi savaşçılar olduğunu, ellerinde boyları büyüklüğünde yayları ve uzun okları olduğunu yazmış Mükemmel okçu olduklarını ve yayları gererlerken sol ayağı ile yayın ağaç kısmına basıp kirişi gerdiklerini belirtmiş Kürd oklarının büyük ve kuvvetli olduğundan Yunan askerlerinin kalkanlarını ve göğüs zırhlarını delip geçtiğini ve askerleri öldürdüğünü yazmış Kürd oklarının bu özelliklerinden dolayıda Yunan askerlerinin o okları yerden alıp mızrak yerine geri fırlattığıı yazmış

*Sapan kullandıklarını yazmış Taş, ok ve sapanlarla bir nevi gerilla savaşı yürüttüklerini yazmış Hep beraber saldırdıklarında , hep bir ağızdan, saldırı marşı biçiminde bir marş söylediklerini yazmış (Kürdçedir)

*İşgal sırasında Kardukların çoluk çocuğunu alarak dağlara çekilip işgalciye karşı direndiklerini yazmış Kürd köylerindede epeyce bakır eşya olduğunu yazmış

*Karduklarin dağlarda ateşler yakarak, bu ateşlerle biribirleriyle haberleştiklerini yazmış

*Düşmanın kendilerini çok kızdırdığını, tuzak kurarak bazı Kürdleri öldürdüklerini, birkaçınıda canlı yakaladıklarını ve böylecede kendilerine zaman kazandıklarını hemde ülkelerini bilen birisine itimat edebileceklerini yazmış

*Kürd köylerinde, Kürd evlerinin çok güzel olduğunu, bol yiyecek bulunduğunu ve bu evlerde bolca şarap bulduklarını, şarap saklama sarnıçlarının sıvalanmış iyi sarnıçlar olduğunu yazmış Yani, Kürdlerin çok modern ve gelişmiş bir toplum olduğunu anlatmış

*Kürdlerin geçiş yollarını tıkadıklarını ve üstlerine tonlarca ağırlıkta kayalar attıklarını ve askerlerinin paramparça olduğunu, bazılarının öldüğünü diğerlerinin kol ayakların koptuğunu anlatmış Birkaç çarpışmadan sonra Ksenefon anlaşma önerdiğini, ölü Yunanlılar’ın cesetlerini istediğini anlatmış Kürdlerinde, Yunanlılara “evlerimizi yakmazsanız ölülerinizi size teslim ederiz”, dediklerini yazmış

Tarihteki ilk Kürd-Yunan anlaşması Bu anlaşma yapılırkende tercüman kullanılmış herhalde: Yunanca - Kürdçe

*Anlaşmaya rağmen görüşmeler daha bitmeden Karduklar yeniden taşlar yuvarlamaya başlarlar Yürüyüş ertesi gün Karduklar’la savaşa savaşa devam eder

*Nihayet Yunanlılar “Kürdistan” ile Ermenistan’ı ayıran sınır olan Centrites Nehri‘ne (Ancient Turkey kitabının yazarı Seton Lloyd’a göre bu nehir Dicle’nin doğu kolu olan modern Botan Irmağı’dır) ulaşır

*Yunanlılar, Kardukların ülkesini yedi günde geçtiler ve bu süre zarfında hep çatıştılar (IV Kitap, s 279) Yunanlılar nehrin karşı yakasında Akamenidler’in Ermenistan satrapı Orontas’ın Ermeni, Mardi/Mard ve Chaldaean paralı askerlerinden oluşan ordusunu gördüler Kendilerini izlemekte olan çok sayıda silahlı Karduklar’ın saldırıları altında çatışarak nehri karşıya geçtiler

*Kürdistandan 7 günlük geçiş süreci boyunca hiç uyuyamadıklarını ve sürekli savaştıklarını, çok sayıda silahlı Karduklar’ın saldırıları altında çatışarak Kürdistandan çıktıktan sonra rahat bir uyku uyuyabildiklerini yazmış
Sonraki yürüyüşleri Ermenistan içine devam etmiş (IV Kitap, s 287-91)

Bu haritada Ksenefon’un anlattığı Kürd bölgeleri ve Ermenistanı ayıran sınır

Dicle’nin doğu kolu olan modern Botan Irmağı Van Gölünün altındaki uzun koludur
Ksenefonun bahsettigi Onbinlerin geri çekilişi sırasında Ermenistan ordusunda Mard paralı askerleri de bulunuyordu Mard ve Khaldi (Chaldi) kabileleride tarihçilerin çoğu tarafından Kürt sayılmaktadır Kalli aşireti adında Kürt aşiretleri mevcuttur “Kan” eki ise ait olma ekidir Kallikan ise Kallikanlılar anlamına gelir; Khaldi>Kalli>Khallikan
Yunanlı tarihçi Herodota göre Mardlar iranik bir halkdı Ortadoğu uzmanı Marquart’in fikrine göre Mardlar Kürtlerin ta kendisidir Mardlar, modern tarihçi Adontz’a göre, Atropatene (Medya, Azerbaycan)’den gelme göçmenlerdir

Ksenefonun izlediği rota ve Kürt kabileleri: Carduchi, Mardi, Chaldi


Kürdler bu sınırların diğer yerlerindede yaşıyordu tabiki Ksenefonun anlattıkları özellikle Kurmanc Kürdlerinin bir kısmı olabilir Ermeniler bu bölgeye eskiden Trakya-Balkan bölgesinden göç ettikleri ıspatlandıYunan tarihçiler Heredot ve Strabo da Ermenilerin Trakyadan doğuya göçtüklerini yazmış Ermeniceninde Trakya dili olduğu ıspatlandı Ermeniler oralara daha gelmemişken Ermenilerin yaşadığı yerlerde Kürdler yaşıyordu
Professor Manandian: “There is no doubt, that they were closely related to the Thraco-Phrygians (Trako-Frigleri)

*Ksenefon Kürdistandan geçişleri süresinde başlarına gelen felaketlerin, Pers ordusuna karşı savaştıklarında başlarına gelenlerden daha fazla olduğunu yazmışKsenefonun 10 bini aşkın ordusuyla çıktığı yolda geri sadece 2 bin asker dönebilmiş

Ksenefon’un “Karduklar” ve “Kardukhya” hakkında kısmen dedikleri bunlardır

Kardukların modern Kürdler’in ataları olduğu görüşü bilim dünyasında kabul görmüştür

Etimoloji

NOT: Ksenefon Kürdlere Kard-ukh-oi demektedir
Yunan dili uzmanı Ali Karduxos’un açıklaması:
Kard: Kürd demek Kürdçedeki ‘u’ harfini Yunanlılar telaffuz edemiyorlar Bundan dolayı da “a” olmuş “-ukh” eki eski Ermenice çoğul ekidir yani Türkçedeki -LER ile -LAR eki karşılığıdır Ermeniler Kürdlere Kurd-ukh/Gurd-ukh diyorlardı eski çağlarda bu da Kürd-ler demektir

Yani Ksenefonun kullandığı Kard-ukh “Kürd-ler” demek Bunu Ermenilerden duymuş

Ama Ksenefon bu kelimeye bir de yunanca çoğul eki olan Kardukh-oi'yi ekleyerek KARD-UKH-Oİ’ demiş Bugünkü Türkçeye de ‘Kard-ukh-lar’ olarak çevrilmiş

Yani KARD-UKH-Oİ “KÜRD-LER-LER” demek

Tarihçi ve coğrafyacı Strabo, MS 1 yüzyılda Geographika adlı eserinde şöyle yazmaktadır: “Dicle nehrinin bulunduğu yerler Kürtlere aittir Gordyaei (Gordyaea) bölgesi, antiklerin “Kardukhi” (Ksenefonu kastediyor) dediği yerle aynı yöredir

Tarihçi Yaşlı Pliny MS 2 yüzyılda Naturalis Historia adlı eserinde şöyle yazmaktadır: “Eskiden Carduchi halkı (Kardukhi) olarak bilinen şimdi ise Cordueni, Adiabene’yle birleşir ve önlerinden Dicle nehri akar (Naturalis Historia VI 17 [14])


Polybius

Yunanlı tarihçi Polybius (Polybios) MÖ 200-118de Megalopolisde doğdu ve MÖ120 yıllarında öldü Yazdığı 40 kitapdan sadece 5 tanesi bugüne kadar gelebilmiştir
Polybius (200-118 MÖ), Selefkosların isyancı Medya (İran ve Mezopotamya) satrapı (Vali) Melon‘un ordusunda “Cyrtii” (Kirti, Kurti)’ler olarak adlandırlan sapancılardan sözeder (Polybius, II cilt, 5 kitap, 52 madde) Seleucia ve Babil’i alarak Kızıl Deniz’e dek tüm topraklara hakim olan Melon, ardından Susa üzerine yürürse de burada başarılı olamaz Sonunda Medya’nın güneyinde Suriye kralı Büyük Antiochus III tarafından MÖ 217’de yenilgiye uğratılır Melon’un bu isyanında özellikle sapancı kuvvetlerini oluşturan Kirtiler’e (Cyrtii) güvendiği kaydedilmektedir

Polybius (200-118 MÖ), Strabo (MÖ 64-MS 24) ve Ptolemy (MS 90-168)’de kısmen değişik şekiller altında ilk kez Xenophon’un eserinden bildiğimiz Karduk’lardan da sözederler Polybius’un kaydına göre aşağı Suriye üzerinde hakimiyet için Mısır kralı Ptolemy III ile MÖ 217 yılında yaptığı savaşta bir süre önce isyancı Medya satrapı Melon’u yenilgiye uğratan Selefkos kralı Antiochus III’ün ordusunda “Cardaces” (Cardac’lar veya Karda’lar) da vardı (Polybius, II cilt, 5 Kitap, s 265-66 ve 269)

Strabon

Ünlü Yunanlı tarihçi, felsefeci ve coğrafyacı Strabon (Latince: Strabo) MÖ 65 Amasya'da doğmuş ve MS 25 yıllarında ölmüştür
Amasya'dan ayrılıp Nil boyunca gezmiştir Kendisi batıda Sardunya'ya, kuzeyde Karadeniz'den güneyde Etiyopya'nın sınırlarına kadar seyahat ettiğini söylemektedir
En ünlü eseri o dönemin bilgisine göre dünya coğrafyasını anlattığı 17 ciltlik "Coğrafya" (Geographika) adlı eseridir Dünyanın ilk coğrafyacısı olarak da bilinen Strabon'un bu eseri bir çok dile çevrilmiştir Coğrafya’nın babası Strabon Geography adlı kitabındada Kürdlerden bahsetmektedir

Kürt Krallıkları: MÖ 63 Sophene & Corduene



Geography Of Strabo, 14 Kitap, s 161-62, Suriye başlıklı bölüm)

Eskilerin Kardukhi dediği halka kendisi Gord diyor K>G dönüşümü var Yunanlılar Kürdçedeki ‘u’ harfini telaffuz edemedikleri için Straboda Kürd yerine Gord demiş

*Dicle nehrinin bulunduğun yerlerin Kürtlere ait olduğunu söylüyor Gordyaei (Gordyaea) bölgesine de değinen Strabon, bu bölgenin antiklerin “Kardukhi” dedikleri aynı yöre olduğuna işaret eder Strabon, Gordyaei’ye dahil yerleşmeleri Sareisa, Satalca ve Pinaca şeklinde saymaktadır Mükemmel yapı ustası (mimar) ve kuşatma makineleri yapmada uzmanlıklarından dolayı ün salmış Gordyaeiler’in bu sebeple Artaxiad hanedanlığının en ünlü kralı olan Tigranes (Tigran II) tarafından hizmete alındıklarını, Gordyaea ülkesinin en büyük ve en iyi parçasının Roma generali Pompey tarafından Tigranes’e verildiğine işaret etmektedir

24 Maddenin ingilizce metni: Near the Tigris lie the places belonging to the Gordyaeans, whom the ancients called Carduchians; and their cities are named Sareisa and Satalca and Pinaca, a very powerful fortress, with three citadels, each enclosed by a separate fortification of its own, so that they constitute, as it were, a triple city But still it not only was held in subjection by the king of the Armenians, but the Romans stok it by force, although the Gordyaeans had an exceptional repute as master-builders and as experts in the construction of siege engines,

Bugün tarihi Kürdistanda bulunan yapıtların önemli bir kısmıda Kürdler tarafından inşa edilmiştir Strabonun anlattıklarından yola çıkarak bugünkü Ermeni yapıtlarının bazılarınıda Kürdlerin inşa etmiş oldukları anlaşılmaktadır
Strabo, “Kardakes” adının kökünün savaşçı (yiğit, yiğitçe, erkekçe) anlamlı “Carda” (Karda) sözcüğü olduğunu, söyleyerek özetle şu açıklamayı yapmaktadır: Persler (Akamenidler)’de gençler gün doğmadan uyandırılır, onlardan ellişer kişilik gruplar oluşturulur ve her grubun başında bir kralın yada satrapın oğlu olduğu halde kendilerine askeri eğitim yaptırılır Bu ellişer kişilik gruplara veya bu grupları oluşturan gençlere (kişilere) “Cardaces (Kardakes)” deniliyor Bunlar soygun ve yağma ile yaşadıkları için savaşçı, yiğit anlamlı Carda’dan türeme bir ad taşıyorlar Ama çevirenin (Groskurd) notuna göre onun sözünü ettiği Cardace’ler Persler değil, yabancı askerlerdir, daha doğrusu sonraları kendilerine Gordyaei veya Gordyeni denilen ve en son olarak da bugün Kürtler olarak bilinen Ksenefon’da bahsi geçen Karduklar’dır
Ptolemy, Kardukların Geliler’in aşağısında Margasiler’le Cadusiler’in topraklarına yakın bölgelerde gösterir ve daha ilerde ise Gordyene’den ve Gordyaei Dağları’ndan sözeder

Kürt ve Kürdistan adı Gord ve Gordyaea olarak 1, 8, 21, 24 ve 25 maddelerde geçer

Diodorus Siculus
Yunan tarihçi Diodorus Siculus Sicilyanın Agyrium ilçesinde MÖ 90 yıllarında doğmuştur Soyadını doğduğu şehir Sicilyadan almıştır MÖ 30 yıllarında hayatını kaybetmiştir Diodorus Siculus, MÖ 66 yılında “Tarih Kütüphanesi” (Bibliotheca historia) adında muazzam bir eser yazmıştır Bu eser üç bölüm olup, 40 tane kitapdan oluşur ve dünya tarihi hakkında bilgiler içerir Diodorus bu eserinde Pers Kralı Darius’un hükmettiği ülkeler arasında Kürt krallıkları Gordyene ve Sophene’yi sayar (Diodorus Siculus, Library of History, 404)

Titus Livius

Romalı tarihçi Tito Livio veya Titus Livius (Livy) “Roma Tarihi” (History of Rome, Ab Urbe Condita) adında muazzam bir eser yazmıştır MÖ 59 yılında doğan Livy yine MS 17 yılında Kuzey İtalyanın Venedik şehrine bağlı Patavium (Padua) kasabasında hayatını yitirmiştir Livy çalışmalarını özellikle Roma İmparatoru Augustus’un hükümdarlığı döneminde yazmıştır Livy’nin çalışmaları aslında 142 kitapdan oluşmaktadır ama sadece 35 tanesi mevcuttur

Livy, Selefkos İmparatoru Büyük Antiochus III MÖ 190 yılında Romalılara ve Bergamalılara karşı Yunanistanı ele geçirmek uğruna yaptığı Magnesia (Manisa) muharebesinde yenildiğini ve Antiochus’un 65-70,000 kişilik ordusunda Kürt okçular olduğunu anlatmaktadır (mixti Cyrtii funditores et Elymaei sagittarii)

Selefkos İmparatoru Büyük Antiochus III


Livy, Anticohus’un ordusunun özelliklerini, düzenleniş şeklini ve kimlerden oluştuğunu anlatırken şöyle der; 1200 güçlü ve 3000 hafif piyade asker, Yarısı Cretanlı (Giritli), ve Trallesliydi Bunların arkadasında 2500 Misyali yine okçu vardı, çizginin sonundada karışık Kürt sapancıları ve Elamlı okçuklar vardı

İngilizce Metni: Then came the Dahae, mounted archers, 1200 strong; then 3000 light infantry, half of them Cretans and half Tralles Beyond these again were 2500 Mysian bowmen, and at the end of the line a mixed force of Cyrtian slingers and Elymaean archers

Sol kanada 4000 tane Psidyalı, Pamphyliyalı ve Lidyalı, sağ kanatta ise aynı sayıda karışık Kürt ve Elamlı okçuların dizildiğini, yakın mesafedede 16 tane fil olduğunu yazmış
İngilizce Metni: The History of Rome, Chapter 37, Paragraf 40: Then came 4000 caetrati, Pisidians, Pamphylians and Lydians, next to these Cyrtian and Elymaean troops equal in number to those on the right wing, and finally sixteen elephants a short distance away

MÖ 171 yılında Eumenes II’nin ordusunda Kürt askerler bulunur Eumenes II, Yunanistanı Makedon kral Perseus’un elinden almak Roma Generali Licinius Crassus ve Quintus Mucius komutasındaki Roma ***huriyet ordusuna yardım ediyordu Savaş, Yunanistanın Thessaly şehrinin (Selanik) Peneüs nehrinde gerçekleşmiş Tarihçi Livy ittifak güçlerinin nitelikleri anlatırken şöyle yazar; Önlere 200 Galatyalı süvari ve 300 tane Eumenes tarafından getirilmiş Kürtler halkından (Cyrtiorum gentis) oluşan destek kuvvetleri atandı; 400 tanede Selanikli süvari hazırlandı

İngilizce Metni: On their front were posted 200 Gaulish troopers and 300 Cyrtians from the auxiliary troops brought by Eumenes; 400 Thessalian cavalry were drawn up a short distance beyond the Roman left (Livy's History of Rome, Kitap [4258])

Latince Metni: ducenti equites Galli ante signa horum instructi et de auxiliis Eumenis Cyrtiorum gentis trecenti Thessali quadringenti equites paruo interuallo super laeuum cornu locati Eumenes rex Attalusque *** omni manu sua ab tergo inter postremam aciem ac uallum steterunt

Pliny

Pliny (Gaius Plinius Secundus), 23 yılında Como, İtalyada doğdu Tarihde “Yaşlı Plinius” olarak bilinir 35 yıllarında babası tarafından Roma’ya götürülüp orada babasının arkadaşı şair ve kumandan Publius Pomponiusdan eğitim almıştır Roma’da bitkibilim (botanik) ve süslü şekilde budama sanatı üzerine eğitim almıştır Daha sonra Romalı filozof Senecanın etkisi altında kalarak felsefe ve retorik öğrencisi olmuştur Hukukda okuyarak avukatlık yapmaya başlamıştır Naturalist, tarihçi, ansiklopedist ve yazar olan Pliny (Plinius), Naturalis Historia (Natural History) adlı ünlü kitabını yazarak tarihi bir eser bırakmıştır Naturalis Historia 37 kitapdan oluşmaktadır 79 yılında ise İtalyadaki Vesuvius yanardağının püskürmesiyle hayatını kaybetmiştir

Pliny, Naturalis Historia (Natural History) adlı kitabında Kürtlerden bahsetmektedir
Pliny, Natural History VIxviii46 bölümünde Kürdistana Gordyæi (Gord Yurdu) demektedir Dicle (Tigris) adlı bölümde Dicle adının Med dilinde “Ok” anlamına geldiğini ve nehrin adını ise ok’un hızlılığından aldığını ve Dicle nehrinin Gordyaei dağlarından geçtiğini yazmış

İngilizce metni: When its course becomes more rapid, it assumes the name of Tigris, given to it on account of its swiftness, that word signifying an arrow in the Median language ((The Natural History Pliny the Elder John Bostock, MD, FRS HT Riley, Esq, BA London Taylor and Francis, Red Lion Court, Fleet Street 1855 - VI Kitap, bölüm 31)

Dicle nehrinin Ermenistandan başlayıp ''Kürdistan dağlarından'', yine bir Kürt bölgesi olan Adiabene’den, Apameadan ve Mesene kasabasından geçtiğini yazmış (Kitap VI 31)

Kafkas kapılarının ardında Gordyaean (Kürdistan) Dağlarında Valli ve Suarni diye barbar ve gaddar kabilelerin halen bulunduğunu fakat onların altın madenlerini işlettiklerini yazmış (Kitap VI 12 [11],)

Eskiden Carduchi halkı (Kardukhi) olarak bilinen şimdi ise Cordueni, Adiabene’yle birleşir ve önlerinden Dicle nehri akar diye yazmış Kitap (VI 17 [14])

Plutarch

Yunanlı tarihçi Plutarch (Mestrius Plutarchus) Milattan sonra 46-120 yılları arasında yaşamıştır Yunanistan’ın Chaeronea kasabasında doğan Plutarch aynı zamanda biyografist, felsefeci ve antik çağ ansiklopedistidir Zengin aileden geldiği için Atina Akademisinde 67 yaşından sonra felsefe, retorik ve matematik eğitimi almıştır Hayatının büyük bölümünün Romada geçdiği tahmin edilmektedir fakat Yunanistana dönüp orada 125 yılından önce öldüğü anlaşılmaktadır

Plutarch’ın en ünlü çalışması “Parelel Yaşamlar” (Bioi paralleloi) adlı eseridir Bu çalışma 46 tane ünlü Romalı ve Yunanlının biyografilerinden oluşuyor Bazıları karşılaştırılmalı (paralel) olarak bir Yunanlı, birde Romalı olarak anlatılmış

Plutarch (Plutark), Roma generali Lucullus’un hayatını ele alan bölümde Kürt ve Kürdistandan bahsetmektedir Kürdistan kralı Zarbienusdan bahseden Plutarch, Ermenistan kralı Tigranes’in baskısına karşı ittifak için Roma konsolosu Appius Claudius yoluyla Roma generali Lucullusla gizlice irtibata geçtiğini aktarmış Tigranesin, Kürt Kral Zarbienusu, karısını ve çocuklarını Romalılar Ermenistana girmeden önce suikast düzenleterek öldürdüğünü ve Romalıların Zarbienus adına cenaze töreni düzenlediğini anlatmış

MS 115 yıllarında Korduene kralının adı Manisarus idi Korduene (Kürdistan) şehirleri, Hübschmanna göre Die altarmenische Ortsnamen, 239, and Armenische Grammatik, i/2, 518-20 adlı kitabında fetihden sonra Ermeniceleştirilmeye tabi tutulmuş

Ptolemy

Claudius Ptolemaeus (Ptolemy) MS 90 yılında Mısırda doğdu, 168 yılında da hayatını yitirmiştir Ailesinin geçmişi hakkında herhangi bilgi mevcut değildir Roma vatandaşı olan Ptolemy, Yunanca konuşabilen, coğrafyacı, astronom ve astrologdu Birçok görüşe göre Ptolemy Helenize olmuş Mısırlıydı
Ptolemy, Carduchiler’i (Kürtleri) Geliler’in aşağısında Margasiler‘le Cadusiler’in topraklarına yakın bölgelerde gösterir ve daha ilerde ise Gordyene‘den (Kürdistan) ve Gordyaei Dağları’ndan sözeder Suriye üzerinde hakimiyet için Mısır kralı Ptolemy III ile MÖ 217 yılında yaptığı savaşta bir süre önce isyancı Medya satrapı Melon’u yenilgiye uğratan Selefkos kralı Antiochus III’ün ordusunda “Cardaces” (Cardac’lar veya Karda’lar) da vardı

Ayrıca, Ptolemy istemeyerek de olsa Kürt aşiretleri hakkında bilgiler vermektedir Diyarbakırın Bekiranlıları için Bagraoandene, Antep’in Belikanlıları için Belcanea, Hakkarinin Tiriganlıları için Tigranoandene, Elazığın Subhanlıları için Sophene, Dersimliler için Derzene, Botanlılar için Bokhtanoi aşiretlerinin adlarını verir Bu aşiretler bugün halen mevcuttur

Dio Cassius

IIYüzyılda yaşayan Romalı politikacı, yönetici ve tarihçi Dio Cassius (Cassius Dio Cocceianus) MS 155 yıllarında Nicaea (İznik), Bitinyada doğmuştur Babası Cassius Apronianus, Dalmatya and Kilikya yöneticisiydi Babasının ölümünden sonar Kilikyadan ayrılıp Romaya gitti, daha sonra Senato üyesi oldu Bütün Roma tarihi üzerine geniş çapta Yunanca 80 kitap yazmıştır ve sadece 19 tanesi bu zamana kadar yaşayabilmiştir Daha sonra hastalıktan dolayı emekliliğe ayrılan Dio Cassius MS 240 arasında Nicaeada ölmüştür

Dio Cassius, Kürdistana “Gordyen” (Gord-Yurdu) demektedir

Ammianus Marcellinus
Romalı Tarihçi Ammianus Marcellinus 325-330 yılları arasında Antakya’da doğmuştur
Ölüm tarihi ise net olarak bilinmiyor fakat 391 yılına kadar yaşadığı biliniyor Marcellinus 31 kitap yazmıştır, fakat 13 tanesi kaybolmuştur
359 yılında Pers krallar kralı II Sapor Romalıların elinde bulunan Amida’ya (Diyarbakır) yönelmişti Korkunç bir kuşatma olmuştu Romalılar, Sasanilerin dövdüğü surlarda yılmadan savunma halindeydiler Fillerin kullanıldığı saldırı kısmında ise ateş topları ile püskürtme harekatına devam ediyorlardı O sıralarda Diyarbakırda bulunan AMarcellinus bizzat şahit olarak kanlı savaşları ve salgın hastalıkları anlatmıştır Karadan saldırıya geçen kuşatmacılar surları delip şehre girmeye çalışırken, şehri savunanlar genelde sur üstünden savunmaya geçerlerdi Sonunda Roma direnişi kırıldı Altıncı yüzyılın sonlarında bu sefer sağlam Sasani savunmasındaki şehre Rumlar yöneldi Gene klasik şekilde yerden saldırı, sur üstünden savunma tertibi gerçekleşiyordu Kuşatmanın sessiz bir gecesinde, şaraptan ve uykudan lal haldeki Sasaniler, Rum fırtınasıyla uyandırıldılar Rumlar şafakla şehre girdiler ve Amid tekrar Bizans hakimiyetine girmiş oldu

Kuşatma sırasında Amid (Diyarbakır) şehrinde bulunan ve canını zor kurtaran AMarcellinus Kürdistana “Korduen” (Kord Yurdu) demektedir

Eutropius
Romalı tarihçi Eutropius (Flavius Eutropius) İstanbulda magister memoriae (üst düzey memur) olarak çalıştı 361-363 yıllarında İmparator Julian’la birlikte İran’a (Persia) karşı sefere katıldı Doğu Roma İmparatoru Valens (364–378) zamanında yaşayan Eutropius “Breviarium historiae Romanae (Abridgement of Roman History)” adlı 10 kitaplık tarih çalışmasını Valens’e adamıştır Bu tarih kitabında Eutropius Kürtlerden bahsetmektedir Roma dünyasının imparatoru Trajanus’un (Marcus Ulpius Trajanus Crinitus) 98-117 imparatorluk döneminde hakimiyetini ele geçerdiği ülkelerden biri olarakda Kürdistanı sayıyor

Kitap VIII, 3: İngilizce metni: He recovered Armenia, which the Parthians had seized, putting to death Parthamasires who held the government of it He gave a king to the Albani He received into alliance the king of the Iberians, Sarmatians, Bosporani, Arabians, Osdroeni, and Colchians He obtained the mastery over the Cordueni and Marcomedi, as well as over Anthemusia, an extensive region of Persia

Tarihçilerin kullandığı Kard, Kord, Gord, Kirti, Kurti adları Kürt adıyla aynıdır

Gorduene, Corduaie, Gordyeae, K(C)ardu-chi, Cordueni gibi adlar ise Kürdistan adıyla aynıdır

Tarihçiler ve Kürtlerden bahsetme tarihleri:

Hıstorians and their Mention of Kurds

MÖ 5 yy : Pacty (Bohti, Botan) (Herodot)

MÖ 4 yy : Kardukhi (Kürt-ler-ler), (Ksenefon)

MÖ 1 yy : Cordueni, Gordyene (Sallust ve Diodorus)

MS 1 yy : Cyrti, Gord, (Livy, Strabo)

MS 2 yy : Gordyeni, Cordueni (Plutarch ve Pliny)

MS 2 yy : Gordyene, Korduene (Ptolemy ve Dio Cassius)

MS 4 yy : Kardueni, Cardueni ("Petr Patr" [?] , Sextus Ruf, Eutropius)

MS 5 yy : Cardueni, Corduena, Cordyena, Kardueni (Ammianus Marcelinus, Julius Honor, Zosimus)

İran Kaynakları

Behistun Yazıtları
http://titusfkidg1uni-frankfurtdes/behistunhtm
Pers Kralı Darius, MÖ 515 yıllarında Behistun yazıtlarında Zaza Kürtlerinden bahsetmektedir Pers İmparatorluğunun hükümdarlığını yapan Pers Kralı I Darius (Dara) MÖ 522-486 yılları arasında yaşamış olup Ortadoğunun birçok ülkesini egemenliği altına almıştır Darius, MÖ 515 yıllarında Behistun yazıtları olarak bilinen ünlü çivi yazısını hazırlatmıştır Darius, yerden 100 metre yükseklikteki kayalıklara yazdığı Behistun yazıtlarında Pers tarihinden ve Feth ettiği ülkelerden bahsetmektedir Behistun yazıtları üç dilde ayrı olarak yazılmıştır: Eski Farsça, Elamice ve Babilce

Birinci sütunda Darius MÖ 515 yıllarında Fırat nehrinin kenarında Zazana adında bir kasaba olduğunu yazmış Bu kitabede, Dersim (Tunceli) ve Elazığ havalisi “Zazana” adı ile anılmaktadır

Sütununun ingilizce metni:
[119] Says Darius the king: Afterwards I went to Babylon; when I had not reached Babylon - there (is) a town Zazana by name along the Euphrates - there this Nidintu-Bel who called himself Nebuchadrezzar went with his army against me to engage in battle; afterwards we engaged in battle; Auramazda bore me aid; by the grace of Auramazda the army of Nidintu-Bel I smote utterly; the enemy were driven into the water; the water bore them away; 2 days in the month Anamaka were in course - we thus engaged in battle

Kârnâmag î Ardaşir î Babagân
Kürtler’in isminin geçtiği büyük bir savaş; Sasani-Kürt Savaşı Bu savaş Kârnâmag-î Ardaşîr î Babagân (Karnamey Ardeşêr Papakan) adlı yapıtta geçer Kârnâmag î Ardaşir î Babagân (Papagın oğlu Ardaşirin Hikâyeleri) adlı kitapda Kürt Kralı Madîg ile Sasani Kralı Ardeşir arasında geçen bir savaş anlatılır (MS 226) Bu kitap Zerdüst imparatorundan kalan en eski Pehlevice yazılmış kayıttır

Ardeşir (Ardaşir, Ardeşêr), Babag’ın oğludur, İranda MS 226-652 yılları arasında yaşamış Sasani devletinin kurucusudur Sasan, Babag tarafından at ve büyükbaş hayvanlarına bakması için görevlendirilmiş bir çobandı ve Kral Darabın soyundandı Babag, Kral Darae’nin oğlu Kral Darab’ın soyundan gelir İşte İskender’in iblisi yönetimi sırasında Darab’ın soyundan gelenler Kürt Çobanlar ile birlikte yaşamışlardı (chapter 1;1 to7) İşte Kürtler’in uzun süre koruduğu bu Ardeşir, Kral olur olmaz Kürt Kralı Madig’e saldırır

Sasani kralı Ardaşir çok sayıda asker ve Zavul’un kahramanlarını toplayarak Kürt Kralı Mâdîg’e karşı sefere hazırlandı Çok büyük bir kapışmaya sahne olunan kavga çok kanlı geçer ve Ardaşir’in ordusu Kürtler tarafından sonunda yenilgiye uğratılır Mâdîg’in ordusu övünerek: “Artık Ardaşir kaygısı olmaz, yenilgiyi aldıktan sonra Pars’a geri dönmüştür”der İlk karşılaşmada yenilen Ardeşir, bu arada 4000 kişilik ordu toplayarak Kürtlerin üzerinde bir harb hilesi ile gece baskını düzenler ve 1000 Kürt Askeri’ni kılıçtan geçirir, Kralı, ailesini ve yakınlarını esir alır Bunda önemli olan 1) Milattan yüz-ikiyüz yıl sonrasına kadar da “Kürt Kralı” ibaresinin kullanılmasıdır 2) Bu savaşın takriben Ermenistan yolu üstünde bir alanda cereyan etmesidir 3) Madig’in Azerbaycan’da kral olmasıdır

İngilizce metni: Afterwards he (viz, Ardashir), having collected many soldiers and heroes of Zavul, proceeded to battle against Mâdîg, the King of the Kurds There was much fighting and bloodshed (in which) the army of Ardashir (finally) sustained a defeat The army of Madig boasted thus: "Now there should be no fear of Ardashir, as on account of his defeat he has returned to Pars Meanwhile) Ardashir, having prepared an army of four thousand men, rushed upon them (viz, the Kurds), and surprised them with a night attack He killed one thousand of the Kurds, (while) others were wounded and taken prisoners; and out of the Kurds (that were imprisoned) he sent to Pars their king with his sons, brothers, children, his abundant wealth and property

II Orta Çağda Kürtler

Moses Khorenatsi

Ermeni tarihinin babası olarak tanınan şöhretli Ermeni tarihçisi Moses Khorenatsi (410-490) “Ermenilerin Tarihi” (History of the Armenians, Robert W Thomson çevirisi) adlı eserinde Kürdistandan bahsetmektedir Partlar’ın, Ermenistan’a hakim olduklarında ülkeyi beyliklere bölerek yöneten “Korduats’i” (Korduk, Korçek) adını taşıyan eyalette de aynı adı taşıyan bir beylik oluşturduklarını yazmaktadır (age, s 143, 178, 196, 209, 220-21) Bu sözcükler Ermenicede Kürdistan anlamına gelir Khorenatsi’nin bu eserinin MS 5-MS 8 yılları arasına ait olduğu sanılmaktadır Böylece Partlar’ın hakimiyeti çağında ve erken ortaçağlarda da değişik şekiller altında Kürdistan adıyla karşılaşmaktayız

Tabari
Pers kökenli tarihçi Tabari (Abu Jafar Muhammad ibn Jarir at-Tabari) en büyük İslam tarihçilerden biri olarak tanınır İran’ın Tabaristan bölgesinde 839 yıllarında doğan Tabari soyadını da buradan almıştır Tabari, 915 yıllarında tamamladığı eserinde Kürt kralının Pers kralıyla yaptığı savaştan bahsetmektedir Tabariye göre Sasani kralı Ardeşirle savaşan ve onu yenen Kürt kral Madig, Azerbaycan ,Doğu İran, Batı Kürdistan’a hakimdi (El-Taberi, Tarikh el-Omem wal-Mulook (The History of Nations and Kings)
Arab İstilası’nın devamında, Tabari ve Baladhuri’ye göre, bu kez Habin ibn Maslama şu anda gözeleri Ermenistan topraklarında bulunan “Nahr al-Akrad=Kürdler’in Nehri”ni geçerek Dvin veya Dabib Ovası’na vardı (643 Hicri) Otoritelerin mesela Ermeni kaynağı; Faustus of Byzantium, III’ün bildirdiğine göre, ki güvenilir olarak kabul ediliyor, bu nehir günümüzün Garni Nehri’dir Arab Coğrafyacı Muqadasi, (X Yüzyıl’da), Hristiyanların Dvin’de predominant hale geldiklerini, fakat Kürtler’in şehri ellerinde tuttuklarını kaydeder (yadbituhu al-Akrâd)

Tabari bu sefer Kürt isyanlarından bahseder 846 yılında İsfahan dağları cıvarlarında ve Farsda büyük bir Kürt isyanı patlak verir Musul Kürtleride Misawir Bin Abdel Hamid önderliğinde 866 yılında Abbasilere karşı bu isyanda yerini alır Aynı şekilde Kürtler, Basra’nın değişik bölgelerinde Zenj ihtilalinde, yine 850 yılında Yakoub Al Saffar’ın ihtilalinde, Kürt lider Mohammed Bin Abdallah Hazarmerdi’nin yüce önderliğinde kahramanca eylemlerde üstün bir şekilde yer alır Kürt lider Mohammed Bin Abdallah Hazarmerdi isyanın ruhunu tam üç yıl parlak tuttu (Al Tabari – Cilt 11, Sayfalar 200-256)

Araplar savaşta yetersiz kalınca Selçuklulardan oluşan “Hassa ordusu” ki günümüzde kiralık asker olarak bilinir Kürtlerin üzerine sürer ve çocuk, yaşlı, kadın demeden kılıçtan geçirilir Kürtler İsfahan, Cebel ve Farsta yenilgiye uğratılır Fakat bu yenilgi Kürt-Arap savaşların sonuncusu olmuyor ve 10–11 yüzyıllara sarkıyordu

Bu olayları kitaplarında kaydeden Tabari daha sonraları hayatının büyük çoğunluğunu geçirdiği Bağdat şehrinde 823 yılında ölmüştür

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.