Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ingiliz, marmaduke, müslüman, olan, pickthall, yazar

Müslüman Olan İngiliz Yazar Marmaduke Pickthall

Eski 08-16-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Müslüman Olan İngiliz Yazar Marmaduke Pickthall





Bir Peygamber Âsigi ve Turk Dostu:


Muhammed Marmaduke Pickthall






Bati’da Islâm’la muserref olmus pek cok bahtiyar kimse vardir Bu bahtiyar insanlardan birisi de Muhammed Marmaduke Pickthall’dir Islâm’i sadece bir din degil hayat tarzi olarak da benimsemesi, secmis oldugu din hakkinda devamli yeni bilgiler ogrenmeyi ve ogrendiklerini dindaslari ile paylasmasi, daha da onemlisi yasadigi her yerde mensup oldugu ummetin problemleriyle ilgilenmesi bizim icin onu daha ozel kilmaktadir Makalemizde bu cercevede Pickthall’in hayatini, Islâm’a bakisini ve Efendimiz (sas) hakkindaki genel dusuncelerini ozetlemeye calisacagiz

Pickthall, 7 Nisan 1875 yilinda Londra’da dogdu Babasi ve buyukbabasi Anglikan papazidir
Iki uvey kiz kardesi de rahibe olarak kilisede aktif calismistir Babasini alti yasinda kaybeden Pickthall, kucuk yasta yakalandigi bazi hastaliklarla mucadele ederken ayni zamanda erken donemde baslayan yabanci dil calismalarini da surdurmustur Yabanci dil konusundaki basarisi onu yurt disinda calismak uzere disislerinin actigi sinava girmeye sevk etmistir Sinavda basarili olamayan Pickthall, aile dostu Thomas Dowling’in davetini kabul ederek 1894-5’te Filistin’e gitmistir1 Once Kahire’ye gelmis ve orada Arapcasini ilerletmistir O’nun ikinci duragi Dowling’in papazlik yaptigi Filistin’dir Pickthall bolgeyle ilgili ilk izlenimlerini bize soyle anlatir: ‘Binbir gece masallarinda okudugum manzaranin aynisini Sam, Halep, Kahire, Kudus’te gordum Her ne kadar insanlarin fakirligi dikkati cekmekte ise de hayattan zevk aldiklari her hallerinden belliydi Bu insanlarin biz Avrupalilardaki zengin olma, yasama hirsi ve olum korkusu gibi endiseler tasimadiklarini hissettim’2


Burada kaldigi sure icerisinde Islâm’a duydugu sempati nedeniyle Musluman olmayi isteyen Pickthall’in bu arzusu, etrafindaki kimseler tarafindan hemen kabullenilmemistir Bazilari onun Islâm’i hemen kabul etmeyisinin arkasindaki sir perdesini aciklarken annesinin endiselerinden ziyade Sam camiinin yasli bir o kadar da tecrubeli imaminin telkinlerinden kaynaklandigini soylemektedirler Yasli imam ona annesini rencide etmemesini, memleketine donmesini ve yasinin biraz daha olgunlasmasini beklemesini tavsiye etmistir Genc Pickthall, yasli imamin vakur ve kibar davranislarini o donemlerde Islâm dunyasinda arz-i endam eden Hiristiyan misyonerlerle karsilastirdiginda biraz garipsedigini soylese de ileri ki yillarda Islâm’a girmeye yonelik bu ilk tesebbuslerini romantizm ve dogunun buyuleyiciligiyle izah etmekten de kendini alamamistir Daha sonraki olaylar yasli imamin, onu Musluman olmayi dusunmeye ve Islâm’i arastirmaya sevk etmekle isabetli davranista bulundugunu gostermektedir Bu olaydan neredeyse yirmi yil sonra Pickthall Islâm’i secmistir ki ona gore bu donem Muslumanligi cok daha iyi ogrendigi, gonulden ve iradi baglandigi yillara rastlamaktadir Muhtemelen Islâm’a ve Muslumanlara duydugu bu yakinlik dolayisiyla hakkindaki haberlerin ailesine ulasmasi nedeniyle Pickthall daha yirmi yasina girmek uzere iken annesinin ricasi uzerine tekrar Ingiltere’ye geri cagrilir3


1896 yilinin baslarinda Ingiltere’ye geri donen Pickthall orada Muriel hanimla evlenir Kisa bir sureligine Isvicre’ye gider ve orada yazarlik hayatina da baslar4 DegisIk roman denemelerinin yanisira 1906’da The House of Islam (Islâm’in evi) adli eserini yazar On yil sonra (1907) ikinci Ortadogu gezisine cikar5 Bir sure Kahire’de kalir ve 1912’de tekrar Ingiltere’ye doner Ahlakî degerlere cok onem veren Pickthall icin sIkintili gececek yillardir bu donemler


Mora’nin Yunanlilar tarafindan bagimsizliga kavustugunu ve uc yuz bin Musluman Turk’un Ortodoks papaz ve yerli Hiristiyan halk tarafindan olduruldugunu goren Pickthall’in insanlik adina karamsarligi bir kat daha artmistir Bu surecte diger pek cok Osmanli topragi parca parca isgal edilmis ve sayisiz curumler islenmistir6 Bulgarlarin neredeyse Istanbul’a kadar Osmanli topraklarini isgallerinin Ingiltere’deki papazlar tarafindan kutlanmasi ve Musluman Turklere lanetlerin yagdirilmasi onu daha da uzmustur O bugunlerde kendisine sadece su soruyu sorar:
‘Acaba hicbir Musluman Hz Isa’yi lanetlemis midir?’

Balkan savasinin gercek magduru Osmanli Turklerini vatan(lar)inda gormek uzere 1912 yilinin sonunda Istanbul’a gelir Bu ziyaretiyle Pickthall, Osmanli’nin parcalanmasinin cok daha buyuk felaketler doguracagini o gunlerde anlamistir Seri halinde yazdigi The Black Crusade (Kara Hacli Seferi) adli eserinde sayfalarca Muslumanlara topyekun savas acan Hiristiyan dunyasini elestirmekte ve ozellikle Turkler hakkinda olumsuz soylemlerin haksizligini dile getirmektedir Pickthall, ne Balkanlardaki Muslumanlarin ne de Araplarin Osmanli sonrasi arzu edilen bir devlet kuramayacaklarini hissetmis ve o yillarda kalemini var gucuyle Osmanli devletinin bekasini savunmaya adamistir

Anne Fremantle’nin ifadesiyle ‘Pickthall’in tek bir amaci vardir: Butun gucuyle Turk devletinin parcalanmasini onlemek’7 Ozellikle de Musluman toplumlarin bu kadar olumsuzluklar icerisinde halâ imanlarini ve Yuce Yaratici’ya karsi teslimiyetlerini gordukce onlar lehinde yazilarini artirmistir Bu tur bir yaklasim ise onu bir taraftan mensubu oldugu Hiristiyan Bati ile Musluman Osmanli arasinda sIkismasina neden olmustur Musluman Turkle ugrasan her devleti ve milleti (Ermenilerden Bulgarlara, Suudilerden diger batili ulkelere kadar) tereddut etmeden elestirmistir 1914’te With The Turks in Wartime (Savas Zamani Turklerle Birlikte) adli eserinde Turkiye ziyaretini tafsilatli bir sekilde resmetmektedir8


Birinci Dunya Savasi ve Bati’nin Osmanli’yi parcalama gayesinin aciga cikmasi onu daha da uzmustur Uzun yillar sempati duydugu Islâm’la ilgili bir konferansinda (Islam and Progress/Islâm ve Terakki) aciktan Musluman oldugunu ilan etmistir 29 Kasim 1917 tarihinde gerceklesen bu olayi takip eden birkac yil icinde esi de Musluman olmustur Bundan sonra Pickthall’i Ingiltere’de yasayan Muslumanlarin en onemli onderleri arasinda gormekteyiz 1920 yilinda Hindistan’a gidinceye kadar Muslumanlarin sIkintilariyla ictenlikle ilgilenmistir Hatta Ekim 1919’da Sevr anlasmasina dogru gidilen gunlerde Muslim Prayer House’da Osmanli devletinin bekasi icin yapilan toplantiya baskanlik etmis ve Bati’nin Muslumanlara mudahalesine karsi demecler vermistir9 Cogu kimseye gore Pickthall, yillardir asigi oldugu dini secmesi bir ihtidadan ziyade kendini kesiften ibarettir O’nun Muslumanliginda dikkatleri ceken en onemli nokta ise Musluman oldugu an vakit kaybetmeksizin Efendimiz’in (sas) ismini almasidir Artik o, Muhammed Marmaduke Pickthall olarak anilacaktir Bizim acimizdan mumeyyiz bir vasfi ise Ingiltere’de farkli heretik gruplara (ozellikle Kadiyânilige) karsi mucadele ederek Sunni-Hanefi cizgisini devamli on planda tutmus olmasidir


1920’de Bombay Chronicle editoru olarak Hindistan’a gider 1924’te Hindistan’daki protestolarin yanlis haber yapilmasi uzerine dergiden istifa eder Pickthall, Osmanli Devletinin yikilmasina karsi oldugu gibi Hindistan’in ikiye bolunmesine de (Musluman ve Hindular arasinda) karsi cikar Daha sonra Haydarabat Nizami’nin idaresindeki bir okulda mudurluk yapmaya baslar 1927’de on yil surecek olan Islamic Culture adli derginin editorlugune baslar Daha sonra The Cultural Side of Islam (Islâm’in Kulturel Yonu) adi altinda basilacak olan Madras’ta bir dizi seminer verir 1929-1931 yillari arasinda Haydarabat Nizami ona uzerinde calismakta oldugu Kur’ân tercumesini tamamlamak uzere izin verir Cunku Hindistanli Muslumanlar ondan boyle bir ceviri yapmasini beklemektedirler Pickthall tercumeyi tamamladiginda butun Muslumanlarin kabulunun saglanmasi icin Ezher Seyh’inden izin almak ister fakat Seyh Muhammed Sâkir’in karsi cikmasi uzerine Ezher’den bir onay cikmaz Daha sonra Seyh Merâgî ve Resid Rizâ gibi alimlerin girisimiyle ceviri onaylanir Her ne kadar Pickthall Kur’ân’in mutlak bir cevirisinin mumkun olmadigini kabul etse de cok sayida gayrimuslim icin faydali olacagi kanaatindedir The Meaning of the Glorious Koran (Yuce Kur’ân’in Anlami) basligiyla yayimlanan tercume pek cok dile de cevrilmistir10


Pickthall’in Musluman Turk sevgisini gostermesi acisindan onemli bir anekdot ise Haydarabat Nizami’nin oglu ile Osmanli Hanedanlarindan II Abdulmecid’in Fransa’da yasayan kizi Durru Sehvâr’in evliligine vesile olmasidir 1935’te Haydarabat’i terk eden Pickthall, arkasinda surekli buyuyen bir okul, uzun yillar editorlugunu yaptigi ve hala devam eden onemli bir dergi (Ondan sonra derginin editoru Muhammed Esed olmustur) ve sayisiz dost birakmistir Ingiltere’ye gelir gelmez Musluman toplumun meseleleriyle ilgilenmeye yeniden baslamis ve bir dizi seminer vererek Islâm’i anlatmistir Pickthall 19 Mayis 1936’da bir ciftlik evinde vefat etmistir Esi masasini temizlerken onun vefat etmeden evvelki gece daha once yazdigi Madras seminerlerini gozden gecirdigine sahit olur

Pickthall’in son cumlesi Kur’ân-i Kerim’in su ayetiyle bitmektedir:


‘Kim hâlis olarak kendisini Allah’a teslim edip guzel davranislarda bulunursa Rabb’inin nezdinde onun mukafati olacaktir Onlar ne korkacak ve ne de uzuntu duyacaklardir’ (Bakara, 2/112)11

Pickthall’in Gozuyle Efendimiz (SAS)


Yukarida da belirttigimiz gibi Pickthall Islâm’i tanidiktan neredeyse yirmi yil sonra Musluman olmustur Hiristiyanligin en ince detayina kadar yasandigi bir ortamda yetismesi ve Bati’da Peygamberimiz (sas) hakkinda art niyetle uretilen buyuk bir literaturun varligina ragmen onun Islâm’i tercihi tamamen bilincli ve iradî bir secimdir Onceden iyi bir Hiristiyan olan Pickthall’in Islâm’i kabuluyle birlikte cok iyi bir Musluman olmasi herkes tarafindan vurgulanan bir gercektir Onun bu konudaki hassasiyeti tamamen dinin en temel kaynagini cok iyi anlamasi ve dinin tebligcisinin hayatina dair derin vukûfiyetinde yatmaktadir Allah Resûlu (sas), onun icin her seydi Dinin tebligcisi ve ayni zamanda teblig ettigi dini en guzel sekilde yasayan ornek insandi Bu nedenle Insanligin Iftihar Tablosu (sas) belki de Bati’da ilk defa Pickthall’in sahsiyetinde gercek huviyetiyle taninma firsati bulmustur12 Simdi de Batili bir Musluman ve pek cok yazisiyla Batililara hitap eden bir entelektuel olarak onun Peygamber Efendimizi (sas) anlatirken uzerinde durdugu birkac hususu dile getirmeye calisacagiz


Meshur meâlinin girisinde de belirttigi gibi Allah Resûlu (sas) en kucuk meziyete sahip insanlarin gurur ve kibirle arzi endam ettigi bir donemde Peygamber olarak gonderilmesine ragmen mutevaziligini sonuna kadar korumus buyuk bir insandir Pickthall, O’nun (sas) en gurur verici lakabinin abdullah (Allah’in kulu) oldugunu soylemektedir13 Pickthall da, Allah’in kulu olmayi en buyuk paye saymakta ve bu payenin en mukemmel bir sekilde Peygamber Efendimiz tarafindan temsil edildigini belirtmektedir Bu nedenle o Efendimiz’i (sas) bir dostu sever gibi sevmistir O’nu kendine cok yakin hissetmistir O’na gore Peygamber Efendimiz (sas) Hiristiyanliktaki Isa anlayisinda oldugu gibi Tanri bir peygamber ya da tahtinda oturup duran ve etrafindakilere durmadan emirler yagdiran bir hukumdar degildir Hatta o, Allah Resûlu’nun buyuklugunu, getirdigi ya da kendisinin koydugu her hukme oncelikle kendisinin riayet etmesinde gormektedir14 Evet Hz Muhammed (as) ummeti icinde ummetin derdiyle dertlenen ve onlarin maddi manevi butun sIkintilarini cozmeye calisan bir Nebi’ydi Pickthall en cok Efendimiz’in bu yonune hayran kalmistir ve eserlerinde de bunu devamli vurgulamistir: ‘O takvayi zirvede temsil eden bir kimseydi Aliskanliklari oldukca sade ve fevkalade nezihti O Allah ile munasebetini devamli yuksek tutan buyuk bir sahsiyetti Devlet islerinde kuvvetli ve uzak goruslu, insanlarla olan iliskilerinde ise zarif, kibar ve hep affedici bir insandi O sadik bir dost, ele aldigi her konuda da daima samimi davranan biriydi’15


Aslinda Pickthall’in Peygamber Efendimiz (sas) ile ilgili dusuncelerini onun Islâm hakkindaki kanaatleri belirlemektedir O her zaman Islâm’in insanin kalbine ve aklina hitap eden bir din oldugunu vurgulamaktadir Bu nedenle Kur’ân ve Sunnetin emirleri butun insanlar icin gerekli olan fitrî kanunlardir16 Halbuki diger dinlerin pek cogunda bir ruhban sinifi vardir ve dinin gercek cercevesini de bu grup belirlemektedir Hal boyle olunca dusunce hurriyeti kaybolmakta ve hurafeler her tarafta yayilmaktadir Burada Pickthall bize Efendimiz’in (sas) komsu ulke liderlerine gonderdigi mektuplarda yaptigi tavsiyeyi hatirlatarak bir taraftan Allah Resûlu’nun evrensel mesajini ozetlemekte diger taraftan da insanligin ebedi mutlulugu icin elzem olan receteyi sunmaktadir: ‘Hurafeleri birakiniz, ruhbanligi kaldiriniz, sadece Allah’a kulluk yapiniz ve sakin idarecisi oldugunuz halka kotu davranmayiniz’17


Pickthall, insanligin mutlulugu icin gerekli her turlu ogretinin Kur’ân-i Kerim ve O’nun tebligcisi Hz Muhammed’in (as) Sunnetinde aciklandigini, yasadigi muddetce etrafindaki insanlara anlatmistir Aydinlanma sonrasi ve pozitivizmin en yaygin oldugu bir donemde yasayan Pickthall, Bati’da sIk sIk gundeme getirilen liberalizmden ve esitlik soylemlerinden rahatsiz oldugunu dile getirmistir Ona gore bu guzel soylemler insanlari mutlu etmemis bilakis onlari daha fazla mutsuzluga suruklemistir Bunun en temel sebebi ise liberalizm ve esitlik vurgulanirken ‘dayanismanin’ modern cagda utopyalastigi gercegidir Halbuki Allah Resûlu (sas) yuzyillar once bu utopyayi bizzat hayatinda ornekleyerek gostermistir18 Pickthall, Efendimiz’in (as) ‘Komsusu ac iken tok yatan bizden degildir’, ‘Kolelerinize yediginizden yedirin, giydiginizden giydirin’ gibi tavsiyeleri ve hayati seniyyelerindeki uygulamalarindan gercek anlamda dayanisma ve kardesligin bizzat O’nun (sas) tarafindan tesis edildigini bildirmektedir Sahabe efendilerimiz ve takip eden nesillerin de ayni duygu ve dusunce ile hareket ettiklerini soyleyen Pickthall hadiste oldugu gibi her Musluman kendisini binanin tuglalari olarak gormus ve birbirlerini desteklemislerdir O, Resûlullah’in (sas) bu ilkeler ile evrensel kardesligi kurmus oldugunu ve herkesin uyacagi sinirlari net bir sekilde ortaya koydugunu devamli vurgulamistir Bugun modern Batida siniflar vardir Bazi bolgelerde de bu siniflarin karsiliginda kast sistemi bulunmaktadir19 Dogustan, meslekten ya da mensubu oldugu irktan imtiyazli oldugu dusunulenler mevcuttur Peygamber Efendimiz (sas) ise bunlarin hepsini reddetmistir O, Islâm’i, bir irkin digerlerinin ragmina yukselmesi degil bilakis topyekun insanligi kucaklayan bir din olarak gormustur20 Butun inananlarin bir onderi, bir hidayet kaynagi ve bir hedefi vardir: Onder Hz Muhammed (as), rehber (hidayet kaynagi) Kur’ân-i Kerîm ve hedef de Allah’in (cc) rizasidir21


Allah Resûlu’nun (sas) uygulamalarinda Pickthall’i cok fazla etkileyen bir diger husus ise O’nun (sas) hosgoru, sabir, merhamet ve hukuka saygili olmasidir Bunun en temel sebebi onun, dinî toleransi tarihi acidan bir toplumun sahip oldugu kulturun en ulvî tezahuru olarak gormesinde yatmaktadir22 O, Islâm’in hosgorusunun tarihte bir benzerinin olmadigini 23 vurgular ve Efendimiz’den (sas) onceki uygulamalar ile sonrakiler arasinda sIk sIk mukayeseler yapar Allah Resûlu’nun (sas) hosgorusu sadece Muslumanlarla sinirli degildir O (sas), her irk ve dinden kimseye insani saygi sinirlarinda hosgoru gostermistir Pek cok savasta, savasmayanlara saygi gosterdigini ve savasan dusmanlarini bile affettigini, O’nun sayesinde esirlerin rencide edilmekten kurtuldugunu soyleyen Pickthall, Peygamberimiz’in (sas) diger dinlerden olan kimselere hosgorusuzlugu yasakladigini da hatirlatmaktadir24 Allah Resûlu (sas), iscinin emeginin teri kurumadan verilmesi gerektigi konusundaki uyarisina kadar inananlari her hususta hassasiyete davet etmistir Bu Peygamberî terbiyeyi benimseyen Pickthall da Islâm’i kili kirk yararcasina yasarken onceki dinine ve dindaslarina da hosgorusunu hic yitirmemistir Hosgoru, sabir, merhamet ve hukuka saygi Islâm’in erdemlerindendir O, Efendimiz’in (sas) her turlu ahlaki ve dini gelismeye damgasini vurduguna cani gonulden inanmistir Bu konularda Allah Resûlu muminlere ciddi sorumluluklar yuklemistir25 Bu sorumluluk suuru dolayisiyla Muslumanlar hicbir zaman dindaslarina ya da kendi disindaki kimselere zulmetmemislerdir Pickthall’a gore bunun en guzel ornegini birinci cihan harbinde Osmanli Turkleri vermistir Imkanlari oldugu halde ve Almanlarin israrina ragmen, Turk askerleri Gelibolu’da kimyasal silah kullanmamislardir26


Burada hatirlatilmasi gereken diger bir nokta da Pickthall’in da ifade ettigi gibi Muslumanlarin dini dunyevi ayrimina girmemesidir Belirtilmelidir ki inanan insanlar Hz Peygamber’in (sas) rehberliginde yaptiklari her isin arkasinda Cenâb-i Hakk’in rizasini aradiklari icin dunyevi isleri de artik onlar icin dini birer huviyet almistir Bu nedenle Pickthall Muslumanlari, hayatin her bir dilimini hayati Veren’i razi etmeye kilitlenmis bir toplum olarak gormustur27 Muslumanlarin dunyada maddi-manevi gelismesinin anahtarini da bu konudaki hassasiyetlerine baglamistir


Pickthall, Efendimiz’in (sas) insanlik tarihinde insanlik adina getirdigi en onemli yeniliklerden birisinin de kadin haklari oldugunu soylemektedir Konuyla ilgili Hz Peygamber’den (as) pek cok hadise yer veren Pickthall, ‘kadin ve erkek arasindaki gercek uyumu Islâm getirmis ve Efendimiz (sas) de uygulamistir’ demektedir Efendimiz (sas), kadini erkegin diger yarisi addetmekte, cennetin analarin ayagi altinda oldugunu soylemekte ve kiz cocuklarina iyi davranan ve onlari iyi yetistirenlerin cehennemden korunacagini mujdelemektedir O, Allah Resûlu’nun (sas) butun ogretilerinin kadina karsi yapilan zulmu engellemeye yonelik oldugunu belirtmeyi de ihmal etmemektedir

28



Efendimiz’in (sas) aile hayatina dil uzatanlara karsi sunlari soylemektedir: ‘Tek eslilige Yuce Nebi’den (sas) daha guzel bir ornek yoktur O (sas), yirmi alti yil esi Hz Hatice (ranha) ile birlikte mutlu ve ornek bir hayat yasamistir Cok eslilik ile de ilgili en guzel ornegi yine O (sas) vermistir29 Cok esliligin Islâm’la baslamadigini ve Muslumanlar arasinda cok fazla tatbik edilmedigini belirten Pickthall Islâm’in getirdigi duzenlemeler ve Efendimiz’in (sas) nezih ve hassas tutumuyla kadinlar hak ettigi konuma yukselmistir, demektedir Hatta o, Allah Resûlu’nu (sas) kadinlarla ilgili tavsiyelerinden oturu dunyanin tanidigi en buyuk kadin haklari savunucusu olarak takdim etmektedir30 Boylece Pickthall, hem Musluman hem de gayrimuslimlere aile icindeki huzurun teminatinin ancak soz konusu Peygamberî yaklasimla elde edilebilecegini tavsiye etmektedir


Pickthall, Allah Resûlu’nun (sas) bir elinde kilic diger elinde Kur’ân ve sahlanan bir atin uzerinde dusmanlarina durmadan saldiran kimse olarak resmedildigi bir ortamda yetismistir Ayrica o Batida her turlu izm’in getiri ve goturusunu goren ve erken yaslarda tanidigi Islâm’i yillarca inceleme imkani bulan ayricalikli bir mutefekkirdir Gonulden kabul ettigi dinin Peygamber’inin (sas) soz ve fiillerini de (Sunnet) en guzel ve mukemmel ornek olarak telakki etmistir O, Insanligin Iftihar Tablosu’nun (sas) Sunnetini ictenlikle benimsemis ve ancak O’nun (sas) rehberliginde hem dunya hem de âhiret saadetinin elde edilecegini soylemistir Sikintili bir donemde yasamasina ragmen hep Muslumanlarin ve insanligin mutlulugunu dert edinmesi de onun rehber edindigi Zat’a (sas) karsi medyûniyetini gostermektedir Cenab-i Hakk onu ve butun Muslumanlari Efendimiz’in (sas) sefaatine nail eylesin

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.