|  | Yazı-Tura Atma |  | 
|  08-16-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Yazı-Tura Atma'Yazı-tura' günümüzde, havaya atılıp yere düşen bir madeni paranın üstte kalacak tarafını önceden bilmeye dayanan basit bir şans oyunu olarak bilinir  Oysa tarihin derinliklerinde çok ciddi bir şekilde insanların kaderlerini tayin etmede kullanılmıştır  Antik çağlarda insanlar yaşamları konusundaki önemli kararların Tanrılar tarafından verildiğine inanıyorlardı  Tanrıların kararlarını en kısa şekilde, 'evet' veya 'hayır' olarak öğrenebilecekleri yollar arıyorlardı  Gök gürültüsü, şimşek, yağmur gibi tabiat olayları Tanrıların bir mesajı olarak algılanıyordu  Madeni paralar bu şekilde cevap alabilmek için en uygun araçtılar ama kullanılmalarına ilk olarak Lidyalılar tarafından ancak milattan önce onuncu yüzyılda başlanılabildi  Kullanılmaya başlanıldıklarında da zaten Tanrıların karar mekanizmalarının bir aracı olarak düşünülmemişlerdi  Dokuz yüzyıl sonra Julius Caesar (Sezar) madeni para ile yazı-tura atma olayını başlattı  O zamanlar Romalıların kullandıkları tüm paraların bir yüzünde Sezar'ın kafasının resmi vardı  Para havaya fırlatıldığında 'head' (baş, kafa) denilen Sezar'ın kafası taraflı kısmının üste gelip gelmediğine bakılıyor, bir anlaşmazlığın haklı tarafı tayin ediliyor veya bir dileğin Tanrılar tarafından yerine getirilip getirilmeyeceği anlaşılıyordu  O devirlerde iş o kadar ciddi boyutlara ulaştı ki 'head and tail' (tail'de paranın resimsiz kısmına deniliyor) yani yazı-tura atma, arazi, evlilik, cinai suçlar gibi konuların yasal mahkeme sonuçlarına bile uygulanıyor, Sezar'ın kafası olan kısmın üste gelmesi, İmparator'un da kararı onaylaması olarak kabul ediliyordu  Bizdeki adıyla 'yazı-tura'daki 'tura' kelimesinin kökeni 'tuğra'dır  Tuğra Osmanlı padişahlarının imza yerine kullandıkları özel şekilli işarettir  Tuğra aslında Oğuz Han zamanından kalma bir Türk geleneğidir  Tuğralarda yığma yazı ile padişahın ve babasının adı yazılırdı  'Orhan bin Osman' gibi  Daha sonraları padişahlar isimlerinin başlarına 'han', 'muzaffer daima' gibi unvanlar da eklemeye başladılar  İkinci Süleyman'dan sonra tuğra, çiçek ve yaprak resimleriyle süslendi  Tuğra zamanla, bu işle özel olarak uğraşan hattatların elinde, harflerin belirli bir sırayla istiflendiği, karmaşık görünümlü bir biçim aldı  Bu yüzden tuğranın kime ait olduğunu anlamak uzmanlık isteyen bir işti  Halkın gözünde etrafındaki çiçeklerle birlikte sadece güzel bir şekil olarak algılanıyordu  Tuğra, ferman, berat gibi belgelerle beraber, padişahın bastırdığı paraların da üstünde bulunurdu  Madeni paraların bu resimli tarafı önceleri 'tuğra' sonra 'tura', paranın birimini yazan tarafı da 'yazı' olarak anılmaya başlandı ama yazı-tura hiçbir zaman resmi kararlar için kullanılmadı   | 
|   | 
|  | 
|  |