|
|
Konu Araçları |
açısından, değerleme, değişkenler, ingiltere, kültürel |
İngiltere: Kültürel Değişkenler Açısından Değerleme |
08-16-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İngiltere: Kültürel Değişkenler Açısından DeğerlemeİNGİLTERE: Kültürel Değişkenler Açısından Değerleme Jamieson 1980’de Ingilterede faaliyet gösteren Amerikan ve Ingiliz şirketleri üzerine yaptığı araştırmada Amerikan şirketlerin insan faktörüne, açık kültüre, eğitime ve seçime daha fazla değer verdikleri ortaya çıkarmıştır Yine bu çalışmaya göre Amerikan şirketleri pazarlamaya yönelmişken Ingiliz şirketleri üretime yönelmişlerdir Ingiltere hetorojen bir kültür yapısına sahiptir Kültüründe Ingiliz, Irlandalı, Iskoç, Galli ve Hintli insanları barındıran bu ulus aslında oldukça değişik dinamikleri de bünyesinde bulundurmaktadır Aile Günümüzde Ingiliz aileleri çekirdek ve zayıf bağlarla bağlı bir özellik göstermektedir Bunun sebebi olarak 18 ve 19 yy daki endüstri devrimi gösterilmektedir Ancak Macfarlane (1978) bunu 13yy başlarına bağlamaktadır Ailede karı koca eşit özgürlük ve sorumluluklara sahiptirler Çocuğun bireyselliğine saygı duyulur Çocuk gelişimi Ingilterede bilişsel süreçler, yargılama, planlama, canlandırma, kontrol üzerine kurulur Klein (1965) buna problem çözme demektedir Bunun sonucu olarak bireyler düşünceyi problem çözme olarak görüyor De Bono’da ABD deki bu yanlış görüşü belirtmektedir Bu şekilde çocuk gruptan bağımsızlık, karmaşıklığa tolerans, gerçekle yüzleşme ile başarı ve performansa odaklanıyor Ailede çocuk için ceza sistemi de yaygındır Harçlık kesme, yasaklama, men etme bunlardan bazılarıdır Din Ingilizler büyük bir yüzdeyle Hristiyanlardır ve bunların içindeki ağırlık Protestan ve Roma Katolikliği mezhepleridir Ingilterede %25’lik bir bölüm herhangi bir mezhebe üye olmadığını düşünmektedir Kadınlar, yaşlılar ve beklentinin tersine yüksek sosyal statü sahipleri daha dindardırlar Weber Ingilizlerin 16yy’da feodalizmden kapitalizme geçtiğini söyler Bunun yanında Avrupadaki klan sistemini Hristiyanlığın bozmuş ve soyut, ailesel olmayan bireysel davranışı özendirdiğini belirtir Ona göre Protestanlık önceki akrabalık sisteminin zincirlerine hücum etmiştir Macfarlane (1978) Ingilizlerin 13yy’dan beri bireyci olduğunu söylemektedir Bu tarihlerde Ingilterede güç kullanan, coğrafi ve sosyal olarak mobil, ekonomik olarak rasyonel, pazara yönelik, ele geçirmeci, ben merkezli bireylerin varlığına dikkat çekmektedir Bu şekilde Protestanlık bireyselliği ve kapitalist ruhu güçlendirmiş ve bu ruh da endüstri devriminin motor gücünü oluşturmuştur Eğitim Ingilterede 9 yıllık temel eğitim vardır ve temelleri 18ve 19yy’ın geleneksel Ingiliz söylemleri üzerine kurulmuştur Ingiliz eğitim sistemi temelde bireysel gözlem, keşif, deney, faaliyet ve denyim üzerine kuruludur Sistemin değerleri ise başarı, istek, bireysellik, kaynaklılık, saldırganlığın düzenlenmesi, mülkiyete saygı ( Lodge ve Vogel bunu bireysel ideolojinin önemli bir değişkeni olarak görmüştür) ve çabuk doyumun ertelenmesidir Politik sistem Ingiliz hükümeti dünyadaki en kayda değer olanıdır Bir durağanlık ve korumacılık sembolüdür Ingilterede parlementer demokrasi vardır ve devletin başı kraliyettir Kraliyet pratikleri az öneri ilişkisine sahip bir kurumdur Avam kamarası ve Lordlar kamarasından kuruludur Sosyo-Ekonomik sistem Kapitalizmin doğduğu ülke olarak Ingilterede orta çağ sonlarında dahi ticari kapitalizm denebilecek sistem vardı Günümüzde kapitalizm Ingilterede saf şeklini yitirmiş özgürlüklere karşı konrolün, özele karşı kamunun dengesi arasında konumlanmıştır Sosyal yapısı bakımından Ingilterede yüksek ve düşük olarak ikiye ayrılabilecek güçlü bir orta sınıf vardır Ülke sistemi bu sınıflar arasında hareketlere fırsat verecek şekildedir Bireycilik - Toplumculuk Bireysellik değerlendirmesinde Hofstede Ingilterenin 89 puan gibi yüksek bir bireysellik derecesine sahip olduğunu saptamıştır Bu puanla Ingiltere, 91 puanlı ABD’nin ardından ikinci bireysellik düzeyine sahiptir Aynı araştırma Japonya için 46 puanlık bir bireysellik düzeyi saptamıştır ABD 91 Ingiltere 89 Japonya 46 ORTALAMA 51 Bu bireysellik düzeyi Ingiltere’de çeşitli toplumsal normlarda gözlenmektedir Bunlar kendi özel yaşama yönelme, fikir bireyselliği ( Ingiliz demokrasisi), bireysel otonomi, çeşitlilik ve finansal güvenceye yönelimdir ( Ingiliz bankaları) Gelişmiş bireyselliğin orjinine baktığımızda ekonomik gelişmeyi görmek mümkündür Bunun yanında Ingiliz orta sınıfının gelişmişliği, coğrafyanın soğukluğu, çekirdek aile yapısının yaygınlığı, düşük çocuk sayısı ve bireysel düşünce sayılabilir Ingilizlerin bu bireyciliği şirketle çalışan arasındaki duygusal bağlılığın zayıflığı ve çalışılması planlanan sürenin kısalığı olarak belirir Bu noktada şunuda eklemek lazımdır ki bireyci ekonomilerin tarihte karşılaştığı önemli problem olan “otlaklar trajedisi” Ingilterede cereyan etmiştir Ingiltere’de derebeylik döneminde tüm mülk sahiplerinin hayvanlarını herkese açık otlaklarda otlatmaya hakları vardı ama bu kişilerin sayısı fazlalaşınca otlaklar tükendi ve güç sahibi kişiler koyunlarını besleyebilmek için bu alanları çitlerle çevirdiler Ortak bir kaynağın bitmesi nedeniyle milyonlarca kişi aç kaldı Çözümlemecilik - Bütünlemecilik Amerikalılar analiz konusuna çok önem verdiklerinden neredeyse bütünleştirmekten çok parçalara ayırmak için çaba harcarlar Bu anglo-sakson deneyselciliği Ingiliz ve Protestan mirasın bir parçasıdır Bütünleştirme yerine çözümlemeyi ve indirgemeyi tercih etmek, insanların düşünce biçimlerini parçalara ayırmak, bireyleri topluma ayırmak ve amaçların düzenlenmesinde toplumun dünyasını bölmek o şekle gelmiştirki Thatcher toplumun hala var olup olmadığını sorgulama gereği duymuş ve sosyal bilimlerin özgür ekonomik seçenekleri yok ettiğini savunmuştur Bu aslında kötü bir Amerikan kopyası düşüncedir ve Ingilterenin AET’deki sosyal sorumluluklara karşı çıkışının da altında yatmaktadır Ingilizler analize yönelimlidirler bu da eğitim sistemleriyle anlaşılabilir Bireyle eğitim kurumlarında çözümleme yönelimiyle yetişmektedirler Ancak Ingilizlerin analizciliği Hampden’in (1993) Amerikalılar kadar çok değildir daha çok Avrupa ekolü çerçevesindedir Içe yönelim - Dışa yönelim Ingilizleri içe yönelik olarak görmek mümkündür Hampden’in en yüksek içe yönelimli toplum olarak tespit ettiği Amerikalılar doğal kaynakların verdiği avantajla, ikinci olan Almanlar dünyayı bir kez ellerinden kaçırmış olmalarıyla bu yönelimlerinde haklıdırlar Ancak Ingilizlerin hükmeden yapılarıyla bağdaşmıyan bir düzeyde içe yöneliklerdir ve ancak rekabete olan yaklaşımları dolayısıyla içe yönelik olarak nitelendirilebilirler Kazanılan statü - Verilen statü Ingilizler, Hampden’in bulgularına göre kazanılan statü taraftarı olarak belirmişlerdir Eğitim sisteminin başarı ve performansa yöneltimi ve bireyselliğin yüksek olmasının doğal bir sonucu olarak kazanılan statü Ingilterede önemli bir ödüldür Bu aynı zamanda bireyciliğin ve kapitalizminde motiasyon araçlarından biridir Ancak Ingilterede bir çelişki soyluların ayrıcalıklarının devam ettirilmesidir Aslında bu da Ingiliz milliyetçiliği açısından bakıldığında ülkeye kazandırılan statüye verilen ödül niteliğindedir Ve bu gün ancak küçük bir azınlık monarşiye ve kraliyete karşıdır Evrensellik - Ayrıntıcılık Ayrıntı ve parçaların dünyasında, bir araya toplanmış bireyler, sözde evrenselliğin genel ilkeleri ile uzaktan kumanda ile yaşarsa, bir bütün olarak toplumun düzenlenmesi güçleşir Eşitlik - Hiyerarşi Hofstede yaptığı araştırmada güç aralığı değerini Ingiltere ve Almanya için 35 olarak bulmuştur Yine bu verilere göre Isveç 31,ABD 40, Japonya 54 puanlık güç farklılığına sahiptir Bu da Ingilizlerin oldukça eşitlikçi bir kültüre sahip olduklarını göstermektedir Hatta ABD değerinden daha düşüktür Japonya 54 ABD 40 Ingiltere 35 Isveç 31 ORTALAMA 51 Bu düşük güç aralığının sebeplerini açıklarken Hofstede’nin genel olarak düşük güç farklılığının kabulünün sebeplerinde Ingiltere için şunları söylemek mümkündür: 1 Soğuk iklim 2 Doğa ile mücadele 3 Endüstrileşme ve kentleşme 4 Tarihi: bağımsızlık ve federallik 5 Dağınık politik güç 6 Tek oğula miras ( toprağın en büyük oğula geçmesi) 7 Kanunların olgunluğu ( eski kanunları ) Roma imparatoru mutlak bir otoriteye sahipti Roma imparatorluğu dağıldığında, Fransanın, Romalı nüfusu ile karışık Germanik istilacıları benzer bir otoriteyi kullanmışlardır Ama Britanya’yı istila eden Germanik Anglo-Saxon’lar bunu yapamadı Mutlak güç sahibi krallık Ingiltere’de hiç bir zaman kurulmadı Norman krallar bunu denemeye çalıştıklarında insanlara haklarını tanımaya zorlandılar ve 1214’de Magna Karta’yı imzaladılar Politik sistem olarak Ingiltere, nufusu temsil etmede Fransa ve Hollandadan çok daha öndeydi Sonuç olarak Ingiltere çoğunluk oylarına dayanan çoğulcu hükümetler kurmuşlardır Bunun yanında eşitlik ideolojileri, toplum hakkında çoğulcu teorisyenler belirmiştir Güç konusunda sıfır toplamlı olmayan teoriler oluşmuştur Organizasyonlarda daha merkezkaç ve yatay bir yapıda belirmişlerdir Diğer bir tepitte Ingiltere’de daha yaşlı yöneticilerin gençlerden daha çok yetki devrettikleridir Bölümsel zaman - Bütünsel zaman Ingilizler uzun vadeli görüş sıralamasında 31 ülke arasında 22dir Bu da gösterirki Ingilizler zamana bakış açıları bakmından bölümsel zaman açısına sahiptirler ve bütünsel zaman görüşüne sahip hintlilerden yıllardan beri devam eden etkileşim sürecinde etkilenmemişlerdir Ingilizlerin ileriyi görememesine en iyi kanıtlar penisilin, bilgisayar ve jet motorları buluşlarına karşı ilgisizlikte gözlenmektedir Belirsizlikten kaçınma - Belirsizlikten kaçınmama Belirsizlikten kaçınma teknoloji, kurallar ve stres göstergeleriyle belirlenen Belirsizlikten kaçınma konusunda Ingilizler ısrarlı değildirler Hofstede Ingiltere için 35 gibi oldukça düşük bir belirsizlikten kaçınma düzeyi saptamıştır Bu şekliyle 46 puanlı ABD ile yakınlık gösteren Ingiltere 92 puanlı Japonya’ya göre oldukça ayrıntıcı bir kültürdür Japonya 92 ABD 46 Ingiltere 35 Isveç 29 ORTALAMA 64 Belirsizlikten kaçınma istisnalara yönelme özellikleri Ingilizler’de duyguları daha az belli etme normunu oluşturmuştur Aynı şekilde çatışma ve rekabetin centilmence ve yapıcı olabileceğine inanılır Hampden’in araştırmasında Ingilizler(65), Amerikalılarla(68) (diğerleri 50-24) birlikte rekabetin en fazla savunuculuğunu yapmışlardır Aynı zamanda Ingilizler belirsizlikten kaçınmaları sonucu zayıf superegolara sahip oldukları söylenmiştir Bu belirsizlikten kaçmamanın kaynağının gelişmiş modernizasyon ve yaşlı demokrasiler olduğu ortaya konmuştur Bu boyutun toplumsal sonuçlarına baktığımızda halkın protestolarına çok yüksek tolerans düzeyini görmek mümkündür Londradaki “Speakers corner” bunun güzel bir örneğidir Ancak Hofstede’ nin bahsettiği zayıf milliyetçilik duyguları Ingilterede de ABD de olduğu gibi çelişkili bir durum arzeder öyle ki Ingilzler down to London demez up to London der Bunun yanında Ingilteredeki organizasyonlar daha çok iş tanımlarına ve formalliğe sahiptirler Erkeksilik - Kadınsılık Williams 1977’de Ingiltere’de cinsiyet rolleri hakkındaki sterotipleri araştıran çalışmasında; Erkek : otonom, saldırgan, teşhir, baskın Kadın : besleyici, yakın ilişki kuran, yardım sever olarak farklılıklar saptamıştır Hofstede’nin çalışmasında Ingiltere 66 puanla ortalama üstü bir erkeksiliğe sahip bulunmuştur Yakın olarak ABD 62 puan almıştır En erkeksi olarak 95 puanla Japon kültürü bulunmuştur Japonya 95 Ingiltere 66 ABD 62 Türkiye 45 ORTALAMA 51 Yapılan bu araştırmada Ingilteredeki kadın uzmanların erkeksi çıktığı görülmektedir Esasen Kraliçenin yönettiği ve kadın başbakanın büyük saltanat sürdüğü bu ülkede erkeksiliğin yüksek çıkması ilk bakışta biraz şaşırtıcı gibi görülebilir Ancak bu iki figüre baktığımızda ikisinin de çok erkeksi özelliklere sahip olduğu farkedilir Hatta Thatcher bu erkeksiliğini pekiştirmek için özel ders bile almıştır Takma adı olan “Demir Lady” ise bu erkeksiliğin bir formüle kanıtıdır Bunun yanında Galler prensesi Diana feminer özellikleri çok olan bir figürdür ve Ingilizlerin sevgisini kazanmasındaki büyük faktörlerden biri de az bulunan bir özelliğe sahip olmasıdır Erkeksiliğin Ingiliz normları üzerine en büyük etkisi para ve şeyler üzerine oryantasyonlarıdır Bunun yanında başarı idealleri de bir norm oluşturmaktadır Ingiliz ve Türk toplumları üzerine 93’te Kurat’ın yaptığı araştırmada da her iki toplumun başarı tanımı üzerindeki değerlerinde Türk ve Ingiliz kadın popülasyonu arasında büyük fark saptanmıştır Ingiliz kadınların başarı tanımları Türk hem cinslerinden farklı olarak erkeklerin başarı tanımlarıyla benzerlik göstermektedir Bu post materyalist bir toplum olan Ingilizlerin premateryalist Türklerden beklenen bir farklılığıdır Hofstede erkeksiliğin refah düzeyiyle ilintisiz olduğunu savunmuştur Erkeksiliğin sonucu olarak bireylerin performans yönelimi olduğu yine Hofstede tarafından ortaya konulmuştur Bunun yanında eğitim sistemi Ingilterede küçük yaşlardan itibaren adaptasyondan çok performans üzerinde durmuştur Sonuç Ingiliz kültürünün dört eğilimi, çatışmanın iki tarafının birbirine doğru fikir taşları atmasına neden olmaktadır Evrensellik eğilimi her iki tarafı en önemli konu olduğuna ikna etmektedir Çözümlemecilik görüşü değerlerini, kalemle işaretlenmiş nesneler ve taşlar olarak görmektedir Bireycilik eğilimi bu taşları bireysel inancın silahları olarak görmektedir Bölümsel ya da kısa vade görüşü, insanların tek zaman dilimi içinde hem yetkin hem de eşit olmayacaklarına inanmalarına yol açmaktadır Dr Tunç Evcimen |
|