Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
birliği, hakkında, sovyetler, söylenen, yalanlar

Sovyetler Birliği Hakkında Söylenen Yalanlar

Eski 08-16-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sovyetler Birliği Hakkında Söylenen Yalanlar





tablo çıkmamış aslı için kaynağın linkine bakabilirsiniz




Sovyetler Birliği Hakkında Söylenen Yalanlar


Mario Sousa



1) Hitler’den Hearst’e, Conquest’ten Soljenitsin’e

Stalin döneminde, milyonlarca insanın hapsedildiği, Sovyetler Birliği’nin çalışma kamplarında infaz edildiği ya da açlıktan öldüğü söyleniyor Günümüzde, Sovyetler Birliği çalışma kamplarının kurbanları, gulag kurbanları hakkında korkunç hikâyeler duymayan var mıdır?


Stalin döneminde açlıktan ölen milyonlarca insan ya da idam edilen milyonlarca politik muhalif hikâyelerinden haberdar olmayan var mıdır? Kapitalist dünyada, bu hikâyeler kitaplar, gazeteler, radyo, televizyon ve filmlerde temcit pilavı gibi karıştırılıp karıştırılıp sunulur Son elli yılda, sosyalizmin kaç milyon kurban verdiği hakkında sözde hesaplar ölçüsüzce şişirilmiştir Fakat, bu hikayeler ve sayılar neyin nesidir, nereden çıkmaktadır? Tüm bunların arkasında ne var?

Dahası; bu hikâyeler doğru mudur? Önceleri gizli olan, 1989’da ise Gorbaçov tarafından tarihsel araştırmaya açılan Sovyetler Birliği arşivlerinde hangi bilgiler vardır? Sovyetler Birliği üzerine efsaneler yazanlar, Stalin yönetiminde ölen milyonlar hakkında bu masalların, arşivler açıldığında kanıtlanacağını iddia ediyorlardı Böyle mi oldu? Gerçekte ne kanıtlandı?


Sovyetler Birliği arşiv araştırmalarının sonuçlarını inceleyen bu makalenin yazarı, Stalin yönetimindeki Sovyetler Birliği’nde gerçek mahkûm sayısı, hükümlülük süreleri, ölenlerin ve idama mahkûm olanların sayıları hakkında somut bilgiler verecek durumdadır Gerçek, efsaneden oldukça farklıdır


Ben İsveç Komünist Partisi KPML(r) üyesiyim Makale parti gazetesi Proletären’de 1998 yılında yayınlanmıştır


Hitler ile Hearst, Conquest ve Soljenitsin arasında dolaysız bir bağ vardır 1933’de Almanya’da, dünya tarihine on yıllar boyu damgasını vuracak bir politik değişim yaşanıyordu 30 Ocak günü, Hitler başbakan oluyor, vahşi ve yasa tanımaz yeni bir hükümet biçimi ortaya çıkıyordu Naziler, iktidarlarını sağlamlaştırmak için aynı yılın 5 Martında yeniden seçime gittiler, zafer kazanmak için ellerinde bulunan bütün propaganda imkânlarını kullandılar Seçimlerden bir hafta önce, 27 Şubat’ta naziler parlamentoyu kundaklayıp bundan komünistleri sorumlu tuttular Seçimde, naziler 17,3 milyon oy aldı ve 288 milletvekilliği kazandı, bu tüm oyların %48’i ediyordu (kasım 1932’de 11,7 milyon oy almış ve 196 milletvekili çıkarmışlardı) Komünist Parti yasaklandıktan sonra, Naziler sosyal-demokratları ve sendikal hareketi baskı altına aldılar, solcu erkek ve kadınlarla dolu ilk toplama kampları ortaya çıktı Bu sırada, sağcıların da desteğiyle Hitler’in parlamento üzerinde ağırlığı artmaya devam etti 24 Mart’ta Hitler parlamentoya, ülkeyi dört yıl boyunca parlamentoya danışmadan yönetmesi için kendisine mutlak iktidar verilmesini içeren bir yasa tasarısı sundu Bu andan itibaren, Yahudiler’e karşı açık saldırılar başladı, komünistlerle solcu sosyal-demokratlardan sonra toplama kamplarına bunlar alındılar Hitler mutlak iktidara sahip olmak için bir darbe yaptı, Almanya’nın silahlanmasına ve askeri gücüne sınırlama getiren 1918 anlaşmalarını reddetti Almanya’nın yeniden silahlanması çok hızlı oldu İşte Sovyetler Birliğinde ölen insanlar hakkında efsaneler bu uluslar arası politik ortamda ortaya çıktı


2) Alman toprağı Ukrayna


Alman hükümetinin başında Hitler’in yanında, Propaganda Bakanı Goebbels vardı, Alman halkının beynine nazi rüyasını yerleştirmeyle görevli adam Bu, geniş bir yaşam alanına (lebensraum) sahip Büyük Almanya’da saf bir ırk rüyasıydı Bu lebensraum’un, Almanya’nın doğusunda yer alan ve ülkenin kendisinden daha büyük olan bir parçası fethedilmeyi ve Alman ulusuyla birleşmeyi bekliyordu 1925’te Mein Kampf’ta, Hitler Ukrayna’dan Almanya için vazgeçilmez bir bölge olarak bahsediyordu Ukrayna ve Doğu Avrupa’nın diğer bölgeleri önce Almanya’nın olmalı, sonra da “uygun” hale getirilmeliydi Nazi propagandasına göre, nazi kılıcı bu bölgeyi özgürleştirerek Alman ırkına boş alan sağlayacaktı Alman teknolojisi ve endüstrisiyle, Ukrayna Almanya’yı besleyecek bir tarım bölgesine dönüştürülecekti Fakat Almanlar önce Ukrayna’yı “aşağı yaratıklar”dan oluşan nüfusundan kurtarmalı, bunlar da nazi propagandasına göre, Alman evleri, fabrikaları ve tarlalarında – yani Alman ekonomisinin ihtiyaç duyduğu yerlerde- köle olarak çalıştırılmalıydılar


Ukrayna ve diğer Sovyetler Birliği topraklarının ilhakı, Sovyetler Birliğiyle savaşılmasını, bu savaş da önceden hazırlık yapılmasını gerektiriyordu Bu amaçla, Goebbels yönetimindeki Nazi propaganda bakanlığı, Ukrayna’da Bolşevikler tarafından yapıldığı iddia edilen bir soykırım yaygarası başlattı; köylüleri sosyalizmi kabul etmeye zorlamak için Stalin tarafından yapay olarak korkunç bir kıtlık yaratıldığı iddia edildi Nazi kampanyasının amacı, uluslar arası kamuoyunu Ukrayna’nın Alman orduları tarafından “kurtarılmasına” hazırlamaktı Yoğun çabalara ve İngiliz basınında çok sayıda propaganda metni yayınlanmasına rağmen, Ukrayna’daki sözde ‘soykırım’ hakkında nazi yaygarası dünya ölçeğinde başarıya ulaşmadı Hitler ve Goebbels’in, Sovyetler Birliği hakkında dedikodu ve iftiralarını yayabilmek için yardıma ihtiyaç duydukları açıktı Bu yardımı ABD’de buldular


3) William Hearst, Hitler’in arkadaşı


William Randolph Hearst Sovyetler Birliği’ne karşı psikolojik savaşta nazilere yardım eden bir mültimilyonerdir Hearst çok büyük bir Amerikan basın patronuydu ve “sarı basın” denen şeyin, yani sansasyonel basının ‘babası’ olarak tanınıyordu William Hearst kariyerine 1885 yılında baş redaktör olarak, bir maden endüstrisi milyoneri, senatör ve gazete sahibi olan babası George Hearst tarafından San Fransisco Daily Examiner gazetesinin başına getirilerek başladı


Bu, Hearst’ün basın imparatorluğunun da başlangıcı oldu, Kuzey Amerikalıların gündelik hayatı ve düşüncesinde devasa etkisi olan bir basın imparatorluğuydu bu Babasının ölümünden sonra, kendisine miras kalan tüm maden endüstrisi hisselerini sattı ve basın dünyasına yatırım yapmaya başladı İlk satın aldığı New York Mourning Journal oldu, bu eski gazeteyi Hearst tamamen değiştirerek bir bulvar gazetesi haline getirdi Dedikoduları ne fiyattan olursa olsun satın alıyor, anlatacak vahşet ya da suç olmadığında da saygıdeğer muhabir ve fotoğrafçıları bir şeyler ‘düzenliyordu’ “Sarı basını” karakterize eden budur: yalanlar ve gerçek gibi servis edilmiş “düzmece” vahşet haberleri


Bu yalanlar Hearst’ü bir milyoner ve basın dünyasında çok önemli bir adam yaptı 1935’te, dünyanın en zengin adamlarından biri haline gelmişti, mal varlığının iki yüz milyon doları bulduğu tahmin ediliyordu Mourning Journal’ı aldıktan sonra, Hearst ABD’nin her yanında günlük ve haftalık gazeteler almaya ya da kurmaya koyuldu 40’larda 25 günlük, 24 haftalık gazeteye, 12 radyo istasyonuna, 2 basın ajansına, filmlere reklâm sağlayan bir şirkete, Cosmopolitan sinema şirketine ve daha birçok şeye sahipti 1948’de, ilk Amerikan televizyon kanallarından birini, Baltimore’dan yayın yapan BWAL tv’yi satın aldı Hearst’ün gazeteleri günde 13 milyon satıyordu ve 40 milyon okuyucusu vardı Amerikan yetişkin nüfusunun üçte birine yakını Hearst’ün bir gazetesini okuyordu Dahası, dünyada milyonlarca insan basın ajansları, filmleri ve tercüme edilip çok miktarda basılan gazeteleri aracılığıyla Hearst’ten bilgi alıyordu Bu sayılar Hearst’ün imparatorluğunun, uzun yıllar boyunca Amerikan politikasını, hatta dünya politikasını etkileme gücünün ne kadar büyük olduğunu gösteriyor Örneğin, onun basını ABD’nin İkinci Dünya Savaşına Sovyetler Birliğinin yanında girmesine uzun süre karşı çıktı Sonra da, 50’lerde McCarthyci antikomünist cadı avını destekledi


William Hearst’ün dünya görüşü aşırı muhafazakâr, milliyetçi ve antikomünistti Politikası aşırı sağcıydı 1934’te Almanya’ya gitti ve Hitler tarafından bir misafir ve arkadaş olarak karşılandı Seyahatinden sonra, Hearst’ün gazeteleri daha da gericileştiler, sosyalizme, özellikle de Sovyetler Birliği ve Stalin’e karşı her gün daha fazla makale yayınlamaya başladılar Hearst, Hitler’in sağ kolu Goering’in bir dizi makalesini yayınlayarak Nazi propagandasına doğrudan katılmayı da denedi Bununla birlikte, çok sayıda okuyucunun protestosu sonucu bu makalelerin yayınını durdurmak ve piyasadan çekmek zorunda bıraktı


Amerikan basın tekeli Hearst Corporation’ın sahibi, 1930′larda “Amerika’nın 1 numaralı faşisti” olarak tanınan Willam Randolph Hearst (ortadaki), 1934 yılında Nazi Almanya’sına yaptığı ziyaret sırasında Soldan sağa: Bay Rocker, Hearst’ün özel sekreteri; Nazi lideri Alfred Rosenberg; William Randolp Hearst; Dr Karl Borner, Nazi Dış İşleri Bürosu Basın Bölümü şefi; Thilo von Trotha, Rosenberg’in yaveri Bu geziden ABD’ye döndükten birkaç ay sonra Hearst “Ukrayna’da açlık” propaganda kampanyasını başlattı


Hitler’i ziyaret ettikten sonra, Hearst’ün sansasyonel basını Sovyetler Birliği’nde gerçekleşen korkunç olaylar hakkında “ifşaatlarla” dolmaya başladı: cinayetler, soykırım, kölelik, yöneticilerin sefahati ve halkın sefaleti, tüm bunlar büyük puntolarla manşetten veriliyordu Malzeme de Nazi politik polisi Gestapo tarafından sağlanıyordu Gazetelerin ilk sayfasında sık sık Sovyetler Birliği hakkında karikatürler ve sahte fotoğraflar yer alıyordu, elinde bir bıçak olan haydut Stalin karikatürü gibi Bu makalelerin her gün ABD’de 40 milyon kişi, dünyada da daha milyonlarca kişi tarafından okunduğunu unutmayalım


4)Ukrayna’da kıtlık efsanesi


Hearst’ün Sovyetler Birliğine karşı ilk basın kampanyalarından biri Ukrayna’da sözde açlıktan ölen milyonlarca insan hakkındaydı Bu kampanya 18 Şubat 1935’te, Chicago American gazetesinin ‘Sovyetler Birliğinde 6 milyon insan açlıktan öldü’ manşetiyle başladı Nazi Almanyası’nın sağladığı malzemeyle, basın baronu ve nazi sempatizanı William Hearst Bolşevikler tarafından yaratılan ve Ukrayna’da birkaç milyon kişinin ölümüne yol açan sözde soykırım hakkında hikâyeler üretmeye başladı Gerçek ise oldukça farklıydı Sovyetler Birliği’nde olan, 30’lu yılların başında, topraksız köylülerin zengin toprak sahibi kulaklara karşı ayaklandığı, kollektifleştirme ve kolhozların kurulması için savaştıkları benzeri görülmemiş bir sınıf savaşıydı


Doğrudan ya da dolaylı olarak 120 milyon kadar köylüyü etkileyen bu devasa sınıf savaşı elbette üretimde sorunlara ve bazı bölgelerde hasat eksikliğine yol açtı Daha az beslenen insanlar zayıfladı ve bu da salgın hastalıkların yayılmasını kolaylaştırdı Bu hastalıklar o sırada tüm dünyada yaygındı 1918-1920 arasında, bir İspanyol gribi salgını ABD ve Avrupa’da 20 milyon insanın ölümüne neden olmuş, kimse bu ülkelerin hükümetlerini kendi yurttaşlarını öldürmekle suçlamamıştı Böyle bir salgına karşı bu hükümetler hiçbir şey yapamazdı Ancak İkinci Dünya Savaşı sırasında penisilinin bulunmasıyla böyle salgınların önüne geçilebildi Bunun yaygınlaşması da 40’lı yılların sonunu buldu


Ukrayna’da milyonlarca insanın açlıktan öldüğünü, bunun da komünistler tarafından bile bile yaratıldığını anlatan Hearst basınının makaleleri, inandırıcı ve detaylı bilgiler içeriyor görünüyordu Hearst basını, bu yalanları gerçek gibi göstermek için her türlü aracı kullandı, böylece kapitalist ülkelerin kamuoyunu etkilemeyi ve bir anda Sovyetler Birliği’ne yüz çevirmesini sağlamayı başardı Sovyetler Birliği üzerine belli başlı efsanelerden birinin kökeni budur Sözde kıtlık hakkında batı basınının ifşaatlarına karşı Sovyetler Birliğinin açıklamalarını ve Hearst basınının yalanlarının nasıl üretildiğini sergilemelerini kimse dinlemek istemedi ve bu durum 1934’ten 1987’ye kadar sürdü! 50 yıldan uzun süre, her yeni kuşak Sovyetler Birliği sosyalizmine olumsuz gözle bakmalarına neden olan bu iftiralarla beslendi


5) 1988 yılında Hearst’ün medya imparatorluğu


William Hearst 1951 yılında Kaliforniya Beverley Hills’deki evinde öldü Arkasında, halen gerici yazılarını dünyaya yayan bir medya imparatorluğu bıraktı Bugün Hearst Corporation, yüzden fazla dergiye sahip ve on beş bin kişi çalıştıran dünyanın en büyük şirketlerinden biridir Hearst imparatorluğu gazeteler, dergiler, kitaplar, radyolar, televizyon kanalları, kablolu yayınlar, basın ajansları ve internet yayınlarını içeriyor


6) Gerçeğin ortaya çıkması için 52 yıl gerekiyor


Nazi dezenformasyon kampanyası İkinci Dünya savaşında Almanya’nın yenilgisiyle son bulmadı Nazi yalanları CIA ve MI5 (İngiliz gizli servisi) tarafından devralındı ve Sovyetler Birliğine karşı soğuk savaş propagandasında önemli bir yer tuttu İkinci Dünya Savaşından sonra McCarthyci antikomünist cadı avı, Ukrayna’da açlıktan ölen milyonlar masalını yaydı 1953 yılında ABD’de bu konuyla ilgili bir kitap yayınlandı Kitabın adı Kremlin’in Karanlık İşleri’ydi (Black Deeds of the Kremlin) Kitabın basımı, ABD’de bulunan, İkinci Dünya Savaşı sırasında nazilerle işbirliği yapmış Ukraynalı göçmenler tarafından finanse ediliyordu Amerikan hükümeti bunları “demokrat” olarak tanıtıp siyasi sığınma hakkı tanımıştı


80’li yıllarda Reagan başkan seçilip antikomünist seferine başladığında Ukrayna’da ölen milyonlar propagandası bir kez daha ortaya çıktı 1984’te bir Harvard profesörü Rusya’da İnsanların Yaşamı (Human Life in Russia) adlı bir kitap yazdı ve 1934’te Hearst basını tarafından üretilen sahte bilgileri aynen tekrar etti Böylece 1984’te, 30’lardan kalma nazi yalan ve çarpıtmaları yeniden ortaya çıktı, fakat bu sefer amerikan üniversitelerinin “saygınlığı” altında Ancak bununla bitmedi 1986’da aynı konuda Acı Hasat (Harvest of Sorrow) adlı, eski bir İngiliz gizli servisi üyesi, şimdiyse Kaliforniya’da Stamford Üniversitesi profesörü olan Robert Conquest tarafından yazılan bir kitap yayınlandı Bu “iş” için Conquest Ukrayna Milliyetçi Ögütü’nden 80000 dolar aldı Aynı örgüt 1986’da çekilen Harvest of Despair (Umutsuz Hasat) filmini finanse etti, bu filmde Conquest’in yazdıklarından yararlanılmıştı Bu sırada ABD basınında, Ukrayna kıtlığının kurbanlarının sayısı 15 milyona çıkmıştı!


Hearst basınında yazılan ve kitaplarla filmlerde papağan gibi tekrar edilen Ukrayna’da açlıktan ölen milyonlarla ilgili sayılar tamamen çarpıtma ürünüdür Kanadalı gazeteci Douglas Tottle bu çarpıtmaları 1987’de Toronto’da yayınlanan Fraud, Famine and Fascism – the Ukrainian genocide myth from Hitler to Harvard (Sahtekârlık, Kıtlık ve Faşizm – Hitler’den Harvard’a Ukrayna Soykırımı efsanesi) adlı kitabında ayrıntılı olarak gösterdi Tottle, diğer aldatmacaların yanında, özellikle açlıktan ölen çocukların yer aldığı korkunç sahneleri gösteren fotoğrafların 1922 yılında yayınlandığını, bunların 1918-1921 İç Savaşı sırasında Sovyetler Birliği’ne sekiz yabancı gücün müdahalesi nedeniyle yaşanan kıtlık ve savaş koşulları nedeniyle milyonlarca insanın öldüğü dönemde çekildiğini kanıtladı Douglas Tottle “1934 kıtlığı” üzerine Hearst basınında yer alan sahte röportajlar hakkında gerçekleri de ifşa etti Bu sözde kıtlık bölgelerinden uzun süre röportaj ve fotoğraflar yollayan muhabirlerden biri olan Thomas Walker, Ukrayna’ya hayatında hiç ayak basmamış, Moskova’da da sadece beş gün kalmıştı Bu olgu, Amerikan gazetesi The Nation’ın Moskova muhabiri Louis Fischer tarafından da ifşa edildi Fischer, Hearst basınının gerçek Moskova muhabiri M Parrott’un, 1933 yılında Sovyetler Birliği’nde mükemmel hasat miktarı ve Ukrayna’da ekonomik kalkınma hakkında asla yayınlanmayan röportajlar yolladığını ortaya çıkardı Tottle ayrıca Ukrayna’da sözde kıtlık hakkında röportajlar yayınlayan gazeteci “Thomas Walker”ın, gerçekte Colorado devlet hapishanesinden kaçmış Robert Green adlı biri olduğunu da kanıtladı Bu Walker, daha doğrusu Green, ABD’ye dönünce tutuklanmış ve mahkemede Ukrayna’ya asla gitmediğini itiraf etmişti Fakat 30’lu yıllarda Stalin tarafından yaratıldığı iddia edilen bir kıtlık nedeniyle kurban olan milyonlarca Ukraynalı hakkında bu yalanlar ancak 1987’de açığa çıktı! Böylece Hearst, Naziler, ajan Conquest ve diğerleri milyonlarca insanı yalanlar ve sahte röportajlarla kandırmış oldular Bugün dahi Hearst’ün ve Nazilerin hikâyeleri sağcı çevrelerden para alan yazarlar tarafından yazılan kitaplarda tekrar edilmekte


Hearst basını, ABD’nin çoğu eyaletindeki tekeli ve basın ajanslarının dünyadaki konumu sayesinde Gestapo’nun en büyük sözcüsüydü Sermayenin yönettiği bir dünyada, Hearst Gestapo’nun yalanlarını onlarca gazete, radyo istasyonları, daha sonra da televizyon kanalları ve kablolu yayınlar tarafından dünyaya yayılan “gerçekler” haline getirmeyi başardı Gestapo yok olsa da Sovyetler Birliği’ndeki sosyalizme karşı savaş propagandası CIA tarafından aynen devam ettirildi Amerikan basınının antikomünist kampanyası şiddetinden hiçbir şey yitirmedi Önce Gestapo, sonra CIA himayesinde işler aynen devam etti


7) Efsanenin başındaki adam Robert Conquest


Burjuva basınında son derece sık alıntılanan bu adam, gerçek bir burjuva düzeni yardakçısıdır Sözde kıtlıktan ölen milyonlarca insan hakkında en fazla yazı yazan iki kişiden biri olduğu için özel bir ilgiyi hak ediyor Sovyetler Birliği hakkında İkinci Dünya savaşı sonrası yayılan temel efsane ve yalanların kökeninde o bulunur Conquest önce The Great Terror (Büyük Terör) (1969), sonra da Acı Hasat (1986) adlı kitaplarıyla tanındı Conquest Ukrayna kıtlığında, Gulag çalışma kamplarında ve 1936-38 büyük duruşmalarında milyonlarca insanın öldüğünü yazdı, bunun için de İkinci Dünya savaşı sırasında Nazilerle işbirliği yapan, ABD’ye göçmüş ve sağ partilerde yer bulan Ukraynalıları bilgi kaynağı olarak gösterdi Conquest’in birçok kahramanı, 1942’de Ukraynalı Yahudiler’in katledilmesine katılmış ve yönetmiş eski savaş suçluları olarak tanınıyor Bu kişilerden birisi olan Mykola Lebed, savaştan sonra savaş suçlusu olarak mahkûm olmuştu Lebed Nazi işgali sırasında Lvov’da güvenlik şefiydi ve 1942’de korkunç Yahudi kırımını yönetiyordu 1949’da, CIA Lebed’i aldı ve dezenformasyon ajanı olarak çalışacağı ABD’ye götürdü


Conquest’in kitapları korkunç ve ilkel bir antikomünist tarzda yazılmıştır 1969 tarihli kitabında, 1932 ve 1933 yıllarında açlıktan ölenlerin 5-6 milyonu bulduğunu, bunların da yarısının Ukraynalı olduğunu anlatır 1983’te Reagan’ın antikomünist seferi sırasında ise, kıtlığı 1937’ye kadar uzatmış ve kurbanların sayısını 14 milyona çıkarmıştır! Tam zamanında gelen bu açıklamalar ödülsüz kalmaz: 1986’da Reagan’ın seçim kampanyası sırasında Amerikan halkını bir Sovyet işgaline hazırlamak üzere bir broşür yazması için anlaşma yapar Yazının başlığı şöyleydi: “Ruslar geldiğinde ne yapmalı – hayatta kalma kılavuzu”! Bir tarih profesörü için garip bir çalışma!


Aslında, hayatını önce gizli servislerin ajanı olarak, sonra yazar ve Kaliforniya Stamford Üniversitesi profesörü olarak Sovyetler Birliği ve Stalin üzerine yalanlar ve çarpıtmalarla kazanan bir kişiden söz ettiğimize göre bunda garip olan hiçbir şey yok Conquest’in geçmişi, 27 Ocak 1978 tarihli Guardian’da yer alan, İngiliz gizli servisinin dezenformasyon bölümünün, yani Enformasyon Araştırma Kurumu’nun (Information Research Department – IRD) eski bir üyesi olduğunun açıklandığı bir makalede anlatıldı IRD, 1947’de kurulmuş (başlangıçta Komünist İzleme Bürosu olarak), başlıca görevi politikacılar, gazeteciler ve kamuoyunu etkileyebilecek diğer kişiler arasında söylentiler yayarak tüm dünyada komünizmin etkisiyle mücadele etmek olan bir kurumdu IRD’nin faaliyetleri, hem İngiltere hem de dünya çapında oldukça yaygındı Aşırı sağla ilişkilerinin ortaya çıkması nedeniyle 1977’de resmi olarak lağvedildiğinde, sadece Büyük Britanya’da yüzden fazla ünlü gazetecinin IRD’yle bağlantı halinde olduğu ve makaleleri için düzenli olarak malzeme aldığı ortaya çıktı Bu, Financial Times, The Times, Economist, Daily Mail, Daily Mirror, The Express, The Guardian ve diğerleri gibi pek çok büyük İngiliz gazetesi için kuraldı Guardian tarafından ortaya çıkarılan olgular gizli servislerin gazeteleri manipüle etme ve geniş bir kitleye ulaşma gücü hakkında bilgi veriyor


Robert Conquest 1956’ya kadar IRD için çalıştı Onun “çalışmaları” Sovyetler Birliğinin sözde “kara kitabı”na katkıda bulundu: gerçek gibi sunulan ve kamuoyunu etkilemek için yayılan sahte hikâyeler IRD’yi resmen terk ettikten sonra, IRD yardımıyla kitaplar yazmaya devam etti 1937 yılında Sovyetler Birliği’nde yaşanan iktidar mücadelesi hakkında yavan bir eser olan Büyük Terör adlı kitabı, gerçekte gizli servisler için çalıştığı sırada yazdığı yazıların bir derlemesiydi Kitap IRD’nin desteğiyle yazıldı ve yayınlandı


Yayının üçte biri, genellikle CIA kaynaklı kitapların yayın ve dağıtımını yapan Praeger Press tarafından dağıtıldı Kitabın hedefi üniversitelileri, gazetecileri, radyo ve televizyonu etkileyip, yalanların halka yayılmasının sürekliliğini sağlamaktı Conquest halen sağcı tarihçiler için Sovyetler Birliği tarihi üzerine en önemli kaynaklardan biri olmaya devam etmektedir


8) Aleksandr Soljenitsin


Bu isim daima Sovyetler Birliğinde hayatını ya da özgürlüğünü kaybeden sözde milyonlarca insan üzerine kitaplar ve makalelerle bağlantılı oldu: Rus yazar Aleksandr Soljenitsin Soljenitsin kapitalist dünyada 60’ların sonunda The Gulag Archipelago (Gulag Takımadaları) adlı kitabıyla ünlendi Kendisi de 1946 yılında anti-Sovyet propaganda yaptığı için karşı-devrimci faaliyetten 8 yıl çalışma kampı cezası aldı Soljenitsin’e göre, Sovyet hükümeti Hitler’le uzlaşma yolu bulsaydı İkinci Dünya Savaşında Nazi Almanyası’yla savaş önlenebilirdi Sovyet hükümetini ve Stalin’i savaşın Sovyet halkına korkunç etkileri bakımından Hitler’den daha çok sorumlu olmakla suçladı Nazilere duyduğu sempatiyi saklamadı Bunun üzerine hain olarak mahkûm oldu


Soljenitsin’in kitapları Sovyetler Birliğinde ilk kez Nikita Kruşçev’in izni ve desteğiyle 1962’de yayınlanmaya başladı İlk kitabı bir mahkûmun hayatını anlattığı Ivan Denisoviç’in yaşamından bir gün oldu Kruşçev Stalin’in sosyalist mirasıyla savaşmak için Soljenitsin’in metinlerini kullandı 1970’te Gulag Takımadaları kitabıyla Nobel edebiyat ödülünü aldı Kitabı kapitalist ülkelerde bolca dağıtılmaya başladı ve yazarı emperyalizmin Sovyetler Birliği sosyalizmiyle savaşımında en etkili araçlarından biri haline geldi Çalışma kampları üzerine yazıları Sovyetler Birliği’nde ölen milyonlar hakkında propagandaya eklendi ve kapitalist medyada gerçeğin yansısı gibi sunuldu 1974’te, Soljenitsin Sovyet vatandaşlığından ayrıldı ve önce İsviçre’ye, ardından ABD’ye göçtü Bu sırada, kapitalist basın tarafından en büyük özgürlük ve demokrasi savaşçısı kabul ediliyordu Nazi sempatisi, sosyalizme karşı propaganda savaşını engellememesi için saklandı


ABD’de, Soljenitsin sık sık önemli konferanslara katıldı Örneğin, 1975’te AFL-CIO sendikası kongresinin en önemli konuşmacısıydı 15 Temmuz 1975’te, Amerikan Senatosuna dünyanın durumuyla ilgili bir sunum yapmaya bile çağırıldı! Konuşmaları büyük şiddet ve kışkırtma içeriyor, en gerici konumların propagandasını yapıyordu Örneğin, ABD’nin Vietnam’a yeniden saldırması için ajitasyon yapmaktan çekinmemiştir Dahası: Portekiz’de kırk yıllık faşizmin ardından ordunun solcu subayları 1974’te bir halkçı devrim sonucunda iktidarı aldığında Soljenitsin Portekiz’e Amerikan’ın askeri müdahalesi için yaygaraya başladı, ona göre ABD müdahale etmezse bu ülke Varşova Paktı’na katılacaktı! Soljenitsin Potekiz’in Afrika kolonilerinin bağımsızlıklarının tanınmasına da hep karşı çıktı


Açık ki Soljenitsin’in konuşmalarının temeli sosyalizme karşı sonu gelmez kirli savaştan ibarettir - iddiaları Sovyetler Birliği’nde idam edilen milyonlardan Kuzey Vietnam’da tutsak edilen ve köleleştirilen on binlerce Amerikalı hakkında masallara kadar varıyordu! Kuzey Vietnam’da Amerikalıların zorunlu çalışmaya tabi tutulduğu hakkında Soljenitsin’in fikirleri Rambo filmlerine ilham kaynağı oldu ABD ile Sovyetler Birliği arasında barış lehinde yazmaya cesaret eden Amerikalı gazeteciler Soljenitsin tarafından potansiyel hain olarak ilan edildi “Tank ve uçak bakımından ABD’den beş ya da yedi kat üstün” olduğunu iddia ettiği Sovyetler Birliği’yle baş edebilmek için silahlanmanın hızlandırılması propagandası yaptı Hatta Sovyetler Birliği’nin elinde ABD’dekinin iki, üç hatta beş katı kadar atom bombası olduğunu savunuyordu Soljenitsin’in Sovyetler Birliği hakkında sözleri aşırı sağın görüşlerini temsil ediyordu Fakat faşizme desteğinde daha da ileri gitti


9) Franco faşizmine destek


Franco’nun 1975’te ölümüyle, faşist İspanyol rejimi politik yapı üzerinde hâkimiyetini kaybetmeye başladı 1976 başında da İspanya’da yaşanan olaylar dünya kamuoyunun ilgisini çekmeye başladı Demokrasi ve özgürlük için grevler ve gösteriler oluyordu Franco’nun ardılı kral Juan Carlos toplumsal kaynaşmayı yatıştırabilmek için ülkeyi yavaş yavaş liberalleştirmek zorunda kaldı


İspanyol politik tarihinin bu en önemli anında, Aleksandr Soljenitsin Madrid’de ortaya çıktı ve 20 Mart cumartesi akşamı en çok televizyon izlenen saatte Directissimo adlı televizyon programında konuştu) Sorulacak soruları önceden bilen Soljenitsin, gerici açıklamaların her türlüsünü yapmak için bu kürsüyü kullandı Amacı kralın sözde liberalleştirme uygulamalarını desteklemek değil, aksine demokratik reformlara karşı çıkmaktı Televizyondaki röportajında, 110 milyon Rus’un sosyalizm yüzünden öldüğünü ilan etti ve “Sovyet halkının köleliğiyle İspanyolların özgürlüğünü” karşılaştırdı “İlerici çevreleri”, İspanya’da diktatörlükten başka bir şey görmeyen “ütopyacıları” da suçladı “İlerici” derken demokratik muhalefette yer alan herkesi kastediyordu; liberal, sosyal-demokrat ya da komünist fark etmeksizin “Geçen sonbahar” diyordu Soljenitsin “dünya kamuoyu İspanyol teröristlerin” [Franco rejiminin idama mahkûm ettiği İspanyol anti-faşistler] “geleceğinden kaygılandı İlerici kamuoyu her zaman, bir yandan terörist eylemlere destek verirken diğer yandan politik reformlar talep ediyor… Hızlı bir demokratik reform isteyenler yarın ya da yarından sonra ne olacağını biliyorlar mı? İspanya yarın demokrasiyle tanışabilir ama yarından sonra demokrasinin totalitarizme dönüşmesini kim engelleyecek?” Gazeteciler bunun özgürlük karşıtı bir rejimi desteklediği anlamına gelip gelmediğini sorduklarında, Soljenitsin şöyle yanıtladı: “Özgürlüğün olmadığı tek bir yer biliyorum o da Rusya’dır” Soljenitsin’in televizyondaki açıklamaları İspanyol Faşizmine açık bir destekti, ki bu ideolojiyi halen savunmaktadır


Aleksandr Soljenitsin, geleneksel tarzda bir faşist ve Çarcı, Franco ve Hitler sempatizanı Sovyet ceza sistemi ve Sovyet insanının yaşamıyla ilgili dehşet tablolarının bir yaratıcısı olarak Batı’da uzun süre saygın bir “özgürlük savaşçısı” ve bir “edebiyat dehası” olarak göklere çıkarıldı Soğuk savaş döneminde best-seller olan kitaplarını bugün kimse okumuyor


Soljenitsin’in ABD’de 18 yıllık sürgünden sonra medya sahnesinde görülmemeye ve kapitalist hükümetlerden daha az destek bulmaya başlamasının nedenlerinden biri budur Kapitalistler için Soljenitsin, Sosyalizme karşı kirli savaşlarında kullanacakları gökten zembille inmiş bir hediyeydi, fakat her şeyin bir sınırı var Kapitalist yeni Rusya’daki politik gruplara Batı’nın desteğini belirleyen, bu grupların kanatları altında Rusya’da azami kâr getiren tatlı işlere girişip girişemeyecekleridir Rusya’nın geleceğinde politik rejim olarak faşizm iş dünyası için faydalı görünmüyor Bu yüzden Soljenitsin’in Rusya için politik programının Batı’dan destek bulma şansı yok Soljenitsin’in Rusya’nın politik geleceği için istediği, basitçe Çarın otokratik yönetimiyle Rus Ortodoks Kilisesinin tarihi birliğinin geri gelmesi! Böyle bir politik aptallığa destek vermekte en berbat emperyalistin bile çıkarı olamaz Batı’da hâlâ Soljenitsin’e destek arayanlar bunun için aşırı sağcı taşkafalara bakmak zorundalar


10) Naziler, polis ve faşistler


Böylece, Sovyetler Birliğinde öldüğü ya da hapsedildiği iddia edilen milyonlarca kurbanla ilgili efsanelerin en saygın üreticileri arasında Nazi taraftarı William Hearst, gizli ajan Robert Conquest ve faşist Aleksandr Soljenitsin’i buluyoruz Conquest, verdiği bilgiler dünya kapitalist medyası tarafından yaygın olarak kullanılmaya başladıktan sonra başrolde yer aldı, bu bilgiler bazı üniversitelerde derslere konu oldu Şüphesiz, kitapları dezenformasyon sanatı bakımından birer şaheserdi 70’lerde ise, Soljenitsin’den ve Andrei Sakharov, Roy Medvedev gibi bir dizi bir dizi ikinci sınıf muhaliften büyük yardım aldı Buna, şurada burada Sovyetler Birliğinde ölen ve hapsedilenler üzerine atıp tutan ve burjuvazi tarafından ödüllendirilen sayısız insan ekleniyor Fakat bu tarih çarpıtıcıları ne yaparlarsa yapsınlar, konu hakkında gerçek sonunda aydınlandı Gorbaçov’un, partinin gizli arşivlerinin tarihsel araştırmaya açılması direktifinin sonucunu hiçbiri tahmin edemezdi


11) Milyonlarca ölü tahminini veren sahtekârca yöntemler


Sovyetler Birliği’nde ölen milyonlar hakkında spekülasyon, kirli propaganda savaşının bir parçasıydı, işte bu nedenle Sovyet açıklamaları ne ciddiye alındı, ne de kapitalist basında yer bulabildi Sermaye tarafından satın alınan ‘uzmanlar’ kurgularını yaymak için diledikleri kadar yer bulurken, bu açıklamalar görmezden gelindi Hem de ne kurgular! Conquest ve diğer ‘eleştirmenler’ tarafından oraya atılan milyonlarca ölü ve hükümlü iddialarının ortak yanı, yanlış istatistiksel kestirimlere ve hiçbir bilimsel temeli olmayan tahmin yöntemlerine dayalı olmalarıydı


Conquest, Soljenitsin, Medvedev ve diğerleri, nüfus bilgilerini Sovyetler Birliği istatistiklerinden aldılar ve ülkenin tarih boyunca değişen durumuna bakmadan keyfi nüfus artışı hesapları yaptılar Böylece belli bir yılın sonunda şu kadar kişinin hayatta olması gerektiği, eksik kalanların sosyalizm tarafından öldürülmüş ya da hapsedilmiş olduğu sonucuna vardılar Yöntem basit olduğu kadar sahtekârcaydı


Eğer batı ülkeleri söz konusu olsaydı, bu tarz “ifşaat” asla kabul edilmezdi Böyle bir çarpıtmayı profesör ve tarihçiler protesto ederdi Fakat Sovyetler Birliği söz konusu olunca kabul edildi Bunun nedenlerinden birisi bu profesör ve tarihçilerin mesleki ilerlemelerini mesleki dürüstlüğün önünde tutmasıydı


Sonuç olarak, bu “eleştirmenlerin” hesaplamaları neye varıyor? Robert Conquest’e göre (1961’de yapılan bir hesaplamayla) 30’ların başında altı milyon insan açlıktan ölmüştü 1986’da, Conquest bu sayıyı şişirerek on dört milyona çıkardı Gulag çalışma kamplarında ise 1937 yılında, parti, ordu ve devlet aygıtı içinde temizlik başlamadan önce beş milyon mahkûm vardı 1937-38 yıllarındaki temizlikten sonra buna yedi milyon mahkum daha eklendi, böylece 1939 yılında çalışma kamplarının nüfusu on iki milyona çıktı Üstelik bu 12 milyon sadece siyasi hükümlülerin sayısıydı! Bu kamplarda adi hükümlüler de vardı, sayıları ise siyasi hükümlüleri kat kat aşıyordu Bu demektir ki Conquest’e göre Sovyetler Birliği çalışma kamplarında 25-30 milyon mahkum bulunuyordu


Ölü sayılarına gelince, Conquest’e göre, 1937 ile 1939 arasında bir milyon siyasi mahkûm idam edilmiş, 2 milyonu ise açlıktan ölmüştü Böylece Conquest’e göre 1937-39 temizliklerinin toplamı, 3 milyonu hapiste ölen 9 milyon kişiye ulaştı Bu hesaplar Conquest tarafından “istatistiksel uyarlamaya” tabi tutularak 1930-1953 yılları arasında Bolşeviklerin en az 12 milyon siyasi hükümlüyü öldürdüğü sonucuna ulaşıldı 30’lu yıllarda kıtlık nedeniyle öldükleri hesaplanan 14 milyon kişi buna eklenince ölü toplamı 26 milyonu buluyordu En son istatistik manipülasyonlarından birinde de, 1950 yılında Sovyetler Birliği’nde 12 milyon siyasi tutuklu olduğunu açıkladı


Aleksandr Soljenitsin de Conquest’le hemen hemen aynı istatistik yöntemleri kullandı Fakat bu sözde bilimsel yöntemleri farklı başlangıç değerlerine uygulayarak çok daha uç sayılara ulaştı Conquest’in 1932-33 yıllarında açlıktan ölenler hakkında 6 milyonluk hesabını kabul etti Fakat 1936-39 temizliğinde, her yıl en az bir milyon kişinin öldüğüne inanıyordu Buradan yola çıkarak, tarımda kollektifleştirmenin başlamasıyla Stalin’in 1953’te ölümü arasında geçen sürede komünistlerin 66 milyon kişiyi öldürdüklerini hesapladı Sovyet hükümeti İkinci Dünya Savaşı’nda ölen 44 milyon Rus’tan da sorumluydu Soljenitsin’in çıkarımına göre, “sosyalizm 110 milyon Rus’un canına mal olmuştu” Hükümlü sayısına gelince, ona göre 1953’te çalışma kamplarında 25 milyon kişi bulunuyordu


12) Gorbaçov arşivleri açıyor


Yukarıdaki fantezi ürünü rakamlar altmışlı yıllarda yayınlandı ve burjuva basını tarafından bilimsel olduğu iddia edilen yöntemlerle elde edilen gerçeğe uygun bilgiler gibi sunuldu Bu üretimin ardında başta CIA ve MI5 olmak üzere batı gizli servisleri vardı Medyanın kamuoyu üzerinde etkisi o kadar büyük ki bu sayılar batı insanlarının çoğu tarafından kabul edilmiş durumda Bu utanılası durum gittikçe kötüleşti Soljenitsin ve Andrei Sakharov, Roy Medvedev gibi bilinen “eleştirmenler” sayıklamalarına Sovyetler Birliği’nde karşılık bulamazken, durum 1990’da değişti Gorbaçov yönetiminde ortaya çıkan yeni “özgür basın” ile birlikte, sosyalizme karşı çıkan her şey olumlu gibi gösterildi, bunun da yıkıcı sonuçları oldu Sosyalizmin öldürdüğü ya da hapsettiği insan sayısı üzerine, komünizmin milyonlarca “kurbanı” üzerine görülmemiş bir spekülasyon başladı


Yeni özgür basının histerisi Conquest’le Soljenitsin’in değirmenine su taşıdı Fakat bu arada Gorbaçov yeni basının isteği üzerine Merkez Komitesinin arşivlerini tarihsel araştırmaya açtı Komünist Parti Merkez Komitesi arşivlerinin açılması kördüğümün çözülmesinde iki nedenle belirleyici oldu: Birincisi, arşivler gerçeklerin ortaya çıkmasını sağlayacak olguları içeriyordu Ancak daha önemlisi, ölen ve hapsedilen insan sayısı üzerine kaygısızca spekülasyon yapanlar yıllarca, arşivler kamuya açıldığında bu varsayımların kanıtlanacağını iddia edegelmişlerdi Conquest, Sakharov, Medvedev ve diğer hepsi bunu iddia ettiler Fakat arşivler açılıp araştırmaların sonuçları yayınlanmaya başlayınca garip bir şey ortaya çıktı Bir anda, hem Gorbaçov’un basını hem de ölü ve hükümlüler üzerine spekülasyon yapanlar arşiv araştırmasına tüm ilgilerini kaybettiler


Rus tarihçiler Zemskov, Dougin ve Kslevjnuk’un Komünist Parti Merkez Komitesi arşivlerinin araştırılması sonucu ulaştığı bulgular 1990’da bilimsel yayınlarda yayınlandı ama fark edilmedi Tarihsel araştırmaların sonuçları “özgür basının” ölüler ve hükümlüler hakkında tahminlerinin tam tersini gösteriyordu Bu nedenle bu çalışmalar yayılmadı Basının histerisiyle boy ölçüşemeyen küçük bilimsel çevrelerde dolaştılar Conquest ve Soljenitsin’in yalanları ise eski Sovyet nüfusunun geniş bölümünde yayıldı Rus araştırmacıların Stalin yönetiminde ceza sistemi üzerine bulguları batı gazete ve televizyonlarında da tamamen görmezden gelindi Neden?


13) Rus araştırmalarının sonuçları


Sovyet ceza sistemi üzerine araştırma sonuçları toplam yaklaşık 9000 sayfa tutuyor Çok sayıda yazar var ancak en ünlüleri Rus tarihçiler V N Zemskov, A N Dougin ve O V Kslevjnuk Çalışmaları batıda, batılı araştırma arkadaşları sayesinde yayınlandı Burada yararlandığımız iki çalışmadan birisi, 1993 Eylülünde Fransa’da Histoire dergisinde yayınlanan CNRS (Centre National de la Recherche Scientifique - Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi) araştırma müdürü Nicolas Werth’in makalesi; diğeri Riverside Kaliforniya Üniversitesi tarih profesörü J Arch Getty, CNRS araştırmacısı G T Rittersporn ve Rus Tarih Enstitüsü (Ruya Bilimler Akademisi’ne bağlı bir kurum) üyesi V N Zemskov’un birlikte hazırladıkları ABD’de American Historical Review’de yayınlanan makaledir Bugün, konu üzerine aynı araştırma gruplarına üye başka kişiler tarafından birçok kitap yayınlanmış durumda Devam etmeden önce, bu bilim adamlarının hiçbirinin sosyalist sistemi savunmadıklarını belirtmek istiyorum Aksine, burjuva ve anti-sosyalist görüşlere sahipler, hatta kimisi gerici düşünceleri savunuyor Okuyucu aşağıda söylenenlerini bir “komünist komplodan” kaynaklandığını düşünmesin Bu araştırmacılar yalnızca Conquest, Soljenitsin, Medvedev ve diğerlerinin yalanlarını ortaya çıkarmaya çalıştılar Mesleki dürüstlüğü her türlü kaygının önünde tuttuklarını ve propaganda amaçlarına hizmet etmeyeceklerini gösterdiler


Rus araştırmalarının sonuçları Sovyet ceza sistemi hakkında birçok soruya cevap veriyor Araştırmacılar özellikle en çok tartışılan dönem olan Stalin dönemine yoğunlaştılar Bir dizi basit soru soracağız ve yanıtlarını Histoire ve American Historical Review dergilerinde arayacağız Sovyet ceza sistemi hakkında bilgi edinmenin en iyi yolu budur


1 Sovyet ceza sisteminin yapısı nasıldır?

2 Siyasi ve adi toplam kaç hükümlü vardı?

3 Çalışma kamplarında kaç kişi öldü?

4 1953’ten önce, özellikle de 1937-1938 temizliğinde kaç kişi idama mahkum edildi?

5 Ortalama hükümlülük süresi ne kadardı?


Bu sorulara cevap verdikten sonra, Sovyetler Birliği’nde ölü ve hükümlüler söz konusu olduğunda genellikle ön plana çıkan iki grubu tartışacağız: 1930’da yargılanan kulaklar ve 1936-38’de mahkûm olan karşı devrimciler


14) Ceza sisteminde çalışma kampının yeri


Sovyet ceza sisteminin yapısıyla başlayalım 1930’dan sonra, Sovyet ceza sistemi hapishane, çalışma kampı (gulag), çalışma kolonileri (gulag), özel açık alanlarda tutukluluk ve para cezası uygulamalarının içeriyordu Tutuklananlar genellikle normal bir hapishaneye konuluyor ve soruşturma sırasında suçsuz bulunurlarsa serbest kalıyor, suçlu oldukları düşünülürse yargılanıyorlardı Mahkemeye çıkan kişi de suçsuz bulunup serbest bırakılır ya da hüküm giyerdi Suçlu bulunan para ya da hapis cezasına çarptırılır, ya da nadiren idam edilirdi Para cezası belirli bir süre alacağı maaştan kesilirdi Suçun niteliğine bağlı olarak gidilecek hapishaneler değişik tipteydi


Gulag çalışma kamplarına, ciddi suçlar işleyenlerle (cinayet, hırsızlık, tecavüz, ekonomik suçlar vs) birlikte karşı devrimci faaliyetler nedeniyle mahkûm olanların çoğu gidiyordu 3 yıldan fazla ceza alanlar da bu çalışma kamplarına gönderilebilirdi Çalışma kampında bir süre geçirdikten sonra, hükümlü bir çalışma kolonisi ya da özel açık bölgeye gönderilebilirdi


Çalışma kampları hükümlülerin sıkı gözetim altında yaşayıp çalıştığı çok geniş bölgelerdi Çalışmaları ve topluma yük olmamaları gerekli görülmüştü Sağlıklı hiçbir insan aylak kalamazdı Bugün bazıları bunu sert bulabilir, fakat kural buydu 1940’ta böyle 53 çalışma kampı vardı


Diğer yandan 425 çalışma kolonisi mevcuttu Bunlar çalışma kamplarından çok daha küçük, daha serbest ve daha az gözetlenen birimlerdi Daha hafif ceza alanlar ve daha önemsiz siyasi suçlar işleyenler buralara gönderilirdi Fabrika ya da tarlalarda çalışır ve sivil halka iç içe yaşarlardı Çoğu zaman maaşları diğer işçilerle aynı olurdu


Özel açık alanlar genellikle kollektifleştirme sırasında mülksüzleştirilmiş kulaklar gibi sürgünlerin yer aldığı tarım alanlarıydı Hafif siyasi suçlardan hüküm giyenler de cezalarını burada çekebilirdi


15) 9 milyon değil 454000


İkinci soru kaç politik, kaç adi hükümlü olduğuydu Bu soru hapistekilerle birlikte çalışma kampları ve çalışma kolonilerinde bulunanları da kapsıyor (kolonilerde kısmi bir serbestliğin olduğu bilinse de) Aşağıdaki tablo American Historical Review dergisinde yayınlandı ve ceza sisteminin merkezi yönetime bağlandığı 1934’ten Stalin’in ölüm yılı olan 1953’e kadar geçen yirmi yılı kapsıyor


Yıllar

Gulag çalışma kamplarında bulunan hükümlüler

Bunların içinde karşı-devrimci olanlar

Hayatını kaybedenler

Serbest kalanlar

Kaçanlar

Gulag çalışma kolonilerinde bulunanlar

Hapishane-lerde mahkum sayısı

Her yıl 1 Ocak tarihi itibariyle toplam rakam




Sayı

%

Sayı

%







1934

510,307

135,190

265

26,295

52

147,272

83,490



510,307


1935

725,438

118,256

163

28,328

39

211035

67,493

240,259


965,697


1936

839,406

105,849

126

20,595

25

369,544

58,313

457,088


1,298,494


1937

820,881

104,826

128

25,378

31

364,437

58,264

375,488


1,196,369


1938

996,367

185,324

186

90,546

91

279966

32,033

885,203


1,881,570


1939

1,317,195

454,432

345

50,502

38

223,622

12,333

355,243

350,538

2,022,976


1940

1,344,408

444,999

331

46,665

35

316,825

11,813

315,584

190,266

1,850,258


1941

1,500,524

420,293

287

100,997

67

624,275

10,592

429,205

487,739

2,417468


1942

1,415,596

407,988

298

248,877

176

509,538

11,822

360,447

277,992

2,054,035


1943

983,974

345,397

356

166,967

170

336,135

6,242

500,208

235,313

1,719,495


1944

663,594

268,861

407

60,948

92

152,113

3,586

516,225

155,213

1,335,032


1945

715,506

283,351

412

43,848

81

336,750

2,196

745,171

279,969

1,740,646


1946

600,897

333,833

592

18,154

30

115,700

2,642

956,224

261,500

1,818,621


1947

808,839

427,653

543

35,668

44

194,886

3,779

912,794

306,163

2,027,796


1948

1,108,057

416,156

380

27,605

25

261,148

4,261

1,091,478

275,850

2,475,385


1949

1,216,361

420,696

349

15,739

13

178,449

2,583

1,140,324


2,356,685


1950

1,416,300

578,912

227

14,703

10

216,210

2,577

1,145,051


2,561,351


1951

1,533,767

475,976

310

15,587

10

254,269

2,318

994,379


2,528,146


1952

1,711,202

480,766

281

10,604

06

329,446

1,253

793,312


2,504,514


1953

1,727,970

465,256

269

5,825

03

937,352

785

740,554


2,468,524





Yukarıdaki tablodan bir dizi sonuç çıkarılabilir Öncelikle, bu sayıları Robert Conquest’inkilerle kıyaslayabiliriz Bu adam, örneğin 1939’da çalışma kamplarında 9 milyon siyasi hükümlü bulunduğunu ve ayrıca 3 milyonun da 1937-39 arasında hapishanelerde öldüğünü yazıyordu Conquest’in burada sadece siyasi hükümlülerden bahsettiğini unutmayalım Bunun yanında, siyasi hükümlülerden çok daha fazla adi hükümlü olmalıydı Conquest’e göre 1950’de 12 milyon siyasi tutuklu vardı!


Gerçek ortaya çıkınca, Conquest’in sahtekârlığının boyutu ortaya çıkmış oldu Söylediği sayılardan hiçbiri gerçeğe yaklaşmıyordu bile 1939’de, kamp, hapishane ve kolonilerdekiler birlikte toplam 2 milyon hükümlü vardı Conquest’in söylediği gibi 9 milyon değil, 454000 siyasi hükümlü vardı 1937-1939 arasında çalışma kamplarında ölenlerin sayısı 3 milyon değil 160000’di 1950’de çalışma kamplarında 12 milyon değil 578000 siyasi hükümlü vardı! Unutmayalım ki bu Conquest halen antikomünist sağ propagandanın temel referanslarından birisidir ve sağcı sözde aydınlar arasında tanrısal bir konumdadır Kamplarda 60 milyon kişinin öldüğünü söyleyen Soljenitsin’in sayıları hakkında ise yorum yapmaya bile gerek yok Bu zırvaları ancak bir deli ortaya atabilir


Bu dolandırıcıları bırakıp gulag istatistiklerinin somut analizine yoğunlaşalım İlk soru, bu hükümlü sayısından hangi sonucun çıkarılacağıdır Bu 2,5 milyon sayısı ne ifade eder? Hüküm giymiş her insan toplumun her yurttaşa tam bir yaşam sağlayacak kadar gelişmediğini gösteriyor Bu açıdan, 2,5 milyon hükümlü toplumun bir eleştirisini temsil ediyor


16) İç ve dış tehdit


Bu ceza sisteminin uygulandığı koşulları iyi açıklamak gerekir Sovyetler Birliği feodalizmi yeni devirmişti, bu toplumsal mirasın bireylere etkisi toplumun sırtında bir yük durumundaydı Çar yönetimi gibi geri bir sistemde işçiler aşırı yoksul bir yaşama mahkûmdu, insan yaşamının pek az bir değeri vardı Hırsızlık ve şiddet, sınırsızca cezalandırılıyordu Monarşiye karşı isyanlar çoğu zaman katliamlar, idamlar ve aşırı uzun hapis cezalarıyla bastırılıyordu Toplumsal ilişkiler ve buna eşlik eden düşünce alışkanlıklarının evrimi için uzun bir zaman gerekmesi Sovyetler Birliğinin suçlulara karşı tutumunun gelişmesini etkiliyordu


Dikkate alınması gereken diğer bir faktör, 30’lu yıllarda 160-170 milyon arası nüfusa sahip Sovyetler Birliği’nin, dış güçler tarafından ciddi olarak tehdit edilmesiydi 30’lu yıllarda Avrupa’nın yaşadığı büyük politik değişikliklerin ardından Nazi Almanya’sının saldırısı tehdidi büyümüştü, Slav halkı için bir yok olma tehlikesi ortaya çıkmıştı Batı bloğu da müdahale hırsıyla yanıyordu Bu durumu Stalin 1931’de şu cümlelerle özetledi: “Sanayileşmiş ülkelerin 50 ile 100 yıl gerisindeyiz Bu mesafeyi 10 yılda kapatmalıyız Varlığımızı sürdürmemiz buna bağlıdır” On yıl sonra, 22 Haziran 1941’de, Sovyetler Birliği, Nazi Almanya’sı ve müttefikleri tarafından işgal edildi


Sovyet toplumu 1930 ile 1940 arasında büyük çaba harcadı, kaynakların çoğu da yaklaşan savaşa karşı savunmayı hazırlamaya harcandı İşçiler zor şartlarda çalıştılar, bunu da kişisel çıkarlarını gözetmeden yaptılar Günde 7 saate düşmüş olan çalışma süresi 1937’de uzadı, 1939’da fiilen her cumartesi normal bir çalışma gününe dönüştü Bu zor dönemde, yaklaşık iki on yıl boyunca (30’lar ve 40’lar) toplumun üzerine çöken, 25 milyon insanın ölmesine ve ülkenin yarısının yanıp kül olmasına neden olan savaş ortamında, insanlar birbirlerine ne kadar yardım etmeye çalışırlarsa çalışsınlar suçlarda artış yaşandı


Son derece zorlu koşullarda, Sovyetler Birliği en fazla 2,5 milyon hükümlüye sahip oldu, başka bir ifadeyle yetişkin nüfusun %2,4’ü kadar Bu sayı hakkında ne düşünmeliyiz? Az mıdır, çok mu? Karşılaştıralım


17) ABD’de daha fazla hükümlü var


Örnek olarak, -1996 yılında- 252 milyon nüfusu olan, dünyanın kaynaklarının %60’ını kullanan dünyanın en zengin ülkesi ABD’ye bakalım Kaç mahkûm var? Ne bir savaş ne de ekonomik dengesini bozan toplumsal bir sarsıntı yaşamayan bu ülkenin durumu nedir?


Ağustos 1997’de gazetelerde yer alan kısa bir basın bildirisinde, FLT-AP basın ajansı (Associated Press) 1996 yılı için 5,5 milyon rakamı verilerek, ABD’de hiçbir zaman bu kadar çok hükümlü olmadığı belirtiliyordu Bu 1995’e göre 200000 kişilik bir artışı ifade ediyor ve ABD’de hükümlülerin yetişkin nüfusa oranı %2,8’e varıyor Bu veriler incelemek isteyenler için ABD adalet bakanlığında mevcuttur (adalet istatistikleri bürosunun web sayfası: Bureau of Justice Statistics Home page) Bugün ABD’de hükümlü sayısı Sovyetler Birliğinde ulaştığı en yüksek rakamdan 3 milyon fazladır! Daha önemlisi, yetişkin nüfusun en fazla %2,4’ü hüküm giymişti, ABD’de bu oran %2,8’dir ve artmaktadır! Amerikan adalet bakanlığının 18 Ocak 1998 tarihli basın bildirisine göre, 1997 yılında hüküm giyenlerin sayısı bir önceki yıla göre 96 100 kişi artmıştı


Sovyetler Birliği çalışma kamplarına gelince, tutukluluk koşullarının zor olduğu doğrudur, fakat ya bugün şiddetin, uyuşturucu trafiğinin, fuhuşun, cinsel saldırıların (her yıl hapishanelerde 290000 tecavüz vakası) yayıldığı Amerikan hapishanelerinin durumu! Üstelik tüm tarihindeki refah seviyesinin doruğundan olan bir toplumda!


18) Önemli bir faktör: Tıbbi malzeme eksikliği


Şimdi üçüncü soruya cevap verelim Çalışma kamplarında kaç kişi öldü? Sayı her yıl değişmekte, fakat 1934’teki %5,2 oranının 1953’te %0,3’e düştüğü görülüyor Çalışma kamplarındaki ölümlerin nedeni, toplumun tümünü de etkileyen, özellikle salgın hastalıklara karşı ihtiyaç duyulan genel tıbbi malzeme eksikliğiydi Bu sorun çalışma kamplarıyla sınırlı değil, toplumun tümünü hatta dünyanın büyük kısmını etkiliyordu Bu durum ancak, bulunuşu ve yaygın kullanımı İkinci Dünya savaşı sonrası gerçekleşen antibiyotikler sayesinde değişti En kötü yıllar barbar nazilerin tüm Sovyet vatandaşlarına iğrenç koşullar dayattıkları savaş yıllarıydı Bu 4 yıl boyunca, yarım milyondan fazla kişi çalışma kamplarında öldü, bu sayı incelediğimiz yirmi yıl içinde ölenlerin toplamının yarısına eşit Ancak aynı sırada serbest insanların 25 milyonunun savaş nedeniyle öldüğünü hatırlayalım 1950’de Sovyetler Birliği’nde koşullar düzeldiğinde ve antibiyotik kullanımı başladığında hapiste ölen hükümlü oranı %0,3’e düştü


Dördüncü soruya geçelim 1953 yılına kadar, özellikle de 1937-38 temizliği sırada kaç kişi idam edildi? Conquest Bolşeviklerin 1930-1953 arasında çalışma kamplarında 12 milyon hükümlüyü öldürdüğünü söylüyordu Bunların bir milyonu da 1937-38 yıllarında öldürülmüş olacaktı Soljenitsin çalışma kamplarında ölen on milyonlardan bahsediyordu, bunun da 3 milyonu sadece 1937-38 arasında öldürülmüştü Sovyetler Birliğine karşı propaganda savaşı için bu sayılar imal edildi Başka bir örnek, yazar Olga Shatunovskaya, 1937-38 temizliğinde 7 milyon kişinin öldüğünü söylüyor


Sovyet arşivlerinden çıkan belgeler ise başka türlü konuşuyor Şunu baştan belirtelim ki idam cezası alanların sayısı hakkında bilgiler farklı arşivlerde bulunuyordu ve araştırmacılar yaklaşık bir değere ulaşabilmek için verileri bir araya getirmek zorunda kaldılar, bu nedenle çift sayma ve gerçekte olandan daha büyük bir sayıya ulaşma riskini göze almak zorunda kaldılar Yeltsin tarafından Sovyet arşivleriyle ilgilenme görevi verilen Dmitri Volgokonov’a göre, 1 Ekim 1936 ile 30 Eylül 1938 arasında askeri mahkemelerde 30514 kişi idama mahkûm edilmişti Şubat 1990’da basında yer alan bir KGB belgesinde ise, 1930’dan 1953’e kadar geçen 23 yıllık sürede karşı-devrimcilik suçundan 786098 kişinin idama mahkûm olduğu yazıyordu KGB’ye göre bu mahkûmiyetlerden 681692’si 1937 ile 1938’de gerçekleşti KGB’nin söylediğini kontrol etmek mümkün değil fakat bu bilgi güvenilir görünmüyor Yalnız iki yıl içinde bu kadar çok kişinin idam edilmesi oldukça zor 1990’ın Kapitalist yanlısı KGB’sinin sosyalist yanlısı eski KGB ile ilgili verdiği bilgilere inanılabilir mi? En azından, KGB’nin söz konusu 23 yılla ilgili kullandığı istatistiklerin kapitalist KGB’nin iddia ettiği gibi sadece karşı-devrimcilerin idamını mı yoksa hem karşı-devrimcileri hem de adi suçluları mı içerdiğini kontrol etmek gerekir Arşivler idama mahkûm adi suçlularla karşı-devrimcilerin sayısının yaklaşık olarak eşit olduğu sonucuna götürüyor


Buradan çıkarabileceğimiz sonuç, 1937-38 yıllarında idama mahkum olanların Batı propagandasında yer aldığı gibi milyonlara değil, yüz bine yakın olduğudur


Tüm idam cezalarının uygulanmadığını da eklemek gerekir Ölüm cezalarının büyük bölümü çalışma kampı cezasına çevrilmiştir Adi suçlularla karşı-devrimciler arasında ayrım yapmak gerekir İdama mahkûm olanların çoğu cinayet ya da hırsızlık gibi büyük suçlar işlemiştir 60 yıl sonra, çoğu ülkede bu suçların aynı şekilde cezalandırıldığını görmekteyiz


Hapis cezaları ne kadar sürüyordu? Hapis cezalarının uzunluğu Batı propagandasında en utanmaz söylentilere konu oldu Genellikle Sovyetler Birliğinde insanın tüm yaşamını hapiste geçirdiği ve asla hapisten çıkamadığı söyleniyordu Bu tamamen yanlıştır Stalin döneminde hapse gidenlerin büyük çoğunluğu için hapis süresi en fazla beş yıldı American Historical Review’de yer alan istatistikler bize gerçekleri gösteriyor 1936 yılında Rusya Federasyonunda adi suçluların aldıkları cezalar: beş yıla kadar %82,4; beş ile on yıl arası %17,6 1937 öncesi mümkün olan en yüksek ceza on yıldı 1936 yılında sivil mahkemelerde mahkûm olan siyasi suçluların aldığı cezalar: beş yıla kadar %44,2; beş ile on yıl arası %50,7 En uzun cezaların çekildiği gulag çalışma kampları için 1940 yılına ait istatistikler beş yıla kadar olan cezaların %56,8; beş ile on yıl arası cezaların %42,2 olduğunu gösteriyor On yıldan fazla ceza alanların oranı sadece %1’dir


1939 için Sovyet mahkemelerinin istatistiklerine sahibiz Ceza süreleri şöyledir: beş yıla kadar, %95,9; beş ile on yıl arası, %4; on yıldan fazla, %0,1 Görüldüğü gibi Sovyetler Birliğinde sonsuza kadar süren cezalar, Batı’da sosyalizmle savaşmak için yayılmış bir masaldır


19) Sovyetler Birliği hakkında yalanlar


Kısaca tarihsel araştırmalardan bahsedelim Rus tarihçiler tarafından yapılan araştırmalar kapitalist dünya üniversite ve okullarında elli yıldır anlatılandan baştan aşağı farklı bir gerçeklik sunuyor Bu elli yıllık soğuk savaş boyunca her yeni kuşağa Sovyetler Birliği hakkında yalanlar aktarıldı ve bu yalanlar insanları oldukça etkiledi Bu, Fransız ve Amerikan araştırmacıların raporlarında da görülebilir Hükümlü ve ölü sayısını gösteren tablo ve sayılar bu uzmanlar arasında yoğun tartışma konusu olagelmiştir Fakat dikkat edilmesi gereken, hüküm giyenlerin suçlarının hiç tartışılmadığıdır Kapitalist propaganda Sovyet suçlularını hep masum kurbanlar olarak göstermiş, araştırmacılar da bu düşünceyi sorgulamadan benimsemiştir Araştırmacılar istatistik incelemesini bırakıp yorumlamaya giriştiklerinde burjuva ideolojileri baskın çıkmış, çoğu zaman da şüpheli sonuçlara götürmüştür Böylece Sovyet ceza sisteminin mahkûm ettikleri suçsuz oluverir Fakat bunların çoğu hırsız, katil, tecavüzcü ve benzeridir Böyle suçlular Avrupa ya da ABD’de olsalar basın tarafından asla masum sayılmazlardı Fakat Sovyetler Birliğinde suç işledikleri için, durum değişiyor Bir katil ya da sabıkalı bir tecavüzcüyü masum ilan etmek gerçekten garip bir durum Sovyet adaleti incelenirken, en azından şiddet suçları incelenirken birazcık sağduyuya sahip olmak gerekir Mahkûmiyetleri tartışırken olmasa bile, en azından mahkûmların kim olduğunu incelerken buna ihtiyaç var


20) Kulaklar ve karşı-devrim


Karşı-devrimcilere gelince, bakalım onlar ne ile suçlanmış Sorunun önemini gösteren iki örnek alalım: Birincisi 30’ların başında mahkûm edilen kulaklar, diğeri 1936-37’de mahkûm olan komplocu ve karşı-devrimciler


Kulaklardan (zengin köylüler) bahseden raporlarda, 381000 aile, yani 1,8 milyon kişinin sürüldüğü söyleniyor Bunların küçük bir kısmı çalışma kamplarına ya da çalışma kolonilerine gönderilmiş Peki bunlar neden mahkum olmuşlardı?


Zengin Rus köylüleri, kulaklar, yoksul köylüleri yüzlerce yıl sınırsız bir baskı ve sömürü altında tuttular 1927’de 120 milyon köylüden 110 milyonu yoksulken 10 milyon kulak refah içindeydi Yoksul köylüler devrimden önce en sefil şartlarda yaşıyordu Kulakların zenginliği yoksul köylülerin ucuz emeğine, ödedikleri vergiler ve rantlara dayanıyordu Yoksul köylüler kolektif çiftliklerde birleşmeye başlayınca, kulakların temel gelir kaynağı da yok olmaya başladı Fakat kulaklar yenilgiyi kabul etmek istemediler Kıtlık yaratarak sömürülerini devam ettirmek istediler Kulak silahlı çeteleri kolektif çiftliklere saldırdı, yoksul köylüleri ve parti üyelerini katletti, tarlaları ateşe verdi ve hayvanları öldürdü Yoksul köylüleri açlık içinde bırakarak yoksulluğu ve kendi üstünlüklerini kabul ettirmeye çalışıyorlardı Sonrasında olaylar bu katillerin istediği gibi gelişmedi Yoksul köylüler devrimin desteğine sahiptiler ve yenilen, hapsedilen, sürülen ve çalışma kampına alınan kulaklara baskın çıktılar


10 milyon kulaktan 1,8 milyonu sürüldü ya da hüküm giydi 120 milyon insanın katıldığı Sovyet kırlarında yaşanan bu kitlesel sınıf savaşında haksızlıklar yapılmış olabilir Ama bunun için, daha iyi bir yaşam ve çocuklarına aç cahiller olarak kalmayacakları iyi bir hayat sunabilme mücadelesi veren yoksul ve ezilmişleri suçlayabilir miyiz? Onları yeteri kadar “medeni” olmamakla ya da acımasız olmakla gerçekten suçlayabilir miyiz? Yüzlerce yıl medeniyetten hiç faydalanmamış insanları medeni olmamakla kim suçlayabilir? Yoksul köylüleri sömüren kulaklar yıllar boyu medenice ya da merhametli mi davrandılar?


21) 1937 temizliği


Partide, orduda ve devlet aygıtında temizliği takip eden 1936-38 büyük duruşmalarında mahkum edilen karşı-devrimcilerle ilgili ikinci örneğimizin kökeni Rus devrim tarihine uzanıyor Çara ve Rus burjuvazisine karşı zafere milyonlarca insan katılmış, bunlardan partiye katılan birçoğu ise bunu proletarya ve sosyalizm uğruna yapmamıştı Fakat sınıf savaşının durumu nedeniyle çoğu kez yeni militanları test etme fırsatı bulunamamıştı Kendilerine sosyalist diyen ve Bolşevik partisiyle çatışan kimileri bile sonradan Komünist Partiye kabul edildi Bu yeni üyelerden bazıları, sınıf mücadelesini yürütme becerilerine göre Bolşevik Partisi, devlet ve silahlı kuvvetlerde önemli konumlara geldiler Genç Sovyet devleti için zor bir dönemdi ve kadro eksikliği –hatta sırf okuryazar insanların azlığı- partiyi yeni kadroları kabul etmede daha az seçici davranmak zorunda bıraktı Bu sorun nedeniyle zamanla partiyi iki kampa bölen bir çelişki doğdu- bir yanda sosyalist bir toplum kurmak için mücadeleyi ileri götürmek isteyenler, diğer yanda sosyalizmi inşa etmek için koşulların olgunlaşmadığını, bu nedenle sosyal-demokrasiyle yetinmek gerektiğini savunanlar Bu fikirler, partiye 1917’de katılan ve zamanla önde gelen bazı Bolşeviklerin desteğini elde eden Troçki’den doğuyordu İlk Bolşevik programa karşı birleşik muhalefet alternatif bir program ortaya attı ve 27 Aralık 1927’de oylamaya koyuldu Bu oylamadan önce partide yıllar süren bir tartışma yaşandı ve hiçbir tartışmaya yer vermeyecek bir sonuç ortay çıktı Muhalefet, 725000 kayıtlı seçmenden 6000’inin oyunu aldı, bu partinin %1’inden azının birleşik muhalefeti desteklediğini ifade ediyordu


Oylamadan sonra muhalefet, Komünist Parti ve Merkez Komiteye karşı çalışmaya başladı Komite bu bloğun belli başlı liderlerini partiden uzaklaştırmaya karar verdi En önde gelen şahsiyet olan Troçki sınır dışı edildi Ancak muhalefetin hikâyesi bununla bitmedi Piyatakov, Radek, Preobrajenski ve Smirnov gibi troçkist yöneticilerin birçoğuyla birlikte Zinovyev, Kamanev ve Zvdekin özeleştiri verdiler Hepsi partiye geri alındı, parti ve devlette konumlarına geri döndüler Sonunda, muhalefetin yaptığı özeleştirinin gerçeğe uymadığı ortaya çıktı, çünkü Sovyetler Birliğinde sınıf savaşımının her şiddet kazanışında eski muhalefetin yöneticilerinin karşı-devrimci tarafa geçtiği görülüyordu Bu muhaliflerin çoğu yeniden sürüldüler ve 1937-38 yıllarında durum tamamen netlik kazanmadan önce yeniden kabul edildiler


22) Endüstriyel sabotaj


1934 Aralığında, partinin Leningrad il başkanı ve Merkez Komitesinin en önemli isimlerinden biri olan Kirov’un öldürülmesi, gizli bir örgütün varlığını ortaya çıkaran bir soruşturmaya yol açtı Bu örgüt partiyi ve hükümeti şiddet yoluyla ele geçirmek için komplolar hazırlıyordu Daha açıkçası, 1927’de kaybettikleri politik mücadeleyi, devlete karşı şiddet yöntemleriyle kazanmayı umuyorlardı Temel olarak da endüstriyel sabotaj, terörizm ve yolsuzluktan yararlanıyorlardı Muhalefetin yönlendiricisi Troçki bu eylemleri dışarıdan yönetiyordu Endüstriyel sabotaj Sovyet devletine korkunç zararlar verdi, birçok makineyi tamiri imkânsız bir hale getirdi Madenler ve fabrikalarda çok büyük üretim düşüşü yaşandı


Sorunu 1934 yılında ilk ortaya koyanlardan biri, Sovyetler Birliği’yle başmühendis olarak çalışmak üzere sözleşme yapan yabancı uzmanlardan Amerikalı mühendis John Littlepage oldu Littlepage 1928-1937 arası on yılını maden endüstrisinde, özellikle de altın madenlerinde çalışmakla geçirdi 1939 tarihli Sibirya Altınının Peşinde adlı kitabında şunları yazdı: “Uzak durabildiğim sürece Rusya’daki politik oyunların inceliklerine hiç ilgi duymadım, fakat işim gereği Sovyet endüstrisinde ne olup bittiğini incelemek zorundaydım Sonunda Stalin ve arkadaşlarının, en kötü düşmanlarının hiçbir şeyden memnun olmayan devrimci komünistler olduklarını anlamalarının oldukça uzun sürdüğüne kesin kanaat getirdim


Littlepage kişisel deneyiminin, hükümeti devirmek için endüstriyel sabotajı deneyen büyük bir komplonun var olduğunu ortaya koyan resmi açıklamalarla onaylandığını da yazdı Daha 1931’de Ural ve Kazakistan bakır ve kurşun madenlerinde çalışırken sorunun varlığını hissetmişti Bu madenler, ağır sanayi ikinci başkanı Piyatakov’un yönetimindeki büyük bir sanayi kompleksinin parçasıydı Madenler hem üretim hem de çalışan işçilerin güvenliği açısından felaket bir durumdaydı Littlepage sabotajın iyi örgütlendiği ve sanayi kompleksinin başından kaynaklandığı sonucuna vardı


Littlepage’in kitabı Troçkist muhalefetin bu karşı-devrimci eylemler için gerekli parayı nereden bulduğunu da anlatıyor Gizli muhalefetin çoğu üyesi yabancı fabrikalara verilen makine siparişlerinde konumlarını kullanarak, ödenen ücrete göre çok kalitesiz makinelerin alınmasını sağladılar Yabancı üreticiler fiyat farkını Troçki’nin örgütüne veriyor, Troçki ve Sovyetler Birliği’ndeki komplodaki suç ortakları bu fabrikalara sipariş vermeye devam ediyorlardı


23) Hırsızlık ve yolsuzluk


Bu iş Littlepage tarafından 1931 ilkbaharında madenlere asansör almak üzere bulunduğu Berlin’de fark edildi Piyatakov tarafından yönetilen Sovyet heyetinde Littlepage asansörlerin kalitesini kontrol edecek ve alımı onaylayacak uzman olarak bulunuyordu İşe yaramaz kalitesiz asansörlerle ilgili bir sahtekârlık tespit etti, fakat bunu Piyatakov’a ve diğer heyet üyelerine ilettiğinde soğuk bir şekilde karşılandı, sanki bu olayı gizlemek istiyorlar hatta bu alımları onaylaması için ısrar ediyorlardı Littlepage bunu kabul etmedi Önce bunun basit bir yolsuzluk meselesi olduğunu ve heyet üyelerinin asansörleri satan şirketten rüşvet aldığını düşündü Fakat büyük 1937 duruşmaları sırasında Piyatakov troçkist blokla bağlantısı olduğunu açıklayınca, Berlin’de şahit olduğu bu olayın basit bir rüşvet meselesi olmadığını anladı Elde edilen para Sovyetler Birliği’nde bulunan gizli muhalefetin sabotaj, terörizm, yolsuzluk ve propagandayı içeren faaliyetlerini finanse etmede kullanılıyordu


Böylece ortaya çıktı ki Batı burjuva basınının çok sevdiği Zinovyev, Kamanev, Piyatakov, Radek, Tomski, Buharin ve diğerleri Sovyet halkı ve parti tarafından kendilerine emanet edilen mevkileri, devletin parasını çalmak ve bu parayı sabotajlar düzenleyip Sovyet sosyalist toplumuna karşı savaşacak sosyalizmin düşmanlarıyla işbirliği yapmakta kullanıyorlardı


24) Bir darbe planı


Hırsızlık, sabotaj ve yolsuzluk kendi başlarına ciddi suçlardı ama muhaliflerin eylemleri daha da ileri gitti Komünist Parti Merkez Komitesi’nin en önemli üyelerinin katledilmesiyle başlayan, tüm Sovyet yöneticilerinin ortadan kaldırılmasını hedefleyen bir darbe komplosu hazırlandı Darbenin askeri işleri Mareşal Tuhaçevski tarafından yönetilen bir grup general tarafında yönetiliyordu


Kendisi de troçkist olan, hem Stalin hem Sovyetler Birliğine karşı birçok kitabın yazarı Isaac Deutscher’e göre, darbe Kremlin’e ve Moskova, Leningrad gibi büyük şehirlerin en önemli karargâhlarına yönelik bir askeri operasyonla başlayacaktı Gene Deutscher’e göre, komplo Tuhaçevskiyle birlikte ordu politik komiseri Gamarnik, Leningrad komutanı General Yakir, Moskova askeri akademisi komutanı General Uboreviç ve bir süvari komutanı olan General Primakov tarafından yönetiliyordu


Mareşal Tuhaçevski eski çar ordusunda bir subayken devrimden sonra Kızıl orduya katılmıştı 1930’da, subayların %10’u (yaklaşık 4500 kişi) eski çar subaylarındandı Birçoğu burjuva görüşlerini değiştirmemişler ve harekete geçmek için fırsat kolluyorlardı Bu fırsat muhalefetin darbe hazırlamasıyla ortaya çıktı


Bolşevikler güçlüydü, ama sivil ve askeri komplocular daha güçlü hale gelmek için büyük çaba harcadılar 1938’de kamuya açık yargılanmasında Buharin’in yaptığı itiraflara göre, troçkist muhalefetle Nazi Almanyası arasında karşı-devrimci darbe başarılı olursa Ukrayna’yı kapsayan geniş toprakların Almanya’ya bırakılmasını içeren bir anlaşma yapıldı Darbeyi destekleme karşılığında Nazi Almanyası’nın payı bu olacaktı Buharin anlaşmadan, bu konuda Troçki’den direktif alan Radek aracılığıyla haberdar olmuştu Sosyalist devleti yönetmek ve savunmak için yüksek sorumluluk verilen bu komplocular sosyalizmi yıkmaya çalışıyordu Her şeyden önce, bu olanların Nazi tehlikesinin zaman geçtikçe büyüdüğü ve Nazi ordularının Avrupa’yı tehdit etmeye, Sovyetler Birliği’ni de işgal etmeye hazırlandığı 30’lu yıllarda olduğu akılda tutulmalıdır Komplocular kamuya açık bir yargılamanın sonucunda vatana ihanet suçundan ölüme mahkûm edildiler Sabotaj, terörizm, yolsuzluk ve cinayetten, ülkenin bir kısmını Nazilere hediye etmekten suçlu bulunanlar başka bir şey bekleyemezdi Bunlara masum kurbanlar olarak demek, gerçekten abartı olur


25) Daha fazla yalan


Batı propagandasının Robert Conquest aracılığıyla Kızılordu temizliği üzerine ne yalanlar uydurduğuna bakmak ilginç olur Conquest Büyük Terör adlı kitabında, 1937’de Kızılordu’da 70000 subay ve komiser bulunduğunu, bunların yarısının (15000 subay ve 20000 komiser) siyasi polis tarafından tutuklanıp idam edildiğini ya da ömür boyu çalışma kamplarına gönderildiğini yazdı Kitapta yer alan diğer şeyler gibi bu iddianın da gerçekle bir ilgisi yoktu Tarihçi Roger Reese, Kızılordu ve Büyük Temizlik adlı kitabında ordu içindeki 1937-38 temizliğinin gerçek boyutunu gösterdi Kızılordu ve hava kuvvetleri subay ve siyasi komiserlerinin sayısı 1937 yılında 144300 iken 1939’da 282300’e yükselmişti 1937-38 temizliklerinde 34300 subay ve siyasi komiser atıldı Bununla birlikte 1940’ta bu kişilerin 11596’u geri alındı ve mevkilerine döndü Demek ki 1937-38 temizliklerinde 22705 subay ve siyasi komiser atıldı (yaklaşık 13000’i subay, 4700 havacı subay ve 5000 siyasi komiser), Conquest’in söylediği gibi tüm subay ve siyasi komiserlerin yarısı değil %7,7’si Elimizdeki tarihsel verilere göre bu %7,7’den bir kısmı ihanetten hüküm giymiş fakat büyük çoğunluğu sivil hayata dönmüştür


Son bir soru 1937-38 büyük duruşmaları bize ne anlatıyor? Örnek olarak, gizli muhalefette çalışan en üst düzey parti görevlisi Buharin’in duruşmasını ele alalım Yargılamanın tamamına katılan dönemin ABD Moskova büyükelçisi ünlü hukukçu Joseph Davies, Buharin’in tüm duruşmalar süresince serbestçe konuştuğunu ve kendini savunabildiğini ifade etmişti Davies, Washington’a yazdığı mektupta, duruşmalara katıldıktan sonra sanığın suçlu olduğuna inandığını, diğer diplomatların da aynı şekilde, ciddi bir komplonun açığa çıkarıldığını düşündüğünü yazmıştı


26) Tarihten öğrenelim


Üzerine binlerce yalancı makale ve kitap yazılan, olayları çarpıtan yüzlerce film çekilen Stalin dönemi Sovyet ceza sistemi tartışmasından önemli dersler çıkartılabilir Olgular bir kez daha burjuva basınında sosyalizm hakkında yayınlanan söylentilerin büyük çoğunluğunun yanlış olduğunu ortaya çıkarmıştır Sağcılar, basın, radyo ve televizyon sayesinde hayatımızı yönetebilir, kafa karıştırabilir, doğruyu çarpıtabilir ve birçok insanın bu yalanlara inanmasını sağlayabilir Sağcıların yaydığı her hikâye tersi kanıtlanana kadar yanlış sayılmalıdır Tedbirli davranmak için sayısız neden var Rus araştırma raporlarında yanlışlıkları tamamen açığa vurulmasına rağmen sağcılar son elli yıldır söylenen yalanları aynen yeniden üretiyor Sağ tarihsel mirasını devam ettiriyor: aynı yalanı doğru kabul edilene kadar defalarca tekrarlama Batıda Rus araştırma raporları yayınlanınca, çeşitli ülkelerde, bu araştırmalara gölge düşürmek ve eski yalanları yeni doğrularmış gibi halka sunmak için bir sürü kitap yazıldı Bunlar baştan sona komünizm ve sosyalizmle ilgili yalanlarla dolu iyi pazarlanan kitaplardır


Sağcı yalanlar bugünkü komünistlerle mücadele edebilmek için tekrarlanıyor İşçilerin kapitalizm ve neo-liberalizme alternatif bulamamaları için tekrarlanıyorlar Bunlar geleceğe dair bir hedefi, sosyalist toplumu, gösterebilecek tek grup olan komünistlere karşı kirli savaşın bir parçasıdır Eski yalanlarla dolu yeni kitapların basılmasının nedeni budur


Tüm bunlar, sosyalist bakış açısına sahip herkese yeni bir görev yüklüyor Komünist gazeteleri burjuvazinin yalanlarına karşı savaşan işçi sınıfının gerçek gazeteleri haline getirme sorumluluğunu üstlenmeliyiz! Bu şüphesiz bugünün sınıf savaşında önemli bir görevdir ve yakın gelecekte yeniden ortaya çıkacaktır



İsveç Komünist Partisi [eski KPML(r)] üyesi Mario Sousa tarafından 1998 yılında yazılmıştır



Stalin Arşivi çeviri birimi tarafından Türkçeleştirilmiştir (Şubat 2006)


kaynak: Mário Sousa / KPML(r), Suéde

Stalin Arşivi Blog Arşivi Sovyetler Birliği Hakkında Söylenen Yalanlar - Mario Sousa

Alıntı Yaparak Cevapla

Sovyetler Birliği Hakkında Söylenen Yalanlar

Eski 08-16-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sovyetler Birliği Hakkında Söylenen Yalanlar



bu kadar uzun bır yazı kopyalaman gereksız bır kereher okudugunuda gercek zannetmebugun rusya denen ulkedekı ınsanların davranıs sekıllerı ve yapıları bıle cok sey anlatıyorulkemızde bazı turustık tesısler rus turıstlerı kabul bıle etmıyorinsanlıktan cıktıkları ıcınher turlu ensest ılıskının oldugu bır ulkekomısnıst olupta mutlu olan bır ulke goster bakayımkuzey korede 1,60 boyundakı zorba komınıst heryerde heykellerının yaptırıp bazı resımlerde kendısını daglardan bıle buyuk gosterıyorişte komınınızm budur ınsanları ego suna hapsedıp insanlara zulmettırırvıetnamdada kızıl kımerler komınıst ıdeolojılerle halkı ılkın ele gecırdıler bız fakırlerın yanındayız gucsuzun yanındayız dedıler sobrada taırhın en buyuk katlıamlarından bırını yaptılaroylekı ılk basta ogretmenlerı ve doktorları oldurdulerhalkı pırınc tarlalarına goturdulercocukları agaclara vurarak oldurdulerkomınızm ıste budur hayvanlar bıle onlardan daha fazla ınsanlar

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.