08-17-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Friedrich Wilhelm Nietzsche Şairlere Dair (Böyle Buyurdu Zerdüşt'den)
Zerdüşt havarilerinden birine şöyle diyordu: "Bedeni daha
iyi tanıyalı beri ruhun bence ehemmiyeti kalmadı Ve ''ebedi''
denen her şey bir sembolden ibaret "
Havari cevap verdi: "Evvelce de böyle bir şey söylemiştin
Fakat şairler çok yalan söylerler diye ilave etmiştin Bunu
neden demiştin "
Zerdüşt, "neden diye soruyorsun" dedi "Ben o adamlardanım ki onlara neden diye sual sorulmaz Ben bunları henüz dün mü yaşadım Fikirlerimin sebeplerini yaşayalı beri hayli zaman geçti Eğer sebeplerimi de yanımda taşımam gerekseydi benim bir hafıza ambarı olmam lazım değil miydi? Fikirlerimi kendim için saklamam bile bana fazla geliyor
Ve nice kuşlar uçup gidiyorlar Bazen güvercinliğime yabancı ve elimle dokunduğum zaman titreyen bir kuşun sığındığını görürüm Fakat Zerdüşt sana bir zaman ne diyordu? Şairlerin çok yalan söylediğini mi? Fakat Zerdüşt de bir şairdir Onun bu işte hakikati söylediğine inanıyor musun? Neden inanıyorsun?"Havari cevap verdi: "Ben Zerdüşt''e inanırım "
Zerdüşt başını salladı ve gülümsedi
"İnanman, hele bana inanman, beni mesut etmez Fakat, birisi ciddiyetle, şairler çok yalan söylerler diyorsa haklıdır Biz çok yalan söyleriz Biz pek az şey biliriz Ve güç öğreniriz Onun için yalan söylemeye mecburuz Biz şairlerden, şarabını tağşiş etmeyen kim var?Kilerimizde nice zehirli karıştırmalar yaptık Tarif edilmez nice işler yaptık Çok az şey bildiğimiz için ruhça züğürt olanlar hoşumuza gider
Hele kadınlar!
Hatta ihtiyar kadınların akşamları anlattıkları masallara bile hasret duyarız Ve kendimizce buna "ebedi karanlık" deriz Sanki hususi ve mahrem bir kapı varmış da öğrenmek isteyenlere oradan bilgi dağıtılıyormuş gibi, halka ve onun vecizelerine inanırız
Çayırda veya münzevi tepelerde yatıp kulaklarını diken herkesin gökle yer arasındaki şeylerin bazılarına agah olabileceğine bütün şairler inanır Ve şairler kendilerine nermin heyecanlar gelince bizzat tabiatın kendilerine aşık olduğunu ve tabiatın kulaklarına gizlice okşayıcı sözler fısıldadığını duyarlar ve faniler önünde bununla göğüs kabartırlar
Ah yerle gök arasında o kadar çok şey var ki bunları ancak şairler tahayyül edebilir Hele tanrı hakkında Çünkü bütün ilahlar şair sembolleri ve şair uydurmalarıdır Gerçekten, daima göklere yeni bulutların alemine yükseliriz bu bulutların üstüne alaca körüklerimizi kurarız Ve sonra onlara tanrılar ve üst insanlar deriz Onlar ancak bu iskemlelere oturabilecek kadar yufkadırlar Bütün o şairler ve üst insanlar!
Ah, olağanüstü bir şeymiş gibi görünmek isteyen bütün bu acizlerden ne bıkkınım! Ah bütün şairlerde ne bezginim "Zerdüşt böyle deyince çömezi ona kızdı Fakat sustu Zerdüşt de sustu Ve gözleri sanki çok uzaklara bakıyormuş gibi içine yöneldi Nihayet içini çekti ve nefes aldı Ve şöyle dedi:"Ben bugünün ve dünün eseriyim Fakat içimde bir şey var ki,yarının, yarından sonranın ve daha uzak bir istikbalindir Ben eski ve yeni şairlerden bezginim Bence hepsi sathidirler Ve sığ sulardır Derinlere dalamamışlardır Onun için duyguları dibe nüfuz edememiştir Biraz şehvet biraz can sıkıntısı Onların en çok düşündüğü bu idi Onların saz tıngırtıları bir hayaletin hışırtılarıdır Seslerin içliliğinden ne anlıyorlardı?
Onlar temiz de değillerdi Derin görünsün diye bütün sularını bulandırmışlardır Ve böylelikle barıştırıcı görünmek istediler Fakat bence aracı, karıştırıcıdırlar Yarım ve pistirler Ah, ben ağımı onların denizlerine daldırdım ve balık avlamak istedim Fakat daima eski bir tanrının başını çektim Böylece deniz ancak bir taş vermiş oldu Bizzat onlar da denizden gelmiş olabilirler Tabii içlerinde inci vardır Fakat kabuklu hayvanlara o nispette benzerler
Ve kendilerinde ruh yerine ekseriya tuzlu bir sümük buldum Onlar denizden gurur da öğrenmişlerdir Deniz tavus kuşlarının en güzeli değil mi? Tavus en çirkin bir manda karşısında bile kuyruğunu açar gümüşten ve ipekten kanatlarından hiç bıkkınlık göstermez
Manda hayretle bunu seyreder Ruhunda kuma yakın, sazlıklara daha yakın, batağa en yakın olarak Mandaya güzellikten, denizden ve tavus süsünden ne? Şairlere bu sembolü söylerim Gerçekten, onların ruhları tavusların tavusudur ve bir kibir denizidir Şairin ruhu seyirci ister İsterse seyirci manda olsun Fakat ben, bu ruh dan bezdim Ve görüyorum ki o da kendinden bezecek Ben şairleri değişmiş ve bakışları kendilerine yönelmiş görüyorum Ruh tövbekarlığının geldiğini görüyorum Bunlar onlardan meydana gelmiştir Zerdüşt böyle dedi
|
|
|