Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
tesbihçiliği, türk

Türk Tesbihçiliği

Eski 08-17-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Tesbihçiliği





TÜRK TESBİHÇİLİĞİ



İslâm âleminde tesbih, Allāh'ın Esma'ü-l Hüsnâ'sını yâni Güzel İsimleri'ni ibâdet amacıyla ve belirli bir sayıda zikretmek için kullanılan ve hemen hemen her sofu müslümanın cebinde taşıdığı pratik bir araçtır Aynı boyutları ve aynı şekli haiz 33, 99, 500 ya da 1000 adet dânenin (tânenin), en basit hâliyle, iki ucu biribirine düğümlü bir ipe dizilmesinden oluşur 500'lük ve 1000'lik tesbihler, eskiden tekkelerde ve daha çok toplu zikirlerde kullanılırdı


"Tesbih çekmek": baş ve işâret parmaklarının orta parmak üzerine yerleştirilen tesbihin tânelerini bileğe doğru hareket ettirmesiyle senkronize olarak Allāh'ın Güzel İsimleri'nden birini hafî (içinden) ya da cehrî (sesli) olarak herbir tânede tekrarlamak anlamındadır Fakat tesbihin muhtelif parçalarının tornada çekilerek yapılmasından ötürü bu imâlât işlemine de "tesbih çekmek" denilmektedir

Tesbihin tâneleri genellikle kürevî (küresel, yuvarlak), beyzî (elipsoidal), şalgamî, üstüvânevî (silindirik) ve armudî olur Çokyüzlü kristal gibi fasetalı ya da farklı estetik biçimlerde oymalı, daha fantezi biçimlerde olanları da vardır


Tesbihin, tesbihçinin san'atini sergileyen en önemli parçası tânelerin dizili olduğu ipin iki ucunun buluştuğu yerdeki imâme'dir Bu, tesbihin zarîf görünmesini sağlamak üzere genellikle tânelerin uzunluğundan 4 ilâ 7 misli daha uzun tutulan ve dönel simetriyi haiz olan bir parçadır Boğumlarından birinde hareket edebilen bir, iki ya da üç adet halka da bulunabilir İmâmenin altındaki iki delikten girip de üstündeki tek delikten çıkan tesbih ipinin iki ucu helezonî biçimde burulur Bu ipe birkaç adet (genellikle üç adet) küçük ve ip üzerinde kayamayacak kadar ip deliği dar tutulmuş olan tâne daha eklenir İki ucu burulmuş olan ipin bittiği yere hâtime (ya da tepelik) denilen, şekli tânelerinkinden farklı bir parça ilâve edilir Hâtimenin üstündeki konik deliğe tıpatıp oturan, çivi denilen ve alt tarafı aynı konik şekli haiz olan kısım ise tesbih ipinin iki ucunun rabtedildiği kilit noktasıdır Zamanımızın büyük tesbihçilerinden Neyzen Niyâzi Sayın "çektiği" bâzı tesbihlerde imâmeden sonra ve hâtimeden önce birer de Mevlevî Sikkesi şeklinde iki parça ilâve etmektedir Bâzı tesbihlerin ucuna ibrişimden, ipekten, gümüş ya da altın tellerden yapılmış bir püskül takılır ki buna da kamçı denilmektedir


Tesbihin diğer parçaları ise durak (ya da nişâne) ve pul'dur Durak ya da nişâne 99'luk tesbihlerde 33 ve 66 tânelerden sonra konulan ve tesbihin dışına doğru sarkan özel şekilli parçalardır Bunlar 99'luk bir tesbihi 3 adet 33'lük kısma ayırırlar Bâzen üzerilerinde hareketli halkalar da bulunur İşin tasavvufî derinliğine vâkıf tesbihçiler 33'lük tesbihlerde yassı bir parça olan pulu "Pençe-i Âl-i Abâ"ya yâni Hz Peygamber'in Ehl-i Beyti'ne delâlet etmek üzere imâmeden i'tibâren her iki yanda 5, ve 99'luk tesbihlerde de "Oniki İmâm"a delâlet etmek üzere imâmeden i'tibâren her iki yanda 12 tânelerden sonra koyarlar Bu âdetin dışında, pulları 7 ya da 11 tânelerden sonra koyanların sayısı fazladır


Tesbih dizimi dahî ince bir iştir Tes­bih ipi­nin iki ucunun helezonî buruluşu, uç­la­rı­nın bal­mu­mu­la­nı­şı, imâmenin al­tın­da­ki ve üs­tün­de­ki dü­ğüm­le­rin atı­lı­şı her­ke­sin ko­lay ko­lay taklîd ede­me­ye­ce­ği bir mahâret ister


Çeşitli maddelerden tesviye edilmiş olan tesbih tânelerinin çapı genellikle 4 ilâ 10 mm arasında olur Daha büyük çaplı tâneleri olan tesbihler de vardır ama bunların pratik bir faydası yoktur Ya süs için ya da kolleksiyonlar için yapılırlar Tâneleri küçük olan tesbihlere, halk arasında, "Zenne (ya da Kadın) Tesbihi" denir


Tesbihçilik tıpkı hat san'ati, ebrû san'ati gibi Türkler'in elinde ve ustalığında XIX yüzyılda şâhikasına erişmiş bir san'attir Bu san'atin elimizdeki en eski örnekleri maalesef XVII yüzyıldan önceye ulaşmamaktadır


Tesbihçiler arasında, bugün hepsi de rahmetli olup da eserlerinde ustalıkları ile dillere destân olmuş olanlar şunlardır: Tophâneli Sâdık usta, Mevlânâkapılı Mahmûd usta, Horozun Sâlih usta, Kalafatçı Hasan usta, Yamalı Nûrî usta, Eyüplü Deli Tâhir usta, Balatlı Nûrî usta, Fildişici Burhan usta, Kalemdar Hayri usta, Kehribarcıbaşı Ali usta, Beşiktaşlı Sağır Rıfat usta ve öğrencisi Topuzun Halîl usta ve Tophâneli İsmet usta 1920'lerden sonra tesbihçilik san'ati merhûm: Hilmi efendi, Akgerdan Mehmet Cemil bey, Edinekapılı Gâlib Başsaka efendi ile onun talebesi, Allāh uzun ömür versin, Neyzen Niyâzi Sayın tarafından sürdürülmüştür


Tesbihçilikde, eskiden, bir kemâne ile döndürülen, ağaçtan yapılmış özel bir torna kullanılırdı Çargûşe denilen delici bölümle malafa denilen kalıp sol eldeki kemâne aracılığıyla bir ileri bir geri döndürülür; puntalar arasındaki sıkıştırma sol ayakla temin edilir; sağ el kullanılarak da rende ve arda denilen kesici âletler aracılığıyla tesbih parçaları çekilirdi Bu ilkel tornalarla tânelerin aynı boyutlarda çekilmesi büyük mahâret isterdi Günümüzde hâlâ değerli tesbih ustaları tesbih parçalarını elle çekmekteyseler de bâzıları da bilgisayarlı hassas torna tezgâhlarını tercih etmekte ve eski ustaların eserlerini aynı boyutlarda hemen kopyalayabilmektedirler Ancak "bilgisayarlı torna tesbihçiliği" kopyacı üretimden ileri gitmemekte ve tesbihçiliğin san'at yanını gitgide öldürmektedir


Tesbih parçalarının imâlâtında ise ham madde olarak:


1 akik, altın, cam, elmas, firûze, gümüş, kantaşı, katalin (plâstik), lâpis lazuli, lületaşı, malekit, necef, Oltu (Erzurum)taşı, şahçerağ, şahmaksut, yâkut, yeşim, yıldız (kedigözü), zebercet, zümrüt, vs… gibi mâdenî;

2 deve kemiği, fil dişi, gergedan boynuzu (zergerdân), inci, kaplumbağa kabuğu (bağa), manda boynuzu, mercan, naka' (deniz fili dişi), sedef, toynak, vs… gibi hayvânî ve

3 abanoz, demirhindi, düveydârî, gül ağacı, hindistan cevizi, kehribar, köknar, kuka, mâverd, narçıl, öd ağacı, pelesenk, sandal ağacı, sırçalı kuka, sakız ağacı (nebik), yılan ağacı, zeytin ağacı, vs… gibi nebâtî


çeşitli maddeler kullanılmaktadır


Tesbihlerin makbûl olanı tâneleri büyüklük ve şekil bakımından aynı olanlardır Ama eğer şu ya da bu sebebden ötürü tâneler arasında büyüklük farkı zuhur etmişse bu takdirde bunlar en büyük tâneden başlayarak en küçüğüne doğru dizilirler Bu dizim şekline servi dizimi denir

Geçen yüzyılın en büyük ebrû ustalarından biri olan Mus­ta­fa Düzgünman tes­bih­ler­den ve tes­bih­çi­lik­den de çok iyi an­lar­dı Bir tes­bi­hin han­gi maddeden ya­pıl­mış ol­du­ğu­nu bir ba­kış­ta isâbetle beyân ederdi Genç­li­ğin­denberi bi­rik­tir­di­ği ve ço­ğu nâdîde ör­nek­ler­den olu­şan gü­zel bir tes­bih kol­lek­si­yo­nu­na sâhipti Bu merâkını Neyzen Niyâzi Sa­yın'a da aşı­la­mış­tı, öy­le ki ken­di­si de bir baş­ka hezârfen olan Niyâzi Sayın bu ko­nu­da yal­nız­ca bir kol­lek­si­yon­cu­ya has bir tes­bih me­ra­kıy­la ye­tin­me­ye­cek, bir müd­det son­ra Tür­ki­ye'nin en us­ta tes­bih çekenlerinden biri ola­cak­tı Bu iş­den çok iyi an­la­yan Mus­ta­fa Düzgünman, Niyâzi Sayın'ın o kadîm tor­nasın­dan çek­ti­ği tes­bih tânelerinin, du­rak­la­rın, imâmelerin bi­çi­mi­ne, zarâfetine ve si­met­ri­si­ne hay­ran­dı


Sul­tân II Mahmûd'un Çu­ha­dar­ba­şı­sı ve de­de­min de de­de­si olan Emin Ağa'dan ba­ba­ma in­ti­kāl et­miş olan bir tes­bih var­dı Bu tes­bih Emin Ağa'ya bizzât Sul­tân'ın he­di­ye­si imiş Fevkalâde par­lak bir ağa­cı, hal­ka­lı za­rif du­rak­la­rı ve ge­ne hal­ka­lı, al­tın süs­lü, nârin bir imâmesi var­dı Hakikî bir tes­bih uz­ma­nı olan Mus­ta­fa Düzgünman bu tes­bi­he meftûndu Aşı­nan ipi­ni de­ğiş­ti­rip de ye­ni­den diz­mek ge­rek­ti­ği za­man, tes­bi­hin maddî ve bil­has­sa mânevî de­ğe­ri­nin idrâkiyle bu işi bü­yük bir zevk­le ya­par­dı

Tesbihçilik bahsini kapatırken Mus­ta­fa Düzgünman'ın san'ati­ne hay­ran­lık duy­du­ğu tes­bih­çi Ha­lîl Us­ta (ki XX yüzyılın ilk ya­rı­sın­da hâlâ ha­yat­ta imiş) hak­kın­da yaz­dı­ğı lâtif manzûmeyi, ken­di takdîmiyle, bu­ra­ya al­ma­yı münâsib gör­düm Fark­lı harf­ler­le di­zi­len tes­bih­çi­lik tâbirleri dı­şın­da, ge­çen bâzı ke­li­me­ler de ekli lûgatçede açık­lan­mış­tır



ProfDr Ahmed Yüksel Özemre

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.