Yabancılaşma Sorununa Genel Bakış |
08-17-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Yabancılaşma Sorununa Genel BakışYABANCILAŞMA SORUNUNA GENEL BAKIŞ Afşar Timuçin Yabancılaşma olgusunu en genel anlamda kendinden başkası olma ya da başkasına dönüşme diye tanımlayabiliriz Eski felsefelerin yabancılaşma diye bir sorunu yoktu çünkü bu felsefeler değişim ya da değişimin düşüncesinin ötesinde bir dönüşüm fikrine sahip değillerdi Yabancılaşma ancak ben’le başkası arasına özneyle nesne arasına çatışkılı bir ilişki girdiğinde ve buna göre özne geriye dönülmez biçimde dönüştüğünde sözkonusu olacaktır Bir başkası olmak fikriyle birlikte “yabancılaşma” kavramını bize Hegel armağan etti Onu daha sonra Marx bir başka bağlamda ele aldı Hegel yabancılaşma sorununu içsel düzeyde ya da bilinç olguları düzeyinde işledi onun dışsal yanını düşünmedi Marx yabancılaşmayı toplumsal, iktisadi, kültürel bir anlam verdi, onu bilinç düzeyinde ele almadı Bu iki yarı tutum, sözkonusu iki yarı bakış açısına, ülkücü ve gerçekçi bakış açılarına uygun tutumlardır Hegel’den ve Marx’dan sonra da, ruhsal ya da ruhbilimsel anlamda, ona bağlı olarak ruh hekimliği anlamında yapılmış olan çalışmaları, “bilinç bozulması” sorununa indirgenebilecek çalışmaları bir yana bırakırsak, yabancılaşma sorununa köklü bir çözüm aranmış değildir Oysa yabancılaşma sorunu içsellik düzeyinde de dışsallık düzeyinde de önemini koruyor, neredeyse giderek çağımızın en önemli sorunlarından biri durumuna geliyor Hegel’in ve Marx’ın kendi felsefeleri çerçevesinde tek yönlü bakışını bir yana bırakarak sorunu birbirine bağlı biçimde gerek bireysel bilinç (ayrı bilinç) gerekse toplumsal bilinç (ortak bilinç) düzeyinde ele alıp tartışmakta büyük yarar vardır Yabancılaşmanın mutlu anlamıyla mutsuz anlamını bu arada çok iyi belirlemek gerekir Çünkü yabancılaşma hem daha çok Hegel’ci anlamda bilinci bilinç kılan şeydir, hem de daha çok Marx’çı anlamda bilinci bilinç olmaktan çıkaran şeydir Bilinç kendini yabancılaşmada vareder O sürekli olarak yabancılaşmayla yenilenir ya da yeniden kurulur Bilincin varlığı ve gelişimi bir kendinden çıkarak oluşma, kendine yabancılaşarak oluşma etkinliğinde kendini gösterir Bu yabancılaşmanın mutlu anlamıdır Yabancılaşma bilincin kendisiyle tersleşmesidir Bu tersleşme sağlıklı koşullarda olmadığı zaman, tam anlamında bir özne-nesne uyarlılığında ya da öznenin nesneye gerçek bağlanışında gerçekleşmediği zaman mutsuzluk başlar O zaman bilinç bozukluklarından deliliğe kadar giden yollar açılır Olumsuz anlamda yabancılaşma bilinci giderek eşyaya indirgeyecek, onu sürekli kendini vareden yapısından uzaklaştırarak donduracak ve çarpılacak, giderek özgün ve özgül yapısından yoksun bırakacaktır Bu olumsuz koşulda özne bir bilinç bozukluğu bilincinden uzak olmakla birlikte kendini dünyada iğreti bir varlık olarak sezer, toplumsal ve ruhsal düzeyde tam anlamında bir dışlanmışlık bir ortamını bulamamışlık duygusu içinde bulur Bilinç ancak gerçekliğe uyarlı olduğu zaman gerçekliğin bilgisini kendisinde taşıdığı zaman gerçekliğin özel bir yansısı olabildiği zaman mutludur Bilinçle gerçeklik arasındaki kopukluk mutsuzluğu getirir, giderek bunalıma yol açar |
|