Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
doktrini or toplumculuk, işık

9 İşık Doktrini/Toplumculuk

Eski 08-17-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

9 İşık Doktrini/Toplumculuk





* Toplumculuk


Toplumculuk demek : Toplum menfaatinin, toplum varlığının, kişi varlığının üzerinde gözetilmesi demektir Bu ilke de Türk töresinden kaynağını almaktadır Türklerin tarih boyu yaşayışlarında daima milletin varlığı, vatanın menfaatleri, devletin menfaatleri ve varlığı kişi varlığının üzerinde, kişi varlığının önünde yer almıştır Onun için millî doktrin Dokuz Işık'ın toplumculuk ilkesi de bu görüşü ortaya koymak için millî doktrin içinde yer almıştır Kişiler, toplumun yararını, toplumun yükselmesini, Türk milletinin korunmasını, yükselmesini, yaşatılmasını her şeyin üstünde görecekler ve her hareketi Türk milletine yararlı mı yoksa zararlı mı olur düşüncesiyle değerlendireceklerdir Bu ilkenin genel anlamda ifadesi budur


Toplumculuk görüşü başlıca iki bölüme ayrılır Birincisi : Ekonomik görüşü teşkil eden bölümdür Diğeri ise sosyal yapıyı ilgilendiren, sosyal görüşü temsil eden bölümdür Ekonomik görüşümüzü şöylece ifade edebiliriz Türk milletinin süratle kalkınması, tarımını modern hale getirmesi ve modern sanayi kurması gerekmektedir Bize göre Türkiye bir tarım ülkesi olarak kalamaz Türkiye'nin sadece bir tarım ülkesi olduğunu kabul etmek mümkün değildir Buna karşılık Türkiye'yi tarımı ihmal ederek yalnız sanayi ülkesi haline getirmek de düşünülemez Bir milletin güçlü olması, bir milletin refahlı ve mutlu olması hem tarımda hem de sanayide dengeli bir şekilde kalkınmış, ilerlemiş bulunmasına bağlıdır Bunun için biz tarıma da en yüksek önemi vereceğiz, sanayileşmeye de en yüksek önemi vereceğiz ve her iki alanda milletimizin süratle ileri gitmesini sağlayacak tedbirleri alacağız Tarımımızı ilme ve tekniğe dayanan modern bir tarım haline getireceğiz Türkiye'mizi süratle sanayileştireceğiz ve her çeşit modern makineleri, fabrikaları, araçları, gereçleri kendi ilim adamlarının, teknisyenlerinin bilgisiyle ve kendi insanlarının el emeğiyle kendi topraklarında kurulmuş fabrikalarda yapabilen bir hale getireceğiz Ülkemizin kısa zamanda refaha kavuşabilmesi için tarımda ve sanayide modern, standart kitlevî çok üretim sağlamak başlıca hedefimizi teşkil edecektir Çok üretim ancak Türkiye'yi refahlı yapabilir ve sıkıntılardan kurtarabilir Bununla beraber, bunlardan ayrılmaz kabul ettiğimiz diğer bir görüş de gerek devlet idaresinde, gerek milletimizi meydana getiren her vatandaşın yaşayışında, tasarrufu hakim kılmak görüşüdür Yurdumuzda büyük israflar yapılmaktadır israfların önlenmesi ve her alanda tasarrufa gidilmesi sermaye birikimi sağlamakta ve Türkiye'nin süratle kalkınmasını teminde başvuracağımız tedbirlerden birisi olacaktır Çok üretim sağlamak, çok ihracatta bulunabilmek ve aynı zamanda tasarrufu hakim kılan bir yaşayışı memleketimizde yürürlüğe koymak Türkiye'mizin kalkınmasını sağlayacak genel esaslardır Bunları belirttikten sonra Türk milletinin kalkınması için uygulayacağımız model nedir?


Bu model "Üçlü Esasa Dayanan Karma Ekonomi" modeli olacaktır Yeni hem özel teşebbüs desteklenecek, yardım görecek hem devlet eliyle kamu yatırımları yapılacak hem de bunlardan başka milletimizin insanlarını sosyal dilimler, gruplar halinde, kooperatifler halinde, üretim ve tüketim birlikleri halinde teşkilatlandırarak, tasarruf sandıklan kurarak, Meyak gibi, Oyak gibi kuruluşlar meydana getirerek millet eliyle yatırımlar yapılması sağlanacaktır Özel sektör, kamu sektörü, ve millet sektörü halinde Türkiye ekonomisinin tanzimi sağlanacaktır Türk milletini altı sosyal dilim halinde mütalaa etmek mümkündür Bugün milletimizi meydana getiren insanların yaşayışları, mesleklere bölünmeleri yönünden incelediğimiz zaman % 65'ini teşkil eden kısmının köylü olduğunu, köylerde yaşadığını ve çiftçilikle geçindiğini görmekteyiz Bunlardan başka sayılan 4,5-5 milyonu bulan bir esnaf kütlesinin bulunduğu da bir gerçektir Bunun yanı sıra bir memur tabakasını, sayısı bugün 3 milyonu bulan bir işçi grubunu görmekteyiz Bunlardan başlıca da serbest meslek erbabı dediğimiz bir grup vardır Avukat gibi, doktor gibi eczacı gibi kendi bilgileri ve emekleriyle serbest olarak çalışan insanlarımızın meydana getirdiği bir grubu görmekteyiz Bunların yanı sıra bir de iş veren grubu vardır Bunları kısaca şöyle sıralayabiliriz Köylü dilimi, işçi dilimi, esnaf dilimi, memur dilimi, iş veren dilimi, serbest meslek mensupları dilimi Böylece, Türk toplumunun bugünkü sosyal yapısı itibarıyla 6 sosyal dilimden meydana geldiği görülmektedir


Dokuz Işık'ın ekonomik görüşüne göre bu 6 sosyal dilimin kendi içerisinde teşkilatlandırılması gerekmektedir Kendi içinde bu sosyal dilimin ayrı ayrı bir tasarruf teşkilatı kurması gerekmektedir Millî doktrinin görüşüne göre mülkiyet hakkı insanlar için vazgeçilmez, kutsal bir haktır insan tabiatına uygun bir haktır insan kendisinin olan bir şeye sahip çıkar Kendisinin olan bir şeyi korur, saklar, onun bakımını sağlar Kendisinin olmayan bir şeyle ilgisi zayıflar veya hiç kalmaz Bunun için milli doktrin Dokuz Işık mülkiyeti insan haklarının vazgeçilmez bir bölümü kabul etmektedir Fakat mülkiyetin kapitalist sistemde olduğu gibi belirli kimselerin elinde yığılmasına ve mülkiyet hakkının başka kimselerin üzerinde sulta kurmak vasıtası olarak kullanılmasına karşıdır


Dokuz Işıkçı ekonomik görüş, bir toplumda, o toplumu meydana getiren kişilerin her birinin ayrı ayrı mülkiyet sahibi olması görüşündedir Onun için millî doktrin mülkiyeti bütün vatandaşlara, halka yaygınlaştırma ilkesini kabul etmiştir Bu maksatla her sosyal dilim bir tasarruf sandığına, bir tasarruf teşkilatına, sahip olacaktır Hisse senetleri vasıtasıyla, kurulan fabrikalar, kurulan tesisler bu tasarrufları yapan vatandaşlarımızın malı olacaktır, mülkü olacaktır Böylece her vatandaşa mülkiyet hakkı sağlanacak ve mülkiyet yaygınlaştırılmış hale getirilecektir Dokuz Işık'ın öngördüğü ekonomik model budur Bunun yanı sıra Türkiye'nin kalkınması için hızlı, büyük yatırımlara girişmek ihtiyacı vardır Hızlı büyük yatırımlara girmek ihtiyacı dolayısıyla büyük sermaye birikimine ihtiyaç vardır Bugün biliyoruz ki Türkiye'de büyük sermaye birikimi şöyle dursun, normal sayılacak bir sermaye birikimi dahi yoktur O halde süratli büyük yatırımları sağlamak için bu büyük sermaye birikimi nasıl sağlanır, nasıl temin edilir? Bunların temini için Dokuz Işık'ın öngördüğü yollar şunlardır:


Birisi millet sektöründe açıklandığı üzere Türk milletinin tasarrufa sevk edilmesi ve bu tasarruf dolayısıyla her vatandaşın sahip olduğu küçük imkanların birleştirilerek büyük sermaye birikimi sağlanması yolu olacaktır ikincisi halkın kullanılmayan emeğinin kullanılması Halk enerjisinin seferber edilmesi yoluna başvurulacaktır Biliyoruz ki insan emeği zamana bağımlı olarak değerlendirilmedikçe, zaman aşımıyla muhafazası, depolanması ve gerektiği zaman kullanılması mümkün olmayan bir varlıktır Bu sebepten insan emeğini zamanında, ilmi şekilde, randımanlı şekilde değerlendirmek gerekmektedir


Bunun yanı sıra Türkiye'nin kalkınmasını sağlamada öncelikler tayin etmek zorunluluğuyla karşı karşıyayız Bugüne kadar Türkiye'yi idare eden iktidarlar, bu öncelikler tayininde yanılmışlardır veyahut da öncelik tayinini düşünememişlerdir Türkiye'nin bir an önce kalkınması, refaha kavuşması, güçlü hale gelmesi her şeyden önce onun modern sanayie sahip olması, modern tarıma sahip olmasıyla mümkündür O haide yatırımları öncelikle bunu sağlamaya yöneltmek lazımdır Süratle Türkiye'nin bütün tarımını teşkilatlandırmak, modern hale getirmek ve Türkiye'yi süratle sanayileştirmek yönüne yatırımları yoğunlaştırmak lazımdır Buna katkıda bulunmayan alanlara yatırım yapmak doğru değildir Bunları daha sonraya bırakmak lazımdır Misal ne olabilir? Misal; süslü binalar yapmak, opera binaları yapmak, kapalı spor salonları yapmak gibi faaliyetlerdir Bunu söylemekle spor faaliyetlerine karşı olduğumuz veyahut sanat faaliyetlerine, tiyatro faaliyetlerine karşı olduğumuz anlamı çıkmamalıdır Fakat öncelikle Türk üretimini arttıracak Türkiye'nin üretimini çoğaltacak ve bu yoldan Türkiye'nin gelirini, iktisadi gücünü artıracak faaliyetlerin yapılması gereklidir Gelir sağlandıktan sonra, refah sağlandıktan sonra bu gibi imar faaliyetlerinin yapılması çok kolaylaşmış olur Bunları bir sıraya koymak görüşünü savunmaktayız Yani biz, hemen ekonomiye katkıda bulunmayan ve üretimin artışını sağlamayan yatırımlara ölü yatırım demekteyiz Türkiye'yi kalkındırmak için ölü yatırımlardan kaçınmak lazımdır Ölü yatırım dediğimiz zaman şunu kastetmekteyiz: Yatırdığımız sermayenin hemen Türk ekonomisine fazla üretim sağlamayan, fazla gelir sağlamayan teşebbüsler demektir Biz buna karşıyız Bunu hatalı bulmaktayız Bunun yanı sıra memleketin sahip olduğu, tabiî birçok imkanları süratle değerlendirmek gerekmektedir


Türkiye'nin hızla kalkınmasında başvurulması icap eden tedbirlerden biri de sahip olduğumuz tabiî kaynaklan süratle seferber etmek, değerlendirmektir Bundan başka çeşitli ekonomik faaliyetler ve dış ticaret konularında da devletçe enerjik tedbirler alınması görüşündeyiz


Toplumculuk ilkesinde gözettiğimiz hususlar üç ayrı bölümde açıklanabilir:


l- ÖZEL TEŞEBBÜS :

Toplumun kalkınmasında özel teşebbüs desteklenecek, himaye edilecektir Ancak bu konuda iş verenle işçinin karşılıklı olarak haklarının korunması ve bu iki tarafın münasebetlerinin milletin zararına olmayacak şekilde kontrol, tanzim ve nezaret altında bulundurulması şarttır Demek ki, özel teşebbüsü korumak, himaye etmek prensibimizdir; desteklemek, teşvik etmek amacımızdır Fakat bunu yaparken iş veren işçi ilişkilerini karşılıklı olarak iki tarafın da haklarını koruyacak ve her iki tarafın münasebetlerinin milletin zararına olmayacak şekilde denetlenmesi, düzenlenmesi, nezaret altında bulundurulması esasını şart koşuyoruz


II-KÜÇÜK SERMAYENiN BiRLEŞMESi :

Memleketimizde yapılması gereken pek çok büyük iş vardır Bunların başarılması için halkın elindeki küçük tasarrufların teşvik edilerek, devlet tarafından tanzim ve organize edilerek birleştirilip halkın sermayedar olacağı büyük ekonomik teşebbüslere girişilmesini gaye edinen bir görüşe sahibiz Ayrı aynı kimselerin elinde bulunan küçük tasarruflar, mesela, on bin kişinin yirmi bin kişinin katılıp birleşmesiyle büyük sermaye haline gelir ve bu sermaye büyük tesislerin kurulmasını sağlar Bu nasıl olacaktır? Halkımız buna alışmıştır Halkı buna teşvik etmek, alıştırmak, cesaretlendirmek, organize etmek ve ön ayak olmak devletin görevleri arasında olacaktır Bunun dışında yapılması icap eden birçok büyük işin ayrıca yine devlet eliyle bizzat ele alınarak başarılması gerekir Bugün Amerika gibi en kapitalist memleketlerde dahi, bazı büyük işler vardır ki, tamamıyla devlet tarafından yapılmaktadır Bunlar mesela : Atom, füze araştırmaları ve ilmî araştırmalar gibi büyük organizasyon isteyen, büyük masraflar isteyen işlerdir Bunların tamamıyla devletçe ele alınıp planlanması ve süratle başarılması esasını içine alan bir görüşü tutuyoruz


III- SOSYAL YARDIM VE GÜVENLiK TEŞKiLATI :

Bu da, Türk milletini içine alacak bir sosyal yardımlaşma ve güvenlik teşkilatı meydana getirmek görüşüdür Türk milleti bugün sosyal bakımdan organize edilmemiş, dağınık bir durumdadır Eskiden onun birtakım sosyal bağları, sosyal kuruluştan vardı Bunlar dağıldı, yıkıldı Mesela eskiden vakıflar vardı, mahalle heyetleri vardı O günün şartlarına göre, zamana uygun düşecek birtakım sosyal ve ekonomik organizasyonlar vardı Loncalar vardı, loncaların da aynı zamanda sosyal fonksiyonları vardı Bunlar zamanla yok oldu, kalktı


Bugün milleti tekrar organize etmek lazım geliyor Bunların en başında gelen işlerden birisi de bütün halkı içine alacak bir sosyal yardımlaşma ve sosyal güvenlik teşkilatı kurmaktır Yani Türkiye içerisinde hiç kimse sahipsiz, yardımsız, himayesiz, desteksiz, işsiz kalmamalı, kalmak korkusuna düşmemelidir Bir ailenin reisi mi öldü, çocukları, ailesi mutlaka bu teşkilat tarafından derhal himaye edilmelidir Çocukları okuyacaksa okutulmalı, tahsillerine devam ettirilmelidir Ailesine iş bulunmalıdır Bütün bu problemleri üzerine alan bir organizasyon meydana getirilmelidir Böyle bir organizasyon olmaksızın cemiyette büyük haksızlıklar, büyük facialar meydana gelir ve böyle bir durum milleti sıhhatli olmaktan çıkarır Birçok yerlerde sizler, kendiniz de, bu gibi olaylara her halde tesadüf ediyorsunuz Birçok facialar görüyorsunuz, işitiyorsunuz Bunları önleyecek böyle bir organizasyon kurmayı esas kabul eden bir görüşün sahibiyiz Yani toplum içerisinde herkes bilecek ki, her-, kesin sosyal güvenliği sağlanmıştır iş mi? Başvuracaksınız, iş verecek Hastalık mı? Tedavi görecek Tahsil mi? Çocuğuna tahsil imkanı sağlayacak


Ayrıca sağlık ve adalet güvenliği, sağlanmasını düşündüğümüz bir diğer iştir Yani bir dava ve mahkeme konusu olduğu zaman, vatandaş ihtiyacı olan avukat, mahkeme masrafı ve diğer zaruri masraflar gibi yardımları kolayca elde edebilmelidir Bugünkü gibi öyle parası olanın kendisine çifter çifter avukat tutup, şahit masraflarını ödeyip hukuk imkanlarından rahatça faydalanması ve parası olmayan vatandaşların ise, bunlardan yoksun kalarak haklarını koruyamaması durumu ortadan kaldırılmalıdır Ayrıca ceza ve tevkif evlerinin durumu da insanlığa yakışır şekilde ıslah edilmeli ve oraya düşen vatandaşlar tam bir imkan eşitliğine kavuşturulmalı, henüz sanık durumunda olan vatandaşın haysiyeti korunmalıdır


Toplumculuk ilkemizin içine aldığı önemli bir husus da şudur:


Türk milleti yüzyıllar boyunca büyük ihmallere uğramış, sıkıntılara düşmüş, felaketler geçirmiş bir millet olduğu için özellikle halk ve köylü, aydınlara, kendisine yol göstermeye, yardım etmeye gelenlere karşı güvensizdir ve aynı zamanda ümitsizdir: Yani kötümserdir Bunun en açık misalini şarkılarımızda, türkülerimizde görürüz Daima bir kötümserlik sonucu olarak halkımızda hareket, büyük hamle yapma kabiliyeti durdurulmuştur Bunu açmak lazım Büyük işlerimizi, büyük tasarılarımızı çözebilmek için halk enerjisini seferber etmeliyiz Halkı uyandırmalıyız Halkı uyandırabilmek için de güzel sanatları bu amaçla seferber etmeliyiz insanlara, önce neş'e, yaşama sevinci ve şevk aşılamalıyız Heyecan aşılamalıyız Neş'e, ümit ve şevk duyan insan yorulmadan çalışabilir : Enerji gösterebilir Ümitsizliğe düşen, kötümserliğe düşen insan yaşama iştahını kaybeder Çalışma, kuvvetini kaybeder Bunu kendi hayatımızda birçok kere duymuş, üzgün olduğumuz zamanlarda çalışma isteğimizin olmadığını anlamışızdır işte Türk milletinin kalkınması için başvuracağımız önemli çarelerden birisi budur Sanatı, kültür faaliyetlerimizi, halk! heyecana getirmek; ona ümit, zevk, neş'e vermek ve böylece halk enerjisini seferber ederek hareket yaratmak istikametinde kullanmalıyız Bunun için de biz bir ilke olarak diyoruz ki, sanat toplum için, toplum yararına kullanılacaktır! Toplum yararı için seferber edilecektir Böyle boşa giden halk enerjisini (ki, bizim halkın büyük bir çoğunluğu senede üç buçuk ay çalışıyor, geri kalan sekiz buçuk ay bu enerji heder oluyorseferber edip, erozyon problemimizin çözülmesi, memleketin ağaçlandırılması, sulama işleri, yol meseleleri gibi büyük meselelerimizin haili yolunda faydalanmalıyız


Bu arada halka yine boş vakitlerini değerlendirecek elişleri, el sanatları, öğretmek, göstermek, okuma melekesi ve kültürünü arttıracak kurslar açmak ve hiçbir dakikasını heder etmeyecek şekilde organize etmek toplumculuk prensibi içine aldığımız hususlardan bir diğeridir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.