Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
dünyadaki, en kompleks, sırrı, yapının

Dünyadaki &Quot;En Kompleks&Quot; Yapının Sırrı

Eski 08-17-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Dünyadaki &Quot;En Kompleks&Quot; Yapının Sırrı






Dünyadaki "En Kompleks" Yapının Sırrı






Hiç neden ağladığımızı, kulak kirinin ne için olduğunu, diğer insanların "duygularını" koklayıp koklayamacağımızı merak ettiniz mi? İki kulağımız arasındaki gizemli dünyada neler olduğunu Raymon Tallis açıklıyor





Dünyadaki en kompleks yapılardan biri olan insan kafası, inanılmaz derecede hızlı gelişir Sadece sekiz haftalıkken milyarlarca hücre çoktan beyin, göz, kulak, belirgin bir yüz, dil, ağız burun ve kafatasını oluşturur Gelişimini tamamlayınca, kafatası oldukça sağlam bir yapıya dönüşür 1997 yılında John Evans kafasının üzerinde tam 190 kilo ağırlığında 101 tane tuğla taşımayı başararak, kafatasının ne kadar sağlam olduğunu kanıtlamıştır Ancak bu başarı sadece kafatasına ait değildir Boyundaki kasların güçlü olması da bu işin başarılmasına yardımcı olur Normal bir insan kafası 5 kilo civarında ağırlığa sahiptir Yani vücut ağırlığımızın yaklaşık %8´ini oluşturur





Nefes alma işinin büyük kısmı ciğerlerde gerçekleşir Kafa sadece gerekli oksijenin vücuda girmesine yardımcı olan bir kapıdır "Hava taşıma" işlevi gören bir yapı için fazla kompleks olan kimi eylemler de burada gerçekleştirilir Hapşurmak ve konuşmak gibi Bu eylemlerden en gizemlisi hiç kuşkusuz "gülmek"tir insan davranışları içerisindeki en "aykırı" eylem olan gülme, kahkaha, kıkırdama, katılma gibi formlara bürünebilir Bütün gülme çeşitleri kendi belirgin "imza"sına sahiptir Bu "imza"lar kısa, sesli harf içeren notalardan oluşur ve saniyenin 10´da 1´inden uzun sürmez Bu eylem, saniyenin beşte biri gibi sürelerde kendisini tekrar eder Gülme belirli bir sesli harfle başladığında, onunla devam eder; "ha ha ha" diye gülebilirsiniz, "he he he" diye gülebilirsiniz, ama "ha he ha" diye gülemezsiniz





Gülmenin "bulaşıcı" olduğu 1962 yılında kanıtlanmış bir gerçektir Tanzanya´daki yatılı okulda "kıkırdamaya" başlayan üç kızın sonu gelmeyen kahkahaları saatler sürünce okuldaki diğer 159 öğrenciye de bulaşır ve sonuç inanılmazdır; 16 gün süren kahkaha krizi 16 günde okul yönetimi büyük bir hata yaparak okulu tatil eder ve "kıkırdayan" kızları evlerine gönderir Böylece salgının tüm kasabalara yayılmasına yardımcı olur 2 yıl süren salgında kimse ölmez ancak günlük yaşam büyük sekteye uğrar





Normal şartlarda, insanlar yalnızken yanlarında birileri olduğu anlara kıyasla 30 kez daha sık gülerler





Peki neden gülüyoruz? Bilimadamları henüz bu soruya yanıt bulamasalar da, benzer bir konuda çözüme ulaşmış görünüyorlar: kendi kendimizi gıdıklayamamak Kendi kendimizi gıdıklamak işe yaramıyor çünkü beyin, vücudun kendi hareketlerinden kaynaklanan hisleri bastırır, böylece kendisini gerçek işine odaklamış olur; dış dünyadan gelen beklenmedik uyaranlara karşı tetikte olmak





Avrupa ve Afrika kökenli insanların kulak kiri (veya salgısı) ıslak ve bal rengine yakın bir kahverengiyken, binlerce yıl önce meydana gelen genetik değişim Asyalıların, Amerikan yerlilerinin ve Eskimoların (ki kökenleri aslen Asya´ya dayanır) kulak salgıları kuru ve gridir Bu bilgiyi kullanarak, insanların kökenini araştırmak mümkündür Örneğin Eskimoların, Asya kökenli oldukları bilgisine bu şekilde ulaşılabilir





Rengi ne olursa olsun, bu karışımın bir çok faydası vardır Çene hareketine bağlı olarak hareket eden kulak salgısı, kulak kanalındaki kiri ve tozu temizler Aynı zamanda kulak kanalındaki derinin kurumasını ve kaşınmasını engeller Bakteri ve mantarlara karşı koruma sağladığını da unutmayalım





Burunlarımız, hayatımızın çok önemli bir parçasıdır Bizim düşündüğümüzden çok daha önemli bir parça





Bilinçli olarak yapmasak da, burunlarımız sayesinde bir insanın duygularını, mesela korkuyu, memnuniyeti ve cinsellikle ilgili kimi durumlarını "koklayabiliriz" Bu konuda kadınlar erkeklere oranla daha başarılıdır Yapılan araştırmalarda, kadınların, "mutlu" ve "üzgün" filmler izleyen insanların koltukaltlarından alınan koku örneklerini daha iyi ayırtedebildikleri ortaya çıkmıştır





"Koklayabilme" becerimizi, burun boşluğunun ardındaki posta pulu büyüklüğündeki bir membrana borçluyuz Posta pulu büyüklüğünde olsa da, içerisinde 10 milyon "alıcı" bulundurur Ancak köpeklerde durum biraz daha farklıdır, 1 milyar kadar Bu membran içerisindeki 1000 farklı alıcı hücre tipi 10000´den fazla kokuyu ayırt edebilmemizi sağlar





Esnemek, gülmek kadar bulaşıcıdır Henüz doğmamış bir bebek bile, 11 haftadan itibaren anne karnında esnemeye başlar Doğduktan sonra, son nefesimizi verene dek ortalama 250000 kez esneriz Bu "çene esnetme egzersizi", aslen ciğerlerimizin çalışmasını düzenleyen koruyucu bir reflekstir Ciğerlerimizde bulunan keseciklerin (karbon dioksit-oksijen dönüşümünün yapıldığı kesecikler) çökmesini önler





Esnemek, gülmek kadar bulaşıcıdır Yapılan araştırmalar, esneyen birisini gören insanların %50´sinin 5 dakika içerisinde aynı hareketi yaptığını ortaya koymuştur Bu konuda birşeyler okumak bile sizi esnetebilir Belki de çoktan esnediniz bile





Kesinlikle kontrol edemediğimiz bir özelliğimiz "kızarmak"tır Peki bu kırmızılık neden sadece yüzümüzle sınırlı? Örneğin utandığımızda neden sırtımız değil de, yüzümüz kızarır? Bu sorunun cevabı yüzümüzde bulunan kan damarlarında yatıyor Bu damarlar vücudumuzun diğer bölgelerinde bulunanlara göre daha geniş, daha yoğun ve yüzeye daha yakındır





Kimi insanların neden diğerlerine oranla daha çok kızardığı konusu ise gizliliğini korumaktadır Zira deneysel koşullar altında insanların kızarmasını sağlamak oldukça zordur Bu konuda yapılan bir araştırmaya genç kızlar dahil edilir Ancak deney boyunca tek bir kızarma görülmez Bunun üzerine yardımları için teşekkür edilip, deney sonlandırılır, kızlar "işe yaramaz" yanakları için özür dilerken bir anda kırmızıya bürünürler





Kızarma konusunda olası bir açıklama, "korunma" amaçlı bir hareket olabileceği Yani, başkaları yüzümüze vurmadan, suçlu olduğumuzu kabul etme durumu Kimi araştırmalar gerçekten de bu açıklamayı destekliyor Hata yapan kişinin yüzü kızardıysa, insanlar ona karşı daha anlayışlı yaklaşıyor





Vücudumuzda koltukaltı, avuç içi ve ayak tabanı dışında "duygusal" terlemenin gerçekleştiği bir bölge daha var; alnımız Sıcaklığı düzenleyen ve derinin tamamında gerçekleşen sıcaklığa bağlı terlemeden farklı olarak, "duygusal" terleme korku, kızgınlık ve stres´ten kaynaklanan bir tepki Nasıl işlediği tam olarak bilinmese de, "soğuk terler dökmek" deyimi durumu açıklamaya uygun düşüyor Bir teoriye göre vücudu bu şekilde "soğutmak" daha fazla enerji tüketmeye yol açıyor Korkutucu bir durumda ihtiyacımız olabilecek bir işlev Tabi bu şekilde bir vücut tepkisi, seçeneklerimiz dömüşmek ya da savuşmak olduğunda uygun görünüyor Ama korku içinde olduğumuz yere sabitlenmişken "ecel terleri" dökmek, duyulan utancın artmasından fazla bir işe yaramayacaktır





İnsan yüzünde bulunan 43 kas sayesinde 10000´in üzerinde yüz ifadesi oluşturabiliyoruz Bu ifadelerin 3000 kadarı diğer insanlar için tanınabilir olsa da, 7 temel duygu, bütün kültürlerde yüzümüze aynı şekilde yansıyor; üzüntü, kızgınlık, şaşırmak, korku, keyif, tiksinme ve küçümseme Bu ifadeleri öğrenmemiz gerekmiyor, doğuştan itibaren kullanabiliyoruz Bu durum da, doğuştan kör insanların bile aynı yüz ifadelerini kullanabilmesini açıklıyor





Atalarımız milyonlarca yıl önce ayaklarının üzerinde yürümeye başladıkları zaman, uzak mesafelerle ilgili iki büyük avantaja sahip oldular: görmek ve işitmek Bu iki duyu, dokunma, tatma ve koklama duyularının ötesinde bir öneme sahip oldular, çünkü nesneleri tanımlamak için onlara yakın olmamız gerekmiyor Bunun sonucu olarak da, günümüzde dış dünya hakkında toplayıp işlediğimiz bilgilerin %90´ını görme duyumuza borçluyuz





Böylesine önem taşıdıklarını düşününce, onların kurumasını, enfekte olmasını, çizilmesini önlemek için gözyaşlarının olması mantıklı bir çözüm Peki ya duygusal olduğumuz anlarda, çok üzgün ya da çok mutlu olunca akan yaşlar? Bu gözyaşları insanoğlunun doğasından geliyor, ama sebep ve sonuçları ile ilgili çok az bilgiye sahibiz Kimi araştırmacılar "duygusal" gözyaşlarının içeriğinin, normal gözyaşlarına göre daha zengin olduğunu -manganez ve protein açısından- söylüyor Fakat bu söyleme dayalı olan iddia, yani, gözyaşları ile strese dayalı toksik maddeleri vücuttan attığımız çok inandırıcı değil Çünkü bu konuda daha başarılı olacak böbreklere sahibiz Duygusal gözyaşları daha çok ruhumuzdaki toksinleri atmamıza yarıyor gibi Gizli faydaları ne olursa olsun, gözyaşı dökmek bir çok kültürde hoş görülen bir durum değil ne yazık ki Örneğin Endonezya´daki Minangkabau etnik grubunda ağlamak "yasak" Tıpkı konuşmak, aya gitmek gibi bizi diğer tüm canlılardan ayıran özelliklerden biri de gözyaşlarımız Ve onlar sayesinde boyunlarımızın üzerindeki o gizemli yapının ne kadar muhteşem olduğunu farkedebiliyoruz




Kaynak: Milliyet

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.