| 
 | |||||||
|    | 
|  | Konu Araçları | 
| efsane, götüren, kurtuluş, vapuru, yardım, yunanistana | 
|  | Yunanistan'a Yardım Götüren Efsane Kurtuluş Vapuru |  | 
|  08-17-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Yunanistan'a Yardım Götüren Efsane Kurtuluş VapuruYunanistan, Nisan 1941'de Nazi Almanyası tarafından işgal edilip Britanya Deniz Kuvvetlerince ablukaya alınmasından sonra büyük bir açlık yaşamıştır  Bu dönem Yunan tarihinde "Büyük Açlık" (Yunanca'da μεγάλος λιμός) olarak geçer  Bu açlık felaketi, dönemin Yunan kaynaklarına göre 70  000 kişinin, çağdaş tarihçi Mark Mazower'e göre ise 300  000 kişinin ölümüne neden olmuştur  Açlıktan ölüm tehlikesi ile karşı karşıya kalmış Yunanlıların küçük motorlarla adalardan Türkiye'ye geldikleri ve kendilerine yiyecek verildiği Türkiye'nin Batı Anadolu sahil şeridinde yaşlılar tarafından günümüzde de anlatılır  Bu süreçte Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, daha 19 yıl önce bizzat savaştığı Yunanlılara her türlü insani yardımın yapılması talimatını veren kararnameyi imzalamıştır  Türkiye böylece Yunanistan'a yardım eli uzatan ilk ülke olmuştur  Kızılay tarafından organize edilen ülke çapında bir kampanya ile toplanan gıdalar İstanbul'a sevkedilmiş ve büyük Kızılay işaretleri ile boyanmış SS Kurtuluş gemisi tehlikeli sefere hazırlanmıştır  Britanya hükümetinin başlangıçta ablukadan geçiş izni vermekte isteksiz davranmasına rağmen, Türkiye'nin de abluka bölgesi içinde olduğu ve dolayısıyla aynı abluka alanının içinde gıda sevkiyatı yapılabileceği mantığına dayalı bir ara formül bulunmuş, verilen izin üzerine SS Kurtuluş ilk seferine çıkmak için 6 Ekim 1941 tarihinde Karaköy iskelesinden demir almıştır  Gıda malzemeleri Pire limanında Kızılhaç'a teslim edilmiştir  Sonraki aylarda Yunanistan'a üç sefer daha yapan SS Kurtuluş, toplam 7  100 ton gıda yardımı taşımıştır   SS Kurtuluş beşinci seferinde, Marmara Adası kuzey sahilinde, Saraylar köyü açığında fırtınaya yakalanarak kayalıklara çarpmış ve 21 Şubat 1942 sabahı batmıştır  34 kişilik mürettebat karaya çıkarak kurtulmuştur  Batığın bulunduğu noktanın karşısındaki burun günümüzde, SS Kurtuluş'un hatırasına, Kurtuluş Burnu olarak adlandırılmaktadır  SS Kurtuluş'un kaybına rağmen Türkiye yardımlarını sürdürmüş, SS Dumlupınar, SS Tunç, SS Konya, SS Güneysu, SS Aksu gemileri insani yardımı 1946'ya kadar Yunanistan'a taşımıştır  Bunlardan SS Dumlupınar, 13-16 yaşları arasında 1  000 kadar hasta Yunanlı çocuğu İstanbul'a getirmiş ve bu çocuklara savaşın sonuna kadar Türkiye'de bakılmıştır  Yardım eden Türkiye yokluk ve açlık çekiyordu İşgalin başladığı ilk günden itibaren Atina halkının tek umudu, dışarıdan ulaşacak bir yardımdı  Bu yardım için düşünülen ilk ülke, Yunanlıların işgal edip mezalim yaptıkları komşu Türkiye oldu  Ancak o günlerde Türkiye’de de kıtlık yaşanıyordu  Tarımda çalışabilecek nüfusun büyük bölümü savaşın başlarında askere alınmış, yiyecek stokları, olası bir savaş ihtimaline karşı, orduyu beslemek üzere ayrılmış ve seferberlik ilan edilmişti  17 Aralık 1941′de Türkiye genelinde, ekmeğin “karne” ile dağıtılmasına karar verildi  Karne ile ekmek dağıtımına Ocak ayında başlanırken; aile reislerinden alınan beyannamelere göre herkese, adına düzenlenmiş bir “ekmek karnesi” verilmişti  Buna rağmen Türk basını, komşu ülkede yaşanan büyük açlığa duyarlı davranıyor, gelen haberleri kamuoyuna titizlikle yansıtıyordu  Türk halkı da konuya aynı duyarlılıkta yaklaşıyor, kısıtlı imkanlarına rağmen, komşu ülkeye yardım etmek için elinden geleni yapmak istiyordu  Sonunda Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, 19 yıl önce topraklarından attığı düşman ordusunun halkına yardım etmek için alınan karara imza attı  Yunanistan’a dostluk elini uzatan ilk ülke Türkiye olacak, Kızılay bu işe aracılık edecekti  Türk Hükümeti, savaşın sonuna kadar, Yunanistan’a 50  000 ton gıdayı göndermeyi taahhüt etmişti  Kampanya, Kızılay tarafından yürütülecekti ancak Gümrük Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı temsilcilerinden oluşturulan bir komisyonun, gönderilecek malzemenin içeriğini onaylaması uygun görülmüştü  Kampanyaya İngiliz Kızıl haçı ve Amerika’da yaşayan Rumların kurduğu dernekler de maddi destek verecekti  Kısıtlı imkanlara rağmen, kampanya yurt çapında büyük ilgi gördü  Yardım yapmak isteyenler bu taleplerini komisyona bildiriyor, onaylanan yardımlar, uluslararası Kızılhaç kurallarına göre paketlenerek yolculuğa hazırlanıyordu  Devletin elinde bu yardımları taşıyabilecek kapasitede bir gemi bulunmadığından, Kızılay, yardımları taşımak için özel sektörün elindeki vapurlar arasından, kış aylarında açık deniz seyrine dayanabilecek durumda olanları tespit etti  Sonunda Tavilzade Biraderler şirketinin elindeki 2400 tonluk kuru yük gemisi uygun bulundu  1882 yılı yapımı gemi, ilginç bir rastlantı sonucu 19 yıl önce Yunanistan ile yaşanan savaşla aynı adı taşımaktaydı: Kurtuluş Kurtuluş Vapuru, dört tarafına Kızılay amblemleri konularak sefere hazırlandı  Bu amblemler Kurtuluş’u, seyir esnasında savaş uçakları ve denizaltılar tarafından saldırıya uğramaktan koruyacaktı  Kurtuluş Vapuru’nun izleyeceği rotanın belirlenmesi de başka bir sorundu  Savaş öncesinde Ege’den geçen ticaret rotalarına, işgal sırasında dökülen mayınlar, seyir için büyük tehlike oluşturuyordu  Bu nedenle vapurun her seferi için Yunan, Alman, İtalyan ve İngiliz hükümetleri ile yazışmalar yapılıyor, Kurtuluş’un rotası için onay alınıyordu  İlk seferi için 13 Ekim 1941′de, Karaköy rıhtımından yola çıkan Kurtuluş Vapuru mürettebatı, durumun dehşetini daha Pire Limanı’na girerken fark etmişti  Limanın içi, bombalanma sırasında burada bulunan gemiler batırıldığından bir gemi mezarlığını andırıyordu  Kurtuluş, batıkların arasından güçlükle kıyıya yanaştı  Vapurun yiyecek getireceği haberini alan binlerce Atinalı, saatlerdir onun gelişini bekliyordu  Yardımlar, Kızılhaç tarafından, hastanelerden başlamak üzere, önceden belirlenmiş listeye göre dağıtıldı  Bu çalışmalara refakat eden Alman ve İtalyan askerleri ise, Türk delegeleri ve Kızılhaç görevlilerine nazik davranıyordu  Mürettebat gördüğü manzaradan o kadar etkilenmişti ki dönüş için kumanya olarak ayırdıkları yiyecekleri limana bıraktılar  Kurtuluş Vapuru, Pire Limanı’na her biri diğerinden daha acılı öykülerin yaşandığı üç sefer daha yaptı ve Şubat 1942′ye kadar bu 4 seferde yaklaşık 7  100 ton gıdayı Yunan halkına ulaştırdı  Bu yardımlar, elbette sorunun çözümü için yeterli değildi  Ancak Yunan halkı, efsaneye dönüşen Kurtuluş Vapuru sayesinde, umutla beklemeyi ve gelen yardımları paylaşmayı öğrendi  Kurtuluş Vapuru, 20 Şubat 1942′de saat 9  15′de Marmara Adası’nın kuzey kayalıklarında, yaklaşık 2000 ton gıda ile sulara gömüldü  Kurtuluş’un 36 kişilik mürettebatı kazadan sağ kurtulmayı başardı    Büyük Açlık Bu gün soykırım suçlamalarının ardı arkası kesilmezken, Türkiye 2  Dünya Savaşı sırasında Alman işgali altındaki Yunanlılara yardım eli uzatan tek devletti… Tarihler 6  Nisan  1941′i gösterirken Hitler, Mussolini İtalyası’na verdiği “Yunanistan’ı işgal” görevinin yerine getirilmemesi üzerine Alman Nazi Orduları Yunanistan’a saldırdı ve 20 gün içerisinde tamamen işgal etmiş oldu  I  Dünya Savaşı sonunda Türkiye’yi işgal etme macerasından hüsranla vazgeçmek zorunda kalan ve göz diktikleri Ege bölgesinden İzmir’i yakıp, yıkarak ayrılan Yunanlılar ekonomilerini düzeltemeden yeni bir sarsıntıya uğramış, Almanlar tarafından işgal edilmişlerdi  Yunanistan’ın Naziler tarafından işgalinin asıl yıpratıcı etkisi, ülkenin yiyecek stoklarının yağmalanması ile başladı  Hitler, yüzyıllardır topraklarında yetişen ürünler ihtiyacını karşılamaya yetmediği için gıda ithalatı yapan Yunanistan halkının kısıtlı yiyeceğine, Rusya sınırındaki ordularını beslemek için el koymuştu  Atinalılar, parasını ödeyerek dahi, yiyecek bulmakta zorlanmaya başlamıştı  Taşradan Atina’ya yiyecek taşınması, savaş sırasında demiryolları tahrip edildiği için durmuştu  Denizden de sevkiyat yapılamıyordu çünkü batırılan gemilerin enkazları tehlike yaratır durumdaydı  Ayrıca savaş sırasında dökülen deniz mayınları birçok bölgeye sefer yapmayı olanaksız kılıyordu  Eldeki kısıtlı gıdanın dağıtımı karneye bağlanmıştı  Ancak bu karnelerle dağıtılan yiyecek sembolik miktardaydı  Normal bir insanin günlük tüketmesi gereken 1200 kalori iken ve asgari yaşam için 900 kalori gerekirken, devlet, karneler karşılığında ayda sadece 300 kalorilik yiyecek tahsis ediyordu  Karaborsa yaygınlaşmıştı  Özellikle yoksul mahallelerde açlık öylesine büyüktü ki, halk, at, eşek hatta kedi, köpek eti yiyordu  1941 sonbaharında açlıktan ilk ölümler başladı  Bugün Yunanistan’da, açlık nedeniyle 2  Dünya Savaşı boyunca ölenlere ilişkin sayılar tartışmalıdır  BBC, 500  000 kişinin öldüğünü söylerken, Kızıl Haç bu sayıyı 250  000 kişi olarak açıklamaktadır  Ancak, Yunanlı tarihçiler bu rakamların politik kaygılar taşıdığını belirtmekte ve gerçek ölü sayısının 70  000 kişi civarında olduğunu vurgulamaktadır   | 
|   | 
|  | 
|  |