| 
 | |||||||
|    | 
|  | Konu Araçları | 
| fotoğraf, görmenin, gözden, makinasına, teknolojisi | 
|  | Gözden Fotoğraf Makinasına: Görmenin Teknolojisi |  | 
|  08-17-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Gözden Fotoğraf Makinasına: Görmenin TeknolojisiGözden Fotoğraf Makinasına: Görmenin Teknolojisi Amerika'daki Ulusal Sandia Laboratuvarı, 12 Temmuz 2001 tarihinde yayınladığı haber bülteninde, yapılan çalışmalar sonucunda "göz keskinliğine ve netliğine yaklaştıklarını" açıkladı   Yayınlanan haberde "64 bilgisayarı kullanarak dijital bir görüntü elde edildiği ve bilgisayarların bu görüntüye ulaşmasının ise yalnızca birkaç saniye sürdüğü" belirtildi  1 Bu elbette ki çok önemli bir gelişmedir ancak burada unutulmaması gereken bir nokta vardır: İnsan gözü retinadaki görüntüyü saniyenin onda biri kadarlık kısa bir sürede oluşturur ve bu görüntü yalnızca 1 milimetrekare genişliğinde bir alanı kaplar  Bu özellikleri düşünüldüğünde insan gözünün son teknolojiye sahip 64 bilgisayardan çok daha hızlı ve kullanışlı bir mekanizma olduğu açıkça görülmektedir   Omurgalı hayvanların gözleri, ışığın "göz bebeği" adı verilen delikten içeri girdiği yuvarlak toplara benzer  Göz bebeğinin arkasında mercekler yer alır  Işık önce bu merceğin daha sonra da göz yuvalarını dolduran sıvının içinden geçer ve retinanın üzerine düşer  Retinanın üzerinde, "koni hücreler" ve "çubuk hücreler" olarak adlandırılan yaklaşık yüz milyon hücre vardır  Çubuklar aydınlığı ve karanlığı ayırt edebilirken, koniler renkleri seçerler  Bu hücreler, üzerlerine düşen ışığın etkisiyle oluşan imajı elektrik sinyallerine çevirip optik sinir ağı aracılığıyla beyne yollar  Gözler ışık yoğunluğunu göz bebeğini çevreleyen iris aracılığıyla ayarlar  İris ise, yapısında bulunan minik kaslar sayesinde büyüyüp küçülebilir  Bu, fotoğraf makinelerindekine benzer bir mekanizmadır  Makinaya giren ışık miktarı, "diafram" adı verilen mekanik bir iris aracılığıyla ayarlanmaktadır  Phil Gates Wild Technology adlı kitabında, fotoğraf makinalarının gözü taklit eden basit bir model olduğunu şöyle açıklar: Fotoğraf makinaları, omurgalı gözlerinin ilkel ve mekanik bir versiyonudur  Bu makinalar aslında aynen göz gibi, önlerindeki açıklık dışında içine ışık geçirmeyen kutulardır  Görüntüyü retina yerine bir film üzerine yansıtırlar  Gözlerde görüntüye odaklanma merceğin şekli değiştirilerek olur  Fotoğraf makinalarında ise bu işlem merceğin filme olan mesafesi değiştirilerek gerçekleştirilir  2 Netlik Ayarı Fotoğraf çekilirken yapılacak ilk işlem netlik ayarıdır  Görme işleminde de, etrafımızdaki görüntülerin duyarlı tabaka üzerine net olarak düşmesi için aynı işlemin yapılması gerekir  Fotoğraf makinelerinde bu işlem elle, gelişmiş kameralarda ise otomatik olarak yapılır  Daha özel amaçlarla kullanılan mikroskop ve teleskoplarda da netlik ayarı yapılır  Ancak yapılan bu işlem her durumda vakit kaybına neden olur  Oysa insan gözü bu ayarı sürekli olarak ve çok kısa bir süre içinde kendi kendine yapar  Üstelik kullanılan yöntem taklit edilemeyecek kadar üstündür  Göz merceği, çevresinde bulunan kaslar sayesinde görüntüyü retina üzerine düşürür  Yapısı son derece esnek olan ve kolay biçim değiştiren bu mercek, gerektiğinde bombeleşerek, gerektiğinde gerilerek ışığın düştüğü noktayı sabit tutar  Eğer gözde bu ayar kendiliğinden yapılmasaydı, örneğin insan baktığı noktaya bir düğme yardımı ile odaklama yapmak zorunda kalsaydı, görmek için sürekli özel bir çaba harcaması gerekecekti  Görüntü bir netleşip bir bulanıklaşacaktı  Bir nesneye bakıldığında görebilmek zaman alacak, bunun sonucunda tüm hareketlerimiz yavaşlayacaktı  Ancak Allah gözlerimizi kusursuz olarak yaratmıştır ve dolayısıyla bu sıkıntıların hiçbirini yaşamayız  Hiç kimse, karşısında belli bir uzaklıkta duran nesneyi net olarak görmek istediğinde, aradaki mesafeyi, merceğin odaklama ayarını ve bunlarla ilgili birçok optik hesaplamaları yapmakla uğraşmaz  Nesneyi net görebilmek için yalnızca ona bakmak yeterlidir  Geri kalan tüm işlemler otomatik olarak göz ve beyin tarafından halledilir  Üstelik bütün bu işlemler yalnızca bir isteme süresinde gerçekleşir  Işık Uyumu Bir fotoğraf makinesiyle gündüz çekilen fotoğraf net olur  Ancak aynı film ve makineyle gece yıldızlar çekildiğinde fotoğrafta hiçbir şey gözükmez  Oysa göz kapaklarımız saniyenin onda biri gibi kısa bir zamanda açılıp kapanmalarına rağmen geceleri yıldızları çok net bir şekilde görebiliriz  Çünkü gözlerimiz çok çeşitli aydınlanma koşullarına ve değişik ışık şiddetlerine göre kendisini her an otomatik olarak ayarlayabilir  Bunu sağlayan, gözbebeğinin etrafındaki kaslardır  Eğer ortam karanlık olursa bu kaslar açılır, gözbebeği genişler ve göze daha çok ışığın girmesi sağlanır  Eğer ortam aydınlık olursa bu sefer kaslar kapanır, gözbebeği küçülür ve içeri giren ışığın miktarı azaltılır  Bu sayede hem gece hem gündüz görüntü net olur  Renkli Dünyaya Açılan Pencere Göz, görüntünün aynı anda hem siyah-beyaz, hem de renkli fotoğrafını çeker  Daha sonra bu fotoğraflar beyinde sentezlenerek normal görüntü halini alır  Retina tabakasında bulunan çubuk hücrelerinin görevi, bakılan nesnenin biçimini siyah-beyaz olarak ayrıntılı bir şekilde algılamaktır  Koni hücreleri ise nesnenin renklerini tespit ederler  Sonuçta, her iki hücreden alınan sinyallerin değerlendirilmesiyle, dış dünyanın görüntüsü şekillenir ve renkli bir halde beynimizde oluşur  Gözdeki Üstün Teknoloji Fotoğraf makinesi göze göre son derece ilkel bir yapıya sahiptir  Hatta gözün görüntü iletme tekniği en gelişmiş kameralardan bile kat kat üstündür  Sonuç olarak da gözün ilettiği görüntü insanoğlu tarafından yapılmış herhangi bir aletin iletebildiği görüntüden çok daha kalitelidir  Bir TV kamerasının çalışma prensipleri incelenirse sözü edilen gerçek daha iyi anlaşılır  Bu kameranın çalışma ilkesi görüntülerin değil, bir görüntüyü yeniden oluşturacak olan ışıklı nokta dizilerinin iletilmesine dayanır  Bu yüzden kamera karşısındaki nesne, satır denilen belirli sayıda kuşağa bölünür ve de yayın sırasında bir "tarama" işlemine başvurulur  Bir fotosel lamba, böyle bir satırın bütün noktalarını soldan sağa birbiri ardınca tarar  Hepsinin ışık durumunu değerlendirir ve sonunda bunlara dayanarak birtakım sinyaller verir  Bir satırı baştan sona kadar taradıktan sonra, bir sonraki satıra geçer ve tarama işlemi böylece sürüp gider  Bu fotoselin çalışma ritmi, bir görüntünün 625 ya da 819 satırını 1/25 saniyede tarayabilecek şekilde hesaplanmıştır  Böylece bütün bir görüntünün tamamlanması bitince, yeni bir görüntü iletilir  Bu şekilde iletilen bildirilerin sayısı çok fazladır ve sinyaller baş döndürücü bir tempoyla üretilir  Gözün tüm bu anlattıklarımızdan çok daha üstün bir işleyiş mekanizmasına sahip olduğu dahası hiçbir bakım ve parça değişimine ihtiyaç duymadığı düşünülürse yapısının ne kadar hayranlık verici ve mükemmel olduğu daha net bir şekilde anlaşılır   Tıp teknolojisi geliştikçe de insan gözünün ne kadar büyük bir mucize olduğu daha iyi anlaşılmaktadır  Göz hakkında elde edilen bilgilerin teknolojiye uyarlanmasıyla da her geçen gün çok daha gelişmiş kameralar, fotoğraf makineleri ve sayısız optik sistem üretilmektedir  Ancak, teknoloji ne kadar ilerlese de yapılan elektronik aletler gözün ilkel birer taklidi olmaktan öteye gidememiştir  Bilgisayar destekli kameralar da dahil olmak üzere hiçbir insan buluşu alet, göze rakip olamaz  3 Peki gözdeki bu kompleks yapı nasıl ortaya çıkmıştır? Kuşkusuz bu yapının tesadüfler sonucunda ya da uzun zaman içinde kendi kendine oluşması mümkün değildir  Göz tek bir parçası eksik olsa işlevini yerine getiremeyecek bir yapıya sahiptir  Hiçbir tasarım tesadüfen oluşamaz, gözde ise çok açık ve benzersiz bir tasarım vardır  Bu ise bizi bir tasarımcının varlığına götürür  Gözdeki bu tasarımın tek sahibi Allah'tır  Herşeyi en güzel bir biçimde algılamamızı sağlayan bu organın bize verilmiş olması, Allah'a şükretmemiz için çok büyük bir vesiledir  Bu gerçek, Kuran-ı Kerim'in bir ayetinde bize şöyle bildirilir: De ki: 'Sizi inşa eden (yaratan), size kulak, gözler ve gönüller veren O'dur  ' Ne az şükrediyorsunuz? (Mülk Suresi, 23) Bilim Adamları Gözü Taklit Etmeye Çalışıyorlar Gözün gerçekleştirdiği işlemlere hayranlık duyan ve gözün üstün tasarımını teknolojik alanda taklit etmek isteyen bilim adamları, son zamanlarda bu konu hakkında birçok çalışma yapmaktadırlar  Bu sayede doğada bulunan canlıları ve kusursuz mekanizmaları da daha yakından inceleme imkanı bulmuşlardır  Biyomimetik alanında yapılan bu çalışmalar teknolojik alandaki gelişmelere büyük hız kazandırmaktadır   Bilgisayar Devrelerinin Tasarımı, Doğadaki Örneklerinden Taklit Ediliyor Gözümüzün sinir hücreleri olan "retina hücreleri" gelen ışığı tanıyıp yorumlar  Retina hücreleri daha sonra değerlendirilen bu bilgileri bağlantıda oldukları diğer hücrelere iletir  Gözümüzdeki tüm bu işlemler yeni bilgisayarlara model oluşturmuştur: Retina hücrelerinin yaptığı iş yalnızca ışığı algılamakla sınırlı değildir  Retina birbirleriyle olağanüstü bir yoğunlukta bağlantı oluşturmuş sinir hücrelerinden oluşur  Işığa ait sinyaller beyne iletilmeden önce sayısız işlemden geçirilir  Örneğin retinayı oluşturan hücreler cisimlerin kenarlarını hesaplar, ışık sinyalinin gücünü artırır, aydınlık ya da karanlığa göre uyum sağlayarak düzeltmeler yapar  Günümüzün güçlü bilgisayarları da benzeri işlemleri yerine getirebilmektedir  Ancak retinadaki sinir ağı bu iş için, bilgisayarlara nispeten çok daha az bir enerji kullanır  4 California Teknoloji Enstitüsü'nden Carver Mead başkanlığında bir araştırma ekibi, retinada kolayca gerçekleştirilen işlemlere imkan tanıyan tasarımın sırrını araştırmaktadır  Carver Mead, Caltech firmasından biyolog Misha Mahowald ile birlikte retinadaki sinir ağına benzer yapıda elektronik devreler tasarlamıştır  Yapılan bu devrelerde gözdeki gibi ışık algılayıcıları bulunmaktadır  Algılayıcılar tıpkı retinada olduğu gibi bir diğer algılayıcıyla bağlantı halindedir  Kullanılan direnç, amfi gibi elektronik devre parçalarının, ışık algılayıcılarının, retina hücreleri gibi kendi aralarında haberleşebilmelerine imkan tanımaktadır  5 Ancak tüm çabalara rağmen, bu devreyi, retina ağında olduğu gibi birebir olarak taklit edebilmek mümkün olmamıştır  Çünkü canlı bir retinadaki hücrelerin ve bunların arasındaki bağlantıların sayısı çok fazladır  Bunun yerine tasarım mühendisleri şu an için, retinadaki sinir ağının ön işlemlerini nasıl yaptıklarını anlamaya çalışıp, aynı işi yapabilen daha basit devreler tasarlamaktadırlar   | 
|   | 
|  | 
|  |