Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
abdulaziz, biyoğrafisi, hakkında, han, hayatı, kimdir, sultan

Sultan Abdulaziz Han Kimdir Hayatı Biyoğrafisi Hakkında

Eski 08-16-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sultan Abdulaziz Han Kimdir Hayatı Biyoğrafisi Hakkında



Sultan Abdulaziz Han


Otuz ikinci Osmanli padisahidir Babasi Sultan II Mahmud, annesi buyuk hayir ve hasenatlar sahibi Pertevniyal Sultan ’dir
1861 yilinda tahta geçti Saltanat muddeti 14 senedir Zeki ve hamleli bir padisahdi Kendisine kuçuk yastan itibaren gayet itinali bir tahsil yaptirilmisti
O’nun saltanatina tekaddum eden gunlerde "Tanzimat Fermani"ile bati taklidçiligi yolu açilmis ve bu istikamette atilan adimlar, halkin ruhunda devlete karsi ilk kuskunluk tohumlarini filizlendirmeye baslamisti ve halefi Sultan II MahmudSultan Abdulmecid, bu yolda yurumus, an’anevi ordu seklimiz olan yeniçeriligin ilgasindan cenazelerin bando-mizikayla kaldirilmasina kadar çesitli inkilab hareketleriyle devletin teb’asina yabancilasmasi ve ahkam-i ser’iyyeden uzaklasmaya baslamasi çigirini açmislardi Halk kuskun; rical, bati aleminin kaydettigi terakki karsisinda saskin ve mutereddiddi Islam’in dusmanlari ise, bati ile aramizda husule gelen mesafenin vebalini, muazzez Islam’a yuklemek için sinsi bir propaganda faaliyetine girismis bulunuyordu O derecede ki, daha sonra sair Ziya Pasa bu keyfiyeti, su beyti ile en guzel bir surette ifade edecekti:
"Islam imis devlete pabend-i terakki,
Evvel yog idi isbu rivayet yeni çikti!"
Halbuki Avrupa’daki terakki, hiristiyanligin veya ona dayanan usul, erkan ve kulturun mahsulu degildi Bu keyfiyet, Amerika’nin kesfi ve buradan buyuk bir bakir servet elde edilmesi, buharli geminin icadiyla Afrika’nin guneyindeki Umidburnu’ndan dolasilmasi ve bu suretle baharat, ipekli kumaslar gibi uzak sark mallarinin batiya intikaliyle ticaret yollarinin degismis bulunmasi ve bunun neticesinde Avrupa’da bir "sanayi inkilab"i vucuda gelmesi gibi busbutun baska ve sirf iktisadi olan sebeplerin eseriydi Hal boyleyken, dusmanlarimiz iki alem arasindaki farki, yanlis bir te’vil, tefsir ve telkin ile bizi kendi orijinal (nev’i sahsina munhasir) dunya gorusumuzden, ictimai nizamimizdan ve pur-islami olan hayat uslubumuzdan uzaklastirmaya basladilar Bu yanlis yolu, bize kasden dogru gosterip terakki için yegane çare imis gibi telkin ettiler Bu telkin, basta devrin pasalari olmak uzere padisahlari bile te’siri altina alacak bir sumul kazandi
Diger taraftan 1826 yilinda yeniçeriligin ilgasiyla an’anevi ordu nizami bozuldugundan iki yil sonra Ruslar’in onbes bin kisi gibi cuz’i bir kuvvetle Edirne’ye sarkabilmeleri, 1829 yilinda Yunanistan’in kurulusu emr-i vakisi ile karsilasilmasi, 1832’de bir Osmanli valisi Kavalali Mehmed Ali Pasa’nin ordusunun Kutahya’ya kadar gelebilmesi ve asirlardan beri maglubiyet gormemis bir devletin bu durum karsisinda Rusya’dan yardim istemek mecburiyetinde kalmasi, milli gururu rencide etmis, vicdanlar rahatsiz olmustu
II Mahmud, devrinin gailelerinden teessure kapilmis, verem olmustu Ciliz, hastalikli ve bati kasisinda aciz bir padisahdi Halefi Sultan Abdulmecid de ayni bati taklidçiligi yolunda yurumustu Bunlarin arkasindan gelen Sultan Abdulaziz ise, cesur, hamleli, fikren ve ruhen saglam bir padisah olarak halkin ruhunda birikmis olan melali (huznu), kisa zamanda surura çevirmis, eski futuhat devirlerinin avdet edecegi umidlerinin belirmesine sebep olmustu Pehlivan yapili vucudu da bu hissi takviye ediyordu Gerçekten guresi tesvik eden, dusmanlarina karsi harbi goze almaktan çekinmeyen, bu maksadla ordu ve donanmayi dunyanin en ileri seviyesine çikarmaya çalisan Sultan Abdulaziz’in devri, Tanzimat’la baslayan yilginliktan milletçe silkinip dogrulma temayullerinin bir baslangici olmustu O’nun faaliyetlerinin ana hedefi Tanzimat’la açilmis bulunan batililasma hareketlerini akamete ugratarak, kendi milli ve dini huviyetine sadik kalmak ve bu yolda ilerlemekti Lakin kendisine tekaddum eden yillarda bu kendinden kaçis, o hadde vasil olmustu ki, Napolyon Code-civili (Kod Sivil) denilen Fransiz medeni kanunu aynen tercume edilip alinarak, musluman teb’aya tatbik edilmesi gibi temayuller belirmisti Sultan Abdulaziz, bu cinayet derecesinde vahim olan hareketi, devrinin buyuk alimi olan Ahmed Cevdet Pasa ile elele vererek Islam hukukundan yapilmis bir medeni kanun demek olan Mecelle-yi Ahkam-i Adliyye’yi kisaca "Mecelle" denilen buyuk kanun metnini ortaya çikararak onlemistirZamaninin butun silahlarini en iyi bir sekilde kullanmayi ogrenmis olan Sultan Abdulaziz, dedesi Yavuz Sultan Selim Han gibi olmaya çalisiyordu
Sultan Abdulmecid Han’in olumu uzerine 1861’de tahta çikmisti Osmanli Devleti’nin durumu son derece karisik idi Mali sikinti son haddindeydi Karadag’da çikan isyan, Sirplar’la savasa yol açabilecek durumda idi Avrupa devletleri bu hali firsat bilerek, aracilik tekliflerini arttiriyorlardi Zira Sultan’in Tanzimat’tan vaz geçmesinden endise duyuyorlardi
Bu durumu fark eden Sultan, hemen bir hatt-i humayun çikardi Fermanda soyle deniyordu:
"Devletin maddi gucunun artirilmasi ve halkin hayat seviyesinin yukseltilmesinden baska maksadimiz yoktur Devlet malinin telef edilmemesi ve israfdan korunmasi sarttir Muslim ve gayr-i muslim ayird etmeksizin memleketimizde yasayan herkes, dinimizin emirleri çerçevesinde adaletle yonetilecek ve hepsi adalet onunde esit muamele gorecektir
Yuce devletimizin istiklalinin devam etmesi ve halkin refah içinde yasamasi, en buyuk gayemizdir Cenab-i Hakk, Peyygamber -Sallallahu Aleyhi ve Sellem- hurmetine cumlemizi muvaffak eylesin!"
Bu fermanla birlikte mevcud hukumetin de yerinde birakilmasi, batili devletlerin Tanzimat’la alakali endiselerini nisbeten ortadan kaldirdi
Sultan, israfa karsi, kendinden ve saraydan baslayarak tedbirler aldi Devletin mali durumunu duzeltmeye basladi
Sultan Abdulaziz, butun dunyanin alakasini celbetmis bulunuyordu Bundan dolayi, Fransa ve Ingiltere’ye davet edildi 1867’de Dolmabahçe onunden Sultaniye yatina binerek yola çikti Boylece Osmanli tarihinde yabanci ulkelere seyahat eden ilk padisah oldu
Koca Sultan, Paris’te buyuk bir torenle III Napolyon tarafindan karsilandi Serefine verilen yemekte yanina oturan III Napolyon’un:
"–Ekselans Hazretleri! Girit için en guzel çozum yolu olarak, adanin Yunanistan’a terkini dusunseniz!" demesi uzerine Sultan celallendi O diplomatik munasebetlerde zaaf gosterecek bir padisah degildi Bundan dolayi, bu kendisini yoklama mahiyetindeki suale su cevabi verdi:
"–Ekselans! Osmanli Devleti, yirmiyedi sene Girit için kan doktu Her karis topragini sehid kanlari ile suladi Ordumda tek bir asker, donanmamda tek bir sandal kalana kadar ecdad mirasini korumak mecburiyetindeyim"
Beklenmiyen bu siddet karsisinda III Napolyon, ozur dilemek zorunda kaldi
Sultan, Ingiltere ve Fransa seyahatinden Istanbul’a muhtesem ve gayet basarili diplomatik zaferlerle donmustu
Istanbul’da da halkin coskun tezahurati ile karsilandi Zira millet, O’nda yukselis devri padisahlarinin temayul ve dirayetini goruyor ve yeni zaferlerle devletin, bir kere daha silkinip sahlanacagini umuyordu
Sultan Abdulaziz, ecdadin devri ile kendi devri arasindaki kudret ve ihtisam farkini su sozleri ile ne guzel ifade etmistir:
"Atalarimiz batiya at sirtinda futuhat için giderlerdi Bizler ise, simdi tren ve vapurla, ancak diplomatik seyahat için gidebiliyoruz!"
Abdulaziz Han, gayet dindarane ve intizamli bir hayat suren durust bir insandi Hayati boyunca su yerine zemzem içecek kadar takva sahibi idi Hatta Avrupa’ya seyahate gittigi zaman, abdest suyunu beraberinde goturdugu rivayet edilir Muntazaman namaz kilar ve çok çok Kur’an-i Kerim okurdu Caniyane bir surette katledildigi zaman odasindaki kuçuk masanin uzerinde "Sure-i Yusuf" açik oldugu halde bir Kur’an-i Kerim bulunmustu O’nun mubarek kanlarinin bulastigi bu Kur’an-i Kerim, el’an Topkapi Sarayi’nda muhafaza edilmektedir
Birgun hasta yataginda baygin ve sararmis bir vaziyette yatarken Sultan Abdulaziz’e:
"Medine-i Munevvere mucavirlerinden bir dilekçe var!" denildiginde yaverlerine:
"–Derhal beni ayaga kaldiriniz! Harameyn’den gelen talebleri ayakta dinleyeyim! Allah Rasulu’ne komsu olanlarin talebleri, boyle ayak uzatilarak edebe mugayir bir sekilde dinlenmez!" diyerek Medine’ye ve Hazret-i Peygamber’e olan muhabbetini guzel bir surette izhar etmistir
Her Medine-i Munevvere postasi geldiginde abdest tazeler, mektuplari «Bunlarda Medine-i Munevvere’nin tozu var!» diye opup alnina goturur, ondan sonra baskatibe uzatir ve «Aç, oku!» derdi
Yukarida arzedildigi gibi Abdulaziz Han tahta çiktigi zaman, batililarca adeta buyulenmis ve onlarin siyasi emellerine tabi bir hale gelmis bulunan ve kendilerine Jon Turk (Genç Turk) denilen insanlar elinde devletin içten çokertilme faaliyetinin had safhaya ulasdigi bir devredir Bunlar -ekseriyetle- Fransa’da tahsil gormus ve orada hususi bir sekilde misyonerler tarafindan sinsice yetistirilmis, Istanbul’a kalbleri Fransiz, uniformalari Osmanli olarak donmus kimselerdi Sanki devletin içinde garbin yeniçerileri olmuslardi Memleket, disdan maddi istilaya ugrarken, içten de manevi bir tahribata maruzdu Tanzimat Fermani ile misyonerlik faaliyetleri artmis, basta Ermeniler olmak uzere hiristiyan azinliklar ustundeki tahrikler çogalmisti Mesela Harput bolgesinde altmisiki misyoner merkezi açilmis, yirmibir kilise yapilmisti Kadin misyoner Maria A West, "Romance of Mission"adli kitabinda:
"Ermenilerin ruhuna girdik Hayatlarinda ihtilal yaptik!" demektedir
Lisan ogretmek gayesi ile Anadolu’nun her tarafinda, aslinda birer misyonerlik karargahi olan birçok mektebler açilmisti Bu faaliyetlerin en yogun goruldugu yabanci okullar arasinda Gaziantep’deki Antep, Merzifon’daki Anadolu ve Istanbul’daki Robert Koleji basta gelir Bazilarina ise, hiç Turk talebe alinmamistir Okul muduriyetlerine papazlar tayin edilmistir
Memleket bir kultur erozyonu ile karsi karsiya gelmisti Abdulmecid Han devrinden kalan bu çokuntu, Abdulaziz Han’in direnmeleri ile asgariye inmis, neticede bu mukavemet, O’nun sehadet kanlarina burunmesine vesile olmustur
Sultan Abdulaziz Han, gayet ileri goruslu bir padisahdi Belgrad, Istanbul, Bagdad ve Kahire’yi elimizde bulundurmadikça cihan siyasetinde buyuk bir rol oynayamayacagimizi soylerdi Bu gorus, bilahare Almanlar’in emperyalist temayullerinin uyandigi sirada getirdikleri "yedi B" formulune benzemektedir Almanlar, buyuk devlet olabilmek için Berlin’den Bomba’ya kadar "B" harfi ile baslayan yedi buyuk merkezin ele geçirilmesi luzumundan bahsetmislerdir
Sultan Abdulaziz Han’in siyasi emelleri içinde Turkistan bile vardi Oraya el atmis, Iran ve Turkistan’da Turk unsurlar için Turkçe egitim yapan mekteblerin açilmasina amil olmustur
Donanmasinin Kizildeniz’deki bolumu, Endonezya’yi tenkile (ezmeye) giden Ingiliz donanmasinin onunu kesmis, O’nu geri donmeye mecbur birakmisti Gerçekten de denizcilige o kadar ehemmiyet vermisti ki, O’nun zamaninda Fransiz gemilerinin Haliç tersanesinde muvaffakiyetle tamirinden dolayi III Napolyon bir tesekkur mektubu gondermisti
Bu durum, Osmanli’nin hasta adam diye ifadelendirildigi bir devirde bile gosterdigi kudret ve muvaffakiyetin sahane bir misalidir O boylece hala "devlet-i ebed-muddet" diye yad olunmaya layik bir devlet oldugunu gostermisti
Sultan Abdulaziz’in saltanat yillarinda, otuz sene muddetle Ruslar’a karsi sanli bir mucadele vermis ve nihayet teslim olmak zorunda kalmis bulunan Seyh Samil Hazretleri, hacc için Çar’dan izin almis ve Istanbul’u ziyarete gelmisti Sultan, sarayda birçok hazirliklar yaptirmis, butun Istanbul’u buyuk bir sevinç kaplamisti Herkes sahile toplanmisti Rus vapuru Dolmabahçe onunde demirlediginde, Sultan Abdulaziz’in saltanat kayiklari, Imam Samil’i ve aile efradini saraya getirdiler Abdulaziz Han, O’nu sarayin kapisinda karsiladi ve buyuk bir hurmetle:
"–Babam kabrinden kalksaydi, ancak bu kadar sevinebilirdim!" diyerek bir çok iltifatlarda bulundu
HAINANE BIR SUIKAST
Çesitli vesilelerle su-i halleri gorulmus, once azledilmis, sonra tekrar kendilerine mevki verilmis olan dort kisi; Huseyin Avni Pasa, Mithat Pasa, Mutercim Rusdu Pasa ile Hayrullah Efendi, padisaha ihtilal hazirligi yapiyorlardi
Huseyin Avni Pasa, 1871’de gorevinden azledilip rutbeleri sokulerek Isparta’ya gonderilmisti Daha sonra da Mahmud Nedim Pasa tarafindan seraskerlikten de azledilmisti Yapmak istediklerini «Kinim dinimdir!» diyerek ifade eden Huseyin Avni Pasa, Sultan’in hal’ edilmesi yaninda O’nu oldurmegi de dusunuyordu
Mithat Pasa ise, siyasi ve din kulturunden mahrum olarak yetismisti Yanlis kararlarindan ve yolsuzluklarindan oturu sadrazamliktan azledilmisti Hayal-perest olan Mithat Pasa’nin, birgun içki masasinda Osmanli hanedanini ortadan kaldirip sultan olacagini iddia ederek:
"–Bunda ne var ki?! Al-i Osman olacagina biraz da Al-i Mithat olsun!" dedigi rivayet olunmaktadir
Mutercim Rusdu Pasa, iki sefer sadarete, uç defa da seraskerlige getirilmesine ragmen su-i halinden dolayi azledilmisti O da menfaatinin kesilmesi sebebi ile padisaha kin baglamisti
Hayrullah Efendi’ye gelince, Rusdu Pasa’nin himayesi ile getirildigi Seyhulislam’lik makamindan bir ay gibi kisa bir zamanda azledilmesi, onun da padisaha karsi kin baglamasina sebeb olmustu
Bu dortlu çete grubu, talebeleri kiskirtarak numayis yaptilar Padisah, kan dokulmemesi için yine bunlari is basina geçirdi Boylece ihtilalciler, istedikleri yere ulastilar Is padisahi hal’ etmege kaldi
Ihtilal sabahi, Daru’s-seade Agasi Cevher Aga, padisahi uyandirmaga cesaret edemedi Pertevniyal Valide Sultan’i uyandirdi O da Sultan Abdulaziz Han’i uyandirdi Yeni padisahin culus toplari atiliyordu Abdulaziz Han annesine:
"–Bunlar beni III Selim’e mi dondurecekler? Ben bunu kimlerin yaptigini biliyorum" diyerek ihtilalcileri saydi Sonra dilinden:
"Ben bu felaketi, otuz-kirk defa ru’yamda gordum Takdir-i ilahi boyle imis!" ifadeleri dokuldu
Sultan Abdulaziz Han, sagnak yagmuru altinda kayiklarla Topkapi Sarayi’na goturuldu Sahsi serveti, hanimlarin kulaklarindaki kupelere kadar ihtilalciler tarafindan yagmalandi III Selim’in odasina goturuldu Abdulaziz Han:
"–Beni amcam gibi burada bitirmek istiyorlar!" dedi
Uç gun kuru tahta uzerinde aç ve susuz olarak birakildi Islak elbiselerinin degistirilmesine dahi izin verilmedi
Daha sonra kendisi için ayrilan odaya geçirildi Fakat Sultan Abdulaziz, V Murad’a mektup yazarak Besiktas’taki Fer’iyye Sarayi’na naklini istedi Arzusu yerine getirilerek Fer’iyye Sarayi’na nakledildi
Huseyin Avni Pasa, pehlivanlardan uç kisiyi Fer’iyye Sarayi’nda mahsus bahçivanlikla vazifelendirdi 4 Haziran 1876 sabah sularinda odasina girdiler Abdulaziz Han, bir muddet onlara karsi koydu Cinayete intihar susu vermek için O’nun bileklerinin damarlarini kesen zorbalar, hiçbir sey yokmus gibi gizlice islerinin basina donduler
Valide Sultan, oglunun kanlar içinde yerde yattigini gorunce aglamaya basladi Tertipledigi katlin neticesini almak için Huseyin Avni Pasa, saraya geldi Yarali Sultan’i saray karakolunun kahve ocagina goturulmesini emretti Henuz can çekisen Sultan’a doktor mudahelesini geciktirdi Mazlum Sultan, caniler çetesi Huseyin Avni, Mithat ve Rusdu Pasalar’in gozleri onunde sehiden vefat etti Rahmetullahi Aleyh!
Sultan Abdulaziz Han’in hunharca katli uzerine kizkardesi Adile Sultan’in yureginden su izdirapli misralar dokulmustur:
Cihan matem tutup kan aglasin Abdulaziz Han’a
Meded Allah, mubarek cismi boyandi kizil kana!
Nasil hemsiresi bu Adile yanmaz o hakana,
Ki kiydi bunca zalimler karindas-i cihan-bana
Hazret-i Peygamber -Sallallahu Aleyhi ve Sellem- Efendimiz:
"Halis insan, buyuk bir tehlike uzerindedir!" buyurmuslardir
Sultan Abdulaziz’in feci bir surette ortadan kaldirilmasi da, bu hadis-i serifte isaret edilen tehlike sebebiyle olmustur Ancak bu olus, O’nun sahsindan ziyade milletin kaderiyle alakali bir ilahi takdirden baska turlu izah olunamaz Zira Sultan Abdulaziz’in feci katli, milli tarihimizin en onemli bir donum noktasi olmustur
Gerçekten O’ndan sonra felaketlerin onu alinamamis, çokus, Sultan Abdulhamid’in dirayetli siyasetiyle bir muddet geciktirilmisse de, nihayet bu azametli devletin yikilmasi ve ulkemizde Islam’in gariblik doneminin baslamasi onlenememistir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.