Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
baffo, haakkında, kimdir, or safiye, safiye, sofia, sultan, yada

Safiye Sultan Yada Sofia Baffo /Safiye Sultan Kimdir? / Safiye Sultan Haakkında...

Eski 08-16-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Safiye Sultan Yada Sofia Baffo /Safiye Sultan Kimdir? / Safiye Sultan Haakkında...








Safiye Sultan Kimdi?

Belki daha uzun bir başlığı tercih etmeliydim: "Safiye Sultan Kimdi ya da Hangi Tarihe Güvenelim?" Hammer'in ünlü Osmanlı Devleti Tarihi'nde bize tanıtılan Safiye Sultan, Venedik'in "Bafo" asilzade ailesinden bir genç kadındır Korfu'ya giderken, yolda Osmanlı korsanlarının eline geçmiş, Şehzade Murad'ın haremine alınmıştır Hammer'e göre, III Murad, "Safiye'ye muhabbette sabit kalmıştır" Hammer, III Murad'ı tasvir eder: Orta boylu, sarı çehreli, süzük gözlü Süzük gözleri üstünde "kara ve kavisli kaşlar" görünür Gür ve kumral sakalı göğsüne kadar inmektedir


III Murad, epey bir süre afyona düşkünlük göstermiş, sonra şarapla haşır neşir olmuş Şarap içmeye başlayınca, sarı benizli çehresine renk gelmeye başlamış


Tarihî romanlar yazarı M Turhan Tan, geçmişte çok severek okuduğum Safiye Sultan'ında Venedikli genç kızın "deniz kadar yeşil ve deniz kadar derin" gözlerinden söz açar "San Marko" meydanında halk bu genç kıza, "Bafa, güzel Bafa!" diye seslenmekte, alkış tutmaktadır Bafo şimdi Bafa olmuştur ve güzelliği göz kamaştırmaktadır


Yılmaz Öztuna, Üç Haseki-Sultan adlı kitabında, "Sen Marko" meydanındaki deniz gözlünün henüz on üç on dört yaşlarında olduğunu belirtir


M Turhan Tan için, Şehzade Murad yirmi üç yirmi dört yaşındaki haliyle boyu kısa olmakla birlikte, endamsız bir genç değildir Teni beyaz, kaşları açık kumral, bıyıkları seyrek ve sarı, dudakları kalın, burnu kıvrıktır Peçevî de III Murad'ı betimlemiştir Peçevî'nin III Murad'ı alçak boylu, beyaz tenli, ela gözlüdür, ebruları kumraldır Hammer'le Turhan Tan, III Murad'ın şehvetperestliğini ısrarla vurgulamışlar Yılmaz Öztuna, bu eğilimden söz açmıyor Lamartine coşkun bir genç padişahı tarih sahnesine çıkarıyor


Yılmaz Öztuna'da "Sinyorina Bafa" deniz yosunu rengindeki gözleri, kalkık burnu, dik boynuyla belirir Hammer, Safiye Sultan'ın tasvirine fazla girişmez M Turhan Tan'ın hemen hemen bütün tarihî romanlarında Osmanlı padişahları, saray, harem hayatı dönemin genel tutumuna uygun olarak çeşit çeşit abartılarla bezenmiştir Bir yandan da okurun talepleri göz ardı edilmemiştir Örnekse, Safiye Sultan'da kışkırtıcı sahneler bol bol canlandırıldıktan sonra, bazı padişahların cinsel isteklere kapıldıkça, devlet, ülke yönetimini bir yana bıraktıkları ifade edilmiştir Yılmaz Öztuna, III Murad'ı, ama daha önemlisi 'Osmanoğlu'nu yüceltmeyi gerekli görür İşte, Safiye Sultan gözlerini dikip Murad Han'a bakıyor: "Şimdiye kadar -anası hariç- hiçbir kadın bu cüreti gösterememiş, Murad Han'ı tepeden tırnağa incelemeye cesaret edememiş, gözlerini çehresine dikememişti O, kadınların, huzurunda gözleri yerde durmasına alışmıştı Ama Safiye'nin bu halini saygısızlık saymayı aklından bile geçirmedi Zira bir Osmanoğlu'nun herhangi bir saygısızlığa muhatap olabilmesi, hayal bile edilemezdi"


Tarihçilerden çelişkili bilgiler


Vasfi Mahir Kocatürk'ün Osmanlı Padişahları'ndaki III Murad pek de öyle bir 'imparator' kimliğiyle belirmez Kocatürk, III Murad'ın "Osmanlı padişahları arasında ilk muhallebi çocuğu" olduğunu söyler Çünkü kahramanlık "karakteri" ve askerlik hayatı hiç yoktur "Günahı biraz da etrafa ait olan kadın düşkünlüğü ile kendisini büsbütün" mahvetmiştir


Bu tablolarda III Murad'ın annesi Nurbânu Valide Sultan silik göründü Necdet Sakaoğlu Bu Mülkün Sultanları'nda, "Yahudi ya da İtalyan asıllı, cariye kökenli" diyor Nurbânu Sultan için Başka birçok Türk tarihçi, Yahudi kökenli olduğunda ısrar ediyor Nurbânu'yla Safiye'nin yıldızları hiç barışmamış Hele, III Murad döneminde Padişahla Safiye Sultan'ın büyük aşklarının sona ermesinde Nurbânu Valide Sultan önemli bir rol oynamış Ahmet Refik'ten dinleyelim: "Dilber Bafo Adriyatik'ten bir gemi ile geçerken Osmanlı korsanlarının eline düşmüş, güzelliği ve cazibesi takdir edilerek saraya takdim olunmuştu III Murad şehzadeliği zamanında Bafo ile evlenmiş, Safiye Sultan genç şehzadeyi büyülemişti Güzel Venedikli, III Murad'ı cazip tavırlarıyla kendine bağlamıştı Nurbânu Sultan oğlunun bu eğilimini anlamıştı III Murad'a sürekli cariyeler takdim ediyor, Sultan Murad hiçbirine ehemmiyet vermiyordu Oğlunun Safiye Sultan'a bu derece bağlılığı Nurbânu'yu ıstıraplar içine sokuyordu Kıskançlık kalbini kemiriyor, Safiye Sultan'ın sarayda nüfuz ve kudret sahibi olması, II Selim'in hırslı eşini çileden çıkarıyordu"









Gençliğimde okumuştum M Turhan Tan'ın romanını Safiye Sultan romanın etkisiyle bende hep yaşadı Onunla ilgili tek satırı, tek cümleyi kaçırmamaya çalışıp durdum Gözümün önünden bir türlü gitmedi Venedik, San Marco, Adriyatik'te uzun deniz yolculuğu, sonra Manisa'daki saray, şehzadeyle Safiye arasındaki aşk Bu aşkın usul usul eskimesi, eskiyişle birlikte Safiye Sultan'ın hırsları


Nihayet o müthiş son: Safiye Sultan'ın valide sultanlığı da sona erince, Eski Saray'a ya da halk arasındaki ismiyle Gözyaşı Sarayı'na gönderilişi! "Güzel Bafa", orada, doğup büyüdüğü yerleri, Venedik'in gondollarını hatırlaya hatırlaya, hep su sesleri işiterek ölecekti Romancı bu özleyişin "nostalji" denilen bir hastalık olduğunu yazmıştı Nostaljiyle ilk kez Safiye Sultan romanında karşılaştım Sonraları, nostalji, nostalgia, yurtsama, o sıla özlemi, o gurbet duygusu hayatımca beni altüst etti Romana vurgunluğumun asıl sebebi oldu


On yıl kadar önce, Solmaz Kâmuran'ın Türkçe tatları taşıyan çevirisinden, yabancı bir yazarın kaleminden çıkma, yeni bir Safiye Sultan romanı okudum Yine Venedik, yine gondollar, rahibeler okulu, asil Baffo ailesi, yine kaçırılış, Osmanlı sarayında yükseliş Fakat 1960'ların renkli, sinemaskop Amerikan filmlerini çağrıştıran bir edayla Hollywood yapımı Safiye Sultan Türk okurunca çok sevildi M Turhan Tan'ın tarihî gerçekliğe az çok bağlı kalmak çabasındaki romanının o günlerdeki yeni basımı, bilmem, aynı ilgiyi devşirdi mi


İki yaz önce ise Ayşe Berktay'ın dilimize kazandırdığı, Leslie P Peirce imzalı Harem-i Hümayun'la baş başaydım Tarihimizi didik didik eden, çok ciddi bir çalışma, kendi alanında bir başyapıt Leslie P Peirce, Osmanlı İmparatorluğu'nda iktidara yakın söz sahibi olmuş kadınlardan yola çıkarak, bütün bir sistemi tahlil ediyor Bu arada Nurbânu'yla Safiye de tekrar sahneye çıkıyorlar Yalnız çok şaşırtıcı bir değişimle: Nurbânu Venedik'ten çıkageliyor, ünlü Baffo ailesinin kızı! Yükselişten sonra, Venedik'e ayrıcalıkları o tanıyor, Venedik'i gizliden gizliye gözetiyor Safiye Sultan'a gelince, "Murad'ın hasekisi Safiye, Arnavut kökenli, Ducagini dağlarının Rezi köyünden olduğu söylenen bir cariye"!


Bir ilginç bilgi de Caroline Finkel'den


Peirce şu notu düşmekten kendini alamamış: "Nurbânu Sultan ile gelini Safiye Sultan sık sık karıştırılır" Hemen ardından birtakım kaynaklar veriliyor Çok geçmeyecek, Nocolae Jorga'nın tarihinde de aynı durum karşıma çıkacaktı: Venedikli Nurbânu, "Arnavut veya Boşnak" Safiye! Nurbânu, "Venedik Balyosu'na kaftanlar, balsamlar, Tiryak ve Limni Adası'nın kızıl toprak testilerinden" gönderiyordu Safiye Sultan ise ne güzeldi, ne deniz yeşili gözlü Çağdaşı bir kaynağa güvenilirse, Çerkes'ti!


Yeniyetmeliğimin, gençliğimin efsanesi Safiye Sultan yitip gidiyor, koskoca romanlar, tarihler göçüyor; olup bitene rufailer karışıyordu Hayal kırıklığı yakama yapışmıştı Şimdilerde Jean-Michel Thibaux'nun Işık Prensesi'ni okuyorum Söylememe gerek yok: Nurbânu yine Venedikli, yine Baffo ailesinden -romana göre- asıl adı Cecilia olan bu hanım, Hürrem Sultan'ın entrikaları ortasında can bulmaya çalışıyor









Bir son dakika haberi; Caroline Finkel'ın -özellikle salık vermek istediğim- Rüyadan İmparatorluğa Osmanlı'sından: "Bu unvanı (valide sultanlık) resmen kullanan ilk kişi olan Nurbânu, tam anlamıyla bir valide sultandı Uzun süre onun soylu bir Venedik ailesinden olduğu, çocukken Kaptanıderya Barbaros tarafından esir alınıp, padişahın haremine sunulduğu sanılmıştı, ama aslında Korfulu bir Rum olduğu anlaşılmaktadır" Bir kez daha soruyorum: Hangi tarihe güvenelim? Neye dayanarak güvenelim? Niye güvenelim?







SUNUM : DURU

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.