Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Kitap Özetleri

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
halit, hikayeleri or refik, karay, memleket

Memleket Hikayeleri/Refik Halit Karay

Eski 08-16-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Memleket Hikayeleri/Refik Halit Karay



A)BİÇİM BAKIMINDAN
Kitabın Adı:Memleket Hikâyeleri
Kitabın Yazarı:Refik Halid KARAY
Yayın Evi:İnkılâp Yayınevi
Basım Tarihi:Ocak 1999
B)İÇERİK BAKIMINDAN
Hedeflenen Kitle:Bu kitap yetişkenler hedeflenerek yazılmıştır
C)DİL VE ANLATIM ÖZELLİĞİ
Altı Çizilen Önemli Cümleler: "Çünkü mütareke yıllarında bulunuyorlardı;cepheden veya esaretten sıskası çıkmış dönen,hastahaneden tedavisi bitmeden sakat ve illetli olarak kapı dışarı edilen nice yedek subaylar vardı ki,ne maaş alabiliyorlar,ne iş bulabiliyorlardıYıllarca özlemini çekerek,yaşadıkları hudutlardan,evlerine dönünce açlıktan ve yoksulluktan bir tutam mutluluk ve rahata kavuşamamışlardıBu öyle bir devir idi ki,yalnız askeri bir felakete bağlı kalmıyordu;sosyal bakımdan da dünyanın en korkunç,usandırıcı ve kemirici bir devresi idi;koca bir insan soyu,dermansız babalar,ezgin analar,gıdasız çocuklarla,özellikle bozulan bir ahlâk ile kavruk,yatkın çürük kalmıştı"
Özetleme:
YATIK EMİNE
Yatık Emine Ankara'da eşleri birbirinden ayırmış, neredeyse bütün memlekti birbirine düşürmüş bir hayat kadınıdırEmine,kaymakamlık tarafından Ankara'ya iki gün uzaklıkta,kışları soğuk,yazları ise susuz ve dayanılmaz sıcak olan,çok ahlâklı bir kasabaya gönderilirAmaç;Emine'nin oradaki insanları örnek alarak huylarını değiştirip,iyi huylu biri olmasıdır
Emine' her yerden sürülerek bu kasabaya gönderilince herkes onu ters bir insan,bazen İstanbul sokaklarında rastladıkları;sigarası parmaklrında,allıkları yüzünde,peçesi açık,dişleri çürük,yürüyüşü kıvrımlı,tıknaz ve hazırcevap biri olarak düşünürFakat Emine tam tersine çok sakin,kaymakam tarafından sorulan sorulara bile korkarak cevap veren biridirKapkara çok güzel gözleri olan Emine'ye çoğu erkek ister istemez kendini kaptırır
Edindiği dostu Server'in Emine'ye aldığı giysileri,evindeki eşyaları bir gün Emine yokken mahallenin kadınları evine girip alırlarAma kimse Emine'yi dinlemezBu yüzden açıkta kalırEmine'ye yardım eden adamlar da birbirlerini kıskandıkları için anlaşmazlıklar çıkarBu yüzden Emine aç kalırBir akşam kötü amaçlarla Emine'nin evine giden adamlar Emine'yi donarak ölmüş olarak bulurlar
ŞEFTALİ BAHÇELERİ
Anadolu'nun Saadâbadlarından biriydi bu kasabaIrmağa giden yol sayısız şeftali bahçelerinin arasından geçer,giderBütün kasaba şeftali kokarBurası uzak diyarlara ün salmış,dillere destan olmuş bir yerdirBuradaki mutasarrıflar işleriyle asla meşgul olmazlar,hep eğlenirler
Kasabaya yeni bir Yazıişleri Müdürü gelirİkindi vakti kalemlerin boşalıp dairelerde kimsenin kalmadığını görünce hayrete düşerBuraya ilk geldiğinde buradaki en büyük memur olacağını ve insanlaraparmak ısırtacak eserler yapmayı plânlarBuradaki memurların şeftali bahçeleri içinde sürekli rakı içip eğlenmelerine sinir olurÖnerdiği hiçbir fikir kayda alınmazYeni müdür bir gün muhasebecinin ısrarlarına dayanamaz ve hatrını kırarsa güceneceğini söyleyen muhasebecinin kır gezisi teklifini kabul eder içinden bir kereden birşey olmaz diye geçirirBu gezi çok hoşuna giderBirkaç gün sonra ırmağa yıkanmaya gideceklerini söyler memurlar ve müdürü de çağırırlarMüdür ırmağı hiç görmediğinden bu teklifi de kabul ederDönüşte değirmende yiyip içerlerİçkiyi çok kaçırdıklarından orada sızarlar ve geri dönemezler
Bir süre sonra müdür de onlardan olurİşleri boşlarArkadaşlarına kendini mazur göstermek için toyluğunu öne sürerSabah eve giren ve sinirleri gevşeten olgun bir meyve kokusu eşliğinde nargilesini alıp bir köşeye otururBu kasabaya ilk geldiğindeki çalışma isteğini ve arkadaşları eğlendiği için onlara kızdığı günleri tebessümle anarb ve nargilesini içine çekerek "Gel keyfim gel" derBundan sonra da hep rahatına bakar
KOCA ÖKÜZ
Hacı Mustafa ağa her sene pazardan öküz alırEkini kaldırır,döveni döndürür,malı ambara taşır,öküzü iyice kullandıktan sonra güze doğru pazara götürüp aldığı paraya satarBöylece karın tokluğuna yaşarMustafa jandarmalık yapmış,Hicaz'a gidip hacı olmuş,gözü açık ve hileci bir adamdırMemurlarla ve işinin düşeceği adamlarla senlibenli konuşur,odalarına uğradıkça ikram görürArasıra Mustafa da onlara hediyeler verir
Bu sefer aldığı öküz tembeldirFakat bundan Mustafa'nın haberi yokturÖküz ahıra gidince bir yatar bir daha kimse onu yerinden kaldıramazMustafa,oğlu,yanaşması ve birkaç kişi daha iple çekerler fakat hayvanı kıpırdatamazlar bileGerektiğinde döverler ama hayvan banamısın demez
Bir gün Hacı Mustafa Kasap Cavga Rıza'ya giderO'na iyi beslenmiş bir öküzü aldığı paraya satabileceğini söylerBütün sorumluluğu üstünden atar,kasabın kendisinin gelip öküzü almasını,öküzün hiçbir şekilde kıpırdamadığını söylerKasap bunu kabul eder fakat iki mecidiye eksiğe alacağını söylerMustafa kabul ederKasap öküzü almaya geldiğinde azıcık bir dürtmeyle öküzü kaldırırBunun üzerine Mustafa küplere binerSebepsiz yere yanaşmasına tokat atarO sinirlerini yatıştırmaya çalışırken tellâl tüm kasabaya kasabın dükkânında öküz kesileceğinei,isteyenlerin gelmesini duyurur
VEHBİ EFENDİNİN KUŞKUSU
Vehbi Efendi Düyunu Umumiye idaresinde kantar kâtibidirHehbi Efendi kendi halinde,sakin biridirÜrkek,bön ve durgun bir adamdırSoru sorulmadıkça kendiliğinden konuştuğu görülmezBütün günlerini evi ve kalem arasında pürüzsüz,değişiksiz bir makara gibi sarmak,tüketmek onu memnun eder
Dört kuruş maaşına imrenerek kısmetler tâ ayağına kadar geldiği halde evlenmemiş,kadın nedir bilmez Vehbi EfendiOturduğu bina tahta bir kapı çekilerek ikiye bölünmüştürEvinin diğer yarısında bir kadın,iki de kızı otururKızların biri küçük biri de gelinlik yaşındadırBüyük kız Vehbi Efendi'ye hep cilveler yapar ve onu ayartmaya çalışırBir gece Vehbi Efendi dayanamayıp kapıyı çıkarıp kızn yanına gider fakat korkusundan hemen geri döner ve kapıyı da yerine takar
Bir gün muhtar Vehbi Efendi'nin yanına gelir ve yan komşusu kızla evlenmek zorunda olduğunu çünkü kızı gebe bıraktığını söylerVehbi Efendi böyle birşey olmadığını savunsa da muhtar,kapının çivilerinin yamuk olduğunu ve benzeri örnekler göstererek adamcağızı ikna ederKız ve Vehbi Efendi evlenir,dokuz ay sonra da çocukları olurBir gün Vehbi Efendi kahvenin önünden geçerken mahallenin en çapkın erkeği,Vehbi Efendi'ye çocuğu nasıl yutturduklarını bağırır
SARI BAL
Sarı Bal bir çengidirEğlenmek isteyenler Sarı Bal'ın evine gider ve rakısını yudumlayarak Sarı Bal'ı izler
Bir gün Sarı Bal'ın kapısı çalarÖnce kapıyı açmak istemez ama kapıyı çalanın Hilmi Ağa olduğunu öğrenince kapıyı açmak zorunda kalırHilmi Ağa o kasabada herkese lâfını dinletirSarı Bal Hilmi Ağa ve yanındakilerieğlendirir,sürekli rakı verirKasabaya yeni dgelen polis müdürü katı olduğundan bu şekilde eğlenmeyi yasaklamıştırO yüzden Sarı Bal'ın evinin önünde sürekli devriye gezdirirFakat o gün kar yağdığından nöbetçiler ortalıkta olmaz diyendüşünüp gelir Hilmi Ağa ve arkadaşlarıFakat yanılırlar
Biraz sonra kapı çalar ve polis içeri girerHerkesi toplarEvde iki tane yatak vardırBir tanesinde iki çıkıntı bir tanesinde ise bir çıkıntı bulunmaktadırPolis,Sarı Bal'ın iki tane çocuğu olduğunu bilir faka t üçüncü kişinin kim olduğunu tahmin edemezÖrtüyü açarÖrtünün altından çıkan kişi amirine ne diyeceğini bilemez
ŞAKA
Şakir Efendi,Servet Efendi ve Nedim Bey, deniz kenarında bulunan bir kasabada yaşayan samimi üç arkadaştırBu üç arkadaş işleri bittikten sonra hep balık pazarına giderlerHavası,suyu,yemeği istekler uyandıran bu memlekette kadınsızlıktan yakınırlarHer akşam gezdikten sonra içmeye giden bu arkadaşlar yine içmeye giderlerGeçtikleri sokakta birden Servet Efendi karşıdan gelen iri uzun,ince yapılı kızı göstererek beğendiğini söylerArkadaşları da o kızın adının Despina olduğunu söylerler
Gazinoya varırlar ve bir güzel sarhoş olurlarDaha sonra gazinodan çıkarlar ve yürüyerek kumsala giderlerKumsalda,karanlıkta gevrek bir kadın gülüşü ve sularda çıpınma sesi duyarlarServet Efendi birden soyunmaya başlarArkadaşları naptığını sorduklarında o sesin Despina'nın sesi olduğunu iddia eder ve poposuna çimdik atmaya gideceğini söylerSonra da denize atlar
Ertesi sabah Üzerine jandarma kaputu örtülü ıslak ceset ağlara dolanmış bulunur
KÜS ÖMER
Zehra Ömerle bir hafta içinde evlenecektirÖmer herkese benzeyen bir adam değildirÖnceleri arabacılık yapardıFakat bir keresinde Hüsmen'in atları kendisinin atlarını geçtiği için arabacılığı bırakmıştır
Çocukluğunda güreşirken sırtı yere geldi diye alıp başını gitmiştirBunun üstüne bütün yaz kasabaya uğramamıştırBu yüzden de adı "Küs Ömer"e çıkmıştırŞimdi tütün kaçakçılığı yapar
Zehra ile evlenirZehra'nın elleriyle baktığı ve çok sevdiği kazları vardırBir gün Ömer sözünden çıkamadığı Eşref Ağa'nın ısrarıyla kaz dövüştürmeye karar verir Dövüşün sonunda Ömer'in kazı yenilirÖmer eve gelir ve kısrağını alırKısrağına atladığı gibi başını alır gider
BOZ EŞEK
Hüssmen Hoca ve köy halkına Tanrı Misafiri ihtiyar,güçsüz,hasta ve yaşlı bir adam gelirYanında da eşeği vardırFakat yaşlı dede çok hastadırYaşlı dede ölürken kuşağındaki sekiz altınla eşeğini Mekke'ye vakfetdiğini vasiyet ederKöy halkı Boz-Eşeğe dinsel bir ödev gibi bakarlar
Hüsmen Ağa yorucu ve uzun yola ramen eşeği kasabaya götürüp hükümete teslim etmek isterFakat Kabak Kadı'nın İstanbul'da olduğunu öğrenirKaymakam ve Jandarma onu iki hafta oyalarHüsmen Ağa da köyüne dönerİki hafta sonra tekrar kasabaya giderKaymakam ve jandarma,Hüsmen Ağa'yı tekrar başlarından savarlar çünkü Kabak Kadı henüz İstanbul'dan dönmemiştirÜçüncü yolculuğun dönüşü yine eşek arkada olurBöyle iki buçuk ay geçer
Boz Eşek köyde serbesttir ve dolaşıp dolaşıp gelirFakat bir gün geri dönmezKöylüler yazılan belgelere,basılan mühürlere bakarak eşeğin Hicaz'a gittiğine inanırlarFakat olayın yılında kasabada Hüsmen Ağa,pazar yerinde Boz Eşeğ'i Kabak Kadı'nın altında görür
YATIR
Kasabalı,yenecek ve yakacak ne gerekliyse eylül ayı içinde hazırlar ve soğuk aylara kaygısız girerFakat kasabalının bir sıkıntısı vardırÇünkü girdiği köyde bir çift hayvan bırakmayan veba,yöreyi eli böğründe bırakır
İki sene için hamamı kiralayan İlistir Nuri hamamda yakmak için içinde Evliya yatır bulunan Maslak'taki ormana göz dikmiştirBir çare bulamadığı takdirde hamam ona tarlaları sattırıp İlistir'i batıracaktı
İlistir bir gün ak sakallı,yeşil sarıklı,yarı ermiş bir köylü olan Abdi Hoca'ya rastlarAbdi Hoca'yı,Kadri Şeyhi'nin rüyasında üç gündür bir ermiş,yatırlar,karanlık nemli yerlerden,en çok da çam kokusunda hoşlanmazlar diye gördüğünü anlatıp kandırırAbdi Hoca da Kadri Şeyhi'ne görünen ermiş bana görünmüyor,şanım şöhretim elden gidiyor diye rüyayı doğrularBundan sonra da Maslak Tepesi'nde sadece bir yatır kalır
KOMŞU NAMUSU
Eyüp'de memur olan Şakir Efendi ile memur adayı Osman Efendi,Baki Efendi'nin karısının pencereye renkli mendiller asarak aşığına işaret verdiğini keşfetmiştirAsılan mendil beyaz ise "Baki Efendi evde yok",kırmızı ise "evde demek" olduğunu keşfetmiştirlerHer gün bunu konuşurlar ve aralarında tartışırlar
Bir gün Osman Efendi'yle Şakir Efendi,Baki Efendi'yi iki tek atmak için akşam yemeğine davet ederlerYemekte konuyu karısının eve adam aldığına getirirlerSonra Baki Efendi'nin evinin karşısında oturan Şakir Efendi'nin evine giderlerGeç saate kadar beklerlerKarısının eve bir adam aldığını görürlerŞakir Efendi hemen eve gider
Ertesi gün Şakir Efendi merakla neler olup bittiğini sorar Baki Efendi'yeBaki Efendi,evine giren adamın doktor olduğunu ve karısının sanclandığını anlatırŞakir Efendi de neye uğradığını şaşar
YILDA BİR
Köyden hayli uzakta bir su değirmeni çalıştırıcısı olan Değirmen Bekir,kadın özlemiyle kıvranıp dururHer günü can sıkıntısı içinde geçerTek isteği bir kadına sahip olmaktır
Bir gün değirmenin yakınlarında konaklayan göçebelerden genç kız Elif un öğütmeye gelir ve birlikte olurlarGöçebeler yine göçer giderlerBekir bir dahaki yılı bekler Göçmenler geri döndüğünde Elif yine değirmende un öğütmeye gelirBu defa Elif'in vücudunda kapanmış yara izleri vardırBekir bunları görünce çok şaşırır
Ertesi yıl Bekir aynı yerde konaklayan göçebe çadırlarına sokulur ve Elif'i arar fakat Elif'i bulamazOradaki göçmenlere sorduğunda Elif'in gelmediğini öğrenir Neden gelmediğini sorduğunda aldığı cevap Bekir'i yıkmıştırÖğrendiğine göre Elif daha çok kötülemiştirYani kötü yola düşmüştür ve başını bir sürü belaya sokmuştur Bekir ne kadar üzülmüş olsa da eli kolu bağlı oturur çünkü elinden hiç bir şey gelmez
SUS PAYI
Bursa'da ipek fabrikasında insanlar günde on dört saat kaynarsular başında,pis kokular,hasta nefesler emerek zehirlenirler,hayatlarının baharlarında,daha tazecikken,bu sağlıksız koşullar yüzünden ölürlerFabrikada işçi başı olarak çalışan Hasip Efendi'nin sevgilisi Fotika da bu fabrikada körpeliğini ve sağlığını kaybetmiştir
Fotika da bu sağlıksız koşullara dayanamaz ve malesef hayatını kaybederGencecik yaşında,hayatının en güzel çağında hayatını kaybetmesi tabii ki herkesi üzer Fotika'nın cenazesinde,papaz,Avrupa'daki fabrikalarda nasıl çalışıldığını,çalışma saatlerini,ücretlerini,bütün bu yoldaki kanunları,kavgaları,isyanları tüm ayrıntılarıyla açıklar
Ertesi gün Hasip Efendi,fabrika sahibi Hidayet Bey'e papazdan öğrendiklerini anlatırHidayet Bey,fabrikasının ustasız kalacağını ve bu fikirlerden dolayı kovulan adamlardan çekinimesi gerektiğini düşünürHasip Efendi bu bilgileri patronuna söylediği için patronundan zam alırHidayet Bey de bu konuları göz önünde bulundurarak gerekli önlemleri alır ve bundan sonra da işini düzgün yönetmeye gayret eder
KUVVETE KARŞI
Amerikan Elçiliği hizmet vapuruna bağlı gemicidirler onlarCeplerinde İngiliz Liraları,Kolluk Kuvvetlerinin onlara tanıdığı hürriyetten dolayı şımarık,bayağı davranışlar sergilerler onlar
Suphi,sevgilisi İzmaro ile tiyatroya bilet alırAkşam dokuzda tiyatroda Amerikalı Gemiciler de vardırGürültücü,saygısız,şamatacı davranıp çevredekileri ederler Suphi de herkes gibi bu adamları tokatlama isteği duyar ama kuvvetlere karşı bükülen eller,ezilme korkusu içinde onu hareketsiz bırakır
Tiyatro'dan sonra İzmaro ile birahaneye giderler ama kapı yıkılır gibi açılırDenizciler oraya da gelmiştirlerNe yazık ki sadece Suphilerin masası boştur ve oraya oturularO kadar sarhoşturlar ki Suphi'nin fesini başlarına geçirip onu taltid ederler ve Suphi hiçbir şey yapamazEve geldiklerinde kendini dilsizm ölü eden kuvvete karşı gazap duyarO hışımla evden çıkarGemicileri bulurBirine hızlıca bir yumruk indirir fakat onlar kalabalıktırKeskin bir şeyin beyninin üzerinden geçtiğini anlar gibi olurken yüzüstü çamura düşer kalır
CER HOCASI
Cer Hocası eskiden mülkiye mezunudurTorpil sayesinde maarifte bir memuriyet bulur fakat meşrutiyet ilan edilince açığa alınırSaraya bağlı olmakla suçlanınca kimsesi de olmayınca Asım on günde serseri halini alır
Paraya muhtaç kirli bir handa yaşayan müezzin olan Osman,Ahmet ve Feyzi'nin yanına gider,hemşehrileri iki gün sonra Cer're çıkarlarBeş on mecidiye toplayabilmek için köylere çıkarlarBuralarda vaaz ederler,Kur-an okurlar,namaz kıldırırlar,imam efendiye ve köylüye hizmet ederlerBunlardan kazandıkları parayla karınlarını doyururlar Osman da onlarla gitmeye karar verirCer Mollası olmaya karar verir ve yollara düşerlerYolda Asım hastalanır ve rastladıkları bir köyde imamın evinde kalmaya mecbur olurİmam,Asım iyileşince hemen gitmesini isterAsım iyileşince yola koyulur
İleride başka bir köyde çember sakallı biri vaaz verip,namaz kıldırmasını isterAsım kabul eder Bir zaman sonra Asım'ı imamlığa atamışlardırBir gece imamın küçük oğlu Asım'ı kahveden çağırır ve babasına götürürİmam,Asım'A çok hasta olduğunu,altı çocuğu ve iki karısı olduğunu,eğer buradan gitmezse açlıktan öleceklerini söylerMeğer Asım'ı bu hasta imamın yerine atamışlardırSabah erkenden Asım cübbesini giyer ve İstanbul'a doğru yola çıkar
GARİP BİR HEDİYE
Feridun elinde fildişi saplı,nakış işlemeli tıraş fırçasının fiyatını öğrenmek isterOna bu fırçayı bir yahudinin hayatını kurtardığında o yahudi "Değerlidir,kadrini bil,sakın atma!" diye hediye vermiştirFeridun,kuyumcuya ederini sorar ve beş para etmediğini öğrenir
Oysa Feridun, bu tıraş bıçağı üzerine bol hayal kurar çünkü açlık ve yoksulluk içinde yaşamaktadırBirden hayatını kurtardığı kızar;böyle değersiz birşey verdiği içinPencereden fırçayı fırlatırSokakta,yerde fırçanın kırılmasıyla birlikte iki tane ışıl ışıl göz nokta parlarKoşarak sokağa iner ki ne görsün;iki tane pırlanta taş fırçanın içinden çıkar
BİR SALDIRI
Hayrullah Efendi,yağmurlu bir kış günü akşam vakti vapurdan inen dört yolcudan biridirHer akşamki gibi bayırına tek başına tırmanmaya başlarAma birden alnına bir demirin dayandığını hissederBoğuk bir ses,cüzdanını vermesini emreder
Hayrullah Efendi,içi para dolu cüzdanını uzatırAdam cüzdanı bakar,içinde;bir sürü yüzlük,beşlik bulunan cüzdandan bir tane beşlik alırCüzdanı geri uzatır ve koşarak uzaklaşırHayrullah Efendi ağzına kadar para dolu olan cüzdanından sadece bir beşlik alan bu adamı merak eder ve takip etmeye başlarAdam takip edildiğinin farkında olmadan bir dükkâna girerKoca somun bir ekmek alır hemen bir parçasını ağzına atar,peynir,zeytin alarak dükkândan çıkarHayrullah Efendi öğrenir ki bu adam hırsız değil,namuslu aç bir admdırÇünkü mütareke yıllarında bulunmaktadırlarYedek subaylar ne maaş alabilirlerdi ne iş bulabilirlerdiYıllarca yaşadıkları hudutlardan eve dönünce açlık ve yoksulluktan kurtulamazlarDemin gırtlağına sarılan adam kendisi burada kârına bakıp işine sarıldığı yıllarda;o işi rahatça yapılabilmesi için göğsünü tâ uzaklarda savaş meydanlarında siper yapmıştırZorla aldığı para bir pay,hattâ hak idir
Hayrullah Efendi ertesi gün bir kayık erzak hazırlatır ve adamın evine gönderir
AYŞE'NİN YAZGISI
Ayşe annesiyle birlikte "Abdi'nin Köşkü" denilen yıkık,korkunç,yalnız,uzak bir evde bekçi gibi oturmaktadırlarAyşe bir gün evde yalnızken çamaşır yıkarEtraf o kadar sessizdir kibir nefes bile duyulmamaktadırBirden yağmur boşanırAyşe bir yere vuruluyor gibi bir ses duyar,pencereye koşar ve bir erkek görür,yanında da bir köpek vardırBirden Abdi'nin oğlu olduğunu anlar
Ali Bey içeri girerAyşe'den etkilenmiştirŞehvetle ona doğru yaklaşırken mutfağın bir köşesinden dışarı sızan pis sularda ayağı kayıp düşerDüşerken de başı ocağın taşına çarpar,orada ölürAyşe korkudan ne yapacağını bilemezGözünün önüne kalabalık bir halk,askerler gelirHemen kararını verirDışardaki köpeği de içeri alır,başını maşrapayla ezerİkisini de ahıra götürüp gömerÜzerini ters ile düzeltir
Bir ay sonra genç bir köylü Ayşe'nin evde yalnız olduğunu bildiği için bahçenin yıkık bir deliğinden içeri atlarAyşe ile mutfakta göz göze gelirAyşe onu da öldürmemek, o üzüntü ve acıyı bir daha çekmemek için kendini korumasız bırakır
GARAZ
Nebile'nin babası savaş başlangıcında dükkânı için mal almaya İstanbul'a giderAylar geçer,geri dönmemektedirAma sonra bir gün Nebile ve annesiniİstanbul'a çağırır Babası o kadar zengin olmuştur ki Nebile parayı nereye harcayacağını bilemez;en pahalısından çantalar,eşarplar,kürkler,tüllü şapkalar,ne bulursa alırNebile anne ve babasını beğenmez olmuşturAnnesini azarlar,babasını adam yerine koymazİki defa da nişan bozar
Beş yıl,bütün çılgınlıklarıyla,sonradan görmüşlüğün en kaba,zevksiz,gülünç sahneleriyle böyle sürerSon zamanlarda Nebile,bir delikanlıya gönül verir;fakat nişanı bu sefer erkek tarafı bozarÇünkü Hacı Ağa'nın yani Nebile'nin babasının işlerinin bozulduğunu duymuşlardır
Nebile'nin kasabaya geri dönmesi sorunlu olur ve bütün heyecanlarının tükendiği bu genç kız,babasına büyük hudutsuz bir kin,bir garaz duyarKüçük kasabasında memnun yaşarken İstanbul'un gösterişli hayatını tanıtan sonra da hepsini elinden alan bu babaya düşman kesilir
Yargılar: Kitabı okurken hiç sıkılmadımÖyküler çok sürükleyiciHer öyküden çok önemli dersler çıkarılıyorBu kitabı okuduğunuz takdirde göreceksiniz ki kitabın Cumhuriyet Dönemi'nden önce yazılmış olmasına ramen günümüz olay ve kişilerine benzerlikler bulunuyor
Bazı öyküler aklınıza gelmeyecek şekilde bitirilmişBu yüzden de öyküleri okuduğunuz kimi zaman şaşkınlıktan kendinizi alamıyorsunuzRefik Halid Karay,kitapta çoğu zaman betimlemelere yer vermişKaray'ın anlatımları o kadar içten ki bazen kendinizi olayların içinde gibi hissediyorsunuzSanki o olayı siz yaşamışınız gibi üzülüyor veya seviniyorsunuz
Bu kitabı okuyunHayatınızdan o kadar çok şey bulacaksınız ki bazı olaylar ve çıkaracağınız dersler hayatınızın belki de bir kısmına ışık tutacaktır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.