Prof. Dr. Sinsi
|
Aşk-İ Memnu/Halit Ziya Uşaklıgil
AŞK – I MEMNU
Firdevs Hanım, elli yaşlarında ve gözü yükseklerde olan bir kadındır Hatta eşini de genç yaşında bu tür davranışları yüzünden kaybetmiştir Eşi artık sonunda Firdevs Hanım’ın para ve şöhret hırsından bunalmış, bir gün Firdevs Hanım’ın genç aşıklarından gelen mektupları fark ederek kalp krizinden vefat etmiştir Firdevs Hanım ise çok kısa bir süre yas tutarak, tekrar gezinti yerlerinde görünmeye devam etmiştir Ayrıca ölümüne rağmen kendisini anne yaptığı için eşine nefret duymaya devam etmiştir Firdevs Hanım’ın kızları olan Bihter 22, Peyker ise 25 yaşında ve evlidir Peyker annesinin istemediği bir evlilik yaparak bir memurla evlenmiştir Hatta bir de hamiledir ve Firdevs Hanım’ı büyükanne yapacaktır Bu durum Fidevs Hanım için çok korkunçtur Çünkü yaşlanma düşüncesi bile onu çılgına çeviriyordur Bu yüzden de kızına içten içe bir nefret duymaktadır
Firdevs Hanım ve kızları herkes tarafından tanınır ve her yaptıkları, giydikleri olay olur; beğeni kazanırlardı İstanbul’un gezinti yerlerinde “Melih Bey Takımı” diye anılırlardı Onlar için şöhret, zenginlik, mücevherler, giyim her şeyden önemliydi
Adnan Bey ise kırk beş yaşında, zengin bir adamdır Nihal adında genç bir kızı, Bülent adında küçük bir oğlu vardır Karısı ölmüştür Bülent yatılı okulda okumaktadır Adnan Bey şuhluğu ve serbestliğiyle ün alan Firdevs Hanım’ın kızı Bihter’le evlenir Bihter bu evlenmeye, sırf Adnan Bey’in zenginliği yüzünden razı olmuştur Artık kocaman bir evde zengin bir hayat sürecektir Hizmetçiler, mücevherler, kıyafetler  Bu, tam onun istediği gibi bir yaşamdır
Nihal bu evlilikten hiç memnun değildir, babasını başkasıyla paylaşma düşüncesiyle Bihter’den nefret etmektedir Hatta babasına da Bihter’i aralarına soktuğu için kızmaktadır Fakat küçük yaştaki Bülent bu durumdan gayet memnundur; çünkü genç bir anneye sahip olmuştur Firdevs Hanım ise kızını zengin bir koca ile evlendirdiği için memnun, fakat bir yandan da kızına karşı olan kıskançlığından dolayı bir kin beslemektedir
Kısa zamanda Bihter’in düşünceleri değişmeye başlar Genç bir insanın yalnız servete değil, sevmeye de ihtiyacı olduğunu anlar Bir süre sonra da kocasının çapkın yeğeni Behlûl ile aralarında bir “yasak aşk” başlar Behlûl, hayatta eğlenceden başka bir şeye değer vermeyen, her gününü başka bir kadınla geçiren biridir Fakat bu sefer hayatının aşkını bulduğunu düşünmektedir Fakat yanılmaktadır Çünkü bu aşk onu çok kısa bir süre eğlence hayatından uzak tutar İki hafta içinde Behlûl yine eğlence hayatına kaldığı yerden devam eder Bihter ise geceleri Behlûl’ün eve gelmediğini fark ederek çok üzülmektedir Çünkü bütün umudunu bu aşka adamıştır
Adnan Bey ise bütün bunlardan habersiz genç karısının güzelliğiyle gurur duymaktadır Diğer yandan da kıskanmaktadır Nihal’in Bihter’i kıskandığını anlayarak, kızının bu yersiz hislerini umursamamamaktadır Ona daha çok ilgi göstermek yerine zamanla ondan uzaklaşmaya başlar Bu uzaklaşmada Nihal’in de payı vardır Bihter’e olan nefretini babasına yansıtmaktadır Bu düşüncelerini ise yalnız Behlûl’le paylaşabilmektedir Behlûl’le beraber büyüdüklerinden dolayı aralarında ağabey kardeş muhabbeti vardır Fakat zamanla Nihal’in serpilip güzelleşmesiyle Behlûl’ün ilgisini çekmeye başlar Zaten Behlûl de Bihter’le aralarında olan “yasak aşk”tan ve yaşadığı serüvenli yaşamdan bıkar Nihal’e olan sevgisi artmaya başlar ve onunla evlenmeye karar verir Bu düşüncesine ilk destek olan Firdevs Hanım’dır Bu evlenme düşüncesini herkes iyi karşılar Evde bu durumdan memnun olmayan yalnız bir kişi vardır: Bihter
O, aşkını korumak için isyan eder Adnan Bey’e bu evliliğin sandığı kadar iyi bir düşünce olmadığını açıklamaya çalışır Fakat Adnan Bey Bihter’in bu evliliği neden istemediğini anlayamaz Bihter bu evliliğin olmaması için hiçbir şeyin fayda vermediğini görünce her şeyi meydana çıkarmayı düşünür Böylece, hem kendisine rakip olan Nihal’den, hem kendisini böyle yüz üstü bırakan Behlûl’den, hem de bu evlenmeyi hazırlayan annesinden öç alacaktır
Sonunda her şey anlaşılır; Bihter kendisini öldürür; Behlûl kaçar; Nihal de, hayalleri kırılmış olarak yine eskisi gibi babasıyla yalnız kalır
Halid Ziya Uşaklıgil (1866 - 1945)
Halid Ziya’nın ailesi, Uşak’ta helvacılıkla uğraşırken, İzmir’e göçerek "Uşşakizadeler" diye anılmaya başlayan zengin bir ailedir Bu aile, işleri çok gelişince İstanbul’a da bir şube açtı ve bu şubeyi sermayesiyle birlikte oğul Hacı Halil Efendi’ye verdi Halid Ziya, Hacı Halil Efendi’nin üçüncü çocuğu olarak 1866’da İstanbul’da doğdu
İstanbul’da Askeri Rüştiye'ye giden Halid Ziya, babasının işleri kötü gitmeye başlayınca, annesiyle birlikte İzmir’e dedesinin yanına gönderildi Öğrenimini İzmir Rüşdiyesi’nde sürdürdü (1878) Bu arada babasının işlerini düzene koyup İzmir’e gelişi ve yeni bir işyeri açışıyla sığıntı olma düşüncesini de zihninden atan Halid Ziya, ikinci bir okula hazırlık için Frenk Mahallesi’nin Alioti bölümündeki Auguste de Jaba adlı avukatın emrine verildi
Halid Ziya, babasının kâtibi olarak işe başladı, bu iş edebiyat merakıyla pek bağdaşmadığından yeni iş tavsiyelerini dikkate aldı, ancak İstanbul’da hariciyeci olmak için yaptığı başvuru sonuçsuz kaldı İzmir’e dönüşünde rüştiye öğretmenliğine başladı ve akabinde Osmanlı Bankası’na girdi
İstanbul’da Reji Genel Müdürlüğü’nün başkâtiplik teklifini kabul ederek İzmir’den ayrıldı (1893) Reji’deki çalışma günlerinde Servet-i Fünun’a da katılarak edebi faaliyetlerini yoğunlaştıran Halid Ziya, Meşrutiyet’ten sonra bir süre Darülfünun Edebiyat Fakültesi’nde Batı Edebiyatı okuttu
Sonra Mabeyn Başkâtibi oldu (1909) Buradan ayrıldıktan sonra memuriyete dönmeyen ve tüm zamanlarını edebiyata veren Halid Ziya, 23 Mayıs 1945 tarihinde İstanbul’da öldü
Eserleri
Nemide Bir İzdivacın Tarih-i Muâşakası, Bir Yazın Tarihi, Onu Beklerken, Sanata Dair Kırk Yıl, Bir Ölünün Defteri, Bir Muhtıranın Son Yaprakları, Solgun Demet, Aşka Dair, Bir Acı Hikaye, Ferdi ve Şürekası, Nâkıl Bir Şi’r-i Hayal, İhtiyar Dost, Saray ve Ötesi, Mai ve Siyah, Bu Muydu?, Sepette Bulunmuş Kadın Pençesi, Kırık Hayatlar, Heyhat, Bir Hikâye-i Sevda, İzmir Hikâyesi, Aşk-ı Memnu, Küçük Fıkralar, Hepsinden Acı
Aşk-ı Memnu Hakkında
ü Romanda aşktan başka bir düşünce ve dertleri olmayan, çalışmadan yaşayan, hazır yiyici, giyinip kuşanma, gezip tozma ve cinsel ilişkilerden başka hiçbir kaygıları olmayan bir takım kimselerin ve onlar aracılığıyla bir toplum parçasının yaşayışı anlatılmıştır
ü Eserin başlıca kişileri bir “kıskançlık” tutkusu içinde kümelenmiştir: Nihal babası Adnan Bey’i; Adnan Bey, genç karısı Bihter’i; Bihter sevgilisi Behlûl’ü kıskanır Aynı kişiler, ikili ilişkiler içinde birbirleriyle kenetlenmişlerdir Adnan Bey, karısı Bihter ve kızı Nihal arasında; Bihter kocası Adnan Beyle sevgilisi Behlûl, daha sonra da Behlûl’ le üvey kızı ve rakibi Nihal arasında; Behlûl, metresi Bihter’le Nihal arasında bölünmüştür
ü Roman, sadece Milli Eğitim müfredatında yer almakla kalmayıp Yeşilçam filmlerine ve TV dizilerine de konu olmuştur İlk bakışta Osmanlı romanının Fransız edebiyatından ödünç aldığı ana tema -aşk ve cinsellik- yinelenmiş, bu roman geleneğinin gelenekselleşmiş bütün tiplerine yer verilmiş gibidir Üstelik büyük bir felaketle sonuçlanan ortak yazgıyı paylaşan roman kişileri Batılı yaşam tarzını benimsemiş Osmanlılar olunca, Halid Ziya’nın meselesinin -yine geleneksel- Doğu-Batı sorunsalı çevresinde döndüğünü söylemek de mümkündür Oysa “Aşk-ı Memnu”, herhangi bir toplumsal meseleye odaklanmaz, yazar insan psikolojisine ağırlık verdiği anlatımıyla yasak bir aşkın etrafındaki bireysel davranışlara eğilir İlk dönem Osmanlı romanlarındaki ahlakçılık ve toplumsal ilgi yoktur “Aşk-ı Memnu”da; mensubu olduğu Servet-i Fûnun topluluğunun -II Abdülhamit saltanatının baskıcı ortamının da etkisiyle- “sanat için sanat” anlayışı gereği, Halid Ziya romanına eğitsel bir rol yüklemez
ü “Aşk-ı Memnu”da iki kadın öne çıkar; Bihter ve Nihal Flaubert’in Madam Bovary ya da Tolstoy’un Anna Karenina’sıyla karşılaştırılabilecek kaderi ile Bihter’in bireysel trajedisinin ardında hem yetişme tarzındaki bozukluklar, hem Osmanlı evlilik müessesesinin çarpıklığı ve biraz da annesinden gelen “kalıtımsal” nedenler yatar Nihal ise bütün bu olup bitenler süresinde tamamlar gelişimini İç ve dış dünyalarının bütün derinliği içerisinde canlandırılan bu iki kadın kadar, onların hayatlarını kesen Behlûl de önemlidir Halid Ziya, bu çapkın ve umarsız genç adam üzerinden yaptığı psikolojik tasvirlerle aşkı ve cinselliği metalaştıran evrensel bir erkek portresi çizmiştir
ü Aşk-ı Memnu aşk ile ahlak arasında yaşanabilen sancılar ile baba-kız ve ana kız ilişkilerinin işlendiği sosyo-psikolojik bir kesit değil sadece; aynı zamanda siyasal bir özgürlük çığlığı Romanda siyasetten söz edilmediği ileri sürülebilir; ama Halid Ziya'nın siyasal eleştirisi romanda siyasetin hiç olmamasında vardır
|