Prof. Dr. Sinsi
|
Mai Ve Siyah... Halit Ziya Uşakligil..
Eserin Adı : Mai ve Siyah
Yazarı : Halit Ziya UŞAKLIGİL
Yayınevi : İstanbul, İnkılap ve Aka Yayınevi
Baskı Tarihi : 1977
1-) Kitabın Konusu:
Roman türünün edebiyatımızdaki en güzel örneklerinden olan Mai ve Siyah’ta yazar yaşanılan bir dönemin sosyo kültürel durumunu gözler önüne sermiştir Yazar romanda okuyucuya dönemin yaşantısını A Cemil’in bakış açısından vermeye çalışmıştır Bu bakış açısında kendi içinde bir objektiflik ve realistlik göze çarpar Mai ve Siyah dönemin bütün toplumsal sorunlarını gündeme getiren bir roman olmuştur Yazar dönemindeki bir takım sorunları kahramanları vasıtasıyla okuyuculara açıklamıştır
Yazar bu romanda neslinin şair idealini ele alır, o zamanki sanat ve basın dünyasını yer yer çok gerçekçi çizgilerle tasvir eder Bu tasvirlerde insanların duyguları çok güzel işlenmiştir Eser aşırı duygusal ve romantik bir romandır
2-) Eserin Ana Fikri:
Eserin tema için karamsarlık, ayrılık, aşk, pişmanlık diye tek bir şey söylemek mümkün değildir Bunun içindir ki bunların hepsini içine alan kader belki de bu eserin teması olabilir
Mai ve Siyah bize İstanbul’daki sanat ve edebiyat çevrelerini yansıtan başarılı romanlardan biridir Romanın kahramanları olan A Cemil’in basın ve yayın hayatının merkezi olan çevrelerle ilişkisi bize dönemindeki edebiyat ve kültür hareketlerini yansıtmıştır Mai ve Siyah bu bakımdan Servet-i Funun edebiyat akımının romanı sayılır
3-) Kitaptaki Olayların ve Şhısların Değerlendirilmesi:
Ahmet Cemil: Romanın baş kahramanıdır Olaylar onun etrafında oluşur Genç,yakışıklı,zeki,tuttuğunu koparan, aklına koyduğunu yapan,yeni edebiyat anlayışını temsil eden bir kişiliktir Raci:Ahmet Cemil’in karşısında olan yani eski edebiyat anlayışını temsil eden,onunla zıt fikirlere sahip,onu çekemeyen ve onun yolunu kesmeye çalışan birisidir
İkbal: Ahmet Cemil’in hayatını adadığı sevgili kızkardeşi, iyi kalpli, masum, güzel hayattan çok acı çekmiş, bahtı kara birisidir
Vehbi Bey: İkbal’in kocasıdır Kaba, bencil, boyuna içen, küstah, karısına kötü davranan, onun ölümüne sebep olan alçak bir heriftir
Lamia: Ahmet Cemil’in çocukluktan kalma en büyük aşkıdır Ahmet Cemil’in evlenmek istediği, sevdiği, hayatındaki ideal kadın
Hüseyin Nazmi: Lamia’nın abisi ve Ahmet Cemil’in yakın arkadaşı Ahmet Cemil ile edebiyat tartışmalarına giren, onu kabullenen ve destekleyen birisidir
4-)Yazarın Hayatı:
Halit Ziya UŞAKLIGİL: Türk yazarı İstanbul’da doğdu Mercan Mahalle Mektebi’nden sonra Fatih Askeri rüştüyesine devam etti Ailece İzmir’e taşındıklarında öğrenimine İzmir rüştiyesine devam etti Mekhitarist okulunda Fransızca eğitimi aldı İki arkadaşı ile 1884’te Nevruz dergisi, iki yıl sonra Hikmet gazetesini çıkardı 1893’te İstanbul’a gelerek Reji idaresinde başkatiplik görevine başladı 1896’da Edebiyatı Cedide topluluğuna katıldı Meşrutiyetten sonra Darülfünunda Batı Edebiyatı dersleri okuttu Sonra, Darülfünunda müderris oldu Hükümet tarafından 1913’te Fransa’ya , 1915’te Almanya’ya gönderildi Cumhuriyetten sonra Yeşilköy’deki köşküne çekilerek gazetelerde yazmaya devam etti Halit Ziya yazı hayatına, her konuda yazı ve tercümelerle girdi Yazdığı şiirler Muallim Naci tarafından ağır bir dille yerilince mensur şiire yöneldi 1885’ten sonra yazmaya başladığı ilk romanları, Tanzimat romanının devamıdır Bunlarda basit şemalarda duygusal aşk hikayeleri anlatılır 1896’da Servet-i Fünun topluluğuna katıldıktan sonra Fransız romanlarını, özellikle teknik yapılarını ve anlatım ilkelerini incelemeye başladı O yıllarda sürekli okuduğu yazarlar Balzac ve Paul Bourget’tir Halit Ziya romanlarında, yaşadığı dönemin toplumsal şartları ve yetiştiği çevrenin özelliklerini dolayısıyla, genellikle varlıklı kişilerin hayatını ve meselelerini konu edindi Kendi hayatına benzeyen hayatları tasvir etti; romanlarındaki kişiler, olayların oluşumu, Halit Ziya’nın iyi bildiği çevrelerden seçilmiştir Roman kişileri tenkitçi bir tavırla ortaya koyan Halit Ziya, hikaye kişilerine daha çok şefkatle, acıyarak bakar; bunlar iyi yürekli, fedakar ve namuslu kişilerdir Bu hikayelerde yazar, romanlarında olduğu gibi, küçük gözlemlerini değerlendirir
Halit Ziya, ilk romanlarından beri aradığı anlatıma, Edebiyatı Cedide döneminde ulaştı
Eserleri :
Roman :
Nemide, Bir Ölünün Defteri, Ferdi ve Şürekası, Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu, Kırık Hayatlar
Uzun Hikayeler :
Bir Muhtıranın Son Yaprakları, Bir İzdivacın Tarihi Muaşakası
Oyun:
Kabus(1918, Ankara Devlet Tiyatrosunda oynandı )
Hatıraları:
Kırk Yıl, Saray ve Ötesi,Bir Acı Hikaye  
Servet-i Fünun devrinde, Tanzimat ile başlayan yeni nesir gelişerek olgunlaşmış ve bu devirde bugün klasik olarak değerlendirebileceğimiz güzel örnekler meydana getirilmiştir Servet-i Fünun romancıları, Namık Kemal’in açtığı “sanatkarane roman” tarzını geliştirerek modern Batı seviyesine yükseltir Servet-i Fünuncular yazdıkları hikaye ve romanlarda tasvir ve tahlil için önemli bir yer ayırmışlardır Ayrıca bu hikaye ve romanlarda ilk defa kadın erkekle bir seviyede görülmüştür Mai ve Siyah’ta belirtilen özellikler ustaca kullanılmıştır
Roman ve hikaye tekniğindeki aksaklıklar bu dönemde ortadan kalkmış, yazarlar anlattıkları olayda aradan çekilmişlerdir
Servet-i Fünun edebiyatının roman ve hikayede en güçlü ismi Halit Ziya’dır Türk nesrinin gelişmesinde önemli etkide bulunmuştur Halit Ziya’ya göre güçlü bir Türk nesir üslubunun oluşması için eski nesir yanlışlıklarından uzaklaşılarak, Fransız nesir üslubunun teknik özellikleri benimsenmelidir Bu yüzden romanlarında sıfat tamlamaları ve benzetmelerde süslü cümleler yer alır
Halit Ziya’nın romanlarındaki türler genelde yerleşmiş ve çevresinden sağlanmıştır Sağlam bir tekniğe sahiptir Bu romanlarında göze çarpmaktadır Romanlarında yaşadığı dönemin etkisi görülür Özellikle Fransız realist ve naturalistlerin tesirinde kalmıştır Bunda aldığı eğitimin payı büyüktür Batılaşma üzerinde durur Genellikle realist ve psikolojik eserler vermiştir Roman konuları genellikle aydın çevreler, hikaye konularını ise halk tabakasından seçmiştir Kahramanlarını yaşadığı çevreden seçmiştir Yazar genellikle belli bir kesimi ele alır ve o cemiyetin hastalıklı tiplerini işler Bunlar “ev içi” romanlarıdır
5-) Kitabın Özeti:
A Cemil, çok doğru, iyi kalpli bir avukatın oğludur Annesi ise erdemli bir kadındır Öğrenimine resmi okullarda başlar Öğrenimi sırasında babası vefat eder Okulu bitirir bitirmez kız kardeşine ve annesine bakmak zorunda kalır Fakat elinden fazla bir iş gelmemektedir Yabancı dil bildiği için sadece evlerde ders vermektedir Bir de şiir yazmaktan başka bir becerisi yoktur Ders verdiği öğrencilerin yaptığı şımarıklıklar onu bezdirmiş ve bu işi bırakmasına sebep olmuştur Daha sonra gecesini gündüzüne katarak Fransızca kitap tercümesi yapmış fakat emeğinin karşılığını alamamıştır Gittikçe umutsuzluğa kapılmıştır Hüseyin Nazmi’nin kız kardeşi Lamia’yla evlenecek midir? Edebiyatımıza yeni bir yön verebilecek midir? En sonunda Mirat-i Suun adlı gazetede iş bulur ve gazetede tercümeler yapmaya başlar Hayatı az çok düzene girmeye başlar
Hatta gazete sahibinin oğlu Vehbi Efendi, A Cemil’in kız kardeşi İkbal ile evlenir O zaman Süleymaniye’de eski bir evde oturan A Cemil kız kardeşini bahtiyar görmek hevesiyle, güzel bir düğün yapar Ama bu evlilik, o zamanın evlenme şartları yüzünden başarılı olmaz Evlenenler daha önceden birbirlerini tanımadıkları için, bağdaşamazlar Vehbi Efendi gayet kaba, boyuna içen, küstah bir kimsedir Bir gece Vehbi Efendi hamile olan İkbal’i öyle hırpalar, öyle bir tekme atar ki, zavallı kadın çocuğunu düşürür A Cemil çıldırmış gibidir, onu Ali Şekip zor zaptetmektedir Kız kardeşini ölümden kurtarması lazımdır Aldığı bütün tedbirlere karşı İkbal’ı ölümün pençesinden kurtaramaz
Hüseyin Nazmi uzakça bir vazifeyle dışişlerine tayin edilmiştir A Cemil bir gün onu ziyarete gider Bir aya kadar memleketten ayrılacak olan Hüseyin Nazmi ,sevineceğini zannederek A Cemil’e başka bir haber daha verir,Lamia’yı evlendiriyorlardır Zihninde kızı ailesinin ısrarıyla evlenmeyi kabul etmiştir diye tasarlar Bir an sevgisini itiraf etmeyi düşünür fakat bir yuva kuramayacağını anlayınca vazgeçer
Bütün umutları,gelecekle ilgili planları bir bir sönmüştür Geriye ne kalmıştır Bütün ömrünü koyduğu şiirleri mi?Bir an bile durmadan onları da ocağa atıp yakar Yanışını gözlerinde yaşlarla izler O eserin zaten bir anlamı kalmamıştır
Madem ki Hüseyin Nazmi gidiyor,o da gidecektir Anadolu da bir vazife alıp gidecektir Kararını yerine getirir Dertli anasını alarak bir vapura biner Gece karanlığında, son defa İstanbul’u seyreder Vaktiyle bütün ışıklar ona elmas gibi görünüyordu fakat şimdi her yer simsiyahtır
6-)Kitap Hakkında Şahsi Görüşler :
Kitabın edebi türü Türk nesir üslubunun gelişmesine yardımcı olmuştur Tanzimatla başlayan edebiyat akımına bir renk katmıştır İçerik bakımından konu ince ayrıntılarla işlenmiştir Akıcı şiirsel bir dille yazıldığı için okuyucuyu sıkmayıp konuya daha çabuk adapte olmasını sağlamaktadır
|