![]() |
Deyimler Sözlügü ( U-Ü ) |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Deyimler Sözlügü ( U-Ü )Ucu bucağı olmamak: Bir yer çok geniş, sonu yokmuş gibi olmak ![]() ![]() Ucu dokunmak: Bir işten biri zarar görür olmak, söylenen bir söz birine zarar vermek ![]() ![]() Ucunu kaçırmak: Çıkmaza girmek, denetimi elinden kaçırmak ![]() Ucu ortası belli olmamak: Bir işe, söze nereden başlanacağı kestirilememek ![]() Ucunda bir şey olmak: Bir şeyde gizli bir amaç bulunmak ![]() ![]() Ucu ucuna: Ancak yetişecek kadar ![]() ![]() Ucuz atlatmak: Güç ve tehlikeli durumdan az bir zararla sıyrılmak ![]() ![]() Uçan kuşa borcu (borçlu) olmak: Pek çok kişiye borçlu olmak ![]() Uçan kuştan medet ummak: Pek sıkıntıda bulunup, bu sıkıntıdan kurtulmak için her türlü çareye, olmadık yerlere başvurmak, yardım istemek ![]() Uçsuz bucaksız: Çok geniş ![]() ![]() Uçkuruna sağlam: Namuslu, iffetine bağlı ![]() Uç vermek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ulu orta söz söylemek: Bir şeyin aslını bilmeden, düşünüp tartmadan, çekinmeden, açıktan açığa konuşmak ![]() ![]() Uma uma döndük muma: Umut edilen, beklenilen şeyler gerçekleşmeyince hayal kırıklığına uğrayan, kötü durumlara düşen, zayıflayıp gücünü yitiren insanlar için söylenir ![]() Umurunda olmamak: Aldırış etmemek, önem vermemek ![]() Ununu elemiş, eleğini asmış: Hayatta yapmak istediklerini yapmış, geri kalan ömrü süresince artık yapacak önemli bir işi kalmamış kimseler için söylenir ![]() Utancından yere geçmek: Çok utanmak, kimsenin yüzüne bakamayıp sanki saklanacak yer aramak ![]() ![]() Uyku bastırmak: Aşırı derecede uykusu gelmek, uyuma isteği duymak ![]() ![]() Uyku çekmek: Rahat ve huzurlu bir şekilde çok uyumak ![]() ![]() Uyku gözünden akmak: Çok uykusu gelmek, göz kapakları kapanmak ![]() ![]() Uykusu kaçmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Uykusunu almak: Gerektiği kadar uyumuş olmak ![]() ![]() Uyku tulumu: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() Uykuya dalmak: Rahat ve derin bir şekilde uyumak ![]() Uyur uyanık: Yarı uykulu ![]() ![]() Uzağı (ileriyi) görmek: Gelecekte ne olacağını sezmek, kestirmek ![]() ![]() Uzaktan uzağa: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Uzun boylu: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Uzun etmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Uzun hikâye: Pek çok ayrıntıları bulanan, anlatması uzun sürecek, anlatılmadan da anlaşılamayacak olan olay ya da konu ![]() Uzun lafın (sözün) kısası: Özetle, kısaca, sözü uzatmayarak ![]() ![]() Uzun uzadıya: Çok ayrıntılı olarak, en ince noktalarına inerek ![]() ![]() Ü HARFİ Üç aşağı beş yukarı: Az bir farkla, az fazla ya da az eksik olmak üzere, yaklaşık olarak ![]() ![]() Üç buçuk atmak: Çok korkmak, korku içinde olmak, istenmeyen bir durum olacak diye korkup durmak ![]() Üçe beşe bakmamak: Alışverişte fiyat konusunda küçük farkları önemsememek, almak ya da satmak konusunda cimri davranmamak ![]() ![]() Üç otuzluk: Yaşı hayli ilerlemiş (kimse) ![]() Ümidini kesmek: Artık ummaz olmak, olacağını beklememek, kavuşamayacağını anlamak ![]() ![]() Ümitsizliğe düşmek: Gerçekleşmeyeceğine, olmayacağına inanmak ![]() ![]() Ün kazanmak: Adı her yerde duyulmak, şöhreti herkesçe bilinir olmak ![]() ![]() Üst baş: Kılık kıyafet, giyim kuşam ![]() ![]() Üste çıkmak: Suçlu olduğu hâlde suçsuz durumda olduğunu söyleyip karşısındakini suçlamak ![]() ![]() Üstesinden gelmek: Becermek, üzerine aldığı işi başarmak, yapmak ![]() ![]() Üste vermek: Fazladan ödeme yapmak ![]() ![]() Üst perdeden konuşmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Üstü başı dökülmek: Kılık ve kıyafeti çok eski olmak, perişan durumda bulunmak ![]() Üstü kapalı konuşmak: Açık, kesin ifadeler kullanmadan konuşup dinleyenin kavrayışına bırakmak ![]() ![]() Üstünde durmak: Bir işe önem vermek, o işle yakından ilgilenmek, uğraşmak ![]() ![]() Üstünde kalmak: Artırma ya da eksiltme sırasında onda kalmak ![]() ![]() ![]() ![]() Üstünden atmak: Başından savmak, bir şeyi ödev olarak kabul etmemek, başkasını ilgilendirdiğini belirtmek ![]() ![]() Üstünden dökülmek: Bir giysi bol ve biçimsiz olmak, yakışmamak ![]() Üstünden (şu kadar zaman) geçmek: Aradan (şu kadar) zaman geçmek ![]() ![]() Üstüne almak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() Üstüne atmak: Kendi kaptığı bir suçu birine yüklemek ![]() ![]() Üstüne basmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() Üstüne bir bardak (soğuk) su içmek: O işten umudunu kesmek, o işin olacağına inanmamak, parasını ya da malını almaktan vazgeçmek ![]() Üstüne (üzerine) düşmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Üstüne fenalık gelmek: Aşırı ölçüde sıkılmak, çok bunalmak ![]() Üstüne geçirmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() Üstüne gelmek: Bir şey konuşulurken ya da yapılırken çıkagelmek ![]() Üstüne gül koklamamak: Sevdiği birinden başkasını sevmemek, başkası ile ilişki kurmamak ![]() Üstüne (yatmak) oturmak: Hiç hakkı değilken başkasının malını kendine mal etmek ![]() ![]() Üstüne titremek: Pek fazla sevgi, özen göstermek; zarar gelmesin diye itinalı davranmak ![]() ![]() Üstüne toz kondurmamak: Bir şeyin kusur, eksiği olduğunu kabul etmemek ![]() ![]() Üstüne tuz biber ekmek: Bir üzüntüyü, derdi, kusuru artıracak durum oluşturmak ![]() Üstüne üstüne gitmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Üstüne varmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() Üstüne yıkmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Üstüne yürümek: Yıldırmak, korkutmak amacıyla saldıracakmış gibi yapmak; ya da saldırmak ![]() ![]() Üvey evlât gibi tutmak (saymak) : Horlamak, haksızlık etmek, iyi davranmamak, küçümsemek ![]() ![]() Üzüm üzüm üzülmek: Haddinden fazla, çok üzülmek ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|