![]() |
Deyimlere Sözlügü (İ_İ ) |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Deyimlere Sözlügü (İ_İ )Icığını cıcığını çıkarmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ikınıp sıkınmak: Bir işi yapabilmek için kendini çok zorlamak ![]() ![]() Isıtıp ısıtıp önüne koymak: Daha önce meydana gelmiş bir olayı ya da bir işi bir düşünceyi yeniden, sık sık tekrarlamak ![]() Iska geçmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Iskartaya çıkarmak: İşi yaramaz, değersiz bularak bir yana atmak ![]() ![]() Işığı altında: Bir durum veya düşüncenin konuyu aydınlatmasından yararlanarak, onu göz önünde tutarak ![]() Işık tutmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İbret almak: Kötü bir olaydan etkilenerek ders almak ![]() ![]() İcabına bakmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İç çekmek: Üzüntüyle göğüs geçirmek, derin derin soluk alıp hıçkırıkla ağlamak ![]() ![]() İç etmek: Eline geçen bir şeyi sahibine bildirmeden kendisine mal etmek, ortadan kaldırıp kimseye göstermemek ![]() ![]() İç gıcıklamak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() İçi açılmak: Sıkıntısı dağılıp gitmek, ferahlamak ![]() ![]() İçi cız etmek: Ansızın içi sızlamak, çok üzülmek ![]() ![]() İçi çekmek: Canı arzu etmek, istek duymak ![]() İçi çıfıt çarşısı: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() İçi dışı bir: İkircikli olmayan, iki yüzlü davranmayan, düşündüğünü açıkça söyleyen, özü sözü bir olan ![]() ![]() İçi dışına çıkmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() İçi erimek: Kaygı duymak, çok üzülmek ![]() İçi geçmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İçi gitmek: Çok fazla istek duymak ![]() ![]() İçi içine sığmamak: Çok heyecanlanmak, coşkunluk duymak ve sevincini belli etmekten kendini alamamak ![]() ![]() İçi kabarmak (kalkmak): 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İçi kan ağlamak: İçten, büyük bir üzüntü duymak; dıştan belli etmeyerek çok acımak ![]() ![]() İçi kazınmak: Çok acıktığından ötürü midesinde eziklik duymak ![]() ![]() İçinden gülmek: Birisine sezdirmeden içten içe gülmek, eğlenmek ![]() İçinden okumak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İçinden pazarlıklı: Sinsi, yapacağı kötülükleri sezdirmeyen ![]() ![]() İçine atmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İçine dert olmak: Yapmak istediği bir şeyi yapamadığı için kaygılanıp üzüntü duymak ![]() ![]() İçine doğmak: Malûm olmak, bir işin olduğunu ya da olacağını sezinlemek, tahmin etmek ![]() ![]() İçine işlemek: Duygulanmak, etkilenmek, dokunmak ![]() ![]() İçine çekilmek (kapanmak): Duygularını kimseye açmamak, çevresindeki kişilerle ilişkisini kesmek, yalnızlığa gömülmek ![]() ![]() İçine kurt düşmek: Kuşkulanmak, kendisine zarar geleceğinden şüphe etmek ![]() ![]() İçine sindirmek: Benimsemek, iyice kabul etmek ![]() İçine sinmemek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İçine sokacağı gelmek: Birini aşırı ölçüde, çok sevmek ![]() İçine yedirememek: Benimsememek, kabul edememek ![]() İçini dökmek: Dertlerini, sıkıntılarını, üzüntülerini anlatmak ![]() ![]() İçini kemirmek: Bir üzüntü ve düşünce dolayısıyla rahatsızlık duymak ![]() ![]() İçini (bir) kurt yemek: Sürekli olarak bir kaygı içinde olmak ![]() İçi parçalanmak (paralanmak): Birine acıyarak çok üzülmek ![]() ![]() İçi rahat etmek: Endişelenecek bir durum bulunmadığını öğrenerek sıkıntıdan kurtulmak, rahatlamak ![]() ![]() İçi sızlamak: Bir şey veya kişinin içine düştüğü durum sebebiyle üzülmek ![]() İçi titremek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İçi yanmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İçler acısı: Oldukça üzücü, çok acıklı ![]() İçli dışlı olmak: Teklifsiz, çok samimi, sıkı fıkı, senli benli olmak ![]() ![]() İçtikleri su ayrı gitmemek: Sıkı fıkı dost, samimi arkadaş olmak; birbirlerinden saklayacakları bir şeyleri bulunmamak ![]() İdare etmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İfade vermek: Sorguya cevap vermek ![]() İflâhını kesmek: Gücünü tamamiyle yok edip bir daha karşı koyamayacak, düzelemeyecek, iş yapamayacak duruma getirmek ![]() İfrit olmak: Çok öfkelenmek; aşırı ölçüde, kendini kaybedecek kadar sinirlenip kızmak ![]() ![]() İğne atsan yere düşmez: Çok kalabalık, yürünecek gibi değil ![]() İğne ile kuyu kazmak: Zor denecek bir işi yetersiz araç ve gereçlerle başarmaya çalışmak ![]() İğne ipliğe dönmek: Aşırı derecede zayıflamak, kilo vermek ![]() ![]() İğneli söz: Dokunaklı, kırıcı, üzücü söz ![]() ![]() İki ahbap çavuşlar: Hemen her yerde birlikte görülen, birbirlerinden ayrılmayan iki arkadaş, dost ![]() İki arada bir derede (kalmak): Sıkışık, zor şartlar altında (kalmak) ![]() İki ayağını bir pabuca sokmak: Bir kimseyi, bir işi yapması için zorlamak, sıkıntıya sokmak ![]() İki cami arasında kalmış beynamaza dönmek: İki yoldan hangisini tutacağını; şöyle mi, böyle mi yapacağını bilememek; şaşırıp bir şey yapamaz olmak ![]() İki cihanda yüzü ak olmak: Doğru ve faziletli yaşayıp dünya ve ahrette mükâfat görmek ![]() İki çift söz etmek: Bir araya gelip birkaç söz söylemek ![]() ![]() İki eli kanda olsa: Ne kadar önemli olursa olsun, elindeki iş hiç bırakılamayacak derecede olsa bile ![]() ![]() İki eli (birinin) yakasında olmak: Ahrette, hesap gününde ondan davacı olmak; hakkını istemek ![]() İki gözü iki çeşme: Sürekli, çok ağlayarak ![]() ![]() İkili oynamak: Birbirine karşı olanlardan hem birini, hem ötekini çıkarı için destelemek ![]() ![]() İki paralık etmek: Değerini, onurunu çok düşürmek ![]() İki rahmetten biri: Ağır hasta olan birisi için “ya şifa, ya ölüm” anlamında kullanılır ![]() İki sözü bir araya getirememek: Düşüncelerini, duygularını düzgün bir biçimde anlatamamak, güzel konuşma becerisinden yoksun olmak ![]() İki yakası bir araya gelmemek: Geçim sıkıntısı içinde olmak ve borçtan kurtulamamak, gelir ve giderini denkleştirememek ![]() ![]() İleri geri konuşmak: Yersiz, kırıcı, yaralayıcı biçimde konuşmak ![]() İleri gitmek: Söz ve davranışta ölçü dışına çıkmak; gereksiz, aşırı davranışta bulunmak ve haddi aşmak ![]() ![]() İlk göz ağrısı: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() İmana gelmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İnce eleyip sık dokumak: Titizlik göstermek, bir şeyi en ince ayrıntılarına kadar araştırmak, gözden geçirmek ![]() ![]() İn cin top oynamak: Issız, sessiz olmak, bir yerde hiçbir canlı yaratık bulunmamak ![]() ![]() İncir çekirdeğini doldurmaz: Çok az veya pek önemsiz ![]() ![]() İnme inmek: Felç olmak, bedenin bir yeri hareketsiz ve duygusuz duruma gelmek ![]() ![]() İnsan eti yemek: Birini çekiştirmek ![]() İnsan evlâdı: İyi, anlayışlı, ahlâk sahibi insan ![]() İnsan hâli: Olabilir, doğaldır, hoş karşılamak gerekir ![]() İnsanlıktan çıkmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() İnsan sarrafı (olmak): İnsanların karakterini çabucak anlayacak duruma gelmiş (olmak) ![]() ![]() İpe çekmek: Asarak öldürmek ![]() İpe un sermek: İstenilen işi yapmamak için birtakım bahaneler, sebepler ileri sürmek, güçlük çıkarmak, engeller göstermek ![]() İpi koparmak: Bağlı bulunduğu yer ya da kişi ile ilişkisini kesmek, aradaki anlaşmazlığı artırmak ![]() İpin ucunu kaçırmak: Bir yeri yönetmede veya bir şeyi kullanmada gereken ölçüyü kaçırıp, artık duruma hâkim olamamak; çıkmaza girmek ![]() ![]() İpi sapı yok: Birbirini tutmaz, yersiz, anlamsız, işsiz, yersiz yurtsuz, saçma sapan ![]() ![]() İpiyle kuyuya inilmez: Kendisine güvenilmez, ona güvenilerek bir işe girilmez ![]() ![]() İple çekmek: Zamanın gelmesini sabırsızlıkla beklemek, çok istemek ![]() ![]() İpucu vermek: Aranılan şeyi bulmaya yarayan işareti, onu açıklamaya yarayan bilgiyi vermek ![]() ![]() İsabet etmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İskele vermek: Vapura binmek, vapurdan inmek için iskeleyi uzatmak ![]() İsmi var, cismi yok: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() İster istemez: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İstifini bozmamak: Bir olay karşısında aldırış etmemek, durum ve davranışını hiç değiştirmemek ![]() ![]() İş ayağa düşmek: İş sorumsuz, yetkisiz ve beceriksizlerin elinde kalmak ![]() ![]() İş başa düşmek: Beklediği yardım gelmeyince, kendi işini kendisi yapmak zorunda kalmak ![]() ![]() ![]() İş çatallanmak (çatallaşmak): Bir işin sonuca oluşması konusunda türlü güçlüklerle karşılaşmak, ya da çeşitli seçeneklerle yüz yüze gelmek, sonuca nasıl ulaştırılacağı bilinemez olmak ![]() ![]() İş çığırından çıkmak: Bir iş asıl amaçtan çıkarak düzelmesi güç bir durum almak, bir bozukluk ve kargaşalık baş göstermek ![]() İş inada binmek: Bir işi yapmakta direnmek ![]() İşi düşmek: Birinin yardımına ihtiyaç duymak ![]() ![]() İşe koşmak: Birini bir iş yapmak üzere görevlendirmek, göndermek ![]() İşi ağırdan almak: Acele etmemek, bir işi yapmak için isteksiz görünmek ![]() ![]() İşi azıtmak: Yanlış ve aşırı yollara sapmak ![]() ![]() İşi Allah`a kalmak: Güç şartlar altında, beşerden hiçbir yardım umudu kalmamak ![]() ![]() İşi başından aşmak: Pek çok işi olmak, iş içinde kaybolmak ![]() İşi bitmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() İşi duman olmak: İşi ve durumu kötü olmak, berbat bir durumda bulunmak ![]() İşi iş olmak: İşi yolunda, iyi olmak; hâlinden memnun bulunmak ![]() ![]() İşinden olmak: Bir süredir yaptığı işi elinden gitmek, görevini yitirmek ![]() ![]() İşi sıkı tutmak: Gevşekliğe yol açmamak, işe gereken önemi vermek ve sağlıklı yürümesini sağlamak ![]() İşi tıkırında olmak: İşi çok uygun ve iyi olmak ![]() ![]() İşi yokuşa sürmek: Yapılabilir, görülebilir işi yapmamak için güçlük çıkarmak, bahaneler ileri sürmek ![]() İşkembeden atmak: Uydurarak söylemek, tutarı olmayan sözler sarf etmek ![]() ![]() İş sarpa sarmak: İş, içinden çıkılması zor bir durum almak; engellerle karşılaşmak ![]() ![]() İşten el çektirmek: Görevden uzaklaştırmak ![]() ![]() İş yok: O şeyde yarar yok, faydası olmaz ![]() ![]() İte kaka: Zorla, güçlükle ![]() ![]() İtibar kazanmak: Saygınlık görmek, kendisine değer verilmek ![]() İt sürüsü kadar: Gereğinden fazla, oldukça çok, kalabalık ![]() ![]() İyi etmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İyi gözle bakmamak: Birisi hakkında iyi düşünmemek, kötü niyet beslemek ![]() ![]() İyi gün dostu: Dostlarının sıkıntılı günlerinde onlardan kaçan kimse ![]() ![]() İyi saatte olsunlar: Cinlerden söz edilirken kullanılır ![]() İzinden yürümek: Birine içten bağlanarak onun başladığı işi aynı anlayışla sürdürmek, fikirlerini ve hareketlerini aynen benimsemek ![]() İzi silinmek: Yok olmak, ortadan kaybolmak ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|