Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Sözlük Ağı

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
fıkra, nelerdir, özellikleri

Fıkra Nedir? Özellikleri Nelerdir...

Eski 08-15-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Fıkra Nedir? Özellikleri Nelerdir...



FIKRA NEDİR?
Bu yazı türünü, halk arasında anlatılan kısa, güldürücü, ders verici olay anlatılarıyla karıştırmamak gerekir Gazetelerdeki köşe yazılarındandır Her gün aynı köşe ya da sütunda yayınlanır Siyasal, ekonomik, eğitim gibi günlük toplumsal konular ayrıntıya girilmeden kısaca işlenir

FIKRANIN BELİRLEYİCİ ÖZELLİKLERİ:
- Makale gibi düşünsel plânla yazılır Fakat makaleden kısa yazılardır
- Yazar anlattıklarını kanıtlamak zorunda değildir Bilimselden çok kişisel görüşünü açıklar, okuyucusunu
kendisi gibi düşündürme kaygısı yoktur
- Günübirlik yazılardır, en beğenileni bile birkaç gün sonra unutulur
- Yazar, yapmacıklıktan uzaktır Anlatım yalın ve sade bir dille yapılır
- Anlatım yazarın kendine özgü olmalıdır
- Bu kurallara bütün yazılı anlatımlarda uygulanacak genel kuralları ekleyiniz

KAHRAMAN EBE
Maraş'ın Bertiz Bucağına bağlı köylerdeki 10 tifolu çocuğu tedavi ederken 20 yaşındaki genç ve güzel köy ebesi aynı hastalığa yakalanarak ilaçsızlık yüzünden ölmüştür Yolları, belleri kar tutmuş, köyün şehirle bağlantısı kesilmiştir Elinde ancak çocukları tedavi edecek kadar ilaç bulunan Döndü Çomar adındaki genç ve güzel ebe çocukları kurtarmış, fakat kendini kurtaramamıştır
Döndü Çomar hatıra defterine şunları yazmıştır:

"Doktor yüzü görmeyen, senenin 6 ayında dış dünya ile her türlü bağlantısı kesik olan bu masum insanlara elimden geldiğince yararlı olmaya çalışıyorum Çevrede 10 tane tifolu yavru var Doktor olmadığı için aileleri ile birlikte bu yavrular hayat umutlarını bana bağlamışlar Onların yüzüne baktıkça üzüntüden kahroluyorum Elimde çok az sayıda ilaç var Yollar açılıncaya kadar bunlarla idare etmeme imkân yok Güç bir görev yüklendiğimin farkındayım Ama kendimi çok kuvvetli hissediyorum" Issız ve sahipsiz Anadolu Aşağı yukarı bütün köyleri böyledir Kış geldi mi, şehirlerle bağlantısı kesilir, yalnızlığa ve kaderine bürünür Bertiz bucağına bağlı köylere bir ebe gidebilmiş nasıl gidebilmişse Başkalarında ebe de, ilâç yoktur İnsanlar, hayvanlar, kırılır da kimsenin haberi bile olmaz Tuhaf bir raslantı, genç ebe Döndü Çomar'ın ölüm haberinin geldiği gün gazeteler Tıp Bayramını yazıyordu Ankara'da ve İstanbul'da kutlanan bayram sırasında köylerimizin sağlıktan yoksun durumunu bildiren ölüm haberi de geldi Bilmiyorum, doktorlarımızın yüreğini bu kahraman genç ebenin hayat hikâyesi burkmuş mudur?

Gözleri ağlamaklı okudum ben haberi Ebe, çocukları tedavi ederken kendinin de hastalığa yakalandığını anlıyor Elinde ilâç yoktur Çaresizdir Çaresizliğini biliyor, fakat ne yapsın? Oturup hatıra defterine ölmeden şunları yazıyor: "Tanrıya binlerce teşekkür, 10 yavru yeniden hayata kavuştu Bu arada elimde ilâç da kalmadı Üç gündür hastayım Tifoya yakalandığımı sanıyorum Yollar kapalı, şehre inemem Ayrıca çocukları uzaktan da olsa kontrol etmem gerekiyor Her an, her dakika ölüme biraz daha yaklaştığımı hissediyorum Ölüm beni hiç, ama hiç korkutmuyor Görevini yapan insanların iç huzurunu duyuyorum Bu arada bana inanan, beni seven insanların arasında rahatça ölebilirim"

Ne bilinçli, ne görev duygusu ile dolu bir ölüme gidiştir bu! İnsanların kafasında bu bilinç oldu mu, ölüme gidiş değil, ölümsüzlüğe gidiş oluyor Bütün tarihe geçen kahraman hemşirelerin şanlı destanları arasına bu da katılacaktır Bu köylerden birine, ikisine veya Bertiz bucağına bu kahraman ebenin adı konmalıdır Bir de heykeli dikilmelidir başka bir türlü kahramana minnet borcumuzu ödeyemeyiz Köylüler çok sevdikleri bu ebenin anısına saygı örneği olarak İçişleri Bakanlığı'na başvurmalı, adının bucağa konmasını ve heykelinin dikilmesini istemelidirler
(Mehmed Kemal)

= FIKRA ÖRNEKLERİ =

TUFAN VE PAPAZ
Hıristiyan bir ülkede tufan olmuş İnsanların hepsi oradan uzaklaşmış Ülkenin başka tufan olmayan bölgelerine göç etmişler Sadece kilisedeki papaz kiliseden ayrılmıyormuş Nedeni ise; Kilise Tanrın'ın evidir Tanrının kendisini koruyacağını söylüyormuş Papaz; "Ben insanlara Tanrı yolunu öğretiyorum demiş Bu nedenle Tanrı beni kurtarır diyormuş Yağmurlar yağmış, seller olmuş, her yeri su basmış Devlet yetkilileri arabayla papazı almaya gelmişler Papaz Allah beni kurtarır demiş ve gitmemiş

Sular iyice yükselmiş Papaz kilisenin ikinci katına çıkmış İnsanlar bu defa kurtarmaya botla gelmişler Papaza: Boğulup gideceksin gel kurtaralım seni dedilerse de papaz inat etmiş gitmemekte Allah beni kurtarır demiş tekrar

Sular yükselmeye devam etmiş Papaz kilisenin en yüksek yerine çıkmış Bu defa helikopterle gelmişler papazı kurtarmaya Papaz bir kere inat etmiş ya; Tanrı beni kurtarır, ben Tanrıya güveniyorum demiş Gitmemiş Sular daha da yükselmiş Papaz gidecek ve tutunacak yer bulamadığı için sularda boğulmuş gitmiş Papaz ölünce öteki dünyada Tanrıya yakınmış: Ben sana çok güvendim kurtaracaksın diye Ama bütün ümitlerim boşa çıktı Benim canımı aldın sular altında demiş Tanrı da Ben sana üç şans verdim Sen aklını kullanamadın ben ne yapayım" demiş


İNGİLİZ, AMERİKAN ve TÜRK LİDERLERİ
İngiltere başbakanı, Amerikan Başkanı ve Türkiye Başbakanı biraraya gelmiş sohbet ediyorlarmış Konu da ekonomi ve işçi ücretleri üzerineymiş Sözü ilk olarak Amerikan Başkanı almış;
- Ben çalışan vatandaşıma ayda 4000 dolar dolar veririm Bu paranın 2000 dolarını harcar, 2000 dolarını ne yapar bilmem
İngiliz lider de şöyle demiş;
- Ben çalışan vatandaşıma ayda 2000 EURA veririm Bu parayla rahatça geçinir Eğlenceye nerden para bulur bilemem
Türkiye Başbakanı alır sözü ve;
- Ben çalışan vatandaşıma ayda 450 YTL veriyorum Türkiyede geçinebilmek için 1000 YTL gereklidir 1000 YTL'nin 550 YTL'sini nerden bulur bilemem


BANKACILAR
Yaşlı çift evliliklerinin kırkıncı yıl dönümünde paraya kıymışlar, Avusturalya'da tatil yapmaya karar vermişlerdiUçağın penceresinden saatlerdir okyanusu seyrediyorlardı
Sessizliği pilotun anonsu bozdu:"Sayın yolcularımız! Korkarım size kötü bir haberim var Motorlarımızdan biri sustu, diğeri de susmak üzere Acil iniş yapmak zorundayız"
"Neyse ki altımızda haritada görülmeyen bir ada var ve sahiline inmeye çalışacağız"
"Bunu başarabilirsek tek sorunumuz bizi bulabilmeleri için dua etmek olacak"
Uçak minik adanın kumsalına başarılı bir iniş yaptı, kimsenin burnu kanamadı
Uzun bir rahatlama sessizliğinden sonra adam karısının ellerini tuttu,gözlerine endişeyle baktı;
"Mona, bu ayki kredi kartı borcunu ödemiş miydin?" "Hayır sevgilim,unutmuşum Kızdın mı?"
Adam endişeyle yine sordu: "Araba kredisinin taksitini ödemiş miydin?" "Özür dilerim canım, onu da ödememiştim"
Yaşlı adam karısının ellerini bıraktı ve kırk yıldır yapmadığı şekilde ona sıkı sıkıya sarıldı "Aferin" Karısı şaşkın, korkarak sordu "İyi misin tatlım?"
"Hiç olmadığım kadar Çünkü bankacılar bizi kesin bulur!"


ACEMİ ASKER
Askerliğe yeni başlamış bir er çavuşunun yanına giderek:
-Efendim, çorbada kum vardı! dedi
Çavuş kaşlarını çatarak
-Ne olmuş yani? Buraya yemek beğenmeye değil, vatan toprağını korumaya geldiniz Bir daha böyle bir şikayet istemem! dedi Erin cevabı hazırdı:
-Evet ama komutanım! Biz buraya vatan toprağını yemeye de gelmedik!


AKIL HASTANESİNDE
Akıl hastanesinde doktor iki hastasına:
-Şu dolabı beraber yukarı çıkarın! dedi
Biraz sonra hastalardan birinin dolabı omuzlamış, oflaya puflaya yukarı çıkardığını gördü:
-Oğlum, hani diğer arkadaşın? Ben size dolabı beraber taşıyın demiştim!
-Arkadaşım dolabın içinde rafları taşıyor doktor bey!


AKLI GELİŞTİRİR
Yolculuk sırasında mola vermek isteyen yaşlı bir adam, bir hana girdi Bu sırada hana bir başka yolcu daha girdi ve ikisi birden hancıdan yiyecek bir şeyler istediler Fakat hancı yiyecek olarak yalnızca bir balık olduğunu söyledi ve bunu paylaşmalarını önerdi
Bunun üzerine yaşlı adam, hancıya,
-"Ben balığın yalnızca başını yiyeceğim" dedi
Hancı bunun nedenini sordu
Yaşlı adam da,
-"Balık başı zekayı artırır, balık başı yiyen insan akıllı olur" dedi
Bunun üzerine öteki yolcu hemen atıldı ve yaşlı adama:
-"Balık başını niye sen yiyeceksin, ben yemek istiyorum" dedi
Yaşlı adam da itiraz etmedi ve balığın koca gövdesini yedi ve bir güzel karnını doyurdu
Öteki yolcu ise yalnızca balığın başını yedi ve sonra yaşlı adama seslendi:
-"Sen koca gövdeyi yedin karnını doyurdun ben yalnızca kafayı yedim aç kaldım" dedi
Yaşlı adam da bu sözlere şöyle karşılık verdi:
-"Bak nasıl akıllandın"


AZERİ DOKTOR İŞBAŞINDA
Bir okurdan gelen bir bilicilik iletisini de aktaralım Cumhurbaşkanı'nın veto ettiği , Türkiye'de yabancı doktorların çalışmasına ilişkin tasarının yasalaşması sonrasına ilişkin bir öngörü:
Doktor Azeri olunca:
-Gelesen!
-Selam doktor bey!
-SalamSabahın hayır! (Selam iyi sabahlar)
-Ne salamı? Kızımı muayeneye getirdim
-Gızım, sen yahşi birine ohşayırsan! (Kızım sen iyi birine benziyorsun)
-Neee! Kızım kimi okşuyormuş?
-Vallahi kimseyi okşamıyorum baba!
-Sus kız! Koskoca doktor yalan mı söyleyecek? Ellerindeki pişikten anladı herhalde!
-Pişik ele degel kucağa yaraşır! (Kedi ellenmemeli, kucağa alınmalı!)
-Doktor sen ne diyorsun yaa?
-Siz haradan gelisiz? (Siz nereden geliyorsunuz?)
-Biz at mıyız haradan gelecek? Doktor, ağzını topla!
-Gızım soyunasan, sırtına gulag asmak isterem (Kızım soyun da sırtını dinleyelim)
-Baba yaa bu adam kimin kulağını sırtıma asacak?
Men indi gızına dayandıraaram Maragım gabardı Neçe ağlarsan? (Ben şimdi kızınızı durdururum Merak ettim Neye ağlarsın?
-Baba ne diyor bu?
-Ağlamasan balam Baban yaşlıdır, dözebilamaz (Ağlama çocuğum, baban yaşlıdır, dayanamaz)
-Gızım sen karhanede çalışırsaan! (Kızım sen fabrikada mı çalışıyorsun?)
-Lan p doktor (küüüüüüüüt)
-Özümü itirdim,

Dağlara gar düşende,
Bülbüle gam düşende,
Ruhun bedenden oynar
Gözüme yumruk gelende

14 mart Tıp Bayramı yabancı hekimsiz kutlu, 23 mart meteoroloji günü kar yağışlı olsun


AZERİ HAMAMDA
Azeri nin biri hamamı çok severmiş Kalkmış bir gün hamama gitmiş Güzelce yıkanmış Göbek taşında yatmış Sonra çıkmış dışarıda bir müddet uzanmış Bir de limonlu çay içmiş Sonra kurulanıp üzerini giymiş Kasaya doğru yürümüş Elini cüzdanına atmış Cüzdan yok Hamamcıya cüzdanının çalındığını söylemiş
Hamamcı buna çok kızmış,
- biz hırsız mıyız diye
Hamamcı ve adamları,adamı güzel bir dövmüşler
Aradan bir iki ay geçmiş Bizimki yine kalkmış gitmiş hamama Yine yıkanmış Keyif etmiş sonra çıkmış Bir süre soyunma odasında uzandıktan sonra kurulanmış Elbiselerini giymek için askıya bakmış Bir de ne görsün Sadece bir kemer kalmış Bizimki kara kara düşünmeye başlamış Hamamcıya söylese yine dayak yiyecek Neyse kemeri beline bağlamış Korka korka kasaya doğru yaklaşmış Elbiselerinin çalındığını direk söyleyememiş Demiş ki:
-Aya hele bak! Men burya bele mi gelmiştim?


BÜYÜK BEBEK
Laz ın biri Ankara'da bir barda içerken cep telefonu çalmış, telefonunu açmış, bir o kulağına bir bu kulağına götürürken sevinçle bardaki herkese içki ısmarlamış Sonra da çevresindekilere karısının 15 kg lık tipik bir laz bebeği doğurduğunu söylemiş Bardaki hiç kimse bir bebeğin 15 kg gelebileceğine inanmamış ama laz inat etmiş
-"Dediğim gibi,bizim oralarda ortalama bebek kilosu budur Benimki de tipik bir laz bebeği?
Dört bir yandan tebrikler yağmış; bardaki herkes lazı kutlamışİki hafta sonra laz tekrar bara uğramış Barmen adamı tanımış ve sormuş
-''Sen şu 15 kg doğan bebeğin babası değilmisin? Herkes bebeğin iki haftada kaç kilo olduğunu merak ediyor Söyle bize, bebek kaç kilo?"
Baba gururla cevap vermiş,
-"10 kg"
Barmen şaşırmış ve meraklanmış
-"Ne oldu? Doğduğu gün zaten 15 kg"
Laz baba içkisini başına dikmiş, ıslak dudaklarını koluna silmiş ve barmene doğru eğildi ve gururla yanıtlamış;
-"Sünnet ettirdim"


ÇOCUK DEDESİYLE
Küçük çocuk dedesinin kucağında otururken birden:
Dedeciğim! Gözlerini bir yumsana! der
-Neden yavrucuğum?
-Annem geçenlerde "Deden gözlerini bir yumsa çok zengin olacağız," diyordu da!


DANA BAŞINI NEDEN ÜÇ KEZ SALLAMIŞ
Beş arkadaş oturmuş sohbet ediyorlar Kimi fıkra anlatıyor, kimi bilmece soruyordu Hüseyin de bir bilmece sorar:
-"Dağın eteğinde dört inek ile bir dana otluyormuş Günlerce aynı yerde otladıkları için dağın o yüzündeki otlar bitmiş Ne yapalım diye düşünmeye başlamışlar Dananın aklına parlak bir fikir gelmiş
-Ben dağın zirvesine çıkayım Dağın öbür yüzüne bakayım Eğer dağın öbür yüzünde ot varsa başımı bir defa sallarım, ot yoksa iki defa sallarım" demiş Oflaya, poflaya dağa tırmanmış dana Dağın zirvesine vardığında şöyle bir etrafına bakınmış Sonra, merakla haber bekleyen ineklerden tarafa dönüp başını üç defa sallamış İnekler şaşırmış kalmışlar ve ne demek istediğini bir türlü çözememişler
Hüseyin arkadaşlarına soruyor:
-"Dana ineklere ne demek istemiş ?"
Arkadaşları birçok cevap vermesine rağmen hiçbirinin doğru cevap olmadığını söylemiş Son kez sorar Hüseyin:
-"Bilemediniz mi cevabı ?"
Arkadaşları hep birlikte:
-"Bilemedik, sen söyle doğru cevabı" demişler Hüseyin de:
-"O inekler de bilememişler dananın ne demek istediğini" demiş


DEDE DOKTORDA
75 yaşlarmda bir dede doktora gider 3 ay önce muayene ettiği hastayı görünce doktor sevinir ve sorar:
-Dede nasılsm, ciğerlerin nasıl?
-Pek iyi değil oğlum! der yaşlı dede Bunun üzerine doktor dedeyi muayene eder ve sorar:
-Dede! Ben sana 3 paketen fazla sigara içme demedim mi? Bunun üzerine dede cevap verir:
-Dediğin gibi üç paketen fazla içmiyorum ama bu yaştan sonra sigaraya başlamak da zor oldu yani!


GÖRÜMCEME GEDİREM
Erzurum'da bir bayan akrabalarını ziyaret için caddede hızlı adımlarla yürümektedir
Bir kavşağa gelince kırmızı ışık yanar Kırmızı ışığı dikkate almayan bayan kavşaktan geçmek için yoluna devam eder
O sırada trafik akışını kontrol eden trafik polisi bayanın kurallara uymadığını görür ve;
-Bayan! bayan! nereye gidiyorsunuz acele acele, araba çarpacak, dikkat etsene! der
Bayan:
-Saa ne, görümceme gedirem


HİİÇ
Adam günün yorgunluğu üzerinde, perişan bir vaziyette İETT durağında otobüs beklemektedir Nihayet uzun bir zaman sonra beklediği güzergahın aracı gelir ve biletini attıktan sonra arka taraflara doğru ilerlemeye başlar Bir-iki adım ilerisindeki çift kişilik koltuğun boş olanına doğru ilerler; tam oturacağı sırada engelleyici bir ses tonu onu durdurur:
- Buraya oturamazsın! Ben kimim biliyor musun?
- Kim olduğunuzu bilmeli miyim?
- Ben Yrd Doç falan kişiyim
- Evet?
- Benim gibi kıdemli birinin yanına oturamazsın!
- Size bir soru sormak istiyorum Siz Yrd Doçentlik ünvanınızdan sonra ne olacaksınız?
- Doçent
- Peki sonra?
- Şayet başımıza bir şey gelmezse Profesör
- Daha sonra?
- Belki zor ama, Ordünaryus Profesör
- Evet Peki bu dereceden sonra?
- Hiiç
- Ben şimdiden 'hiç'im; lütfen müsade edin yanınıza oturayım - !!


HOCA PAPAĞAN
Adam petshopa gider, papağanların fiyatını sorar
-"Bu papağan ne kadar?"
-"1000 euro!"
-"Peki, ne yapar?"
-"Çok güzel konuşur!" Adama birkaç papağan daha sorar:
-"2000 euro, Ingilizce de bilir; 5000 euro, 4 dil bilir vs
-" Köşede tüyleri dökülmüş, sıradan bir papağana gözü ilişir ve sorar: -"Bu ne kadar?" Satıcı:
-"Bu 10000 eura!" Adam şaşırır ve
-"Bunun ne özelliği var ki? Tüyleri dökük bir papağan!" der
Satıcı cevap verir:
-"Ben de bilmiyorum ama bu gördüğün papağanların hepsi ona "Hocam der"


SINIFTA
Medeni hukuk dersinde hoca en arkada devamlı konuşan öğrenciyi ayağa kaldırarak sorar;
-"Söyle bakalım, iğfal ne demektir?" Oğrenci hiç tereddüt etmeden cevap verir:
-"Sizin şu an yaptığınız hocam!"
Şaşıran hoca:
-"Nasıl yani?" diye çıkışır Öğrenci açıklamasını yapar:
-"Bir kimsenin bilgisizlik ve tecrübesizliğinden faydalanarak ona zarar veren davranışlarda bulunmaya iğfal denir!"


TARİHİ ESER KAÇAKÇILIĞI
Dava: Tarihı eser kaçakçılığı
Yer: Ağır ceza mahkemesi
Olay: Arabanın bagajında Roma dönemi büstler yakalanmıştır
"-Anlat bakalım Osman?"
"-Tarlamı sürerken bu kafaları buldum hakim bey, tam müzeye teslim etmek üzere yola çıkmıştım ki tutuklandım Môsumum hakim bey, tahliyemi isterim!"
-"Osmannnn, Osmannnnnnn! Hatay'da bulduğun kafaları neden İstanbul'daki müzeye teslim etmeye çalışıyorsun Osmannnnnnnn!"


1940'LARDAN AKTARILAN BİR ANI
Yaşlıca bir Rum kadıncağız sanık kürsüsünde durmaktadır Duruşma uzadıkça uzar Kadıncağız şişmanlığı ve yaşı sebebiyle tanık kürsüsüne yaslanıp belini büker, ağırlığını bir tarafa vererek durur Hakim seslenir:
-"Hanım! Düzgün dur!" Sertliğiyle bilinen bir hakimdir 5 dakika sonra kadncağız dikilmekten yine yorulur, bu sefer ağırlığı öbür tarafa vererek bükük durur Hakim yine Çıkışır:
-"Hanım! Düzgün dur!"
Kadıncağız tekrar toparlanır Bu olay birkaç kere tekrarlar En sonunda hakim yine:
-"Hanım! Düzgün dur!" deyince kadıncağız dayanamaz ve :
-"Aaa yeter bea! Mahkeme mi yapıyoruz, fotoğraf mi çektiriyoruz?" der


MAHKEMEDE
Hakim sorar:
-"Müvekkiliniz neden boşanmak istiyor avukat hanım?"
-"Karşı tarafla aralarında düşünce farklılıklarından kaynaklanan şiddetli geçimsizlik bulunuyor sayın hakim!" Hakim cevap verir:
-Tabii, biri Aristo; diğeri Descartes çünkü!


İŞSİZ GAZETECİLERE İŞ
Kriz döneminde iki gazeteci işsiz kalmış, Almanya'ya gitmişler Harçlık olmayınca ne yapacaklar? Ne iş bulsalar yapacaklar Bir çiftlikte iş bulmuşlar Çiftlik sahibi
-"Bu gübreyi atacaksınız!" İş 10 günlük işmiş Çalışkan arkadaşlarımız işi 2 günde bitirmişler, paralarını almışlar Patronun hoşuna gitmiş;
-"Bu tamam, size başka iş vereceğim!" demiş Bu sefer tavuk çiftliğine gitmişler, bant varmış, yumurtalar bantın üzerinde kayıyor
-"İrisini buraya, küçüğünü buraya, iyisi buraya, kötüsü buraya, bu düğmeye bastığınız zaman da bant çalışır" demiş
-"Tamam!" demişler
Patron gittikten sonra banta basmışlar, bant çalışmaya başlamış ama bunlar şaşırmışlar Hangisi iri, hangisi küçük, hangisi kötü, hangisi iyi ayırmayı unutunca hepsi düşüp yere kırılmış Patron gelmiş, yumurtaların hepsinin kırıldığını görünce kızmış
-"Ne yaptınız siz, ne iş yapıyordunuz ülkenizde?" diye sormuş
Bizimkilerden biri :
-"Gazeteciyim!" demiş
Diğeri :
-"Ben de!" demiş
O zaman çiftlik sahibi cevabı oturtmuş:
-"Iyiyi kötüyü, küçüğü büyüğü bilmezseniz sadece pislik atarsanız!"


TEMEL ASANSÖRDE
Temel bir gün oteldeki asansöre binmiş Orada bekliyormuş
Asansörün içindeki tabelada
-Asansör 4 kişiliktir, yazıyormuş
Otel sorumlusu, Temel'in asansörde beklemekte olduğunu görür
Temel'e neden beklediğini sorunca cevap çok ilginçtir:
-Asansör 4 kişilik ya Diğer 3 kişiyu bekleyrum da


TEMEL KIRTASİYECİDE
Temel kırtasiyeye girmiş, tezgahtara:
-Pana pir roman lôzum! demiş
Tezgôhtarı sormuş:
-Efendim! Ağır mı olsun, hafif mi?
Temel atılmış:
-Farketmez, nasul olsa arabam dışarudadur!


TEMEL ASKERDE
Temel askerliğini yapıyormuş Bölükte 40 ere izin vermişler Geç kalırlarsa çadır hapsi var, ancak iyi bir mazeretleri olursa affedilecekler 40 kişiden 39'u da geç kalmış, hep aynı mazeret;
-Atla istasyona celeydum At çatladi, tren kaçtı, geç kaldum!
Derken kırkıncı da tamamlanmış, Temele sıra gelmiş
-Senin de mi atın çatladı? diye sormuşlar
-Hayır! demiş Temel, Yoldaki 39 at leşini geçemedum!


TEMEL DENİZDE
Temelin küçük takası on kişilik tayfasıyla Karadeniz'in engin sularında yol almaktadır
Temel tayfalarını yanına çağırır Onlara şöyle der:
-Uyy uşaklar! Ha purada pi teneke altinumuz olsa idu ne ederduk?
Uşaklar:
-Uyyy paylaşirduk onlari
Temel teklifi kabul eder ve altınları paylaştırmaya başlar:
-Uyy 15 altin bağa, pi altin size, 15 altın bağa, pi altin size
Tayfalar buna itiraz ederler ve aralarında müthiş bir kavga başlar Kıyasıya dövüşürler Neden sonra Rize'ye geldiklerinde durumu mahkemeye intikal ettirirler Mahkemede yargıç olayı anlattırır Hem Temel, hem de tayfaları olduğu gibi olayı anlatırlar Bunun üzerine yargıç:
-Peki, getirin altınları! dediğinde
Hepsi bir ağızdan cevaplarlar:
-Uyy haçim bey, pizum altinumuz falan yok! Olacağinu farz edeyduk!


TEMEL İLE DURSUN
Temel'le Dursun iki tane at almışlar Fakat devamlı karıştırıyorlarmış Hangisi kimin atı belli değil Temel'in aklına parlak bir fıkir gelmiş ve atın birisinin kuyruğunu kesmiş Dursun ona inat o da diğer atın kuyruğunu kesmiş Temel bu sefer atın bir tanesine boyayla işaret koymuş Dursun ona inat diğer atın aynı yerine aynı boyayla işaret koymuş Temel bakmış böyle olmuyor, Dursun'a bir açıklamada bulunmuş
-En iyisi beyaz at benimki siyah at da seninki olsun! demiş


KEKEME
Kekemenin biri bir gün Beşiktaş'ta kekeme okulunu ararken okulun yerini bulamamış, en yakınındakı bir bakkala girip
-KakakakarrdeşHH, bubububurraaalarrrrdaddadadad bbbi kekekemememe okukukukuluuu varmış, nenenenerededede bibibiliyor musususun? diye sormuş
Bakkal cevap vermiş:
-Okulun yerini bilmiyorum ama kardeşim, senin okula hiç ihtiyacm yok! Bence gayet iyi kekeliyorsun!


TEMEL İLE OĞLU
Temel Anadolu Lisesi sınavına hazırlanmakta olan oğlu Dursun'a sormuş:
-Söyle pakayum Tursun, su kaç terecede kaynayi?
Dursun biraz düşündükten sonra cevaplamış:
-Toksan terecede
Bunun üzerine Temel oğluna yeni birşey öğretme hazzıyla düzeltmiş cevabı:
-Pilemedun, toksan terecede tik açı kaynayi


TEMELCİK OKULDA
Temelcik öğretmenine sorar:
-Tünyamuz pi cün yok olacak mi?
-Evet yavrum!
-Peçi uçan uçaklar nereye inecek?


TEMEL DOKTORDA
Temel'e bir işe girmek için sağlık raporu lôzım olmuş Gitmiş tam teşekküllü bir hastaneye
Muayene esnasında doktor sormuş:
-Kulaklarınızdan ya da burnunuzdan bir şikôyetiniz var mı?
-He ya!, demiş Temel; Özellikle fanilamu çikarurken çok zorlanayrum!


TEMEL İNGİLİZCE ÖĞRENİYOR
Temel İngilizce öğrenmek için dershaneye yazılmış İlk derste,
"Come!, yani Gel" demeyi öğretiyorlarmış
Temel öğretmene sormuş:
-Pu nasil iştur? Come yazaysun, kam okuysun, peçi cel olduğuni nereden anlaysun?"


TEMEL SINAVDA
Stadyumda sınav Trabzon'un en zengininin oğlu olan Temel matematik dersinden hep çakıyormuş Hocası son sınavı tezahüratla ona moral verilsin diye Avni Aker Stadı'nda yapmaya karar vermiş Stad tıklim tıklım doluymuş İzleyenler Temel'e müthiş tezahürat yapıyorlarmış Hocası
-Kolay bir soruyla başlayayım! demiş ve
-2 kere 2 kaç eder? diye sormuş
Temel düşünmüş, düşünmüş ve
- 4 eder ! demiş
Statta derin bir sessizlik olmuş Ardından bütün stad hep bir ağızdan yalvarmış:
-Hocam! Pi şans daha!


SIRAYA GİR
Temel nefes nefese Haydarpaşa'da tren garına gelmiş Bilet satan memur gazete okuyormuş Parayı uzatmış:
-Postançıya pi pilet!
Gişe memuru başını kaldırmadan
-Sıraya gir!" demiş
Temel sağına soluna bakmış, kendinden başkası yok Bir daha parayı uzatmış:
-Hemşerum! Postancıya pi pilet! demiş
Cevap aynı:
-Sıraya gir!
Temel darlanmış, kafasını gişeden içeri sokarak bağırmış:
-Hemşerum! Postancıya pi pilet daa!
Memur yine başını kaldırmadan
-Sıraya gir!" der demez
Temel yumruğu patlatmış Memur neye uğradığını şaşırmış,
-Ne vuruyorsun kardeş; demiş
Temel cevabı oturtmuş:
-Ben mi? Ha pu kadar kalabalikta penum vurduğimi nereden çikararayisun?


BAYRAM NAMAZI
Temel'in birgün annesi vefat etmiş Herkes saf tutarken cemaatin arkasında bekliyormuş İçlerinden biri sormuş:
-Temel! Ananin cenaze namazini kilmican mi?
Temel
-Haçen pen çenaze namazi kilmayi bilmiyom! demiş
Aradan bir hafta geçmiş, bu sefer Temel'in kaynanası ölmüş Bakmışlar ki, Temel en ön safta Bunu gören cemaat merak edip sormuş:
-Ula Temel! Hani sen cenaze namazi kHmayi bilmeyidun?
Temel cevap vermiş:
-Haçen bu çenaze namazi değil ki, payram namazidur da!


BU FIKRAYI DUYMADINIZ
Trabzon'da bir grup çok ağaç kesebilmek için Amerika'dan motorlu testere getirtmeye karar vermişler Gerekli bağlantılar kurulduktan sonra para ödenmiş ve birkaç tane elektrikli testere alınmış Garanti kôğıdında da günde en az 500 ağaç keseceği belirtiliyormuş Her neyse, bizimkiler koyulmuşlar işe Akşam olduğunda en fazla ağaç kesen Temel'miş ve sadece 50 ağaç kesmiş, herkes şaşırmış Sonraki gün Temel zorlayarak sayıyı 100'e çıkarmış Daha ertesi gün akşam Temel yerinden kalkamaz hale gelmiş ama sadece 150 ağaç kesebilmiş Artık bizimkiler Amerika'dan bir yetkili çağırmaya karar vermişler Yetkili gelmiş ve birlikte ormana gitmişler Amerikalı motorun ipini çekip çalıştırmış ve çıkan ses üzerine bizimkiler hep bir ağızdan bağırmışlar:
-Uyy o ne daa?


KARADENİZLİ ÖĞRETMEN
Dilbilgisi dersinde Karadenizli öğretmen Erzurumlu öğrencisini sözlüye kaldırır ve şu soruyu yöneltir:
-Pakmak fiilinin çekiminu yap pakalum
Erzurumlu öğrenci hemen atılır:
-Bakirem, bakirsen, bakir
Öğretmen öğrencisinin bu cevabı karşısında kızmış:
-Uy diluni eşşekarisu soksin! Öyle mi denur daa?
Onun aslu pöyledur:
-Pakayrum, pakaysun, pakayi


KARADENİZLİ GARDİYAN
Karadenizli hapishanede gardiyanlık görevi yapıyormuş Mahkumlardan biri ağır hastalığa yakalanmış Onu hastaneye götürmüş Karadenizli gardiyan Doktor onu ameliyat edip bir bacağını kesmiş Hasta taburcu olunca yeniden hapishaneye döner
Aynı mahkum bir gün yine ağır hasta olarak Karadenizli gardiyan tarafından hastaneye götürülür Hastanın diğer bacağı kesilir Mahkum hastaneden taburcu olur tekrar hapisaneye döner Daha sonra aynı şekilde bir de kolu kesilir
Mahkum uzun yıllar mahkumiyeti olduğundan hapishaneden bir türlü çıkamamış ve yine hastalanmış Karadenizli gardiyana demiş ki "beni doktora yetiştir, ölüyorum" demiş Gardiyan:
-Yooo götüremem Sen bu gidişle parça parça hapishaneden kaçaysun, demiş


KISACA SÜPHANEKE
Karadenizli Öğretmen öğrencileri Din Dersinden sözlü sınavı yapmaktadır İlk öğrenci tahtaya kalkar
Öğretmen:
-Senin adın ne kızım ?
-Kevser, Öğretmenim
-Pekala sen Kevser Süresini oku bakalım
Öğrenci duayı okur ve öğretmenden aferin alır İkinci öğrenci kalkar tahtaya Öğretmen:
-Senin adın ne oğlum?
-Fatih, öğretmenim
Peki sen de Fatiha suresini oku, der
Öğrenci Fatiha Suresini okur ve öğretmenden beğeni kazanır Yerine oturur Öğretmen üçüncü öğrenciye de önce ismini sorar Öğrenci;
- Benim adım Yasin Ama öğretmenim bana kısaca Sübhaneke derler


KUŞBALASI GİBİ DİPDİRİ
Bir kış günüdür Kars'ın bir köyünden genç bir çiftin bebekleri hastalanır
Şehire doktora götürürler Çocuk doktoru bebeği muayene eder
-Bu çocuk kuşpalazı-difteri olmuş, der
Reçetesini yazar ve köyüne gönderir Köye varınca komşuları:
-Neyi varmış bebeğinizin, geçmiş olsun derler
Anne:
-Bir şeyi yok, kuşbalası (kuş yavrusu) gibi dipdiri, dedi doktor


LAZER YAZICI
Komutan emir erini çağırmış:
- "Bana çabuk bir lazer yazıcı bul getir"
- "Emredersin komutanım" Bir saat sonra emir eri yanında başka bir er ile gelmiş
- "Lazer yazıcıyı getirdim komutanım"
- "Hani nerde lan?"
- "Komutanım bu arkadaş laz bir erdir ve bizim bölükte yazıcıdır!"
- "Ulan iyi ki, scanner istememişiz be!"


MALATYA NEDEN 44
Turgut Özal birgün Istanbur'da, Pera Palas'ta "hemşehrileriyle birlikteymiş Onlarla Malatya'yı konuşuyor, sorular soruyormuş Malatya Eğitim Vakfı Başkanı Prof Dr Mesut Parlak (şimdi Istanbul Universitesi Rektörü) da oradaymlş
-Sayın Cumhurbaşkanım! demiş, "Hep siz soruyorsunuz İzin verirseniz ben de size bir soru soracağım?"
-Sor bakalım Mesut Hoca!
-Efendim, Malatya'nın plakası neden 44
-Hoca, senin soru da çok kolaymış Neden olacak? Şehirlerin plakaları alfabetik sıraya göre veriliyor Malatya'nın da sırası 44 olduğundan
-Sadece ondan dolayı değil sayın Cumhurbaşkanım! Malatya'ya 44 numaranın verilmesinin bir gerekçesi daha mevcut Malatya 'dört dörtlük' bir şehir olduğu için plakası da "dört dört" Görüyor musunuz sayın Cumhurbaşkanım? Sizin de bilmediğiniz şey varmış!
Özal basmış kahkahayı Ve Mesut Hoca'nın bu esprisini de ölene kadar kullanmış


PARAYI UZATIVER EVLADIM
Birgün Sarıyer-Taksim minübüsündeyim
Arka koltuktan para uzatıyorlar
Yanımda iki genç çocuk oturuyor Yaşlı bir teyze de para verdi:
-Evlôdım! Şu parayı uzatır mısın? Bir Zincirlikuyu! dedi
Çocuk parayı aldı, biraz çekti, buruşturdu ve kadına geri verdi
Hadisenin farkında olmayan yaşlı teyze
-Ne var oğlum? dediğinde çocuğun cevabı gayet netti:
-Teyze! Bu para uzamıyor!
Minibüstekilerin halini görmeliydiniz!


PARÇA PARÇA KAÇMAK 2 Dünya Savaşı sırasında bir İngiliz pilot Almanya üzerinde düşürülür Almanlar bunu esir alırlar ama İngiliz'in bir bacağı ve iki kolu kangren olmuştur İlk önce bacağı keserler İngiliz, Almanlar'dan bu bacağı ana vatanı olan İngiltere'ye atmalarını ister Almanlar atar Sonra İngiliz'in kolu kesilir, İngiliz yine aynı dilekte bulunur ve Almanlar da yerine getirirler Bu sefer de Almanlar öteki kolu keserler İngiliz her zamanki gibi Almanlar'dan kolu anavatanına atmalarını ister
Fakat Almanlar bu kez :
-"Olmaz!" derler
İngiliz sebebini sorunca şöyle cevaplarlar:
-"Galiba parça parça kaçmaya çalışıyorsun!"


TIP ÖĞRENCİLERİ DERSTE
Hocaları Tıp öğrencilerine öğüt veriyormuş
-Çocuklar! iyi doktor olmak için iki konu çok önemlidir Birincisi dikkatli olacaksınız İkincisi ise tiksinmiyeceksiniz
Öğrenciler "biz dikkatliyiz ve de tiksinmeyiz" diye hep birlikte hocalarına cevap vermişler hoca bir kab içinde idrar getirtir Parmağını idrara batırıp ağzına götürür
-Hadi bunu yapın bakalım der
Çocuklar çaresiz parmaklarını idrara batırıp, ağızlarına götürürler Sonunda idrar biter Öğrenciler:
-Efendim inandınız mı? der Hoca:
-Tiksinmediğiniz belli ama, dikkatli değilsiniz Çünkü; ben işaret parmağımı idrara sokup, orta parmağımı ağzıma götürmüştüm


YAŞANMIŞ MUAVİN FIKRASI
Isparta otogarında şoförlerle sohbet ederken şöyle bir anı anlattı muavin Süleyman:
-Otobüsle İstanbul'a yolcu götürdük Otobüs İstanbul otogarına girdi Yolcular birer birer otobüsten indi Otobüs boşaldı Ben otobüsün içini temizledim Yol boyunca biriken çöpleri de otobüsün yanına bıraktım Çöpler orada beklerken zabıta görevlisi geldi Ben de o sırada otobüsün içini düzenliyordum Zabıta otobüsün içine girdi ve bana:
-"Bu çöpleri neden çöp bidonuna atmadın da buraya bıraktın Sen cezayı hak ettin" dedi
Ben de hemen atağa geçtim:
-"Vay şerefsiz, görgüsüz muavin Demek buraya bırakıp kaçmış çöplerini ha O kadar da söyledim bunları buraya bırakma, zabıtalar gelir kızar diye Demek gene de bırakmış ha Ben hemen atıvereyim onları abi" dedim
-"Çöpleri kucakladığım gibi çöp bidonuna götürüp attım"


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.