![]() |
Deyimler Sözlügü ( B ) |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Deyimler Sözlügü ( B )Belâ aramak: Kavga çıkararak, önüne gelene çatarak ya da başka sebeplerle kendisi için tehlikeli bir durum oluşmasına yol açmak ![]() Belâsını bulmak: Kendi yol açtığı tehlikeli bir durumun içine düşmek, hak ettiği cezayı görmek ![]() ![]() Belâyı satın almak: Kendi davranışları yüzünden tehlikeyi üstüne çekmek ![]() ![]() Bel bağlamak: Güvenmek, birisinin kendisine yardım edeceğine inanmak, inanıp arkasından gitmek ![]() ![]() Beli bükülmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Belini doğrultmak: Kötüye giden durumunu yeniden düzeltmek, güçlenmek, kaybettiği itibarını ve ekonomik gücünü yeniden kazanmak ![]() ![]() Belini kırmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bel vermek: (Dik şeylerin) dışarıya doğru, (yatay şeylerin de) aşağıya doğru kamburlaşmak ![]() ![]() Ben hancı, sen yolcu (oldukça): “Özel ilişkilerimiz sürüp gittikçe senin bana işin düşer” ya da “Nasıl olsa yine karşılaşacağız” anlamında kullanılır ![]() ![]() Benlik dâvası: Önde görünmek, her şeyde söz sahibi olmak, her şeyi kendi düşüncesine uydurmak, hep dediğini yaptırmak çabası ve tutkusu ![]() ![]() Benzi atmak: Bir sebepten ötürü ansızın yüzünün rengi sararmak, solmak ![]() ![]() Bereket versin: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Beş aşağı beş yukarı: Çok az fark olarak, kararlaştırılmak istenen sayıdan, ölçüden bir miktar az veya çok olarak ![]() ![]() ![]() Bet (i) bereket (i) kalmamak: Bolluğun, verimliliğin kalmaması, sona ermesi ![]() ![]() Betine gitmek: Ayıp saymak, kötü karşılamak, kendisine yedirememek ![]() ![]() Beyin yıkamak: Bir insanı, kendine özgü düşünce ve dünya görüşüne yabancılaştırmak, başka yönlerde düşünür ve davranır duruma getirmek ![]() ![]() Beylik söz: Etkisi kalmamış, herkesin kullana geldiği söz ![]() ![]() Beyni bulanmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Beyninden vurulmuşa dönmek: Umulmadık, beklenmedik bir olay karşısında şaşkınlığa düşmek, düşünce yeteneğini yitirir gibi olmak ![]() ![]() Beynine girmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bıçak kemiğe dayanmak: Çekilen sıkıntı artık katlanamayacak bir hâl almak ![]() ![]() Bıyığı terlemek: Bıyığı yeni yeni çıkmaya başlamak ![]() ![]() Bıyık altından gülmek: Birinin içine düştüğü duruma belli etmeden gülmek, sevindiğini belli etmeyerek onunla eğlenmek, içinden onunla alay etmek ![]() ![]() Bildiğini okumak: Kim ne derse desin, istediği gibi davranmak ![]() ![]() Bile bile lâdes: Bile bile aldınmış görünme, öyle gerektiği için kötü bir durumu kabullenme ![]() ![]() Bin dereden su getirmek: Birini kandırmak için dil dökmek, birçok sebep ileri sürmek, aldatıcı sözler sarf etmek ![]() ![]() Bindiği dalı kesmek: Kendisi için gerekli ve yararlı olan şeyi kendi eliyle yok etmek ![]() ![]() Bir atımlık barutu olmak (veya kalmak): 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir ayağı çukurda olmak: Çok yaşlanmış olmak, yaşayacak çok az zamanı kalmış olmak ![]() ![]() Bir ayak önce (evvel): Çok çabuk, bir an önce, ivedi olarak ![]() ![]() Bir baltaya sap olmak: Belirli bir sanat ya da iş sahibi olmak ![]() ![]() Bir bardak suda fırtına koparmak: Çok basit, küçük, önemsiz bir şeyi büyütüp içinden zor çıkılır bir olay hâline getirmek ![]() Birbirine düşmek: Aralarında anlaşmazlık çıkıp birbirlerine kötü bakmaya başlamak ![]() ![]() Birbirine girmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir çuval inciri berbat etmek: İyi olan, yolunda giden bir durumu yanlış davranışlarla bozmak, olumsuz bir gidişe sokmak ![]() ![]() Bir dalda durmamak: Sık sık düşünce, iş ya da tutum değiştirmek ![]() ![]() Bir damla: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir dediği iki olmamak: Her istediği hemen yapılmak, yerine getirilmek ![]() ![]() Bir deri bir kemik kalmak: Çok zayıflamak, kilo kaybına uğramak ![]() ![]() Bir dikili ağacı olmamak: Malı, mülkü veya evi olmamak ![]() ![]() Bire bin katmak: Olduğundan çok göstermek, abartmak ![]() ![]() Bire bir gelmek: Etkisini hemen ve kesin olarak göstermek ![]() ![]() Bir eli yağda, bir eli balda (olmak): Bolluk, varlık, rahat ve huzur içinde olmak ![]() Bir elle verdiğini öbür elle almak: Bir kimseye yaptığı iyiliği, yararı, başka bir yola baş vurarak sağladığı çıkarla ödetmek ![]() ![]() Bir gömlek aşağı: Bir derece daha düşük ![]() ![]() Bir hâl olmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir hoşluğu olmak: Rahatsız, neşesiz olmak ![]() ![]() Bir kalemde: Birden ve toptan, bir işlem ile ![]() ![]() Bir kapıya çıkmak: Aynı sonuca varmak, aynı neticeyi vermek ![]() Bir kaşık suda boğmak: Bir kişiye çok fazla kızmak, elinden gelse öldürecek ölçüde sinirlenmek ![]() Bir kıyamettir gitmek (kopmak): Çok fazla gürültü, patırtı, telâş olmak ![]() ![]() Bir Köroğlu bir Ayvaz: Bir karı kocanın çocuğunun olmaması yahut yakınlarının yanlarında bulunmaması ![]() ![]() Bir kulağından girip öbür kulağından çıkmak: Söylenen söze önem vermemek, kulak asmamak, umursamamak ![]() Bir pula satmak: Bir kimseyi bir çıkar uğruna harcamak ![]() ![]() Bir sözünü iki etmemek: Birinin her istediğini hemen yerine getirmek ![]() ![]() Bir şeye benzememek: İşe yarar durumda olmamak, istenilen biçimde bulunmamak ![]() ![]() Bir taşla iki kuş vurmak: Bir davranışla iki veya birden çok yararlı sonuç elde etmek, bir girişimle iki iş yapmak ![]() ![]() Bir tutmak: Eşit görmek, eşit saymak, farklı muamelede bulunmamak ![]() ![]() Bir yastığa baş koymak: Evli bulunmak, acı ve tatlı günlerde birbirini desteklemiş olmak ![]() Bir yastıkta kocamak: Karı ve koca birlikte uzun bir ömür sürmek ![]() ![]() Bir yaşına daha girmek: Şaşılacak bir durumla, yeni bir şeyle karşılaşmak ![]() ![]() Bit yeniği: Kuşkulu bir nokta, işin gizli kalmış, kötü ve aksak yönü ![]() ![]() Bize de mi lolo!: “Senin ne mal olduğunu biliyoruz, bize yutturamazsın ya; seni yeterince tanıyoruz, herkesi aldatabilirsin ama bizi asla” anlamında kullanılır ![]() Boğaz boğaza gelmek: Zorlu bir kavgaya tutuşmak, ya da kavga edecek hâle gelmek ![]() ![]() Boğaz derdi: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Boğaz kavgası: Yaşamak için, geçinebilmek için yapılan didinme, uğraş ![]() ![]() Boğazı kurumak: Çok susamak, çok konuşmaktan ve bağırmaktan ötürü sesi çıkmaz olmak ![]() ![]() Boğazına dizilmek: Bir üzüntüden dolayı iştahı kesilmek, isteksiz ve zorla yemek ![]() ![]() Boğuntuya getirmek: Birini bunaltıp şaşırtma yolu ile kendisinden bir iş veya mal karşılığı olarak çok miktarda para çekmek ![]() Bohçasını koltuğuna vermek: İşine son vermek, kovmak, başından defetmek ![]() ![]() Bol keseden: Ölçüsüz, çok fazla, bol bol ![]() ![]() Borç harç: Borç alarak ya da benzer yollara başvurarak (bir şeyi sağlamak) ![]() ![]() Borusunu çalmak: Çıkar sağladığı kimsenin davasını gütmek ![]() ![]() Borusu ötmek: Sözü geçer olmak, dinlenilir olmak ![]() ![]() Bostan korkuluğu: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Boşa çıkmak: Umulan gerçekleşmemek, sonuç vermemek, elde edilememek ![]() ![]() Boş atıp dolu tutmak: Umutsuz olarak girişilen bir iş, iyi sonuç vermek; doğruluğuna inanmadan söylediği söz gerçek çıkmak ![]() ![]() Boş bulunmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Boş gezenin boş kalfası: İşsiz güçsüz, aylak, boş gezip dolaşan kimse ![]() ![]() Boş vermek: Önem vermemek, aldırmamak, ilgisiz davranmak ![]() ![]() Boy atmak: Boyu uzamak, gelişmek, boylanmak ![]() ![]() Boy göstermek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Boy ölçüşmek: Yarışmak, değer yarışına girmek ![]() ![]() Boynu bükük: Yardım bekleyen; acınacak, kimsesiz, güçsüz, öksüz durumda olan ![]() ![]() Boynu eğri: Herhangi bir nedenle, kendisini bir kimsenin dediklerini yapmaya borçlu sayan ![]() ![]() Boynu kıldan ince olmak: Adaletli yargı karşısında verilecek her cezaya razı olmak ![]() ![]() Boynunun borcu: Yapılması gerekli olan ödev ![]() ![]() Boynunu vurmak: Başını keserek öldürmek ![]() Boyunduruk altına girmek: Başkasının egemenliği altına girmek, tutsak olmak, emir ve baskı altında yaşamak ![]() ![]() Boyunun ölçüsünü almak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bozuk çalmak: Bir şey yüzünden canı sıkılmış, yüzü asılmış olmak, sinirli davranışlarda bulunmak ![]() ![]() Bozuk düzen: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bozum etmek: Bir kimseyi beklemediği bir davranış karşısında bırakarak utandırmak, mahcup etmek ![]() ![]() Bozum olmak: Bir sözü ya da davranışı iyi karşılanmadığı için utanmak, utanacak duruma düşmek ![]() ![]() Bozuntuya vermemek: Hataya düştüğünü anladığında veya hoşlanmadığı bir durumla karşılaştığında farketmemiş gibi davranmak, oralı olmamak ![]() ![]() Bulanık suda balık avlamak: Karışık durumlardan yararlanarak kendi çıkarını sağlamak ![]() ![]() Buldukça bunamak: Bulduğundan daha çoğunu isteyip şükretmemek, daha iyisini istemek ![]() Buluttan nem kapmak: Çok alıngan olmak, en küçük şeylerden bile alınmak ![]() ![]() Bunda bir iş var: “Bir olayın şimdilik bilinmeyen bir yönünün bulunması, anlaşılamayan bir sebebin aranması” durumunu anlatmak için kullanılır ![]() ![]() Bundan iyisi can sağlığı: “Bundan daha iyisi, en iyisi olamaz” anlamında kullanılır ![]() ![]() Bu ne perhiz, bu ne lâhana turşusu: Bir ilke benimsediği hâlde, benimsediği bu ilkenin tersine davranışlarda bulunanlar için söylenir ![]() Burnu bile kanamamak: Tehlikeli bir durumdan yara bere almadan kurtulmak ![]() ![]() Burnu büyümek: Kibirlenmek, böbürlenmek, büyüklenmek ![]() ![]() Burnu havada (olmak): Kendini çok beğenmiş, kibirli (olmak) ![]() ![]() Burnu Kaf dağında (olmak): Çok fazla kibirli, herkese yukarıdan bakar (olmak) ![]() ![]() Burnundan (fitil fitil) gelmek: Hoş bir durum, elde ettiği güzel bir şey, sonra gelen üzüntüler üzerine kendisine zehir olmak ![]() Burnundan düşen bin parça (olmak): Suratı çok asık (olmak) ![]() ![]() Burnundan kıl aldırmamak: Oldukça huysuz olmak, kendisine hiç söz söyletmemek, kendisinin eleştirilmesine fırsat tanımamak, en küçük yergiye tahammül göstermemek ![]() Burnundan solumak: İşi başından aşkın olduğu için gözü hiçbir şey görmemek, çok öfkelenmiş olmak ![]() ![]() Burnunu çekmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Burnunun dikine gitmek: Kendisine verilen öğütlere kulak asmayıp kendi bildiği gibi davranmak, istediğini yapmak ![]() ![]() Burnunun direği sızlamak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Burnunun ucunu görmemek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Burnunu sokmak: Üzerine vazife olmadığı, gerekmediği hâlde her işe karışmak ![]() Burnu sürtülmek: Ilımlı bir yol seçip gururundan vazgeçmek, sıkıntı çektikten sonra daha önce beğenmediği bir durumu kabul etmek ![]() ![]() Burun buruna gelmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Burun kıvırmak: Önem ve değer vermemek, küçümsemek, beğenmemek ![]() ![]() Buyur etmek: Misafiri karşılayarak içeri almak, “buyurun” diyerek saygı ile yer göstermek ya da sofraya çağırmak ![]() ![]() Buyurun cenaze namazına: Hiç beklemedik kötü bir durum karşısında şaka yollu üzüntü belirtmek için “ne yazık ki” anlamında kullanılır ![]() Buz kesilmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Buzlar çözülmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Buz tutmak: Üstünde buz meydana gelmek, buzla kaplanmak ![]() ![]() Buz üstüne yazı yazmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() Büyük oynamak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Büyük (söz) söylemek: Başkasının düştüğü kötü duruma düşmeyeceğini söyleyerek övünmek ![]() ![]() Büyük sözüme tövbe!: Bir konuda kesin konuşulduğunda ya da bir başkasının düştüğü kötü dur ama düşmeme iddiasında bulunulduğunda Cenab-ı Allah`tan böyle bir duruma düşürmemesini dileme ![]() Büyüklük göstermek: Elinde her imkân varken kötülük yapmamak, affetmek, iyi davranmak ![]() ![]() Büyümüş de küçülmüş: Davranışları, konuşması yaşının üstünde olan, büyükler gibi hareketler yapan çocuk ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Deyimler Sözlügü ( B ) |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Deyimler Sözlügü ( B )Baba adam: Ağır başlı, iyi yürekli, olgun, hoşgörülü, yaşlıca adam ![]() ![]() Babası tutmak (veya babaları üstünde olmak): Çok fazla öfkelenmek, kızgınlığı her hâliyle belli olmak ![]() ![]() Babana rahmet: “Yaptığın iş, söylediğin söz çok yerinde; Allah senden razı olsun” anlamında hoşnutluk, memnunluk bildirmek için kullanılır ![]() Baba ocağı (evi veya yurdu): Dededen, babadan kalma ev; toprak, yurt ![]() ![]() Babasının hayrına (mı?): Hiçbir çıkar gözetmeksizin ![]() Bağ bozmak (bağbozumu): 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bağrına basmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bağrına taş basmak: Uğradığı zarara, felakate sesini çıkarmadan katlanmak ![]() ![]() Bağrını delmek: İçine işlemek, pek dokunmak, dertli olmasına yol açmak ![]() ![]() Bağrı yanık: Çok acı çekmiş; dert, sıkıntı, darlık, kahır görmüş; yaslı ![]() ![]() Bahse girmek: Görüşünde veya iddiasında haklı çıkacak tarafa bir şey verilmesini kabul eden sözlü anlaşma yapmak ![]() ![]() Bahtı kara: Mutsuz, dertten kurtulamayan, işleri hep ters giden ![]() Baklayı ağzından çıkarmak: Sabrı tükenip o zamana kadar sakladığı şeyleri söylemek ![]() Bal alacak çiçeği bilmek: Çıkar sağlanacak yeri veya şeyi bulmak, bu konuda nasıl hareket edileceğini bilmek ![]() ![]() Baldırı çıplak: İşsiz güçsüz, serseri, başı boş, ayak takımından ![]() ![]() Bal dök (de) yala: Bir yerin çok temiz, pırıl pırıl olduğunu anlatmak için kullanılır ![]() Balgam atmak: Bir iş ya da konu üzerinde kuşku uyandıracak söz söylemek ![]() ![]() Bal gibi: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() Balık etinde: Ne şişman, ne zayıf; biçimli, kilosu yerinde olan ![]() Balık istifi: Çok sıkışık bir durumda ![]() ![]() Balık kavağa çıkınca: Gerçekleşmesi mümkün olmayacak işleri anlatmak için kullanılır ![]() ![]() Balon uçurmak: İlgililerin ne diyeceklerini anlamak veya insanların telâşlanmalarını sağlamak amacıyla aslı olmayan bir haber yaymak ![]() ![]() Balta olmak: Musallat olmak, asılmak, direnerek bir şey istemek, istediğini yaptırmak için sürekli ısrar etmek ![]() ![]() Baltayı taşa vurmak: Bilmeyerek karşısındakini kıracak söz söylemek, pot kırmak ![]() ![]() Bam teline basmak: Bir kimseyi, duyarlılık gösterdiği konuda kızdıracak söz söylemek, öfkelendirecek bir şey yapmak ![]() ![]() Bana mısın dememek: Aldırış etmemek, ona hiçbir şey etkili olmamak ![]() ![]() Barut fıçısı: Her an karışıklık, kavga ve savaşın çıkacağı yer ![]() ![]() Barut kesilmek: Çok öfkelenmek, kızmak, sinirlenmek ![]() ![]() Basıp gitmek: Aklına koyduğu şeyi yapmak amacıyla, o an bulunduğu yerden kimseye danışmadan ayrılmak ![]() ![]() Basireti bağlanmak: Gerçeği göremez, iyi düşünüp kavrayamaz bir duruma düşmek ![]() ![]() Baskın çıkmak: Üstünlüğünü göstermek, karşısındakini geçmek ![]() ![]() Bastığı yeri bilmemek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Baston (kazık) yutmuş gibi: Dimdik duran, yürüyen kimsenin durumu ![]() Başa baş (gelmek): Birbirine denk, eşit olmak; birlikte olmak ![]() ![]() Başa çıkarmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başa çıkmak: Gücünün üstünlüğünü kanıtlamak, bir şeye gücü yetmek ![]() ![]() Başa geçmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başa gelmek: Kötü bir duruma uğramak ![]() Başa güreşmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Baş ağrısı: Varlığı tedirginlik verici şey, rahatsız edici kimse ![]() Baş ağrıtmak: Yerli yersiz konuşarak, gereksiz sözler söyleyerek, çok konuşarak birisini rahatsız etmek ![]() ![]() Başa (başına) kakmak: Yapılan iyiliği yüzüne vurarak birisini üzmek, incitmek ![]() ![]() Baş alamamak: Çok uğraştıran bir konudan kurtulup da vakit ve fırsat bulamamak ![]() ![]() Baş aşağı gitmek: Sürekli kötüleşmek, zarar görmek ![]() ![]() Baş başa kalmak: Biriyle yalnız kalmak, iki kişi bir arada yalnız kalmak ![]() ![]() Baş başa (kafa kafaya) vermek: Birbirinin düşüncesinden yararlanmak üzere birkaç kişi toplanıp bir konuyu görüşmek, bir konuda dertleşmek ![]() ![]() Baş belâsı: Sürekli rahatsız eden, yük olan, bir kimseye musallat olup sıkıntı veren ve uzaklaştırılamayan kişi ya da şey ![]() ![]() Baş çekmek: Ön ayak olmak, öncülük etmek ![]() ![]() Baş edememek: Gücü yetmemek, başarı kazanamamak, bir işi başarmakta zorluk çekmek ![]() Baş eğmek: Direnmekte vazgeçip güçlünün buyruğuna girmek, teslim olmak ![]() ![]() Baş göstermek: Ortaya çıkmak, belirmek, vuku bulmak ![]() ![]() Baş göz etmek: Evlendirmek ![]() ![]() Başı ağrımak: Bir işten dolayı sorumlu duruma düşmek, kaygu çekmek ![]() ![]() Başı altından çıkmak: Kötü bir şey, kötü bir durum, birinin gizli düzeni ve tertibiyle meydana gelmek ![]() ![]() Başı bağlı olmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başı boş bırakmak: Bir kimsenin üzerindeki denetimi ve gözetimi kaldırmak, kendi bildiğine bırakmak ![]() ![]() Başı darda kalmak (başı dara düşmek): Çok sıkıntılı, çaresiz bir durumda olmak; parasızlıktan dolayı güç bir durumda kalmak ![]() ![]() Başı derde girmek: Can sıkıcı, üzücü, istemediği bir duruma düşmek ![]() ![]() Başı dik gezmek: Utanılacak bir durumu olmadan, onurlu şekilde toplumda yer almak ![]() ![]() Başı dönmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başı göğe ermek: Beklenmeyen, umulmayan bir mutluluğa, sevince ulaşmak ![]() ![]() Başı kalabalık (olmak): Bir iş dolayısıyla yanında çok fazla kişi olmak ![]() ![]() Başına belâyı satın almak: Sıkıntı, üzüntü ve tedirginlik verici olduğunu sonradan anladığı bir işe kendi isteği ile girmiş bulunmak ![]() ![]() Başına bir hâl gelmek: Büyük, içinden çıkılması zor güçlüklerle karşılaşmak; kötü duruma düşmek ![]() ![]() Başına buyruk: Dilediğini izin almaksızın yapan, istediği gibi davranan ![]() ![]() Başına çalmak: Bir şeyi sert, öfkeli ve kızgın bir davranış içinde vermek ![]() ![]() Başına çorap örmek: Bir kimseye, haberi olmadan, kötü duruma sokucu davranışta bulunmak, alt etmek için gizlice plân kurmak ![]() ![]() Başına çökmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başına devlet kuşu konmak: Ummadığı, beklemediği bir nimete ya da varlığa kavuşmak ![]() Başına dolamak: İçinden çıkılması zor bir işi birine musallat etmek ![]() Başına iş açmak: Uğraştırıcı ve üzücü bir işin çıkmasına yol açmak ![]() ![]() Başında kavak yeli esmek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başından atmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başından aşağı kaynar sular dökülmek: Çok kötü, üzücü, sıkıntı verici ya da utandırıcı bir olay karşısında vücudunu ter basmak, ürpermek ![]() ![]() Başından büyük işlere girişmek (veya kalkışmak): Gücünün üstünde olan işleri yapmaya kalkışmak ![]() ![]() Başından korkmak: Hayatından kaygı duymak, cezalandırılmaktan korkmak ![]() ![]() Başını ağrıtmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başını alıp gitmek: Nereye gideceğini bildirmeden, izin almadan gitmek ![]() ![]() Başını bağlamak: Evlendirmek ![]() ![]() Başını belâya sokmak: Bir kimseyi, zarar göreceği, kötü sonuçlarla karşılaşacağı bir işe sokmak ![]() ![]() Başını bir yere bağlamak: Bir işe yerleştirmek, işsizlikten kurtarmak ![]() ![]() Başını boş bırakmak: Denetimsiz, yalnız ve serbest bırakmak ![]() ![]() Başını derde sokmak: Sıkıcı, yorucu, üzücü bir işe girmek veya getirilmek ![]() ![]() Başını dinlemek: Sessiz, sakin bir ortama çekilmek; kalabalıktan ve gürültüden uzaklaşmak ![]() Başını ezmek: Birini hareket edemez, kötülük yapamaz ya da başını kaldırıp bir işi göremez duruma getirmek ![]() Başını kaşımaya (kaşıyacak) vakti olmamak: Çok meşgul olmak, başka bir işi yapmaya hiç vakti olmamak ![]() ![]() Başının çaresine bakmak: Kimsenin yardımı olmadan kendi işini kendi yapmak, kendini zor durumdan kurtarmak ![]() ![]() Başının derdine düşmek: Başka bir şeyle ilgilenemeyecek kadar sıkıntılı, üzücü ve tehlikeli bir duruma çare bulmaya çalışmak ![]() ![]() Başının etini yemek: Sürekli olarak, bıktırıncaya kadar, ısrarla birinden bir şey istemek; bu sebeple onu rahatsız edip üzmek ![]() Başını taştan taşa vurmak: Fırsatı kaçırdığı için çok pişman olmak, çaresiz kalarak kahırlanmak ![]() ![]() Başını vermek: Bir ideal uğrunda kendini feda etmek, canını vermek ![]() Başını yemek: Bir kimsenin büyük zarar görmesine ya da ölmesine yol açmak ![]() ![]() Başı sıkışmak (sıkılmak): Herhangi bir güçlük karşısında kalmak, bunalmak ![]() ![]() Başı tutmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() Baş koymak: Bir şey uğruna ölümü göze almak ![]() ![]() Baş köşe: Saygı duyulan, önder sayılan büyüklerin oturması için ayrılan yer ![]() ![]() Baş sallamak: 1 ![]() ![]() ![]() Baş tacı etmek: Değer vermek, çok üstün tutmak, çok sevmek ![]() ![]() Baştan aşağı: Tamamıyla, hepsi, bütünüyle ![]() ![]() Baştan kara gitmek: Sonunu düşünmeyerek, hatta sonucun kötü olduğunu bildiği hâlde hesapsız, batarcasına bir yol tutmak; felâkete doğru gitmek ![]() ![]() Baştan savma: Üstün körü, özen gösterilmeden, gelişi güzel ![]() ![]() Baş üstünde yeri var: “Sevgi, ilgi ve saygı ile karşılanıp ağırlanır ![]() ![]() ![]() Baş vermek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Baş vurmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Baş yemek: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Battı balık yan gider: “İşlerin kötü gittiğine, düzelmeyeceğine, bu konuda da umut kalmadığına göre artık istenildiği gibi davranılabilir, ne olursa olsun” anlamında kullanılır ![]() ![]() Bayrak açmak: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bayram etmek: Çok sevinmek ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|