Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
cennetin, ilk, sözü

Cennetin İlk Sözü

Eski 08-15-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cennetin İlk Sözü



Cennetin İlk Sözü

Kurân-ı Kerim, imanı diri tutacak vesileleri en mükemmel sûrette değerlendirir Ve inananları her fırsatta eğitir Mü'minin inancıyla birlikte kuşanacağı vasıfları değişik vesilelerle göz önüne getirir Bir bütünün parçalarını bir yerde tâdâd edip bitirmez Bilakis bunları peyderpey farklı sûrelerde, başka başka ayetlerde hatırlatıp durur

Amentüde belirtilen imanın şartlarına inanmak, namazı gereğince ikame etmek, Allah'ın kendisine rızık olarak verdiğinden infak etmek, ırzını korumak, ahde vefa ve emanete riayet etmek, Allah uğrunda mücahede etmek, iyiliği teşvik edip kötülükten sakındırmak, mü'minlere karşı mütevazi olmak ve aralarını ıslah etmek, Allah'a ve Rasûlü'ne itaat etmek gibi âlî vasıflarla muttasıf olmanın gereğini Yüce Kitab mü'minlerine hep hatırlatır Bu insânî erdemleri kuşanmanın önemini muhtelif vesilelerle işaret eder

İşte bunlar gibi mü'minleri tavsif eden ayet-i kerimeleri okuduğum sırada, Mü'minûn Sûresi'nin ilk âyetleri ümidi tazeleyen nur hüzmeleri berraklığında içime doğuyor:

"Gerçek mü'minler kurtuluşa ermiştir Onlar ki, namazlarında huşû içindedirler Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler Onlar ki, zekatı verirler

Ve onlar ki iffetlerini korurlar Ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu (cariyeleri) hariç (Bunlarla ilişkilerinden dolayı) kınanmış değillerdir Şu halde, kim bunun ötesine gitmek isterse; işte bunlar haddi aşan kimselerdir

Onlar ki, emanetlerine ve ahitlerine riayet ederler Ve onlar, namazlarını korurlar İşte, asıl bunlar varis olacaklardır Firdevs'e Orada ebedî kalacaklardır" (Mü'minûn 23/1-11)

Mü'minleri kurtuluşla müjdeleyen bu ayetler, Mekkenin zor günlerinde nazil oldu Müslümanların çektikleri sıkıntıları dillerine dolayan inkarcıların, işi alaya vardırdıkları bir ortamda indi İki Cihan Güneşi o vakit, "Allah'ım! Bizi eksiltme, arttır; zayıflatma, güçlendir" diye yalvarıyordu (Bk Tirmizî, Tefsir; 23-1)

Öyle bir vasatta bu ayetler bütün aleme şu gerçeği duyurdu ki; hakiki manada kurtuluş, sefihlerin oyalandığı peşin zevklerde değildir Ruhsuz ve seviyesiz bir varlık içinde saçıp savurmakta değildir Gerçek kurtuluş, iman şerefiyle süslenmiş, üstün ahlak ilkeleriyle bezenmiş onurlu bir hayatla başlar

Bu bakımdan konumuzu teşkil eden ayetler; bir yönüyle müminlere ihlasla sahiplenecekleri ibadetleri, huy edinecekleri üstün ahlak ilkelerini hatırlatmakta, bir yönüyle de, saadetine gıbta edilecek insan portresini ortaya koymaktadır

Bu âyetleri gönlümüze muhabbetle nakşedecek muştulu haberi, Rûhu'l-Beyân'da buluyoruz: Allah Teâlâ cenneti yaratınca, konuşmasını buyurdu O da ilk söz olarak; "kad eflaha'l-mü'minûn" dedi, Mü'minûn Sûresi'nin ilk ayetini teşkil eden kelimeleri söylemiş oldu

Cenâb-ı Hak rızası ve hoşnudluğu ile buyurdu: "Sultanların mekanı, ne mutlu sana! Fukarâya ne mutlu! Sabredenlere ne mutlu!"

Bir tenhada Kur'ân'la başbaşa kalmak üzere kendimize vakit ayırsak; sadece bu rivayet gönlümüzdeki Mü'minûn Sûresi sevgisini yeniden ateşleyebilir Kur'ân'a i'tisam şevkine yeni bir ivme kazandırabilir Ne dersiniz?


Düşünün; bu günkü okuma saatiniz cennetin ilk sözüyle başlıyor Gözlerinizi kapayınca, sanki bir cennet buhurdanı yüzünüze vuruyor Okuduğunuz âyetler inancınızı, ibadetinizi, ahlakınızı dokuyor Elinize, ayağınıza çeki düzen veriyor Gönlünüzü yeniden inşa ediyor


Bu noktada, Mü'minûn Sûresinin başlangıcı ile ondan evvelki Hac Sûresinin sonundaki sıcak bağ ilgi çekiyor Hac Sûresi'nde; "Ey iman edenler! Rükû edin, secdeye kapanın, Rabbinize ibadet edin, hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz" (Hac 22/77) buyrulmuştu Mü'minûn Sûresinde ise, kurtuluşun şartları sayılmakta ve bunlara riayet edenlerin felaha ereceği "tahkik" ile ifade edilmektedir

Şunu bir daha idrak etmeliyim ki; felaha ermek için iman-ı hakiki şart O halde beni Hakk'a vasıl edecek gerçek imana talip olmalıyım Peygamberimin bildirdiği üzere; amellerin Allah katında en faziletlisini, içinde şüphe bulunmayan imanı aramalıyım (Bk Dârimî 2622) Nerede bulunursam, orada Allahın benimle olduğu şuuruna ermek hedefim olmalı

Namazlarda huşua riayet etmeliyim Huşu; namazın şartlarından olan niyetin tam ve mükemmel olmasıyla başlıyor Kalbten doğan bir yönelişle bütün uzuvları namaza hazırlamakla devam ediyor ve onu erkanınca eda etmekle kemale eriyor

Şunu diyebiliriz: Rabbimiz kurtuluşla müjdelediği mü'minlerinden, tam bir yönelişle huzura durmalarını istiyor

Boş ve faydasız şeylerden uzak durmalıyım

Ne dünyaya, ne ahirete faydası olmayan gereksiz şeylerle vaktimi zayi etmemeliyim Mü'min pak ve temiz tabiatlıdır Bakışım ibret için olmalı Sözüm, sükûtum fayda sağlamalı insanlara Hep bunu aramalıyım hayatımda

Malımın/servetimin zekatını vermeliyim

Bu vadide amacım; Allahın fazlından bana lutfettiğini, kulların yararına harcama bilincine varmak olmalı Zekat bir temizlikse eğer; nefsimi, bedenimi ve malımı temiz kılmanın gayretini kuşanmalıyım

Irzımı/namusumu korumalıyım

İffetli olmaya özen göstermeliyim Bu iki nezih haslet, Allah'ın başkası önünde açılmasını yasakladığı yerleri örtmemi mücbir kılmalı


Mümin, Allah'ın nefsine koyduğu arzuların tatmininde helal dairesinde kalmaya özen gösterir Şu halde, uzuvlarımı harama meyledecek yollardan korumayı, ırzı muhafazanın ilk basamağı bilmeliyim Ve buna titizlenmeliyim

Emanete riayet etmeli, verdiğim sözde durmalıyım

İnşaallah mührüyle onayladığım her söz, senet sayılmalı benim için Emanet kavramı, sadece belirli bir süre için bırakılan/teslim alınan ile sınırlı olmamalı Elimde bulunan her şeyin emanet olduğu bilinciyle hareket etmeliyim:

Mal emanet, mülk emanet Evlatlar birer emanet Bedeni taşıyan can emanet Dinin emir ve yasakları birer emanet Allahın üzerimdeki hakkı emanet ve kul hakları birer emanet

Verdiğimde emaneti ehline tevdi etmeli, aldığımda emin olmalıyım her zaman

Namaza devamlı olmalıyım Onu ağyârın tasallutundan hıfz edercesine korumalıyım

Namazım üzerine, bir muhafız uyanıklığında titizlenmeliyim Farzları ilk vaktinde, cemaatle eda etmeliyim Bir vakti fevt etme korkusu uykularımı kaçırmalı günlerce

Vakti hep gözetleyip durmalıyım Gönlüm camide, cemaatte olmalı Bir kulağım daima ezanda İşlerimi, yolculuklarımı, oturup kalkmalarımı namaz vakitlerinin hassasiyetine göre tanzim etmeliyim Çünkü o büyük buluşma, iş-güç arasında geçiştirilecek bir meşgale değil

Okuduğum ayetler, mü'mini böyle tarif ediyor Rabbim, "işte, Firdevs cennetlerine varis olacaklar bu vasıfları haiz olanlardır" diye tebşir ediyor "Onlar orada ebedi kalacaklardır" buyuruyor Sevgili Peygamberimizin içimizi umutla dolduran müjdesi, ilâhî va'di tamamlıyor: Şimdi bana on ayet nâzil oldu ki, durumu bunların gereğine uyan cennete girecektir (Tirmizî, Tefsir)

Temennîmiz o ki, ayetlerde tavsif edilen "müjdelenmiş müminler"in sayısı azalmasın, artsın Kurân okundukça titreyen hassas gönüller, gün be gün bereketlensin

kıyamet günü ile ilgili ayetler

Bakara(*) Sûresinin 85 Ayetinde
Ama siz, birbirinizi öldüren, içinizden bir kesime karşı kötülük ve zulümde yardımlaşarak; size haram olduğu halde onları yurtlarından çıkaran, size esir olarak geldiklerinde ise, fidye verip kendilerini kurtaran kimselersiniz Yoksa siz Kitab ın (Tevratın) bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Artık sizden bunu yapanın cezası, dünya hayatında rezil olmaktan başka bir şey değildir Kıyamet gününde ise onlar azabın en şiddetlisine uğratılırlar Çünkü Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir
Bakara(*) Sûresinin 174 Ayetinde
Allahın indirdiği kitaptan bir kısmını gizleyip onu az bir bedel ile değişenler (var ya); işte onlar karınlarına ateşten başka bir şey doldurmuyorlar Kıyamet günü Allah onlarla ne konuşacak, ne de onları arıtacaktır Onlar için elem dolu bir azap vardır40

Bakara(*) Sûresinin 212 Ayetinde
İnkar edenlere dünya hayatı süslü gösterildi Onlar iman edenlerle alay etmektedirler Allah a karşı gelmekten sakınanlar ise, kıyamet günü bunların üstündedir Allah dilediğine hesapsız rızık verir
Bakara(*) Sûresinin 254 Ayetinde
Ey iman edenler! Hiçbir alış verişin, hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin olmadığı kıyamet günü gelmeden önce, size rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcayın İnkar edenler ise zalimlerin ta kendileridir

Âl-i İmrân(*) Sûresinin 55 Ayetinde
Hani Allah şöyle buyurmuştu: Ey İsa! Şüphesiz, senin hayatına ben son vereceğim Seni kendime yükselteceğim Seni inkar edenlerden kurtararak temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete kadar küfre sapanların üstünde tutacağım Sonra dönüşünüz yalnızca banadır Ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim




Âl-i İmrân(*) Sûresinin 77 Ayetinde
Şüphesiz, Allaha verdikleri sözü ve yeminlerini az bir karşılığa değişenler var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur Allah kıyamet günü onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir Onlar için elem dolu bir azap vardır

Âl-i İmrân(*) Sûresinin 161 Ayetinde
Hiçbir peygamberin emanete hıyanet etmesi düşünülemez Kim hıyanet ederse, kıyamet günü, hıyanet ettiği şeyle birlikte gelir Sonra da hiçbir haksızlığa uğratılmaksızın herkese kazandığının karşılığı tastamam ödenir




Âl-i İmrân(*) Sûresinin 180 Ayetinde
Allahın kendilerine lütfundan verdiği nimetlerde cimrilik edenler, bunun, kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar Hayır! O kendileri için bir şerdir Cimrilik ettikleri şey kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır Göklerin ve yerin mirası Allahındır Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır

Âl-i İmrân(*) Sûresinin 185 Ayetinde
Her canlı ölümü tadacaktır Ancak kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete sokulursa gerçekten kurtuluşa ermiştir Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir


Âl-i İmrân(*) Sûresinin 194 Ayetinde
Rabbimiz! Peygamberlerin aracılığı ile bize vadettiklerini ver bize Kıyamet günü bizi rezil etme Şüphesiz sen, vadinden dönmezsin

Nisâ(*) Sûresinin 42 Ayetinde
O kıyamet günü, Allahı inkar edip Peygambere isyan edenler, yer yarılıp içine girmiş olmayı isterler ve Allahtan hiçbir söz gizleyemezler

Nisâ(*) Sûresinin 87 Ayetinde
Allah kendisinden başka hiçbir ilah olmayandır Andolsun sizi kıyamet gününde mutlaka bir araya toplayacaktır Bunda asla şüphe yoktur Kimdir sözü Allahınkinden daha doğru olan?

Nisâ(*) Sûresinin 109 Ayetinde
İşte siz öyle kimselersiniz (ki, diyelim) dünya hayatında onları savundunuz Ya kıyamet günü onları Allaha karşı kim savunacak, yahut kim onlara vekil olacak?
Mâide(*) Sûresinin 14 Ayetinde
Biz hıristiyanız diyenlerden de sağlam söz almıştık Ama onlar da akıllarından çıkarmamaları istenen şeylerden önemli bir kısmını unuttular Bu sebeple biz de aralarına kıyamet gününe kadar sürecek düşmanlık ve kini salıverdik Allah ne yapmakta olduklarını onlara bildirecek!

Mâide(*) Sûresinin 36 Ayetinde
Şüphesiz yeryüzünde olanların hepsi ve yanında bir o kadarı daha kendilerinin (kafirlerin) olsa da onu kıyamet gününün azabından kurtulmak için fidye verecek olsalar onlardan yine kabul edilmez Onlara elem dolu bir azap vardır

Mâide(*) Sûresinin 64 Ayetinde
Bir de Yahudiler, Allahın eli bağlıdır dediler Söylediklerinden ötürü kendi elleri bağlansın ve lanete uğrasınlar! Hayır, onun iki eli de açıktır, dilediği gibi verir Andolsun, sana Rabbinden indirilen (Kuran) onlardan birçoğunun azgınlık ve küfrünü artıracaktır Biz onların arasına kıyamete kadar düşmanlık ve kin saldık Her ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa Allah onu söndürmüştür Onlar yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışırlar Allah bozguncuları sevmez

Mâide(*) Sûresinin 116 Ayetinde
Allah kıyamet günü şöyle diyecek: Ey Meryem oğlu İsa! Sen mi insanlara Allahı bırakarak beni ve anamı iki ilah edinin dedin? İsa da şöyle diyecek: Seni bütün eksikliklerden uzak tutarım Hakkım olmayan bir şeyi söylemem benim için söz konusu olamaz Eğer ben onu söylemiş olsaydım elbette sen bunu bilirdin Sen benim içimde olanı bilirsin, ama ben sende olanı bilemem Şüphesiz ki yalnızca sen gaybları hakkıyla bilensin
Enâm Sûresinin 2 Ayetinde
O öyle bir Rabdır ki, sizi çamurdan yaratmış, sonra (her birinize) bir ecel tayin etmiştir (Kıyametin kopması için) belirlenmiş bir ecel de onun katındadır Siz ise hâlâ şüphe ediyorsunuz

Enâm Sûresinin 12 Ayetinde
De ki: Şu göklerdekiler ve yerdekiler kimindir?Allahındır de O merhamet etmeyi kendine gerekli kıldı Andolsun sizi mutlaka kıyamet gününe toplayacak Bunda hiç şüphe yok Kendilerini ziyana uğratanlar var ya, işte onlar inanmazlar
Enâm Sûresinin 15 Ayetinde

De ki: Ben Rabbime isyan edersem gerçekten, büyük bir günün (kıyamet gününün) azabından korkarım


Enâm Sûresinin 31 Ayetinde


Allahın huzuruna çıkmayı yalanlayanlar gerçekten ziyana uğramıştır Nihayet onlara ansızın o saat (kıyamet) gelip çatınca bütün günahlarını sırtlarına yüklenerek, Hayatta yaptığımız kusurlardan ötürü vay halimize! diyecekler Dikkat edin, yüklendikleri günah yükü ne kötüdür

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.