Ceza Hukuku |
05-16-2008 | #1 |
[KAPLAN]
|
Ceza HukukuCeza Hukuku Kanunilik ilkesi « Kanunsuz suç ve ceza olamaz » İşlendiği zamanın kanunu tarafından açıkça suç sayılmayan bir fiili cezalandırma ve kanun tarafından açıkça tespit edilmeyen bir ceza ile cezalandırma yapılamaz Fiil işlenmeden, davranış gerçekleşmeden önce ceza yargısında suç olarak öngörülmüş olması ve bu suçun cezasının önceden tespit edilmiş olması gerekir Kanunsuz suç ve ceza olamaz kuralının hukuk düzenimizde varlığı dolayısıyla ortaya bir takım sonuçlar çıkar a-Ceza kuralının kanunla öngörülmesi: Buradan ceza kuralının ancak kanunla konabileceği, eğer bir kanun tarafından öngörülmemişse bir fiilin suç sayılmasına ve ceza yaptırımı uygulanmasına imkan olmadığı şeklinde bir sonuç anlaşılır Daha sonra kabul edilen bir ceza kuralı veya sonradan cezayı ağırlaştıran bir ceza kuralı önceki fiile uygulanamaz Ceza hukukunda, mahkeme suç olduğu iddiasıyla değerlendirmesine sunulan bir fiilin suç ceza kurallarında suç olarak öngörülmediğini saptadığında, fiili toplum düzenine aykırı nitelikte görse dahi, kendi yargısı uyarınca cezalandırma yoluna gidemez b-Ceza kuralı uygulamasında kıyas yasağı: Kıyas, kanunda öngörülen durumlara ilişkin düzenlemeleri veya genel ilkelerden elde edilen düzenlemeleri, kanunda öngörülmeyen benzer durumları kapsamına alacak şekilde genişleterek bu durumları çözümleme işlemidir Suçu kanun koyacağı için, yargıç yorum yapıyorum diye kanun koyucunun açıkça öngörüp cezalandırmadığı bir fiili benzetme yoluyla da yaptırım alanına sokamaz; bir fiil hakkında mevcut olan hükmü benzerliği dolayısıyla başka bir fiile uygulayamaz Kıyasla bir suç veya ceza yaratılamaz Kıyasla ceza ağırlaştırılamaz, hafifletilemez Ancak kıyas yasağını, yorum kurallarının uygulanması sonucu kanun hükmünün uygulanacağı fiilin mahiyetini saptama ile karıştırmamak gerekir Mesela, elektrik kaçakçılığını da, elektriğin, hırsızlık suçu tanımındaki menkul mal kavramı içerisine sokularak, kaçak elektrik kullanılmasının suç unsuru oluşturduğu sonucuna varılması “Tereddüt olan durumlarda sanık lehine yorumlanır” Ceza Kurallarının Uygulanması (yürürlüğü) I-Zaman bakımından uygulanması Geçmişe yürümezlik kuralı: Ceza kuralları, genel olarak yürürlüğe girmelerinden sonra işlenen fiillere uygulanırlar üSuçun işlenmesi anında yürürlükte olan ceza kuralına göre suç teşkil etmeyen bir fiilden ötürü kimse cezalandırılamaz üÖnceki kurala göre suç sayılan bir fiil işlenmesinden sonra çıkarılan bir kurala göre daha ağır cezaya çarptırılamaz Geçmişe yürürlülük istisnası: Kişinin yararına olan durumlarda, yani mevcut olan bir suçu ortadan kaldıran ya da suçun cezasını azaltan kuralın geçmişe yürümesi kabul edilmiştir üİşlendikten sonra yapılan kanuna göre cürüm ve kabahat sayılmayan bir fiilden dolayı kimse cezalandırılamaz üBir cürüm veya kabahatin işlendiği zamanın kanunu sonradan yayınlanan kanunun hükümleri birbirinden farklı ise failin lehinde olan kanun uygulanır II-Yer bakımından uygulanması Genellikle suçun işlendiği yere göre tayin edilir İlkeler a-Mülkilik (ülkesellik) ilkesi: Ceza kurallarının uygulanma alanlarının bunları koyan devletin ülkesi alanı ile sınırlı olduğunu kabul eder b-Kişisellik (şahsilik) ilkesi: Ceza kurallarının, onları koyan Devletin suç işleyen vatandaşlarına uygulanmasına yöneliktir c-Koruma ilkesi: Ceza kurallarının onları koyan Devlete ya da onun yurttaşlarına karşı işlenen suçlara uygulanmasını ifade eder d-Evrensellik ilkesi: Ceza kurallarının, nerede, kim tarafından ve kime karşı işlenirse işlensin tüm suçlara uygulanması anlamına gelir Hiçbir suçun cezasız kalmaması için uygulanan bir ilkedir Suçluların geri verilmesi: Mevzuatımızda Türk yurttaşlarının geri verilmesi kabul edilmemekte ayrıca kabahat suçları ile siyasal, askeri ve onlarla bağlantılı suçlar geri verme dışı tutulmaktadır Mahkeme hem kişinin yabancı olduğuna hem de işlediği suçun adi nitelikte olduğuna karar verirse, hükümet takdirine göre, o kişiyi geri verip vermemekte serbesttir III-Kişi bakımından ceza kurallarının uygulanması Ceza hukuku kurallarının bir ayırım yapılmaksızın herkese uygulanması, cezalandırma bakımından herkesin eşit durumda olmasıdır İstisnalar 1-Cumhurbaşkanının Sorumsuzluğu ve Dokunulmazlığı: Kural, cumhurbaşkanının görevi ile ilgili konularda ne hukuk ne de ceza sorumluluğunun bulunmadığıdır Ancak cumhurbaşkanı vatana ihanetten dolayı TBMM üye tam sayısının 1/3’ünün teklifi üzerine, üye tam sayısının 3/4’ünün kararıyla suçlanabilir 2-Yasama Sorumsuzluğu ve Dokunulmazlığı: Belirli fiillerden ötürü hiçbir zaman kovuşturma yapılamaması sorumsuzluk halini, diğer bazı fiillerinden ötürü de ancak yasama organının izniyle ya da görevin sona ermesinden sonra kovuşturma yapılabilmesi veya cezanın çektirilebilmesi de dokunulmazlık halini ifade eder a-Yasama sorumsuzluğu: TBMM üyeleri meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, mecliste ileri sürdükleri düşüncelerinden, bunları meclis dışında tekrarlama ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar Bu çerçeve içerisindeki oy, söz ve düşünce açıklamalarından dolayı de ceza ne de hukuk davası açılamaz Bu sorumsuzluk devamlıdır b-Yasama dokunulmazlığı: Sorumsuzluk çerçevesine girmeyen ve suç teşkil eden fiillerden dolayı, meclisin kararı olmadan meclis üyesi hakkında kovuşturmaya girişilememesi ve hükmedilmiş cezanın çektirilememesidir Dokunulmazlık, sorumsuzluktan farklı olarak yasama dışındaki fiillerle ilgilidir Sadece ceza kovuşturmalarını ve ceza çektirilmesini engeller; görev süresince devam eder ve meclis tarafından kaldırılabilir (Meclisin kararı olmadıkça bir meclis üyesi; tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz) Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır Dokunulmazlık nedeniyle geçen süre zamanaşımı süresine dahil değildir 3-Diplomasi dokunulmazlığı: Yabancı bir ülkede görevli bulunan diploması memurlarının, yerel kanunlara ve mahkemelerin yargılama yetkisine tabi bulunmamalarını anlamına gelir Diplomasi dokunulmazlıklarından yararlanacak kişiler, diploması temsilcileri ve maiyetleridir Diplomasi temsilcileri bağlı bulundukları Devleti temsil yetkisine sahip kişilerdir Bunlar büyükelçiler, elçiler ve maslahatgüzarlardır Diplomasi dokunulmazlığının hukuk davası açılamaması, haberleşme dokunulmazlığı, elçilik binasının dokunulmazlığı gibi sonuçları vardır Suç Suç, ceza kanunu tarafından konulmuş bir emir veya yasağın ihlalidir Suç, kanunun ceza tehdidi yaptırımı altında koyduğu yasağa ya da emre karşı olan davranış şeklinde tanımlanır Ceza kanuna göre, suçlar, cürüm ve kabahatler olmak üzere ikiye ayrılmıştır Cürümler, kabahatlere nazaran daha ağır sayılan ihlallerdirDaha ağır cezayı gerektirirler Ölüm, ağır hapis, hapis, ağır para cezası vb Kabahatler, cürümlere nazaran ihlal ettikleri hak ve menfaat daha azdır Hafif hapis, hafif para cezası vb cezayı gerektirir 1-Suçun faili (Suçun aktif sujesi): Suçun faili, suçu işleyen, işlenmesine katılan kişidir Hukuka aykırı fiili işleyen kimse suçun failidir 2-Suçun mağduru (Suçun pasif sujesi): Suç teşkil eden fiille menfaati ihlal edilen kimsedir A,B’yi vuruyor A suçun faili (suçun aktif sujesi) B suçun mağduru (suçun pasif sujesi) 3-Suçtan zarar gören: A,B’yi vuruyor A suçun faili (suçun aktif sujesi) B suçun mağduru (suçun pasif sujesi) A’nın akrabaları suçtan zarar gören Öldürülen suçun mağduru, başka türlü menfaatleri ihlal edilenler yani akrabalar suçtan zarar görenlerdir Suçun hukuki konusu: Suç sayılan fiil tarafından ihlal edilen hukuki varlık veya menfaattir Hırsızlık suçunun hukuki konusu; menkul mal üzerindeki zilyetliktir Suçun maddi konusu: Suç sayılan fiilin yöneldiği kişi veya şeydir Hırsızlıkta suçun maddi konusu taşınabilir şeydir Suç ve Unsurları ¬Maddi unsur ¬Manevi (psikolojik) unsur ¬Hukuka aykırılık unsuru ¬Tipiklik unsuru I-Suçun Maddi Unsurları 1-Hareket: Hareket kişinin vücuduyla yaptığı bir iradi davranış şeklidir Maddi unsur bakımından gerekli davranış ya bir hareket ya da bir ihmal şeklinde ortaya çıkabilir a-İcra-i hareket: Kanunun yasakladığı bir hareketin yapılması suretiyle işlenen suçlara “icrai suçlar ya da hareket suçları” denir Malın çalınması, adam öldürme b-İhmali hareket: Belli bir tarzda davranışta bulunmamak, belli bir davranışı yapmamak Suçu ihbar etmeme, memurun görevini ihmal etmesi 2-Sonuç bakımından: Kişinin hareket veya ihmali ile dış dünyada meydana getirdiği değişiklik şeklinde ifade edilen sonuç, doğal anlamda sonucu ifade etmektedir Doğal anlamdaki sonuç yasada yazılı suç kavramına uygunsa cezayı gerektirir sZarar suçları: Adam öldürme sTehlike suçları: Su basması tehlikesi yaratma sAni suçlar: Meydana gelen neticenin o an olup bittiği suçlardır sMütemadi suçlar: Meydana gelen netice zaman içinde devam etmelidir 3-İlliyet (nedensellik) bağı: Hareket ile sonuç arasındaki maddi bağlantıdır “Yasanın öngörmüş olduğu sonucun, failin hareketiyle oluşmuş olması gerekir” a-Şartların eşitliği kuramı: Sonucun meydana gelmesinde etkili olan, yani bulunmaması halinde sonucun meydana gelmemesine yol açacak olan her şart neden olarak kabul edilir A, B’yi yaralıyor fakat B’yi hemen hastaneye götürüyorlar ama araç hastaneye giderken başka bir araçla çarpışıyor ve B ölüyor Burada A, B’nin ölümünden sorumludur A, B’ yi yaralamamış olsa , B araca binmeyecek, hastaneye gitmeyecek, araç çarpamayacak ve ölmeyecektir b-Uygun neden kuramı: Sonucun meydana gelmesinde doğrudan etkili olan hareketler dikkate alınarak , diğerleriyle illiyet bağı kurulmayacaktır (Yine aynı örnekte) A, B’nin ölümünden sorumlu değildir Sadece yaralamadan sorumludur A’nın hareketiyle B’nin ölümü arasında bir illiyet bağı (maddi bağlantı) kurulamayacaktır II-Suçun Manevi Unsuru Kusur: Fail ile onun fiili arasındaki ruhsal, psikolojik (sübjektif) bağlantıyı ifade eder Tipik kusur: Bir fiilin bilerek ve isteyerek işlenmesi halidir Kusur >İrade özgürlüğü >Kusur yeteneği İrade özgürlüğü: Bir kimsenin istediğini yapması veya istemediğini yapmaması olanağı varsa burada irade özgürlüğü vardır İrade özgürlüğü için irade serbestisine bakarız Kusur yeteneği: Doğru ile yanlışı ayırtedebilme yeteneğidir Anlama ve isteme yeteneği birlikte varsa bu kişinin kusur yeteneği vardır diyebiliriz Anlama yeteneği: Doğruyu yanlıştan haklıyı haksızdan ayırtedebilme yeteneğidir İsteme yeteneği: Anlayabilme ve ona uygun olarak da davranma davranmayı isteme Kusur Yeteneğine Etki Eden (Azaltan, Kaldıran) Sebepler I-Kusur yeteneğinin bulunmadığı, azaldığı biyolojik aşama (yaş küçüklüğü, sağır ve dilsizlik): 1-Fiili işlediği zaman 11 yaşını doldurmamış kişiler cezai ehliyet taşımazlar 2-11 yaşını bitirmiş 15 yaşını bitirmemiş olanlar: Şayet fail temyiz kudretine sahip olmadan hareket etmişse kendisine ceza verilmez 3-15 yaşını bitirmiş 18 yaşını bitirmemiş olanlar: Cezai sorumluluk var ancak cezalar indirilerek verilir 4-15 yaşını bitirmemiş sağır ve dilsizler hakkında tahkikat yapılamaz 15-24 yaşlar arasında olan sağır ve dilsizlere fiili temyiz kudretine sahip olmamaları halinde ceza verilmez II-Suçu işleyenlerin zihni durumu (Akıl hastalığı) 1-Tam akıl hastalığı: Fiili işlediği zaman şuur ve hareket serbestisini tamamen ortadan kaldıran akıl hastalığıdır Ceza verilmez bunlara emniyet tedbiri alınır 2-Kısmi akıl hastalığı: Fiili işlediği zaman şuur ve hareket serbestisini önemli derecede azaltacak akıl hastalıklarıdır Bunlara ceza indirimi yapılır Emniyet tedbiri yok III-Sarhoşluk ve uyuşturucu madde etkisi: 1-İstemeyerek sarhoşluk ve uyuşturucu madde etkisi: Hareketlerin şuur ve serbestisini tamamen ortadan kaldırmışsa faile ceza verilmez Şuur ve serbestiyi önemli derecede azaltmışsa faile ceza verilir 2-İsteyerek sarhoşluk ve uyuşturucu madde etkisi: Ceza sorumluluğunu kaldırmaz veya azaltmaz Kusur çeşitleri A-Kast B-Taksir C-Objektif sorumluluk Kast ve taksir kusurun yoğunluğuna ve daha az yoğunluğuna göre belirlenir A-Kast: Kast, bir suçun bilerek ve isteyerek işlenmesidir (Kast = bilme + isteme) Bilme unsuru: Suçun kurucu unsurlarının fail tarafından bilinmesidir İsteme unsuru: Suçun kalıbında meydana gelen fiili ve sonucu istemektir Kastın unsurları: 1-Doğrudan kast: Failin gerçekleşmesini istediği sonuçlara ilişkin doğrudan kastıdır Sonuç failin istemiş olduğu sınırlar içinde kalmışsa doğrudan kast söz konusudur Mesela öldürmek istediği kimseyi attığı mermi ile öldüren kimsenin kastı 2-Dolaylı (muhtemel) kast: Fail tarafından muhtemel hatta sadece mümkün olarak öngörülen sonuçlara ilişkin kast dolaylı (muhtemel) kasttır Sonucun gerçekleşmesini büyük bir ihtimal olarak görüyor ama başka bir sonucu düşünerek hareket ediyor Mesela pek çok insanın da ölebileceğini öngörerek bir meydana panik yaratmak için bomba koyup bu sonuca neden olan kimsenin kastı, dolaylı (muhtemel9 kasttır 3-Taammüt kastı: Failin, sonuca yönelik direk bir kastı vardır Burada bilme ve istemenin dışında planlama, tasarlama ve soğukkanlılık vardır Doğrudan kastın yoğun halidir A, B’yi öldürmeyi amaçlıyor B’yi öldürmeye karar veriyor ama bunun için uygun bir yer, uygun bir zaman, uygun bir silah belirliyor ve fiili soğukkanlılıkla işliyor B-Taksir: Kasta nazaran daha hafif bir unsurdur Suçun bilerek değil de bunun dışındaki bir takım hallerle işlenmesidir Tedbirsizlik, dikkatsizlik, acemilik ve mevzuata uymama sebebiyle, failin isteyerek yaptığı bir hareketten istemediği bir sonucun meydana gelmesi taksiri ifade eder Yapılan bir hareketten istenmeyen sonucun meydana gelmesi taksirin varlığı için yeterli değildir Ayrıca; tedbirsizlik, dikkatsizlik, acemilik ve mevzuata aykırı hareket etmiş olması da gereklidir Bilinçli taksir: Failin sonucu öngördüğü fakat istemediği hallerde mevcuttur Bilinçsiz taksir: Failin sonucu öngörmeden hareket ettiği durumlarda söz konusudur Taksirle kastı ayırmada kıstaslar -Kastta hem hareket hem de sonuç iradidir Taksirde hareket iradidir ancak sonuç iradi değildir 2-Kastta sonuç istenir ama taksirde sonuç istenmez Taksirin unsurları 1-Yasanın öngördüğü sonucu meydana getirecek bir fiil olmalı 2-Sonucun öngörülebilir olması 3-Sonucun istenmemiş olması 4-Fiille sonuç arasında bir illiyet bağı olmalı Kasta etki eden (ortadan kaldıran) haller: Cürümde kastın bulunmaması cezayı ortadan kaldırır Dikkatsizlik, kurala uygun davranmama sonucu cürümlerde ceza vardır Hata: Hukukta hata, bir fiili işlerken, ortaya koyacağı sonucu bilmemek, eksik ya da yanlış bilmektir Hatadan dolayı işlenen fiillerde ağırlaştırıcı sebepler uygulanmaz, hafifletici nedenler varsa uygulanır “Kanunu bilmemek mazeret sayılmaz” Bir fiil işlenmiş ve suç unsuru teşkil ediyorsa, fail de bu fiilin suç olduğunu bilmediğini ileri sürerek cezadan kurtulamaz Faile kanundaki ceza verilir C-Objektif Sorumluluk: Ceza hukukunda prensip, hiç kimsenin kusurlu olmadıkça cezalandırılmayacağıdır Bununla beraber fail ile fiil arasında psikolojik bir bağ (kast veya taksir) bulunmamasına rağmen bir kimsenin cezalandırıldığı hallerin bulunduğu ileri sürülebilir Kusursuz Sorumluluk I-Kastı aşan suretle işlenen suçlar: Adam öldürme; Kastı aşan suretle adam öldürmede, öldürme kastı olmaksızın ölüme sebep olunması söz konusudur II-Neticesi sebebiyle ağırlaşan suçlar: Suçun varlığı için gerekli olanın ötesinde zararlı ve tehlikeli bir sonucun meydana gelmesi halinde cezası ağırlaştırılan suçlara “sonucu nedeniyle ağırlaşan suçlar” denir Bu ikinci sonuç sadece failin davranışından kaynaklandığı için, yani onun bu sonuç yönünden kasıtlı veya taksirli olması aranmaksızın faile yüklenir İftira, yalan tanıklık, yalan bilirkişilik cürümlerinde bunları oluşturan fiillerin belirli mahkumiyetlere neden olmaları halinde, cezanın ağırlaştırılması yoluna gidilir III-Hukuka aykırılık unsuru: Fiilin hukuk düzeni ile bir çelişki ve çatışma halinde bulunması demektir Hukuk düzeni çelişki ve çatışmanın söz konusu olabilmesi için, işlenen fiilin bir ceza kuralı tarafından öngörülen yasak veya emre aykırılık taşıması ve aynı zamanda hukuk düzeninin (ister ceza niteliği taşısın ister taşımasın) başka bir kuralı tarafından yapılmasına izin verilmemiş ya da yapılması emredilmemiş olması gerekir Hukuk düzeni suç sayılan fiillere başka gerekçelerle izin vermiş ya da yapılmasını emretmiş olabilir Hukuka uygunluk nedeni: Bir ceza kuralının yasakladığı fiile müsaade ederek onu hukuka aykırı olmaktan çıkaran kurala “hukuka uygunluk nedeni” denir Hukuka uygunluk nedenleri: I-Genel hukuka uygunluk nedenleri: 1-Bir kanun hükmünü yerine getirme: İcra memurunun haciz işlemi; infaz görevlisinin ölümden sorumlu olmayışı; suçlu kaçarken izlemekle görevli olan inzibatın silah kullanmasından dolayı yaralamadan veya ölümden sorumlu olmayışı 2-Yetkili makam ya da merciin emrini yerine getirme: Bir emir, meşru emrin şartlarını taşıyorsa, yetkili makamdan verilip, yerine getirilmesi memurun görevi gereği ise hukuka aykırılığı ortadan kaldırıcı bir nitelik gösterir Yargıcın tutuklama kararına uyarak ilgili kişiyi özgürlüğünden mahrum eden polis suç işlemiş olmaz Konusu suç teşkil eden emir uygulanmaz(Askeri ve kolluk kuvvetleri ile ilgili istisnalar hariç) Kim olursa olsun, konusu suç teşkil eden emri veren ve bunu yerine getiren kişiler işlenen fiilden sorumlu tutulurlar 3-Yasal savunma (meşru müdafaa): Gerek kendisinin gerek başkasının nefsine ve ırzına vuku bulan haksız bir fiili hemen defi zaruretinin söz konusu olduğu mecburiyetle işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez Meşru müdafaa için: a-Saldırı olacak b-Saldırı bir kimsenin nefsine veya ırzına yönelmiş olacak c-Saldırının hukuka aykırı olması gerekir d-Saldırıyı o anda savuşturmak zorunluluğu olacak e-Saldırıyla savunma arasında bir denge olacak 4-Zorda kalma durumu (zaruret hali): Gerek nefsini ve gerek başkasını vukuuna bilerek mahal vermediği ve başka türlü tahaffuz imkanı da olmadığı ağır ve muhakkak bir tehlikeden korumak zaruretinin söz konusu olduğu mecburiyetle işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez Meşru müdafaadan farklı olarak burada haksız bir saldırı ve ona karşı kendini savunma söz konusu değildir Zaruret haline örnek olarak dağa tırmanmakta olan dağcılardan birinin boşluğa yuvarlanması ve diğerlerinin tüm çabalarına rağmen onu kurtaramayıp kendilerini kurtarmak için tehlikede olan dağcıyı tutan ipleri kesmeleri ya da deniz kazasında ancak bir kişiyi taşıyabilen can simidinden yararlanmakta olan kişinin diğerine izin vermeyerek boğulmasına sebebiyet vermesi halleri gösterilebilir Zaruret halinde tehlikenin bazı nitelikleri vardır: a-Ağır ve muhakkak bir tehlike olacak: Bu tehlikeyi yaratan bir insan fiili ya da tabiat olayı olabilir mesela bir vahşi hayvan saldırısında bir eve kapı kırarak girmek Ya da açlıktan ölmek üzere olan bir kimsenin dükkanın tezgahından bir ekmek alıp yemesi (Tehlike basit nitelikte olmayacak) b-Tehlike kendisinin veya bir başkasının nefsine yönelik olacak c-Tehlikeye bilerek yol açılmamış olacak: Tehlikenin ortaya çıkmasına zorda kalan kişinin yolaçmamış olması gerekir d-Tehlikeden başka türlü kaçınma ve korunma imkanı olmayacak: Başka bir eczane yoksa ve ilaca hayati ihtiyaç varsa, eczane de kapalıysa eczanenin camının kırılıp içeriden ilacın alınması e-Kurtarılan hak ile çiğnenen hak arasında denge olacak 5-Suç mağdurunun rızası: Mağdurun rızası da fiili hukuka uygun bir hale getirmektedir Başkasının taşınabilir malının mağdurun rızasıyla alınmış olması halinde hırsızlık söz konusu değildir |
|