Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye > Marmara Bölgesi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ahmet, bilgi, camii, hakkında, istanbul, resimleri, sultan

Sultan Ahmet Camii Hakkında Bilgi Ve Resimleri İstanbul

Eski 08-14-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sultan Ahmet Camii Hakkında Bilgi Ve Resimleri İstanbul



sultan ahmet camii hakkında bilgi,sultan ahmet camii tarihçesi,sultan ahmet camii nerede,sultan ahmet camisinin özellikleri

İstanbul Sultan Ahmet Camİİ



17Yüzyılın iki önemli eserinden biri olan Sultanahmet Camii, Sinan’dan sonra Türk mimarlığının meşalesini ele alan Mimar Sedefkâr Mehmet Ağa’nın ellerinde yükselirken Sinan’ın Şehzade Camii, göz önünde tutulmuş, ancak onun şeması çok ileriye götürülmüştür

Bilindiği gibi caminin banisi Sultan IAhmet genç yaşta, henüz 14 yaşında iken Osmanlı tahtına 14hükümdar olarak oturmuş ve 14 yıl saltanat sürdükten sonra 1617 de vefat etmiştir

Zitvatorok barış anlaşması bölgeye ve Osmanlıya bir rahatlama dönemi açıp devletinin prestijini tekrar perçinleyince Allah’a bir teşekkür belgesi olmak üzere taht şehrinde o zamana kadar görülmemiş güzellikte bir mabed yükseltmeyi aklına koyar Baş motifi ve tutkusu, kulluğunu kanıtlayabilmek üzere, o zamana kadar yapılmış olan camilerin en büyüğünü ve en güzelini yapmak ve özellikle de Ayasofya'yı geçmek buna birde nam-u şanını kıyamete kadar yaşatacak bir eser bırakma ihtirası hiç çekinmeden eklenebilir

Sultan IAhmet’in dindar bir padişah olduğu bütün kaynaklarda ittifakla belirtilmiştir XVII Yüzyılın başlarına gelindiğinde İstanbul’un belli başlı tepeleri, her biri bir padişah ismi taşıyan cami ve külliye binaları ile tutulmuştu Bununla birlikte Sultan Ahmet, büyük istimlâk paraları ödemek ve birçok ünlü vezir ve paşa sarayı yıkmak pahasına rabbine ulu bir mabed inşa ettirmeyi samimi inancının bir vecibesi olarak telakki ediyordu

Mimar Mehmet Ağa 1569 -1570 de sarayın sedefkârlık ve mimarlık bölümüne dâhil olduktan sonra önünde yepyeni bir yol açılır ve tam 21 yıl dahi Koca Mimar Sinan ağaya çıraklık ve kalfalık eder Koca Sinan’ın vefatından sonra baş mimarlığa geçer Artık Mehmet ağaya imparatorluk yolları açılır, koca devletin hangi köşesinden gelirse gelsin tüm milletler ve cemaatlerinin bütün yetenekli çocuklarını bünyesinde eriten imparatorluğun geniş topraklarında olanca hazinelerini ve nimetlerini sergileyen düzeni içinde sedefkârlığı ve mimarlığı yanında devletin çeşitli birimlerinde görev alır Mimarbaşı olduktan sonra ilk işi Kâbe’nin onarılması ve ünlü altın oluklarının konulmasıdır

At meydanının (hipodrom) kıble yönünde bulunan Ayşe Sultan sarayı denize bakıyordu, alanı çok geniş ve Topkapı sarayına yakındı, çevresi de fazla meskûn değildi Padişah tarafından bu yer uygun görüldü Adı geçen Ayşe Sultana otuz bin halis ayarlı altın gönderdi, o da gönül hoşluğu ile mülkünü tapuda hemen hünkâra devretti Sıra caminin temelinin kazılmasına geldiğinde bunun için Osmanlı usulü büyük bir tören düzenlendi 1018 yılı recep ayının 9perşembe günü (Bugünkü takvimle 1609 yılı olduğu kesinde ayı yaklaşık olarak ekim başı oluyor) Devlet erkânı yıkımlarla açılan boşluk arazide toplandılar Evliya Çelebiye göre, caminin temel imamı Evliya efendi, temel şeyhi Mahmud efendi (Aziz Mahmud Hudai), temel kadısı Kara Sümbül Ali efendi, mutemedi Kalender Paşa, temel nazırı Kemankeş Ali Paşa’dır Temeline ilk kazmayı bizzat Sultan Ahmet Han vurdu Bu kazma bugün Topkapı Sarayı müzesindedir Temel kazmaya başlanınca ilk önce Sultan Ahmet Han eteğiyle toprak taşıyarak ''Ya Rab Ahmet kulunun hizmetidir''diye dua etmişti Caminin tamamlanması ise 1026 hicri yılı Cuma Del-ahiresi ayının 4günü bugünkü takvimle 9 Haziran 1617 etmektedir Böylece inşaat 7 yıl 5 ay 6 gün sürmüş oluyordu

Cami, medrese, daru-l kurra, sıbyan mektebi, arasta, hamam, imaret, darü’ş-şifa ve türbeden oluşan külliyenin merkez yapısı olup bir dış avluyla çevrelenmiştir Camii duvarları ile sınırlanan ibadet alanı biçim olarak kareye yakın bir dikdörtgendir5350x4947 metrekaredir Sultanahmet caminin içi dört yapraklı yonca planına sahiptir Monotonluğu gidermek amacıyla güney tarafın dışında dört yana galeriler yapılmıştır Kıble duvarı bu nedenle diğerlerine ters düşer Tamamen dışta kalan payele mukabil olarak girintileri yoktur Diğer yanlarda üçer adet olan eksedralar güney tarafta ortadakinin zorunlu olarak kaldırılması nedeniyle sadece iki tanedir Dört fil ayağı çok etkilidir Son derece büyük olmalarına rağmen mermer kaideleri çok sayıda dış bükeyli profile sahiptir Üst kesimde ayağı bezemeli kısmından alt kısmı ayıran yazıtlı bir bant yer alır Boyutları kubbenin oranlarını bozar, çünkü kubbe 43 metre yüksekliği ve 23,5 m çapı ile nispeten mütevazı ölçülere sahiptir Bu ölçüler Mehmet ağanın bir mühendis olarak kabiliyetini gösterir Caminin içi çok mahirane yerleştirilen 260 pencere sayesinde ferah bir havaya bürünmüştür Pencerelerin yerleştiriliş şeklinden dolayı büyük kubbe sanki havada asılı gibi durmaktadır Pencereler ilk yapılışta çiçek motifleri ile bezeli vitraylarla örtülüydü yani düz pencere camı yoktu ve bu renkli cam işlemeciliği en üst kalitede idi Bu özelliği mabedi o tarihlerde gezmiş olan bütün yabancı gezginler fark etmişler ve penceredeki bu renk oyunu buluşuna ve onu uygulama kusursuzluğuna hayran kalmışlardır

Bilindiği gibi, batılılar bu camiye mavi cami anlamında “Blue Mosque” demektedirler Bu cami, emsallerinin hiçbirinde olmadığı kadar aydınlık ve ferahtır Üç sıra halinde duvarlarda, yarım, merkezi ve köşe kubbelerin kasnaklarında açılmış sayısız pencereden ışık alan caminin, duvarlarını kaplayan çini ve kalem işi süslemelerindeki hakim renk olan mavi, camiye bu ismin verilmesinde neden olmuştur

İznik ve Kütahya atölyelerinin 16yy sonu ve 17yy başı ürünleri olarak tarihlere çinilerde zengin bir göz çeşitlemesi göze çarpmaktadır Kare parçalarda beyaz, dikdörtgen biçimli bordür çinilerde lacivert çini üzerine işlenen asma dalı enginar, erik, narçiçekleri, karanfil, nane, madalyonvari çiçek grupları, menekşe, mine, sümbül ve yaseminler, üzüm salkımları, ağaç ve yapraklarda firuze, gri, kahverengi, kırmızı, mercan ve mühür lacivert mavi mor siyah yeşil gibi renklerin tonları kullanılmıştır Camii ile ilgili kayıtlara göre 21043 adet çini kullanılmıştır

Çini kaplamadan itibaren devreye kalem işleri girer Duvar satıhları, kemer yüzleri ve kubbe içleri yazının refakatiyle kalem işleriyle zengince süslenmiştir Bunlarda da çiçek ve yaprak motifleri kompozisyonların ana elemanıdır Dönemine ait yazıların Hattat Kasım Gubari’ye ait olduğu kabul edilir

Sultanahmet Caminin mihrabı, minberi,hünkâr mahfeli de ayrı birer sanat yapıtıdırİçi çiçek dolu motifli çinilerle kaplı olan mihrabı mermerden yapılmış üzerinde servi motifleri bulunan sütuncuklarla bezenmiştir Geometrik geçmeli ve kabartmalı olan minber altın yaldızlıdır Altın yaldızlı çinilerin sedef kakmalı kapısı ve ince duvar işlemesiyle hünkâr mahfeli bir başyapıttır İlki bu camide yapılan hünkâr kasrı daha evvel cami dâhilinde, padişahın namaz kılması için yapılan hünkâr mahfiline ilk defa bu camide, namaz öncesi ve sonrasında padişahın istirahat etmesi maksadıyla bir köşk ilave edilmiştir Sonraları benimsenerek birçok sultan camisinde uygulanan bu köşk, cami içindeki hünkâr mahfiline kolayca geçilebilecek köşelerde veya caminin ön cephesinde inşa edilmiştir

Caminin mermer döşemeli iç avlusu 26 sütunun üzerine oturtulmuş 30 kubbeyle örtülü revakla çevrilidirAvlunun ortasında altı sütunlu şadırvan vardırŞadırvan sütunları karanfil ve lale motifleri ile bezenmiştir Süleymaniye Camisi avlusundaki gibi, abdest almak için değil fıskiyeli bir havuz mahiyetinde olup şadırvan geleneğini sürdüren bir elemandır Hünkâr mahfelinin pencereleri üzerindeki camgöbeği çinilerin güzelliğini üzerlerini altın yaldızla yazılan gayet nefis bir celi sülüs ayet son derece yükseltmektedir Şimdiye kadar bu kitabeye başka bir yerde tesadüf edilmemiştir

Altı minaresi olan yegâne camidir Minarelerin dördü üçer ikisi’ de ikişer şerefelidir Bu caminin inşasından evvel altı minareli camii yalnız Mekke Camii olduğu için şerefini muhafaza etmek üzere Mekke camiine yedinci olarak bir minare ilave edilmiştir Minarelerin 16 şerefeli olması muhtemelen IAhmet'in kaçıncı padişah olduğunu gösterir

IAhmet 14'üncü padişah olduğu halde şerefelerinin sayısı 16 ise de Yıldırım Beyazıt’ın oğulları Emir Süleyman ve Musa Çelebi de padişahlar arasına katılmıştır

Sultan Ahmet'in altın minareli bir camii yaptırmak istediği konusundaki rivayetler gerçek dışıdır4 Minarenin külahlarının altın kaplanmış olması halk arasında bu tür hikayelerin çıkarılmasını etkilemiş olabilir

Sultan Ahmet Camii, büyüklükte yücelişin, zarafetle ihtişamın, imanla samimiyetin bütünleşip kaynaştığı ulu bir mabeddir Onun alçak gönüllü ve dindar banisi caminin tamamlanmasından kısa bir süre sonra, külliye binaları tamamlanmadan vefat ederek caminin dış avlusunun kuzeydoğu köşesinde yaptırılan türbede yatmaktadır



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.