Sağlık Makaleleri (Arşiv) | 
     
| 
	
			
			 | 
		#1 | 
| 
			
 
rock_alltime
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Sağlık Makaleleri (Arşiv)Güneş yanığı, kansere sebep olabilir Her yıl tedbirsiz güneşlenme sebebiyle birçok ölüm vakaları ile karşılaşılıyor   Güneş yanığı belirtileri kısa vadede kendini göstermese de uzun vadede güneş lekelerine, katarakta, ciltte yaşlanmaya, cilt kanserlerine ve kırışıklıklara sebep olabiliyor  Uzmanların belirttiğine göre, güneş yanığı, çok fazla güneşe maruz kalındığında veya ultraviole ışık kaynağından etkilenildiğinde, vücuda rengini veren ve ışığa karşı cildi koruyucu özellikte olan 'melalin' maddesinin bu koruyucu özelliğini zamanla kaybetmesiyle ortaya çıkıyor   Güneş yanıkları, hassas ciltliler için korkutucu boyutlara ulaşabiliyor   Güneşten çok daha kolay etkilenebiliyorlar ve oluşan yanıkların iyileşme süreci esmer tenlilere göre daha uzun süre alıyor  Çok hassas bir cilde sahip kişiler öğlen güneşinde 15 dakika kalabilirlerken esmer tenliler ise dakikalarca güneşlenebilirler  Ancak korunmak her iki cilt tipi için da şart  Uzmanlar, güneş yanığı belirtileri kısa vadede kendini göstermese de uzun vadede güneş lekeleri, katarakt, ciltte yaşlanma, cilt kanserleri ve kırışıklıklar meydana gelebildiğine dikkat çekiyor   Güneş yanığının belirtilerinin kızarıklık ile başladığını, daha sonra su toplamalar ve deride soyulmalar oluştuğunu ifade eden uzmanlar, "Ancak, uzun süreli kontrolsüz güneşlenme, kan damarlarına bile zarar verebiliyor" diye uyarıyorlar  Uzmanlar, işi gereği güneşe çok maruz kalanlara ise şu önerilerde bulunuyor: "Düzenli olarak cilt bakımı yaptırın   Doğum lekelerinizi sık sık kontrol ettirin  Doğum izlerinizde renk ve boyut değişiklikleri tehlikeli bir durumun sinyalleri olabilir  Güneşe çıkarken koruyuculuk özelliği en az 15'in üzerinde olan kremler sürün  Bol bol sıvı alın  Güneşten koruyucu giysiler, ultraviole filtreli gözlükler kullanın " Güneş yanığına karşı soğuk duş almanın ve soğuk kompres uygulamanın yararlı olabileceğini kaydeden uzmanlar, "Eğer cildiniz su topladı ise vücudunuzda açık yara bırakmayın, üzerini steril bandaj yardımı ile kapatın   Hekim önermedikçe Benzokain içeren ilaçlar kullanmayın  Eğer baş dönmesi, yanık bölgesinde çok fazla acı ve yüksek ateş varsa, su dolu kabarcıklar oluşmuşsa mutlaka bir hekime başvurun" diyorlar 
 | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv) | 
     
| 
	
			
			 | 
		#2 | 
| 
			
 
rock_alltime
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)Havuzlardaki klor saçlara zararlı Uzmanlar, güneşin yaydığı ultraviyole ışınları ile deniz suyundaki tuz ve havuzdaki klorun, saçın en büyük düşmanı olduğunu belirtiyorlar   İnternet'ten derlenen bilgilere göre uzmanlar, bayanların saç rengini açmak için kullandıkları kimyasal madde olan 'oryal'in, tüm kadınlar tarafından endişe duyularak kullanıldığını, oysa havuz suyundaki klorun bundan çok daha tehlikeli olduğu vurgulandı   Havuz suyunda bulunan klorun mayoların bile rengini soldurduğuna, saçlarda da renk değişimine, kuruluğa, kırılmalara ve genel yıpranmaya neden olduğunu belirten uzmanlar, buna rağmen kadınların yüzde 99'unun havuza girerken saçlarını koruyacak bir bone kullanmadıklarına dikkati çekiyorlar   Deniz suyundaki tuz ve güneşteki ultraviyole ışınlarının da tıpkı havuz suyu gibi saça zarar verdiğine işaret eden uzmanlar, tuz ve klorun saça çok çabuk nüfuz ettiği için yıpranmayı da hızlandırdığını belirterek, özellikle uzun süre suda kalınıp, çıktıktan sonra da saçlar duru suyla iyice yıkanmalı yoksa telafisi güç sorunların ortaya çıkabileceği bildiriyorlar   Öncelikle havuz ya da denizde saçların mutlaka bone ile korunması, sudan çıktıktan hemen sonra da saçın bol duru suyla yıkanması, ayrıca, fön çekerken ya da çektirirken makinenin sıcaklık derecesinin yükseltilmemesi öneriliyor   Fönün sıcak ayarı ne kadar yüksek olursa saçtaki yıpranmanın da o kadar hızlı olacağına işaret eden uzmanlar, yaz - kış saçların 36 dereceden yüksek ısıdaki su ile yıkanmaması ve yıkandıktan sonra da uzun süre ıslak bırakılmaması gerektiğine dikkat çekiyorlar 
 | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv) | 
     
| 
	
			
			 | 
		#3 | 
| 
			
 
rock_alltime
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)Tatil dönüşü kabus olmasın Uzmanlar, uzun süren tatilin ardından iş yaşamına alışmada uyum güçlüğü yaşandığını belirtiyor   Hafta sonu tatili sendromuna benzer özellikler gösteren ruh hali, işini sevmeyen kişilerde daha travmatik olarak kendini gösteriyor  Uzmanlar, tatil dönüşünde uyum güçlüğünü aşmak için, 'kendinize nefes alma zamanları ayırın' önerisinde bulunuyor  Yoğun iş temposundan uzaklaşıp uzun yaz tatiline 'merhaba' diyen günümüz insanı, işe dönüşte çeşitli sorunlar yaşıyor   Özellikle şehir dışında geçen tatil, kent yaşamına ve iş yerindeki rutin işlere dönüşte depresif duygu durumuna neden oluyor  Akdeniz Üniversitesi Sağlık Kültür Spor Dairesi Başkanlığı'ndan Uzman Psikolog Elif Yazar, psikolojik olarak kendisini, dinlenmeye ve eğlenmeye yönlendiren kişide tatil dönüşü depresif duygu durumu gözlendiğini belirtti   Yaz tatiline hiç bitmeyecekmiş duygusuyla başlanmamasını önerdiklerini söyleyen Elif Yazar, "Psikolojik olarak kendinizi tatil durumuna kaptırmayın önerisinde bulunuyoruz  Tatile, 'bu benim dinlenmem için bir vesile, yapamadıklarını yapmak için bir fırsat' düşüncesiyle başlamak daha doğru" dedi  İlk iş günü öncesinde, eve ve kent yaşamına alışmanın faydalı olacağını söyleyen Yazar, "Şehir dışından gelerek hemen çalışmaya başlamak, uyumu zorlaştıracaktır  İşe dönüşten önce ev ve kent yaşamına dönüş yapılmalı  İlk mesai gününden bir kaç gün önce yapacağımız işleri programlamalıyız  Ağır iş temposuna gözümüz kapalı girmek yerine önce bize zor gelmeyecek işlerden başlamalı adım adım ilerlemeliyiz" diye konuştu  Beslenme alışkanlığının tatil süresinde değiştirilmemesi gerektiğini söyleyen Elif Yazar, "Tatilde yeme-içme abartılıyor   İnsanlar, 'nasıl olsa tatildeyim' düşüncesiyle rutin yaşamındaki beslenme alışkanlığını değiştiriyor  Biz beslenme düzenini bozmama önerisinde bulunuyoruz  Tatil dönüşünde ise bize mutluluk hormonu sağlayacak, sebze ve meyve ağırlıklı bir beslenme öneriyoruz  İşe başladıktan sonra öğle ve akşam saatlerinde hoşa giden etkinliklerde bulunulmalı  Açık havada zaman geçirilmeli, kişiler kendilerine nefes almak için zaman ayırmalı" dedi 
 | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv) | 
     
| 
	
			
			 | 
		#4 | 
| 
			
 
rock_alltime
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)YaĞ Severlerİn Dİkkatİne Margarin ve Tereyağı arasındaki farkı biliyor musunuz? Lütfen sonuna kadar okuyun…   Çok ilginç![]() · Her ikisi de hemen hemen aynı kaloriye sahiptir ![]() · Tereyağı çok az daha fazla doymuş yağ oranına sahiptir   8 grama 5 gram![]() · Harvard Tıp Fakültesinin çalışmasına gore tereyağı ile karşılaştırılınca margarin yemek kadınlarda kalp hastalığına yakalanma olasılığını %53 artırıyor ![]() · Tereyağı yemek yiyeceklerdeki diğer besin öğelerinin emilimini artırıyor   Tereyağının besinsel değeri yüksek olmasına rağmen margarinin çok düşüktür  Çünkü katkılıdır![]() · Tereyağı margarinden çok daha lezzetlidir ve diğer yiyeceklerdeki tadları zenginleştirir   Tereyağı yüzyıllardır bilindiği halde margarin 100 yıldan az bir süredir yapılmaktadır![]() Ve şimdi margarine gelelim… · Yağ asitleri çok yüksektir… · Koroner kalp hastalığı riskini üçe katlar… · Toplam kolesterolü ve LDL’yi yükseltir   (Kötü kolesterol)· HDL’yi düşürür   (iyi kolesterol)· Kanser riskini beş katına çıkarır… · Anne sütünün kalitesini düşürür… · Bağışıklık sistemini zayıflatır… · İnsülin tepkisini düşürür ![]() İŞTE EN İLGİNÇ KISMI! · Margarin plastikten yalnızca 1 molekül farklıdır ![]() İşte bu gerçek beni hayatım boyunca bir daha margarin ve diğer hidrojene yiyecekleri yemekten alıkoymuştur ![]()   (Hidrojene demek moleküler yapısına hidrojen eklenmiş demektir ) Kendiniz de deneyebilirsiniz: Bir paket margarine alın ve gölge bir yere koyun  İki gün içinde şunları gözlemleyeceksiniz  Üzerinde bir tane bile sinek yok! (Bu size birşeyler anlatmalı )Çürümemiş ve kötü kokmamıştır   Çünkü hiçbir besin değeri yoktur ve üzerinde hiçbir şey gelişmez  Hatta mikro organizmalar bile yerleşmez  Neden? Çünkü nerdeyse plastiktir  Evdeki plastik kablonuzu eritip de tostunuza surer misiniz?
 | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv) | 
     
| 
	
			
			 | 
		#5 | 
| 
			
 
rock_alltime
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)Bakanlıktan besin uyarısı -------------------------------------------------------------------------------- Sağlık Bakanlığı, besinleri satın alma, hazırlama, pişirme, depolama konusunda vatandaşları uyardı ![]() Sağlık Bakanlığı'nın internet sitesinde yer alan bilgilere göre, alışverişe çıkmadan önce satın alınacak besinler için bir liste hazırlaması gerektiği ve listede seçeneklere yer verilmesi gerektiği ifade edildi   Besinlerin günlük, haftalık ve aylık olarak sınıflandırılması gerektiği belirtilen açıklamada, kısa süre içinde fazla besin alınmaması gerektiği vurgulandı  Beslenmeye ayrılan paranın önceden belirlenmesinin önemli olduğu ifade edildiği açıklamada, besinlerin değişik yerlerdeki fiyatlarının araştırılmasının gerektiği kaydedildi  Düşük gelirli ailelerin, enerji ihtiyaçlarını karşılamak için ucuz olan tahılların yanında bir miktar kuru baklagil ve yumurta satın alarak enerji ve protein yönünden dengeli bir beslenme yapmaları tavsiye edildi![]() Fazla yağlı besinlerin tercih edilmemesinin tavsiye edildiği açıklamada, özellikle yağsız kırmızı etin kullanılması gerektiği vurgulandı   Sağlıklı yaşam için az miktarda tuz kullanılması gerektiği belirtilen açıklamada, doğal sebze ve taze besinlerin tercih edilmesi, fazla miktarda katkı maddesi içeren besinlerden kaçınılmasının önemli olduğu bildirildi  Hazır meyve suları, gazoz, kolalı içecekler yerine besleyici değeri daha yüksek olan taze sıkılmış meyve suları, ayran, limonun tercih edilmesi tavsiye edildi![]() HAZIRLAMA VE PİŞİRMENİN PÜF NOKTALARI Alışveriş sonrası satılan alınan gıda maddelerinin sağlıklı bir şekilde hazırlamasının önemli olduğunun kaydedildiği açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Ekmek, çörek, kurabiye yapmak için hamurun mayalandırılması besleyici değerini artırır   Beyaz ekmek yapmak için buğday tanesinin, kepek ve özünün iyice ayrılması besleyici değerini azaltır  Tarhana, yoğurt ve unun karışımıyla mayalandırılarak yapıldığından, besleyici değeri yüksektir  Pişirirken içine pişmiş nohut, mercimek, havuç eklenmesi değerini daha da artırır  Tarhana güneşte kurutulursa, süt ve yoğurt aydınlık yerde bekletilirse vitamin B2, vitamin B6 ve folik asit değerleri azalır  Yumurta, süt, yoğurt, peynir ve tahinle yapılan tatlıların besleyici değerleri, sadece un, yağ, şeker kullanılarak yapılanlardan üstündür  Şeker yerine pekmez kullanılması, besleyici değerini daha da artırır  Sütlü tatlı yaparken şeker önceden konulmalıdır  Birlikte yüksek sıcaklıkta pişirilirse, protein değeri azalır  Kuru fasulye, nohut, mercimek gibi besinler iyi pişirildiğinde sindirimi kolaylaşır ve böylelikle protein değeri artar  Yumurta çiğ yenirse ya da sarısının etrafı yeşillenecek kadar hızlı ateşte, uzun süre pişirilirse, besleyici değeri azalır  Yeşil ve sarı sebzelerden yapılan salatalara limon veya sirke eklenir, bekletilirse A ve C vitamini değeri azalır  Sebzeler doğrandıktan sonra bekletilirse ve haşlama, pişme suları atılırsa, vitamin ve mineralleri azalır  Meyveler kesildikten ya da suyu sıkıldıktan sonra bekletilirse C vitamini değeri azalır  Hatta sıkılmış meyve suları buzdolabında bekletilirse vitamin değeri azalır  Süt yarım saat gibi uzun süre kaynatılırsa vitaminleri azalır  Pastörize ve sterilize edilmemiş süt kabarınca ateşten alınırsa, mikropları ölmez  Süt kabardıktan sonra karıştırılarak 4-5 dakika kaynatılıp hemen soğutulur  Cam kavanozda buzdolabında 1-2 gün saklanır  Yağ yakıldıktan sonra yemeğe konursa, sağlığa zararlı duruma gelir  Yoğurdun yeşilimsi suyu atılırsa vitamin değeri azalır  Ayrıca yoğurt torbaya konup süzülür ve süzülen suyu atılırsa vitamin kaybı olur  Kapakları-hafif de olsa- içe veya dışa doğru bombaj yapmış konserveler sağlık için son derece zararlıdır " BESİNLERİ SAKLAMA KURALLARI Bazı besinlerin kısa zamanda kullanılmasının olanaksız olduğunun bildirildiği açıklamada, bazı besinlerin çeşitli işlemlere tabi tutarak uzun süre değerinden ve lezzetinden kaybettirmeden saklamanın zorunlu olduğu kaydedildi   Taze besinlerin, hasat edilmelerinden itibaren mikroorganizma ve enzimlerin etkisine maruz kaldığının ifade edildiği açıklamada, şu bilgilere yer verildi: "Besini mikroorganizmaların etkisinden koruyabilmek ve enzim faaliyetlerini durdurabilecek bir ortam oluşturmak zorunluluğu vardır   Mikroorganizma ve enzimler belirli bir sıcaklık derecesinde faaliyet gösterdiklerine göre besinler soğuk yerde saklanırsa, tazeliklerini koruyabilirler  Besinlerin saklanabileceği buzdolapları, soğuk hava depoları ve dondurma araçları veya yerleri yapılmıştır  Bu gibi yerlerde besinlerin bozulmadan saklanma süresi dolabın veya deponun ısı derecesine bağlıdır  Taze sebzeler bekletilmez, tereyağı ve benzeri kahvaltılık margarinlerde nem miktarı fazla olduğundan kolay bozulurlar  Bu bakımdan buzdolabında saklanması gereklidir  Patates, karanlık, serin, kuru ve hava akımı olmayan yerlerde saklanır  Işık, patatesin renginin yeşile dönmesine neden olabilir  Soğan için en iyi saklama ortamı kuru, hava akımı olan serin yerdir  Kuru besinler serin, karanlık, kuru ve havalandırılabilen yerlerde saklanır  Kuru besinlerin saklandığı yerin nemli olması küflerin çoğalmasına neden olur  Besinler mümkünse raflarda, yerden yukarıda, ağzı kapalı kaplarda birbirlerine benzeyenler bir araya konmak suretiyle saklanmalıdır "
 | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv) | 
     
| 
	
			
			 | 
		#6 | 
| 
			
 
rock_alltime
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)AIDS hastalarına yeni umut İspanya'da yapılan bir araştırma ile kandaki kolestrolü düşürmek için kullanılan bazı kalp ilaçlarının HIV virüsünün etkilerini yavaşlattığı tespit edildi   BBC'de yayınlanan habere göre, İspanyol Bilim Araştırmaları Konseyi laboratuarlarında gerçekleştirilen deneylerde, HIV virüsü taşıyan 6 hastaya, bir ay boyunca, kandaki yüksek kolestrole bağlı kalp krizi riskini düşürmeye yardımcı olan 'statin' türü kalp ilaçları verildi   Deney sonucunda, deneklerdeki HIV virüsü sayısının azaldığı görüldü   Ancak ilaçların alınmaması halinde virüsün yeniden çoğalmaya başladığı da tespit edildi  Bulgular sonucunda uzmanlar, piyasada bol bulunan 'statin' türü ilaçların AIDS'le mücadele için ucuz bir silah olabileceği kanaatine vardı  
 | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv) | 
     
| 
	
			
			 | 
		#7 | 
| 
			
 
rock_alltime
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)Kemik tümörleri her yaşta görülebiliyor Değişik tip ve karakterde oluşan kemik tümörleri sadece yetişkinleri değil çocukları da tehdit ediyor   Mide, barsak, meme ve akciğer gibi pek çok organda iyi ya da kötü huylu tümör gelişebileceği biliniyor   Kemiklerde de tümör oluşabileceği çok da bilinen bir durum değil  Oysa çocukluk döneminden başlayarak hemen hemen her yaş döneminde kemiklerde oluşan tümörlere rastlamak mümkün  Tümörün tipine ve hastanın yaşına göre değişiklik gösteren cerrahi tedavi seçenekleri bulunan hastalık hakkında Acıbadem Hastanesi Kozyatağı Ortopedi ve Travmatoloji Klinik Şefi Prof  Dr  Metin Türkmen şunları söylüyor: "Tümör cerrahisi, çok titizlik gerektiren bir tedavi şeklidir  Biyopsinin alınması bile belli kesin kurallar içinde yapılmalıdır  Uygulanacak cerrahi tedavi, sadece tümör odağının boşaltılması şeklinde olabileceği gibi, tümör dokusunun etrafındaki dar veya geniş alandaki sağlam doku ile birlikte çıkarılması şeklinde olabilir  Bazı durumlarda amputasyon gereklidir  Bütün bu cerrahi uygulamalarının öncesi veya sonrasında tümörün cinsine göre radyoterapi, kemoterapi veya her ikisine birden ihtiyaç olabilir  Habis tümörlerde, biyopsi ile tanı konulduktan sonra ortopedist, tıbbi onkolog, radyasyon onkoloğu, patolog ve radyolog bir araya gelerek uygulanacak tedavi protokolü hakkında karar verirler " Selim Kemik Tümörleri Selim kemik tümörlerine çoğunlukla çocukluk ve gençlik dönemlerinde rastlanıyor   Bazen ağrısız olabiliyor, ya bir kırık sonrasında veya ele gelen şişlikler halinde tesadüfen ortaya çıkıyorlar  O nedenle bu dönemde, istirahat veya hareket sırasında oluşan ağrılar, hareketlerde görülen sınırlanmalar ve özellikle el ile hissedilen şişlikler dikkate alınmalı, nasıl olsa geçer diyerek ihmal edilmemeli  Çocukluk döneminde görülen selim tabiattaki tümörlerin çoğunluğu kistik yapıda oluyor  Prof  Dr  Türkmen bunu şöyle açıklıyor: "Çocukluk döneminde çok belirgin olmayan kemik ağrılarının ve çoğunlukla banyo sırasında ele gelen sertliklerin dikkate alınmasında fayda vardır  Kemik dokusunun içinde bir boşalma ile kist oluşur   Bu da, doğal olarak kemik dokusunun direncini azaltır ve basit travmalar ile çok kolaylıkla kırılırlar " Selim kemik tümörlerinin tedavisi tümörün tipine ve hastanın yaşına göre değişiklik gösteriyor  Prof  Dr  Türkmen şöyle diyor: "Basit kemik kistinin tesadüfen ortaya çıkması, hemen bir cerrahi tedaviyi gerektirmeyebilir, kist boşluğunun içine steroid veya kemik iliği enjeksiyonları denenebilir  Kırığın oluştuğu durumlarda ise çoğunlukla cerrahi tedavi uygulanmaktadır  Cerrahi tedavide kistik boşluğun içinin tamamen kazınarak boşaltılması ve gerekli tespitin yapılmasından sonra, kalan boşluğun doldurulması gerekir  Doldurma işleminde kullanılan doku, çoğu zaman hastanın uygun bir bölgesinden alınan (donör bölge) kendi kemik dokusudur " Habis Kemik Tümörleri Habis kemik tümörlerini başlıca üç tipi var   Prof  Dr  Türkmen bunları şöyle sıralıyor: "Birincisi kemikte primer olarak ortaya çıkanlardır  Bunlar daha çok çocukluk ve genç erişkin döneminde görülür  İkinci tip habis tümörler ise, primer olarak mevcut bir selim kemik tümörünün yaşın ilerlemesi ile karakter değiştirmesi sonucu ortaya çıkarlar  Üçüncü tip habis tümörler ise metastatik olanlardır  Bunlarda, vücutta bir başka dokuda habis bir tümör vardır ve onun kemik dokusuna metastazı söz konusudur   Metastaz yapan tümörler arasında sıklıkla akciğer, meme, tiroid ve erkeklerde prostat kanserleri öncelik almaktadır  İleri yaşlarda, ve özellikle bir organında habis tümörü olan kişilerde, ortaya çıkan kemik ağrılarının dikkatle incelenmesi gereklidir  Metastazların bel kemiğinde de sık görülmesi ve oluşacak kırıkların ayrıca nörolojik komplikasyonları da yaratabileceği akıldan çıkarılmamalıdır  Multi disipliner tedavi Kemik tümörlerinin tedavisinde, özellikle habis tipte olanlarında, cerrahi tedavi yanında, tıbbın diğer dalları ile ortak çalışmayı gerektiren protokoller mevcut   Önde gelen bölümler tıbbi onkoloji ve radyasyon onkolojisi olarak göze çarpıyor  Habis tümörlerde, biyopsi ile tanı konduktan sonra ortopedist, tıbbi onkolog  radyasyon onkoloğu, patolog ve radyolog bir araya gelerek tartışıyor ve uygulanacak tedavi protokolü hakkında karar veriyorlar  Cerrahi tedaviden önce radyoterapi veya kemoterapi uygulanabileceği gibi, her ikisi birlikte de uygulanabiliyor 
 | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv) | 
     
| 
	
			
			 | 
		#8 | 
| 
			
 
rock_alltime
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)Ağız kanseri erkekleri tehdit ediyor Ağız kanserlerinin çoğunluğunun 45 yaşın üzerinde ortaya çıktığı ve erkeklerde oluşma olasılığının kadınlara oranla iki kat fazla olduğu bildirildi   Türk Dişhekimleri Birliği'nden (TDB) alınan bilgiye göre, ağız kanserlerinin oluştuğu bölgeler sıklıkla dil, ağız tabanı, dil köküne yakın yumuşak damak alanları, dudaklar ve dişetleri   Ağız kanserleri erken dönemde teşhis edilerek tedavi sağlanmazsa yayılarak sürekli ağrı, fonksiyon kaybı, tedavi sonrası düzeltilmesi mümkün olmayan yüz ve ağız deformiteleri, hatta ölümlere neden olabiliyor  TDB, dişhekimine düzenli aralıklarla gidilmesinin ağız kanserlerinin erken dönemde tespit edilmesi açısından çok önemli olduğunun altını çizerek, "Ağız kanserlerinin kesin nedeni tam olarak bilinmez   Bununla beraber, tütün ürünleri, alkol ve besinlerdeki bazı maddeler ve fazla güneş ışığına maruz kalınması gibi faktörlerin ağız kanseri riskini arttırdığı öne sürülüyor  Uzmanlar genetik yatkınlığı da ağız kanserleri için risk faktörleri arasında gösteriyor" değerlendirmesini yaptı  AĞIZ KANSERİNİN MUHTEMEL BELİRTİLERİ: - Ağız içinde veya etrafında beyaz veya kırmızı renkli alanlar - Ağız içinde hassas, tahriş olmuş, kabarık veya kalınlaşmış alanların olması - Ağızda veya boğazda tekrarlayan kanamalar - Seste boğukluk veya boğazda yutulamayan cisim hissi - Çiğneme ve yutma güçlüğü - Dil ve çene hareketlerinde zorlanma - Dil veya ağızın diğer bölgelerinde his kaybı, uyuşukluk - Alt veya üst çenede meydana gelen şişlikler ve bunun sonucu mevcut protez uyumunun bozulması - Ağız kanseri lezyonları başlangıç döneminde ağrısızdır, kanser ilerleyerek sağlıklı ağız dokularında harabiyet oluşturdukça ağrı şikayeti de başlar   Kişinin kendinin ağız kanserini farketmesi güç olabilir   Bu nedenle düzenli dişhekimine gidilmesi son derece önemlidir 
 | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv) | 
     
| 
	
			
			 | 
		#9 | 
| 
			
 
rock_alltime
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)Saç dökülmesinin nedenleri ve tedavisi Memorial Hastanesi Medikal Estetik ve Zayıflama Merkezi'nde görevli Opr  Dr Kemal Uğurlu saç dökülmesi ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi  Estetik görünümde çok önemli bir yer tutan saçın kaybı kişide yaşlanma duygusu yaratmakta, vücudundan birşeylerin eksildiği düşüncesi insanlari mutsuz etmektedir   Erkeklerde daha sık olmasına rağmen kadınlarda da görülmekte ve psikolojik etkisi çok daha fazla olmaktadır  SAÇ DÖKÜLMESİNİN NEDENLERİ Saç dökülmeleri kansızlık, beslenme bozuklukları, vitamin eksiklikleri, ağır hastalıklar, hormonal düzensizlikler ve bazı ilaç kullanımlarından sonra görülebilirse de genelde bir nedene bağlanamaz   Ailesel yatkınlık, stres, mantar enfeksiyonları ve kalitesiz bakım ürünlerinin kullanılması dökülmeyi etkileyerek arttırabilmektedir  Saç dökülme alanları erkeklerde başınn ön, üst ve tepe kısmında görülür ve degişik genişlikte olabilir   Çoğu kişide ileri yaşlara kadar başın her iki yanında ve ensede dökülmeyen alanlar kalır  Kadınlarda ise yaygın seyrelme tarzında dökülmeye daha sık rastlanır bölgesel dökülme nadir olarak görülür   Saç dökülmesi otuzlu yaşlara doğru başlar ve elli yaşın üstünde erkek nüfusunun hemen hemen yarısında görülür   Başlama yaşı nekadar erken olursa dökülme o kadar fazla ve genis alanda olur  DÖKÜLMEYİ DURDURAN YADA YENİDEN SAÇ ÇIKARTAN TEDAVİ VAR MIDIR ? Vücudun diger hücreleri gibi saç hücrelerininde genetik olarak şifrelenmis bir ömrü vardır   Dökülen saçların ömürlerinin kısa olarak planlandıgı düşünülür  Bazı ilaçlarla bu dökülmeye başlayan saçların hücrelerinin ömrü uzatılmaya çalısılmaktadır  Ancak bu ilaçlar kullanıldığı dönemde kısmen etkili olmakta ilacın kesilmesi ile eski dökülme durumuna geri dönülmektedir  Uzun zaman önce saçın dökülmüş olduğu bölgelerde etkili olan bir ilaç ise henüz bulunamamıştır  SAÇ EKİMİ Günümüzde teknolojinin gelişmesi ile birlikte estetik cerrahinin tüm bölümleri gibi saç ekim tekniğide çok gelişmiş ve mükemmel sonuçlar alınır hale gelinmiştir   Eskiden içerisinde 5-6 saç hücresi bulunan dokularla (makro greftlerle) yapılan saç ekimleri doğal olmayan görünüm yaratmaktaydı  Günümüzde saç ekimi artık mikro greft tekniği olarak bilinen 1-2 kıl hücresinin ekimi şeklinde yapılmaktadır  Saç ekiminde en önemli kriter saç ekimi yapılacak alanla, saçın alındığı alan arasındaki orandır   Tüm saçın 3 de 1 ve daha az oranındaki dökülmelerinde saç ekimi ile elde edilecek estetik sonuçlar çok iyidir  Daha geniş alanlardaki dökülmelerde alanın genişliğine bağlı olarak estetik başarı düsmekte, ekim sonrası elde edilen saç yoğunluğu biraz daha az olmaktadır  Başarıyı etkileyen önemli bir diğer etkende ekibin tecrübesidir  Saçın ekim yönü, açısı, yoğunluğu ve hücrelerin efektif dağılımı estetik görünümü çok etkiler 
 | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv) | 
     
| 
	
			
			 | 
		#10 | 
| 
			
 
rock_alltime
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)Koyu renk ekmek ye, sağlığını koru ABD'li bilim adamları, koyu renkli ekmek yemenin kalp sağlığını koruduğunu ortaya çıkardı   Seattle kentindeki Kardiyovasküler Sağlık Araştırma Birimi'nde görevli Dr   Dariush Mozaffarian başkanlığındaki araştırma ekibi, 70 yaşın üzerinde olan ve hayatı boyunca hiç kalp-damar rahatsızlığı geçirmemiş üç bin 588 kişi üzerinde yaklaşık dokuz yıl süren bir araştırma yaptı  İnternetteki ailem com sitesinde yer alan yazıda, bu konudaki araştırmanın sonuçlarının ilginç bir gerçeği ortaya çıkardığı belirtildi  Araştırmanın sonuçlarına göre, kalp ve damar hastalıkları riskinin günde 6,3 gram tahıl lifi tüketen kişilerde, günde 1,7 gramdan az tahıl lifi tüketen kişilere göre yüzde 21 oranında daha düşük olduğu saptandı  Dr  Mozaffarian öncülüğündeki bilim adamları, yemek yerken daha çok koyu renkli ekmeğin tercih edilmesi gerektiğine dikkat çekerken, sebze ve meyve liflerinin ise herhangi bir olumlu etkisinin tespit edilmediğine işaret ettiler 
 | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv) | 
     
| 
	
			
			 | 
		#11 | 
| 
			
 
rock_alltime
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)Ceninler Parkinson'a umut oldu Fransa Kretey Ulusal Tıp Araştırmaları Enstitüsü Doktorlarından Anselme Perrier yaptığı araştırmalarda kürtajla alınan ceninlerden elde edilen insan beyin nöronu kök hücrelerinin Parkinson hastalığı için bir tedavi yolu olduğunu ortaya koydu   Uzun zamandır araştırmalarını sürdüren ve Parkinson hastalığı'na tedavi yöntemi arayışında olan Anselme Perrier, kürtajla alınan ceninlerden elde edilen insan beyin nöronu kök hücreleriyle, Parkinson hastalığı'na yol açan sorunu çözebileceği sonucuna vardı   Perrier, kök hücreden üretilen beyin nöronunun, Parkinson hastalığıyla beynin yitirdiği kimyasalları ayır detme fonksiyonunu yeniden sağlayabildiğine vurguladı  Bilimsel alanda bir kilometre taşı olarak kabul edilen bu yeni bulgu, cenin kaynaklı kök hücrenin Parkinson'lu hastaların beyinlerine aşılanabileceğini de ortaya koyuyor  Ancak yeni olan bu buluş, Parkinson hastalarına kısa vadede bir tedavi olanağı da sağlayamazken, araştırmaların geliştirilmesi ve yasal izinlerin sağlanması için gerekli çalışmaların başlatılacağı vurgulandı 
 | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv) | 
     
| 
	
			
			 | 
		#12 | 
| 
			
 
rock_alltime
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)Türkiye'nin ürperten kanser haritası Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi ile Ankara İl Sağlık Müdürlüğü Kanser Kayıt, İstatistik ve Eğitim Birimi'nin ortaklaşa gerçekleştirdiği kanser araştırması Türkiye'deki kanser vakalarına ilişkin çarpıcı gerçekleri su yüzüne çıkardı   Araştırmaya göre 1999 yılında sekiz bin 879 olan kanserli sayısı 2003 yılında üç bin 893 artarak 12 bin 772'ye yükseldi   Erkeklerde en çok akciğer, mide, mesane, prostat ve kolon, kadınlarda ise meme, over, mide, kolon ve akciğer kanseri görülüyor  Ankara İl sağlık Müdürlüğü'nün yayın organı, "Sağlığın Başkenti" dergisinde yayınlanan araştırma sonuçlarına göre, 1999 yılında sekiz bin 879, 2000 yılında sekiz bin 613, 2001 yılında dokuz bin 054, 2002 yılında 10 bin 971 ve 2003 yılında 12 bin 772 kanserli hasta tespit edildi   2003 yılında 'bildirimi yapılan' kanser vakalarının yaş ve cinsiyete göre istatistikleri şöyle: "0-4 yaş: Erkek 102, Kadın: 85,Toplam: 187 5-9 yaş: Erkek 103, Kadın: 64, Toplam: 167 10-14 yaş: Erkek 83, Kadın: 70, Toplam: 153 15-19 yaş: Erkek 112, Kadın: 82, Toplam: 194 20-24 yaş: Erkek 181, Kadın: 114, Toplam: 295 25-29 yaş: Erkek 175, Kadın: 150, Toplam: 325 30-34 yaş: Erkek 203, Kadın: 267, Toplam: 470 35-39 yaş: Erkek 233, Kadın: 390, Toplam: 623 40-44 yaş: Erkek 443, Kadın: 531, Toplam: 974 45-49 yaş: Erkek 585, Kadın: 635, Toplam: 1220 50-54 yaş: Erkek 935, Kadın: 772, Toplam: 1707 55-59 yaş: Erkek 803, Kadın: 592, Toplam: 1395 60-64 yaş: Erkek 841, Kadın: 623, Toplam: 1464 65 ve üstü: Erkek İki bin 112, Kadın: Bin 436, Toplam: 3548 Genel toplam: Erkek Altı bin 911, Kadın: Beş bin 811, Toplam: 12 bin 772"  
 | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv) | 
     
| 
	
			
			 | 
		#13 | 
| 
			
 
rock_alltime
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)Çapraşık dişlerin nedenleri ve tedavisi Çocukluk döneminde süt dişlerin değişip, kalıcı dişlerin gelmeye başlamasıyla pek çok çocukta çapraşıklıkların yaşandığı bildirildi   Türk Dişhekimleri Birliği'nin (TBD) web sitesinde yer alan bilgilere göre, bir çok anne ve baba, "Çocuğumun dişleri eğri geldi" endişeyle dişhekimine başvuruyor   Bu durumun en büyük nedeninin 'kalıtım' olduğunu belirten uzmanlar, zamanında alınmayan bazı önlemlerin de çapraşıklara yol açtığını ifade ettiler  Genetik olarak çocukta çene boyutuyla dişlerin genişlikleri arasında uyumsuzluk olması ya da çenelerin gelişmesini olumsuz yönde etkileyen solunum yolu problemlerinin dişlerde çapraşıklığıklara yol açtığını anlatan uzmanlar, "Çocuğunuzun burun yollarındaki solunumu engelleyen faktörler öncelikle üst çenenin daha sonrada alt çenenin normal büyümesini etkileyerek dişlerin düzgün sıralanmasına engel olurlar   Bu durumda mutlaka uzman bir dişhekiminin müdahalesi gerekir" diye konuştular  Dişlerdeki çapraşıklığın bir diğer nedeninin de süt dişlerinin normal değişme zamanı gelmeden çekilmesi olduğuna dikkati çeken uzmanlar, şunları kaydetti: "'Nasıl olsa yerine yenisi gelecek' düşüncesiyle tedavi edilebilir düzeydeki süt dişlerinin çekimi son derece hatalıdır   Çünkü bu dişler altlarından gelecek kalıcı dişlerin yerini koruyarak çapraşıklıkları önlerler  Bir süt dişi zamanından önce çekilirse yandaki dişler çekilen dişin boşluğına doğru kayar  Alttan gelecek kalıcı dişin süreceği yeri kapatır, kalıcı diş bulabildiği boşluktan sürmeye çalışır yada gömülü kalır  Her iki durumda da diş sisteminin dengesi bozulur ve çapraşıklıklar gözlenir  Süt dişlerini ara yüzlerinde görülen çürükler zamanında tedavi edilmezse yandaki dişler çürüyen, kayıp diş dokusu kadar boşluğa kayar  Çapraşıklıkların bir diğer nedeni de budur  İşte bu nedenlerden dolayı süt dişlerinde görülen çürüklerin tedavisi son derece önemlidir"  Dişlerin düzgün sıralanmasının sadece estetik açıdan önemli olmadığını anlatan uzmanlar, dişlerdeki çapraşıklıkların bu bölgelerin temizlenmesi güç olacağından çürüklere, dişeti hastalıklarına ve eklem ağrılarına neden olabileceğini belirttiler   Çapraşık dişlerin her yaşta değişik tedavi yöntemleriyle ortodontistler tarafından tedavi edilebildiğini söyleyen uzmanlar, "Ancak bu tür tedaviler oldukça pahalıdır  Bu nedenle çürüyen süt dişlerinin çekiminden çok tedavisi yoluna gitmek daha da önemlisi iyi bir ağız bakımıyla dişleri sağlıklı olarak ağızda tutmak en doğru yöntem olacaktır" şeklinde konuştular 
 | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv) | 
     
| 
	
			
			 | 
		#14 | 
| 
			
 
rock_alltime
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)Balık zehirlemelerine dikkat Balık ve diğer su ürünlerinin zehirlenerek ölüme sebep olduğunu belirten uzmanlar, bu konuda vatandaşları uyardı   Samsun Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü Müdürü Uzman Veteriner Hekim İsmail Aydın, kurumlarında balık ve diğer su ürünleri hastalıklarıyla ilgili kapsamlı araştırma ve teşhis yaptıklarını belirterek, vatandaşların balık zehirlenmelerine karşı dikkatli olmasını istedi   Balık hastalıklarının Türkiye için yeni bir konu olduğunu ve bu konuda bilgi birikimi bulunmadığını kaydeden Aydın, bu alandaki çalışmalara hız verilmesi gerektiğini söyledi  Enstitü hizmet bölgesinde kültür balıkçılığının diğer bölgelere nazaran daha hızlı geliştiğini ve bölgede yaklaşık 170 işletme bulunduğunu ifade eden Aydın, "Bu işletmeler, enstitü uzmanlarının kontrolünde   Kurum uzmanları, balık hastalıkları konusunda araştırma yapıyor  Balık işletmelerinin sorunlarının çözülmesinde bilimsel verilere göre hareket ediyoruz  Bugüne kadar yapılan araştırmalara göre, balık çiftliklerinde özellikle Yersiniozis hastalığı çok yaygın  Bununla birlikte Vibrio, Aeromonas, Pseudomas, Edwardsiella ve Mixobacter infeksiyonları da tespit edildi  Suya karışan sanayi atıkları suyun kalitesini bozarak özellikle bakır, çinko ve civa zehirlenmesine yol açıyor  Yağmur suları, suda kurşun birikimine sebep olduğu için kurşun zehirlenmesi meydana getiriyor  Sağlıklı beslenmek için beyaz et tüketimi önemli  Ancak, özellikle balık ve deniz ürünlerinin bilinçli tüketilmesi, sağlıklı muhafaza edilmiş ve ambalajlanmış, orijini bilinen, kontrolü yapılmış, hijyenik su ürünlerinin tüketilmesi gerekiyor" dedi  "MİDYE ZEHİRLEMESİ ÖLDÜRÜYOR" Kirli sularda avlanan balık, midye ve diğer su ürünlerinin insan sağlığına zarar verdiğini ifade eden İsmail Aydın, "Kabuklu deniz hayvanları, insanlarda ishalle birlikte seyreden tehlikeli yiyecek zehirlenmelerinin ortaya çıkmasına neden olabilir   Havaların ısınmasıyla birlikte risk faktörü daha da artmaktadır  Bu durum halk nazarında bu ürünlere karşı güvenin sarsılmasına ve tüketimin azalmasına sebep olmaktadır  Yeterince işlem görmemiş ya da çiğ olarak tüketilen deniz kabuklularının tüketimini takiben zehirlenme belirtileri ortaya çıkabilmektedir  Bu deniz canlılarının besinleri süzerek, ağır ağır yemesi nedeniyle, lağım sularıyla kirlenmiş sulardan yüksek miktarda mikrop ve atık madde (toksinleri) almalarına ve vücutlarında biriktirmelerine yol açar  Kabuklu deniz hayvanları, iyi pişirilmesine rağmen iç organlardaki patojenler yeterli şekilde yok edilemeyebilir  Toksin birikimi de yüksek ısıyla yok edilemez  Çok düşük miktarlarda, mide ve bağırsaklar için zararlı ürünler gıdalarda kalabilir ve bu ürünler tüketimi takiben hastalıklara neden olurlar  Bazı midye türleri de yendikleri zaman toksik etki gösterebilir (Mytilus edulus ve Modiola modiolus cinsi midyeler)" dedi  Midye zehirlenmelerinde, zehirlenme belirtisi olarak aşırı duyarlılık ve felç, parmak uçlarında iğne batması gibi karıncalanma hissi, dudaklarda sızlama ve uyuşukluk hissedildiğini söyleyen veteriner hekim Aydın, "Sersemlik, uyuklama, boğazda sıkışma ve kuruluk, bazı vakalarda konuşmada bozukluk vardır   Ağır vakalarda ölüm solunum yetersizliğinden kaynaklanmaktadır  Toksin ihtiva eden midyelerden 4-5 tanesinin yenmesiyle bile ölüm meydana gelebilir  Bu toksinin çok kuvvetli bir zehir olan potasyum siyanürden 50 kez daha güçlü olduğu bildirilmiştir  Midye yendikten sonra bir rahatsızlık hissedilmesi halinde, gecikmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır  Midye zehirlenmesi olayları ABD, Fransa, İrlanda, İngiltere ve Almanya gibi gelişmiş ülkelerde sık meydana geliyor  Ülkemizde midye zehirlenmesinin gelişmiş ülkelere oranla daha az görülmesinin sebebi, dini inanış boyutuna paralel olarak daha az tüketilmesinden kaynaklanmaktadır" diye konuştu  "BOZULAN BALIKTA 12 SAAT İÇİNDE 68 MİLYAR BAKTERİ OLUŞUYOR" Sahillerde yaşayan birçok deniz hayvanının toksin ihtiva ettiğini ifade eden Aydın, "İnsanlar bazı balıklara temas etmekle de zehirlenebilir   Bu balıkların yüzgeçleri birtakım dikenler ihtiva eder  Dikenin kaidesindeki kesede bulunan zehir, kesenin kanalı vasıtasıyla dikenin açtığı yaraya boşaltılır  Memleketimizde bulunan bu nevi balıklar: tarakonya, çarpan balık, kum tarakonyası, varsan balığı, rina balığı, iğneli vatoz balığı, tırpana balığı, kazık kuyruğu balığı, folya balığı, tatlı su levreği gibi balıklardır  Doğal olarak toksin ihtiva eden bir tek balığın bile yenmesi, ölüme sebep olabilir  Balıkçılık sektöründeki sorunlardan bir tanesi de çiftliklerde bilinçsiz kimyasal madde ve ilaç kullanımı sonucu oluşan ilaç kalıntısı birikimidir  Avrupa Birliği ülkeleri, ithal ettikleri su ürünlerinde ilaç kalıntısı için belli bir standart getirmişlerdir  Balıkların yaşadıkları ortamda yeterli sayıda hastalık etkeni bulunursa, balıklarda yaralanma, organ bozuklukları, zayıflama ve stres gibi faktörlerle birlikte hem balığın kendi sağlığını bozan, hem de kesim sonrası balık etinin değerini düşüren hastalıklar meydana gelir" şeklinde konuştu![]() Balık etinin protein yönünden zengin olduğunu vurgulayan, ancak balık çiftliklerinin hijyenik olması gerektiğini vurgulayan Aydın, "Uygun şartlarda balık vücudunda bir bakteri her 20 dakikada bir çoğalmaktadır   Periyodik olarak çoğalan bir bakteri hücresinden 12 saat sonra 68 milyar adet bakteri meydana geldiği dikkate alınırsa, bozulmaya uğramış bir balık etini yiyen kişinin ne kadar risk altında olduğu anlaşılır" dedi  Deniz ürünleri pişirilirken ortaya çıkan dumanın solunmasının, astım, rinitis, larenks ödemi veya rinokonjuktivitise sebebiyet verdiğini hatırlatan İsmail Aydın, daha sonra şunları söyledi: "Balık alerjileri, sindirimi takiben en erken 2 dakikada ortaya çıkabilir   Deniz ürünleri alerjilerinin belirtileri de genellikle 1 saat içinde ortaya çıkar  İnsanlarda deniz ürünleri anafilaktik şoka sebep olabilir  Bazı bakteriler orkinos, uskumru, palamut gibi balık türlerinde toksin oluşturur  Bu balıkların yenmesiyle balık zehirlenmesi meydana gelir  Bazı deniz kamçılıları da toksin üretebilirler  Balıkların bazı türleri, bu toksik kamçılıları tükettikten sonra insanlar için zehirli hale gelir  Bu toksinler balığın iç organlarında, kafasında ya da merkezi sinir siteminde depolanır  " Samsun Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü'nün bölge enstitüsü olduğunu kaydeden İsmail Aydın, Samsun, Sinop, Amasya, Tokat, Sivas, Ordu, Giresun, Trabzon ve Rize'den oluşan toplam 9 ile hizmet götürdüklerini, balık hastalıklarıyla ilgili kapsamlı araştırma ve teşhis yapılabilen bir alt yapıya sahip olduklarını sözlerine ekledi  
 | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv) | 
     
| 
	
			
			 | 
		#15 | 
| 
			
 
rock_alltime
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			Cevap : Sağlık Makaleleri (Arşiv)Sıtmaya karşı 'oz' ilacı Sıtmaya karşı doktorlar grubu tarafından Hindistan'daki laboratuarlarda geliştirilen 'OZ' adındaki ilaç, hastalığın 'kesin çözümü' olarak görülüyor   Hindistan'daki laboratuarlarda geliştirilen ve tıp çevrelerinde sıtma ile mücadelede bir devrim olarak nitelendirilen OZ, Çin'de çeşitli hastalıkların önlenmesinde kullanılan bitkisel ilaçlardan 'Artemisinin' adlı anti sıtma maddesi içeriyor   Doktorlar tarafından sentetik olarak geliştirilen OZ, Artemisinin maddesinin bitkisel versiyonuna da gereksinim duymadığı için çok daha ucuz olarak satılacağı belirtiliyor  Hindistan'da sıtma hastalığı olan insanlar üzerinde denenen ilacın başarılı sonuç verdiği ve hastalığı tamamen kuruttuğu ve hiçbir iz ve ya bulgu bırakmadığı saptandı  Hindistanlı doktorların sağlık dünyasına hediye ettiği yeni sıtma ilacı OZ, 2005 Ocak ayından itibaren test kullanımına girecek  
 | 
	
		
		
		
		
			 
		
		
		
		
		
		
		
			
		
		
		
	 | 
| 
		 |