Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
1344, 1449, bey, uluğ

Uluğ Bey ( 1344- 1449 )

Eski 05-04-2008   #1
[KAPLAN]
Icon47

Uluğ Bey ( 1344- 1449 )



ULUĞ BEY
( 1344- 1449 )


Bilgin bir hükümdar! Halkı gibi, gökteki yıldızları da gözleyen, anlamaya çalışan bir devlet başkanı Doğu Rönesansını yapan büyük kafalardan biri Uluğ Bey, Timuroğullarındandır Tarihin en tanınmış astronomlarından biridir Semerkant Rasathanesi'nde yaptığı sürekli gözlemlerle, o güne kadar geliştirilmiş yıldızlar bilgisindeki yanlışları düzelten bu hakan, daha sonra Batıda gelişmeğe başlayan Astronomi bilimine büyük katkılarda bulundu

Timur'un küçük oğlu Şahruh, Uluğ Bey'in babasıdır Onu, büyükannesi Imparatoriçe Saray Mülk Hanım himayesine aldı ve yanında büyütüp, eğitti 22 Mart 1394'de İran'ın Sultaniye şehrinde doğdu Çağın bilginlerinden ders aldı 17 yaşına bastığı 1411 yılında, Maveraünnehir eyaletine, imparatorluk naibi olarak görevlendirildi Maveraünnehir eyaletinin başkenti, Semerkant'tır

ÇAĞININ EN İLERİ FİKİRLERİ İLE DOLU İDİ

Semerkant, Buhara, Fergana, yani Maveraünnehir havzası, tarihin büyük fikirlerine ve fikir adamlarına yataklık ve kaynaklık etmiş bir bölgedir Çok değerli din, tasavvuf, fikir ve sanat adamı yetiştirmiştir Daha 17'sinde iken, böyle bir bölgeye imparator naibi atanan Uluğ Bey, çağının en ileri fikirleriyle dolu idi 38 yıl bu bölgede, gerçek bir imparator gibi yaşamış ve çevresine, çağın en ileri bilginlerini, sanatkârlarını toplamış, sarayını bir üniversite haline koymuştur

Tarih felsefecilerinin, "Timuroğulları Türk Rönesansı" adını verdiklerini uygarlık hamlesinin gerçek kurucularından biri olmuştur Yalnız çevresinin değil, çağının en ünlü matematikçilerinden, astronomlarından biri idi Osmanoğullarının 2 Murad döneminde yaşıyordu 2 Murad, Semerkant hükümdarının fikir ve sanatta açtığı çığırı yakından izliyor, bu hareketlerden yararlanıyor, Uluğ Bey de, 2 Murad'ın Osmanlı ülkesinde başlattığı fikir ve sanat hareketlerini dikkatle izliyordu

ORDUSUNU DÜZENLEDİKTEN SONRA KENDİNİ BİLİME VERDİ

Hükümdarlığının ilk yıllarında, bölgesindeki asayişi sağladı, çevresini düzene soktu, ordusunu caydırıcı bir güç haline getirdikten sonra, kendisini bilime ve uygarlığa verdi Dünyanın ve insanların, savaşla değil barışla düzeleceğine, bilim, sanat ve fikrin savaş değil, barış aradığına inanıyordu Uygar bir dünya kurmadan, insanların mutlu olacaklarına inanmak hayaldi

Bir taraftan Çin'e, bir taraftan Osmanlılara heyetler göndererek, oralardaki bilginleri kendi ülkesinde, toplamaya çalıştı Kendisi de, Semerkant'ta kurduğu rasathanede çalışıyor, Arapların bir yere kadar geliştirdikleri gökbilgisini, hem daha da geliştiriyor, hem yanlışlarını düzeltiyordu

Babasının ölümü üzerine Uluğ Bey, Doğu Türk Hakanlığı tahtına oturdu (1446) Fakat üç yıl geçmeden oğlu, Uluğ Bey'e başkaldırdı

Etrafına topladığı insanlarla Semerkant'a yürüdü Oğlunun bu hareketi, duygulu, bilgin babayı çok üzdü Fakat o da ordusu ile oğlunun karşısına çıktı ve onu yendi Merhametli idi Oğlunu bağışladı

Baba, oğlunu bağışlamıştı ama, oğlunun hırsı babayı bağışlamamıştı Yeniden bir ordu topladı ve yeniden babasına saldırdı Bu sefer talih oğlundan yana idi Uluğ Bey 1449'da öldürüldü Baba katili oğlu da tahta geçti

TÜRK KÜLTÜRÜNÜN EN BÜYÜK İNSANLARINDAN

Uluğ Bey, Semerkant Rasathanesi'nde bir ömür boyu yaptığı gözlemlerini "Ziyc" adlı bir eserde toplamıştır Bu eser, daha 15 yüzyılda Latince'ye çevrildi ve 16 yüzyılda hemen bütün Batının astronomi ve matematik kaynağı olarak elden ele geçti 17 yüzyıl Avrupa üniversitelerinde okunan ders kitabı olmuştur

Galile'den çok evvel, Galile'nin vardığı yere varan ve dünyanın döndüğünü fark ederek hesaplarını buna göre yapan Uluğ Bey, Türk kültürünün en büyük insanlarından biridir Yazık ki, ömrünün en verimli bir çağında 55 yaşında iken evlât ihanetini görerek öldü

Uluğ Bey'in 38 yıllık hükümdarlığı sırasında Semerkant, Buhara, Fergana, Kâşgar ülkelerinde bilim, sanat, edebiyat ve fikir, en yüksek doruklara ulaşmıştır Bir uygarlık öncüsüydü Türk soyunun büyükleri arasındaki yerini, gelecek zamanlarda da şerefle koruyacaktır

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Uluğ Bey ( 1344- 1449 )

Eski 05-29-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Uluğ Bey ( 1344- 1449 )



ULUĞ BEY
(1393-1449)



Timur' un Torunu

Unvanı: Mugisiddin Mirza

Asıl adı:

Torazan Mehmet olmakla birlikte Uluğ Bey diye ünlenmiştir Şahruh oğlu Sultaniye' de(günümüz İran’ı) 1393' te doğdu Çok genç yaşta yönetim işleriyle uğraşmaya başladı Uluğ Bey’in matematikteki ve astronomideki başarılarıyla ilgilenmemize karşın,onun yaşamındaki önemli etkisini anlayabilmemiz için bölgenin tarihine kısaca göz atmalıyız Dedesi Timur, bugünkü Özbekistan’ın Transoksanya’da yaşayan bir Moğol kabilesi olan Türki-Barlas aşiretinden gelmektedir Timur, birçok Türk-Moğol kabilesini (aşiretini) önderliği altında birleştirdi ve bugün İran,Irak ve Türkiye’nin doğusunu içine alan bir bölgeyi süvari okçulardan oluşan ordularıyla fethe koyuldu torunu Uluğ Beyin doğumundan kısa bir süre sonra Hindistan’ı işgal etti ve 1399'da Delhi'nin denetimini ele geçirdi Timur 1399-1402 arasında Suriye'deki Mısırlı Memluklular ve Ankara yakınlarındaki bir savaşta Osmanlılar üzerinde zafer kazanarak imparatorluğunu batıya doğru genişletmeye devam etti Timur 1405'te Çin’e doğru giderken ordularının başında öldü



Timur'un ölümünden sonra imparatorluk oğulları arısında pay edildi Timur’un dördüncü oğlu olan,Uluğ Beyin babası Şah Ruh,1407'de Semerkant’ın denetimini yeniden ele geçirdi;İran ve Türkistan dahil,imparatorluğun çoğuna egemen oldu Semerkant,Timur imparatorluğunun başkenti olmuştu Ancak, Timur’un torunu Uluğ Bey,onun saray erkanında yetişmiş olmasına karşın bu şehirde nadiren bulunuyordu Timur askeri seferde değilken de bir yerden bir yere ordusuyla giderdi ve torunu Uluğ Bey dahil saray halkı da onunla birlikte seyahat ederdi






Şah Ruh 1409'da Horasandaki Herat kentini (bugünkü batı Afganistan) yeni başkenti yapmaya karar verdi Şah Ruh, bir ticaret ve kültür merkezi yaparak buraya hükmetti Burada bir kütüphane kurdu Bununla birlikte,Şah Ruh, Semerkant’tan vazgeçmedi Bunun yerine bu şehri siyaset ve askeri fetihten çok,bir kültür merkezi yapmakla ilgilenen oğlu Uluğ Bey’e verdi Uluğ Bey Semerkant’ın kontrolü kendisine verildiğinde 16 yaşındaydı ve babasının vekili olarak Maveraünnehir bölgesinin egemeni oldu


Uluğ Bey, aslında özellikle bir matematikçi ve astronomdur Bununla birlikte, edebiyatı, şiir ve tarih yazmayı ve Kuran çalışmayı kesinlikle ihmal etmemiştir Astronomi çalışmalarını ilerletmek için 1417'de bir medrese yaptırmaya başladı

Semerkant’taki Rigestan Meydanının karşısında duran medrese, 1420'de tamamlandı ve Uluğ Bey, döneminin en ünlü bilim adamlarını buraya çağırdı

Uluğ Bey 60 kadar bilim adamını Semerkant’taki Medreseye katılmaya çağırdı Hiç şüphe yok ki,Uluğ Beyin kendisinden başka El-Kaşi de Semerkant’ın önde gelen bir astronom ve matematikçisiydi El-Kaşi’nin babasına yazdığı mektuplar günümüze kadar ulaşmıştır Bunlar, Semerkant'ta yazılmıştır ve oradaki bilimsel yaşamın harika bir betimlemesini yapmaktalar El-Kaşi bu mektuplarında Semerkant’taki diğer bilim adamlarından çok Uluğ Bey’in matematiksel yeteneklerini övmektedirYalnızca kadızade saygınlığını kazanmıştır Uluğ Bey, astronomiye ilişkin sorunların serbestçe tartışıldığı bilimsel toplantılara başkanlık etmekteydi Bu sorunlar genellikle El-Kaşi dışında hepsi için zordu Bu mektuplar Semerkant’taki medresede Uluğ Beyin en yakın yardımcısının El-Kaşi olduğunu doğrulamaktadır

Uluğ Bey, medreseye ek olarak,1428'de Semerkant’ta bir de Gözlemevi yaptırdı Dairesel bir şekli olan Gözlemevi üç seviyeye sahipti: çapı 50 metrenin üzerinde ve yüksekliği 35 metre idi Gözlemevinin müdürü Müslüman bir astronom olan Ali Kuşçu idi El-Kaşi ve medreseye atanan diğer matematikçiler ve astronomlar aynı zamanda Gözlemevinde çalışıyorlardı

Gözlemevi için özel olarak kurulmuş aletler arasında, zemini o bölümü için çok büyük olduğundan Gözlemevine yerleştirilebilmesi için sökülmesi gerekil olan bir kadran vardı Aynı zamanda,bir mermer sekstant,bir tiküetram ve bir halkalı küre vardı

Başlıca başarılar şöyleydi: Kübik denklemlerin doğru yaklaşık çözümleri için yöntemler, iki terimli teorem ile çalışma;Uluğ Bey’in sekiz ondalık kesre kadar doğru olan kesin sinüs ve kosünüs tabloları;kküresel trigonometri formülleri ve özellikle önemli olan Batlamyusunkinden beri ilk kapsamlı yıldız cetveli olan,Uluğ Bey’in Yıldızlar Cetveli

Bu yıldız kataloğu 17 yy’a kadar bu tür çalışmalar için standart oluşturmuştur Katalog,Uluğ Bey, El-Kaşi ve Kadızade başta olmak üzere Gözlemevinde çalışan çok sayıda bilim adamının ortam ürünüydü Uluğ Beyin kadrosu gözlem tabloların yanısıra takvim hesapları ve tirgonometrik işleler yapmışlardı

Trigonometrik sonuçlar, 1 dereceleik aralarla sinüs ve tanjantların tablolarını içermekteydi Bu tablolar en azından 8 ondalık eksre kadar doğru olan, yüksek bir doğruluk derecesi göstermektedir Hesaplama,Uluğ beyin sayısal yöntemlerle çözdüğü kübik bir denklemin çözümü olarak göstererek çözdüğü sin 1 derecenin doğru bir saptamasına dayanmaktadır:

Sin 1°=0017452406437283571'i elde etmiştir

Doğruya yakın tahmini şöyledir:

Sin 1°=0017452406437283512820

Bu da Uluğ Beyin başardığı kayda değer doğruluğu göstermektedir

Gözlemevindeki gözlemler, o zaman dek sorgusuz kabul edilmiş olan Batlamyus’un hesaplamalarındaki bir dizi hatayı ortaya çıkarmıştır Gözlemlerden elde edilen veriler,Uluğ beyin bir yılın uzunluğunu oldukça doğru bir değer olan 365 gün 5 saat 49 dakika 15 saniye olarak hesaplamasını sağlamıştır Güneş’e ,Ay’a ve gezegenlere ilişkin veriler elde etmiştir Gezegenlerin hareketleri için bir yılın üzerindeki verileri, çoğu çalışmasında olduğu gibi oldukça doğrudur:

(Satürn,Jüpiter,Mars,Venüs)'e ilişkin Uluğ beyin verileri ve modern zamanlarınkiler arasındaki fark iki ila beş saniye limitleri arasına düşmektedir ”

Uluğ beyin siyaseti bilim akadari yi değildi 1447'de babasının ölümünden sonra,sadece tek oğul olmasına rağmen iktidarı elinde tutmayı başaramadı Kendi oğlu Abdüllatif’in kışkırtması sonucu Semerkant’ta öldürüldü Mezarı, Timur tarafından Semerkant’ta inşa edilmiş olan mozolede 1941'de keşfedildi Uluğ Beyin elbiseleriyle gömüldüğü anlaşılmıştır Bunun, Uluğ Beyin bir şehit olarak kabul edildiğini gösterdiği bilinmektedir Vücudu incelendiğinde açılan yaralar çok bellidir:

üçüncü boyun omuru,gövdenin ana bölümü ve bu omurun bir yayı açıkça yarılmış bir şekilde keskin bir aletle kesilmiştir

Uluğ Bey,dedesi Timur, 1404 yılında öldüğünde Semerkant' taydı Babasının torunu Mirza Halil Sultan Semerkant ve tüm Maveraünnehir' i işgal edince babasının yanına Herat' a döndü Baba Şahruh 1409' da buraları geri alınca daha 16 yaşındaydı ve Türkistan ile Maveraünnehir i yönetmek için görevlendirildi Bu tarihten itibaren Uluğ bey kendine Semerkant' ı başkent yaptı hem yönetmeye, hem öğrenmeye başladı

"Uluğ Bey'in dillere destan rasathanesi, şehrin doğu yönünde, varoş sayılabilecek bir noktada, alçak bir tepenin üzerindedir Yanıbaşındaki kır lokantasında lezzetli bir şaşlık yemeyi ihmal etmeden rasathaneden bugüne kalan yapıya tırmanınca, gökyüzünü eller gibi olursunuz Ve, Uluğ Bey'in büyük bir bilim adamı ve astronon olmasının tesadüf olmadığını da anlayabilirsiniz Gök mü, Semerkant'la öpüşmek için o kadar alçalmıştır, Semerkant' mı gökyüzüne dokunmak için o kadar yükselmiştir; yoksa Uluğ bey gibi bir anıt insanın orda çalıştığını biliyor olmak mı size bu duyguları aşılıyor, bilinmez" (Cengiz Çandar, 28 Aralık 1997, Sabah)

1421 yılında Kadızade' nin yönettiği medreseyi kurdu Aynı tarihlerde rasathaneyi ( gözlemevini) de kurmaya başladı Babasının sağlığında tam 39 sene aralıksız yönetimde bulundu Babası ölünce de yalnız üç yıl Herat' ta Gürgani Hanedanının tahtına geçti Semerkant' taki huzur devri sona ermişti! Gerçi eski anılar da vardı: Örneğin 1426' da Özbek Hanı olan Buruk Oğlan' ın saldırısı üzerine Uluğ bey büyük bir yenilgiye uğramıştı Bu olay onu, intihar edebilecek derecede üzmüştü Bereket versin tüm Maveraünnehir' i işgal etmek isteyen Burak Oğlan' a karşı babası Sultan Şahruh kendisine yardıma gelmiş ve kurtarmıştı Baba Şahruh ölünce (1446), Uluğ Bey tahta çıkacak tek veliahttı Herat' a gitti Bir de ne görsün? Vilayetlerde bulunan Mirza' ların her biri bağımsızlığını açıklıyordu Uluğ Bey sonunda Horasan' da oğlu Abdüllatif' in yardımıyla düşmanlarını alt etti Ancak 1448 yılında Herat' a girince babası Şahruh' un tüm hazinelerine el koydu; Şahruh' un torunu ( kendi oğlu) Abdüllatif için ayırdığı payı kendisine vermedi

Uluğ Bey, küçük oğlu Mirza Abdülaziz' i çok seviyordu Bu yüzden kendi başarısını ve tasarrufunu onun eseri gibi göstermeye kalktı Bu olay, baba ile diğer oğul arasındaki soğukluğu büsbütün artırdıAbdüllatif babasının Semerkant’a hareketi üzerine bir hafta Herat’ta kaldıktan sonra,babasından ayrılan askerin başına geçerek isyan etti Uluğ bey, oğluyla uzun mücadaleler sonunda galip geldi Ne yazık akış değişti Timur' un torunlarından ve Uluğ Bey' in yetiştirmelerinden Ebu Sait Bahadır Han, bu sırada Uluğ Bey’in küçük oğlu Abdülaziz' in elinde kalmış olan Semerkant şehrini zaptetti Onu kurtarmak için Uluğ bey, Semerkant' a doğru hareket etti; ama mağlup oğlu Abdüllatif' in topladığı askerlerin baskınına uğradı ve yenildi Babalar ve oğullar savaşıyordu Asker dağılmıştı, bunun üzerine küçük oğlu Abdülaz ile birlikte Şahruhiye kalesine sığınmak istedi; ama kale dizdarı kendisini içeri almadı Sonunda Abdüllatif'e teslim olmaya mecbur oldu Oğul, babayı teslim alıyordu Önce hürmetle karşıladı Sonra şehirdeki karşıtlarına teslim etti Ve bu bilgin hükümdar, 1449 yılında asilerce öldürüldü(1449)

Uluğ Bey, bilgindi ve iyi bir insandı Zamanının çoğunu düşünmekle ve bilginler topluluğunu toplamakla geçirirdi Çevresine zamanının en büyük düşünürlerini ve bilginlerini toplamışt: Kadızade, Gıyasettin Cemşit' ten başka devrin ünlü ozanlarından ( şairlerinden) Hoca İsmetullah Buhari, Mevlana Bedahşii Semerkandi; nakli ilimlerde ünlü olan Mevlana Celaleddin Neffasi, Uluğ Bey meclisinin sürekli konuklarıydı Uluğ Bey' in güçlü bir hafızası vardı Matematik ve astronomi ile doğrudan ilgileniyordu Ama o zamanlarda çok revaçta olan müneccimlik ( astroloji, fal bakma) hevesinden de kendisini kurtaramamıştı Hareketlerinin bazılarını, müneccimlerin verilerine göre yapmak gibi bir huyu vardı

Daha babası hayatta iken Semerkand'da Kadızade 'nin yönettiği medreseyi kurdu(1421) Aynı tarihte rasathaneyi kurmaya başladı Semerkant'ta Kühenk tepesinin üzerinde kurulmuş olan bu rasathane aletlerinin mükemmelliği ve binasının güzelliği ile de ünlüydü Gözlemevinin (rasathanenin) yönetimini yukarıda adı geçen bilginlerin ölümünden sonra Ali Kuşçu'ya verdi Onun yardımı ile de bu rasathanede meşhur olan Zeyc-i Gurgani diye ünlenen gözlemlerini oluşturdu

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Uluğ Bey ( 1344- 1449 )

Eski 05-29-2009   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Uluğ Bey ( 1344- 1449 )



Uluğ Bey


SSCB posta pulu (1987)



Uluğ Beyin Semerkand kentinde kurduğu gözlemevinin günümüzde dışarıdan görünüşü



Uluğ Begin rasathanesiSemerkand) (


Uluğ Bey (Farsça: الغبیگ Ulug Beg; aslı adı: میرزا محمد طارق بن شاه رخ Mīrzā Mohammad Tāregh bin Shāhrokh; d 1393 - ö 1449), Timur İmparatorluğu'nun 4 sultanı Matematikçi ve gökbilimci
Timur'un erkek torunlarından hükümdar olanlardan birinin oğludur 1393Semerkant'ta bulunuyordu Maveraünnehir, Mirza Halil Sultan'ın saldırısı ve işgali üzerine babasının yanına gitmek zorunda kalmıştır Babası buraları yeniden yönetimine alarak on altı yaşında olan Uluğ Bey'e yönetimini bırakmıştır Uluğ Bey, bu tarihten sonra, hem hükümeti yönetmiş ve hem de öğrenimine devam etmiştir yılında Sultaniye kentinde doğmuştur Timur'un öldüğü sıralarda Uluğ Bey
Uluğ Bey, bilgin ve olgun bir padişahtı Boş zamanını kitap okumak ve bilginlerle ilmi konular üzerinde konuşmakla geçirirdi Tüm bilginleri yöresinde toplamıştı Uluğ Bey, dikkatlice okuduğu kitabı sözcüğü sözcüğüne hatırında tutacak kadar belleği vardı Matematik ve astronomi bilgileri oldukça ileri düzeydeydi Bir söylentiye göre, kendi falına bakarak, oğlu Abdüllatif tarafından öldürüleceğini görmüş ve bunun üzerine oğlunu kendisinden uzak tutmayı uygun görmüştür Baba ile oğlu arasındaki bu soğukluk, Uluğ Bey'in küçük oğluna karşı olan yakınlığı ile daha da şiddetlenmiş ve sonunda Uluğ Bey'in korktuğu başına gelmiştir

Çalışmaları

Uluğ Bey, Semerkant'ta bir medrese ve bir de rasathane yaptırmıştır Kadı Zade bu medreseye başkanlık etmiştir Rasathane için yörede bulunan tüm mühendis, alim ve ustaları Semerkant'a çağırmıştır Kendisi için de bu rasathanede bir oda yaptırarak tüm duvar ve tavanları gök cisimlerinin manzaralarıyla ve resimleriyle süsletmişti Rasathanenin yapım ve rasat aletleri için hiç bir harcamadan kaçınmamıştır Bu gözlemevinde yapılan gözlemler, ancak on iki yılda bitirilebilmiştir
Gözlemevinin yönetimini Bursalı Kadızade Rumi ile Cemşid'e vermiştir Cemşid, gözlemlere başlandığı sırada ve Kadı Zade de gözlemler bitmeden ölmüştür Gözlemevinin tüm işleri o zaman genç olan Ali Kuşçu'ya kalmıştır Bu gözlem üzerine Uluğ Bey, ünlü Zeycini düzenlemiş ve bitirmiştir Zeyç Kürkani veya Zeyç Cedit Sultani adı verilen bu eser, birkaç yüzyıl doğuda ve batıda faydalanılacak bir eser olmuştur Zeyç Kürkani, bazı kimseler tarafından açıklanmış ve Zeyç'in iki makalesi 1650 yılında Londra'da ilk olarak basılmıştır Avrupa dillerinin birçoğuna, çevrilmiştir 1839 yılında cetvelleri Fransızca tercümeleriyle birlikte, asıl eser de 1846 yılında aynen basılmıştır
Zeyç Kürkani'nin asıl kopyalarından biri Irak ve İran savaşlarından sonra Türkiye'ye getirilmiş ve halen Ayasofya kütüphanesindedir Bir hile ile oğlu Abdüllatif tarafından 1449 yılında öldürülmüştür

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.