Prof. Dr. Sinsi
|
Gaziantepin Tarihi Geçmişi, Adının Kaynağı Ve Özellikleri Nelerdir
Gaziantep Tarihi Geçmişi
Gaziantepin Tarihi
Gaziantepin Geçmişi
Gaziantepin Tarihi Özellikleri
Gaziantep’in Tarihi Geçmişi, Adının Kaynağı, Özellikleri
Gaziantep tarihinin oluşumunda ve niteliğinde yer unsurunun önemi büyüktür Bölgenin, ilk uygarlıklarının doğduğu, Mezopotomva ve Akdeniz arasında bulunuşu güneyden ve Akdeniz'den doğuya, kuzeye ve batıya giden yolların kavşağında oluşu, uygarlık tarihine ve bugüne yön vermiştir Bu nedenle Gaziantep tarih öncesi çağlardan beri insan topluluklarına yerleşme sahası ve uğrak yeri olmuştur Tarihi İpek Yolunun da buradan geçmiş olması ilin önemini ve canlılığını devamlı olarak korumasını sağlamıştır
Gaziantep'in tarih devirleri Kalkolitik, Paleolitik, Neolitik dönemler, Tunç Çağı, Hitit, Med, Asur, Pers, İskender, Selefkoslar, Roma ve Bizans, İslam-Arap ve İslam-Türk devirleri olarak sıralanabilir Bu dönemlerin izlerini günümüzde de açık bir şekilde görmek mümkündür
Ayıntap olarak bilinen eski kent, bugünkü Gaziantep'in 12 km kuzeybatısında Dülük Köyü ile Karahöyük Köyü arasındadır Yapılan arkeolojik araştırmalarda taş, kalkolitik ve bakır dönemlerine ait kalıntılara rastlanmış olması yörenin Anadolu'nun ilk yerleşim alanlarından birisi olduğunu göstermektedir
Bir süre Babil İmparatorluğu`nun egemenliği altında kalan Gaziantep, MÖ 1700 yıllarında Hitit Devleti'nin bir kenti olmuştur "Dülük" şehri ise Hititlerin önemli bir dini merkezi olduğundan ayrı bir önem taşımaktadır
Gaziantep ve çevresi MÖ 700-546 yılları arasında Asur, Med ve Pers İmparatorluklarının yönetimine girmiştir Büyük İskender'in Pers Devletini yıkmasından sonra Romalılar'ın, MS 636 yılına kadar da Bizanslılar'ın egemenliği altında kalmıştır
Gaziantep, Kahramanmaraş'tan Halep'e, Birecik'ten Akdeniz kıyılarına ve Diyarbakır'dan İskenderun'a giden ana yollar üzerinde bulunduğundan, her dönemin kültür ve ticaret merkezi olma özelliğini korumuştur
İslamiyet'in buralardan Anadolu'ya yayılmış olması ve Hz Muhammed'in Peygamberlik mührünü görüp öpen ve O'nun vahiy katiplerinden olan Hz Ökkeşiye'nin türbesinin Nurdağı ilçesinin Durmuşlar köyü yakınlarındaki bir tepenin üzerinde bulunması Gaziantep için ayrı bir önem taşımaktadır
Hz Ömer zamanında İslamiyet'in Arap yarımadası dışına yayılması için sürdürülen mücadeleler esnasında, İslam ordusu, Gaziantep yöresi ile Hatay'ı Bizanslılar'dan aldı Böylece 639 yılında yöre halkı Müslümanlığı kabul etti Hemen ardından kansız ve savaşsız Suriye ve Antakya yöresi de İslam kuvvetlerinin eline geçerek vergiye bağlandı İşte Gaziantep'in ünlü Ömeriye Camii o dönemde fethin sembolü olarak yapılmıştır
1071 Malazgirt Savaşından sonra bölgede Selçuklu İmparatorluğu'na bağlı bir Türk Devleti kurulmuştur 1270 Yılında Moğolların istilası ile yıkılan kent, daha sonra Dulkadiroğullarının (1389) ve Memluklular'ın (1471) eline geçmiştir 1516 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından Memluklular'a karşı yapılan Mercidabık (Kilis yakınında) Meydan Savaşından sonra Gaziantep ve yöresi Osmanlı İmparatorluğu'nun yönetimine girmiş oldu
Osmanlılar döneminde çok sayıda cami, medrese, han ve hamam yapılmış, kent aynı zamanda üretim, ticaret ve el sanatları yönünden de ilerlemiştir 1641 ve 1671 yıllarında yöreyi iki kez ziyaret eden Evliya Çelebi burada 22 mahalle, 8 bin ev, 100 kadar cami, medrese, han , hamam ve üstü kapalı çarşı olduğunu anlatır
I Dünya Savaşı sonunda, Gaziantep önce İngilizler daha sonra da Fransızlar tarafından işgal edilmiştir Gaziantep Savunması, Ulusal Kurtuluş Savaşı tarihimizde yiğitlik kahramanlık ve fedakarlığın ulaşılmaz abidesi olmuştur Gaziantep Savunması, eşsiz kahramanlığı ile hem kendini hem de Güneydoğu Anadolu'yu düşman işgalinden kurtaran bir halk hareketi, milli birliğin ve benliğin bir şahlanışı olarak tarihteki yerini almıştır
Adının Kaynağı
Eskiden Ayıntap olarak adlandırılan Gaziantep, adını tarihin derinliklerinden Sıfatını ise Milli Mücadeledeki kahramanlıklarla dolu müdafaasından almıştır
Eskiden Ayıntap ve Aynitap adıyla yazılır, geniş halk kitlesi tarafından ise Antep ve Entap olarak söylenirdi Gaziantep'in yetiştirdiği ünlü ilim adamı tarihçi Bedrüddin Ayni'nin ifadesiyle Gaziantep'in eski adı ve asıl adı “Kala-ı Füsus"tur "Kala-ı Füsus" yüzük kalesi demektir
Bir başka rivayete göre buranın halkına zulüm eden Ayni adında kötü bir hakimi varmış Bir çok uygunsuz işler yaptıktan sonra ettiklerine pişman olmuş, tövbe etmiş ve yörede yaşayan halk tarafından "Ayni tövbe etti" denmiştir Daha sonra Ayni tövbe, Ayıntap olarak kalmıştır
Bir başka rivayete göre ise Ayıntap adını suyunun güzelliğinden ve bolluğundan almıştır Ayın: pınar, kaynak ve suyun gözü anlamındadır Tap ise: parlak ve güzel anlamındadır Bundan dolayı ayıntap güzel pınar ve güzel kaynak manasına gelmektedir Yine Tap: güç ve takat anlamına da gelmektedir Şehre suyunun bolluğundan dolayı bu isimin verildiği söylenmektedir
Bir başka rivayette ise şehrin eski adının Hantap olduğu söylenir Tap: güç, takat ve arazi anlamında da kullanılmaktadır (Kelime tap ve tapkır olarak Gaziantep'in köylerinde halen kullanılmaktadır) Buna göre Hantap; han toprağı manasına da gelmektedir Hantap zamanla Antap ve Antep olmuştur
Kurtuluş Savaşı'nda halkın göstermiş olduğu üstün kahramanlıklar sebebiyle şehre 8 Şubat 1921 tarihinde TBMM tarafından "GAZİ"lik unvanı verilmiştir Layiha-i Kanuniye'nin l Maddesi "Ayıntap livası merkezi olan Ayıntap kasabasının namı Gaziayıntap'a tahvil olunmuştur " Böylece de Antep, Gaziantep olmuştur
|