08-14-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Batman/Hasankeyf Tarihi İle İlgili Genel Bilgiler
Batman/Hasankeyf tarihi ile ilgili genel bilgiler


Hasankeyf tarihi ile
ilgili genel bilgiler
Hasankeyf’in ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu bilinmiyor Ancak şehir ve etrafındaki binlerce mağara insanların buraya çağlar öncesinden yerleştiğini gösteriyor
Hasankeyf, insanlığın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Mezapotamya bölgesinde yer almaktadır Hem içinden Dicle nehrinin akıp gitmesi, korunmaya müsait coğrafi yapısı, mesken olarak kullanılan binlerce mağarası hep dikkatleri çekmiş ve çağlar boyunca stratejik önemini korumuştur Yekpare taştan meydana gelen kalesi nedeniyle “Hısn Keyfa” adını almıştır Ancak başka isimler de kullanıldığı bilinmektedir
ANTİK DÖNEMDE HASANKEYF
Milattan önceki dönemlerde Hasankeyf’in ne gibi tarihi gelişmelere sahne olduğu, kimlerin burada hüküm sürdüğü tarihin karanlık sayfalarından biridir Bu konuda yazılı herhangi bir kaynak bulunmamaktadır İleride yapılacak arkeolojik çalışmalar bu konuya ışık tutacaktır Yalnız Mezapotamya bölgesine hakim olan kavimlerin en gözde yerlerinden birinin Hasankeyf olduğunu söylemek mümkündür
BİZANS DÖNEMİNDE HASANKEYF
Miladi ilk asırlarda Hasankeyf, Bizanslılarla Sasaniler arasında el değiştirmiş Zaman zaman Bizanslıların zaman zaman da Sasaniler’in elinde kalmıştır Miladi dördüncü asrın ortalarında Hasankeyf’e sağlam bir kale yapan Bizanslılar, hemen hemen burayı bir daha Sasaniler’e hiç kaptırmamışlardır Bizansın hakimiyeti Müslümanların burayı elegeçirdiği 7 Asrın başlarına kadar sürmüştür
İSLAM DÖNEMİNDE HASANKEYF
Müslümanlar burayı ikinci halife Hz Ömer döneminde M 638 yılında fethettiler Halifeler döneminin ardından sırası ile Emeviler, Abbasiler, Hamdaniler, Mervaniler, Artuklular, Eyyubiler ve Osmanlılar buraya hakim oldu
Hasankeyf, tarihi önemini Artuklular’ın M S 1101 yılında buraya hakim olması ile kazandı Bu tarihten itibaren o günkü ismi ile HISN KEYFA, ortaçağın önemli şehirlerinden biri oldu
Kuzeyden güneye kıvrılıp giden Dicle nehri üzerinde yer alması ve o günlerde ticaretin önemli bir kısmının nehir yoluyla yapılması nedeniyle Hasankeyf, ticare ve ekonomik olarak da gelişti
Hasankeyf’i Artuklular’dan alan (M 1232) Eyyubi Kürtleri, henüz bölgeye tam hakim olamadan Moğol istilası ve harabiyeti ile karşılaştı Bircok yerleşim yeri gibi burası da altüst oldu
Kürt Eyyubiler, Moğol şokunu atlattıktan sonra 14 Asrın başlarından itibaren Hasankeyf’i yeniden imar etmeye başladı Özellikle bugün Hasankeyf’te bulunan birçok eserde imzası bulunan Eyyubiler’in, Sultan Süleyman zamanında bu imar faaliyeti zirveye ulaştı Hasankeyf, Eyyubiler zamanında tarihinin en parlak dönemlerinden birini yaşadı
Nihayet Osmanlılar’ın gücüne karşı direnemeyen, Safeviler’in baskıları ve iç hesaplaşmalarla iyice yıpranan Eyyubiler, 1515 yılında burayı Osmanlılar’a bıraktı Bu tarihten itibaren şehir tarihi önemini kaybederek günümüze geldi Ancak bütün ihmallere ve tabii tahribata rağmen birçok eseri günümüze ulaştırdı Şimdi burada kısaca bu eserlerden bazılarına değinelim;
KALE
Kalenin eski çağlardan beri bir iskan yeri olarak kullanıldığı mağara yapılardan anlaşılmaktadır Ancak kale olarak kullanılmaya başlanması Bizanslılar dönemine rastlamaktadır
Yekpare taştan olması nedeniyle çok korunaklı olması, üzerinde birkaç tarihi eserin olması, gizli yollarla nehre inilmesi ve kaleye çıkan yol üzerindeki zarif, muhteşem taş kapısıyla dikkatleri çekmektedir
Kaleye doğudan merdivenli bir yolla ulaşılmaktadır Bu yolun hemen başında bulunan oyma taşlardan yapılmış Eyyübilere ait olduğu üzerindeki kitabeden anlaşılmaktadır Bu yolun üst tarafında da kısmen harap olmuş diğer bir kapı yer almaktadır
Kalenin kuzeydoğu ucunda dev bir kule gibi yükselen Küçük Saray yer almaktadır Ayrıca kalede Ulu Cami, Büyük Saray yer almaktadır Bu eserlerle ilgili bilgi verilecektir
Kalenin dikkate değer özelliklerinden biri de, gerek Artuklular gerekse Eyyübiler döneminde buraya su çıkarılmış olmasıdır Asırlarca kale bu su ile hayat bulmuş Bu suyun kesildiği olağanüstü zamanlarda kalenin kuzeyinde yer alan merdivenli yollarla nehirden su alınmış
Kalenin tarihlerde silah zoru ile ele geçirildiği yazılmıyor
KÖPRÜ
Tarihi kaynaklarda köprünün 1116 tarihinde Artuklu Fahrettin Karaaslan tarafından yapıldığı yazılı Ancak Hasankeyf 638 yılında Müslümanlarca fethedildiği sırada bir köprüden bahsedilmektedir Bu nedenle köprünün antik bir temel üzerinde yapılmış olması ihtimal dahilindedir
Kemer açıklılkları itibariyle ortaçağda yapılan taş köprülerin en büyüğüdür Ortadaki büyük kemeri taşıyan iki orta ayağın arasındaki açıklık 40 metredir Doğu ve batıdaki küçük kemerler dışındaki ortadaki büyük kemerler tamamen yıkılmış durumda
Araştırmalara göre köprünün en büyük kemerin ortası ahşaptandı Düşman şehre saldırdığı zaman bu ahşap kısım yerinden kaldırılır, düşmanın şehre girişi engellenirdi Bu özellik köprünün ömrünü kısaltmış
Köprünün önemli özelliklerinden biri de orta ayakları üzerinde yer alan ve on iki burcu simgelediği tahmin edilen figürlerdir Bir ikisi dışında tahrip olmuş ve şekil olarak he ifade ettikleri anlaşılmaz hale gelmiştir Köprünün ne zaman yıkıldığı da bilinmemektedir
EL-RIZK CAMİİ
Dicle nehrinin doğusunda köprü ayağına yakın bir mevkide yer alır Portal girişindeki kitabeden eserin, 1409 yılında Eyyubi Sultan Süleyman tarafından yaptırılmıştır
Bugün camiden sadece minare sağlam kalmış Kısmen yıkılmış portal giriş kapısında yer alan kitabenin altında bitkisel süsler arasında Allah’ın doksan dokuz ismi yazılmış Camiin önemli özelliklerinden biri de cami minaresinin çift yollu olmasıdır
SULTAN SÜLEYMAN CAMİİ
Minare şerefeden itibaren bilinmeyen bir tarihte yıkılmış Minare, kuşaklara ayrılmış, kuşaklar farklı bitkisel süslerle bezenmiş
KOÇ CAMİİ
Sultan Süleyman Camii doğusunda yer alır Genel özelliklerinden, alçı süslemelerinden Eyyübiler’e ait olduğu tahmin edilmektedir Yer yer sökülmesine rağmen Hasankeyf’te en canlı alçı süslemelere sahip bir eserdir Kitabesi olmadığından kesin olarak kimin tarafından yapıldığı bilinmemektedir
ZEYNEL BEY TÜRBESİ
Kısa bir süre Hasankeyf’te hakim olan Akkoyunlular’a ait tek eserdir Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ın oğlu Zeynel Bey’e ait olduğu üzerindeki kitabeden anlaşılmaktadır
KALEDEKİ ULU CAMİ
Eyyubiler’in Hasankeyf’teki ilk eseridir 1325 yılında bir kilise kalıntısı üzerine inşa edilmiş Yapı gibi minaresi de genellikle moloz taşlardan yapılmıştır Minarenin kuzeyinde bulunan alçı süsleme ve kitabe dikkate değer Cami minberinden günümüze ulaşan ahşap kitabe, yazısı ve oyma süsleri ile günümüze ulaşan nadir parçalardardan biridir
KÜÇÜK SARAY
Kalenin kuzey-doğu ucunda bulunmaktadır Saray, aşağıdan itibaren yontulmuş kaya kütlesi üzerinde inşa edilmiş Eyyubilerin Hasankeyf’teki ilk eserlerinden biridir
Kuzeye bakan cephedeki pencerenin üstünde iki aslan kabartması, bu kabartmaların ortasında kufi levhalar yer almaktadır Sarayın kuzey ve batı cephelerinde alçı süslemelerin izlerine rastlamaktadır
BÜYÜK SARAY
Kalenin kuzeyinde Ulu Camiinin altında yer almaktadır Büyük ölçüde yıkılmış ve göçükler altında kalmıştır Yapının en önemli özelliği, binadan bağımsız, giriş kapısının karşısında diktörtgen bir kulenin yükseliyor olmasıdır Burası kesme taşlardan örülmüş, köprüden olduğu gibi taşlar madeni kromplarla birbirine kenetlenmiştir Burasının gözetleme kulesi veya yıldırımlık görevi gördüğü tahmin ediliyor
|
|
|