Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye > İç Anadolu Bölgesi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
durumu, kırıkkale, tarihi

Kırıkkale Tarihi Durumu

Eski 08-13-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kırıkkale Tarihi Durumu



İLİN TARİHİ DURUMU

İlin Adı : Kırıkkale'nin adının, şehrin 3 km Kuzeyindeki Kırıkköyü ile kendin merkezindeki Kaletepe'nin kısaltılarak birleştirilmesinden ortaya çıktığı söylenir Bu ismin halk tarafından9 yakıştırıldığı kanaatı yaygın olmakla beraber bölgenin ismi Osmanlı arşiv belgelerinde, şimdiki haliyle Kırıkkal'a biçiminde geçmektedir

XVI ve XVII Yüzyıllarda, doğudan gelen çeşitli Türk aşiret ve cemaatlerinin Anadolu'da - bilhassa Orta Anadolu'da- iskan edildikleri bilinmektedir Bunlardan "Oğuz, Oğuzhan" adı verilen büyük bir oymağın Ankara yakınlarında, o zamanki söyleyişiyle "Kırıkkal'a " ya yerleştirildikleri belgelerde ifade edilmektedir

Yörükan taifesinden olduğu zikredilen Oğuz Oymağı, Anadolu'yu Türkleştirerek ve İslamlaştırarak, Türk vatanı haline getiren, aynı zamanda "Türkmen adıyla da bilinen büyük bir aşirettir Bu durumda bölgenin adının en az 400 yıllık bir tarihe sahip olduğunu kabul etmek gerekir

a Türklerden Önce : Yörenin çok eski bir tarihi geçmişi mevcuttur Bugün Kırıkkale il sınırları içinde kalan bazı tarihi kalıntılar, ören yerleri ve höyüklerin varlığı ile bazı araştırma ve incelemelerde MÖ yıllara ait arkeolojik buluntulara rastlanması, Kırıkkale'nin coğrafi alanının ne kadar eski bir yerleşim sahası olduğunu gösterir

KIRIKKALE’NİN ESKİÇAĞ TARİHİ

Kırıkkale ili ve çevresinin eskiçağ tarihini aydınlatacak bir arkeolojik kazı henüz yapılmamıştır Ancak bölgenin tarihi coğrafyasına ışık tutacak bazı bilimsel çabalar da yok değildir Kırşehir Kaman Kalehöyükte arkeolojik kazılar yapmakta olan Japon bilim heyetinin ilimiz sınırları içerisinde kalan alanda yapmış olduğu yüzey araştırmaları dikkate değer bulgular ortaya koymuştur

KIRIKKALE İLİ VE ÇEVRESİNİN KALKOLİTİK ÇAĞI

Japonların 1990-91 yılları arasında Kırıkkale il merkezi ve ona bağlı ilçe ve köyleri kapsayan yüzey araştırmalarında toplam 21 höyük ve düz iskan saptanmıştır Bu merkezlerden toplanan seramik örneklerinin değerlendirilmesi sonucu bölgenin Kızılırmak kavsi dışında kalan alanda Neolitik Çağ ve sonrası, Kızılırmak kavsi içinde kalan alanda ise bu dönemi takip eden Kalkolitik Çağı, Eski Tunç Çağı, Assur Ticaret Kolonileri Çağı Hitit İmparatorluk Çağı (zayıf), Frig ve Hellenistik-Roma Çağları ile Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait yerleşim birimleri ve bu dönemlerin kültürlerini yansıtan kalıntılar saptanmıştır



KIRIKKALE İLİ VE ÇEVRESİNİN KALKOLİTİK ÇAĞI

Kırıkkale ili ve çevresinde yapılan yüzey araştırmalarda, Kırıkkale ili Delice ilçesi Yeniyapan köyünün doğusunda doğal bir tepeden, Delice ilçesi Çongar köyünün 35 km doğrultusunda yer alan 85 m yüksekliğindeki Kültepe’den Keskin ilçesi Cinali köyünün 2 km kuzeybatısında yeralan 8 m yüksekliğindeki Sulucatepe’den ve Kırıkkale ili merkez ilçe sınırları içinde kalan Kuzeren köyünün 35 km güneybatısında yer alan 85 m yüksekliğindeki Kuzeren höyüğünden derlenen çanak çömlek parçaları Kalkolitik döneme tarihlenmiştir

Kalkolitik çağ genelde MÖ 5000-3000 yılları arasına yerleştirilmektedir Maden aletlerin yanında taş aletlerin kullanılmasından ötürü bu devire tarihçiler Taş Maden Devri anlamına gelen Kalkolitik Çağ adını vermişlerdir Bu kültürün önde gelen iki özelliği bakır aletlerin giderek taşın yerine geçmeye başlaması ile kökleri Neolitik Çağ’a uzayan boya bezemeli çanak-çömleklerdir Anadolu’yu Erken Kalkolitik Çağ’ın sonralarında farklı bir etnik grup muhtemelen Trakya’dan gelen bir kavim istila etmiş, birçok yerleşim yerini yakıp yıkmışlardır Erken ve geç kalkolitik dönemler arasında bir ara evre özelliğini gösteren Orta Kalkolitik çağı konusunda fazla bir bilgi yoktur Hatta böyle bir evrenin varlığı bile tartışma konusudur Uzun süreli bu karanlık ara dönemi izleyerek kabaca MÖ 4 bin yıla tarihlenen Kalkolitik Çağın son evresine gelinir Bu dönemde Anadolu’ya Balkanlar üzerinden gelen göçmen kafileleriyle ilişkili olarak nüfus ve yerleşme yerlerinin sayısında da artış olmuştur Orta Anadolu’da Çorum dolaylarındaki Büyük Güllecek ve Alacahöyük, Yozgat yakınlarındaki Alişar ve Ankara yakınlarındaki Yazırhöyük bu yeni dönemde Anadolu’ya yayılmaya başlayan Kuzey Ege ve Balkan etkili merkezler arasındadır Kırıkkale ve çevresindeki kalkolitik merkezler de bu etki alanında değerlendirilmelidir Bu dönemde gittikçe büyüyen köyler birara surla çevrilerek tahkim ettirilmiş, madenin kullanımı ve beraberinde getirdiği ekonomik sosyal canlılığa paralel olarak yeni mesleklerin ortaya çıktığı ve dolayısıyla değişik etnik grupların bir arada yaşamaya başlaması, günlük yaşamın bir çok alanına mutfak kültürün, dini yaşam, yarı mimarisi vs yenilikler getirmiştir



KIRIKKALE İLİ VE ÇEVRESİNİN ESKİ TUNÇ ÇAĞI

Kırıkkale ili ve çevresinde yapılan yüzey araştırmalarda, Kırıkkale ili Delice ilçesi Yeniyapan köyünün doğusunda, doğal bir tepeden (Yeniyapan) aynı ilçenin Çongar köyünün 35 km doğusundaki 110m çapındaki ve 85 m yüksekliğindeki Kütlepe’den, Keskin ilçesi Efendi köyünün 2 km güneyinde, Kılıç Özü’ nün dere yatağı kenarında kurulmuş olan 91 m çapında 10 m yüksekliğindeki Alibaz’ dan, aynı ilçenin Kavurğalı köyünün 2 km güneydoğusundaki 210 m çapında,15 m yüksekliğindeki Kavurğalı’ dan, Keskin ilçesi Armutlu köyünün 15 km güneydoğusundaki 200 m çapında 13 m yüksekliğinde Armutlu’ dan, aynı ilçenin Cinali köyünün 2 km kuzeybatısındaki 100 m çapında, 7 m yüksekliğindeki Sulucatepe’ den, Keskin ilçesi Köprü köyünün 500 m kuzeybatısında, Kızılırmak’ ın hemen kenarında yer alan 280 m çapında 32 m yüksekliğindeki Büyükkaletepe’den aynı ilçeye bağlı Ceritkale köyünün 2 km güneyinde, Ömer Kuru Dere yatağında yer alan 170 m çapında ve 6 m yüksekliğindeki Yaşar Çayır’ dan, yine Keskin ilçesine bağlı Karağıl köyünün 1 km güneydoğusunda, Dinek dağının batı Kıyıhalil İnceli köyünün 25 km kuzeybatısında Kızılırmak’ ın yatağında yer alan 155 m çapında ve 85 m yüksekliğinde Tepe (Kıyıhalil İnce) ‘den aynı ilçenin Bıyıkaydın’dan Çatal Sögüt höyüğünde derlenen seramik parçaları Eski Tunç Çağına tarihlenmiştir



KIRIKKALE İLİ VE ÇEVRESİNİN KALKOLİTİK ÇAĞI

Kalkolitik çağın başlarında nüfusun artışı, sulu ziraat nedeniyle daha fazla ürün elde edilişi ve daha güçlü bir siyasal denetim sosyal yapıda önemli değişikliklere neden olduğunu daha önce belirtmiştik Bu yeni dönem önceki çağların tarım, dokumacılık, çömlekçilik vb buluşlarına daha, etkili silahların üretilmesine daha estetik süs eşyalarının yapılmasının mümkün kılan bakır ve kalay alaşımını yine gerçek tunca eklemişti Bu yüzdende bu dönem Eski Tunç Çağı olarak adlandırılmıştır Eski Tunç;Eski Tunç İl ve Eski Tunç İli olmak üzere üç ana evreye ayrılır ve MÖ3000-2000 yılları arasına yerleştirilmektedir

Eski Tunç I evresi MÖ 3000-2500 yılları arasına yerleştirilir Bu devirde daha çok tarıma dayalı ekonomisiyle ve sur sistemiyle tahkim edilmiş kasaba kültürü sürdürülmektedir Tunç’tan alet üretimi ve kullanımı pek yaygın değildir Kamuya ait tapınak atölye vs yapılar ön plana çıkmıştır Dönemin en büyük teknolojik buluşu olan Tunç madeninin yanı sıra kağnı tipi, dört tekerlekli arabadır Bu döneme ait önemli merkezler barındıran kültür bölgelerinden biri Orta Anadolu’dur Ankara yakınlarındaki Karaoğlan, Yozgat yakınlarındaki Alişar, Çorum yakınlarındaki Alacahöyük, Konya yakınlarındaki Karahöyük ve Kayseri yakınlarındaki Kültepe döneminin tipik merkezleri arasındadır Eski Tunç II evresi MÖ 2500-3000 yılları arasına yerleştirilmektedir Bu dönemde bölgeler arası ticaret gelişmiş ve Bronz aletlerin kullanımı yaygınlaşmıştır Dönemin ekonomik gelişimini en iyi yansıtan örnek buluntular, Alacahöyük ve Tokat Erbaa yakınındaki Horoztepe-altın, gümüş, elektron ve tunçtan yapılmış silah, kapkacak, dini ritüel, objeler ve süs eşyaları buluntularıdır Dönemin önemli teknik buluşu ise şüphesiz çömlekçi çarkıdır Bu dönemle birlikte Orta Anadolu’da güçlü beylikler ortaya çıkmış, ilk kent devletleri kurulmuştur Kızılırmak’ ın batısında Ankara yöresinde Karaoğlan Ahlatbel, Etlik, Polatlı doğusunda ise Alişar ve Alacahöyük bu dönemin en önemli yerleşim yerleri arasındadır Mezopotamya kaynaklarında dönemin Anadolu’su Hatti Ülkesi olarak adlandırılmıştır Hemen her konuda gelişmelere sahne olan Anadolu, bu dönemin sonralarında büyük bir yaygın istila felaketine sahne olmuştur Bu olaylardan hiç etkilenmeyen bölge Doğu Anadolu’dur Aynı dönemde Trakya ve Balkanlardaki yerleşim birimlerinin ıssızlaşması istilacının Balkan Yarım Adasından gelmiş olabileceklerini düşündürmektedir

Verilen bilgilerden de anlaşılacağı gibi ilimiz sınırları içinde kalan höyüklerin hemen hepsinden eski Tunç Çağı’na ait çanak-çömlek parçaları ele geçmiştir Dolayısıyla Eski Tunç Çağı’na gelindiğinde bölgenin özellikle Kızılırmak kavsi içinde kalan alanın yoğun bir şekilde iskan edildiği anlaşılmaktadır Ekonomik refahla birlikte nüfus da artmış ve buna bağlı olarak yeni yerleşim birimleri kurulmuştur Bu bulgular Anadolu’nun diğer bölgelerindeki bulgularla örtüşmektedir Alişar’ın III tabakasında ele geçen ve Alişar II seramiği olarak adlandırılan seramiğin ve aynı dönemin bir başka seramik türü olan İntermediyetin bu bölgede yerel boya bezekli seramiklerle birlikte ele geçmiş olması önemli bir sonuçtur Bu verilen bölgemizin bir yandan kendine özgü-lokal-bir kültür geliştirdiğini, öte yandan da Orta Anadolu’nun diğer önemli merkezleriyle ilişki içinde olduğunu göstermektedir Bölgemizin eskiçağ tarihini aydınlatacak sistematik bir arkeolojik kazı henüz yapılmamış olmakla birlikte elimizdeki yüzey buluntularına dayanarak, bölgemizin de dönemin Anadolu’suyla aynı kaderi paylaştığını söyleyebiliriz



KIRIKKALE İLİ VE ÇEVRESİNİN ORTA TUNÇ ÇAĞI

a) Assur Ticaret Kolonileri Evresi: Kırıkkale ili Delice ilçesi, Çongar Köyü Kültepe höyüğünden, Keskin ilçesi Efendi Köyünün Alibaz höyüğünden aynı ilçenin Kavurgulı köyü höyüğünden, Armutlu höyüğünden, Balışeyh ilçesinin öz höyüğünden ve merkez ilçeye bağlı Çatal Söğüt höyüğünden derlenen seramiklerin bir kısmı Assur Ticaret kolonileri evresine tarihlendirilmiştir

Orta Tunç Çağı MÖ 2000-1400 yılları arasına tarihlenir ve Assur Ticaret Kolonileri ile Eski Hitit Dönemlerini kapsar Orta Tunç Çağı Anadolu’sunun en çarpıcı özelliği Mezopotamya ile başlayan çok sıkı ve örgütlü bir ticaret ilişkisi bunun sonucunda da yazının öğrenilmiş oluşudur

Assurlu tüccarlar 200-250 merkepten oluşan kervanlarıyla Anadolu’nun silah yapımında gereksinim duyduğu kalay madeni ile güneyin beğenisine göre dokunmuş ince kumaşlar getirip karşılığında ise altın, gümüş ve değerli taşlar götürüyorlardı MÖ 1925 yıllarında bu yeni ticari düzenle ilişkisi olarak Anadolu’da Assurca karum (liman) denen pek çok pazar yeri kurulmuştu Bunlardan en ünlüsü ise Kaneş karumuydu Bugün Kayseri yakınlarındaki Kültepe de yer alan Kaneş aynı zamanda güçlü bir Hitit Beyliğinin de merkeziydi Orta Anadolu’da daha sonraları Hitit Devleti’nin başkenti olacak Hattuş’a (Boğazköy), Alişar, Aksaray yakınlarındaki Acemhöyük ve Konya yakınlarında Karahöyük’te de Karumlar oluşturulmuştu Assur’dan Orta Anadolu’ya uzanan yol üzerinde ise Assurca Wabartum (Konuk-konak) denen küçük konaklama birimleri oluşturulmuştu Anadolu’daki Karum ve Wabartumların hukuki ve siyasi konumları bilim adamları arasında tartışmalı bir konudur Kimi bilim adamına göre sömürgelerin idari merkezi, kimilerine göre de yerli beylere vergisini ödeyen serbest ticaret bölgeleridir Koloni Çağı’nın son evresinde Kültepe (Kaneş) Pazar (Karum’u) yeri, Orta Anadolu’daki pek çok yerleşme yeriyle birlikte MÖ 1725 yıllarında bir yangınla son buldu Muhtemelen yerli beylerin bir iç hesaplaşması sonucu bu olaylardan sonra Hitit Devleti belirmeye başladı

b) Eski Hitit Devleti Evresi: Kırıkkale ili ve çevresinde yapılan yüzey araştırmalarda, Kırıkkale ili, Sulakyurt ilçesi, Kıyıhalilincili köyü höyüğünden ve Keskin ilçesi, Köprü köy Büyükkaletepe höyüğünden derlenen seramik parçalarından bir kısmı Eski Hitit Çağına tarihlenmiştir

Assur Ticaret Koloniler evresinde Anadolu’nun irili ufaklı bir sürü beylik tarafından paylaşıldığını daha önce belirtmiştik Bu beyliklerden adını bilemediklerimiz içinde önemlileri şunlardır Neşe (Kaneş), Hattuş, Mama, Puruşhanda, Kuşşara, Zalpa Ancak kökeni Kuşşara’ ya dayanan Pithana oğlu Anitte (MÖ 1750) lie Orta Anadolu’ da merkezi bir devlete doğru ilk adım atılmıştı Neşe, Zalpa ve Hattuş’u eline geçiren Anitte kendisini (Gal Lugul) Büyük Kral unvanını taşıyacak kadar güçlü hissediyordu Anitte’dan 100 yıl kadar sonra, aynı soydan gelen Kuşşara’lı Labarna’nın Hattuş’u başkent yapıp, kente Hattuşa, kendisinede Hattuşalı anlamına gelen Hattuşili (MÖ 1650-1620) adını vermesiyle Hitit Devleti resmen kurulur

Yerli Anadolu oldukları kabul edilen Hattili Beylere karşılık Hint-Avrupalı Hititlerin kökeni konusunda fazla bilgi yoktur Anadolu’ya bir göçle dışardan mı geldiler? Bu göç nereden ve hangi tarihte oldu Bu soruların yanıtları doyurucu belgeleriyle verilebilmiş değildir I Hattuşili’nin Hattuşa’yı başkent yapmasıyla birlikte Eski Hitit Devleti hızlı bir biçimde gelişmeye başladı İçte otoriteyi sağlayan IHattişuli, ilk hedef olarak Suriye yi seçmiştiKızılırmak ı Kırıkkale’nin güneyinde ordusuyla birlikte geçen IHattuşili,Suriye’nin önemli şehirlerinden Alalah’ı ele geçireceği sefere çıkıyorduAlalah’ı ele geçirerek daha ileri harekatlar için büyük bir avantaj elde etti Sefer dönüşünde Fırat’a doğru ilerleyerek Malatya yakınında ırmağın karşı kıyısına geçti Batı Anadolu’daki Arzava ülkesi zapt edildi Bunu izleyen IMurşili döneminde Halep Hitit Devleti ‘nin sınırları içine sokulduBabil fethedildi( MÖ 1594) Böylelikle Hitiler kısa bir sürede yakın Doğu’nun etkin siyasal güçlerinden biri olarak adlarını duyurdular Eski Hitit Devleti’nin genişlemesi IMurşili’nin,Babil seferi dönüşünde bir entrika sonucu öldürülmesiyle son buldu

İlimiz sınırları içinde kalan alanda bu çağa ait yerleşim yerlerinin çok sınırlı merkez olması dikkat çekicidir Ancak herhalukarda bu dönemin bölgemizde de temsil edilmesi, ilimiz eski çağ tarihi açısından önemli bir bulgudur ve aynı zamanda yukarıda anlatılan kültür dokusu çerçevesinde değerlendirilmesidir Dönemin Anadolu tarihi açısından önemi dikkate alındığında, bölgemizde bir arkeolojik kazının yapılmasının değeri daha kolay anlaşılmaktadır



KIRIKKALE İLİ VE ÇEVRESİNİN GENÇ TUNÇ ÇAĞI

Kırıkkale ili ve çevresinde yapılan yüzey araştırmalarda, Kırıkkale ili Delice ilçesi, Çongar köyü, Kültepe höyüğünden, Delice ilçesi Harekli Köyü Beşiktepe mevkiinden ve merkeze bağlı Balışeyh kasabasının 45 km kuzeydoğusundaki Öz höyüğünden derlenen seramik parçaları arasında bazı örnekler Hitit İmparatorluk çağına tarihlenmiştir

Hitit İmparatorluk çağı kültürü hemen her yönüyle temelleri daha koloni çağında atılan Eski Hitit kültürünün devamı niteliğindedir Hitit imparatorluk çağının en görkemli anıtı bizzat başkentleri Hattuşa’nın kendisidir Hitit uygarlığının en önemli merkezlerinden ikincisi ise, başkentin yakınlarındaki Alacahöyük’tür Kabartmaları Önasya dünyasının ilk anıtsal örnekleri olmaları bakımından büyük önem taşırlar Zile yakınlarındaki Maşathöyük, Yozgat yakınlarındaki Alişar, Çorum yakınlarındaki Ortaköy, Malatya yakınlarındaki Aslantepe, Elazığ Altınova’da Korcutepe, Güneyde Tarsus-Gözlükule ve Mersin-Yümüktepe önde gelen öteki Hitit merkezleri arasındadır

İlimiz sınırları içinde kalan merkezlerin aynı kültür geleneğinin temsilcileri oldukları kesin olmakla birlikte, bu kültürün içindeki konumu ve katkıları ise bir arkeolojik kazı sonucunda açıklık kazanacaktır

MÖ 1200-800 yılları arasındaki zaman diliminde Anadolu’da herhangi bir kültür kalıntısına rastlanmadığında “Karanlık Dönem” olarak adlandırılmaktadır Hitit İmparatorluğunun yıkılışına neden olan kavim veya kavimlerin bir süre 400 yıl gibi göçebe yaşadıkları ve sadece hayvancılıkla uğraştıkları var sayılmaktadır Dolayısıyla bu döneme ilişkin herhangi bir kültür kalıntısının günümüze kadar gelmeyişi bu şekilde yorumlanmaktadır



İLİN VE ÇEVRESİNİN DEMİR ÇAĞI

Kırıkkale ili ve çevresinde yapılan yüzey araştırmalarda Kırıkkale ili Delice ilçesi, Çongar köyü, Kültepe höyüğünden, Delice ilçesi Harekli Köyü Beşiktepe mevkiinden, Keskin ilçesi Kavurgalı Höyüğünden, Armutlu köyü Armutlu höyüğünden, Köprü Köyü Büyüktepe höyüğünden, Ceritkale Köyü Yaşçayır Höyüğünden, Karağıl Köyü Horpağan Tepeden, Kevenli Köyü Acıözü, Çifteli Köyü Höyüktepeden ve Kaldırım Köyü Sarımusalı höyüklerinden, Sulakyurt ilçesinin Bıyıkaydın Höyüğünden, Hasandede Kasabası Çatal Söğüt Höyüğünden derlenen seramiklerin bir kısmı Demir çağına tarihlenmiştir

Bu çağın Demir çağı diye adlandırılmasının temel nedeni, dönemin silah ve diğer aletlerinin çoğunun demirden üretilmiş olmasıdır Bunun yanı sıra MÖ 9 Yüzyılın sonlarından itibaren Anadolu’nun yeniden MÖ 3 bin yılının sonlarında olduğu gibi bir çok irili ufaklı güç arasında paylaşmış olması böyle bir adlandırmaya gidilmesinin diğer bir nedenidir Bu çağla birlikte bölgemizdeki iskanın yeniden yoğunlaşması dikkat çekici bir durumdur Anadolu’daki Hitit çekirdek sahasının hemen her merkezde Hitit yerleşmesinin üzerine Frig yerleşmesin kurulmuş olması dönemin nüfus yoğunluğunu yansıtması açısından da önemli bir durumdur Japonlar, Kırıkkale ili ve çevresindeki höyüklerden derledikleri seramiklerin bir bölümünü demir devri seramiği olarak tanımlamışlardır ve Friglere bağlamışlardır

Frigler MÖ 1200’lerin başlarında Truva savaşı sırasında boğazlar üzerinden Anadolu’ya gelmiş ve ancak MÖ 8yy’ın ikinci yarısında merkezi Polatlı yakınlarındaki Gordion olan bir devlet kurabilmişlerdir

İlimiz sınırları içinde kalan Büyükkaletepe höyüğünün konumu büyüklüğü ve yüzeyinden ele geçen geyik motifleriyle tipik Frig seramiği dikkate alındığında bu merkezin Friglerin önemli bir yerleşim birimi olduğu anlaşılmaktadır Bu höyükte yapılacak bir arkeolojik kazının ilimiz eskiçağ tarihinin aydınlatılmasına büyük katkılar sağlayacağı şüphesizdir

KIRIKKALE İLİ VE ÇEVRESİNİN ROMA VE BİZANS DÖNEMİ

Kırıkkale ili Keskin ilçesi Cinali köyü Sulucatep’den, Ortasöken köyü düz yerleşmesinden, Haydardede köyü Kılıç mevkii düz iskanından, Çelebi ilçesi Kaldırım köyü, Sarı Musalı Höyüğünden ve Karaağıl köyü Hopağan tepeden; Sulakyurt ilçesi Bıyıkaydın köyü höyüğünden, İlimize bağlı Kazmaca köyü Öküztepe düz yerleşmesinden, Merkez ilçe Hacılar Kasabası Asar höyüğünden, Merkez ilçesi Kızıldere köyü, Kuzeren höyüğünden ve Hasandede Kasabası Çatal Sögüt höyüğünden derlenen seramik parçalarından bir kısmı Roma ve Bizans dönemlerine tarihlenmiştir

Roma ve Bizans dönemlerine ait çanak-çömlek parçaları, Kızılırmak yatağında yer alan düz yerleşim yerlerinde özellikle Kırıkkale’den güneye doğru uzanan bölgede bulunan höyüklerde bol miktarda derlenmiştir Bu tür çanak-çömlek parçalarının çok sayıda ele geçtiği höyüklerde ve düz yerleşim yerlerinda prehistorik malzemelere rastlanılmamıştır Bu Roma ve Bizans döneminde yeni yerleşim yerlerinin kurulduğunu kanıtlamaktadır Dikkati çeken ayrı bir özellikte höyüklerden çoğunun doğal tepeler üzerine kurulmuş olmasıdır Ayrıca genel kaideye uyularak, bu höyüklerin büyük bir çoğunluğunun yanında da akar suyun veya su kaynağının varlığıdır

Anadolu’da Roma İmparatorluğunun egemenliği MÖ 129 yılında Pergamon Krallığının ilhakıyla başlamışlardır Pergamon Devleti’nin arazisi Anadolu’da ilk Roma eyaleti olan Provinicia Asia olrak yeniden düzenlendi Bu eyalete başkent olarak da Ephesos seçildi

Kesin olarak belirlenmiş olmamakla birlikte Kapadokya’nın bir Roma eyaleti olarak Roma’ya vergi vermeye başladığını tarih genelde MÖ 63 yılı kabul edilmektedir Kapadokya Eyaletinin sınırları Kuzeyde Samsun (Amisos)’dan doğuya doğru Karadeniz (Pontus Euxens), doğuda Fırat ve Büyük Ermenistan, Doğuda Toros dağları, batıda Galatia ve Pamhylia ile çevrili olan bu eyaletin başkenti Kaisareia (Kayseri) idi MÖ 395 yılında Roma İmparatorluğunun ikiye bölünmesinden sonra Kapadokya Eyaleti Doğu Roma sınırları içerisinde kaldı

Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergilenen ve Sulakyurt ilçesinde bulunan tarihi paraların tetkikinden yörede MÖ Romalıların yaşadığı tespit edilmiştir

b Türklerden Sonra : Malazgirt Zaferinin 1071'de kazanılmasından sonra Anadolu'nun kapıları Türklere açılmış, buralar hızlı bir şekilde Türk-İslam diyarı haline getirilmiştir İşte o dönemlerde Kırıkkale ili dahilinde bulunan bazı yerlerinde ilk fethedilen İslam beldelerinden olduğu görülmektedir

Bu konuda Prof Dr Beşir ATALAY’ “Kırıkkale ve çevresinin özel bir konumu vardır; yani Orta Anadolu’nun ortasındadır Çok korunmuş, dışa geç açılmış ve yine de az açılmış bir bölgedir 1071 yılında Malazgirt Muharebesi ile Müslüman Türklerin Anadolu’ya açılışından itibaren yerleşilen, badireli günlerde dahi hiç işgal görmemiş bir özelliğe sahiptir Etnik dağınıklığı az olan fazla karışmamış bir bölgedir Dini homojenlik ise çok belirgindir Türkiye’nin en az kültür değişmesi geçiren bölgesidir Denilebilir ki kültür safiyeti önemli oranda korunmaktadır “ demektedir (1995 Dünya “Hoşgörü-Manas-Abay Yılı” VII Uluslar arası Edebiyatı Semineri ve I Uluslar arası Türk Dünyası Kültür Kurultayı Bildirileri , S-159-161)

Prof Dr Sadık TURAL da “Ankara, Kırşehir, Konya, Çorum, Çankırı, Yozgat ve bugünkü Kırıkkale ilimizin sınırları içinde olan arazi Türklerin çok benimseyip yurt edindiği, yaylak ve kışlak yerleri olmak üzere seçtiği coğrafya alanlarıdır “ (Ahmet Yesevî’den Hasandede’ye Gönül Erleri YY-1997, S- 215)

11 yüzyıldan sonra Kırıkkale yöresine Oğuz-Türkmen boyları yerleştirilerek iskana açılmıştır Bu konuda Prof Dr İsmail ÖZÇELİK “Kırıkkalelinin Karakeçili ilçesinde yaşayan Karakeçililer, Anadolu’nun diğer yerlerinde yaşayan Karakeçililerle akrabadırlar Karakeçililer Osmanlı kayıtlarında Ulu Yörük şeklinde anılan ve diğer bazı boylarıda ihtiva eden birliğin koludur “ demektedir (Tarihten Günümüze Karakeçililer, YY-2003, S-95)

Kırıkkale yöresi ile ilgili ProfDr Faruk SÜMER (Oğuzlar ), Prof Dr Cengiz ORHONLU (Osmanlı İmparatorluğunda Aşiretlerin İskanı), Prof Dr Fuat KÖPRÜLÜ (Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar), Prof Dr Hikmet TANYU (Ankara ve Çevresindeki Adak Yerleri) vs eserler mevcuttur

Türk ve İslam aleminin büyük mutasavvıfı ve evliyası Hoca Ahmet Yesevi'nin oğlu Haydar Sultan'da Anadolu'daki bu mücadelede de yer almıştır

Bu mücadelenin, Kırıkale'nin en yüksek dağlarından biri olan Behrek Dağı eteklerinde ve civarında Konur Kasabası, Haydar Sultan ve Halil Dede köylerinin bulunduğu mahallerde yapılmış olması kuvvetle muhtemeldir Hatta Haydar Sultan'ın yaptığı savaşta, kafirlere esir düşerek, bugün aynı isimle anılan bu köydeki kuyuya hapsedildiği ve kabrinin de burada bulunduğu ve bu zatın Hoca Ahmet Yesevi'nin oğlu olduğu kaynaklarda geçmektedir

Diğer taraftan, Balışeyh ilçesinin de o dönemlerde, yani Anadolu'da ilk kurulan Türk yerleşim alanlarından olduğu bilinmektedir Buradaki taştan yapılmış eski cami ve türbe Selçuklular tarafından 1121 yılında inşa edilmiştir

Aslında Kırıkkale bölgesi tarihini Ankara tarihiyle birlikte düşünmek, incelemek ve araştırmak uygun olur Çünkü çok yakın olması nedeniyle buralar, eskiden beri Ankara'ya bağlı bir yöre olarak kalmıştır Ankara'nın Türklerin eline ilk olarak 1073 yılında geçtiği dikkate alınırsa, Kırıkkale bölgesinin de- genel olarak- aynı yıllarda Türkleşmeye ve İslamlaşmaya başladığı kabul edilebilir Bazı Haçlı seferleri sırasında buralar tekrar Bizanslıların eline geçmiş olmasına rağmen XII Yüzyıldan itibaren Selçukluların hakimiyetine kesin olarak geçmiştir Daha sonraki asırlarda Orta Asya'dan, Anadolu'ya göç eden Oğuz Türk boylarından pek çok aşiret ve cemaat Kırıkkale bölgesinde iskan edilerek, buralar bütünüyle Türk ve İslam diyarı haline getirilmiştir

c Cumhuriyet Döneminde Kırıkkale : Bilindiği gibi Kırıkkale temelleri 1925'lerde atılan bir Cumhuriyet şehrimizdir 70 Yıllık gelişmesi, büyümesi ve bugüne taşınması MKEK ile olmuştur Kırıkkale'nin kurulduğu arazi Kırıkköyü arazileriydi Kırıkköyü 1925'ten önce 12 hanelik küçük bir köy idi Kaletepe ise 3-4 kmötede, aslında bilinen anlamda bir kale olmayıp boz toprakların oluşturduğu bakımsız ve ağaçsız bir tepeydi 1960 yılından itibaren ağaçlandırma çalışmaları başlatılmıştır


Kırıkkale şehrini ortaya çıkaran esas sebebin; 1921 yılında buralarda İmalatı Harbiye Fabrikası'nın kurulmasına karar verilmesi ve 1925 yılında top ve mühimmat fabrikalarının temellerinin atılmış olmasıdır O tarihlerde Kırıkköyü'nün muhtarı olan Hüseyin Kahya ile Yahşihan köyü öğretmeni Hüseyin Avni Bey'in bu olaylarda yardımcı oldukları bilinmektedir

Şehrin kurulması ve gelişmesi ile ilgili Prof Dr Beşir ATALAY “Kırıkkale’nin tarihini 1925’li yıllarda başlatmak mümkündür Şehrin çekirdeğini oluşturan fabrikaların temeli 1925 de açılmıştır Kurtuluş Savaşından sonra yeni devletin yeni yönetimi Orta Anadolu’da savunma sanayi kuruluşu için bir yer aramıştır Başkent olarak da Ankara seçildiği için Başkente de yakın bir yer aranmıştır Belki Orta Anadolu bu tür bir sanayi için güvenli bir bölge olarak görülmüştür İşte Kırıkkale’nin bulunduğu boş tarlalar heyetin dikkatini çekmiştir Arazi sahiplerinin özellikle Kırık köylü Hüseyin Kahya’nın heyete yakın ilgisi bu bölgenin seçilmesine etkili olduğu söylenir “(1995 Dünya “Hoşgörü-Manas-Abay Yılı” VII Uluslar arası Edebiyatı Semineri ve I Uluslar arası Türk Dünyası Kültür Kurultayı Bildirileri , S-159-161)

1925 yılında Top ve Mühimmat Fabrikası'nın temellerinin atılması, Kırıkkale'nin şehirleşmesinin çekirdeğini oluşturur Aynı kuruma bağlı fabrika sayısı arttıkça personel ve işçi sayısı da artar Görülmemiş biçimde nüfus artışı görülür Yeni gelen işçilerin konutları ve halka halka mahalleler çevreye yayılır Demiryolu, fabrikalarla yerleşim bölgesi arasında sınır oluşturulur

İlk aşamada, fabrikaların teknik ve idari personeli için yapılan sosyal tesisler ve az sayıda lojman da hemen tren istasyonu civarında yapılır Fazla konut yoktur Çünkü çalışanlar, yani işçiler askerdir ve kışlada kalırlar Sonraları sivil işçilerin işe alınmasıyla konut bölgeleri genişlemiş burası kentin merkezi olmuş, İstasyon Mahallesi adını almıştır Sanayi kesimine ait sosyal tesis ve işletmelerde aynı yerde genişleyerek Fabrikalar Mahallesi adını almıştır

1931-1941 yılları dönemi Kırıkkale'nin gelişmesinde ikinci aşamayı oluşturur Hizmete açılan fabrika sayısı hızla çoğalmış, buna bağlı olarak da işçi ihtiyacı artmıştır Kırıkköyünden ve çevre köylerden akın akın işçiler gelmiştir Bu dönem şehre rastgele bir yerleşmenin de başladığı dönemdir Bu dönemde 6 mahalle daha oluşmuştur Ovacık, Yenidoğan, Hüseyin Kahya, Tepebaşı, Gürler ve Kurtuluş Mahalleleri, Devlet daireleri ve okulların bir bölümünün kurulma ve açılması bu dönemdedir


1929'da Belediyelik, 1944 yılında da ilçe olan Kırıkkale, küçük bir kasaba görünümünü alır Kentin bir sanayi şehri olarak öneminin artması ve artan nüfusun baskısıyla, Çallıöz, Güzeltepe ve Sanayi Mahalleri kurulmuştur

1945 ve 1950'lerdeki nüfus artışı ve hızlı göç olayı ile sadece yakın çevredeki köylerden değil; Orta, Doğu, Güneydoğu ve Karadeniz bölgesi illerinden hızlı bir nüfus akışı olmuş ve Kırıkkale büyümüş ve gelişmiştir 1955'lerde konut alanları Samsun Karayolu üzerine, kuzeye doğru taşmış ve doğya da genişlemiştir Karyaka ve Kızılırmak mahalleleri de bu dönemde oluşmuştur

Şehrin gelişmesi ile ilgili Prof Dr Sadık TURAL ise “Bize göre şahrin asıl önemli ve incelemeye değer yanı milli bütünleşmenin örneği olmasıdır Öncelikle çevre illerden (Kırşehir, Çankırı, Çorum, Yozgat) daha sonra da hemen hemen Türkiye’nin her ilinden bir aile mutlaka Kırıkkale’de yaşamıştır Gerek bürokratik , gerekse bedeni hizmet alanlarında 1934-1964 döneminde Kırıkkale’ye uğramamış pek az insan vardır Sonra fabrikanın nüfusu yerinde saydı İlk emekliler geldi önce, 1968 ve 1969; sonra 1970-1980 döneminde Makine Kimya Fabrikalarında çalışan idealist ustalar emekli oldular Emekli olanlardan bir kısmı geldikleri kasaba veya köylere, bir kısmı başka şehirlere göçtü Göç veren bir şehir oluverdi Kırıkkale Emekliler için Mahmutlar veya Balışeyh yahut Yahşihan veya uygun bir köy- kasaba (uydu kent) haline getirmek için hiç kimsenin aklından geçmedi” diyor

1960'lı yıllarda Kırıkköyü ve Yuva köyünü mahalleleri içine katan Kırıkkale, 1970'li yıllardan itibaren hızlı nüfus artışıyla birlikte mahallerini de artırmıştır 1925'lerde 12 hanelik bir köyden 2001'de 25 mahalleli ve 205208 nüfuslu bir yerleşim alanı ortaya çıkmıştır



İL OLUŞU

Kırıkkale 21 Haziran 1989 tarih ve 3578 Sayılı yasa gereğince merhum Cumhurbaşkanı Turgut ÖZAL (Başbakan iken) tarafından yapılan törenle İl olmuştur İlk Valisi Fikret GÜVEN 17 Ağustos 1989 tarihinde yapılan törenle İl Valiliği görevine başlamıştır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.