03-23-2008
|
#1
|
hayko26
|
Osmanlıda Kadının Hak Davası
Naile Hamdi (solda) ve bir Osmanlı kadını  
Çokeşliliğin yüzde 1 seviyesinde olduğu Osmanlı toplumunda kadınlar imparatorluğun yükseliş asırlarında daha geniş haklara ve rahatlığa sahiptiler Ama gerilemeden de en fazla onlar etkilendi 
AVNİ ÖZGÜREL
Yılda bir kez de olsa 'kadın hakları' üzerine konuşmaya, yazmaya vesile olduğu için 8 Mart'ın Kadınlar Günü olarak anılması doğru bir karar Türkiye'nin bu konuda hukuk zemininde değilse de uygulamaya dönük olarak atması gereken hayli adım olduğunu söylemeye gerek yok sanırım Adi istatistikler kadınların işlediği suçların önemli bir kısmının sebebinin erkeklerden gördükleri haksız muamele olduğunu gösteriyor
Bu şimdi mi böyle oldu derseniz elbette hayır Günümüzde grafiğin günden güne yükseliyor olması geçmişte bu eğilimin olmadığı manasına gelmez Belirleyici etkenin kadınların içinde bulundukları hale tahammül etmelerini gerekli kılan ekonomik/sosyal/ kültürel barajın yıkılması olduğunu düşünmek lazım
Bir Kazasker kızı olan 1847'de kaybettiğimiz divan sahibi kadın şairimiz Leyla Hanım herhalde çocuk yaşında evlendirildiği ve düğün günü sergilediği kabalığı dolayısıyla kısa süre sonra ayrıldığı eşi için boşuna 'Pür ateşim açtırma ağzımı zinhar/Zalim beni söyletme derunumda neler var' diye yazmış olamaz
Taassup öncesi devir
Gerileme devrine kadar Osmanlı toplumunda kadınların Batılı hemcinslerinden daha rahat ve özgür bir ortamda yaşadıklarını söylemiştim Devletin askeri ve ekonomik açıdan zorlanmaya başladığı dönemin eseridir taasup Sorunların katmerlenmesine paralel olarak kadınlar üzerindeki baskının fazlalaştığı söylenebilir Ancak imparatorluk çözülene kadar kadınların bu baskıya direndiğini de biliyoruz
Taassup öncesi devir Osmanlı kadınları üzerine Batılı akademisyenlerin gerçekleştirdiği değerli araştırma var Metin Yüksel, International Journal of Turkish Studies'te yayımlanan bir makalesinde Ronald Jennings'in Kayseri, Kıbrıs ve Trabzon; İsrailli araştırmacı Haim Gerber'in Bursa şeriye sicilleri; Yvonne J Seng'in Üsküdar tereke defterleri üzerindeki çalışmalarını değerlendirmiş
Bu araştırmalar Osmanlı yargı düzeninin ister gayrimüslim ister Müslüman olsunlar bütün kadınlara açık olduğunu, mülkiyet, miras, evlilik ya da boşanma konularında kadınların çekinmeksizin kadıya başvurabildiklerini gösteriyor Jennings'in araştırmasından çıkan sonuç Kayserili kadınların yüzde 80'inin vekil göndermeye gerek görmeksizin bizzat mahkemeye geldiği Araştırmada yer alan bir örnek hayli çarpıcı Belgeye göre, babası tarafından istemediği bir erkekle evlenmeye zorlanan bir kız kadıya, 'Sipahi Mehmed'le değil, İbrahim Çelebi'yle evlenmek istediğini' söylüyor, ama daha önemlisi kadı kızı haklı bulup adil olan kararın İbrahim'le evlenmesi olacağına hükmediyor
Yvonne Seng'in doktora tezinde de 1521-24 yıllarında Üsküdarlı kadınların şirketlere ortak olabildikleri, kredi işlemleri yapabildikleri bilgisi yer alıyor Daha ötesi 1622'de yani Genç Osman döneminde yaşamış bir kadın cerrah çıkıyor karşımıza: Salih binti Küpeli Hatun Ya da Saliha Hatun Osmanlı arşivinde bu kadın cerrahın Kıpti yani Çingene olduğun da kayıtlı
Seng, Saliha Hatun'un her hastasıyla tedavi ücretinin yarısından fazlasını peşin almak şartıyla sözleşme imzaladığını kaydediyor Ne sözleşmesi derseniz cevabı açık: Ameliyat sırasında hasta ölürse sorumluluk kabul etmediğine, hasta sahiplerinin de herhangi bir sorgu sualine muhatap olmayacağına dair
Çerçeve
Esma ve Fatma sultanların hüsranı
Osmanlı asırları boyunca kadınların ya sıradan halk katında ya da sarayda harem hiyerarşisinin zirvesinde olduklarında rahat ettiklerini söylemek mümkün Taht rekabetinin entrikanın envai ve bir tür talih oyunu içine çektiği cariye/gözde/haseki/kadınefendi zemininde keyfi en çok yerinde olanların padişahların kız kardeşleri ve kızları olduğunu söylemekte beis yok Tabii kaderlerinin babaları ya da erkek kardeşleri olan hükümdarın iki dudağının arsında olduğunu unutmadan
Pervasızlığa varan rahatlık açısından bu kadınlar arasında en şanslılarından birinin 3 Ahmed'in kız kardeşi Esma Sultan olduğuna şüphe yok İlk evliliğini hayli genç yaşta ihtiyar sadrazam Sokollu Mehmed Paşa'yla yapan Esma Sultan'ın eşinin suikast sonucu ölmesini takiben dul kalınca ağabeyine 39 yaşına geldiğini ve daha fazla beklemeden evlenmek istediğini söyledi Padişah 'Tamam münasip bir koca düşüneyim' demeye çalışırken hayallerini süsleyen erkeğin adını da verdi Esma Sultan 'Kafkas Fatihi' diye anılan ve yakışıklılığı herkesin dilinde olan Özdemiroğlu Osman Paşa'ya göz koymuştu 3 Murad kız kardeşinin arzusunu ikiletmedi Ve reddedileceğini bir an aklından geçirmeksizin Osman Paşa'ya talebini iletti Ama paşa hayatının savaş alanlarında ve 'zor topraklarda' geçtiğini, İstanbul'un sağlığını bozduğunu, ilk fırsatta Kafkasya'ya gitmek istediğini söyleyince Esma Han Sultan'ın hevesi kursağında kaldı
Prenses İstanbul'dan dışarı adım atmayı yakışıklı paşa için dahi göze alamayacağına karar verdi Ardından 'aynı evsafta' bir başka damat adayı aramaya başladı Bulmakta da gecikmedi: Budin Valisi Kalaylıkoz Ali Paşa  Esma Sultan'ın Avrupalı bir ressama paşanın portresini yaptırtıp getirttiği ve ona bakarak müstakbel eşini beğendikten sonra isteğini ağabeyine ilettiği bilinir 3 Murad bu defa da kardeşini kırmadı ve paşaya bir mektup gönderip onu Esma Sultan'la evlendirerek onurlandıracağını dolayısıyla İstanbul'a gelmesi gerektiğini bildirdi Ancak bir mani vardı Paşa evliydi Padişahın isteği üzerine derhal boşandıysa da karısı ortalığı ayağa kaldırdı Budin ( Budapeşte)'de halk padişah aleyhine gösteriler yapmaya başladı 3 Murad durumu öğrenince vazgeçecek gibi olduysa da Esma Sultan'ın baskısıyla kararında ısrar etti Ve dedikoduları bastırmak için kardeşini şaşaalı bir düğünle evlendirdi Muradına ermişti Esma Sultan ama sevinci uzun sürmedi Ali Paşa nikâhtan hemen sonra saray kadınlarıyla düşüp kalkmaya başladı Sinir krizleri geçiren Esma Sultan'ın fazcılara büyücülere dadandığı söylenir Bunlardan birinin çocuk doğurursa kocasının sevgisini kazanacağını söyleyen birine inanarak hamile kalan gözü kara sultan bir erkek çocuk dünyaya getirdi ama doğum sırasında başlayan kanaması durdurulamadığı için hayatını kaybetti
En küçük gelin Fatma Sultan
Sultan İbrahim'e pek çok sıfat yakıştırılır 'Hayalperest bir padişah'tır İbrahim Masalsı olaylardan etkilenir, ihtişama meraklıdır Babası 1 Ahmed'e benzer bir padişah olmak ister hep Onun yaptığı gibi debdebeli törenler, alayişli düğünler yapmak ister Ne sünnet olacak oğlunun ne evlendirecek yaşta kızının bulunmadığını bilir ama içinde uktedir bu Saray'da mahpus tutulduğu ve öldürülme korkusuyla yaşadığı günlerde Ağabeyi 4 Murad'ın kızlarından birini Silahtar Ağa'yla evlendirdiğini duymuş, imrenmiş, hayaller kurmuştur Padişah olunca geçmişte kendisini etkileyen şeylerin hepsi gibi bu arzusunu da gerçekleştirmek ister ve bu maksatla sarayın akağalarından Yusuf'u önce silahtarlığına sonra ikinci vezirliğe tayin eder ardından da onu kızı Fatma Sultan'la evlendirme kararını açıklar Evlendirir de  Ama ikibuçuk yaşındadır Fatma Sultan  Yürümeye ve konuşmaya yeni başlamıştır Ancak özenle seçilmiş bu damadın, Girit'in fethini tamamlayan kahraman haline gelmesinin dahi onu Sultan İbrahim'in öfke krizlerinden birine kurban gitmekten kurtaramadığı bilinir Kocasının boğdurulması üzerine dört yaşında dul kalan Fatma Sultan bu defa Musahip Fazlı Paşa'yla evlendirildi Kaptan-ı Deryalığa terfi ettirilen Fazlı Paşa'yla Fatma Sultan'ın düğünleri vesilesiyle İstanbul kere daha hareketlenir Bu kez ilkinden daha şatafatlıdır gösteri Öylesine planlanır ki düğün, hazırlanan altın ve gümüş levhalarla süslü dev nahıllar dar sokaklardan geçmediği için bazı evlerin duvarları bazılarının cumbaları ya da çatıları yıktırılır Sarayda arz odasında yapılan tebrik töreni sırasında en değerli hediyeyi vermek için biribiriyle yarışan Osmanlı devlet adamlarının telaşının Fatma Sultan tarafından şaşkınlıkla izlendiğini de kaydedelim İlgi odağı oluşunun sebebini anlamaya çalışan küçük sultanın merasim devam ederken uyuduğunu da 
Fatma Sultan'la Fazlı Paşa hiçbir zaman karı-koca olamadılar elbette Sultan İbrahim'in isteği düğün görmekti, görmüştü Paşa'ya Fatma Sultan'ın buluğ yaşına kadar sarayda kalacağı bildirildi ve Fazlı Paşa evine gönderildi Bir süre sonra da kaptan-ı Derya'lıktan uzaklaştırılıp İstanbul dışına gönderildi Fatma Sultan'ın buluğ yaşına geldiğini görmeye ömrü vefa etmedi Fazlı Paşa'nın, 1657'de genç kız yeniden dul kaldı 
__________________
Hakan Guven®
|
|
|