Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
çağrısı, efendimizin, islama, peygamber

Peygamber Efendimizin İslama Çağrısı

Eski 08-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Peygamber Efendimizin İslama Çağrısı



Peygamber Efendimizin Kabileleri İslama Çağrısı


Resûl-i Ekrem, Tâiflilerin insafsız ve âdice hücum ve hakaretlerine hedef olduktan sonra, Mekke`ye döndüğünde müşriklerin daha da şiddetli muhalefet ve eziyetleriyle karşı karşıya kaldığı halde, îman ve İslâmı tebliğden bir an bile geri durmadı Aksine, Tâif dönüşü, İslâma dâvet dairesini daha da genişletti ve kabileleri İslâma dâvete başladı
Bir dâvânın hızla intişârı, şüphesiz, sağlam ve seviyeli müntesiblerinin çokluğu ile doğru orantılıdır Resûl-i Ekrem de bu gerçeği göz önünde bulundurarak, hem îmâna davet etmek, hem de Kureyş müşriklerine karşı bir kuvvet olarak kullanmak gayesiyle Hac mevsiminde Mekke etrafında konaklamış bulunan Arap kabileleri arasında dolaşıyordu
Görüştüğü kabile ileri gelenlerinin her biri ayrı ayrı bahaneler ileri sürerek İslâma girmekten uzak duruyorlardı İçlerinde Müslüman olma arzusunu izhar edenler var idiyse de, bunların İslâm safına katılmalarına engel oluyordu
İslâma dâvet edilen bazı kabileler ise, dâvete icabet etmedikleri gibi, Efendimize hakaretvâri sözler de söylüyorlardı
Resûlullahın dolaştığı yerlere müşrikler de gidiyor, onu âdeta bir gölge gibi takib ediyorlardı Kabile fertlerinin İslâmiyetten uzak durmalarında şüphesiz müşriklerin menfı, yalan ve iftira üzerine kurulu propagandalarının da büyük rolü vardı
Resûl-i Ekrem, her sene belirli mevsimlerde kurulan Ukâz, Mecenne, Zü`l-Mecâz panayırlarını (bir nevî fuâr) gezmeyi, buraya gelmiş bulunan kabilelerle görüşmeyi, halkına Kur`ân okuyup ve onları İslâma davet etmeyi asla ihmal etmezdi Ne var ki, o, kudsî gayeyle halk arasında dolaşırken, Ebû Leheb de ara sıra geziyor ve "Muhammed atalarının dininden döndü, yalanlar uyduruyor, ona kanmayın" diyor, halkın kendisiyle temas etmesine mâni olmaya çalışıyordu
Peygamber Efendimiz, kabileler arasında dolaşıp, tebliğ vazifesinde bulunurken, kabilenin bütün fertleriyle değil, çoğu zaman sadece ileri gelenleri, reisleriyle görüşüyor, konuşuyor ve İslâmı onlara anlatıyordu Çünkü, kabile ferdlerinin, reislerine sarsılmaz bir bağlılık ve hürmetleri vardı Reislerinin İslâmı benimsemesi demek, tamamının mü`minler safında yer alması demekti Bu bakımdan Allah Resûlü, kısa yoldan netice elde edebilecek metodu takip ediyordu
Resûl-i Ekremin bu tarz bir usül takip etmesinde; hak ve hakikatı tebliğde, mühim bir prensibi tesbit etmiş oluyoruz: Hak ve hakikata dâvete mümkünse önce beldenin ileri gelenlerinden, hatırı sayılır ve herkesin saygısını kazanmış kimselerden başlanmalıdır Bir beldenin veya bir kabilenin ileri gelenlerinin hak ve hakikatı kabul etmesi, şüphesiz halkın da sür`atle aynı dâvâyı benimsemesini kolaylaştıracaktır

Medineli ilk Müslümanlar
Bi`setin 11 senesi hac mevsimi idi
Mekke`ye yarımadanın muhtelif yerlerinden birçok hacı namzedi gelmişti Bunlar arasında Medine halkından da bazı kimseler vardı
Resûl-i Ekrem Efendimiz, hac mevsimlerinde âdetleri olduğu üzere, kabileler arasında dolaşıp onları İslâm dinine davet ederken, Akabe mevkii yakınında altı kişiden ibaret olan bu Medineli kafileye rastgeldiOnlara,
"Siz kimsiniz?" diye sordu
"Hazreç kabilesindeniz" diye cevap verdiler
Peygamber Efendimiz,
"Yahudîlerin komşu ve müttefiklerinden misiniz?" diye sordu
"Evet," dediler
Bunun üzerine Efendimiz,
"Otursanız da, sizinle biraz konuşsak olmaz mı?" dedi
"Olur" deyip oturdular
Nebiyy-i muhterem Efendimiz, onları Allah`ın varlık ve birliğine îmâna çağırdı İbrâhim Sûresinden bir bölüm okudu, onları İslâm dinine dâvet etti321
Onlar, "Galip ibn-i Fihr (Peygamberimizin 9 dedesi) evlâdından bir peygamber gelecek" diye kendi ihtiyarlarından işitirlermiş Ayrıca, Medine`de oturan Yahudilerle iki kardeşten türemiş Hazreç ve Evs kabileleri arasında eskiden beri devam edegelen bir husumet ve anlaşmazlık vardı Kâh barışırlar, kâh bozuşurlardı Yahudiler ehl-i kitap ve ilim sahibi idiler
Evs ve Hazreçliler ise Allah`a şerik koşar, puta taparlardı Ne zaman Yahudilerle araları açılsa, Yahudiler onlara, "Beklenen peygamber gelmek üzeredir Gelince, biz ona tabi olacak, İrem ve Ad kavimleri gibi sizin kökünüzü kazıyacağız" der, dururlardı
Bu sefer Resûl-i Kibriyâ Efendimiz, onları İslâma davet edince birbirlerine bakıştılar ve aralarında, "Vallahi, bu bize, Yahudilerin geleceğini haber verdikleri peygamber olsa gerektir Sakın, Yahudiler ona inanmakta bizi geçmesinler" diye konuşarak hemen îmân ettiler ve Peygamber Efendimizin huzurunda kelime-i şehâdet getirdiler322
Sonra da Resûl-i Kibriyâ Efendimize hitaben şöyle konuştular:
"Kavmimiz birbirlerine kin ve düşmanlık besledikleri gibi, başka bir kavimle de aralarında kötülük ve düşmanlık vardır Umulur ki, Allah onları da sayenizde bir araya toplar Biz hemen dönüp, onları da senin anlattıklarına davet edeceğiz
Eğer Allah, onları bu din üzerine bir araya getirir, birleştirirse, senden daha aziz ve şerefli bir kimse olamaz"323
Resûl-i Kibriyâ Efendimizin dâvetine icabet edip İslâmiyetle müşerref olan Medineli ilk altı zât şunlardı: Ebû Ümâme Es`ad bin Zürâre (ra), Avf bin Hâris (ra), Rafi` bin Mâlik (ra), Kutbe bin Âmir (ra), Ukbe bin Âmir (ra), Cabir bin Abdullah bin Riâb (ra)324
Bu altı zât, kabileleri tarafından hatırı sayılır ve sevilir kimselerdi Medine`ye döndüklerinde, akrabalarına Peygamber Efendimizi anlatıp, onları İslâma dâvet edince, İslâmiyet Medine içinde bir anda yankı yaptı Allah ve Resûlullah sadası şehrin ufuklarını sardı Şehirde, Peygamberimiz ve İslâmın anılmadığı ev hemen hemen kalmamış gibiydi Böylece, Medine`ye İslâm nûrundan parıltılar götürme bahtiyarlığına bu altı zât ermişti
Medine`ye parıltıları ulaşan ebedî Nûr, artık birden bire burada parlayacak ve kısa zaman sonra şehri, İslâm Devletinin merkezi haline getirecekti

321 İbni Hişâm, Sîre: 2/70; İbni Sa`d, Tabakât: 1/217; Taberî, Tarih: 2/234
322 İbni Hişâm, Sîre: 2/70; İbni Sa`d, Tabakât: 1/217; Taberî, Tarih: 2/234
323 İbni Hişâm, Sîre: 2/71; Taberî, Tarih: 2/234
324 İbni Hişâm, Sîre: 2/71; İbni Sa`d, Tabakât: 1/218-219; Taberî, Tarih: 2/234-235

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.