Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bozan, imana, imanı, muhalif, nelerdir, sebepler

İmana Muhalif Ve İmanı Bozan Sebepler Nelerdir?

Eski 08-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İmana Muhalif Ve İmanı Bozan Sebepler Nelerdir?



İmana Muhalif ve İmanı Bozan Sebepler Nelerdir?

Şirk

Şirkin Hakikati: Yaratılmışları onları var eden yaratıcıya benzetmektir Yahut yaratıcıyı var ettiği mahlûkata benzetmektir Bu benzetme aslında Allah’ın kendisini vasfettiği kemal sıfatlardan hali kılmak veya Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in Rabb’ini vasıfladığı sıfatlardan tecrit ederek onları inkâr etmektir Allah’ın kalbini kilitlediği, gözünü körelttiği kimseler hakikati tersyüz ederek tevhidi teşbih, teşbihi de tazim ve itaat yerine koymuştur Müşrikler uluhiyetle alakalı hususlarda mahlukatı onları yaratana benzetmişlerdir

Fayda ve zarar vermek Rububiyete taalluk eden hususiyetlerdendir Dolayısıyla dua, umut, dayanma gibi ibadetlerin sadece Allah’a yapılması gerekir Herkim bu ibadetlerden bir kısmını mahlûkata yaparsa o kimseyi yaratana benzetmiş olur
Şirkin Nevileri

a) Allah’ın zatına, isimlerine, sıfatların ve fiillerine taalluk eden şirktir
b) Allah’a ibadet ederken başkalarını O’na denk yaparak işlenen şirktir Bu şirkin sahibi Allah’ın zatında, sıfatlarında ve fiillerinde ortağı ve benzeri olmadığına ikrar etse de ibadetlerde Allah’a başkalarını ortak koştuğu surece müşrik olmaktan kurtulamaz
Birinci kısım yani Allah’ın zatına, sıfatlarına taalluk eden şirk de iki kısma ayrılır:
1) Ta’til Şirki

Bu, şirk çeşitlerinin en çirkinidir Firavunun şirki bu çeşit şirktir “Firavun: Ey ileri gelenler, ben sizin için kendimden gayrı bir ilah bilmiyorum dedi
Kasas: 38
“Adamlarını topladı, onlara nida ederek ben sizin en yüce Rabb’inizim dedi
Naziat: 23, 24
“Firavun dedi ki: Ey Hâman, bana yüksek bir kule yap da o yollara erişeyim Göklerin yollarına çıkayım da Musa’nın ilahına muttali olayım Çünkü ben onu yalancı sanıyorum
Gafir: 36, 37
Şirk ve inkâr biri diğerinin gereğidir Her müşrik inkârcıdır, her inkârcı müşriktir Ancak bazı şirk inkârı gerektirmeyebilir Hatta bazı müşrikler yaratıcıyı ve Onun sıfatlarını ikrar ediyor olabilir Bununla beraber tevhidin hukukunu inkâr ettikleri için şirk dairesinden çıkmazlar O da ibadetlerle Allah’ı birlemektir
2) İnkâr Şirki:

Şirk ve şirki oluşturan kaideler sonunda inkârda son bulur İnkâr ise üç kısma ayrılır:
a) Mahlûkatı Allah’ın yaratmış olmasını kabul etmeyip inkâr etmek
b) Allah’ın isimlerini, sıfatlarını ve fiillerini tevil veya iptal ederek O yüce yaratıcının kemal ve mukaddes olmasını inkâr etmektir
c) Tevhidin hukukundan olup kula lazım olan Allah’a karşı yapılması gereken amelleri inkâr etmektir
Yaratan ve yaratılan diye bir ikilik yok her şeyden münezzeh olan hak birbirine benzeyen halkın aynısıdır diyen vahdeti vücutçu mülhitlerin şirki bu tür şirktir Âlemin ezeli ve ebediliğini iddia eden zındıkların şirki de aynı şirktir Onlara göre bu âlem yok iken sonradan var edilmiş değildir O ezelden beri var idi, varlığı da devam edecektir Onların yanında sonradan olan şeylerin varlığı sebep ve vasıtalara dayanır olmasındandır Onlar sonradan olan bu gibi şeyleri akıl ve nefis diye isimlendirmektedirler
Allahu Teâlânın isimlerini, sıfatlarını ve fiillerini inkâr eden cehmiye ve karamıta fırkalarından taşkınların şirki de yine bu tür şirktir Onlar Allah için ne bir isim ne de bir sıfat ispat etmemektedirler Bu sebeple mahlûku Allah’tan daha mükemmel konuma koymaktadırlar Çünkü zatın en mükemmel hali onun isim ve sıfatlarla olan halidir
Şirk Büyük ve Küçük Olmak Üzere İki Kısma Ayrılır

Birincisi: Büyük şirktir, bu kısma giren şirkin hiç biri bağışlanmaz
a) Sevgi ve tazimde bir şeyi Allah’a eş koşmak bu kısımdandır Mahlûkattan bir şeyi Allah’ı sever gibi sevmek buna örnek gösterilebilir Allahu Teâlâ bu şirkin sahibini tövbenin dışında asla bağışlamayacaktır Allah bu nevi şirki anlatırken şöyle buyurmuştur:
“İnsanlardan bazıları Allah’ tan gayrı eşler edinerek, Allah’ı sever gibi onları severler

Bakara: 165
Bu şirkin sahibi kimseler Allah’a şirk koştukları varlıklara ateşin içinde şöyle diyecekler:
“Allah’a and olsun ki; biz apaçık bir sapıklık içindeymişiz Çünkü sizi sevgi ve tazimde âlemlerin Rabb’ine eşit tutuyorduk; bizi o suçlulardan gayrı saptırmadı Şimdi artık bizim ne şefaatçilerimiz var ne de candan dostumuz
Şuara: 97-101
Şüphesiz ki bu müşrikler şirk koştukları varlıkları, yaratma, rızk verme, öldürüp yaşatma vb hususlarda Allah’a denk yapmamışlardı Aksine onlar şirk koştukları varlıkları sevgi, tevekkül, boyun bükme gibi kalbi amellerde Allah’a denk yapmışlardı
Bu zalim cahiller, bilgisizliğin son haddinde oldukları için yaratılmış kullar ile onları yaratan onların sahibi varlığı müsavi tuttular
Zatı ve sıfatı itibariyle zayıf, aciz, muhtaç hayatı ve ölümü başka bir varlığın elinde olan varlıkları zatı ve sıfatları itibariyle öyle olmayan, aksine çok zengin, çok kuvvetli, ölümsüz, hayatı ebedi olan, zenginliği, kuvveti, cömertliği, ihsanı, ilmi, rahmeti zatının gereği olarak noksansız tam olan varlıkla denk tutmak ahmaklığın en bariz alametidir Herhangi bir kul Allah’ı yarattığı varlıklardan bazısıyla denk tutarsa büyük bir zülüm işlemiş olur
Hangi zülüm bundan daha büyük ve daha çirkindir! Allah’a karşı bundan daha büyük bir haksızlık yapılır mı! Allahu Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Gökleri ve yeri yaratan Allah’a hamd olsun O, karanlık ve aydınlığı var etti Yine de kâfirler Rab’lerine (başkalarını) denk tutuyorlar
En’âm: 1
Ayette görüldüğü gibi müşrikler semavat ve arzı yaratan, aydınlığı var eden varlıkla ne kendine, ne de başkalarına zerre kadar fayda veremeyecek varlıkları denk tutmaktadırlar Eğer bu şirk değilse veli denen kimselere umut bağlayan onları Allah’ı seviyor gibi seven evliya kullarına göre şirk nedir acaba!?
b) Allah’ın isimlerini, sıfatlarını ve Rububiyetini inkâr etmeden Allah ile beraber başka bir ilah edinen kimsenin şirki de bu kısımdandır Allah’ı üçün üçüncüsü yapan hıristiyanların şirki de yine bu kısım şirktir Onlar Allahu Teâlâ ile beraber Mesih (Aleyhisselam) ve annesi Meryem’i ilah ediniyorlar
Hayırlı şeylerin nurdan, şerli şeylerin karanlıktan meydana geldiğini söyleyen ateşin kulları mecusilerin şirki de bu tür şirktir Kul kendi fiilinin yaratıcısıdır diyen kaderiye fırkasının şirki de yine bu şirktir Onlara göre o fiiller Allah’ın dilemesi, güç ve kuvvet vermesi olmadan meydana gelmektedir Yani, kul hayır ve şerden yaptığı her fiilin yaratıcısıdır Dolayısıyla kaderiye Mecusilere benzetilerek, onlar bu ümmetin Mecusileridir denmiştir
Allahu Teâlânın:
“İbrahim: Benim Rabb’im O’dur ki yaşatır ve öldürür demişti
Bakara: 258
Ayetinde İbrahim ile Rabb’i hakkında mücadeleye girdiği anlatılan kimsenin şirki de yine bu kısım şirktir O kimse İbrahim (Aleyhisselam) ile Rabb’i hakkında tartışmaya girmiş ve kendi nefsini Allah’a eş yaparak Allah’ın öldürüp dirilttiği gibi kendisinin de öldüreceğini ve dirilteceğini iddia etmişti
İbrahim (Aleyhisselam) onu sözü üzere ilzam etmiş ve şöyle demişti: Senin bu sözünün genel manası, güneşi Allah’ın doğdurduğu yönün tam aksi bir yönde doğdurmaya güç yetirmeni gerektirir İbrahim (Aleyhisselam) bu ilzamı cedel ehli bazı kimselerin dediği gibi bir delilden ikinci bir delile geçmek değildir
Aksine aynı delil üzere onu sabitleştirip öldürme ve diriltme gücüne gerçekten sahip isen o gücün eseri olan güneşin doğuş ve batış yönlerini değiştir deyip birinci delilin şümulünü genişletip genellemektir Dolayısıyla İbrahim (Aleyhisselam) onu yine birinci delille alt etmiştir
Büyük yıldız ve gezegenleri Allah’a eş koşan kimselerin çoğunun şirki de yine bu nevi şirktir Yıldıza tapan sabîler onları bu âlemin işlerini idare eden Rabler edinmektedirler Bu görüş sabî müşriklerinin görüşüdür Güneşe, aya vbin şeylere tapanlar da aynı mezhebin müntesipleridir
3) Vasıta (aracı) Şirki

Allah ile kendi arasına vasıta koyan bir kimse Allah’ı tazim etmeyi kast etmektedir O yüce zatın azametinden dolayı sultanların halinde olduğu gibi aracı ve şefaatçiler olmadan Onun huzuruna varamayacağına inanmaktadır Aracı şirkinin sahibi bu fiiliyle, Allah’ın Rububiyetini hafife almayı kast etmemekte, aksine onu tazimi kast edip şöyle demektedir:
“Bu vasıtalara tevessül etmem beni Allah’a yaklaştırması, Ona delillik etmesi ve beni Onun yüce cenabına ulaştırması içindir Dolayısıyla esas maksut Allah’tır Bu vasıtalar, vesile ve şefaatçi olmaktan gayrı bir şey değildir Hal böyle olunca vasıta ve şefaatçiler edinmek neden Allah’ın gazabını celbetsin ve neden sahibini ebediyen cehennemlik etsin, kanlarını heder ve mallarını başkalarına mubah yapsın?”
Bu soru başka bir soruya kapı açtı o da: Allahu Teâlâ, kullarına şefaatçi ve vasıtalarla kendisine yaklaşmalarını şeriat yapmış mıdır, bunun haramlığı sadece şeriat ten mi elde edilir, yoksa bu hem fıtrat ve akıllarda çirkin olup hem de şeriat onu emretmez hükmü kesin değil mi?
“Allah kendisine bir şeyin ortak koşulmasını asla bağışlamaz Şirkin dışındaki şeyleri dilediği kimseler için bağışlar
Nisâ: 48
Ayeti göz önünde tutularak şirkin gayrı günahlar arasında bu günahın bağışlanmaz oluşundaki sır nedir?
Bu mezkur soruları iyi düşünüp onları hafife almadan bunlara doğru cevap vermek için aklını ve zihnini topla öyle yaparsan, müşrik ile muvahhit arasındaki fark, Allah’ı hakkıyla bilenle Onu hiç bilmeyen arasındaki fark ve bir de cennet ehliyle ateş ehli arasında fark ortaya çıkar

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.