Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye > Ege Bölgesi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
aydin, magnesia, magnesiası, maindros

Aydin Magnesia (Maindros Magnesiası)

Eski 08-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Aydin Magnesia (Maindros Magnesiası)



AYDIN Magnesia (Maindros Magnesiası) Resimleri ve Tarihi




İzmir-Aydın karayolu ile ulaşılan Ortaklar bucağına bağlı ve oraya 4 km uzaklıktaki Tekinköy’ün yanı başındadır
Batı Anadolu’daki İon yerleşmesi sırasında kurulan kentlerin hemen hemen hepsi deniz kıyısında veya sahile çok yakın olmalarına karşılık Magnesia, (Maiandros Magnesiası) Kolophon ile birlikte bunun dışında kalmıştır Kentin ilk kurulduğu yer kesinlik kazanamamakla beraber Lethaus (Gümüşçay) ile Maindros’un (Büyük Menderes) birleştiği yerdedir
Kuzey Yunanistan’daki Magnesia’dan Anadolu’ya gelen Aioller’in kurduğu bu kentten söz eden kaynakların çoğunda “Magnesia’lıların uğradığı felâketler “denilmiştir
Magnesia kazılarında Agora’nın güney-batı köşesindeki 17 nolı, 51 satırlık bir kitabe bize kentin kuruluşu ile en güzel ve en doğru hikâyeyi anlatmaktadır Üst kısmı kaybolmuş olan kitabenin kalan metni şöyledir:
hangi nedenle geldikleri anlaşılıncaya kadar tanrının buyurduğu kehanet gizli kalmaktadır Tanrının,zamanın geldiğini bildirmesinden az sonra Gortyn ve Phaistos arasında bir kent kurdular ve mutlu bir şekilde oraya yerleşip,kadınlar ve çocuklar edindiler,kehanete göre kendi soylarından gelenlere tanrının isteğini aktardılar Yaklaşık seksen yıl sonra beyaz kargalar göründüler ve hemen şükran kurbanları keserek geri dönüşleri konusundaki kehaneti öğrenmek üzere, Themisto’nun Argos’da rahibe ve Ksenyllos’da birinci Archon olduğu sırada Delphi’ye bir heyet gönderdiler Onlara şu kehanet bildirildi;
“Siz Magnesialılar,siyah bir kuş yerine,beyaz kanatlı bir kuş gördüğünüz için uzak Girit’ten geldiniz ve ölümlülere bir mucize olarak görünen bu olay karşısında anayurdumuza yeniden dönüp dönmemekte kararsızdınız Ama anayurt toprağından bir başka yere yelken açmak gereklidir Babam,benim ve kız kardeşim için Magnesialılara Peneios ve Pelion dağının hakim olduğu topraktan daha kötü olmayan bir toprak parçası tahsis etmek uygundur Ey asil Magnesialılar, sizler nereye yelken açmanız gerektiğini soruyorsunuz Tapınağın kapısının yanında duran adam size yolu gösterecek Bu yol sarp Mykale dağının arkasındaki Pampylialıların ülkesine sizi götürmeli, orada kıvrımı çok (Meander) nehrin kenarında çok sayıda arazisi olan Mandrolytos’un zengin evi var Burada Olimpialı, hilekârlığa hükmedenlere değil, hak edenlere zaferi ve büyük refahı temin eder
Bu kutsal alanda Glaukos’un soyundan gelen cesur bir adam var Tapınağı terk ettiğinizde bu kişi karşınıza çıkacak, çünkü kader bunu böyle istedi Bu şahıs size anakaradaki bol buğdaylı araziyi gösterecek Magnesialıların silah taşıyan akraba halkını, Thorax dağına ve Manthios nehrine ve Endymion karşısındaki sarp Mykale dağına ulaşmaları için rehberliğin altında Pampylialıların körfezine gönder, Leukippos Burada zengin ve hayrete değer Magnesialılar, Meandros’un evinde surlarla çevrili kentlerde oturacaklar



Bilge Umar buradaki yerli halkın Luwi’ler olduğunu söylerken “Magnesia isminin Hellen dilinde bir anlamı olmadığını da belirtir Burada MÖ680 ile 652 arasında Lydia Kralı Gyges’in hakimiyetini görüyoruz Kentin Gyges’in düşmanlığını kazanmasına sebep olarak bazı antik yazarlar, Gyges’in gözdesi olan bir ozanın Magnesia’da uğradığı hakaretlere bağlamışlardır Daha sonra Kuzeyden gelen bir kavim olan Kimmerler kente MÖ657’de hakim olmuşlardır Peş peşe gelen bu saldırılar nedeniyle Magnesia tahrip edilmiştir Daha sonra bütün Anadolu’da bir fırtına gibi esen Pers hakimiyetinden burası da nasibini almıştır Pers Kralı IArtaxerxes, Salamis Savaşının Atinalı kahramanı Themistokles’in memleketinde gözden düşmesi üzerine onu Anadolu’ya davet etmiş ve yaşaması için üç kent önermiştir Themistokles’de bunların içinden Magnesia’yı seçmiştir (MÖ460) Magnesia’lılar da kahramana büyük saygı göstermişlerdir Buna karşılık Themistokles, Magnesia’da Artemis adına bir mabet yaptırarak kızını da oraya rahibe yapmıştır Themistokles Artemis Leukophryus kutsal alanında kurban sunarken ölmüştür Onun ölümünden sonra onun anısına Magnesia’lılar agora’da bir anıt yapmışlardır



İon kentlerinin almış olduğu ortak karara uymayan Magnesia, Atina’nın başkanlığındaki Delos Deniz Birliği’ne katılmamış ve Atina-Sparta savaşında taraf olmamıştı Spartalıların savaşı kazanmasından sonra buraya gelen Spartalı komutan Thibron kentin savunmasız durumunu görünce Perslerin tekrar buraya gelmelerine mani olmak için kenti Thoraks Dağına (Gümüş dağı) taşımıştır
Magnesia’nın yer değiştirmesiyle ilgili bu söylentilerden çok Menderes’in taşıdığı millerin bunda büyük payı olduğu sanılmaktadır Alınan bütün bu önlemlere karşı Magnesia yine de Perslerin eline geçmiş, Büyük İskenderin Anadolu’ya gelişine kadar da onların egemenliğinden kurtulamamıştır MÖ334’de Büyük İskender’e gönül rızası ile bağlanmışlar, daha sonra MÖ 240 da Seleukos krallığına, MÖ189’da da Bergama Krallığına tabi olmuşlardır Bergama Krallığının vasiyet yoluyla Roma’ya bağlanmasıyla Magnesia’da Roma’nın Asya eyaletleri içerisinde önde gelen kentlerinden biri konumuna girmiştir (MÖ 133) Nitekim MS IIIyya tarihlenen bir sikke üzerinde “Asya’nın yedinci kenti” yazısı da bunu doğrulamaktadır MÖ 87’de Pontus Kralı IVMithradates direnerek Roma’ya bağlılığını kanıtlamış, Sulla’da onları bağımsızlıkla mükafatlandırmıştır MS17’deki büyük depremde çok zarar gören şehri İmparator Tiberius 12 yıldan kısa bir süre içinde yeniden inşa etmiştir Bundan sonra kent için talihsiz bir süreç başlar, önce Gotlar tarafından yakılıp yıkılır Daha sonra 620-30’da Pers Kralı IIHüsrev’in akınları karşısında Artemis kutsal alanı çevresindeki surun içine çekilerek kendini korumaya çalışır Bizans döneminde ise bir piskoposluk merkezi olur ve daha sonra da önemini tamamen yitirir



Platon’un anlattıklarına dayanarak ve son buluntuların ışığında MÖ IIyyda, çevresi surla çevrili,yaklaşık 1300x100 mlik bir alanı kaplayan, ızgara plânlı bir kent olduğunu tanımlıyoruz Yine Platon’a göre şehrin nüfusu yaklaşık 20 000 kişi olup, her biri bir tanrının adını alan 12 semte (phyle) bölünmüştü Bu tanrılardan sekizinin adını duvar yazıtlarından öğreniyoruz Bunlar Aphrodit, Apollon, Ares, Hephaistos, Hermes, Hestia, Poseidon ve Zues’dur
Magnesia 18yüzyıldan başlayarak gezgin ve Arkeologların ilgisini çekip araştırdıkları bir yerdir Buradaki ilk ciddi çalışmayı 1817-21 arasında JNHuyot yapmış ve şehir plânını çizmeye çalışmıştır Bu çalışmalar bugün Paris Bibliothèque National’dadır 1842-43’de ChTexier yanına mimar Jacques Clerget ve ressam Clèm Boulanger’i yanına alarak buraya gelmiş ve ilk ciddi çalışmaları başlatmıştır Artemis tapınağının çıkmasıyla ünlenen bu kazı maalesef Türkiye için çok acı vericidir,zira tapınağın neredeyse bütün frizleri Türkiye’den Paris’e taşınmıştır Bugün Paris Louvre Müzesinde “Magnesia of Meandrum” seksiyonunda ChTexier’in adı ile teşhir edilmektedir Bu frizler, toplam uzunluğu 40 myi bulan 41 adet blok ve parçalardan meydana gelmektedir Amazonlar ile Hellenlerin savaşını canlandırmaktadırlar 1872-73’de ORayet ve AThomas burada incelemeler yaparak en kapsamlı yayını gerçekleştirdiler 1887’de İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürü Osman Hamdi Bey Texier’in arazinin bataklık oluşu ve su basması yüzünden götüremediği 20 m uzunluğundaki friz bloklarını İstanbul Arkeoloji Müzesine getirir1890’da Carl Human’ın başkanlığında Alman Arkeoloji Enstitüsü burada küçük bir kazı ile işe başlar ve çalışmalarını 1893’e kadar sürdürür Bu kazılarda çıkan eserlerin bazı parçaları da ne yazık ki Berlin Müzesine götürülmüştür Bu dönemdeki çalışmalar Artemis kutsal alanında, altarda, agora’yı çevreleyen Stoa’larda ve Zeus tapınağında yoğunlaşmıştır Bu dönemden sonra burası uzun süre unutuldu Ta ki 1985’e kadar Bu tarihten itibaren Prof Dr Orhan Bingöl’ün başkanlığında Ankara Üniversitesi tarafından metotlu bir şekilde araştırma ve kazılar yapılmaktadır Bu çalışmaların sonunda,Artemis Kutsal Alanı, tapınağı , sunağı, tören yolu, propylon, Agora, Zeus tapınağı, Bizans suru, Latrina, Çarşı Bazilikası, Odeon, tiyatro Athena tapınagı, Theatron , şehir surları, Stadion, Gymnasion ve nekropoller çıkarılıp plânları ve rölöveleri çizilmiştir

Magnesia’daki Mimari yapılar:

Artemis Leukophtyene Kutsal Alanı ve Mabedi

Portikolarla çevrili olan bu kutsal alanın ortasında Artemis Tapınağı ve sunağı, doğusundaki Propylon ile Agoraya bağlanmaktadır
MÖIIyüzyılın başlarına ait olan Artemis Mabedi 41x675 m ölçüsündedir Mabedin mimarı aynı zamanda Teos’daki Dionysos mabedini de yapmış olan Hermogenes’tir Alman Arkeoloji Enstitüsünün yapmış olduğu kazılarda bu mabedin altında MÖ IVyya ait arkaik bir mabet olduğu anlaşılmıştır Bölgesi devamlı su basmasından dolayı epeyce tahrip olan yapının plânı güçlükle çıkarılabilmiştir Pronaos ile Naos’un içerisi sütunlarla çevrilidir,ayrıca dış sütun dizisi ile mabet duvarları arasındaki uzaklık alışılagelenin iki katına çıkarılmıştır Antik Çağ mimarisinde bu uygulamaya Pseudodipteros adı verilir Mabedin kısa kenarlarında 8, uzun kenarlarında da 15 adet attika tipi sütun bulunmaktadır Burada dikkati çeken bir başka özellik de Pronaosdaki iki sütunun aynı şekilde Opisdodomos’da da uygulanmış oluşudur Ayrıca Naos’un içerisine üçer sütun konulmuştur Artemis mabedinde diğer İon mabetlerinde görülmeyen özellikler vardır Bunun en belirgin olanı cephenin doğuya yönelmesi gerekirken burada batıya doğru olmasıdır Bunun nedeni Artemis Leukophryene’nin Frig kökenli bir Anadolu tanrısı olmasına bağlanmıştır Bu anıtta gölge-ışık oyunlarına da çok önem verildiğini anlıyoruz, çatı yükünün hafifletilmesinin yanı sıra bazı yenilikler de yapılmıştır Daha çok Roma çağında görülen geniş temenosun ortasında yer almış ve bu alan Agora tarafından kesilmiştir Mermer bloklarla döşeli olan zemin batıya doğru bir eğim yapmakta idi Mabetteki Artemis heykelinin nasıl olduğunu sikkelerden anlıyoruz Aynen Ephesos Artemisinde olduğu gibi aşağıya doğru incelen vücudunda dar bir giysi vardır, iki yana açmış olduğu ellerinde birer yün yumağı tutar Başında yüksek bir Polos bulunmaktadır Göğsündeki çok sayıdaki çıkıntı ise muhtemelen bereketi sembolize eden koç yumurtaları olmalıdır Eski tarihçilerin anlattıklarından heykelin ahşap üzerine altınla kaplı olduğunu öğreniyoruz Ayaklarının iki yanında ise birer kartal yer almaktadır
Tapınağın önemli özelliklerinden biri de alınlıkların ortasında bir büyük yanlarında da iki küçük kapı kabartmalarının yer almasıdır Bu Artemis Leukophryene ve onun kültü ile ilgilidir Bu kapı “tanrının kendini göstermesi” ve “varlığını kanıtlaması”(Epiphanie) sembolüdür
Magnesia’lılar her dört yılda bir Artemis adına şenlikler yapmış ve diğer İon kentlerine haber göndererek onların da katılmalarını istemişlerdir Bunun sonucunda da diğer kentlerden farklı olarak kutsal bir konuma girmiştir Bu durumu Agora’daki bir duvardaki yazıt açıklamaktadır

Artemis Sunağı:

Artemis Mabedinin batısında, Bergama’daki Zeus sunağına benzeyen at nalı şeklinde bir sunaktır Günümüze sadece temelleri ulaşabilmiştir Avlulu bir yapı olduğunu kaynaklardan öğreniyoruz Rölyef karakterli heykellerinin bir kısmı bugün Berlin Müzesindedir 1994 yılından itibaren burada yeniden kazılara başlanmıştır Sunağın 1580x2310 m ebadında olduğunu temel kalıntılarından anlıyoruz Etrafı traverten üstüne mermer plakalarla döşeli, Altar iki yandan, sütunlu portikolarla çevrili idi Prof Dr Bingöl, altar kabartmalarında Olympos’lu on iki tanrının heykelleri olduğunu söyler Bugün bu kabartmalardan iki figür Berlin müzesindedir

Propylon (Anıtsal Giriş)

Agora’nın doğu stoasının ortasında, tapınak ile Agora arasındadır Prof Orhan Bingöl sütunların bazılarını restore edip ayağa kaldırmıştır Yapı iki basamaklı mermer bir krepis üzerinde oturur Sütun kaideleri Attika-İon üslubundadır Doğu tarafındaki sütunlar kapı söveleriyle sınırlandırılmıştır 1993 yılından itibaren burada da kazılara başlanmıştır

Zeus Sosipolis Mabedi

Agora’nın doğu-batı yönünde İon üslubunda, Hellenistik dönemde yapılmıştırKentin kurtarıcısı (Sosipolis) olarak tanımlanan Zeus’a atanmıştır GGruben’in mimar Hermogenes’in ilk yapılarından biri olduğunu söylediği bu mabet stylobat üzerinde 738 x 1581 m ebadında idi Cephesindeki frizler bugün Berlin Müzesindedir Zeus’a ait olduğu kuvvetle muhtemel bir gövde parçası ile vücudun alt bölümüne ait giysinin bir parçası bulunmuştur Bu parçalar sikkelerin üzerindeki Zeus tasvirleri ile uyuşmaktadır Sikkelerin ışığında ,Zeus’un sol elindeki asasına dayanarak tahtında oturup sağ elinde ise muhtemelen Artemis’in büstünü tutmakta olduğunu anlıyoruz

Tiyatro

Artemis mabedinin güneyindeki bir tepenin batı eteğinde kentin 3500 kişilik tiyatrosu bulunuyordu Mimar Hermogenes tarafından yapıldığı tahmin edilirse de bu kesin değildirSon kazıların ışığında tiyatronun üç safhada yapıldığı anlaşılmıştır İlk inşaası MÖ III yya ait olduğu tahmin edilir Bu tarihten kalma kısım beş bölümlü, kireç taşından sahne binası, iki yanında merdivenleri olan bina ve koridorlar ile orkestranın ortasına kadar uzanan tünel ile yuvarlak orkestradır İkinci ilavelerin yapıldığı tarihin MÖ200 olduğunu, tiyatronun yapımı için para bağışında bulunan Apollophanes’in şerefine konmuş olan iki heykelin kaidesindeki yazıtlardan öğreniyoruz Bu dönemde 255 m uzunluğundaki analemma duvarları, proskenanın mermer blokları ve duvarların ortalarındaki kapılar yapılmıştır Bu döneme ait tiyatroda, devrinin önemli müzisyeni ve şairi olan Anaxenor’a ait bir heykel ile yazıt vardır Strabon’un da bahsettiği bu kişiye, Magnesia’lıların ne kadar önem verdikleri ve onunla gurur duydukları bellidir Üçüncü yapı dönemi MS 22 yy a aittir Bu dönemde 3myüksekliğindeki podyum ile Orkestradaki tünelin T şeklinde uzatılmasıdır Tiyatrodan pek az kalıntı günümüze gelebilmiştir Oturma kademelerinin hemen hemen tamamı yok olmuştur Büyük bir olasılıkla MS263’deki Got akınları sırasında büyük tahribata uğramış ve yıkılmıştır Çünkü buluntular çok dağınık bir haldedir

Odeon

Agora’nın güney-doğu yönündedir ve çok az kalıntıları günümüze ulaşmıştır Hellenistik çağa tarihlenen odeon’un taşları da muhtemelen Bizans suru’nun yapımı sırasında parça parça sökülüp kullanılmıştır

Stadion

Odeon’un güneyinde iki tepenin ortasında,186 m uzunluğunda “U” şeklindedir Günümüzde tamamen ağaçlar ve makilerle kaplıdır Bilgilerimiz buraya gelen Huyots ve Clerget’in çizimlerine dayanmaktadır

Gymnasion

Kentin ortasında olup Magnesia’da görülen en yüksek kalıntıdır Hamam, Apodyterion ve Palaestra’dan meydana gelmiştir Yaklaşık 100x25 m2’lik bir alanı kaplar Apodyterion kalın duvarlı dikdörtgen bir yapıdır Burada halen Prof Orhan Bingöl kazı çalışmalarını sürdürmekte olup, oldukça geniş bir bölümü açığa çıkarmıştır MS 2-3 yylara tarihlendirilir Hamam kısmı Miletos’daki Faustina hamamına çok benzer En alttaki tonozlu koridor ve odalardan oluşan 250 mlik mekan kazılar sonucu açığa çıkarılmıştır Korent nizamındaki sütunlarla çevrili Palestra Apodyterion’un doğusundadır Bu kısım doğu’da staolarla çevrili büyük yapı ile birleşmektedir

Latrina

MS4-5 yya tarihlenen bu tuvalet 1993-1995 arasında Prof Orhan Bingöl tarafından kazısı tamamlanıp restore edilmiştir Havuzlu bir ön odadan girilen Latrina’nın temizlenmek için kirli ve temiz su kanalları kanalizasyonu ve iki adet güzel çeşmesi vardır 1585 x 840 m ebadındır Latrina’nın oturulan sekisi ile döşemesi mermer kaplıdır 32 kişinin aynı anda kullandığı oturma sekilerinden anlaşılmaktadır Genel Tuvalet Roma’da çok yaygındır Kişiler burada hem ihtiyaçlarını gideriyorlar hem de sohbet ediyorlardı Bu yüzden Roma devri Latrina’larında insanları birbirinden ayıran özel bölümler yoktur Duvarlar opus sectile dekorasyon ile bezenmiştir Buna ait parçalar restorasyon sırasında, kanalizasyon kanalından çok sayıda çıkmıştır

Bizans Suru

Bu sur, Pers Kralı IIHüsrev’in akınlarından korunmak için yapılmıştır Esas kent surunun blok taşları burada kullanılmıştır Surun kuzey duvarının iç tarafına 5 mlik aralıklarla 4myükseğe yerleştirilmiş 50x50 ebadında yuvalar yapılmıştır Bunların ne için yapıldığı anlaşılamamıştır Sur duvarlarındaki kaplamanın içi çok sert bir harç ve şpoli malzeme ile doldurulmuştur

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.