![]() |
Trabzon - Rize Yöresi Yerel Terimler Sözlüğü. |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Trabzon - Rize Yöresi Yerel Terimler Sözlüğü.Trabzon - Rize yöresi yerel terimler sözlüğü A Abanges: Beceriksiz, akılsız Abli: Yelkeni yukarıda tutmak için kayığın serenine bağlanan ip Abohomis etmek: [Y,-apo ön eki –den uzağa anlamında] Lazut yapraklarını (humi) sıyırıp çıkarmak Abomolis: Zorlukla, son anda [Y,-apo öa eki ve Yunanca molis zorlukla] Abore: zayıf, takatsiz, halsiz [Y, fakir] Aboşimas: Ekili tarlanın yağmurdan zarar görmesi [Y] Aboşkevaris: Çevreyi toplama [Y] Abraş : İri yarı biçimsiz, çiçek hastalığına tutulmuş insanlara denilir Absimon: Ateş Absimat : Kıvılcım [R] Absimisa ![]() Abstamlis: Düşürmek [R] Abuskal: İnsanın kendine iş edindiği şey Adoha: İri, büyük Afana: Bereketsiz, verimsiz, harap Afgurmak: Havlamak, edepsizce konuşmak Aftoz :Yar, sevgili, canan, maşuka Agitmek : ürmek, alıp ürmek Agos: Doğru yol, yol, doğruyu bulmak [E] Ağirlık : Gelinlik, Gelin için yapılan eşya ve takı Ağrem: Ekilmemiş tarla, yabani, ıssız [Y,ayrio vahşi] Ağremilo : Yaban elması Ağrembela: Yaban üzümü Ağu : Zehir Ahan : İşte ( Ahana, ahaniya şeklinde kullanılır) Ahbun, Afgun : İnek gübresi [E, gübre] Ahriyan: Kötü yürekli, pis, zalim Akamat: Verimsiz, boş, tembel Akarina: Suyun akması, akım yönü Alaf : Yulaf [A,hayvan yemi] Alahta: İneklerin yediği büyük yapraklı ot türü Alaşa : Haşarı, yaramaz çocuk Alaşa, Şimula: Horon oynarken söylenen çömel kalk komutu Alata : Ç ağacı Alaturbiya: Denize girmenin sağlığa yararlı olduğunu inanılan gün [İ] Alikonda : Deniz anası Alobos: Dalganın köpüğü Aloşo: Buğday sütlacı Ambeliza: Çiçek veren bir asma [Y, bağ, asma] Ameş: Korkak, saf Ana babula : Ana baba günü, mahşer Anagodos: Keder, sıkıntı [R] Analislatmak: Açmak, gevşetmek [Y] Anapa pahlasu: Sürmene’de bir fasülye türü Ander: Metruk, cansız, işe yaramayan, çirkin, Ander gaybana : Yok olasica, Allah Belanı versin Aner galmak: Yok olmak, ölüden arta kalmak Andi: Bez dokuma tezgahı (Rize'de de) Andırhana : Koca yemiş, sarı bir meyva Andon: Uygunsuz kadın, aşifte Angona : Bölgeye özgü gri renkli bir kör yılan [Y, angos, yılan] Angros etmek: Uyuşmak [R] Ankmak : Bahsetmek, anmak Aniç: Bit yumurtası Anuk: Nane kokulu bitki Ankli: Çok zayıf [R] Antrigoz etmek: Suyu aşlamak [Y, anti, karşıt; krios, soğuk] Anzorat : Rakı Anuk: Dağ nanesi [E,F,A] Aposkal: Yarım bırakılmış iş, iş yeri [Y, aposholisis, meslek] Apotrak :Yabani yerlerde yetişen eşek dikeni Apsumati: Mangaldaki kül [R] Arasta : Pazar yeri Araccin : Takke Ar etmek: Utanmak [A] Arey: Tamam, yeterli Argosup: Bakır, bakırdan yapılmış kazan [R, halgosup; Y halkos, bakır] April : Nisan ayı [Y] Arahana : Örümcek Ar etmek : Utanmak Aşağa vurmak : Düşmek Aruk : Zayıf, cılız Arkuri : Bir şeyin tersiniiltizam etmek Astos : Tembel adam Aşkar : Lekesiz, ayan, aşikar Aşşebar : Keser Atma türki: Karşılıklı mani söylemek Ateşluk : Evin içinde ateş yakılan yer, ocak, şömine Atlamak : Mısır kocanıv ![]() Avanak : zavallı Avara: işsiz [F, avare] Avat: Yemişleri hayvanlara yedirilen bir yabani bitki [R] Avroş: Taş, döşeme, tuzak [R] Avu: Zehir Ayan : Havanın berraklığı Ayazma: Kusal su, şifalı su Ayeser: Ağustos ayı Aynali tüfek: Dürbünlü tüfek [F] Ayorit: Kasım ayı [R] Azder: Ejderha, Sürmene’de Azdehar[F] B Babiza: Çömlek, Sürmene’de babica Babulhana: Karmakarışık eşyaları intizamsız, keşmekei içindeki yer Bada: Saman [F] Badama : Köy evlerinin ön taraflarındaki küçük sofa Badila : El sepeti Badilas : Karın yoğun şekilde yağışı Bağa: Bana [T] Bagorya : Yengeç Bakraç : Süt mayalanan kap Balak: Ayı yavrusu [T] Balalos:Aptal, deli [Y, palavos] Bali : Hayvanların ahırda bağlandığı yer Balike : Sevgili kardeşim Bandi, Panti: Ahırda ineğin otlarının konulduğu yer Baragame, Baragami: Sürmene’de ocak yanı, parakami [Y, para, yakın;haminos ocak] Bardo, Pardi: Dişi çakal [R] Barenim, Paronim: Lakap, Takma ad [Y, paromin] Barhana: Kervan Baromana, Paromana: Doğum yapmış kadına ürülen yemekler, dadı [Y, para, yakın; mana, dadı] Batoma, Patoma, Patima: Döşeme, zemin, basamak [Y,patoma, döşeme] Bebes : Çarığın içine konulan bez parçaları Bedeliza, Pedeliza: Kelebek [Y, petalouda] Bedeliza elması: Bir elma türü Beplasen: İsyan etmek, kabullenmemek [R] Bestar: Gelişme bozukluğu olan çocuk [R] Beşko, Peşko: Küçük yuvarlak soba [Rusça peş soba, - ka Rumca küçültme eki] Bet: Çirkin Bevi : Erkek Beyuk: Büyük Bezircanaş : Mısır ekmeği kırıntılarından yağ ve peynirle yapılan bir yemek Bibil: Fasülye filizi, filiz, çocuk penisi Biçinayı : Ekim Bihamal : Her halükarda, hemen Bilama : Az, biraz Bileki, Pileki: Mısır ekmeği pişirmeye yarıyan taş, düz zemin [Y, düz zemin] Bilobo: Yavrum [R] Biron, Piron: Çatal Bişe : Biraz, az miktarda [A] Bitemi, Pithemi: Bir karış, uzunluk ölçüsü Bobos: Yabani hayvan, öcü, çocukları korkutmak için kullanılan kelime Bodur, Potur: Kadınların iş yaparken giydikleri pantolon Bolaki: Belki, keşke Buba: Baba Buldur : Geçen sene Buli, Puli: Sevgili, yavru, kuş [Y,pouli] Bumbur: Yabani arı cinsi Buzak : Buzağı Büyük traz: Dokuz taş oyunu [R, triz,üçüncü] C Cahana, Zahana : Yengeç Cağ: Çorap örmek için kullanılan şişler [E] Came: Cami [A] Capula : Ayakkabı Caleps : Sürmene’de Fındığın içini çıkarmak, kabuğunu soymak, kanzilis etmek Cameş : Manda Cangalak : Dangalak Cazi: Cadı [F] Cauklamak : Tırmalamak Cecim: Sürmene’de yere serilen yünlü dokuma Celeb : Hayvan satın alıp kesen kasap Celepter : Kervan başı Cibur : Ufak tefek Cicil : Solucan Cicoz: Üç taş oyunu Cimlin: Serçe [R, zimlin] Cincilis: Kaymak, toprağın kayması [R, cincilis] Cinya : Sürmene’de sümük Civrik : İplik makarası Cubuş : Meyve koçanı Cicuk : civciv, tavuk yavrusu [F] Cucul : Erkek çocuk penisi, Lili Cuğri : Armut koçanı Culuf : Fındığı saran yeşil koçan Cuhumbal : Kılıksız Cumur : Mısır ekmeğinden Trabzon yağıyla yapılan yapılan yemek Y- Yunanca R- Pontos Rumcası, T- Türkçe, F- Farsça, E - Ermenice, L- Lazca Ç Çablama : Dama enliğine konan tahta Çaça : Bir tür küçük balık Çahçapuris : Çocuğa şiddetle bağırmak Çağa : Henüz bir yaşına girmemiş çocuk Çahra : Çırnık ( Rize'de de) Çakmaklı: eski tip tüfek Çapana : Kapı menteşesi ( Rize'de de) Çapar : Bir nevi sandal Çapıta : Büyük sandal Çapli : Hamsi şişte Çapula: Kaliteli deriden yapılan çarık türü Çaput: Bez parçası Çarçel : Serander döşemesi Çaşut : Casus Çatlankavuk: Kavrulmuş mısır Çaygara: İçinde küçük taşlar, kumlar bulunan toprak Çarık : İnek derisi kurutularak yapılan bir çeş ayakkabı Çaygara : Kaynak, Dere kenarında kaynayan su Çaynik : Çaydanlık Çeli : Mısır, karalahana v ![]() ![]() Çepel : Yağmurlu, çamurlu Çepni: Giresun ve Trabzon’un Ağasar yöresinde yaşıyan Türkmen aşireti Çepni koyuni: Yöreye Çepnilerin getirdiği uzun kuyruklu koyun Çir : Baba Çikir : Fındık, çay toplanırken kullanılan bele takılan torba Çivit : Çekirdek Çor : Kar eriten hava Çonoşi: Odun parçaları ( Rize'de de) Çümef : Uymak Çuran : Diken (Çuğran şeklindede söylenir) Çuraniye : Akasya ağacı Çunuşi: Kırdaki odun parçaları Çürük ayı : Temmuz Çulluk : Çok eskimiş [A, cull, kıldan yapılmış kaba dokuma] Çuva : Eskiden giyilen üç etek ve kadın yeleği D Daduk: Çocuk dilinde ayak [E, tat, ayak] Dadulis etmek: İtiraz etmek [Y, diadilono] Dağa : Oturak Dahtabaş : Balkon Daktura : El sepeti Dalyan : Sığ Dandanaz: Buğday temizlemekte kullanılan alet [Y, tantalikso] Daun : Cin, peri Davara: Gece uykusunda insanı boğmaya çalışan görünmez bir varlık Dendena : Dantel (Temtene de denilir) Deşürmek : Toplamak, Devşirmek Dırani : Çatı Di di: Köpek, hayvan kovalama sesi Dialdi: Bez dokunurken tellerin açılması Diyosi: Bez dokunurken kullanılan iplik Diğar : Tava Dingoz : İnatçı Dinklişifra: Gereksiz, yersiz ufak tefek şeyler [R] Direni : Tavan arası Dirgona, dirvana, divranos : Vatoz balığı, Bir çeş kuş [Y, triyoni, güvercin] Dişeri : İki avuç dolusu Diza, tiza, tiz : Kene [R] Dizman: Şeytan [Y, dusmanis] Döşürmek: Dalından fındık, meyva v ![]() ![]() Dönme tavasi: Hamsi kızartırken çevirmek için kullanılan kapaklı tava Draşas : Derinin sertleşmesi Duman: Sis E Egi : Sürmene’de kadınlara hitap şekli Elektirik: El feneri Emen : Çocuk oyunlarında kullanılan bir terim, oyunda hedef olan kişi Emice : Amca[R, omicekas] Eniş : Aşağı, iniş, meyil Enuk : Köpek yavrusu Ereti: Emanet, geçici Eriş : Mekik ipliğine mukabil ketenin asıl zeminini teşkil eden ve tarağın dişlerinden geçirilmiş olan iplikler Eşkebir : Yaban arısı Eşkin: Filiz, fındık fidanı [Y, oksinos] Etiş etmek: Gürültü Evlek : Hendek , küçük su yolu, sıra sıra anlamında da kullanılır ( evlek evlek) Evza,Eza : Kibrit [A] Eyiv : Keçi Ezve: Kirpi [Y, asvos] F Fa : Yemek Fasal : Otlayan hayvanın ipini bağlamak için yere çakılan kazık Fastarak ![]() Fatuk : Kazılmış çukur yer Feçan : Ocak üzerinde mısır kurutmak için kullanılan tahtalar Feleka ![]() Felemit, Felemidi: Çeyiz sandığının yan gözü [Y] Feli, Filisi: Dilim, Kabak dilimi [Y, flios, soymak] Feluka : Kayık Ferbela: Süslü, gösterişli [Y, frambalas; İ, falbala] Ferbelali: Bir çeş etek [Y,İ] Fermene: Önü açık, süslemeleri olan yelek[Y] Fikoko : Böğürtlen Filesur: İnce giysi [Y] Filister: Hartoma satırı [Y] Firahti :Tarla kenarındaki kazıkların üstüne örülen çember, ç [Y, frahtis, ç] Firfila ![]() Firavu : Yün eğirme aleti Fisko : Taflanın iyi olmayan cinsi Fiskul: Kabarmış, şişmiş [Y, fuskoma, şişmek] Fistil: İltihap [L, pistula, sivilce] Fol : Tavuk kümesi, hayvan yuvası [Y, folea, kuş yuvası] Fola ![]() Folluk: Argoda kadınların cinsel organı [Y] Folit : Kabak tohumu dikilen yer For : Giymek Fosi: İz, çukur Foter: Şapka Fotul: Aksi, sinirli adam [R] Fotula: Ekmek Fuça: Mısır koçanının yaprakları Fuduş : İneğin sütünü kesilmesi Fufu, Furful: Yara, bere Fufuli: Sivilce [R], Rize’de fufudi Fufuza: Çıt kırıldım, her şeyden şikayetçi adam [R] Furfula: Hoşaf Furno: Kurbağa [Y, furnos, kurbağa] Fusan: Kepek, mısır yarmasının kabukları [Y,ptisani;R, futzanin] Fuska, Fiska, Faska, Fisto : Kabarkık, şişlik, bir çeş dağ yemişi [Y, phouska] Fustul : Püsküle benzeyen şeyler Fuştul : Talaş Fuzan : Hububatın kepeği |
![]() |
![]() |
![]() |
Trabzon - Rize Yöresi Yerel Terimler Sözlüğü. |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Trabzon - Rize Yöresi Yerel Terimler Sözlüğü.G Gabak felisi : Kabak dilimi Gaban :Yamaç, toprak birikimi Gabiz: Haraç Gada : Kardeş, dost, kardeşim Gadan almak : Feda etmek Gaful : Dikenli ve küçük ağaçlardan müteşekkil meşçere Gaga : Eğlencelik, çerez, fındık [Y, kokkali ; Lazca kokali ;Gürcüce kakali] Gagart : Zincir kancası Gagoş: Kötü [Y, kakos] Galafika : Arka sepeti Galege : Küçük dana Galovriya: Sakin, uyuşuk, hımbıl [Y, kalmaro, sakin] Gambo: Lahanaya dadanan böcek [Y, hampia; R, hampia, tırtıl] Gamboki : Gerdani iri adam Gancolis : Yarı pişmiş Gancoz : Hasis, tamahkar Ganker : Boğa Ganzi, Kanzi: Fındık içi, sarmısak dişi Gara sakiz : zift Gargalak: Dere kenarındaki dal, ağaç parçaları Gargaris ![]() Gaskam: Sert toprak Gaybana : Menfur şey [A] Gayuk suyadur : Kayık denizdedir Gaviya : Odun yığını Gayde : Şarkı türkü Gazel : Kuru yaprak Gecekuşi: Yarasa Gelin elması: Elma türü Gelurum kopa kopa : Gelirim koşarak Gezi : Bir kumaş ismi Geçme : Kılıf, yastık kılıfı Gevo : Tabak Gıdı gıdı: Keçileri çağırmak için söylenir Gili gili: Buzakları çağırma yöntemi Gırnap : Sicim Gırziya : Tarlayı iki üç karış derinliğinde kazmak Gıvitça: Sürmene’de sepet Gıvrişuk: Kıvırcık saç Gilli: Sabun Giran: Tümsek Go aşa : Aşağı indir, yere koy Godesbana: Hamarat kadın Godila: Düzlük Goncoz : Hasis ( Rize'dede) Gorabi : Köylülerin değnek makamında ellerinde taşıdıkları ve değnekleri fidanları kestikleri küçük, hafif, tepesi ağzına doğru biraz kıvrık balta Gorena : Kadınlar hakkında müstehziyane tabir Gidali : Meyve toplamak iin ucuna torba takılmış uzun saplı sırık Ginişanap : Bir armut türü Godila : Ense Gofrak: İçi çürümüş yaşlı ağaçlara denir Gofraklamak: Yaşlanmak Goginap: Kırmızı armut [R] Goginoforode: Soğuktan kızarmak [R] Gogiya: Mısır yemeği [Y, kokkos, hububat] Gogiza : Boğmaca hastalığı [Y, hohitizo] Gogo: Cin, yaratık, çocuklar gogo geliyor diye korkutulurdu Gogorina: Su tavuğu [Y, haharinos] Gugo: Guguk, öten kuş, horoz Goğor : Bok Gohlis: Trabzonda salyangoz, Sürmene’de gohle, Rizede kohlid [Y, koholi] Gokir: Becerikli, verimli [Y] Goloşka : Kuluçka Golot: Tekerlek biçimli peynir Golot, Kolot, Kolotu: Yumurtalı ekmek k Gordil : Düğüm Gor : Mezar Gomsilemek: Dedikodu yapmak Gondes : Çukur Gondel : Ufak , kısa Gongoş: Ağacçta gövdeden dalların ayrıldığı bölge Gongoş: Dananın çarık yapılan bacak derisi Gongoş lastiği :Ayağa giyilen lastik ayakkabı Gorbagor : Kadınlar için - uğursuz, mezera gir Gorzit: İskemle Gosi : Kuluçka dönemindeki tavuk Gosva : Bir kuş cinsi, karatavuk Govoksila: Kamış, sazlık, içi boş bitki [R, kifoksilo] Goyvermek: Bırakmak [T] Gudalis: Arabulucu, çöpçatan, ikitarafı idare eden[Y, kudal] Gudiba, Kutavi, Godik: Çocuk, köpek yavrusu Gudime : Çocuk dilinde inek Gudi gudi: Köpek çağırma Guduk : Uç, gaga, memenin ucu Guduktera: Maçka’da ağaçkakan Gugar, Kukar, Kukara: Meyva toplamak için kullanılan çengelli ucuyla dalları eğmeye yarayan eğri dal ![]() Gugula : Şapka, fes Gugulli : Tepeli Gugus, Kukus, Kukuç: Tomurcuk, olgunlaşmamış meyva Guguvaga: Baykuş Guguvak : Yaylalarda kuytu yerlerde kendi yetişen yenilebilir mantar Gulincak: Sürmene’de dokuma tezgahının ayak pedalı Guliya : Bir tür karalahana yemeği Gulum gulum ağlamak : Hıçkırarak ağlamak Guman : Zan, şüphe Gunzi: Mısır sapının içi Gunzi gunzi: Parça parça Guraci : Asker toplayan memur Gurgut: Un çorbası içindeki topaklar Gusgustera: Yazları yaylada yağan yağmuru durdurmak için edilen güneş duası geleneği Güvercina: Bir inek adı Ğ Ğardel : Çocuk Ğazep : Bela, çile Gidak : Keçi yavrusu Ğoli : Deniz yosunu Ğoliva : Suda haşlanmış mısır Ğovit : Kaya balığı Ğuduş : Mısırı saran koçan Ğulya, Ğoliya: Karalahanadan yapılan yöresel yemek Ğuz: Yabancı, Oğuz, Türkmen H Habişkol : Bir çeş yemek Haboyle: Bu şekilde Habu: İşte bu Haçabur, Haçanbur: Sürmene’de soya fasülyesinden yapılan ekmek, Rize’de hasabır Haçan : Mademki, öyleyse Hahala: Pejmürde, pasaklı [Y, hahaleo] Hahot : Eski , kullanılamz hale gelmiş Halaput, Halapot : Gürültü, patırtı, şamata Halas, Halaz, Halaç: Dolu tanesi [Y, halazi] Halaslamak : Bir işi baştan savarak yapmak Halastar: Bir nevi bakır veya porselen su kabı Halt: Trabzon’luların Bayburt, Gümüşhanelilere verdiği isim Hamofta : Çilek [R, amofta] Hampa : Zengin Hamsi kuşi, Hamsi puli : Hamsi, mısır unu ve yumurtadan yapılan yemek Hamsi göz: Açık mavi renkli göz Haral : Büyük kıl çuval Harci : Siyah ekmek Halaz : Dolu Hamayıl, Hamayli, Hemayil : Muska Hamofta: Çilek Hamurkera : Çilek Handoşera : Kirpi Hanseps: Tütsülemek, yakmak [R] Harep : Keçi boynuzu Harçi : Fasulye çalısı Hark : Değirmenin su konulan bölümü [A] Harkali : Ceviz ve fındığı kabuğu ile kavurmak Harkoma, Hartama, Hartoma: Damların üstüne konan kiremit yerini tutan ç ağalarından elde edilen ince tahta Has : İyi [A] Haşofila: Kurumuş yaprak Haşura: Maçka’da yağmurdan sonraki güneşli hava Hatal : Eski Hatel : Tatha parçaları Hatya : Rize'de Gübre ile karışık toprak Hayat :Evin içindeki bir bölüm Havzal : Ufalmış kömür parçaları Hedik : Kışın kar üstünde yürümeye mahsus içi sicimle örülmüş ağaçtan yapılmış bir nevi ayakkabı Hececulap : Bir armut türü Helal: Yorgun Hemençe : İki tarafından bağı olan boyun ve koldan geçirilerek asılan köylü çantası Hırhındık : Perişan , miskin adam Hırziya: Kazmak, toğrağı alt üst etmek Hışır : Eski, yıpranmış kullanılamaz hale gelmiş Hızan : Yoksul kimsesiz, geçinmekten aciz aile Hillal : Kur'an okunurken satırın altından takip için sürülen kağıt Hinkaka : Birdenbire meydana çıkmak , yakalamak Herek : Sırık Hezep : Bela Hlio : Sincap Hoda : Sağdıç ( Rize'de de) Hohoçi : Umacı, çocukları korkutmak için kullanılan hayali yaratık Hohol : Toz , göze kaçan küçük böcek Hohor : Baykuş Hoholi : Kağıt kırpıntısı Hoholli pide: Pazı veya ıspanaklı pide Holbor: İneklere yal yaoılan bir ot Hopal: Eti yenen bir kuş türü Horom: Kesilmiş mısır saplarının birbirine dayanarak kümelendirilmesi Horon: Karadeniz halk dansı’nın adı [Y, hora] Hopeçi : Kurutulmuş su kabağının kapağı kutu gibi kullanılır Hopi : Mısır koçanı mahfazası ( Rize'de de) Horbol : Yemeği yapılan bir ot cinsi Hortik : Zayıf, kambur adam Hosrofi : Bir çiçek Hoşmeri :Yazın yaylalarda kaymak ve mısır unundan yapılan yemek Hozan : Köylerde ekilmemiş arazi Hristiyanlar: Aralık ayı Humbes : Karın, batın Hutuş : Mısırı kaplayan ince, yeşil kabuk Hora : Tarla Huhuris etmek, hohoro: Türkü söylenirken yada horon oynanırken coşkudan anlamsız seslerle bağırmak Humi, hurhur : Çıngırak Humi: Mıaçka’da mısır koçanının yaprağı Humurgan : Sürmene pazarının eski adı Hutuş : Mısır koçanı üzerindeki yaprak Hüsriyenas : Aralık ayı İ İcran : Yaralardan çıkan irin, cerehat İfadi : Bez dokunurken kullanılan tel İftar : Kürek İfteri : Eğrelti otu İgles : Hasta ve zayıf insan İrgat : İşçi, amele İkogir, İkokiris: Becerikli İlahso : Afkur, havla İmanli: Yağı alınmış süt İmro: Kütük çekmekte kullanılan halkalı çivi [Y, yiros] İnce Maraz : Verem İsdikan : Bardak İskala : Merdiven İsponkar: Değirmende kullanılan bez [Y] İsporit: Toprak tohumlanırken kazmayla çizilen hat [R, sporit] İstavrik : Büyük gügüm İstavrit : Eylül ayı, küçük bir balık adı İstavrap ![]() İsteriç : Ak gürgen ağacı İstikan : Çay kadehi İstoliz: Güvey traşı [Y, stolizo] İştol : Masa İşkebir: Yaban arısı İşkilo : Büyük köpek İşmar : İşaret etmek İzim ayı: Eylül ayı, üzüm ayı izgalit : tohumluk ve yemeklik mısırların asıldığı yer İzmilanka : Yabani kuşkonmaz, kaygana yapılır İzmira: Testere [R] K - L Kaban : Sarp, dik arazi Kabaleşka: Haşlanıp süzüldükten sonra, tuzla ve soğan ekmekel tekrar haşlanan fasülye Kabis : Değirmenlerde hububata mahsus bir ölçek Kabot : Palto (Gabot) Kada : Kedi Kadabarlos: İnsanı uykuda yakalayan cin, karabasan [R] Kadak : Manda yavrusu Kadan alsun : Feda olsun Kadarahti ![]() Kafega, Gafega: Küçük gügüm Kafgal, Kafkal: Fındık kozalağı [R, kaukal; Y, koukoli] Kaful, Gaful: Fındık Ocağı, çalılık Kafulluk: Dağınık, çalıların sardığı yer Kahleya: Öksüren kişi [R] Kakavuş : Lastik ayakkabı Kakane : Zayıf adam Kakoş : Aptal Kalafika : Sepet Kalak : İri yarı kaba adam Kalamit : Başaklamak Kalandar, Galandar: Ocak ayı, Yılbaşı, Yılbaşında ev ev dolaşarak çocukların söylediği tekerlemeler Kalama, Kalanuma : Yavaş, ağır, bazende küfür olarak kullanılır Kale kale : İneği çağırmak için kullanılan tabir Kalaş : Kible, Kible rüzgarı Kalora, Kalovriya, Kaluk: Evde kalmış, kocaya gidememiş yaşı geçkin kız [Yunanca kaloyria, rahibe kelimesinden] Kama: Hançer [E, kama, çivi] Kamak: Maçka’da Fırından ateş, mısır çekmeye yarayan ucu eğri kürek Kamisela: Yağmurluk Kambokiraz : Çilek Kamesela : Buluz Kamaşi : Kestane kabuğunun dikenli kısmı Kanayaklı ![]() Kaneta: Sürahi biçimli bakır kap [Y, kanata] Kandilis : Çekirdeğe benzer bir küçük balık Kandri : Pulluğu öküze bağlamak için kullanılan organ Kangel : Eğri Kankoşi : İnek derisinin dizden aşağı olan aşağı kısmı Kanzelis, Kanzilis etmek: Fındıklar devşirildikten sonra dallarda tek tük kalanları devşirmek, Arsin’de zalis, Sürmene’de caleps [R, hantzin; Gürcüce Kanci, Lazca kandzi] Kapara: Ayakkabı Kapoçi : Deşilmemiş yara Kapoli, Kopel : Piç Karak: Kapı mandalı Karakoncolos: Kışın insanlara musallat olan yaratık Karamus: Uçurum Karanbuk : Fındık ve mısırlara arız olan hastalık, mahsülü simsiyah yapar Karda : Kardeş Kardeş payi ![]() Karmakudal : Karmakarışık Karsanba : Tehlike, fırtına gürültü Kaşanmak : Hayvanların işemesi Karnal, Karkan: Kola takılan sepet Karnes : Çayırlık Kartol, Kartof : Patates [Rusça, kartofyel] Kasa: Siğil Kasa: Tırpan Kaşıkçı : Kuyruklu kurbağa yavrusu Katsi: Geniz Katolik: Oruç tutmayan müslüman Katotori : Kapı eşiği Katma : Sicim Kavara : Yellenmek [R, gavara; E, govor, gübreden türetilmiş] Kavlak ![]() Kavran : Arı kovanı, yağ ve peynir kaplarına da denilir Katofir : Eşik Kaybana : Tembel adam, meş'um şey Kaygana : Mısır unundan yapılan hamsili ekmek Kavrangoz: Karışıki dağınık, kavga Kayna : Kayığın kenarları Kayde: Ezgi Kaydelemek: Ağıt yakmak, şarkı söylemek Kaygana: Tavada yumurta ve sebzeyle yapılan yemekler Koytak : Alçak yer, dere içleri gibi Kebat : Ağaç kavunu Kede, Kata: Kedi [R, gada] Kelberi : Fındık Kelepçe : İplik sarmağa mahsus tahta parçası Kelif : Ağaçlardan örülerek yapılmış küçük kulübe Keltenek : Döküntü, süfli adam Kelif : Dağ evi [R ;Y, kalivi ] Kemre : Sığır gübresi Kemçuk : Biçimsiz iri ağızlı insan Keme : Büyük fare Kemençe: Üç telli, yayla çalınan perdesiz müzik alei [F] Kenef : Tuvalet Kerenti : Tırpan Keres: Ekmek kabuğu Kertel : İneğin yal kabı [Y,kertel] Keşan, Çeşan, Keşen: Peştemal türü Ketan: Keten [A] Keyvane : İhtiyar ve iş ehli kadın Kezme : Ayakyolu Kıdı Kıdı: Kedi çağırmak için söylenir Kıraça : İstavrit balığının incesi Kıreni: Oluk, tahtadan su oluğu Kırgan : Ölüm ( Rize'de de) Kırtil: Yaylalarda yetişen dikenli bir ot Kırvanto : Kirli pasaklı adam Kıylı : Kenarları yüksek tepsi Kızana gelmek: Hayvanların çiftleşme arzusu duyduklarını belli etmeleri Kızan ayi: Hayvanların kızana geldiği ay Kızobo: Kızım Kilar: Otlaklar Kilos: Bakır eşyaların çarpmayla zedelenmesi Kilse kuşi: Parlak renkli bir kuş Kinsi: Elma, armut çöpü Kiren : Kızılcık Kirezayı : Haziran Kirez karayemişi: Öteki karayemişlerden daha erken olgunlaşan, rengi daha kırmızı karayemiş türü Kip : Toplu, kuvvetli gergin Kise: Saksağan Kobal : Büyük kalın değnek Kobat: Beceriksiz Kocakari: Yaşlı kadın Koç ayi: Ekim ve kasım ayları Koçinbela : Erik Koçozina : Siyah benekli bir küçük balık Kod, God : Bir ölçü birimi Kodespa: İyi arkadaş Kodespena: Becerikli ev kadını Kodi, Godi: Lahananın sapı Kodoş: Mısır sapı Kofe, Kofi, Kofos, Kofuz, Kofu: Sağır Kofte: Kendir bıçağı Kofi : Meyvelerin çekirdekleri ihtiva eden yenilmeyen kısmı Koftra : Rize'de Su yolunu kesmek için kullanılan tahta Kofin : Yaprak sepeti Kohraka: Mutsuz kadın Kokir : Çalışkan, becerikli Kokize : Boğmaca hastalığı Kokozlanmak: Horozlanmak Kolebessa: Sığır gübresinde yaşıyan kurt Kolidi : Kendir Koliva : Haşlanmış mısır Kolot : İçinde bütün yumurta olan buğday veya mısır ekmeği Komat, komadi : Parça Kombos: Tomurcuk Komri: Tahtadan yapılmış küçük ve alçak iskemle Komsilamak : Birini diğerine geçmek Komohti: Lazca konuşanlara Trabzon’da takılan ad, Rize’de mohti denir Koncolos : Tuhaflık eden gülünç şekillere giren insan Konop: Sivrisinek Konzi : Bir şeyi çok ezmek, dağıtmak, fişeğin sapı Kopat : Kaba, biçimsiz, büyük Kopça: Düğme Kordobo: Ahır kapısı Kokneça : Fındık yada çay toplanırken kullanılan torba Kolişevra : Kertenkele Kom : Dağ evi Kopçe : Düğme Kopeli : Piç ( Rize'de de) Korada : Zayıf, cılız Korda : Tahta kurusu Korepi : Ucu sivri küçük ve iğri bir nevi balta, diğer bir ismi dahara Korç, Gorç: Tabure Korona: Zavallı Korsil: İskemle Kozalak : Selvi ve ç gibi ağaçların meyvası Kosi : Kuluçkaya oturan tavuk Koska : Böğürtlen Koskodor : Kibirli Koskon : Hayvanların bel kemiğinin nihayet noktası Kosnok : Açıkgöz, kurnaz çocuk Kospodar: Ağalık taslıyan kişi Kostel : Mısır yapraklarının yapraksız ve meyvesiz tarlada biçilmiş kalan yukardaki kısmı Kosu: Kuluçka, Sürmene’de kosı Koşat : Teke olmamış keçi Kot : Altı okka mısırı tesbit eden ölçü birimi Koti : Lahananın sapı Kot kafa ![]() Kotan : Pulluk Kotoni : Taneleri çıkarılmış mısır koçanı Kototori ![]() Koviçe : Saplı küçük sepet ( Rize'de de) Koyizme : Feryat Koza : Elde çıkan sivilve Kozefter : Bir işe yaramayan yahut kesmeyen kör bıçak Kölük : Merkep, eşek Köze : Pınar, menba Kotarmak : Servis yapmak Kotol : Küt Köstere-Kösre : Bilem taşı, orak bilenen taş Kremul : Zincir Kuba: Yüzüstü Kubalez : Karakabak Kubani ![]() Kuçiris etmek: Çömelmek Kudal: Karıştırma amaçlı kullanılan değnek Kudap: Bir armut türü Kufa: Ahşap su kabı Kufika, Gafika: El sepeti Kuka: İplik yumağı Kukarina : Karabatak Kukasamboli : Saklanbaç Kukus: Ç kozalağı Kukuvaak :Çömeler oturmak, bir yayla çiçeği Kula: Duru ile beyaz arasında koyu al rengi Kuliya: Boynuzsus keçi Kulur : Bezelye tanesi Kumakuduz : Hiç bir yere bakmadan çabucak gitmek Kumar: Orman gülü Kumbaz : Tertip Kumbuz : Yumruk Kumsi: Lifleri alınmış kendir Kumul: Ot yığını Kumuş : Dikenli kestane kozası Kundul : Sakat , el sepetinden büyük sepet türü Kunkuş : Kurumuş Kupli : Kilit Kurdi: Kadınların yük taşırken bellerine doladıkları bez yada ipten örtü Kurut, Gurut: Süzülmüş yoğurtla yapılmış bir çeş peynir, haya, testis Kusi : Kuluçka tavuk Kuşlastiği : Sapan Kutun, kutur : Mısır koçanı Kuvar : Yumak Kuyis : Çığlık Kuymak : Mısır unundan yapılan bulamaç Kuza: Siğil Kuzika: Kızım Kuzine : İçinde yemek pişirilen soba Küçük ayı : Şubat Küçük katun ![]() Külür: Bezelye Kümes, gümeş: Arı peteği Kütük ![]() L Labaza: Kuzukulağı benzeri bir bitki Lago ![]() Lahana: Karalahana, mavrolahana [Y, lahana, sebze] Lahmi : Mısır ile karışık lahana yemeği Laka: Lokma Lakot : Bitkilere zara veren bir böcek, yer köpeği de denilir Laksin : Bir mantar ismi Lakşiya : Bulaşık, ıslak Lambaza : Bir çocuk oyunu Lamesli pide: Sürmene’de pazı veya ıspanak katılarak yapılan pide Lankona : Sarı yılan Lanuz : Nesil Lapçin : Tabanları kırık ayakkabı Larestera yapmak: Ayaklarını sarmak Laşka: Boşvermiş Latir: Hayvan temi olarak kullanılan bir bitki Lazut, Lazot: Mısır, Sürmene’de Lauz Leşko : Şişman adam Levin levin: Telaşlı Libade : Hırka Lifer, Lifor: Yabani bir yemiş türü Ligorisa ![]() Likarbe : Ormanda yetişen nohut büyüklüğünde siyah mayhoş bir meyve Likans ![]() Likit : Kirli su birikintisi Likseya ![]() Liver, Löver, Luber : Tabanca, Parabellum adlı tabancanın Luber modeli Livera : Mezarlıkta yetişen bitki Lobia ![]() Lobut : Büyük değmnek, mecazi olarak kaba adam Lenger : Meşale Log : Taş silindit Lom: Taş sökmek, yer kazmak için kullanılan demir kazık Lonca : Gizli iş kurmak Longos : Deniz kenarlarındaki kayaların diplerindeki derin yerlere denir Longovit: Kaba saba adam Longoz: Dere ile denizin birleştiği yerde oluşan girdap Lök : Kapılarda su sızan yerleri kapamaya çalışan bir nevi macun Lulus: Kel Lutriya: Kelepir |
![]() |
![]() |
![]() |
Trabzon - Rize Yöresi Yerel Terimler Sözlüğü. |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Trabzon - Rize Yöresi Yerel Terimler Sözlüğü.M - Z M Makel: Kazma Makena: Araba, tabanca Makoci : Mekik Malez : Kedi ve köpeklere yedirilen her şeyin karıştırıldığı yemek, Sütlü kabak lapası Mamancika : Bez bebek Momoli : Diken başı Mamula : Diken meyvesi Manca : Yemek Maneftera: Eğrelti otu türü Mani mani : Yavaş yavaş, peyder pey Mania, Maneye : Kurum, is Maniman : Çabuk, çabuk Mangur: Köpek bağı Mani: Anne Mansiya: Olgunlaşmamış mısır koçanından öğütülerek yapılan ekmek Manuşak: Güzel kokulu boz renkte bir yayla çiçeğinin ismi Mankor : Azgın köpekleri bağlamak için kullanılan zincir Manya : Çocuk oyunlarında tayin edilen hedefin ismi Manzilis : Hayvanlara mahsus yemek, yal Maranfe ![]() Maraz : İllet, hastalık Maran, Maranta, Maranda : Sarı rekte yayla çiçeği, güzel koktuğu için çocukları bununla yıkarlar Maranzul : Olmuş kemale ermiş incir Mareslemek:Rehavet çökmek, cansızlaşmak Marko : Erkek kedi Martin : Tüfek Masmas : Manzarası biçimsiz, çirkin Mastallamak: Bir şeyin üstüne varmak, çok incelemek Masti : Kız çocuklarına "seni gidi cadı" anlamında söylenir Matrika ![]() Marzalak : Yalan yalnış sözler Masat : Bıçak bilemeye mahsus taş veya demir Mastalya : İneğin yal kabı Masti : Dişi köpek Mayeps etmek: Tadına baktırıp iştahını açmak Mayhoş : Ekşi Mayıs beceğu: İlkbaharda görülen kabuklu bir böcek türü Mayıs dikeni: Kısa boylu, yaban gülüne benzeyen çiçekleri olan bir ağaç Mavrengel : Beceriksiz, zavallı Mavroşkil : Bir nevi balık Medane: Tövbe etmek Meci : İmece Melemet : Palamut Melen: Değirmen taşı oluğu Memşa : Ayakyolu, hela Meni meni ![]() Menilemek: Yavaşlamak Mere: Mera, otlak Merek : Saman veya ot konulacak kulübe Mertek : Ç Mesrebe : Maşrapa Metroşike : Küçük sepet Mezak : Mezelemek Mezere: Otlak, çayır, yaylaya çıkmadan önce hayvanların yayıldığı yer Midar tel : Pamuk ipliği Miksu: Sümüklü Mile : Bilye Mila: Elma Milliyetçi ![]() Mimit : Yüzde ve vücutta çıkan sivilceler Minci, minzi : Yöreye has çökelek peyniri Mitil : Şiltenin pamuğu ihtiva eden iç kılıfı Miyanci : Görücü Mizmilak : Diken Moçot : Beceriksiz, sakat Modofengo: Küfür Modonilon ![]() Modul : Merkepleri sürmek için kullanılan bir karış uzunluğunda odun parçası Moloşa : Ebe gümeci Moloz: Toprakla karışık taş döküntüsü Momoç: Tırtıl, kurt Momol: Böcek Moncol : Gülyabani gibi adam Mora : Böğürtlen Mose: Küfür Mozika : Gebe olmamış, az sağılır inek Mucurum : Beceriksiz, felçli Mudura: İşe yaramaz Mufal : Ahır penceresi Muh : Çivi Muhlama ![]() Muhli: Değirmen taşının içindeki mil Mumuda : Beceriksiz adam Mumul : Uyuşuk, siyah kabuklu un böceği Munduruş : Kudretsiz adam, uyuşuk Muncur : Yüz Murseps ![]() Murş: Delik Mustavaca kuşi: İnsandan kaçmayan serçeye benzer kuş Muşmula : Malta eriği, Yenidünya meyvesi Musibet : Başbelası Mutuş: Erkek çocuk Munzur : Hayvanların burnunun ucu Murmut : Ağaçların dal ve yaorak çıkaracağı sırada hasıl olan şişlikler Muzur : Meraklı Müşkeftü: Mızmız Müşkenar: Yaylada kelifin yanına yapılan koyun ağılı N Nacak : Küçük balta Nahır : Sürü Nahtar : Anahtar Nafele: Nafile Namazga : Seccade Namose: Küfür Nanay : Akılsız Natos: Tarlanın biçildikten sonraki hali Natura: Bünye, tabiat Nayla: Rize'de Paska, serander Nekes : Hasis Nemrut : Hain Nene: Anne, büyükanne Niça: Bir çeş ot Nife : Gelin Nogamise: Heniz gelin olacak kız Nusga: Muska Nuzul : Felç O Of kabağı: Karakabak Oflan: Sürmene’de raf Ofreya: Çatıda bulunan delik Ofriyos: Ofreya’dan çıkan duman Oğune: Önüne O ki: Madem ki Oksobis : Meraklı Oksek : Ateşte yakılan odunların yanmamış ve kısmen sağlam kalmış parçaları Oksobis : Biimsiz, pis, murdar Okşokana : Varda , cesur Olonotranan: Güçlülük, büyüklük, kendini büyük sanmak Orak ayı : Temmuz ayı Oluk :Kaynak suların aktığı üstü açık boru Ospi : Ev Otarmak : Hayvanları otlatmak Otiş etmek : Gürültü yapmak Otluk : Mısır bitkisinin gövdesi P Paçarez: Engel Paçaroz olmak: Engel olmak, ayağa dolanmak Pahil : Kıskanç Palak, Palah : Küçük ve şişman köpek veya ayı yavrusu Palaş : Allerji Palalos, Palavos: Aptallık hali Palikarya: Yiğ, delikanlı Pambara: Azar, dayak Panti : Hayvanların yem yediği kap Parafloy: Fırının ön bölümü Parakami, Parakath : Ocağın kenarında oturulan kerevitlere verilen ad Parastal : Eski ayakkabı Parsen: Yiyen hayvanları sarhoş eden bir ot türü Parsi: Küçük pencere Partal ![]() Partos, Partoz : Şişman adamlara denilir, lakap olarak da kullanılır Pas : Ekinlere arız olan bir hastalık Pasafta: Aşağılık, değersiz insan Pasal : Otlayan hayvanların bağlı bulunduğu kazık Paska : Sürmene’de Serader Pasoslanmak: Zedelenmek, ez,lmek Patiçi : Taze fasulye Patlican inciri: İncir türü Patome, Batoma : Ahırda ineklerin yattığı tahta, döşeme Patul : Beyaz Patul patul: Lapa lapa kar yağması Pelit : Birmeyvesiz ağaç cinsi Pepe : Yoğurt Pereme : Genişçe dere ve ırmaklarda bir sahildenkarşı sahile geçmek için binilen ve iki sahil arasında gerilmiş halata tutunarak yürütülen sal veya sandal Peresbet : Dağınık Peşenk : Kervanın önünde giden yola alışkın beygir Peşkir : Havlu Peşko : Küçük soba Petek: Arı Peygamber Öküzü: Vurdumduymaz Pezük : Vakfıkebir’de pancar Piçak: Bıçak Pifoli : Folluğa konan yumurta Pifolluk : Tavukların yumurtladığı yer Pilavra : Değirmen taşlarını üst üste bulundurmak Pileki : İçinde ekmek pişirilen tekne şeklinde kap Pilita: Su kazanlı fırın Pines : Kümes Pipli : Erkek çocuk penisi Piron : Çatal Pirpirim : Semiz otu Pisik : Kedi Piştof : Tabanca Pohorik : Biçimsiz, omuzları kalkık, başı omuzlarının içine çekmiş adam Polamaçi : Yeni doğuran ineğe verilen su ile karıştırılmış mısır unu Polestera: İş önlüğü Posul : Taze mısır Pontil: Döşeme, ahırın tahta zemini Potin, Potisiya: Ayakkabı Pöhrenk : Bat Trabzon’da su yolu Pöhle : Batı Trabzon’da koyun veya ineğin kemiksiz taraflarındaki eti Pudesi : Yün eğirmekte kullanılan iğin bir kısmı Purtul : Paçavra Pul: Süs Puli : Piliç Pulim : Yavrum, mini miniğim, tavuğum Pullim : Elbisesi benek bene Pupu : Para Pupuçi : Şişman çocuk Pur : Taştan daha yumuşak alelade topraktan daha sert bir nevi topak Purçuk : Küçük bez parçası Purunca : Küçük bez parçaları, paçavra Puşa: Mısır koçanı yprağı Puşi : Küçük ç fidesi R Ragraga : Gürültü Rahçe : Takke Rahna: Örümcek Rama : İplik Reiz : Kaptan Reni : Tavan Reya, Reyha : Koku Risi: Lahananın içi Rivaoban : Orak Roghe : Kendir teli işlenen alet Rokobi : Mısır fidesi Rokovat: Kendirin sarılarak ip yapıldığı alet S Saçayağı : Ateş üzerine tencere v ![]() Sağa : Sana Sağan : Tabak Sakırga : Yapışkan adam Sakonari : Buğdayın değirmende döküldüğü yer Salahana : İşsiz güçsüz adam Salahor : Serseri Sanga: Büyük dilli kapı kilidi Sarfulis etmek: Tırmalamak Sargan: Zargana balığı Sele : Çamaşır sepeti Semelek : Kalın kafalı Semet: Hamur tahtası Serek : Çamur yayığının ağzına bağlanan bez Seren : Üzerine herhangi bir şey asılan ip yada sırık Sevdaluk: Sevgi, aşk Sıçan : Fare Sıksara: Hizli oynanan erkek horonu Sırifta: Yumurtalı sıvı hamurun kızgın yağda ufak parçalar halinde atılması ile elde edilen tatlı çeşidi Sifte: İlk defa, önce Simur: Mısır ekmeğinin yağda eritilmesiyle yapılan yemek Singruz etmek: Küsmek Sintina : Kayığın baş tarafındaki boş yer Sinor : Sınır, arazi hududu Soktopi : Mangaldaki kül ve közler Somar : Bir ölçü, on altı kot miktarındaki hububat Somizme : Araya girmek Su armudu: Bir tür armut Sukra: Mısır koçanının içi Susar, soser : Kilit Suhtopi : Kül ve közlerin beraber bulunması Ş Şafliz : Ağızdan akan salya Şarkada : Yaramz , haylaz çocuk Şataf : Parlak Şelek : Arka yükü Şeya : Çamaşır Şilidi: Çorap bağı Şişek: Kısır koyun Şrombil, Şoromul, Şoromil: El değirmeni, mısır çorbalığı çekilen taş Şoniçe: Karda açan beyaz veya pembe çiçek türü T Taban inciri: Yemişleri en son olgunlaşan incir türü Taraba : Tahta perde Taka: Küçük yelkenli Takture : El sepeti Talaşa koymak: Telaşlandırmak Taraks etmek: Alt üst etmek Tatari : Az pişmiş Tatariko : Yay Talaş : Kavga, dövüş Tami : Çay Tantana : Şenlik Tara : Büyük orak (odun kesmek için kullanılırdı) Taraba : Evlerin avlusuna tahtadan yapılan ç Tas : Kase Tavli: Ucu yanan odun Tavali : Tavada pişmiş hamsi Telis, telhis : Boş çuval Temele : Ocak taşı Temli : Fındık dalı Tengel : Muşmul Termaş : Sahibi yok başıboş Tevek : Kabak asması Teveka : Başıboş Tırmata : Ekmek kırıntısı Tirakon : Bir balık türü Tiraca: Sardalyagillerden bir balık türü Tiril: Bir çeş gömlek ismi Tirma: Un çorbası Tirsi: Bir balık türü Toloz: Hile Tombak: Yumak Tombil: Tarla kuşu Tonilon: Güneş hakkı için! Tonya pahlisi: Bir çeş fasülye Tor : Balık ağı Torun: Yeğen Traj : Yamaç Tranis olmak: Üzülmek Traz: Üç taş oyunu Tufa : Mezbele Tumbula : Tombul kadın Tumbi : Arazi üzerinde yüksekçe yer U Uçkur : Bele bağlanan ip Ula : Erkeklere hitap şekli Urum: Rum Urus: Rus Urus fasülyesi: Bir tür fasülye, lobia Uskoli : Kendirin hurdası çıktıktan sonra geriye kalan kısmı Uşak : Erkek çocuk Ü Üç etek: Eskiden giyilen kadın kıyafeti Üstü gitmek ![]() Üzüm ayı, İzim ayı : Kasım ayı V Vaynos : Yaygara, gürültü Vedro : Kova Vinzo, Vinzos : At sineği Vinzoslanmak: Sineklerin ısırdığı hayvanın huysuzlanıp koşması Vol : Tarla bellemede belin çıkardığı toprak Volta : Balık oltası Vira : Kayık halatlarının bağlandığı alet Viya : Dalga Viyalamak : Alttan almak Vol : Tarla bellenirken oluşan çamur toprağı Vola etmek, Volis etmek Ceviz ve fındıkları kabuklarından ayırmak Volar: Tarla bellenirken kaldırılan büyük toprak parçası Vovola: Maçka’da yumurta Vurgoz : Karanlık, rutubetli yer Y Yaban adamı, Karakonciols: Dağda yaşıyan tüylü, vahşi insan Yal :İnek yemeği, çeşitli bitkilerin karıştırılıp kaynatılmasıyla yapılır Yalağuz, Yalanuz: Yalnız Yali : Sahil, kumsal Yali gitmek: Gemilerin kıyıya yakın gitmesi Yali uşaği: Deniz kıyısında büyüyen çocuk Yanis : Kokmuş sularda bulunan küçük böcek Yangazluk: Düzeni bozmak, sorun çıkarmak Yankaz, Yangaz : Sinsi, aksi adam Yanpur : kötü kılıklı adam Yarma: Yarılmış kütük, fırınlanmış mısır Yavris eriğu: Bir yeşil erik çeşidi Yastası : Meraklısı Yaşık : Kasa, sandık Yaşmak : Baş örtüsü, tülbent Yel: Romatizma Yele yele : Çabuk çabuk Yer kirazı : Çilek Yer liforu: Bir çeş lifor, yabani yemiş Yiğ : Yün eğirmek için kullanılan alet Yisa, yüsa : Çekmek var gücüyle asılmak Yokuş : Yukarı, dik Yomra elması, Gemora elması: Bir elma çeşidi Yomurta eriğu: Bir erik çeşidi Yosa yosa: Kayıkkaraya çekilirken söylenen ünlem Yoşa:Koyunların sırtına sürülen kırmızı boya Yufka : Sığ Yürek ağrısı, Yürek bolanması: Açlık Yürek: Mide Yüzini köpek yalamak: Birisinin yüzünü köpek yalarsa utanmaz olacağına inanılır Z Zabuşka : Makbuz Zağar : Büyük erkek köpek, yaşlı erkeklere karşı hakaret olarak da kullanılır Zagel: Kazma Zaguda : Yeşil zeytin Zağana, Cahana: Yengeç Zakoti : Gayet ekşi Zahre : mısır Zanga : Kilit Zangar : İnatçı Zangariya: Dokumacı Zango : Bir çeş fındık Zangoç: Kilisede çan çalmakla görevli kişi, sakat, topal anlamıda kullanılır Zava: Yüzük Zavrak : Debdebe, tantana, ihtiş Zazal : İri yarı, heybetli fakat beceriksiz, bir işe yaramayan adam, kel, çıplak Zazel : Köylerdeki serander denilen ev kısmının dallardan örtülmüş kısmı Zerihta : Tuzlu su ile hamur haline getirildikten sonra biraz da maya katarak yağda parça parça pişirdikten sonra üzerine şeker yada bal dökülerek yenen tatlı Zestas: Hazımsızlık, rahatsızlık, çok yemek sonrası kötü hissetmek Zevli ![]() Zezoka : Çamurdan yapılmış küçük kutu Zibil : Çöp, süprüntü Zibra: Az, ufak Zibros : Bozuk arızalı, hafif lamba ışığı Zigar: İneklerin yediği bir ot Zihnis : Ocaklardaki kurum Ziki : Şilte veya minder kılıfı Zimbonak: Cahil, boş insan Zimilange: Kayganası yapılıp yenebilen bir ot türü Ziniya : Tavuk pisliği Zinok : Deniz derya Zinos : Martı kuşu Zipka : Karadeniz'e özgü körüklü şalvar Zizil : Toprak içine gömülmüş solucan Zifin : Ormanlarda yetişen sarı renkli bir bitki Zoli : İlik Zolot: Aptal Zot : Bıçak bilemek Zizoli : İlk baharda yetişen taze otlar Zubun : Entari Zuluf : Fındık veya fasulyenin tanelerini kaplayan kabuk Zumur : Bir şeyi buruşturmak, sıcak mısır ekmeğini sade yağla karıştırarak yapılan bir nevi yemek Zo : İnek Zipka, Zipga: Bacakları dar, ağı geniş, geleneksel Laz pantolonu Zirbiya: Suya batırılarak yenilen katıksız ekmek Zirikzirna ![]() Ziza: Yanmış, çok sıcak Zobazorina: Zoru zoruna, kaba güç kullanarak Zot: İnatçı, aksi Zot etmek: Lehim yapmak, madeni eşyaları ısıtarak parça ekleyerek uzatmak Zuğlis, Cuhnis, Çuğnıs, Çuğnos: Ezmek, çayır ezmek, çiğnemiş ot, çok geçilen yol Zunis: Tavuğun tüylerini yakmak, tutuşturmak Zükan : Nezle Kaynak: Karalahana ![]() |
![]() |
![]() |
|