Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye > Karadeniz Bölgesi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bölgesinde, doğu, karadeniz, tarihi, türk, yerleşiminin

Doğu Karadeniz Bölgesinde Türk Yerleşiminin Tarihi

Eski 08-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Doğu Karadeniz Bölgesinde Türk Yerleşiminin Tarihi



DOĞU KARADENİZ BÖLGESİNDE TÜRK YERLEŞİMİNİN TARİHİ


Orta Asya'dan batıya doğru göçlerin tarihi çok eskidir MÖ 2000'lerde atlı-göçebe hayat süren, at eti yiyen, kısrak sütü içen KIMMERLER göç ederek Kafkas sıradağları ile Karadeniz'in kuzeyine yerleşmişlerdir
Soydaşları Kımmerler gibi yaşayan ve sonraki Oğuzlar (Türkmenler)'ın ataları olan SAKALAR, MÖ 720 yıllarında Hazar Denizi kuzeyinden gelerek Kımmerler'in ülkesini işgale başladılar
Prof Zeki Velidi Togan'ın tespiti ve en eski destani Gürcistan tarihi "Kartlis-Çkhovreba" da anıldığı gibi, sonraki HAZAR ve BULGAR adlı Kıpçak kolundan gelme Türklerin ulu-ataları sayılan Kımmerler'in Azak Denizi ile Kafkaslar arasındaki kolu, SAKALAR'ın baskısıyla MÖ714 yılında yurtlarını bırakarak Kafkas Geçitlerini aştılar, Kür, Aras ve Çoruh boylarına yayıldılar Kımmerler'in bu ilk göçleri Gürcistan Destanında; "Hazarların Gürcistan ve komşularını esarete aldıkları ilk seferi" diye anılır
Hakimiyetlerini Doğu Avrupa'ya kadar yayan Sakalar, MÖ 680 yılında itaat etmeyen son Kımmerler'i de kovalayarak Kafkas Geçitlerini aştılar ve Azerbaycan, Gürcistan ve eski Urartu ülkelerine yayıldılar

Doğu Karadeniz'de Türk Yerleşiminin Tarihi

Sakaların Kalaç adlı uruğunun bir kolu olarak, Doğuda Gence_Kazak kesiminden batıda Çoruh Ağzı'na varıncaya kadar yayılan, en batıda Şavşat, Ardanuç, Artvin, Borçka ve Gönye'yi içine alan sancağın Kalarç adı taşıdığı tespit edilmiştir Bunların "Kalaç" adlı büyük Türk uruğunun bir kolu olarak Saka göçleriyle Aşağı Çoruh boyu ve Rize-Batum arasında yerleştiği anlaşılıyor Öteden beri buradan Karadeniz'e doğru esen sert, kuru ve kayıkları deviren yele de, Batum-Rize arasında hala "Kalaç-yeli" denmesi de 2700 yıllık bir Türklük belirtisidir

Çoruh-ağzına kadar ki Kalaç boyundan başka, bayburt-İspir kesiminde "İspir"e adını veren Sakaların SESPEİR yahut HESPER boyu buralara yerleşmişti Bundan başka MS131 yılında Rize'de tespit edilen "Askur/Azgur" adlı Oğuz Boyu'nun Rize'nin doğusundaki Askuros deresine adını verdikleri anlaşılmaktadır Rumca'da kelimelerin sonuna eklenen "os" şeklindeki ek, kelimeyi bu son haline getirmiştir

MÖ120 yıllarında Sakaların Arşak kolundan gelen Val-Arşak'ın oğlu Arşak, yendiği Pontluları baskı altında tutabilmek için Kafkas Geçitleri ötesindeki Bulgarlardan (Balkar Türklerinden) kalabalık bir kolu ülkesine getirterek Buğdayı bol düzlüklere (Bayburt çevresine) ve Çoruh solundaki dağlara yerleştirildi Bu yüzden Bayburt-İspir kuzeyindeki sıradağlara Balkar'dan hece kayması ile "Barkal" ve buradan güneye esen yele de "Barkal-yeli" denilmektedir Rize'de Hemşinlilerin en güzel yaylaları Barkal Dağı'ndadır
MÖ77-57 arasında bölgeyi kaybeden Arşaklılar, MÖ56-33 arasında yeniden Çoruh boyları ve Rize bölgesine hakim oldular

İlk Partlı hükümdarı Arşak tarafından MÖ250'lerde İran'da Hamadan topraklarına yerleştirilen ve gittikçe yükselen "Manua" adlı pehlivan yapılı yiğidin uruğunu (360 yıl sonra) Ardaşes tatlılık ve taltif ile getirterek onlara arazi vermişti Revan kuzeyinde yerleşen bu uruğa "Amad-Uni" (Hamad-hanedanı) denilmeye başlandı İşte bu Horasanlı Türkmenler, sonradan ateşe tapan Sasanlı İran baskısından kaçarak Bizans idaresindeki Rize bölgesine MS626 yıllarında gelip Hemşen/Hemşin bölgesine yerleşerek adlarını bölgeye vermişlerdir
Arşaklı hükümdarı IIITiridat'ın katibi Agatangelos'un Yazdığına göre Hıristiyanlık bazı Türkmen boylarında benimsendi ve Gümüşhane'deki Sadak, Trabzon, sonra Kalarç'tan (Aşağı Çoruh - Rize) Nusaybin'e varıncaya kadar yayıldı

Lazlar Ve Hemşinlilerin Rize'ye Yerleşmeleri

Türklerin "sarı saçlı, gök gözlü" sarışın ve kumral Kıpçaklılar kolundan gelen Lazların ataları, ikiz-adlı olarak tanınmıştır ALAZAN = Alazlar, LAZLAR, ÇANARLAR şeklinde anılmışlardır MÖ V yüzyılda Herodot İskitlerin (Sakalar) ekincilikle uğraşan Alazon (Alazlar) boyundan bahseder İslam kaynakları ve Ermeni kaynakları bu savaşçı ahaliyi Sanarlar veya Çanarlar olarak kaydederler

MS 23-79 yılları arasında yaşayan Romalı PLINIUS, Karadeniz'in doğu kıyısında Lazlar adlı bir kavim yaşadığını bildirir MS131 yılında Karadeniz kıyılarını gemi ile dolaşan Romalı ARRIANNOS Sokum'a kadar hakim olan Lazlar ve kralları Malasus'tan bahseder
Böylece, biri Karadeniz'in kuzey batısında Bucak kesiminde, biri doğusunda Abaza-Megrel arasında ve biri de Kuzey Azerbaycan'da Şirvan batısında İki Alazan boyunda olmak üzere üç bölgede Alazon, Çanar ve Laz kollarının dağılarak yaşadığını görüyoruz Bunlardan Karadeniz'in kuzeyindeki kolun 958 yılında Hazar Kağanı Yusuf'un ünlü mektubunda bir hazar uruğu olarak "Çan" veya "Çanar" adının bir şekli olarak "Zanar" deyimini hem Lazlar hem de göç ederek boşalttıkları bölge adı olarak kullanmaktadırlar

Öteden beri Türkiye'yi bölüp parçalamayı gözeten Ruslar ve Gürcüler, Lazların Müslüman Gürcü ve Megrel soyundan olduğu yalanını Ansiklopedilere ve okul kitaplarına yazmışlardır Lazların, 1555'te kayıtlı bilgilerde açıkça görüldüğü gibi eşlerinin ve çocuklarının namusuna sahip olmayan Gürcü-Megrel kültürü ile bir ilgilerinin olmadığı sosyolojik olarak da açıkça ortadadır Namusu için adam öldüren bir anlayışa sahip olan Lazların bunlarla bir alakasının olmadığı açıktır

Hemşinliler:

Horasan'dan MÖ 250 yıllarında boy beyleri Mauna ile HAMADAN bölgesine muhafız Türkmenler olarak gelen, oradan Küçük Arşaklı Hükümdarı ARDAŞES tarafından 110 yıllarında saygı ve özenti ile getirilip, Gökçegöl-Akagöz dağı arasına yerleştirilince, Hamadan'a gelişlerine göre AMAD-UNILER adıyla anılan kabile, tabiatiyle 301 yılında Türkmen Dedesi Horasanlı Pren soyundan Arşaklı Aziz Grigor'un eliyle, çağın "Hak Dini" sayılan Hz İsa Dinine girmişlerdi Fakat, anadilleri Türkmen-Oğuz ağzını unutmadıklarından, Rize'nin doğu kesimine göçerken de yine adlarının Türkçe olduğunu görüyoruz
Mamikonlu HOHANES'in bildirdiğine göre, Bizans Kayser'i Herakliyus, Sasanlı Şehinşahı IIKhosrov'a savaş açtığı sırada (626 yılında) Gürcü beyi Vaştyan'ın tahrip ettiği Dampur şehrini Amad-Uni'li uruğu beği Hamam, yeniden imar ederek kendi adını verip Hamamaşen (Hamam-Abad/Hamam'ın şenlendirdiği) dedi

Selçuklu Fethi ve Çepni Türklerinin Yerleşmesi (1080)

2Selçuklu Sultanı Alparslan (1063-1072), 1064'te Ağrı dağı çevresi ile Kars ilini fethettikten sonra, 2 Batı seferinde Tiflis'i Arap-Caferoğulları Emirliğinden aldı 1068 yılında da Ahıska, Ardahan ve Ardanuç çevresini aldı 3Batı seferinde ise 1071 Malazgirt Zaferiyle büyün Doğu Anadolu'yu ve bu arada Erzurum - Gümüşhane - Erzincan bölgelerini fethetmişti
Sultan Melikşah (1072-1092) çağında Selçuklular, Danişmendli Emir Ahmed başbuğluğundaki ordusu ile Bizans'ın müttefiki sayılan Abhaz-Gürcistan Kralı IIGiorgi'nin kalabalık ordusunu 24 Haziran 1080 günü yenerek büyük bit zafer kazandı Bu sebeple bütün Çoruh boyları ile birlikte, Acara-Rize-Trabzon bölgeleri de fethedilip Karadeniz kıyıları ele geçirildi Gürcistan kaynaklarına göre bu zafer üzerine, Türkistan'dan göçüp gelen Ebu Yakup ve isa Böri başçılığındaki kalabalık Türkmenler develeri, at yılkıları ve koyun sürüleriyle birlikte bu yeni fethedilen bölgelere gelip yerleştiler Bu sırada 80 bin obalı Türkmen Çepnilerin de Trabzon bölgesi ve çevresine gelip yerleştiği anlaşılıyor

Ancak IHaçlı Ordusu'nun İznik'i alması ile güçlenen Bizanslılar 1098 yılında donanma ile gelerek Türklerin Trabzon emiri olan Sülü Beğ'den Trabzon'u almışlardır Bundan sonra denizden takviye alarak kasabalarda tutunan Bizanslıların köylerdeki Türkmenleri buralardan söküp uzaklaştıramadıkları sonraki kaynaklardan anlaşılıyor

Kıpçaklı Kumanlı Türklerinin Rize Bölgesine Yerleşmeleri (1204)

Abhaz-Kartel Kralı IVDavid 1098 yılında Kıpçaklar Hükümdarı Şara-Khan oğlu Atrak'ın kızı ile evlendi Selçukluların zayıflamasını fırsat bilerek kaynatasının milletinden yararlanmak isteyen IVDavid, Kıpçak milletinin hem komşuluk hem de yoksullukları yüzünden istifade edeceğini düşünerek, Atrak Han'a elçiler gönderip 1118 yılında 40000 seçkin savaşçı ve 5000 köle olmak üzere 45000 kişiyi Tiflis, Arpaçay boyları ile İspir ve Bayburt dışındaki bütün Çoruh havzasına yerleştirdi

1195'te Kafkasların kuzeyinden "Yeni-Kıpçaklar" gelince, onlara da Tamar dağında Eski Kıpçakların yurtlarından yerler verildi İşte bu yüzden eski Başkumandan Kıpçaklı Kubasar'ın ailesi ve akrabası göçerek Rize bölgesine geldiler Bugünkü Kumbasar ailesi, 1195 yılında Rize'ye yerleşen ve 1461'de Osmanlı'nın bölgeyi fethi ile Müslüman olan soylu Kubasar hanedanına mensuptur

Abhaz-Gürcistan Kraliçesi Tamar, haçlı ordusuna yenilerek kendisine sığınan Komninoslu IAlexis'e Kıpçaklı ordusu ile yardım ederek, onun Nisan 1204 yılında Trabzon İmparatorluğu adıyla yeni bir devlet kurmasının temin etti Bu sırada Rize ve Trabzon bölgesine Kıpçaklı askerlerden bir çokları gelip yerleştiler

Fetih Öncesi Durum

1214 yılında yenilerek Sinop şehri ve limanını Selçuklulara bırakan Trabzon İmparatorluğu, giderek ancak Giresun-Trabzon-Rize kesimini elinde tutabiliyordu Ellerinde tuttukları yerlerde dahi, kırlık alan, kaleler dışında bulunan yerlerle yaylalarda Türkmen obaları ve Rize'de dahil olmak üzere bir çok yerde Çepniler yaşıyorlardı ve hakim durumda idiler
1228 yılında Melik adlı bir serdar önderliğinde Bayburt üzerinden gelerek Maçka yoluyla Trabzon'a varan bir Selçuklu ordusu şehrin surları önüne kadar varmıştı Surlara kapanan tekfur askerleri dışarı çıkmadıkları için geri dönmüşlerdir

Bölgedeki kalabalık Çepniler Trabzon devletine vergi vermeyip, savaşta Selçuklu ordusuna asker vermekle yükümlü idiler 1264 yılında Sinop üzerine sefer yapmak isteyen IIAndronikos'u kalabalık Çepniler engellemişlerdi

Osmanlı fethine kadar Trabzon bölgesi; Karakoyunlu, Akkoyunlu ve Ordu'daki bayramlı Türkmenlerinin akın edip, haraç aldıkları bir yer olmuştur Rize ve Trabzon'daki Kıpçaklı Türkmenler çoklukta olup, bu yüzden babası Basil ölünce 1340'ta Trabzon'da tahta geçen kızı Anna'ya Türkçe "Ana-Kutlu" deniliyordu

1390 yılında Giresun'u alan Hacı Emiroğlu Süleyman, şehri Bayrameli'ye (Ordu'ya) bağlamıştı Trabzon tekfurluğu 1453'te İstanbul'u alan Fatih'e haraç ödemeye başlamıştı

Osmanlı'nın Bölgeyi Fethi (1461)

Fatih Sultan Mehmet,Komninoslu bir anadan doğan ve Komninoslulardan evli olan Akkoyunlu Padişahı uzun Hasan'a rağmen, 1461 yazında ordusuyla gelince tekfur aman dileyerek savaşsız teslim oldu

Aynı 1461 yılında, doğuda Çoruh-Ağzı'na kadar ki yerler ve arada Rize'de savaşsız fethedilerek bütün buralar yeni kurulan Trabzon Sancağı'na bağlandı Şehir ve kasabalara gönüllü ve sürgün olarak Çorum-Amasya-Tokat ve Samsun bölgelerinden Türkler getirilerek vergilerden muaf olarak 1464 yılına kadar yerleştirildi

İkinci Fatih devri iskanı 1466'da Konya/Karaman-eli fethedildikten sonra şehir ve kasaba halkının çoğu İstanbul'a, azı Trabzon Sancağındaki şehir, kasaba ve köylere, Rumeli ile Trabzon ve Rize köylerine yerleştirildi Bu yüzden her iki iskan sırasında gelen Müslüman Türkler, buralardaki Kıpçaklı ve yerli ahaliyi gönüllü Müslümanlığa kazanırken, Osmanlı vergi defterlerinde kimlerin hangi göçmenin irşadıyla Müslüman olduğuna işaret edilmiştir
1486 yılından, yani Fatih'ten 25 yıl sonra tutulan ilk tapu Tahrir Defterinde şimdiki Rize bölgesi; Rize, Atina (Hemşin dahil Pazar) ve Lazluk (Ardeşen, Fındıklı (Viçe), Arhavi, Hopa) adlı üç kaza halinde Trabzon'a bağlı olduğu belirtiliyor

Sultan II Bayezid oğlu Şehzade Sultan Selim (Yavuz)'in 1511 yılına kadar ki 20 yıllık Trabzon Sancak Beyliği sırasında 1501-1507 yıllarında aşırı Şiilik ile Akkoyunlu Sunni Devletini yıkan Şah İsmail'in kırgın ve zulmetinden kaçan Akkoyunlu Türkmenleri, en yakın Osmanlı toprağı olan Trabzon Sancağına aileleriyle gelip sığındılar Yavuz bunları Trabzon ve Rize bölgesine iskan ederek geçimlerini kolaylaştırmak için onlardan kurduğu ordu ile Kutay şehrini alarak Batı Gürcistan'ı kendine tabi kıldı

Şehzade Sultan Selim çağında Trabzon ve Rize yöresine o kadar kalabalık Akkoyunlu Türkmeni gelip yerleşti ki, bugün KE sesini Ç ve GE'yi C biçiminde söyleyenlerin lehçesi, Tebriz ve Revan Türklerinin konuşmaları gibidir Göze "Coz", Gemiye "Cemi", Katipe "Çatip" diyen bu lehçe, Erzurum merkez ve yakın köylerine Kanuni Sultan Süleyman'ın 1534-1545 yıllarında yerleştirdiği Tebriz'li Akkoyunluların lehçesiyle de aynıdır

Rize-Trabzon bölgesine dördüncü iskan, Yavuz Sultan Selim'in Padişah olduktan sonra, Mısır-Kölemen Sultanlarına meylettiği anlaşılan Maraş-Elbistan'daki Dulkadiroğulları Türkmen Beyliği'ni 1515'te ortadan kaldırınca, oradan gönderdiği Maraşlı ve Dulkadirli oymakları ile olmuştur Bu yüzden Dulkadirli uruğunun KÖROĞLU oymağı kolundan Rize'de Hemşinliler içinde birkaç ailesi Ankara'da yerleşmiş 18-20 kadar "Köroğlu" soyadını devam ettirenler vardır Bunun gibi "Kürdoğuları" adlı Hemşinli aileler de, Şah İsmail zulmünden kaçıp, Sancakbeyi Şehzade Selim'e sığınanların torunlarıdır

Fetihten sonra Osmanlı Defterdarlığının tutturduğu ilk beş Tapu Tahrir Defteri, bu konularda önemli bilgiler içermektedir Bu defterlerden birinde Mapavri (Çayeli) ahalisinin "Müslüman", Atina (Pazar) ahalisinden bazı Hemşenli ve öteki yerlilerin "Kadim (eski) Müslüman", Lazluk kesiminde de 35 köydekilerden "Kadim (eski) Müslüman"lar, yani Osmanlı fethinden önce Müslüman olanlar vardır (Çayeli'nden sadece "Müslüman" diye bahsetmesinin sebebi, fetihten önce küçük bir yerleşim yeri olan Çayeli'nde esas yerleşimin fetihten sonra gerçekleşmesi sebebiyle olsa gerek ARSaklı)

Rize Adının Menşei

Sakaların Kahalyb boyundan kalma olarak Erzincan'ın eski adı ERİZA/EREZ şeklinde idi Alaz adının başındaki A sesi yutularak Laz biçiminde söylenmesi gibi, Rize'de Eriza'dan türemiş olabilir Rize'ye eski Erzincan'ın adı, adaş olarak verilmiş olabilir

KAYNAK: Prof Dr Fahrettin KIRZIOĞLU,Önasya'da İlk Türk Uruğları: Kimmerler Ve Sakalar

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.