Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye > Karadeniz Bölgesi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
eflani, esencik, karabük, köyü

Esencik Köyü Eflani Karabük

Eski 08-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Esencik Köyü Eflani Karabük



Esencik Köyü Eflani - Esencik Köyü Hakkında - Esencik Köyü Tanıtımı - Esencik Köyü Resimleri




Türkiye'de yeri

Bilgiler

Nüfus 200 [1] (2000)

Koordinatlar

Posta Kodu 78300

Alan Kodu 0370

Yönetim

Coğrafi Bölge Karadeniz Bölgesi

İl Karabük

İlçe Eflani



Esencik, Eflani ilçesine bağlı bir köydür


Adların Kaynağı Ve Tarihçesi Bilindiği gibi köyün şimdiki adı olan esencik kelimesi Türkçe olup anlamı kendi içindedir Bizim esas konumuz Kılvar adı ile ilgilidir Kılvar köyü, çevresinde eski medeniyetlerin izlerini taşıyan bir köy olduğu için, adını, Türkler öncesi dönem ve Türkler dönemi diye iki bölüm de ele alarak Kalvari ve Gullar gibi iki ihtimal altında değerlendirmek doğru olacaktır Birincisi Türkler döneminden öncesine ait olan Kalvari adıdır " Kalvari-Karbala sözcüğü, Hitit belgelerinde görülen Luwi dilinden olup, "dorukluk-cuk" anlamına gelmektedir ve Türk ağzında gelvere olmuştur477 Şimdi, Gelvere sözcüğünün Türk ağzında zamanla "Gılvar -Kılvar" şekline dönüşmesi akla yatkın gelmektedir Ancak Kılvar adı , Türk ağzında Gelvere adına dönüşmüş olsaydı, Osmanlı kaynaklarında Kılvar, Kalvar şeklinde değilde Gelver yada Gelvere şeklinde geçmesi gerekirdi


İkincisi ise Gullar, Kullar sözcüğüdür "Kullar" yada Gullar adı "Eski Türk boy ve aşireti olan "Kul" boyu ile ilgilidir Her Türk boy ve aşiret kendi tarihi varlığını koruduğu gibi mensup olduğu aşiretin adını da koruyup muhafaza etmekte idi 478 Buradan anlaşıldığı gibi Kullar adı, Kul-Gul aşireti adından oluşmuştur Kıllular, Kullar boyu Anadolu'da olduğu gibi Azerbaycan ve Gürcistan'da da vardır Kılvar adı Osmanlı kaynaklarında da Kılvar, Kalvar şeklinde geçmektedir Bu duruma göre Kılvar, Gılvar adı bir Türk aşireti olan Kullar-Gullar adından kalma olmalıdır Ayrıca halk arasında Kılvar adı için , daha önce bu adın ve halkın "Bulgar" olduğu , sonra Gılvar'a döndüğü şeklindeki söylenti doğru değildir Velevki böyle olsa bile bunda gocunacak bir şey yoktur Zira bugün Bulgarların Türk oldukları , Hıristiyanlığı kabul etmeleri ve öz benliklerinden uzaklaşmalarından dolayı Slavlaşarak Türk özelliklerini kaybettikleri bilinmektedir


Gülabi adı ise ezbere verilmiş bir adı değildir Nitekim Türklerin Anadolu'ya girmeleri boy boy, oymak oymak yerleşmeye çalışmaları uzun zaman almıştır Türk yerleşmesi döneminden sonra göç hareketi devam etmiştir Alem şah, Arzuman, Aydın, Bâlî, Bayraklu,Bayramlu, Çalabverdi, Pir Veli , Pirce vd ile Gülabi gibi İslam öncesi Türk topluluklarında kullanılan bir kişi ve topluluk adları bunlardan kalmadır480 Demek oluyor ki Gülabi adı eski Türk topluluklarında bir isimdir Kılvar köyünün tarihçesi ise Eflani tarihi ile birlikte değerlendirilmelidir Ancak köy ve çevresinde bulunan Tümülüsler, höyükler, eski yerleşim alanları ve özellikle Saray tepesi denilen höyük, Madalyon kabartmalı üçgen alınlık, köy ve çevresinin bir dönem önemli bir yerleşme olduğunu ve tarihinin çok eskilere dayandığını göstermektedir Yakinen gezdiğim ve gözlemlediğim Saray tepesi höyüğü , etrafındaki yıkıntı yerleri ile birlikte yaklaşık 200 metre uzunlukta ve 80 metre genişliktedir Genellikle taştan, harçla yapılmıştır Höyük etrafında kapı girişleri ve duvarları belli olan büyük odalar vardırŞu anda yarısı kırık vaziyette duran kabartmalı üçgen alınlık ile mermer sütun altlığı buradan çıkmıştır Bu özellikleri göz önüne alındığında , bir Derebeyi konağı, yani şatoya benzemektedir Nitekim Şato denilen binalar, bölgenin Derebeyi yada en önde gelen şahsiyetine ait olurdu Bina etrafında savunma çukurları ve yüksek surlar bulunurdu Bu Saray tepesi, benzer özellikleri ile Paflagonya Derebeylerinden birine ait olmalıdır Yada Roma'nın bölgedeki etkin şahsiyetine ait olmalıdır Bu saray tepesi ve etrafı, buranın zamanında önemli bir yer olduğunu gösterir Nitekim bu tepenin kuzeyindeki tarihi çeşmenin deposundan bu tepeye su arkları gitmektedir Çeşmenin kitabesinde ise "maşallah, sahibül hayrat velhasanat Hasan ali ve Bekir ağa sene 1315 "yazısı yakın tarihtir Halk arasında burada bir saray olduğu buradan yaklaşık 1 km kuzeydeki Yücek tepesi arasında bir tünel bulunduğu şeklindeki söylenti yabana atılmamalıdır Burası için, tarihi kaynaklarda adından sıkça söz edilen "Eflani şatosudur" diyemesek te Eflani2de bulunan şatolardan biridir, demek yanlış olmayacaktır Bu duruma göre Kılvar köyündeki yerleşme 2000 yılından önceye dayanmaktadır Anadolu'nun Türkleşmesi ile Çobanoğulları ve Candaroğulları beylikleri egemenliğine giren Kılvar köyü halkı bu bölgeye1530 yılından önce gelmiştir 1530 yılı muhasebe kayıtlarında Kastamonu sancağı Tatay kazası dahilinde olan Kılvar köyü 48 hanedir Ayrıca 9 mücerred (yalnız, tek kişi) bulunmaktadır Hasılı(yıllık geliri) ise 5845 akçe olup, timarlı sipahi hassı bir köydür Aynı kayıtlarda 80 akçelik bir çiftlik vakıf olarak bulunmaktadır481 1530 yılından sonra köyle ilgili bir diğer kaynak ise 1836 yılına aittir 1836 yılında bölgeyi ve Eflani'yi gezen gezgin William Francis Ainsworth, Kılvar köyündeki Ayan konutunda misafir olmuştur Mahşerli boğazı için "burada çok büyük bir savaş olmuş"demektedirGezginin misafir olduğu Ayan ise bugün Ayangil olarak anılan, Emirkadıoğlugil sülalesidir Nitekim Mahşerli boğazında da muhtemelen 1071 yılından sonra bölgeye gelen Türklerle Bizanslılar arasında büyük bir savaş olmuştur 1953 yılında Daday'dan Eflani'ye geçen köyünün şimdiki adı Esencik'tir


GELENEK VE GÖRENEKLERİMİZ


DÜĞÜNLER:İlçemizde düğünlerin geleneksel özellikleri vardır Fakat gerek teknolojinin gelişimi gerekse ekonomik gelişmeler bazı gelenekleri değiştirmiştir Eskiden düğünler sekiz gün sürerdi Düğünler genelde içkili ve davul-zurna eşliğinde yapılırdı Cuma günü baklava bağlama dediğimiz tatlıları hazırlama işlemleri başlardı Salı gün akşamı damat evinde köylü gecesi düzenlenirdi Buradaki amaç ertesi gün çalışacak ve misafirlere hizmet edecek gençleri ağırlamaktır Çarşamba günü sabahtan 11-14 arası kız tarafı ve yakın çevreleri erkek evine gelir ve ağırlanırSaat 14'ten sonra ise danacı diye adlandırılan genç çevresi (gelinin erkek kardeşleri varsa öncülük eder) düğün evine gelirlerGeç saatlere kadar, belki de sabahlara kadar eğlenilirdiÇarşamba günü ikindi saatlerinde damada kına yakılır , aynı gün akşamı geline gelin evinde kına yakılır ve kadınlar kendi aralarında eğlenirlerPerşembe günü ise saat 11 civarında kız almaya gidilirGelin çıkması davul-zurnaeşliğinde saat14-15 civarlarında olurCuma günü ise duvak dediğimiz kadınların düğünü vardırÖğle saatlerinde başlar ve Cuma namazından sonra damadın içeriye gelerek gelini dışarıya çıkarmasıyla duvak sona ererPazar günü ise damat-gelin yakın çevresini yanına alarak baba evini ziyarete gider 3 gecelik dediğimiz bu olayda sofra kurulup yemeğe başlayasıya kadar damat kimseyle konuşmazSofraya oturduğunda yemeğe hemenbaşlanmazSofrada yemeğin üzerine kaşıklar çatılır ve beklenirGelinin babası damada bir hediye vaat eder (bu genellikle tarla veya hayvan olur)Bu hediyeden memnun kalınırsa yemeğe başlanır ve damadın dili çözülür Daha eskilerden yani köylerde yol ve traktörolmadığı zamanlarda kızın çeyizlerinden oluşan başlık arabası öküz arabası idiÖküzlerin koşulduğu boyunduruğun ortasına büyük bir çan bağlanır ve araba süslenirdiDünürşü dediğimiz damat tarafının kadınları ve erkekleri kendi aralarında at yarışları düzenlerlerdiGelin at ile getirilirdiAtın özellikleri ve güzelliği çok önemliydi Yolların yapılması , arabaların çoğalması ile bu gelenek kalkmıştırGerek ekonomik şartlar, gerekse içkinin etkisiyle bazı kişilerin taşkınlık yapması davullu düğünleri azaltmıştırYakın zamanda salon düğünleri yaygınlaşmaktadır CENAZE: Cenazenin arkasından her yerde olduğu gibi yas tutulmaktadırCenaze evinde yemek verilirDevir dediğimiz ölmüş kimsenin anısına, yakınları tarafından fakirlere ve hayır kurumlarına kişinin maddi durumuna göre yardımda bulunulurÖlümü takip eden Cuma namazı sonrası Camiye helva getirilerek cemaate dağıtılır7ve 52 gün sonra cenazenin yakınları tarafından Mevlidî Şerif okutulur, dualar yapılır,ileriki tarihlerde de uygun zamanlarda hatim ve dualara devam edilir BEDDAM: Baharın müjdecisi olan 21 Mart günü yüksek bir tepeye çıkılarak büyük bir ateş yakılır ve ateşin etrafında toplanılarak eğlenilirdiDaha önce pişirilmiş olan yumurtalar tokuşturularak yarışmalar düzenlenirdiYumurtası kırılan ,yumurtayı kıran kişiye kırık yumurtasını verirdiBu alışkanlıklar ilçemizde tamamen kalkmıştır HIDIRELLEZ: Mayıs günü türbelerde ateşler yakılır , yemekler pişer, adakları olanların getirdiği hayvanlar kesilir ve çevredekilere dağıtılırTopluca namaz kılınır ve dualar okunur BAYRAMLAR VE ZIYRAT:Ramazan ve Kurban Bayramından 1 gün önce Zıyrat dediğimiz mezarlık ziyaretleri yapılırTopluca namaz kılınarak geçmişlerin anısına dualar okunurBayram günü ise namazdan sonra yaşlılar öne geçmek suretiyle sıra olunur ve bayramlaşma yapılırBayramlaşmadan sonra topluca yaşlılar ve hastalar ziyaret edilir Çocuklar ise bir araya toplanarak evleri dolaşır,bayramlaşarak şeker ve harçlık toplarlar SÜNNET DÜĞÜNLERİ:Çevremizde eskiden sünnetler işin ehli olmayan gezici kişiler tarafından yapılırdı Son zamanlarda sünnet düğünleri yaygınlaşmaktadırSünnetten bir gün öncesi akşamı kadınlara yönelik kına gecesi düzenlenir ve oyunlar oynanırErtesi gün sünnetten önce konvoy oluşturularak sünnet olacak çocuklar gezdirilirSünnetten sonra ise kadınlar arası mevlit okutulur ve yemek verilir YÖRESEL YEMEKLERİMİZ:İlçemizde her türlü yemek yapılmaktadır Geniş bir yemek kültürüne sahiptirÖzel günlerde yapılan ve davetlilere ikram edilen en ünlüleri hindi eti, bandırma, çökelek gözlemesi, mantar gözlemesi, et gözlemesi, pörüşke, lokum, mıklama, malak , zıyratlarda miyana helvası, özel günlerde yapılan aşure yemeklerini sayabiliriz AV VE YABAN HAYATI İlçemiz ormanlarında çeşitli yaban hayvanları yaşamaktadırEn çok rastlananlar ve avlanan hayvanlar tavşan elik, tilki kurt , yaban domuzu , ayı, keklik , bıldırcın, yaban ördeği, yaban kazı, kara tavuk vb hayvanlardır Ayrıca Göletlerimiz balık avcılarının gözde mekanlarındandır Göletlerde İsrail sazanı , aynalı sazan ve çay balığı gibi balık türleri bulunmakta ve avlanmaktadır


Coğrafya


Karabük iline 53 km, Eflani ilçesine 8 km uzaklıktadır

İklim

Köyün iklimi, Karadeniz iklimi etki alanı içerisindedir

Nüfus

Yıllara göre köy nüfus verileri

2007

2000 200

1997 205

Ekonomi

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır

Muhtarlık


Esencik'in, köy tüzel kişiliği alması ile birlikte köyün tüzel kişiliğini temsil etmesi için köy muhtarlık seçimleri de yapılmaktadır


Seçildikleri yıllara göre köy muhtarları:


2004 - Sedat Şahin

1999 -

1994 -

1989 -

1984 -


Altyapı bilgileri


Köyde ilköğretim okulu var ama kullanımdışıdır ancak taşımalı eğitim sisteminden yararlanılmaktadır Köyde, içme suyu şebekesi ve kanalizasyon şebekesi vardır Ptt şubesi ve ptt acentesi yoktur Sağlık ocağı ve sağlık evi de yoktur



Kaynak : Vikipedi, özgür ansiklopedi

Kaynak : Yerel Net

Köyünüze Ait Bilgi ve Resimleri Bu Konu Altında Paylaşabilirsiniz

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.