Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye > Karadeniz Bölgesi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bartın, bilgi, hakkında

Bartın Hakkında Bilgi

Eski 08-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bartın Hakkında Bilgi



Bartın Genel Bilgi


lik sahil şeridiyle Karadeniz çevrelerken, doğuda Kastamonu, doğu ve güneyde Karabük, batıda ise Zonguldak illeri çevirmektedir Bartın; doğu, batı ve kuzeyden yüksekliği 2000 myi geçmeyen dağlarla çevrilidir Dağlar, yüksek olmamakla birlikte oldukça dik, sahillere doğru sarp ve kayalıktır En yüksek nokta Keçikıran Tepesi’dir (1619 m) Aladağ, Kocadağ, Karadağ, Kayaardı, Karasu ve Arıt dağları ise bölgenin en önemli dağlarıdır Kent merkezini batıdan Aladağ, kuzeyden Karasu dağları ve doğudan Arıt dağları kuşatmaktadır Bartın Irmağı ve kolları tarafından derin bir biçimde parçalanan arazi çok engebeli bir görünümdedir Irmağın genişlediği alanlarda ve dağların oldukça dik yamaçları arasında dar ve derin vadiler yer alır Kent merkezlerine inildikçe düz ovalar artmaktadır
Bartın’ın en önemli akarsuyu, Antik Çağda Parthenios adı ile anılan ve kente adını veren Bartın ırmağıdır Bartın ırmağının iki ana kolunu oluşturan Kocaçay ve Kocanazçayı, Bartın merkezinde Gazhane Burnu’nda birleşip Boğaz mevkiinde Karadeniz’e ulaşır Kocanazçayı; güneyden doğup Kozcağız’dan kuzeye doğru akarken, 107 km uzunluğundaki Kocaçay; Kastamonu’dan gelip Ulus’tan geçen Göksu ve Eldeş Çayları (Ulus Çayı) ile bunlara katılan derelerden oluşur Arıt ve Mevren Derelerinden oluşan Kozlu Çayı ile birleşen Kışla Deresi, Akpınar ve Karaçay Dereleri Kocaçay’ı besleyen akarsulardır Kapısuyu ve Tekkeönü Dereleri ile Ulus-Uluyayla’yı sulayan Ovaçayı ve İnönü Dereleri ise diğer önemli akarsularıdır
Yüzölçümü 2143 km2’olup, denizden yüksekliği 25 mdir İlin toplam nüfusu ise 184178’dir
Bölgede yetiştirilen tarımsal ürünler, buğday, arpa, mısır, yulaf, fasulye, ayçiçeği, soğan, patates, yonca, fiğdir Son yıllarda seracılık gelişim göstermiştir Bartın’ın 2140 km²’lik toplam arazi varlığının % 46’sını ormanlar kaplamaktadır İlin ormanları eskiden beri ekonominin temel sektörlerinden birini oluşturmuştur Osmanlı Devletinin Gelibolu tersanesini kurmak için teşebbüse geçtiği 1402 yılından itibaren kerestecilik faaliyetinin başladığı, Osmanlı donanmasının kadırga ve kalyonlarının Bartın, Amasra ve Kurucaşiledeki tersanelerde yapıldığı ve1914 yılında Süveyş Kanalı takimatında kullanılmak üzere Bartın’dan Mısır’ın İskenderiye limanına kereste sevk edildiği tarihi kayıtlarda bulunmaktadır 600 metre yüksekliğe kadar olan bölümde defne, meşe, kayın, kocayemiş, ardıç, 600-1000 metre yükseltili alanda meşe, kayın gürgen, 1000-1500 ve daha yukarı kesimlerde ise kayın kestane ve çam ağaçlarından oluşan il ormanları Bartın merkez ve Ulus ilçesindeki iki ayrı işletme müdürlüğü tarafından işletilmektedir
Bartın Irmağının antik çağdaki adı olan Parthenios; Yunan mitolojisinde,Tanrıların Babası Okenus'un çocukları olan yüzlerce tanrıdan birisi ve “Sular Tanrısı “ dır Antik çağda Parthenios adı verilen Bartın Irmağının kenarında kurulan Parthenia kentinin adı zamanla Bartın'a dönüşmüştür
Bartın'ın tarihçesi ile ilgili kesin bilgi bulunmamakla birlikte, Bartın’ın ilk sahiplerinin, MÖXIVyüzyılda Gaskalar ve MÖXIIIyüzyılda Hititler olduğu kabul edilmekte, daha sonra Bolu yöresine yerleşen Bitinyalılar ile Kastamonu yöresinde hüküm süren Paflagonyalıların, sınırlarını Parthenios’a kadar Genişlettikleri böylece Bartın Topraklarının bu iki egemenliğin sınırları içinde yer aldığı bilinmektedirMÖXIIyüzyıl sonlarında Bithynie Bölgesindeki Bartın Friglerin, Paplagonie Bölgesindeki Amasra Fenikelilerin eline geçmiş, Fenikeliler; Amasra (Sesamos), Ereğli (Heraklia), Sinop(Sinope) ve Tekkeönü’nde (Kromna) ilk Sayda Kolonilerini oluşturmuşlardır Bartın ve çevresi,MÖVIIyüzyıl sonlarında Kimmerlerin, MÖVIyüzyılda Lidyalıların, MÖ547 yılında da Perslerin egemenliği altına girmiştir
Ö 334 yılında, Makedonya Kralı İskender, Perslerin hakimiyetine son vererek bölgenin sahibi olmuş ve Bartın ve Ulus’un yönetimini General Eumenes’e, Amasra ve Tekkeönü’nün yönetimini de Fridya Satrabına bırakmıştır Ancak, Amasra yönetimi MÖ302-286 yılları arasında el değiştirerek Kraliçe Amastris tarafından yönetilmeye başlandıMÖXIIyüzyıldan beri Sesamos adıyla anılan kent 16 yıllık Kraliçe Amastris Döneminden sonra kraliçenin adını almıştırBu dönemde; Kromna (Tekkeönü), Tios (Filyos-Hisarönü) ve Kyteros (Gideros) sitelerinden oluşan Symoikismos Siteler Birliğine Başkent olmuştur MÖ286 yılında Kraliçe Amastris,oğulları tarafından bindiği gemi batırılmak suretiyle öldürülünce kent yeniden Eumenes’ce yönetilmeye başlanmış, Amasra ve Bartın çevresi yöredeki savaşlar sonrasında MÖ279 yılında Pontus Krallığının egemenliğine girmiştir MÖ70 yılında Anadolu’ya giren Romalılar Pontus Krallığının Egemenliğine son vererek yöreye egemen olmuşlardır Roma döneminde Bitinya ve Pontusun Paflagonya'daki bölümü Bitinya-Pontus eyaleti olarak Satraplıkla yönetilmeye başlanmış, Amasra bu eyaletin Pontus bölümü başkenti olmuştur

S395 yılına kadar Roma İmparatorluğu’nun, Roma-Bizans bölünmesi üzerine de Bizansın payına düşen Bartın ve çevresi uzun yıllar Bizans’ın hakimiyetinde kaldı
Bartın ve çevresi MÖ 390 yıllarında Hazar hükümdarı Sahip Han komutasındaki Peçenek ve Kumanların, MS 798 yıllarında Abdülmelik komutasındaki Arapların, 800 yıllarında Selçukluların ve 865 yıllarında da Rusların yoğun akınlarına uğramıştır Kutalmışoğlu Süleyman Bey’in Komutanlarından Emir Karatigin 1084 yılında Sinop, Çankırı,Kastamonu ve Zonguldak’ı alarak yörede Bartın, Ulus, Eflani, Safranbolu ve Devrek’i de kapsayan bir Türk Emirliği kurduAncak, 1086 yılında Süleyman Bey’in ölümü ve 1096 yılında başlayan 1Haçlı Seferleri, Kuzeybatı Anadolu’ya yerleşen Türkler açısından ciddi sıkıntılar yaratmış, Haçlı müttefiklerle Bizans arasında yapılan anlaşma sonrasında başta Amasra, Sinop ve Ereğli olmak üzere İstanbul’dan Samsun’a kadar tüm Karadeniz sahili yeniden Bizans’ın hakimiyetine girmiştir Bartın ve çevresi ise Bizans’tan sonra XIyüzyıl sonlarında Anadolu Selçuklularının eline geçmiştir 200 yıllık Selçuklu egemenliğinden sonra 1326’da Kastamonu yöresine hakim olan Candaroğulları Beyliği ve 1392’den itibaren de Osmanlı İmparatorluğu topraklarına dahil olmuştur 1402 yılında yapılan Ankara savaşı sonunda bir ara İsfendiyaroğlu Beyliği’nin eline geçen kent 1461 yılında tekrar Osmanlı Devleti egemenliğine girmiştir



Bu dönemde ticari potansiyeliyle bölgenin Pazar yeri olan ve Oniki Divan adını alan Bartın, 1867 yılında ilçe oldu 1920 yılında Zonguldak Mutasarrıflığına bağlanan Bartın’ın 1924 yılında Zonguldak’ın il olmasıyla birlikte bu ilin ilçesi haline gelmiştir 1991 tarihinde de il statüsüne kavuşmuştur
Bartın’da günümüze gelebilen eserler, Amasra’daki Roma dönemi tiyatrosunun cavea ve skenesi yıkılmış, giriş kapısına ait kalıntılar, Roma dönemine ait nekropol, bouleuterion’un duvar kalıntıları, akropol surlarına ait bazı duvar parçaları, Roma dönemine ait yer altı galerileri, Roma dönemi çarşısından bölümler, Roma dönemine ait rıhtım ve dalgakıran, Büyüktepe’deki inziva mağarası, Tavşan Adası’nda Bizans dönemine ait kilise kalıntıları, Tekkeönü Köyü’ndeki kaleye ait kalıntılar, Bizans dönemine ait Amasra Kalesi, Merkez ilçe sınırları içindeki Peygamber’in sancaktarı Ebu Derda Hazretlerine ait olduğu söylenen Ebu Derda Türbesi, Aya Nikola Kilisesi (1319), Amasra Küçüktepe Martryumu bulunmaktadır Ayrıca Taşhan (1832-1835), Dervişoğlu Hanı (1897), Osmanlı hamam kalıntıları, Şehir Hamamı (1447), Kemer Köprü (1872), Orduyeri (Kışla) Köprüsü (1887), Bizans döneminden kalma Kemere Köprü, Roma dönemine ait Kemerdere Köprüsü ve Osmanlı sivil mimarisine ait ev ve konak örnekleri bulunmaktadır
Kenthaber Kültür Kurulu

Alıntı Yaparak Cevapla

Bartın Hakkında Bilgi

Eski 08-10-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bartın Hakkında Bilgi



Bartın Gezgin Gözüyle

Amasra Müzesi

Amasra Müzesi, 1982 yılından ben bugünkü tarihi binasında hizmet vermektedir Antik bir yerleşim merkezi olan Amasra ve çevresinde sık sık taşınabilir eski eserlerin ortaya çıkması, bu ada müze kurulması fikrini oluşturmuş, 1955 yılından itibaren derlenen arkeolojik ve etnografik eserler Belediye binasında küçük bir salonda sergilenmeye başlanmıştır

Amasra Kalesi

Bizans Dönemine ait olan Amasra Kalesi, özellikle Ceneviz Dönemlerinde değişikliklere uğramış ve 14-15 yüzyıllarda Ceneviz ve Osmanlı Dönemlerinde de ciddi onarımlar görmüştür

Kale; birisi o zaman ada olan ve "Kemere" denilen bir köprüyle Amasra'ya bağlanan Boztepe'deki (Sormagir Kalesi), diğeri Amasra'daki (Zinden Kalesi) iki ana kütleden oluşmaktadır Kuzeydoğu ucunda Büyükliman Kapısı, batısında Küçükliman (Antik) Kapısı ve güneyinde Zindan Kapısı bulunmaktadır Sormagir Kalesine, Kemere Köprüye bitişik "Karanlık yer" denilen tonozlu ana kapıdan girdikten sonra Antikliman ve Hacıdenizi yönlerinde iki tali kapıdan çıkılır

Amasra Kalesi'nin kuzeydoğu - güneydoğu arasındaki surlarının uzunluğu 65 m, üzerinde 8 adet burç bulunan güney surlarının uzunluğu 300 m ve Kemere Köprüden itibaren de büyük bölümü yıkılan kuzey surlarının uzunluğu 200 m kadardır

Sormagir Kalesi'nin kapıdan batıya doğru uzanan surları ile doğu ve kuzeydoğusunu çevreleyen surların çoğu yıkılmış, kapıya bitişik batı surlarının 50 metrelik bir kısmı ayaktadır Kuzey ve kuzeybatı tarafı denize çok dik bir yar halinde indiğinden buraya sur yapılmadığı görülmektedir

Adanın en yüksek yerinde denizciler için yapılmış bir fener bulunmaktadır

Tekkeönü Kalesi
Kurucaşile ilçesinin tarihi Kromna kentinin merkezi olan Tekkeönü Köyü’nde, Cenevizlilerden kaldığı bilinen kale kalıntılarına rastlanmaktadır

Güzelcehisar, Şarköy ve Fırınlı Kaleleri
Merkez ilçe sınırları içindeki Güzelcehisar Şarköy ve Fırınlı Köylerinde, Cenevizlilerden kalma kale kalıntılarına rastlanmaktadır


Halilbey Camii (Yukari Cami)

1872 yılında Halilbey tarafından yaptırılmıştır Kubbesiz, dikdörtgen planlı, iki sıralı 45 pencere ile aydınlanan kargir yapıdır Salon boyutları 12x13 metredir

Fatih Camii

9 Yüzyılda Amasra kalesi içinde yapılmış eski bir Bizans kilisesidir Amasra2nın Fatih Sultan Mehmet tarafından fethi sırasonda camiye çevrilmiştir

Dönemin tüm yapı özelliklerini taşıyan yapının Nartheks (ilk cemaat) bölümü ve Ambon (lapsis) çıkıntısı sonradan mekana katılmıştır 19x11 metre boyutlarında olan cami 1887 yılında büyük bir onarımdan geçirilmiştir

İbrahimpaşa Camii (Orta Cami)

Bosna Valisi İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır Yapım yılı bilinmemekle birlikte 150 yıllık bir geçmişe sahip olduğu tahmin edilmektedir 1864 ve 1897 yıllarında iki yangın geçirdiği, 1898 yılında yeniden yaptırılarak 1901 yılında ibadete açıldığı bilinmektedir 1968 yılında deprem sonrası tamir görmüştür 12'si büyük kubbenin etrafında olmak üzere 32 pencerelidir

Kare planlı, tek kubbeli ve tek minarelidir Ana malzeme; köşelerde blok kesme taş, diğer kısımları moloz ta~ir Altında 11 adet dükkan bulunmaktadır

Şadırvan Camii (Aşağı Cami)

1903 - 1905 yıllarında halktan toplanan paralarla yaptırıldığı söylenmektedir Minaresinin ise 1913 yılında yapıldığı şerefedeki kitabeden anlaşılmaktadır Dikdörtgen planlı olup, duvarları köşelerde kesme taş, diğer kısımları tuğla ve moloz taştan harçla yapılmıştır Kırk pencere ile aydınlanan ferah iç mekanlara sahiptir

Amasra Küçüktepe Martyrium’u

Uzun yıllar Roma ve Bizans yönetiminde kalan Amasra’nın, Ereğli ile birlikte Hıristiyanlığın gizlice örgütlendiği ve MÖ 1Yy sonları ile 2Yy’da bütün İmparatorlukta etkisi hızla yayılan Hıristiyanlığın hayli taraftar bulduğu ilk yerlerden olduğu söylenmekte, 9yy’da Kırım’la ilişkisi bulunan etkin bir Başpiskoposluk merkezi olduğu bilinmektedir

Amasra’da yaşayan ve 1Yy’da Hıristiyanlığı ilk yaymaya çalışan Pontus’lu Rahip Iakintos; 711 yılından sonra Hora ve Ayasofya kiliselerinde dualarla anılan Kyros; 8yy’da İkonoklast Yorgi Georgios; Hıristiyan inançları bakımından, dönemlerinde ruhani meclis tarafından birer “Aziz” ilan edilerek öldürüldükleri yerler, sığındıkları mağaralar ve mezarları kutsanan ilk Hıristiyanlardır

Bugün, Amasra’yı ziyaret edenler; kutsanan yerlerden Iakintos ve Kyros’un mezarının bulunduğu Küçüktepe yamaçlarına, Georgios’un inzivaya çekidiği yer olarak bilinen Büyüktepe mağarasına, Musevilere ait olduğu sanılan ve Bartın kavşak suyunun çıkış noktasındaki Altıgen Yıldız ve yakınındaki mağara ile Amasra Kilisesine (bugünkü Fatih Camii) yakın ilgi göstermektedirler

Şimşirli Baba Camii

Ulus ilçesinin Kalecik köyündedir Tarihi bilinmemekle beraber, Şimşirli Baba tarafından bir gecede yapıldığı rivayet edilen caminin yanında kendi mezarı, Akşemseddin’in babası Hamza Efendi’nin mezarı ve soğuk sularıyla Akşemseddin Çeşmesi bulunmaktadır

Kalecik yakınlarında uzun yıllar eşiyle birlikte yaşayan Kara Yusuf İzzettin Hazretleri’nin vakit namazlarını uzun süre yörede yoğun olan şimşir ve çınar ağaçlarının gölgesinde, daha sonra da geniş gövdeli çınar ağacını oyarak yaptığı 4m2’lik mekanda kıldığından Şimşirli Baba adıyla anıldığı söylenir

Günümüzde, 500 kişinin ibadet yapabildiği cami ve imaret; hem ibadet ve hem de genç annelerin doğum sonrası az olan sütlerinin artması amacıyla günü birlik ziyaretçi çektiği gibi, her yıl Recep, Şaban ve Ramazan aylarında onbinlerce kişi tarafından ziyaret edilmektedir Özellikle, Recep’in 1haftasında (Regaip Kandili’ni müteakip) ilk Cuma günü akşamı, Cuma namazından sonra kesilen kurbanların yoğurt ve çorbalarla ziyaretçilere ikram edildiği ve ev sahipliğini çevre köylülerin yaptığı büyük kutlamalara da sahne olmaktadır

Şimşirli Baba’nın oldukça fazla ziyaretçi çekmesine neden olan öykü ise hayli ilginçtir Yöre halkı “Şimşirli Baba Tayyü Mekan’a vakıftı, bütün namazlarını Beytullah’ta (Kabe) kılardı Geçimini ise, sahibi olduğu tek inekten elde ettiği süt ürünlerinin takasıyla sağlardı Ancak, onlarca inekten alınmışçasına bol olan sütün kaynağı aslında yörede yaşayan geyiklerdi Her sabah toplu halde buraya gelen geyikler, hiçbir zorluk çıkarmadan Şimşirli Baba ve eşi tarafından sağıldıktan sonra ormana dönerlerdi Ayrıca Şimşirli Baba’nın bir gecede yaptığı bu caminin malzemesini de aynı gece geyikler taşımışlardı” diyorlar


İçkale Mescidi

Amasra kale içinde eski bir küçük kilise iken, 15 yüzyılda mescide dönüştürülmüştür 1930 yılında ibadete kapatılmış olup, günümüze sadece duvarları ulaşabilmiştir

9 Yüzyılda çok itinalı bir tuğla-taş örgü sistemi ile yapılan, 11x7 metre boyutlarındaki Şapel'in Ambon Tonozu'nda "İsa Peygamber'in Göğe Yükselişi" (Ascension) sahnesini hatırlatan izler görülmektedir Yine duvarları, narthex ve ambonu Bizans Kiliselerinde görülen renkli ve dinsel konulu duvar resimleri (Fresko) ile süsIüdür Ancak, ince bir sıva ile kapatıldığı anlaşılan ve zamanla düşen sıva tabakaları altından yer yer ortaya çıkan Freskolar da tahribata uğramıştır

Aya Nikolas Kilisesi

1319 yılında Bartın'daki Rum Cemaati tarafından yaptırılmıştır 1936 yılından itibaren bir süre Elektrik Santrali olarak kullanılan bu tarihi yapı, 1994 yılında restore edilmiş olup, KüItür Evi olarak hizmete açılmıştır

Ebu Derda Türbesi

Hz Peygamberimizin Sancaktarı Ebu Derda Hazretlerine ait olduğu söylenir Ancak; tarihi kaynaklara göre, Hicretin 50 yılında İstanbul'un kuşatılması sırasında bu bölgeden geçerken buralarda bir süre kaldığı tahmin edilen Ebu Derda Hazretleri hatırasına sonradan bir türbe yapıldığı ve burasının manevi bir makam olarak kabul edildiği olasıdır

Türbenin belgelenemeyen bir rivayete göre Bartın Müftülerinden Toscuoğlu Hacı Rıfat Efendi tarafından yaptırıldığı söylenmekte, yılı bilinmemektedir Eldeki kaynaklardan, takriben yüz yıl kadar önce tamamen yandıktan sonra onarıldığı anlaşılmaktadır

Günümüze sadece bir taş lahidi ulaşan ve yanında küçük bir cami ile kavşak suyu çekmesi ve bir kuyu bulunan türbe, manevi makam olarak hayli ziyaretçi çekmektedir

Kuşkayası Anıtı

Amasra-Bartın karayolu üzerinde Amasra'ya 4 km uzaklıktaki Kuşkayası mevkiindedir Roma İmparatoru Claudius Germanious zamanında Doğu Eyaletleri inşa ordusu komutanlığı yaptıktan sonra yaşam boyu Bitinya - Pontus Valiligine atanan Gaius Julius Aguilla tarafından yaptırılmıştır Roma yol ağının bir parçası olan ve İmparatorun anısına yaptırılan bu anıt; yufka kabartma tekniğiyle kayalara oyulmuş KraI heykeli ve Roma Hakimiyet Kartalı ile birbirini tamamlayan iki kitabe, oturma sedirleri ve kaya nişlerini kapsamaktadır KraI Heykeli ve Hakimiyet Kartalı'nın başları tahrip olmuştur Birisi kral figürünü çevreleyen niş'in üstünde, diğeri kabartmalardan uzakta ve batıda bulunan birbirini tamamlayan kitabelerde; "Devletlerarası barışın ve dostluğun anısına, İmparator Cermanious'un yüceliği için GJ Aguilla dağı yardı ve bu dinlenme yerini kendi özel ödeneği ile yaptırdı" ifadeleri bulunmaktadır Eni 5 metreyi bulan Roma karayolunun son izleri bu anıtın önünde, yüzyıllarca kullanımın aşınmışlığı ile görülürken, anıtın yapıldığı zaman yanında muhtemelen bir Anıtsal Çeşme'yi (Nymphaion) kapsadığı fakat zamanla bu çeşmenin yıkıldığı kalıntılardan anlaşılmaktadır

Bartın Evleri

Bartın evleri, Osmanlı Döneminin sivil mimari örneklerinin en güzelini sergileyen ve yakın tarihi özetleyen birer tablo gibidir

Evler; "Daraba" denilen ağaç çitlerle çevrili bahçe içindedir Bahçelerdeki yürüme alanları ile "Kulak" denilen giriş bölümü kayrak taslarla bağlıdır Her bahçede taştan yapılmış bir kuyu bulunur

Genellikle iki katlı olan evler; ahşap - karkas olup, bodrum katları taştır Dört eğimli topuz çatılarda taşıyıcı strüktür makastır Mertekler kiremit altı tahtaları ile kaplanmış olup, çatı alaturka kiremitlerle örtülmektedir Dış cephede; ahşap dikmelerin ve kirişlerin arası ahşap dolgu, üzerindeki kaplamalar yalı baskısı ve lambalıdır Payardalarla desteklenen çıkmalar ahşap kaplanmakta veya bağdati ile kaplanıp sıvanmaktadır Saçaklar 50 - 70 cm çıkıntılıdır Kaplama derzlerine çıtalarla değişik şekiller verilmiştir Evlerin pencereleri, merdivenleri ve tavanları da birer süsleme öğesidir

Geleneksel evler mümkün olduğunca çok pencerelidir Bunlar, özgün giyotin pencereler olup, sadece merdiven ve cumbaları aydınlatanlar yuvarlak formludur Pencereler arasında yer alan ve "KuşIuk" denilen silmeler tüm yapıyı kuşatmaktadır Doğramalar ahşaptır

Yaylalar

Bartın'da, kıyı dan iç kesimlere geçildikçe görülmeye değer doğal güzellikler ilgi çekmektedir Dağ - Yayla - Av turizmi açısından yörenin cazibe merkezi Uluyayla ve Arıt yaylasıdır

Arıt dağlarına doğru uzanıp Arıt yaylasıyla bütünleşen Uluyayla'nın denizden yüksekliği ortalama 1000 m olup, Ovacuma (300 m), Göktepe (1416 m) arasında değişik rakımlarda bulunmaktadır Ormanların arasına sıkışmış ve ahşap evlerin beneklediği yayla düzlüğü (300x3000 m) yeşil bir halıyı anımsatır Yaylanın hemen ortasından geçen ve batıya doğru akan Ovaçayı ve İnönü deresi yaylaya ayrı bir güzellik verir

Uluyayla; iğne ve yayvan yapraklı ağaçlardan oluşan ormanı, rengarenk çiçekleri ve yeşili, pınarları, mağaraları ve yaban hayvanlarıyla bir Milli Park niteliğindedir Yeşilin çeşitli tonları ve daha nice renkler ancak doğa harikası Uluyayla'da keşfedilir

Uluyayla ve Arıt Yaylasında; dağ ve yayla havasını solumak ve doğayla başbaşa yaşamak, dağ gezileriyle değişik zevkleri tatmak ve mevsimlere göre her türlü kara avcılığı yapmak olasıdır

Gürcüoluk Mağarası

Bartın'a 32 Km uzaklıkta ve Amasra ilçesi, Karakaçak köyünün Kuyupınar mahallesindedir Mağaraya ulaşmak için; mahalleden güney yönünde bazen orman içi, bazen patika yollarla yaklaşık 3 Km yürümek gerekir Üçgen biçimli ve 3-4 metrelik oda çevresinde toplanan 15 odadan oluşur Birbirleriyle bağlantılı odalardan birinden üst kattaki odalara geçilebildiği gibi, bir diğerinden ancak bir kişinin sığabileceği büyüklükteki dehlizden de yeryüzüne çıkmak mümkündür

Aksuçayı Şelalesi

Ulus - Kumluca bucağı KızılIar Köyü'nün Umar tepesi mevkisindedir Umar tepesini 10 metre genişliğinde ikiye bölen Aksu çayı, üç aşamalı olarak 35 metrelik bir yükseklikten aşağıya düşmektedir

Umar tepesindeki kayalarda bulunan izlerin Hz AIi'nin atının ayak izleri olduğu söylenir Burada, kurak geçen yaz aylarında yağmur duasına çıkılır Bu özellikleri Umar tepesini ve Aksu Çayı ŞelaIesini çekici kılmaktadır

Bartın Çayı


Bartın ırmağı, ALTIN NEHİR-GÜMÜŞ DENİZ TURLARI”nın başlangıç noktasıdır Gazhanede altın nehirden başlayan Tur; gümüş denize açılarak batıda İnkumu, Güzelcehisar, Mogada ve Kızılkum, doğuda Amasra, Çakraz, Akkonak, Göçkün, Çambu, Tekkeönü, Kurucaşile ve Kapısuyu’na kadar uzanan 59 Km’lik sahil şeridinde birbirinden ilginç güzellikler sunmaktadır


Orduyeri Köprüsü

Bartın Çayı üzerinde 1891’de İsmail Kamil Bey tarafından yaptırılmıştır Beş sağlam ayak üzerine basar Birinci ve ikinci ayaklar batı tarafındadır ve aralarında yol geçer Üçünce ve dördüncü ayaklar suyun içinde, beşinci ayak ise Orduyeri Mahallesi tarafındadır Köprünün boyu 98, genişliği 73 m’dir

Kemerdere Köprüsü

Roma İmparatoru Claudius döneminde (MS 41-54) yapılan tek gözlü bir Roma Köprüsü olup, Amasra’ya 3 km uzaklıktaki Cevizlik Vadisi’ndedir Amasra’yı Bartın’a bağlayan ve 4 km’de de Kuşkayası Anıtı’nın önünden geçen Roma yol ağının bir parçasıdır Köprü Ayağındaki çok silik bir kabartma kompozisyonunda; mızrakla savaşan yedi asker, Roma-Pontus Savaşlarını anlatır

Kemerköprü

1872 yılında Çalıkoğlu İbrahim Bey tarafından yaptırılmıştır Kocanazçayı üzerinde, kesme taştan harçla yapılan çok sağlam üç ayak ve iki sivri kemer üzerine kurulmuştur Boyu 42 m, genişliği 85 m’dir İnşaat sırasında harcın daha güçlü olmasını sağlamak için içerisine binlerce yumurta akı katıldığı söylenmektedir





Dereköy Madensuyu

Bartın ilimizin şifalı su kaynakları yok denecek kadar azdır En önemlisi olan “Dereköy Madensuyu”dur Bağırsak , safrakesesi ve bağırsak rahatsızlıklarında faydalıdır

HÖYÜKLER

Çeştepe Höyüğü
Merkez ilçe sınırlarının Çeştepe köyündedir Bartın’a 5 km uzaklıkta olup, tahrip edilmiş durumdadır

Karasu Höyüğü
Merkez ilçe sınırları içinde, Karasu köyündedir Bartın’a 15 km uzaklıktadır

Ulus Höyüğü
Ulus ilçesi Ağa Köyü- Mirzaşah Mahallesi ile Abdipaşa Kırktepeler mevkii ve Karahasan Köyünde bir adet bulunmaktadır

SU SARNIÇLARI

Arıt Su Sarnıcı

Merkez ilçe Arıt Beldesi’nde, Arıt Dağları üzerindedir MS13 yy başlarında bölgeye hakim olan Cenevizlilerden kaldığı sanılmaktadır

Şadırvan

1912 yılında Karakaşoğlu Hacı Arif Kaptan tarafından yaptırılmıştır Yuvarlak sekiz mermer sütun üzerinde oturtulan, 550 m çapında ve yarım küre şeklindeki kubbenin tam ortasından aşağıya sarkan bir avize bulunmaktadırSütunların yüksekliği 247 m, çapları 275 cm ve aralarındaki uzaklık 185 mdir Sütun başlıkları Kronit düzeninde yapılmış ve beş köşeli kaideler üzerine oturtulmuştur Sütunlar arasındaki kabartma ile süslü, 12 köşeli havuzun derinliği 125 mdir Ortasında 6 köşeli taştan bir eksen bulunmakta, sular fıskiye şeklinde buradan dökülmektedir

1949 yılında kentin kaliteli içme suyu olan Kavşak Suyunun bu anıt çeşmeden akıtılması, şadırvanı Kavşak Suyu tesislerinin sembolü yapmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

Bartın Hakkında Bilgi

Eski 08-10-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bartın Hakkında Bilgi



Bartın Taşhan


Taşhan (Merkez)

Bartın’daki Taşhan’ı Hacı Ali Ağa 1832-1835 yıllarında yaptırmıştır Bugün Bartın’ın merkezindeki Hükümet caddesi üzerinde bulunan bu han küçük ölçüde olup, XIXyüzyıl mimarisinin özelliklerini taşımaktadır

İki katlı olan hanın alt katında dükkanlar bulunmaktadır Basit bir giriş kapısından sonra çevresinde revaklar ve bunların arkasında dokuzardan on sekiz odası bulunmaktadır Üst örtüsü tonoz kaplıdır

Alıntı Yaparak Cevapla

Bartın Hakkında Bilgi

Eski 08-10-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bartın Hakkında Bilgi



Bartın Hamamları


Amasra Hamamı (Amasra)

Amasra’nın Klasik dönem Türk-Osmanlı mimari üslubundaki küçük bir hamamı bulunmaktadır Bu hamamın ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı bilinmemektedir Ancak Evliya Çelebi’nin bu hamamdan söz etmiş oluşu hamamın XVIyüzyıl sonlarında yapıldığına işaret etmektedir

Küçük ölçüde, soğuklu, sıcaklık ve külhanı olan bu hamamın sıcaklık kısmının üzeri pandantifli bir kubbe ile örtülmüştür Bu yapının ahşap olan soyunmalık bölümünden hiçbir iz günümüze gelememiştir Bu yapı aynı zamanda Amasra’daki Osmanlı hamam mimarisini yansıtan tek eserdir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.