![]() |
Kuran,İn Ruhu |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Kuran,İn RuhuKuran,ın Ruhu Hz ![]() ![]() ![]() ![]() Bu kişilerin eleştirel sorusu şu: - Hz ![]() ![]() ![]() Eğer Hz ![]() ![]() ![]() ![]() Bu durumda, gene o Kitaba göre; yeni nebi ve kitap gelmeyecek olduğuna göre; insanlık, bu çağda, anlayış seviyesi ortada olan o topluma göre konmuş olan kurallarla mı yönetilecektir? ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Evet, son devir ateistlerinin, kendi ilmi seviyelerine dayalı bakış açılarıyla ortaya attıkları soru bu! ![]() Bu fâkire göre ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kur’ân-ı Kerîmin “RUHU”nu anlayanlara göre, bu Kitap, insanlık yaşadıkça, onlara ışık tutacak ve âhıret saâdetini sağlayacak bilgileri ihtiva etmektedir! ![]() Ayrıca, çok büyük bölümüyle, cehennem ve cennet boyutlarında dahi sonsuza dek yararlanılacak bilgi ve yaşam gereklerini kişiye açmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() Daha önceki açıklamalarımda, Kur’ân içindeki bilgilerin bir kısmının “nübüvvet” kemalâtından, diğer kısmının da “risâlet” kemalâtından kaynaklandığını; “risâlet” kemalâtından kaynaklanan bilgilerin sonsuza dek gündemini koruyup, insanlara yeni açılımlar kazandırabileceğini belirtmiştim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Nübüvvet” kemalâtından kaynaklanan ve toplumsal yaşam içinde insanların davranışlarına yön veren; evlenme, miras, şahitlik, kısas gibi konular ise, insan dünyada yaşadığı sürece gündeminde kalan ve kişinin ölümüyle birlikte, o kişinin gündeminden düşen hükümlerdir ![]() ![]() Şimdi burada, Kur’ân-ı Kerîmin “RUHU”nu farkedip; anlamaya çalışalım ![]() ![]() ![]() Kur’ân, insanları asırlar öncesi ilkel yaşama döndürme ve insanları geriye dönük yaşama sabitleyip, kilitlemeye dönük olarak mı bize tebliğ edilmiş bir kitaptır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu yüce kitabı en iyi anladığına inandığım kişilerin başında gelenlerden Hz ![]() “Çocuklarınızı, yaşadığınız devre göre DEĞİL; yaşayacakları devre göre yetiştiriniz! ![]() Yani, çocukluğu ve gençliği Hz ![]() ![]() ![]() ![]() Eğer, “nübüvvet” çesmesinden toplumu sulayan hükümlere bakılırsa ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şimdi lûtfen izân ve basiretle, anlamaya çalışarak şu gerçeği farkedin: Kur’ân, “RUHU” itibariyle, eskide kalmayı önlemek, geriye dönüşü durdurtmak, haksızlıkları ortadan kaldırmak, insanları sürekli ileriye dönük değerlendirme yapmaya teşvik amacıyla hükümler getirmiştir! ![]() AYRICA ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kur’ân bu hükümleri getirirken, dememiştir ki; bu hakları arttırıp eşitliği sağlamayın, burada kalın ve ileriye gitmeyin, kadınlar ikinci sınıf olarak kalsın; tekâmül etmeyin! ![]() Sayısız dişi alma hakkını, bir aşama olarak, dört ile sınırlarken; tek eşle yaşamanın çok daha yararlı olduğu yolunda uyarısı vardır; ve bu hedef olarak gösterilmiştir ![]() ![]() ![]() Zekât, asgari insanların hakkı olarak gösterilirken, sadaka adı altında varlığındakileri olabildiğince insanlarla paylaşmanın faziletinden söz edilmiştir ![]() ![]() ![]() Yani, kadına edindirilen haklar, nihai son hak, son sınır değil; toplumun, erkeklerin ve kadınların tekâmülü nisbetinde, geliştirilecek haklar manzumesinin temelidir ![]() ![]() ![]() Söz hakkı olmayan kadına, iki kadından biri olarak “şahit” olma hakkı kazandırılmış ise; bu ebeden bu kadardır, anlamında değil; kadının kendini geliştirmesi oranında erkekle eşit hakları olabileceğine işaret anlamındadır, kanaatimce! ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir toplum, kadına bir erkekle beraber tek başına şahid olma hakkı tanıyorsa, bu asla Kur’ânın “RUHU”na ters düşmez anlayışıma göre; ve hatta evlâ olan da budur! ![]() Mirasta payı olmayan kadına, hiç değilse erkeğin yarısı kadar hak edindirilirken o günkü şartlara göre; bu demek değildir ki, sakın ola fazlası verilmeye! ![]() ![]() ![]() ![]() Yani, Kur’ân “RUHU”, geriye dönmeye taban sınır getirmiş bu hükümlerle; fakat ileriye doğru uygulamaları asla sınırlamamıştır; anlayışıma göre ![]() ![]() ![]() İşte getirdiği, ileriye dönük sınırlaması olmayan insan haklarıyla; ihtiva ettiği bu ilerisi açık anlayış dolayısıyla, artık Kur’ândan sonra yeni bir kitap gelmesine gerek kalmamış ve Hz ![]() ![]() Ölüm ötesi yaşam şartları ve Allah’ı bilme yönleri itibariyle risalet yollu sistemi açıklayan Kur’ân; “nübüvvet” yoluyla da insan haklarını o günün şartlarında olabildiğince iyileştirmiş, geliştirmiş ve bunları asgari-taban sınır olarak tesbit edip; bunun zaman içinde daha da geliştirilmesini yasaklamamıştır! ![]() İşte bu temel prensip, anladığım kadarıyla, “Kur’ânın RUHU”dur; ki, O Azîz Kitabın, sonsuza dek geçerliliğini; ve başka bir kitap gelmesine ihtiyaç duyulmamasını temin etmektedir! ![]() ALINTI A ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|