08-06-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ledün İlmi Ve Tasavvuf
Ledün İlmi Ve Tasavvuf
Bu ilmin bir ismi "ilm-i ledun"dur Bir çok isimleri daha var; "ilm-i ilâhi", "ilm-i ilham", "varidat-ı Hak", "ilm-i tasavvuf", "ilm-i rasihun ve rabbaniyun", "ilm-i bâtın", "ilm-i tevhid" ve "marifetullah"tır Hasılı bütün ilimlerin sonu "ilm-i tasavvuf"dur ki, "vahdet-i vücud" ve "maiyyet-i zat" sırrını belirtir ve marifet-i nefs ve marifetullahı açıklar "Âdem'e bütün isimleri öğretti"30 ve "Ona ledün ilmini öğrettik"31 ayetleri bu ilimle ilgilidir
Esma ilmi, eşya hakikatinin ilmidir "Allah âdem'i kendi suretinde yaratti"mealindeki hadis-i kudsinin anlamı Âdem'i esma ve sıfatı suretinde yarattı demektir Eşyanın hakikati esma ve sıfatın aynıdır Öyle ise esmanın müsemma ile aynı olduğu açık olduğundan hepsi bir zat ve bir varlıktır Sonradan yaratılmış olanlar fanidir ve yoktur Bâki ve mevcud Hakk'ın zatıdır ve vücud-u mutlaktır Yokların ve mümkinlerin her birisi ilâhi yüzlerden bir yüzdür, rabbanî bir aynadır Bundan dolayı "her ne tarafa döner isen vechullahdir" Yani her ne tarafa dönüp her neyi görürsen gördüğün; mümkinlerin aynasından yüz gösteren Hak'tır Çünkü onun gayrı yoktur Gayr zannettiğin marifetsizlik ve cahilliktendir Zira eşyanın yok olduğu dikkatli kimseler katmda açıktır ki, mevhum gölge suretlerdir
Öyle olunca bu yoklar vasıtasıyla bu kadar garip fiiller ve haller ortaya çıkması ve bunca acayip ve muazzam keyfiyetler Hakk'ın emri ile mevalid-i selaseden ortaya çıkan sanat ve kudrettir Özellikle hayvan-ı nâtık yani konuşan hayvan olan insandan çıkan sanat eserleri ve icad ettikleri şeyler insan gücünün dışındadır İnsanda ortaya çıkan kuvvet ve kudret Âdem ondan uzaktır; dağlan yerle bir etmiş ve dağ gibi taşları mum eylemiştir Bunların Hak'tan başka bir yaratığın işi olmayacağı gün gibi aşikârdır
Şüphe yoktur ki, âlemde ve âdemde yüz gösteren Hak, mekândan, zamandan, yönlerden, suretlerden, belli olmaktan, bölünmekten, parçalanmaktan, bir şeyin içi veya dışı olmaktan, tariften ve nitelemeden münezzehtir
Mümkinat denilen âlemlerin sonu yoktur Cenabı Hakkın varlığına nihayet yoktur Sonu olan, sonsuza nasıl mekân olabilir? Özellikle bütün her şeyi kaplamış, kuşatmıştır Eğer mekânı olsa mekânın onu kaplaması lazım gelirdi Nitekim buyrulmuştur: "Allah her şeyi kuşatmıştır"32 ve "Allah onlan arkalarından kuşatmıştır"33 "Allah şüphesiz her şeyi ilmiyle kuşatmıştır"34 Bu ayetler zatıyla ve ilmiyle ve kudretiyle ve bütün esma ve sıfatıyla her şeyi kapladığını gösterir
Zaman da bize nisbetledir "Orda sabah ve akşam yoktur" tarifi üzere gece ve gündüz, aylar ve seneler itibarîdir Hakk'a nisbetle ne gece, ne gündüz vardır Ân-ı dâimdir Varlığına nihayet olmayınca ondan öte yok ki, yön itibar olunsun Suret ve taayyün mevcud değildir, gölgedir ve yoktur
Hak'dan daha geniş bir yer olmalı ki, onu içine alan zarf olsun ve Hak'dan gayrı varlık olmalı ki, Hak Teala zarf olsun
Ayrıca sonu olan sonsuzu nasıl tarif ve tavsif edebilir? Kendini vasf ve tarif eden yine kendidir Onun için Hazreti Nebi (s a s ) "ma arefnake hakka marifetike ya maruf"35 Yani "ben benliğimle, Hak marifeti ile seni bilemem; seni yine sen bilirsin " Yani "ben yokum ki, seni bileyim Bende olan sensin ve bilen de sensin" buyurdu
30 Bakara suresi: 31
31 Kehf suresi: 65
32 Fussilet suresi: 54
33 Buruc suresi: 20
34 Talak suresi: 12
35 Hadis-i şerif: "Ey bilinen, seni hakkiyla bilemedik"
|
|
|