Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
enaniyetin, etkileri, ruha

Enaniyetin Ruha Etkileri

Eski 08-06-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Enaniyetin Ruha Etkileri




Enaniyetin Ruha Etkileri



Enaniyetli insanlar hem hırslı olmaları, hem de prestij peşinde koşmalarıyla dikkat çekerler Bulundukları ortamda her zaman en seçkin, en farklı, en güçlü, en üstün, en dikkat çeken kişi olmak isterler Enaniyet yaptıkları özelliklerine, örneğin güzelliklerine, mallarına, mülklerine, zekalarına veya mevkilerine çok güvenirler Üstelik ellerindekileri sonsuza kadar kaybetmeyeceklerini zannederler Kendi akıllarından ve bozuk mantık örgülerinden şüphe dahi etmezler Birçok insan onlardaki bu büyük eksikliği fark ettiği halde, kendileri bunu göremeyerek mükemmel olduklarını zannederler İşte bu kibirli insanlar, aslında içinde bulundukları kavrayış eksikliğinden dolayı farkına dahi varamadıkları bir acizlik içindedirler Allah bu kişilerin akli eksikliklerini Kuran’da şöyle tarif etmiştir:

Onlardan seni dinleyecekler vardır Ama hiç duymayan -sağırlara- üstelik hiç akılları ermiyorsa sen mi duyuracaksın? Ve sana bakacak olanlar vardır Ama kör olanları -üstelik basiretleri de yoksa- sen mi doğru yola ulaştıracaksın? (Yunus Suresi, 42-43)

Hepsinin enaniyet yaptığı konu sahip oldukları özelliklere göre değişiklik gösterse de, enaniyet taşıyan kişilerin yaşadıkları ruh halinin bazı ortak noktaları vardır Bu noktalar kendi içlerinde çok detaylandırılabilir ancak burada birkaç ana başlık altında toplamak daha faydalı olacaktır
Hasta ve Bozuk Bir Ruh Haline Sahiptirler

Normal bir insanın açık, dışa dönük, samimi ve ferah bir hali varken, bu kişilerde karanlık ve bozuk bir ruh hali vardır Bir gurur ve aldanma içinde olan bu kişilerin iç dünyası, stresli, korkularla kaplı, ince hesapların yapıldığı, kafanın küçük küçük içten pazarlıklarla dolu olduğu, zifiri karanlık bir dünyadır Böyle bir hal kişiyi yıpratır ve yaşlandırır; ruh sağlığını da fazlasıyla bozar
Ruhi açıdan diğer insanlardan zayıf olan bu kişiler, soğuk ve nadan olurlar Onlardan güzel bir mimik, sevgi alameti, takdir görmek veya teşvik edici bir söz duymak neredeyse mümkün değildir Bulundukları ortamda gülmek, eğlenmek çok zordur Özellikle erkeklerde ani saldırganlıklar, parlamalar çok yaygındır Kadınlarda ise enaniyet, huzursuz ve gergin bir yapı ile kendini gösterir Bundan dolayı bulundukları ortamda hava sürekli gergindir, en ufak bir konuyu bahane ederek problem çıkartabilirler
En Büyük Korkuları Hata Yapmaktır

Başları gurur ve enaniyetleriyle belada olan kişilerin bütün hareketleri ve düşünceleri, insanların gözünde değer kazanıp üstün olmaya göre ayarlıdır Bu yüzden de hata yapmaktan çok korkarlar Zira hata yapınca küçük düşeceklerini, insanların gözünde değer kaybedeceklerini düşünürler Kendilerinden garip bir şekilde emindirler ama eminliklerinin yanında sürekli olarak hatalı bir tavırda bulunma ihtimalinin endişesini yaşarlar Kendilerini her türlü hatadan soyutlamaya çalışırlar; hiçbir hatayı kendilerine yakıştırmaz ve kabul etmezler Asla hata yapmayacaklarını düşünürler Sürekli olarak her konuda kendilerini temize çıkarmaya çalışırlar Bir ayette bu tür kimselerden şöyle bahsedilir:

Kendilerini temize çıkaranları görmedin mi? Hayır; Allah, dilediğini temizleyip yüceltir Onlar, 'bir hurma çekirdeğindeki iplikçik kadar’ bile haksızlığa uğratılmazlar (Nisa Suresi, 49)

Öte yandan bu kişilerle aynı ortamı paylaşan diğer insanlar da, onların yanında hata yapmaktan çekinirler Çünkü başkalarının hatalarını çok büyütür ve sık sık dile getirirler Hata yapan kişilere karşı acımasız, alaycı ve küçümseyen bir tavır gösterirler Çünkü diğer insanların hataları dışa vurulup, gündeme geldikçe kendi hatasızlıkları ortaya çıkacaktır Bu tutumlarından dolayı da, kimse yanlarında rahat edemez; herkes onlarla beraber olmaktan huzursuzluk duyar Bu tip kişiler etraflarına sürekli negatif bir elektrik yayarlar
Enaniyetli insanlar bahsedilen nedenlerden ötürü hiçbir zaman samimiyeti tadamazlar İnsanlara karşı hep uzak ve içten pazarlıklı davrandıkları için böyle bir zevkten mahrum kalırlar Dolayısıyla hem kendileri kimseye samimiyet gösteremezler, hem de başkaları onlara samimi davranamaz Çünkü her an samimi bir hareketleriyle, hatalarıyla, doğal eksiklikleriyle veya zevk ve eğlenceleri ile alay konusu olmaktan korkarlar İşte bu kötü ahlakları, ellerindeki gücü veya serveti kaybettikleri anda yalnız kalmalarına sebep olur Ancak unutmamak gerekir ki, kendilerini en kudretli zannettikleri zamanlarda bile, Kuran ahlakından uzak karakterleri sebebiyle manevi yönden yalnızdırlar
Eleştiriye Tahammül Edemezler

Eleştirilmek, kibirli ve gururlu insanların canlarının yanmasına sebep olur Kendilerine eleştiri yapıldığında ya da hataları söylendiğinde el ve yüz kaslarının gerildiği, mimiklerinin donuklaştığı görülür Prestijlerini kaybetme endişesiyle sanki "dünya başlarına yıkılmış" gibidir Kendileri başkalarının hatalarını alaycı ve kibirli bir gözle değerlendirdiklerinden, başkalarının da kendilerine alaycı bakacağını, küçümseyeceğini düşünürler Bir konuda eleştiri yapıldığında veya öğüt verildiğinde herkesin önünde küçük düştüklerine inanırlar İşte böyle bir ruh hali de yalnız manevi olarak değil, fiziksel olarak da etkilenmelerine sebep olur Mimiklerinin doğallığı bozulur, ses tonlarında ani iniş çıkışlara rastlanır, doğal hallerinde bulunmayan "tikler" ortaya çıkar Böylelikle maddi ve manevi yönden şiddetli bir sıkıntı ve kasılma hali yaşarlar Bu hal içerisinde rahatlığı, huzuru bir türlü yakalayamazlar
Herşeyden önce "en güzel", "en akıllı", "en kaliteli" olma gibi bir iddia ile yola çıkmışlardır Bu da onları sürekli olarak sıkan, baskı altına alan bir konudur Kendilerini bu derece üstün ve kusursuz gördükleri (daha doğrusu göstermeye çalıştıkları) için doğal olarak en ufak bir hatırlatma onları öfkeye kaptırabilir Ancak, Allah’tan korkmayan ve kendi nefislerini ilah edinen bu insanların unuttukları bir nokta vardır: Kendilerini insanlara karşı hatasız, mükemmel göstermeye çalışabilirler Bunda kimi zaman başarılı da olabilirler; etraflarındaki pek çok kişi onların gerçek manada kusursuz insanlar olduklarını düşünebilir Ama ahiret günü yaptıkları tüm hatalar (küçük-büyük ayırt edilmeksizin) tek tek karşılarına çıkacaktır Çünkü "onlar, Allah’ın gizli tuttuklarını da, açığa vurduklarını da bildiğini bilmiyorlar mı?" (Bakara Suresi, 77) ayetinde ifade edildiği gibi, nefislerine ilişkin her detay üstün kudret sahibi Allah tarafından bilinmektedir Onlar ise, insanları aldatmaya çalışırlarken son derece akılsız duruma düşmüş ve kendilerini Yaratan’ı ve hesap gününü unutarak yalnız kendilerini aldatmışlardır
En Çok Hoşlandıkları Konu Övülmektir

Enaniyetli bir insanın ruh hali, bakışlarından ve konuşma tarzından rahatlıkla anlaşılabilir Bu tip kişiler ya kendilerini alenen çok överler ya da övülmelerini sağlayacak ortamlar oluştururlar Öte yandan, diğer insanlara karşı -onların sahip olduğu üstün özelliklerden dolayı- içlerinde bir öfke vardır Bu da bakışlarından belli olur Bu tip insanların üzerine enaniyetin getirdiği bir ağırlık çökmüştür Genelde her ortamda ve her konuda kendilerini sıkarak, özellikle diğer insanlardan "ağır" davranmaya, farklı olmaya çalışırlar Tek hoşlandıkları şey kendilerini övmek, övülmek ve ön plana çıkmaktır
Enaniyet Sevmeyi ve Sevilmeyi Engeller
Bu tip insanlar en çok kendilerini severler, bu nedenle de gerçek sevgiyi asla yaşayamazlar En fazla, belli bir noktaya kadar sevginin taklidini yapabilirler Başkalarına sevgi göstermek çok ağırlarına gider; hep sevilen, ilgilenilen olmak isterler Sevmeyi veya sevgi göstermeyi bir nevi zayıflık olarak görürler
İçlerindeki kibirden dolayı sevme yetenekleri gelişmemiştir Çünkü bir insanı sevebilmek için o kişideki güzel yönleri görebilmek gerekir Ancak kibirli insanlar bunları görmek istemezler Zira onların gözünde hep en üstün olan kişi kendileridir Bu nedenle başkalarının sahip olduğu güzelliği, zekayı, aklı, ahlakı veya malı kıskanırlar Onların sahip oldukları şeylere hased gözüyle bakarlar Bu hased bazen öyle bir noktaya gelir ki, o kişilerin bütün güzel özelliklerini yitirmelerini bile isteyebilirler
Sevgi duyamamalarının bir başka nedeni de, karşı tarafın sahip olduğu güzellikleri fark edememeleridir Üstelik bunları fark etmiş olsalar bile ifade etmekten özellikle kaçınırlar Eğer bulundukları ortamda kendilerinden daha iyi özelliklere sahip bir kişi varsa, hemen oradan uzaklaşmak isterler Hased ve kıskançlıklarından dolayı diğer insanlarla sürekli bir geçimsizlik ve anlaşmazlık içindedirler
Bu şekilde davranışlar sergileyen enaniyetli kişiler, aslında çok büyük bir kayıp içerisindedirler Allah’ın insanlara verdiği önemli bir nimet olan sevgiyi böylelikle ellerinden kaçırmakta ve gerçek sevgiyi hayatları boyunca hiçbir şekilde yaşayamamaktadırlar Bu tip insanlar sevmeyi beceremedikleri gibi, zeki ve güzel olsalar bile kimse tarafından gerçek anlamda sevilmezler Çıkar ilişkileri nedeniyle yanlarında birtakım insanlar bulunabilir Çoğunluk ise, böyle insanları aralarına almak dahi istemez Onların karakterlerinde ve havalarında bir iticilik hakimdir Elbette sevecenlik, yakınlık, samimiyet ve tevazu olmayınca, sahip olduğu imkanlar ne olursa olsun, herkesin bu kişilerden kaçması doğaldır
Hiçbir Şeyden Zevk Alamazlar

Kibirli insan eğlenmeyi de bilmez Herkesin hoşuna giden, neşelenmesine sebep olan olaylar, mekanlar onun için aynı şeyi ifade etmez Onlar bu ortamlarda başkalarının açıklarını ararken bir yandan da kendi mükemmelliklerini (!) sergilemeye çalışırlar "Ağır" ve farklı görünmeyi üstünlük, eğlenmeyi basitlik olarak değerlendirirler
Ama sonuçta cezasını kendileri çekerler; eğlenmek, neşelenmek gibi bir nimeti tadamazlar ve hep kendi karanlık dünyalarında yaşarlar Ne ilginçtir ki, içinde bulundukları sıkıntılı halin sebebini bir türlü anlayamamaktadırlar Çünkü kendi kıstaslarına göre pek çok üstünlüğe sahiptirler Ama bir türlü içlerindeki sıkıntıdan, neşesizlikten kurtulamamaktadırlar İşte bu da Allah’a karşı büyüklenen insanların anlayışlarının kapalı olduğunun delillerinden biridir Zira onların kalplerine bu sıkıntıyı veren, O’na karşı olan acizliklerini unutarak büyük bir aldanış içine girdikleri Rableridir "Ona: 'Allah’tan kork’ denildiğinde, büyüklük gururu onu günaha sürükler, kuşatır" (Bakara Suresi, 206) ayetinde enaniyetli kişilerin nasıl bir büyüklenme içinde oldukları anlatılmıştır Allah bu "büyüklük gururuna" ve Kendisini "unutmalarına" karşılık olarak bu kişilere sıkıntılı bir ruh hali ve pislik vermiştir:

Allah, kimi hidayete erdirmek isterse, onun göğsünü İslam’a açar; kimi saptırmak isterse, onun göğsünü, sanki göğe yükseliyormuş gibi dar ve sıkıntılı kılar Allah, iman etmeyenlerin üstüne işte böyle pislik çökertir (En’am Suresi, 125)

Elbette tüm bunlar bu kişilere dünya hayatında verilen belalardır Bu kişilerin ahirette görecekleri karşılık ise çok daha büyük olacaktır
ENANİYETİN BEDENE ETKİLERİ




Enaniyet, kişinin sürekli olarak dış dünyaya karşı temkinli davranmasına sebep olduğundan bir müddet sonra yoğun bir stres meydana getirir Hata yapma, eleştiri alma, küçük düşme, prestij kaybetme, ön plana çıkma, üstün olma, enaniyetini yaptığı şeyleri kaybetme gibi kaygılar kişiyi çok yorar, sürekli dikkatli olmasını gerektirir Bu da stresin meydana gelmesi için ideal bir ortam oluşturur Dolayısıyla enaniyetli bir insanın yüz ifadesi ve hali, tevazulu, tevekküllü bir insanınkinden çok farklıdır
Stres içinde geçirdikleri hayatlarıyla enaniyetli kişiler, çevreye verdikleri zarardan çok daha fazlasını kendi bedenlerine verirler Ama çoğunlukla bu durumun farkına varamazlar Dışarıya karşı hep en iyi ve en üstün görünmek istedikleri için, kafalarında büyük bir baskı vardır Bunun belirtilerini tüm vücutlarında görmek mümkün olur
Ruhlarındaki huzursuzluk, bedenlerinde çeşitli etkilerle ortaya çıkar Örneğin saçları zor uzar, mat ve cansız olur Ciltleri parlaklığını yitirmiştir, kuru ve yaşlanmaya müsaittir Yaşlılık etkileri çok fazla görülür Ani kırışmalar olabilir Ağızda kuruluk olur Fiziki anlamda gösterişli bir insan bile olsalar, dikkatli bakıldığında bedenlerinde bir iticilik göze çarpar Gözlerinin canlılığı gitmiştir, bakışları donuk olur Yüz kaslarının kasıldığı, doğal olmadığı çok rahat anlaşılır Enaniyetin etkisiyle kadınların ciltlerinde anlaşılmayan bir şekilde erkeksileşme görülür; ciltleri kalınlaşır, tüylenir, damarları çıkar, ellerindeki kemikler belirginleşir Yine ciltlerinde genel bir sararma hakim olur
Enaniyetli insan fiziki anlamda güzel ve gösterişli olsa bile, kibirden ve akıl eksikliğinden kaynaklanan bedeni bir "kavrukluk" hemen göze çarpar Ancak bunun yanında samimi ve tevazulu bir mümin, vasat bir güzellikte bile olsa imanın etkisiyle göze çok hoş ve heybetli gelebilir
Diğer yandan enaniyetli kişide konuşma bozukluğu dikkati çeker Rahat, akıcı ve samimi konuşamaz Bu tür insanlar akıllarını beğendikleri için, mantık örgüleri çok bozuk olur Samimi ya da hikmetli konuşmak yerine, kusurlarını örtecek şekilde süslü ve güzel konuşma yapma, hatalarının ortaya çıkmasını engelleme ya da insanların hoşnutluğunu kazanma amacıyla konuşurlar Bu yüzden de kurdukları her cümle hem akılsızca olur, hem de dürüst olmadıkları rahatça anlaşılır Özellikle de nefisleri köşeye sıkıştığı zaman, yani hataları ortaya çıktığında veya hoşlanmadıkları bir hatırlatma yapıldığında bu sayılan özellikler çok daha yoğun olarak kendini gösterir
Enaniyetin kişinin fizik görünümüne yaptığı bu etkiler, iç organlarında da hasara yol açar Kibirden kaynaklanan yoğun stres, tıpkı içki, sigara gibi etkisini yavaş yavaş gösterir ama sonunda önemli problemlere yol açar Bilindiği gibi stresin birçok hastalığa sebep olduğu, uzmanlar tarafından da hemfikir olunan bir gerçektir En çok görülen sonucu, mide ağrıları, gastrid, sindirim bozuklukları şeklindedir Diğer iç organlarda da bu ve benzeri birçok hasar meydana gelir
Unutmamak gerekir ki sayılan tüm bu etkiler ancak dikkatli gözle değerlendirilirse görülebilir Bu özelliklerin meydana geldiği kişilere sorulsa onlar bu belirtileri reddedebilir ya da başka açıklamalar da getirebilirler Ama kibirli bir kişi ile Allah’a teslimiyetli biri kıyaslandığında, anlatılan bu fiziksel ve ruhsal farklılık hemen göze çarpar Özellikle yaş ilerledikçe bu fark inkar edilemez hale gelir Enaniyetli insan bu şekilde en büyük zararı kendine vermiş olur Hem ruhsal, hem de bedensel bir çöküntü yaşar Oysa müminler Allah’a dayanıp güvenmenin ve kadere inanmanın getirdiği ruh hali ile son derece neşeli, rahat ve huzurlu bir hayat sürerler Doğal yaşlanma belirtileri elbette onlarda da görülür Ama bu belirtiler enaniyetin getirdiği stresin ve karanlık ruh halinin etkisiyle meydana gelen çöküntüden çok farklıdır Böylece müminler hem dünyada rahat ve kazanç içinde olurlar, hem de ahirette
GİZLİ ENANİYET




Enaniyetin, yani büyüklenmenin, kendini üstün görmenin bir başka türü de gizli enaniyettir Gizli enaniyete sahip kişiler, tavır olarak klasik enaniyetlilerden farklıdırlar Aralarındaki en büyük fark, enaniyetli kişinin dışarıdan çok rahat fark edilebiliyor olması, fakat gizli enaniyete sahip olanların zaman zaman dışarıdan anlaşılmasının mümkün olmamasıdır
Enaniyetli kişiler enaniyetlerini dışarı vurmaktan, açık açık büyüklenmekten çekinmezler Ancak diğerleri enaniyetlerini gizlerler Şeytani bir zekaya sahip olan bu kişiler, enaniyetlerinin anlaşılmaması için büyük çaba harcarlar Burada elbette ki akla şöyle bir soru gelebilir: Bu kişiler enaniyetlerini neden gizlerler? Bunun için neden yoğun bir enerji harcarlar?
Bunun nedenleri çeşitlidir Klasik enaniyetlilerden farklı olarak daha zeki olan bu kişiler, aslında neyin doğru, neyin yanlış olduğunun farkındadırlar Bu nedenle de, enaniyetli bir tavrın diğer kişilerde olumsuz bir etki uyandıracağını, doğal bir öfkeye sebep olacağını bilirler İnsanların rızasına da son derece önem verdikleri için, onların beğenisini kaybetmemek amacıyla enaniyetlerini gizleme yoluna giderler Mütevazi olmanın bir meziyet olduğunu bildikleri için, öyle görünmeye çalışırlar
Bu kişiler gizli gizli "en akıllı", "en haklı" olanın kendileri oldukları kanaatindedirler Kendi gözlerinde kendilerini neredeyse ilahlaştırmışlardır Bu durumda herhangi bir eksikliği ya da hatayı gururlarına yediremezler Dolayısıyla dışarıya, yani diğer insanlara karşı hiçbir "açık" vermemeye gayret ederler Bu nedenle de, kendilerinin enaniyetli bilinmelerini hiç istemez, bu özelliklerinin bilinmesinden büyük bir utanç duyarlar Yalnızca Allah’tan korkmaları, O’ndan sakınmaları gerekirken, insanların rızalarını kaybetmekten korkarlar
Bu kişilerin en hoşlandıkları şeylerden biri de, insanlarla içten içe, gizlice alay etmektir Bu yolla kendi nefislerini tatmin etme niyetindedirler Her zamanki gibi, bunun da dışarıdan anlaşılmamasına dikkat ederler
Enaniyetlerini gizleme taktikleri ise oldukça şeytanidir Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, bu kişiler bulundukları ortamda en ideal kişi izlenimi uyandırmaya çalışırlar İnsanların onları "temiz kalpli" bilmeleri onlar için hayati konulardan biridir Bu nedenle kendilerini kusursuz ve masum tanıtmaya özen gösterirler Böylelikle insanların takdir ve beğenisini kazanmak, insanların gözünde yücelmek ve bu sayede içten içe enaniyetlerini beslemek isterler
Enaniyetli kişilerin kendilerini sürekli olarak övmeleri ve ön plana çıkarmalarının yanında, gizli enaniyete sahip olanlar kendilerini bu kadar çok övmeyebilirler Onların planları daha ince, daha doğrusu daha şeytanidir Çoğunlukla başkalarının kendilerini övecekleri doğal ortamlar oluştururlar
Bu tip enaniyet çok tehlikelidir; adeta bir buzdağı gibidir (Görünen kısmı dıştan anlaşılmayan kısmıyla kıyaslandığında çok küçük kalmaktadır) Klasik enaniyetli kişilerin tavırları kolayca fark edildiği için onlardan sakınmak, önlem almak mümkündür Ancak enaniyetlerini gizleyenlerin durumları daha farklıdır Onların enaniyetleri geç fark edilir Böylece onlara öğüt vermek, içinde bulundukları durumu anlatmak daha zor olur
Bu tip kişiler genelde iyi bir mevki ya da sorumluluğun ardından böyle bir ruh haline girerler Daha doğrusu içlerindeki hastalık, böyle durumlarda iyice pekişir Sorumluluğun, kendilerindeki üstün özelliklerden dolayı verildiğini düşünürler; onları bunun aksine inandırmak da çok zordur Özellikle bu görevde başarılı olurlarsa, içlerini iyice kibir kaplar
Gizli enaniyetin ortaya çıktığı daha pek çok alan vardır Örneğin dış görünüşte tevazulu olan makam sahibi bir insan, bu makamını kaybettiğinde bir anda kendinden hiç umulmadık bir ruh haline girebilir İçine kapanık, ezik ve durgun bir yapı gösterebilir İşte bu, onun enaniyetinin en önemli belirtisidir Tevazu sahibi bir kişi mal, makam, mevki gibi özelliklerin verilmesi veya alınması durumunda tavrını değiştirmez Çünkü hepsinin hayırlı olduğunu bilir ve içinde bulunduğu konumda Allah’ı hoşnut etmek için uğraşır Aksi bir tavır gösteren insanın ise prestije, itibara önem verdiği, dolayısıyla kibirli bir yapısı olduğu anlaşılır
Tevazulu bir insan gayet sade bir kişiliğe sahiptir, rahatsız edici hiçbir yönü yoktur Ancak belirtmek gerekir ki, abartılı tevazu gösterileri de enaniyetin önemli bir belirtisidir Çünkü içinde gizli bir enaniyet büyüten kişi, tevazulu olmanın takdir edildiği çevrelerde sahte bir tevazu takınarak insanların hoşnutluğunu, takdirini, beğenisini kazanmak ister
Gizli enaniyet daha önce de belirtildiği gibi beklenmedik anlarda ortaya çıkması sebebiyle önemli bir tehlike arzeder Etrafındakiler, kişinin ilk defa karşılaştıkları bu gerçek yüzü karşısında şaşkınlığa düşerler Örneğin çevresinde enaniyetsiz olarak bilinen biri hata yaptığı ya da eleştiri aldığı bir anda çok öfkelenip, kontrolsüz hareketler yapabilir Bunun sebebi hatasının diğer insanlar tarafından öğrenilmesidir; bu durum çok ağırına gitmiştir Enaniyetinin o güne kadar ortaya çıkmamasının sebebi ise, çıkarları ile çatışacak bir durumun oluşmamış olmasıdır Ancak şimdi insanların gözünde tüm prestijinin sarsıldığını düşünür ve öyle tavırlar gösterir ki içindeki bütün büyüklenme ve azgınlık meydana çıkar
Gizli enaniyet ahlaki bozukluklar ile de kendini belli edebilir Kişi kendi eksikliği ortaya çıkmasın diye yalan söyleyebilir ya da üstün konuma gelmek için başkalarının kusurlarını ortaya çıkartmaya çalışabilir Hata yapmaktan şiddetle korkar Bir eksikliğinin anlaşılması durumunda kendini acındırarak ya da ağlayarak şahsına gelebilecek muhtemel tepkileri uzaklaştırmaya, böylece nefsini korumaya çalışır
Enaniyetli kişiler hoşnutsuzluklarını sessiz protestolara başvurarak, 'trip atarak’, bozularak, küserek, etrafındakileri tersleyerek ifade ederler Dolayısıyla herkes bu belirtileri gördüğünde tipik bir enaniyet vakasıyla karşı karşıya olunduğunu anlayabilir Oysa gizli enaniyette bu sayılanların hemen hemen çoğu yoktur Gizli enaniyet taşıyan kişiler dışarıdan bakıldığında neşeli, canlı, normal bir kişi gibi görünürler Günlük hayattaki tepkileri de genel olarak doğaldır Hatta bazı konularda tevazunun taklidini çok iyi yaptıkları için gerçekten öyleymiş gibi de bilinebilirler Fakat bu tip insanların en belirgin özellikleri, kendilerini gözlerinde çok büyütmeleridir Mesleklerinde, okullarında, bulundukları ortamda veya üzerinde çalıştıkları konuda 'en iyisi’ olduklarına inanmışlardır Bu durum bilinçaltlarına iyice işlemiştir Yukarıda da anlatıldığı gibi, dışarıdan buna ters düşebilecek bir tepki aldıklarında bu kişilerin durumu ortaya çıkar; aniden saldırgan davranabilir, sinirlenebilirler Haklarının yendiğini düşünerek kendi içlerinde karmaşık bir ruh hali yaşamaya başlarlar Bu da bahsedilen kişilerin 'bam telleri’nin olduğunu göstermektedir Bam tellerine dokunulduğu anda, enaniyetleri ortaya çıkar ve aniden bir nevi 'delilik’ gösterisine başlarlar
Gizli enaniyete sahip, kendilerini sürekli temize çıkarmaya çalışan kişiler, belki bir müddet kalplerindeki gurur ve kibiri insanlardan saklayabilirler ama Allah kalplerindekini en iyi bilir ve mutlaka ortaya çıkartır Nitekim ayetlerde de buna dikkat çekilir:

Şüphesiz ki, Allah, onların saklı tuttuklarını ve açığa vurduklarını bilir; gerçekten O müstekbirleri (büyüklenenleri) sevmez (Nahl Suresi, 23)

Anlatılan her iki grubun, yani açıkça ve gizlice büyüklenenlerin de en önemli ortak noktalarından biri, kaçınılmaz olan mutlak sonlarıdır: Cehennem Kuran’da dünya hayatında Rablerine karşı büyüklenenlerin —gizli veya açık enaniyetli olması ayırt edilmeden— nasıl bir sonla karşılaşacakları birçok ayette haber verilmiştir Bu ayetlerden birisi şöyledir:

Öyleyse içinde ebedi kalıcılar olarak cehennemin kapılarından girin Büyüklük taslayanların konaklama yeri ne kötüdür (Nahl Suresi, 29)
KURAN’DA BAHSEDİLEN ENANİYET ÖRNEKLERİ




Enaniyetli İnsanların Lideri: "Şeytan"

Kuran’da şeytanın büyüklenmesi ve bundan dolayı Allah’ın rahmetinden kovulması insanlara ibret olarak anlatılmıştır Bu kitabın girişinde de değindiğimiz gibi, Allah Hz Adem’i yaratmış ve meleklere ona secde etmelerini emretmiştir Melekler Allah’ın emrini yerine getirirken cinlerden olan İblis Hz Adem’e secde etmemiştir Kendisinin insandan daha üstün bir yaratık olduğunu öne sürmüş, enaniyeti nedeniyle böylesine itaatsiz bir tavır göstermiştir Bu tavrı da Allah’ın huzurundan kovulmasına neden olmuştur
Kuran’da şeytan kıssasında, İblis’in Allah’a isyanının sebebi şöyle bildirilir:

(Allah) dedi: 'Sana emrettiğimden seni secde etmekten alıkoyan nedir neydi?’ (İblis) dedi ki: 'Ben ondan daha hayırlıyım beni ateşten yarattın onu ise çamurdan yarattın’ (Araf Suresi, 12)

İblis kendisinin daha üstün bir varlık olduğunu öne sürerek insana secde etmeyi reddeder Ancak isyanını dayandırdığı temel son derece çürüktür Kendisinin ateşten, insanın ise çamurdan yaratıldığını belirtir ve ateşin çamura göre daha üstün bir madde olduğunu öne sürer Yani kibirlenmesinin bütün nedeni iki madde arasındaki fiziksel yapı farkıdır Ancak yapıları ister çamur, ister ateş olsun İblis de, insan da Allah tarafından yaratılmış varlıklardır Yaratılmış bir varlığın kendisini yaratanın emrine, yaratıldığı maddeyi öne sürerek isyan etmesi hem büyük bir akılsızlık hem de büyük bir nankörlüktür
Bunun yanı sıra, İblis’in kendini üstün gördüğü nokta dikkatlice incelense, zahiren bile ne kadar yanıldığı, zannının ne kadar yanlış olduğu kolayca görülür Belki görünüşte ateş topraktan daha parlaktır, daha gözalıcıdır fakat bunun yanında toprak birçok mineral ve zenginlik içerir Bütün değerli maddeler, cevherler toprakta gizlidir Toprak -Allah dilemedikçe- kolay kolay bozulmaz, yok olmaz, ancak ateş bir anda sönebilir Ayrıca toprağın bir başka üstün özelliği daha vardır; ateşin üzerine atıldığında ateşi söndürür
Bütün bunların ötesinde zaten Allah’ın verdiği bir hükmün sorulması hangi nedenle olursa olsun söz konusu olamaz Ancak İblis’in taşıdığı şiddetli enaniyet aklını kullanamamasına ve tüm varlıkları yaratan Allah’ın üstün kudretini kavrayamamasına, gerektiği gibi takdir edememesine sebep olmuştur Bu akılsızlığının bir sonucu olarak da basit bir fiziksel farklılık aldanmasına yeterli olmuştur Enaniyetinden kaynaklanan bu aldanış, Allah’ın huzurunda olmasına, cennetteki güzelliği ve cehennemdeki azabı bilmesine rağmen kendisini yaratanın emrine isyan etmesi sonucunu doğurmuştur:

Hani meleklere "Adem’e secde edin "demiştik İblis’in dışında hepsi secde etmişlerdi Demişti ki : "bir çamur olarak yarattığın kimseye ben secde eder miyim?" (İsra Suresi, 61)

Ayetteki son ifade, İblis’in ne denli büyük bir gurur taşıdığının çok açık bir göstergesidir Başka bir kimsenin yüceltilmesi, kendisinin ise geri planda kalması hatta o kimseye secde etmesinin istenmesi, onun o ana kadar içinde gizlediği büyüklük hissini, gururunu açığa çıkarmış, gözler önüne sermiştir Bu ruh halinin kendisine verdiği şuursuzluk içinde Allah’a karşı (Allah’ı tenzih ederiz) saygısız bir tavırda bulunur Bu tavrına karşı Allah şeytana şöyle buyurur:

Dedi ki: "Ey İblis iki elimle yarattığıma seni secde etmekten alıkoyan neydi? Büyüklendin mi yoksa yüksekte olanlardan mı oldun?" (Sad Suresi, 75)

Şeytanın kendisini yükseltmek için yaptığı isyan tersine dönmüştür Allah onu -onun batıl yoluna uyan tüm enaniyet sahiplerine bir ibret olarak- alçaltmış ve cennetten kovmuştur:

(Allah) dedi: "Kınanıp alçaltılmış ve kovulmuş olarak oradan çık Andolsun onlardan kim seni izlerse cehennemi sizlerle dolduracağım (Araf Suresi, 18)

Ayetlerden anladığımız kadarıyla şeytanın yapmış olduğu en büyük akılsızlık, kendi bozuk mantığı ile yorumlar üretmesi ve bunları doğru olarak benimsemesidir Bu mantık bozukluğu, şeytanın izine uymuş ve "şeytan enaniyeti" taşıyan her kişide rastlanan temel özelliklerden biridir Kibirin, kişiyi ne derece kör edebildiği, şeytanın ve ona uyanların kendilerini yaratan sonsuz kudret sahibi Allah’a karşı isyan etmelerinden açıkça anlaşılmaktadır Olayları tek bir bakış açısıyla, kendi çıkarı ve hoşnutluğu çerçevesinde değerlendiren kişinin kalp gözünün tamamen kapanması çok doğaldır Böyle kişiler herşeyi olduğundan farklı algılamaya, tersine yorumlamaya başlarlar


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.