Kamış İle Hasb-İ Hal |
08-06-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kamış İle Hasb-İ HalKamış ile Hasb-i hal Kalemimin ucuna düşmüş siyah nur, Ben ‘elif’ yazarım, O ise ‘lâm’ Denizde med-cezir misâli An-bean meşkûl bir gârip safderûn Ne derdi vardır ki,bilinmez, sezilmez, varılmaz kâdrine velâkin Farzâ; ‘Bismillah’ deyip başlarız hatt-I dest`e lâkin ‘Yâ!’ demeden, Vardirir bizi ‘Lâ!’ ya ‘Estağfirullah’ Nedir hikmet-i efgan, vallâhi şaştım bu tezâdlığa Ne diller döktüysem fayda vermedi, gitti Ne ney(i), ne gül(ü), ne de belâbil(i) derdine şifâ oldu Velhasil, Bizim mektûf kamış derde dûçar, derman vermez olmuş mürekkebe! Ey dost, gel biz fil-hâl ‘Vesselâm’ deyip, Hasb-el lüzûm sözü özüne emanet edelim Lâkin ile-l-ebed nasib`ten ötesi suâl olunmaz • Şu Ney”in neler söylediğini can kulaği ile dinle, o ayrılıklardan şikâyet etmededir • Ney kendisine has bir dille, hal dili ile diyor ki: “Beni kamışlıktan kestiklerinden beri, feryadimdan, duygulu olan erkek de, kadin da inlemekte, ağlamaktadırŞu var ki beni dinleyen her insane, benim neler dediğimi anlayamaz, • Benim feryadımi duyamazBeni anlamak, beni duymak için,ayrılık acısı çekmiş, gönlü yaralanmış, içli bir insan isterim ki, acılarımı, dertlerimi ona anlatayim (Mesnevi) |
|