Ruhların Bedene Gelişi |
|
|
#1 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ruhların Bedene GelişiRuhların Bedene gelişi “Lekad halaknel insane fi ahseni takvim, sümme redednahü esfele safilin – İnsanı en güzel surette yarattım, sonra alçakların en alçağına ilettim ” (Tin,4-5) Âyeti ile Alah, ruhun macerasını kullarına açmıştır Ruhlarâleminde, ruh, Allah'ın bütün güzel niteliklerini taşıyıp, kutsal ve güzel bir nur-Allah'ın ışığı – iken, su ve topraktan madde âleminin diğer unsurlarından-elementlerinden-yaratılan, bu durumu ile süfli-alçak- durumda biyolojik bir yapıt olan insan bedenine iletildiği belirtilmektedir “İnsana ruhumdan üfürdüm” (Sad, 72) Âyeti kesindelildir Kutsal âlemden bu alçak ve kirli bedene iletilen ruh, bedende7 yaşına kadar kutsallığını korumakta, sonra beden ve maddi âlemle ilişkisini artırınca, yavaş yavaş letafet ve kutsallığını kaybedip maddeleşmeye, bu suretle alçaklaşmaya başlıyor ![]() Maddeleşen ruh, korkunç bir madde karanlığına ve cehalet çukuruna düşüyor İlk kutsal durumunu,Alah ile olan zuhur anındaki anlaşmasını , hatta kendi aslı ve kaynağı olan özünü , Allah'ını unutuyor Hayvansal duygular hakim oluyor,zalimleşip vahşi hayvanlar gibi kan dökmeye başlıyor Artık ondakutsallık ve yücelik kalmamıştır Madde bulaşığı ile kirlenmiş ,alçalmıştır “Belhüm edel- Hayvandan da aşağıdır ” Âyetinin ithamıaltına girmiştir Gerçekleri bilmez, şaşkın ve inkârcı durumdadır![]() “Vezekkirhüm bi eyyamillah-Allah ile geçen günlerini hatırla” (İbrahim, 5) âyeti ile belirtilen eski o kutsal ve parlak günlerini unutmuş, korkunç bir bilgisizlik karanlığına yuvarlanmıştır Özü olanAllah'ınaasi ve insanlara, çevresine zararlı bir durum almıştır Artık maddeninkaranlığında, Cehennemdedir ![]() RUHLARIN TEKRAR GELDİĞİ ALEME DÖNÜŞÜ Ulu Allah, bu duruma düşen insana, Rahman-çok acıyıcı- niteliği ile acımış, onları bu durumdan kurtarmak için, kutsal ve gerçekleri bilen ruhu taşıyan bazı özel kişileri-Peygamberler ve Veliler- onlara göndermiş ve “İrcii ila Rabbiki- Rabb'ine dön” (Fecr 28) çağrısında bulunmuştur İlkoluş âleminde Allah'ın belirtisi olan, kutsal ruhu taşıtan, bu madde âlemine gelip, tekrar O’na dönüp kutsallaşan ve yeryüzündekiAllah ile anlaşmasını unutmuş şaşkın insanları ayıktırmak için, Allah tarafından tekrar gönderilen, Alah bilgini ve güzel ahlâklı kişiye: “Kâmil İnsan” denmiştir Olgun insanın içi Hak, dışı halktır![]() Yani içi kutsal nur, dışı maddedir İçi ile, içlerin içi Allah'a, dışı ile insanlarayöneliktir Bu durumu ile iç ve dış âlemi birleştiren bir noktadır![]() “Kül innema ena beşerün mislüküm yuha- De ki bende sizin gibi insanım, ancak sizden fazla olarak bende , Tanrının kutsal sözü ve kutsal ruhu , yani üstün Allah bilgisi vardır ” (Kehf, 110) “İn hüve illa vahyünyuha- Peygamber (Muhammed) –Olgun İnsan- ne söylerse vahiy -Hakk'ın sözü- dür” (Necm, 4) Olgun İnsanın sözleri Haktandır![]() ![]() Cahil insandan ayrıldığı yön budur Yoksa O da insandır Geri dön çağrısı ilegörevlenlendirdiği Olgun İnsana uyan ham kişilere, Olgunun göstereceği yolda ve Onun yüksek terbiye- eğitimi altında Allah'ın lütfu onları tekrar ilk durumlarına geçirmektedir Yeniden maddenin katılığındanlatifleşmek sureti ile kurtulup,Allah'ın güzel nicelikleri ile bezenip,Allah bilgisine kavuşacak, iyiliği ve doğruluğu bulup kutsallaşacak ve Olgun İnsan olmak olanağını kazanacaktır Bu eğitimeeski Tasavvuf bilginleri Seyri süluk – Allah yolunda seyretme –yürüme demişlerdir İşte Tasavvufta Seyri süluk, Velâyet, Tarikat namları ileadlanan AllahYolu, bu kutsal ve ruhani, sonsuzluk yolculuğudur Bununbir adı da tecrit –maddeden soyunma- kötülüklerden arınma, paklanmadır ![]() Allah: “Soyun, kavuş” demiştir Olgun İnsan sönmemiş kirece ve incirebenzer İncirin içi dolu, şirin, kendi bir tane olup, çekirdeğibinlercedir O çekirdekler “İnsana bütün adlarımı öğrettim” (Bakara,31)âyetinde belirtilen tüm bilgilerdir Her çekirdek bir adınyansıtıcısıdır Çünkü varlık bir, nitelikleri binbirdir İnsana “büyüknüsha” da denmiştir Bütün gerçekleri kendisinde toplamış anlamınadır![]() Bu yönü ile de bütün nesneleri hem kendinde toplamış , hem de hepsinden üstündür Niyazi Mısri’nin: “Hüdanın sun’una âyine âlem, DüşüptürSâniin mir’atı Âdem” “Allah'ın sanatlarına nesneler aynadır İnsan,sanatçının-Allah'ın kendisine aynadır” sözü, İnsanınAllah'ı yansıttığı gerçeğini ifade etmiştir Özellikle insanın kalbi,Allah'ı yansıtan büyükve çok parlak bir ayna veya ampül gibidir Bu gerçeği Tanrı, “Yere Göğesığmam, inançlı insanın kalbindeyim” sözü ile açıklamıştır Bu yönü ileOlgun insan , bilgisiz ve allah bilgisi eğitimi görmemiş insandan tamamen ayrıdır ![]() Bilgisiz insana insan-ı hayvan denmiştir Bu duruminsanın bedeninde de görülür Diyafram ile beden ikiye bölünmüştür Üsttarafta kalp ve beyin, alt tarafta kirli sindirim organları ve tenasül aletleri vardır Diyaframın üst kısmı meleki, alt kısmı hayvanidir![]() Ancak kalbindeAllah'ın nuru ve beyninde Alllah düşüncesi ve bilgisi olmayan insanın, tamamı hayvandır Daha da aşağıdır Erzurumlu OsmanKemali Efendi bu gerçeği şu beyitiyle çok güzel ifade etmiştir “Siretihayvan dolu, surette insan istemem, Meyli esfeldir onun, hayr işlese eyler vebal” Böyle bir insanın temayülü daima belden aşağıyadır Onuniçin, hayrı da şerdir Varlık kendisi olan Allah, her yerdedir, ve O,bize bizden yakın olduğunu Kur’an’da açıklamıştır “Ve nahnü akrebüileyhi min hablil varid – Biz insana, boğazındaki damardan daha yakınız ” (Kaf, 16) O, heryerdedir ve yerden münezzehtir Zira mekan–yer- kendisidir Yerin yeri olmaz Varlık kendisi olan Allah, ilksizilk, sonsuz son, dışsız dış, içsiz içtir İlkin ilki, sonun sonu, dışındışı , için içi olmaz O bir bütündür, ilk ,son,dış ve iç O’dur ÇünküO, kenarı olmayan ve nesneler kendisinin çeşitli belirtileri olan daimi varlıktır O nesneleri ve zamanı kendi varlığından yaratan ve zamanlada bağlı olmayan ezeli ve ebedi var olandır Zaman kendisidir Var olanOdur Var vardır, yok yoktur İlk ve son ve iç, yani gayip , dış yanihazır, kendisi olan Alah için zaman düşünülemez Çünkü;mazi yani evvel,ati yani son, hal yani hazır kendisi olan Var’a zaman olamaz Geçmiş,gelecek ve hazır olan O olduğuna göre; geçmiş ve şimdiki ve gelecek O birtek varlıktır O , daimi olduğuna göre, geçmiş, gelecek, şimdikidaimi şimdidir Zaman varlığın belirtileri olan nesnelere göredir![]() Mutlak Varlık ezeli, ebedi ve daimi olduğundan, O’nun için zaman düşünülemez Zaman, başı ve sonu olan sınırlı ve geçici varlıklariçindir Fıskıyeden fışkıran damlacıkların havuzdan çıkıp tekrar havuzadöndüğü sıradaki olayda geçen bir zaman vardır Havuz bu sırada zamanlabağımlı değildir Tıpkı onun gibi, O’ndan -Allah'tan- var olup, tekraronda yok olan nesneler zamanla bağlıdır Mutlak ve daimi var olan Allahzamanla bağlı değildir O bizzat mekan ve zamandır Mekanın ve zamanın,mekanı ve zamanı olmaz __________________________________________________ _________________________________ Allah bize bizden yakın olduğunu bildirmiştir ve her şeyi kapladığını söylemiştir Öyleyse O, bizim hem içimizde, hem de dışımızdadır İçiröntgen ışınları ile ışıklandırılmış bir odaya giren insanın, o şiddetli ışıklar bedenini deler geçer Bu durumdaki insanın ışık hemiçinde, hem de tüm çevresindedir ![]() Bu durumu Niyazi Mısri: “ Hak bizim sinemizde, biz de O’nun sinesindeyiz ” sözü ile ne güzel ifadeetmiştir Allah'ın nurunda bilgi olduğu gibi, ses, konuşma ve görüpişitme nitelikleri de vardır Yine Niyazi bundan 300 yıl önce: “HakTaâla nurunu eyleyip kelâm, Kelâmını nur ![]() ” mısraı ile, bu durumuaçıklamıştır Bu gün radyo ve televizyon, Niyazi’yi doğrulamıştır Işıksese, ses de ışığa dönüştürülebilmiştir Allah'ın var olanın kendisi vebize bizden yakın, hatta tüm nesneleri kapladığı ve bunu Kur’an’da apaçık bildirdiği halde, insan Allah'tan neden bizzat faydalanamıyor? O’nun kutsal nurundan, tatlı sesinden fayda görmüyor? Bunun örneği, elektrik her yerde, maddede, suda, havada, hatta insanın kendi vucüdunda vardır Ancak biz bunu göremez, anlayamaz ve faydalanamayız![]() Bir de elektrik teşkilâtı vardır Enerji üretimi ve ampüller vardır![]() Düğmeye bastığımızda ampül ışık yayar Çıplak kabloya elimizi sürseketkileniriz İşte elektrik her yanımızı sardığı halde ve kendibedenimizde olduğu halde, ondan nasıl ki doğrudan doğruya faydalanamayız, Alah'dan da doğrudan doğruya ilişki kurup faydalanamayız Çünkü Allah çok büyük ve sonsuz nurdur O, kendininesneler ve Olgun İnsan ile perdelemiştir Olgun İnsan, O nuru neşredenampül ve o enerjiyi muhafaza eden kablo gibidir Olgun İnsanlakarşılaştığımız zaman, ki bunlar Tanrısal kişilerdir (Peygamber ve Allah bilgini Veliler) nur olan Allah'la ile karşılaşmış gibi oluruz ![]() Onun kalbi, Allah'ı yansıtan büyük ve parlak bir ayna veya elektrik neşreden bir ampül gibidir Elektrik yüklü kabloya benzer Onun elibeyazdır, “Elyedel beyza” Musa’nın ışık saçan beyaz eli gibidir OOlgun İnsana uyan, doğrudan doğruya Allah'a uymuştur “İnnellezineyubaiyuneke innema yubayiun Allah yedillahi fevke eydihim - Ey Peygamber, sana uyanlar (biat edenler) ancak ve ancak Allah'a uymuşlardır (tâbi olmuşlardır) ve Tanrının eli onların ellerinin üstündedir, yani Allah'ın eline tutunmuşlardır ” (Feth, 10 ) “Allah’ınipine tutunun” (Al-i İmran, 103) ayeti de bu gerçeği açıklar ÇünküPeygamberin – Olgun İnsanın – nefsi,Allah'ın kutsal kelimi Kur’an’dır ![]() “Men yütiür Resule fekad ata Allah'ın elçisine uyan, Allah'auymuştur ”(Nisa, 80) “Kul inküntüm tuhibbun Allahe fettebiuni- De ki siz Allah'ı seviyor iseniz, bana tâbi olun (bağlanın)” (Al-i İmran, 31) “Vebteuileyhil vesile- Allah'ı bulmak isteyen vesileye-aracıya uysun” (Maide, 35) ayetleri, Olgun İnsanın gereğini, önemini belirten apaçık delillerdir Olgun insanı bulmadıkça ve Ona bağlanıp, Onun Allah yolunagirmedikçe, Allah'dan ve mânevi nimetlerinden, Allah'ın feyzinden faydalanmak imkânsızdır Karanlık bir gecede elektrik ışığı her yerdedeyip, ışığı ampülden başka yerde aramak şaşkınlıktan başka bir şey değildir ÇünküAllah , yolunu, düzenini böyle kurmuştur İnsanlara buşekilde kendinden faydalanma yolunu göstermekle, adaletini de belirtmiştir Allah, insanı kendi sıfatında yaratıp, Onu akıl nuru ileçok büyük işler yapacak bir niteliğe kavuşturmuştur Bu gün, Göklerinesrarını çözecek bir yeteneği bulunduğunu isbatlamıştır Bu durumda daonu kendisine, insanlara ve elinin altındaki yönettiği başta çoluk çocuğu olmak üzere, çevresine karşı sorumlu tutmuştur Göklere tırmananinsan, çoluk çocuğunun ve devlet kurma yeteneği ile tüm aciz insanların sıhhatini ve onların ekonomik yaşantılarını, eşitlik ve adaleti sağlayacak yeteneklere sahiptir ![]() Bu durumda, Diderot ve Russell gibi yüksek bir bilgi seviyesine erdikleri halde “küçük çocukları Tanrı niçin hasta ediyor? Tanrı olsa adil olur ve bu çocuklara hastalık vermez” gibi saçma laflar insanı doğrusu düşündürmektedir Diderot,Russell ve benzeri materyalist bilginler, ana-baba ve sosyal devlet gerçeğini bilmeyecek kadar cahil olsalardı bu konuya değinmek istemezdik Salgın hastalıkların dışında, çocukların hastalığından anneve babası ve o ülkenin devleti sorumludur Ölüm ise , Allah'ıntakdiridir Onu hiçbir kuvvet durduramayacaktır Harpler ,insanlartarafından çıkarılmaktadır Haksızları Tanrı muhakkakcezalandıracaktır Harp vahşeti Tanrıya atfedilip, Allah inkâredilemez Bu da başka bir saçmalıktır Allah'ın düzenini hiç kimsedeğiştiremeyeceği gibi, kurulu düzenini şunun bunun hatırı için kendisi de değiştirmez ![]() |
|
|
|